Sondergaard: AB üyeliğinin ilk adımı Kürt sorununun çözülmesidir

img
İSTANBUL - Danimarka Avrupa İşleri Sözcüsü Soren Sondergaard, Türkiye'nin AB üyeliğine dair tartışmasının ilk adımının Kürt sorununun çözümü olduğunu belirterek, “Türkiye'nin yeniden katılımı hiçbir yerde yeniden müzakere edilmiyor” dedi. 
 
Litvanya'nın başkenti Vilnius’ta 11-12 Temmuz tarihlerinde NATO Zirvesi gerçekleştirdi. Başta İsveç’in NATO üyeliğinin masaya yatırıldığı zirvede, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye'nin AB üyeliğinin önünü açın, İsveç'in önünü açalım” şeklindeki çıkışı, Türkiye-AB tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Erdoğan’ın bu açıklamasının ardından NATO ve ABD’den Türkiye’nin AB üyeliği için destek açıklamaları geldi. Türkiye’nin AB üyeliği konusundaki Erdoğan’ın açıklamaları sürüyor. 
 
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Danimarka Delegasyonu üyesi ve Danimarka Sosyalist Kızıl-Yeşil İttifakı Milletvekili Soren Sondergaard, Türkiye’nin AB üyeliğinin Kürt sorununun çözümünden geçtiğini vurguladı. Sondergaard, mevcut koşullarda Türkiye’nin AB üyeliğinin çok zor olduğunu belirterek, Türkiye’nin AB üyeliğinin koşullarının örgütlenme, ifade özgürlüğü, siyasi partilerin liderlerinin tutuklanmadan faaliyet gösterme hakkı gibi demokratik kuralları kabul etmesi olduğunun altını çizdi. 
 
 Erdoğan’ın İsveç’in NATO üyeliğini, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği üzerinden pazarlık haline getirmesi ne anlama geliyor?
 
NATO'nun genişlemesiyle ilgili tartışmada da gördüğümüz gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği için ABD ve NATO'dan taleplerde bulunarak, pek çok taktik hamleyle pazarlık yapmaya çalıştı. Buradaki herkes, Erdoğan'ın İsveç'i kabul etmesi karşılığında bir şeyleri istediğini ve bu konuda bir pazarlık yaptığını gördü. Aslında Erdoğan’ın elde ettiği tek şey, NATO'nun bazı liderlerinin Türkiye'nin AB üyeliği hakkında ortaya attığı bu tartışmayı desteklediklerini söylemeleriydi. Eğer Türkiye AB’ye katılamazsa, Erdoğan, ‘İsveç'in NATO'ya girmesine karşı değilim; NATO bizim AB'ye girmemize karşıdır’ deyip, kendini daha iyi bir konuma getirmenin yolunu arıyor. Fakat bu çok da ciddi bir hamle değil. Çünkü Erdoğan, diğer tüm alanlarda Avrupa değerlerinden tamamen uzaklaştı.
 
 Ülkelerin NATO üyeliğiyle sınırlı mı, AB’ye yakınlaşma mı? 
 
Türkiye’nin, AB üyeliğinin NATO'dan geçtiğine dair çıkışı kesinlikle çok yanlış. AB üyesi olmayan NATO üyeleri var. Örneğin Norveç, AB üyesi değil ama NATO üyesidir. Daha önce de NATO üyesi olan ülkeler vardı ancak hiçbiri AB üyesi değildi. Bu nedenle NATO üyeliği ile AB üyeliği arasında doğrudan bir bağlantı olmadığı çok açık. Bu formülasyon, İsveç'in NATO'ya katılımını Türk hükümetine kabul ettirmek için yapılmıştır. Bu aynı zamanda Erdoğan'ın AB'ye yakınlaşması olarak gösterildi ancak resmi olarak gerçekte herhangi bir bağlantı yok. Kısacası NATO üyeleri aynı zamanda AB üyesi olabilir ama Türkiye'nin AB'ye girebilmesinin NATO'yla bir ilgisi yok ve bağımsızdır.
 
 AB üyeliğinin tekrar gündeme getirilmesi ile Erdoğan’ın yeni dönem siyasetine dair hangi ipuçlarını veriyor? 
 
