Hatimoğulları: Demokratik Konfederalizm Ortadoğu’daki sorunlar için tek reçetedir

img
ANKARA - Demokratik Konfederalizm’in Ortadoğu’daki sorunlar için tek reçete olduğunu belirten HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Tüm halkların bu emperyalist ve yerli iş birlikçilerine karşı ortak mücadele etmesi bizi büyük bir başarıya götürecek” dedi.
 
Hakkında kapatma davası olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) yerine 14 Mayıs seçimlerine giren Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti), seçimlerden sonra yeniden yapılanma sürecine girdi. Bu kapsamda halk toplantılarıyla başlayan eleştiri ve özeleştiri süreci, konferansların ardından 15 Ekim günü Ankara’da düzenlenen Büyük Kongre’ye taşındı.
 
Büyük bir değişimin beklendiği ve tüm gözlerin çevrildiği kongrede, partinin ismi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirilirken, Tülay Hatimoğulları Oruç ve Tuncer Bakırhan da eş genel başkanlığa seçildi.
 
Kongrede, parti tabanın eleştirileri doğrultusunda mesajlar verildi. Sokağı özne kılacak olan mücadele hattı, Kürt sorununun çözümü ve çözümün temel muhatabı olarak kongrede ifade edilen PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele öne çıkan mesajlar oldu.
 
Aynı zamanda Eş Genel Başkan Hatimoğulları’nın, önümüzdeki süreçte toplumsal ve demokratik ittifakı en geniş şekilde kuracaklarına yönelik beyanı dikkat çekti. Hatimoğulları, lise yıllarından bu yana sosyalist fikirleriyle mücadele içerisinde yer alan bir Arap Alevisi. Uzun bir süredir Arap kültürünün ve Arap dilinin canlanması için çeşitli çalışmalar yürüten Hatimoğulları, aynı zamanda Demokrasi İçin Birlik Hareketi (DBH), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ve takiben Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kuruluş ve örgütlenme süreçlerinde yer aldı, Türkiye’nin toplumsal sorunlarına çözüm aradı.
 
Kongrenin ardından HEDEP Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, kendi siyasal mücadelesini, Kürt halkının mücadelesiyle yolunun kesişme hikayesini, HEDEP’in Türkiye’deki sorunlara karşı geliştireceği çözümlerin yol haritasına dair Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı.
 
 Köklü bir geleneği olan HEDEP'in yeni eş genel başkanı oldunuz. Sizin için ne anlam ifade ediyor?
 
Türkiye’nin en önemli siyasal öznesi olan böylesi bir partinin eş genel başkanı olmam, benim açımdan büyük bir onurdur, gururdur. Bu süreci en iyi şekilde nasıl yürütebileceğimiz ve ileriye taşıyabileceğimiz konusunda omuzlarımıza önemli yükler yüklendi. Yoğun ve kolektif emek harcamayı başarabilirsek, bu sorumluluğun altında kalkabileceğiz. Değerli halkımız ve mücadelenin bugüne gelmesini sağlayan cezaevinde ve dışarıdaki partili yoldaşlarımız, bizi bu göreve layık gördüğü için layıkıyla yerine getireceğiz.
 
Eş genel başkan seçildikten sonra kamuoyunda Kürt halkının mücadelesiyle yolunuzun nasıl kesiştiği merak ediliyor?
 
 
Biz gençlik çalışmalarında DEP’e gider gelirdik, HADEP dönemini daha aktif hatırlıyorum. Derken bugüne kadar bu şekilde yolumuz ilerledi. Bu nedenle yollarımız Kürt halkıyla bu anlamda da kesişti.
 
