İSTANBUL - 31 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutulan Nevzat Öztürk’ün tahliyesi, "yeterince kitap okumamak" ve "elektriği tasarruflu kullanmamak" gerekçeleriyle 3 ay ertelendi.
İstanbul’da 1992’de gözaltına alınan Nevzat Öztürk, Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde 14 gün gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldığı Devlet Güvenlik Mahkemesi’nce (DGM) "Devletin birlik ve bütünlüğünü bozmak" iddiasıyla müebbet hapis cezası verilerek tutuklandı. Bayrampaşa Cezaevi’ne götürülen Öztürk, tutukluluğu boyunca 5 ayrı cezaevine sevk edildi. Son olarak Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Öztürk, 31 yıl 4 aydır tutuklu bulunuyor. Hasta tutuklu olan Öztürk, 23 Haziran’da infazını tamamlamasına rağmen Cezaevi İdare ve Gözlem Kurulu’nun verdiği rapor nedeniyle tahliye edilmiyor.
Öztürk’ün tahliyesi, “Elektriği tasarruflu kullanmama” ve “Cezaevi kütüphanesinde yeterince kitap okumadığı” gibi gerekçelerle 3 ay daha ertelendi.
Öztürk’ün avukatı Özgürlükler İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Barış Marhan, İdare ve Gözlem Kurulu’nun kararlarıyla tutuklulara dönük hak ihlallerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
TAHLİYESİ ENGELLENEN 15 TUTUKLU
Bolu Cezaevi’nde tahliye edilmesi gereken 15 tutuklu olduğu bilgisini paylaşan Marhan, birçoğunun hasta tutuklu olduğunu, İdare ve Gözlem Kurulu’nun “keyfi” kararları nedeniyle tahliye edilmediklerini söyledi. Müvekkili Öztürk’ün cezaevinde kalp krizi geçirdiğini ifade eden Marhan, bunun yanı sıra birçok kronik hastalığının olduğunu belirtti.
KELEPÇELİ MUAYENE DAYATILMASI
Öztürk’ün hayatından endişe duyduklarını dile getiren Marhan, şunları söyledi: “İki ay önce müvekkilim kalp krizi geçirdiğinde, hastanede kelepçe ile tedavi edilmeye çalışıldı. Müvekkilim bu tedaviyi kabul etmedi. Orada bulunan jandarma doktora, ‘Bu şekilde tedavi edebilir misiniz?’ dedi. Doktorda ‘benim için sorun yok, tedavi ederim’ demiş. Bu dayatmalara karşı müvekkilim tedaviyi kabul etmiyor. Daha sonra jandarma müvekkilime dönüp ‘Ben tutanak tutabilirdim ama sen devletin bir kağıdına bile değmezsin’ diyor. O şekilde kalp krizi geçirmiş birinin stresten uzak durması gerekirken, tedavi sırasında böyle insanlık dışı muameleye maruz kalıyor.”
SİSTEMATİK KÖTÜ MUAMELE
Marhan, hasta tutukluların tahliye edilmediğini, işkence ve kötü muamelenin sistematik hale dönüştüğünü söyledi. Marhan, Öztürk’ün tahliyesine engel olan gerekçelerden birinin de pandemi döneminde “sosyal etkinliklere katılmadığı” olduğunu söyledi. Marhan, pandemi döneminde sosyal etkinliklerin zaten yasaklandığını anımsatarak, “Cezaevinde ‘yapılmayan’ sosyal etkinlilere katılmadığı gerekçesiyle 23,75 puan veriliyor. Biz daha sonra bu karara itiraz ettik. İnfaz Hakimliği bu kararı bozdu. Ağrı Ceza Mahkeme’si de bozdu. Ancak İdari ve Gözlem Kurulu bozulan bu kararın aksi yönünde bir karar alıyor. Kendini adeta mahkemenin üstünde görerek, mahkemenin vermiş olduğu bu kesin kararı uygulamadılar. 15 Haziran’da İdare ve Gözlem Kurulu tekrar toplandığında, bu kararı değerlendirip kaldırması gerekirken, bunu kaldırmadı. Böylelikle müvekkilimizin tahliyesini bu puanla engellemiş oldu” diye belirtti.
‘SAVAŞ ESİRİ MUAMELESİ’
İdare ve Gözlem Kurulu’nun paralel bir mahkemeye döndüğünü belirten Marhan, “Biz bunu savaş esiri statüsünün bir yansıması olarak değerlendiriyoruz. Son iki yılda yapılan uygulamalarla, kalp krizi geçirmiş, birçok kronik rahatsızlığı olan Nevzat Öztürk tahliye edilmiyor. Savaş esirine yapılmayan muamele, siyasi mahpuslara uygulanıyor” dedi.