 
 Nasıl aynı anda hem ‘AB’ye girmek istiyorum’ deyip hem de İstanbul Sözleşmesi'nden çekilebiliyor? Buradaki herkes bu çelişkiyi görebiliyor.
 
Birçok insan, Erdoğan'ın hamlesini AB’ye yaklaşmak gibi bir istek olarak değil, taktiksel bir hamle olarak görüyor. ‘Avrupa Birliği ile ilgileniyorum ama Avrupa Birliği bizimle ilgilenmiyor’ diyerek suçu AB’ye atacak bir oyun oynuyor ama gerçek tam tersi bir durumdur. Örneğin AB’nin çok önem verdiği ve AB’nin bir parçası olan önemli sözleşmelerden biri de İstanbul Sözleşmesi'dir. Türkiye, kadınların haklarını savunan, erkeklerin eşlerine kötü muamelede bulunamayacağını, herhangi bir sebepten kaynaklı kadınların öldürülemeyeceğini, erkek egemenliğini reddeden ve kadına yönelik aile içi ve dışı şiddeti önleyen İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi ve bu kararı veren de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı. Bu açıdan baktığımızda Türkiye’nin Avrupa standardı açısından AB’ye doğru ilerlemek istediğini anlamak çok zor. Eğer gerçekten AB üyesi olmak istiyorsa o halde neden AB’nin temel sözleşmelerden birisine karşı çıkıyor? Nasıl aynı anda hem AB’ye girmek istiyorum deyip, hem de İstanbul Sözleşmesi'nden çekilebiliyor? Buradaki herkes bu çelişkiyi görebiliyor.
 
 Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki engeller nedir? 
 
Türkiye'deki temel hak ve özgürlüklere yönelik baskılar göz önünde alındığında, Türkiye'nin AB’ye girmesi mümkün değil. Türkiye'nin bağımsız bir yargı sistemi yok. İnsan haklarına yönelik çok sayıda saldırı var. Siyasi muhalifler başta olmak üzere birçok insan cezaevinde. Dolayısıyla AB’nin normal standardından bakıldığında, bugünkü Türkiye'nin AB’ye üye olması mümkün değil ve hatta imkansız diyebilirim. Bazı değişimlerin ve dönüşümlerin olması gerekiyor. 
 
 Türkiye’nin AB’ye üye olması için ne gibi adımlar atılması gerekiyor? Bahsettiğiniz bu değişim ve dönüşümler hangi başlıklarda olmalı? 
 
Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini bir engel olarak söyledim ama üyeliğini tartışabilmemiz için aynı zamanda demokratik haklar alanında da Türkiye'nin ilerleme kaydetmesi gerekiyor. Türkiye’nin AB üyesi olmasının getirdiği yükümlülüklerin hiçbirini yerine getirememe gibi bir durumu var. Türkiye, Türkiye halklarına daha demokratik haklar verirse, bu üyeliğin olacağı ve müzakerelerin başlanacağı çok açıktır. Türkiye siyasi muhalifleri cezaevine koymayı bırakması gibi temel haklarda adım atarsa, o zaman tabii ki ben dahil Türkiye'nin AB’ye girmesi için çabalayacak çok insan olacak. Yani dolayısıyla Türkiye isterse AB’nin bir parçası olabilir ama önce AB'nin standartlarına uyması ve demokratikleşmesi gerekiyor.
 
 Türkiye’nin temel sorunlarının başında Kürt sorunu geliyor. Sizde muhalif herkesin “terörist” ilan edildiğini ve bunun AB kriterleri ile uyuşmadığını söylediniz. Bu konuda en mağdur olan kesim Kürtler. Türkiye’nin AB üyeliği ve Kürt sorunu arasında bir bağ olduğunu düşünüyor musunuz?
 
 
 Kürt ve diğer azınlıkların sorunlarını çözmek, Türkiye'deki herkes için daha adil bir toplum yaratmak ve Avrupa Birliği'ne üye olması için de çok daha kolay olur.
 