Türkiye’deki sosyalistler içerisinde şanslı olanlardan birisiyim. Çünkü Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın çizdiği siyasi hatta örgütlenmiş insanlardan biriyim. Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın 1936 yılında kaleme aldığı bir kitabı vardı. Kürt sorununun bugünkü dönemini en iyi anlatan ve ulusal sorun konusunda yaklaşımları oldukça kuvvetli olan bir devrimcidir, sosyalist ve ideologdur. O dönemlerde bizler ilk okuduğumuz kitaplardan birisi onun “İhtiyat Kuvvet: Milliyet, Şark” kitabıydı. Kürdistan’ın bugünkü verdiği mücadelenin alt yapısının sunulduğu kitaptı. Ayrıca Türkiye’de Kemalist soldan farkını ortaya koyan ideolojik hattır. Biz gençlik çalışmalarında DEP’e gider gelirdik, HADEP dönemini daha aktif hatırlıyorum. Derken bugüne kadar bu şekilde yolumuz ilerledi. Bu nedenle yollarımız Kürt halkıyla bu anlamda da kesişti. Tabi ki ben bir Arap’ım. Türkiye’de yaşayan Araplar olarak, kendi kültürümüze, dilimize sahip çıkmayı içimizde geçirirdik. Aslında Kürt özgürlük mücadelesi Türkiye’deki tüm halklara, kimliklere sahip çıkma noktasında örnek olan bir mücadele pratiği yaşattı. Bizler de aynı zamanda bundan etkilenen sosyalist gençlerdik.
 
Biz Arapça tiyatro yaptığımız için ve Arapça müzik yaptığımız için sürekli gözaltına alınıyorduk. Hiç unutmuyorum, bir kere gözaltına alındığımda sorgu esnasında, “Kürtler yetmiyor bir de başımıza Araplar mı çıktı” sözü söylenmişti. Tabi o zaman gözlerimiz bağlı olduğu için sadece ses duyduk. İşkencede söylendi bu sözler. Türkiye’de özellikle Kürt ulusal mücadelesinin geldiği nokta, birçok halkta farkındalık yarattı. Araplar ve başka halklar “ben niye kendi dilim ile konuşmayayım ki” demeye başladı ve asimilasyon politikalarını sorgulamaya başladı. Ben bunu başka halklarda da görüyorum.
 
Yeşil Sol Parti adıyla seçime girdiniz. Seçim sonuçları tüm muhalefette olduğu gibi partinizde de eleştirilere neden oldu. Ancak yine de kongrenize çok güçlü bir katılım oldu ve coşkulu geçti. Kongreniz bu anlamda ne mesaj verdi?
 
Tabi seçim sonuçları bizim islediğimiz şekilde geçmedi. Bizler seçimlerden hemen sonra başlattığımız halk toplantılarını kongremize kadar yaptık, yerellerle görüşmeler gerçekleştirdik. Bunu sadece kendi partililerimizle yapmadık. Fikir olarak da kararlaşma olarak da çok iyi bir süreç işletildi. Şimdi kongremizdeki bu coşku da esasen partimizin yaşadığı tüm baskılara karşı halkımızın verdiği bir cevaptı. Partimize yaşam hakkı tanımayan iktidara verilen güçlü bir mesajdı. Kongremizdeki coşku aynı zamanda yeniden yapılanmanın ürünüydü. Mücadelemizi sürdürmemiz için bizim önümüzü açan bir kongre oldu.
 
Çok güçlü bir barış mücadelesine ihtiyacımız var. Türkiye’de çatışmalar devam ediyor, Rojava’da savaş hali söz konusu, İsrail-Filistin çatışmaları ciddi biçimde devam ediyor. Rusya Ukrayna savaşı söz konusu. Tüm bunları düşündüğümüzde; şu anda sadece Türkiye’nin değil bölgenin ve aslında tüm dünyanın güçlü bir barış hareketine ihtiyacı var. Bizim bunu inşa etmemiz gerekiyor. Böyle bir dönem içerisindeyiz. Yine ekonomik kriz dünya ölçeğinde derinleşmiş durumda. Türkiye’ye baktığımızda bıçak kemiği geçmiş ve iliğe dayanmış. Ekonomik kriz ile mücadele elbette ki geçmiş dönemde olduğu gibi en temel görev ve sorumluluklarımızdan birisiydi. Bu dönemde bunu daha fazla ön plana çıkartmak ve yoksulluk ile daha etkin bir mücadele yürütmek, emek alanında daha yoğun bir örgütlenmeyi yürütebilmek yine dönemimizin ihtiyaçları açısından acil elzem konulardan birisidir. Yine bu dönemde bizim çalışmamızın ana hatlarından biri, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntem ile çözülmesidir.
 