Kürt sorunu, sadece Kürt sorunundan çok daha fazlasıdır. Çünkü bu Türkiye'deki azınlıkların haklarıyla ilgili bir sorundur. Türkiye'de Kürtler ve birçok azınlık var. Türkiye, AB’ye katılımı konusunda ilerleme göstermesi için azınlıklarla ve Kürtlerle olan sorunlarını çözmesi gerekiyor. Türk hükümetinin Kürt sorununa baskı, tutuklamalar ve yasaklarla tepki vermesi kesinlikle çok yanlış bir yoldur. 2014-2015 yılları arasında Türkiye'deydim. ‘Dolmabahçe Mutabakatı’ için insanların umutlarını gördüm ve Türkiye'de pek çok insanın bu ümidi taşıdığını hissettim. Sonuçta Türkiye'deki bütün insanların barışı hak ettiği bir mutabakattı. Türk hükümeti temsilcileri ile Abdullah Öcalan arasında yapılan bu mutabakat, barış için büyük bir umuttu, Türkiye için gerçek bir barışa ve ilerlemeye yol açabilirdi. Unutulmamalıdır ki Türkiye, ülkede yurttaşlardan aldığı çok yüksek vergileri askeri alanda kullanıyor ve bunun sonucunda insanlar gerçekten günlük ekmek ve domates almanın ne kadar zor olduğunu ve ne kadar pahalı olduklarını dile getiriyor. 
 
Savaşı durdurmak ve Kürtlerle barış yapmak, aynı zamanda herkesin yaşam standardını yükseltmenin bir yoludur. Kürt ve diğer azınlıkların sorunlarını çözmek, Türkiye'deki herkes için daha adil bir toplum yaratmak ve Avrupa Birliği'ne üye olması için de çok daha kolay olur. AB’ye entegrasyon yolunda atılacak ilk adım, Kürtler ve diğer azınlıklarla barışçıl bir çözümün sağlanması ile gerçekleşir.
 
 Türkiye’nin AB üyeliğinin ilk adımı için Kürt sorununa işaret ettiniz. PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diyalogun sonuçlarına değindiniz. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinden bir tecrit söz konusu ve 29 aydır kendisinden haber alınamıyor. Bunun Türkiye’nin demokrasisine ve bugün gündemde olan AB üyeliğine etkilerine dair neler söylersiniz? 
 
Açıkçası Abdullah Öcalan meselesi, AB’nin yeterli düzeyde meşgul olduğu bir mesele değil. Çoğu insan Abdullah Öcalan'a yapılan muamelenin adil olmadığını düşünüyor ancak dış dünyayla gerçek anlamda izole ederek bir insanı yıllarca tecrit altında tutulması, AB veya AB’deki hükümetler için çok önemli bir sorun olduğu anlamına gelmiyor. Fakat AB, Abdullah Öcalan'ın tecrit durumunu, Türkiye'nin Kürt halkına nasıl davrandığının bir sonucu olarak görüyor. Bu biraz PKK'nin AB'nin ‘terör’ listesinde yer almasıyla bağlantılı ve bu nedenle farklı bir şekilde görülüyor. Daha önce Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), Abdullah Öcalan'ı birkaç kez ziyaret etti ve orada şartların daha iyi olması gerektiğini ifade ettiler ama maalesef bir değişiklik olmadı. 
 
AİHM'in, Abdullah Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet cezası ile ilgili 2014'te verdiği bir ihlal kararı bulunuyor. Ancak karara rağmen herhangi bir adım atılmıyor. Karara uyulmaması ve AB'nin bu duruma dair tutumunu nasıl değerlendirirsiniz? 
 
 AB, Abdullah Öcalan'ın tecrit durumunu Türkiye'nin Kürt halkına nasıl davrandığının bir sonucu olarak görüyor. CPT şartların daha iyi olması gerektiğini ifade etti ama maalesef bir değişiklik olmadı. 
 
Türkiye'nin AİHM’in kararlarına uyması gerekiyor. AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda AB’nin Türkiye’ye yönelik tutumu belirleyici bir konuma sahip. Çoğu hükümet ve politikacı, Avrupa Konseyi'nin kurallarına uymayan ülkelerin uyarılmasını ve Türkiye'nin, AİHM’in tavsiyelerine ve kararlarına uyması gerektiğini istiyor. Türkiye bunu yapmayı reddettiği sürece işleri çok zor olacak. AB ülkelerinin, Türkiye'den Abdullah Öcalan'a insanca davranmasında ısrar etmesinin nedeni, Abdullah Öcalan'a sempati duymaları değil (ki bu tartışılır bir konu), bir insanın hangi gerekçeyle tutuklanırsa tutuklansın, doğru düzgün muameleye tabi tutulması gerektiğidir. Çünkü bir insanın ailesi, arkadaşları veya dış dünyayla olan ilişkilerini keserek, tamamen izole etmek doğru bir durum değildir.
 
 Türkiye-AB ilişkisi “mülteci pazarlığına” indirgenmiş durumda. Türkiye’nin demokrasisindeki gerilemede AB’nin bu pazarlıktan dolayı göz yummasının etkisinin olduğunu düşünüyor musunuz?
 
Türkiye'deki mevcut rejimin, insan haklarını ihlal etmesi ve hatta Avrupa’yla yapılan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine rağmen onlar Türkiye'ye çok az tepki gösterdiler. Çünkü Erdoğan'la bir anlaşma yapmazlarsa, Suriye ve diğer başka ülkelerden Avrupa'ya çok sayıda sığınmacının gelmesinden korkuyorlardı. Bu nedenle Avrupa'daki hükümetlerin Erdoğan'dan çıkar sağlamak için Türkiye'deki insan hakları ihlallerine göz yummayı göze alabildiklerini söyleyebiliriz. Aynı şeyi NATO içinde söyleyebiliriz. İsveç'in NATO'ya katılabilmesi için Erdoğan'ın söyledikleri çoğu zaman kabul edildi. Ancak insan hakları her şeyden öncelik olmalıdır. Eğer insan hakları ve insani değerler üzerine pazarlık etmeye başlarsanız, o zaman ortalık karışır. Ama öte yandan son yıllarda Türkiye'ye liderlik eden Erdoğan'ın yolunu çok net görmek lazım ve hiçbir müdahale edilmiyorsa, AB’deki ülkelerin hiç biri AB üyesi olma hedefi için çalışmıyor demektir. Maalesef Avrupa üyesi ülkeler de Türkiye'deki insan hakları ihlallerini çok yüksek bir şekilde kınamıyor. Erdoğan'la mülteciler konusunda bir anlaşma yapmak istedikleri için kamuoyunda fazla ses çıkarmadılar, Türkiye ile Avrupa Birliği'ne katılım konusunda gerçek müzakereleri durdurdular.
 
 AB'nin üyelik ilkeleri ve ölçüleri göz önüne alındığında, Türkiye’nin geçmişten bu yana AB karnesi ne şekilde?
 
 
 Türkiye'nin yeniden katılımı hiçbir yerde yeniden müzakere edilmiyor. Türkiye uzun süredir bir noktada çıkmaza girmiş durumdadır. AB ile Türkiye arasında güncellenmiş bir anlaşma, ticaret anlaşması tartışması yok.
 
Türkiye'nin var olan durumu AB üyeliği için yeterli değil. Örneğin; örgütlenme, ifade özgürlüğü, siyasi partilerin liderlerinin tutuklanmadan faaliyet gösterme hakkı gibi demokratik kuralları kabul etmesi gerektiği çok açıktır. AB, Türkiye'deki mevcut Erdoğan rejiminin AB yönünde değil, tam tersi yönde ilerlediğini çok açık bir şekilde görebiliyor. Bu nedenle, Türkiye'nin yeniden katılımı hiçbir yerde yeniden müzakere edilmiyor. Türkiye uzun süredir bir noktada çıkmaza girmiş durumdadır. AB ile Türkiye arasında güncellenmiş bir anlaşma, ticaret anlaşması tartışması yok. Fakat AB çok net bir şekilde vize serbestisi için Türkiye'deki ‘terör’ tanımının daha spesifik olması gerektiğini söyledi. Çünkü mevcut haliyle Türkiye'de her şeye ‘terör’ denilebiliyor ve herkes ‘terörist’ olunabiliyor. Bu ‘terör’ kavramı AB’ye de kabul ettirilmeye çalışılıyor. Türkiye’de Erdoğan rejimini eleştiren insanlar bile terörist olmakla suçlanabiliyor. Bu nedenle AB daha fazla vize serbestisi için terörle ilgili ceza teklifindeki bu söylemi değiştirmeleri gerektiğini söyledi ve Erdoğan rejimi bunu yapmayı reddetti. Bu yüzden Türkiye çıkmaz bir durumdadır ve bu durumda da gerçek bir adım atılmadan bir değişiklik olmasını beklemek de çok zordur.
 