Bunu başarmanın yolu nasıl bir çalışma tarzından geçecek?
 
Muhalefete eleştiriyle başlayacağım bu konuda. Ne yazık ki içinden bulunduğumuz bu rejimle mücadeleyi sandıklara hapsettiler. Tüm umudu sandığa kilitleyen bir ana muhalefet izledik. Ve gördük ki, bu işler öyle her şey sandığa bırakınca olmuyormuş. Bu dönemde en fazla üzerinde durulması gereken noktalardan biri demokrasi mücadelesini alanlarda, sokaklarda, meydanlarda, mahallelerde, fabrikalarda, okullarda ve her yerde yükseltilmeli. Çünkü bahsini ettiğim tüm bu yaşam alanların hepsi daraltmış durumda ve hepsinde devasa sorunlar var. İçinden geçtiğimiz süreç, çoklu kriz sürecidir. Bizler tüm bunlara karşı başta yereller olmak üzere, bahsi geçen tüm yaşam alanlarını örgütleme, o dinamiklerde ortak bileşke oluşturma çabasına gireceğiz. Aynı zamanda tüm muhalefete bu konuda çağrımız var. Bunu kongremizde de çağrıyı yaptık. Burada ben tekrar edeceğim. Türkiye’de hakikaten bu rejimin lağvedilmesi ve bu rejimin gitmesini talep eden, “bu böyle gitmez” diyen, “mutlaka bir şey yapmalıyız” diyen her kesimin, bu ülkedeki tüm aydınların, yazarların, gazetecilerin, Kürtlerin, Alevilerin, dinin AKP eliyle siyasallaştırdığını düşünen mütedeyyinlerin, kadınların, gençlerin ve her kesimin “bu böyle gitmez” paydasında birleşerek, bu iktidarı göndermek gibi bir görev ve sorumluluğumuz var. Buradan çağrımızı tüm kesimlere yeniliyoruz; gelin biz bu içinde yaşanılmaz rejime git demeyi başaralım.
 
Kongrede yaptığınız bir diğer çağrı da İsrail’in Filistin işgaline karşıydı. O çağrınızda Ortadoğu’nun kanayan iki yarasının olduğunu, bunun da Kürt sorunu ve Filistin sorunu olduğunu söyleyerek tek çözümün, demokratik konfederalizm olduğunu söylemiştiniz. Bunu biraz açar mısınız?
 
 
Kürtlerin serhildanı, Filistin halkının intifadası ve bunlarla birlikte bölgede bulunan tüm halkların birbiriyle bu emperyalist ve yerli iş birlikçilerine karşı ortak ve dayanışma içinde mücadele etmesi, bizi büyük bir başarıya götürecek.
 
Yüzyıldır İsrail’in Filistin topraklarını işgali söz konusu ve Filistin halkı intifada ile sembolleşmiş bir halktır. Tanklara tüfeklere karşı taş ve sopa ile yanıt veren bir halk. Ne yazık ki üzülerek ifade ediyorum, çok ciddi bir savaş var. Çok fazla sivil kayıpları ve çocuk ölümleri söz konusu. Aynı şekillerde aynı günlerde hatta Erdoğan’ın Filistin için “barış olmalıdır” dediği saatlerde Rojava bombalanıyordu. 1 Ekim’den sonra Rojava’ya dönük yoğun bir bombardıman başlatıldı. Filistin ile Kürtlerin kaderi birçok açıdan birbirine benziyor. Hem içinde bulundukları baskı koşulları hem de bölge halkları tarafından yalnız bırakıldıkları itibariyle de kaderleri birbirine benziyor. Bugün Arap dünyası yeteri düzeyde Filistin’e sahip çıkmıyor. Kongrede çağrı yaptık, Arap coğrafyası Filistin halkının yanında güçlü olarak dursaydı, bu savaş ve çatışma yaşanmazdı. Yine Kürtlerde güçlü bir ulusal birlik oluşmuş olsaydı, Kürt halkının durumu da bambaşka olurdu. Bu anlamda benzerlikleri vardır. Bu sorunun çözümü için Filistin intifadası ile Kürtlerin serhildani yan yana gelmeli, omuz omuza vermeli, birleşmeli. Ancak o zaman biz güçlü bir sonucu hep birlikte alabiliriz.
 