 Siz de 14 Mayıs’ta gerçekleştirilen genel seçimleri takip etmek için Türkiye’ye gelmeyi planladınız. Ancak Türkiye ülkeye giriş yasağı kararıyla ülkeye girişinizi engelledi. Türkiye’nin bu tavrını nasıl karşıladınız? 
 
Bu yükümlülüklerin ihlalidir. Türkiye AGİT ve AGİT-PA üyesidir. AGİT üyesi olmayı kabul ederseniz, seçiminizi parlamenter heyetin izlemesini de kabul etmiş olursunuz ve güvenilir bir rapor alabilmek için elbette bu heyetin farklı siyasi güçlerden oluşması gerekiyor. Bazıları Türkiye'den hoşlanıyor, bazıları hiç hoşlanmıyor, mesele bu değil. Test edilmesi gereken kişi bireysel değildir. O kişi bir organizasyonun temsilcisidir. Türkiye'de neler olup bittiğine dair farklı anlayışa ve siyasi fikirlere sahip 100'den fazla gözlemciyi Türkiye'ye gönderiyorduk. Türkiye'nin kimin seçimleri takip etmesine karar vermesi çok ciddi ağır eleştiriler aldı. 
 
Engellemenin asıl sebebi ise benim daha önce Rojava'da bulunmamdı. Yani ‘terörü destekleme’ suçlamasıyla engellendim. Rojava'yı ziyaret ettim ve tüm halkların IŞİD'e karşı mücadelesini kendi gözlerimle görmek istedim. Türkiye'nin ‘terörist’ tanımı çok geniş. Yani QSD ve Rojava özyönetimini ‘terörist’ ve PKK'den oluşmuş olarak tanımlıyor. Bu nedenle benim orada bulunarak PKK'yi desteklediğim sonucuna varıyorlar. Amaç bizi siyasi sürecin dışında bırakmaya çalışmaktı.
 
SOREN SONDERGAARD HAKKINDA
 
Danimarka Kızıl-Yeşil İttifakı milletvekilliğinin yanı sıra Avrupa İşleri Sözcüsü, Türkiye ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı-Parlamenter Asamblesi (AGİTPA) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Danimarka Delegasyonu üyesi ve Avrupa Parlamentosu eski üyesi.
 
MA / İbrahim Irmak - Stêrk Sütçü
 

Diğer başlıklar

18:35 İsrail mülteci kampına saldırdı
17:47 ABD’nin yeni bütçe tasarısı: QSD Suriye'nin siyasi çerçevesinin parçası olmalıdır
17:24 Yasin B. kendisinden boşanmak isteyen kadına saldırdı
17:20 Avustralya'da çocuklara sanal medya yasağı başladı
17:13 Meclis'ten kız çocuklarının taciz edilmesine dair açıklama
16:57 TKDF Kasım ayı şiddet çağrısı raporunu açıkladı
16:13 Tetwan’da halk buluşması: Sayın Öcalan ilk defa bir sürece bu kadar umutla bakıyor
16:08 Gazeteci Aykol'a bir kez daha kan takviyesi yapıldı
16:06 Veysi Aktaş: Kim örgütlenirse o kazanacak
15:47 DEM Parti, CHP ve EMEP ‘çözüm’ raporlarını Meclis’e verdi
15:28 TÜMBEL-SEN 'Emek ve Demokrasi Sempozyumu' düzenleyecek
15:10 Yaşamını yitiren PKK'liler için taziye kuruldu, mevlit verildi
14:50 BM’ye mektup: ‘Umut hakkı’ kararı konusunda teşvik edici olun
14:48 Kürtçe kurs engeli protestosu: Dilimiz, onurumuzdur
14:28 Hak ve hukuk örgütlerinden İnsan Hakları Haftası açıklaması: İhlaller artarak devam ediyor YENİLENDİ
14:23 Suriye Abdullah Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi’nden ‘umut hakkı’ açıklaması
14:03 ‘Taliban İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni çiğniyor’
13:46 İzBB'den iş bırakan işçilere soruşturma
13:22 İşten çıkarılan maden işçileri: Maden bizim emek bizim
12:54 TJA, DBP ve DEM Parti’den İnsan Hakları Haftası açıklaması
12:37 Antalya’da 'Geçinemiyoruz' mitingine katılım çağrısı
12:35 HTŞ’nin bir yıllık iktidarında kadınlar: Kaçırılma, katliam, cinsel şiddet
12:28 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü talep ediyoruz
12:18 Amed’de insan hakları yürüyüşü: Kürt sorunu çözülmeli
11:43 ÇHD’li avukat gözaltına alındı
11:39 Gar Katliamı anması: Savaş severliğinizi alt edeceğiz
10:57 MKG'nin Kasım raporu: Kadın gazetecilere baskılar sürüyor
10:54 İzBB işçilerinin eylemi 3'üncü gününde
10:23 Mahkeme durdurdu, bakanlık tekrar ÇED süreci başlattı
10:15 Araştırma: DEM Parti seçmeninin yüzde 97'si İmralı ziyaretinin sürmesini istiyor
10:04 Amed'de yoğun sis zor anlar yaşattı
10:00 Tarım işçilerini taşıyan minibüs devrildi: 18 yaralı
09:43 600 haneye ceza kesen DEDAŞ, hızını alamayıp sağlık ocağının da elektriğini kesti
09:29 Ermeni Meclisi Eşbaşkanı: Heval Apo'nun felsefesiyle kendimizi tanıdık
09:22 'Xwêfiroş'un yönetmeninden doğaya sahip çıkma çağrısı
09:21 Ayşe İnceyol'u kaçırarak tecavüz eden Oral aynı gece jandarmayla mesajlaşmış
09:19 'Eğitime ayrılan bütçe yanlış kullanılıyor'
09:13 Oscar adayı filmin yönetmeni: Amed Kürdistan'ın Cannes'ı olmalı
09:13 Fırat Acar’ın IFC adına hazırladığı sahte projeyle 30 milyon TL aldığı iddiası
09:11 DEM Parti 'Ekmek ve Barış' için Ankara'ya yürüyecek
09:06 Artemêt kadınların özgür ve ekolojik kenti oluyor
09:04 Dr. Yaviç: Hasta tutsakların durumu ATK’nin insafına bırakılmamalı
09:04 Basklı avukat Azurtza: Abdullah Öcalan'ın kilit kişi olduğunu anlamak gerekir
09:01 Panos'ta Girêsor, çöp tepesi oldu
09:00 10 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:45 Mısırlı akademisyen: Öcalan'ı özgür koşullarda Riha'da görmek isterim
08:33 Abdullah Öcalan’dan toplumsal sorunlara dair önemli mesajlar
09/12/2025
23:51 Qers’te kar yağışı: 17 köyün yolları kapandı
23:08 Meclis, AYM, Sayıştay, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı'nın bütçeleri kabul edildi
22:45 KYK yurdunda öğrenciler tarihi geçmiş mantıdan zehirlendi
22:32 Süveyda’da 3 toplu mezar bulundu
21:16 İzBB işçilerinden meşaleli yürüyüş: Müzakere masası kuralım
21:01 Habertürk Genel Yayın Yönetmeni Ersoy gözaltına alındı
20:33 Dêrazor’da operasyon: 3 DAİŞ'li yakalandı
20:22 Mülkiyeliler Birliği tiyatro gösterimi için salon vermedi
19:47 ÖHD'den Burdur Cezaevi için çağrı: Soruşturma başlatılsın
19:43 İşçilerin eylemi 133'üncü gününde
19:38 Amed Film Festivali'nde 14 film ve belgesel izleyicisiyle buluşturuldu
19:12 Sevilay Çelenk: Türkiye, Suriye Kürtlerinin kazanımlarını korumalı
19:08 Alevilere dönük katliamlar protesto edildi
18:39 Karşıyaka Emek ve Demokrasi Platformu: Savaşa değil barışa bütçe
17:52 DEM Partili Dilan Ayan: Barış ve demokratik toplum yasaları çıkarılmalı
17:45 Gazze’de ateşkese rağmen 70 çocuk katledildi
17:42 İsrail askerleri Kuneytra’da yurttaşlara ateş açtı
17:39 Torununa tecavüz eden erkek yine tutuklanmadı
17:36 Sakık’tan Fidan’a: Şam yerine kardeşlerimizin olduğu Rojava’ya gidin
17:18 Çanakkale'de bir kadın katledildi
16:43 Serap Avcı cezaevi önünde alkışlarla karşıladı
16:15 Dêrsim'de 4.2 şiddetinde deprem
15:56 Öz savunmada bulunan Serap Avcı için tahliye kararı
15:39 Haber telif hakkının 'örgüte yardım' olarak değerlendirildiği dava görüldü
14:56 Fotoğraftaki kişi iddiasına beraat
14:47 Wan'da Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu ve GABB kadınlar ile bir araya geldi
14:35 Rojbin Sönmez anıldı
14:28 Gelecek Partili Torun: Suriye'de kalıcı çözümün anahtarı kapsayıcı diplomasidir
14:27 'Türk'ün gücünü göreceksin, denilerek tutsağa işkence yapıldı'
14:19 Ayla Akat Ata’nın yargılandığı davada mütalaa hazırlanacak
14:16 Şırnak Adliyesi'nde intihar girişimi
14:12 Hukuk örgütleri Riha'daki cezaevlerindeki ihlalleri açıkladı
13:43 Patron işkencesinde 4 kişiye hapis cezası
13:13 Dêrsim’de kampüsün kamu kurumlarına açılmasına tepki
13:09 HDK soruşturmasında sanatçı Pınar Aydınlar'a hapis cezası verildi
13:05 Partiler ‘çözüm’ raporlarını Meclis’e sunacak
12:11 QSD’den Şam’a: Barışı bozan girişimlere karşılık verilecektir
12:09 Yasadışı bahis soruşturmasında 20 gözaltı
12:07 Hevsel ve On Gözlü Köprü'deki işgal gündemiyle toplantı
11:13 Dilan ve ‘komünün çocuğu’
10:28 Kayyıma gerekçe yapılan davadan beraat eden eşbaşkandan göreve iade başvurusu
10:11 İşçiler, işe iade kararını uygulamayan İzmir Belediyesi'ni protesto etti
10:02 Bahisten Fenerbahçe’nin kaptanının da aralarında olduğu 20 kişiye tutuklama
09:44 Suriye bölünmesin ama Halep benim olsun!
09:33 Akademisyen Lemkow: Abdullah Öcalan'a katılıyorum
09:25 Irmak: Ortak dil festivallerde yakalanır
09:23 KYK'de öğrenciler dinci yapılara yönlendiriliyor
09:21 ‘Erkek-devlet şiddetine karşı birbirimizin güvencesiyiz’
09:20 'Abdullah Öcalan bizi yepyeni bir sosyalizm tartışmasına davet ediyor'
09:19 Licê’de kadınlardan ortak mücadele çağrısı
09:16 İHD Antalya Eşbaşkanı: Abdullah Öcalan’ın koşulları düzeltilmeli
09:10 Agirî Belediyesi bir yılda kentin çehresini değiştirdi
09:06 Ekolojist Özdemir: Toplumsal ve ekolojik adalet yan yana gelmeli
09:01 Hîlala Zêrîn çarpıtılan tarihe sanatla ışık tutuyor
09:00 09 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:26 Wan, Şirnex, Sêrt ve Colemêrg için sarı kodlu uyarı
08/12/2025
23:14 Hesekê'de Orkêş Müzik Festivali başladı
22:49 Wan'da oteldeki yangın kontrol altına alındı
22:05 KESK’ten 30’uncu yıl etkinlikleri
22:03 Öğrencilerden Eskişehir Kurdî Topluluğu'na destek
22:00 Amed'de festival ikinci gününde: Hafızaya kazınan konular beyaz perdede
21:46 Wan'da otel yangını
20:59 DEM Parti'den Selvi'ye: Süreci sabote edenleri başka yerde ara
20:46 Özel'den 'Suriye Kürtleri' mesajı: Huzur içinde olmaları Türkiye’ye güvencedir
19:50 Bahis soruşturması: Kaptan ve futbolcular hakkında tutuklama talebi
19:13 Bahçeli'den eş genel başkanlara 'tebrik'
19:01 AB'den iltica başvurusu reddedilenler hakkında yeni kararlar
18:11 DEM Partililerden 'bütçe' çağrısı
17:56 Japonya’da 7.2 büyüklüğünde deprem: Tsunami uyarısı yapıldı
17:50 Bakırhan'dan 'yerel yönetim' çağrısı: Mahalledeki sorunu Ankara'da çözemezsiniz
17:20 Tülay Hatimoğulları: Suriye'nin tek çaresi adem-i merkeziyetçiliktir
17:20 Gazze'ye saldırılarda 5 kişi daha hayatını kaybetti
16:19 DEM Parti’den bütçeye şerh: Sürece duyarsız bir şekilde hazırlanmıştır
16:03 ‘Büyüyen sadece yoksulluk, sefalet ve açlıktır’
16:02 Tutsaklara 'Mahabad' ve 'Kürdistan' cezası
15:32 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
14:46 ‘Sağlık emekçileri yalnız değildir’
14:46 Elkê'de yol kiralanan iş makinesi ile açtırıldı
14:20 Pirsûs'ta şüpheli kadın ölümü
13:46 Antalya’da 5.2 büyüklüğünde deprem
13:42 Belediyeden On Gözlü Köprü açıklaması
13:18 Kurtulmuş'tan süreç açıklaması: Bu bir devlet projesidir
13:11 EMEP 'halktan yana bir bütçe' için 15 acil düzenleme önerdi
13:10 'Çözüm süreci'ni bitiren olayda polisin parmak izi dosyaya eklendi
11:51 Kağanarslan: Abdullah Öcalan'ın sosyalizm tartışmasındaki fikirleri ufuk açıcı
11:17 İzBB işçileri 'emekleri' için çıplak ayaklarla yürüdü
11:12 Prof. Norman Paech: Ulus-devlet geleceğin modeli değildir
11:05 Elkê'de heyelan: Karayolları kiralık iş makinesi arıyor!
11:02 Abdullah Öcalan’ın ışığı 11 bin kilometrelik yolları arşınlattı
10:55 Veysi Aktaş'tan eleştirilere yanıt: Türkiye solunun kendini yenilemesine ihtiyaç var
09:57 JINNEWS’in Kasım ayı şiddet çetelesi: 23 kadın ve 3 çocuk katledildi
09:23 ‘Uyuşturucu ve fuhuşa karşı birlikte çözüm bulabiliriz’
09:18 Sri Lanka’da afet: 627 ölü
09:15 Hasta tutsak raporu: Çelişki, eksik tanı, yer verilmeyen hastalıklar
09:14 Akademisyen Orhan: Pozitif barış inşası için entegrasyon yasaları yapılmalı
09:12 Mele Dunayserî: Müzakerede koşullar eşit olmalı
09:10 ‘MESEM’ler eğitim değil sömürü yerleri’
09:02 'Kapitalizm büyüme hırsıyla su kaynaklarını yok ediyor'
09:00 'DAİŞ emiri' Hemo'nun hikayesi
09:00 08 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:01 Çok sayıda kent için sağanak ve kuvvetli rüzgar uyarısı
07/12/2025
23:48 Muğla'da 11 mahalle karantinaya alındı
22:55 Wan'da 4.6 büyüklüğünde deprem