Esasen bölgenin analizini yaptığımız zaman, karşımıza bir kere şu çıkıyor; son birkaç yüzyıldır emperyalist güçlerin Ortadoğu ve Afrika üzerinde yürüttükleri politika böl-parçala-yönet politikasıdır. Ve bunu sürekli olarak dinler, mezhepler ve etnik kimlikler üzerinden yapmışlar. Şimdi bölgenin bu sorunları çözmesi aynı zamanda emperyalist sömürgeci anlayışa da güçlü bir cevap olacaktır. Bugün Sayın Öcalan’ın geliştirdiği demokratik konfederalizm seçeneği, bu bahsi geçen yaşanmışlıklar için tek reçetedir. Bugün herkesin kendi dilini, kendi inancını ve ibadetini özgürce yapabildiği, kimsenin ötekini hor görmediği bir coğrafyayı yaratmak çok mu zor? Bakın ben bir sosyalist olarak açık yüreklilikle söylüyorum, burjuva demokrasisi bu konuda epey yol almıştır. Bugün İsviçre’ye baktığımızda, birçok kanton var ve birkaç dil konuşuluyor. Ortak resmi bir dil var. Bölündü mü İsviçre? Baktığımız zaman bir burjuva devlet yapılanması ve oldukça da güçlü bir yerde duruyor.
 
Dolayısıyla demokratik konfederalizmin bu topraklarda kök salmasıyla ancak bu sorunlar aşılabilinir. Bu bakımdan da özetle bu reçeteyi hayata geçirmek çok önemli. Kürtlerin serhildanı, Filistin halkının intifadası ve bunlarla birlikte bölgede bulunan tüm halkların birbiriyle bu emperyalist ve yerli iş birlikçilerine karşı ortak ve dayanışma içinde mücadele etmesi, bizi büyük bir başarıya götürecek. Bölgemizde rahat bir nefes alırız. Bölgemizde zaten yıllardır devam eden savaşlar var, bunun da bitmesinin yolu buradan geçiyor.
 
Kongrenizde PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dair talepler dile getirdiniz.
 
Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesi konusundaki ısrarımızı, her zaman olduğu gibi şimdi de sürdüreceğiz. Bu sorunun çözümünde hakikaten en önemli görevi ve rolü oynayacak insan Sayın Öcalan’dır. Bunu biz bildiğimiz kadar aslında sistemin kendisi de çok iyi bilmektedir bunu. Ve Sayın Öcalan’ın bir sözü vardı “bana olanak tanınırsa barışa gidecek yolu bir haftada açarım” demişti. Şimdi bu konuda gerçekten Kürt sorununun çözülmesini istiyorsak, bunu ben her kesim için söylüyorum ve o nedenle istiyorsak diye ifade ediyorum; tüm kesimlerin İmralı tecridini ortadan kaldırılması ve Sayın Öcalan ile diyaloğun başlatılması yönündeki kanalların açılması gerekiyor. Sayın Öcalan 32 aydır ailesi ve avukatlarıyla görüştürülmüyor. Ve sağlığıyla ilgili en ufak bir bilgiye dahi kimse sahip değil. Sayın Öcalan, Kürt halkı başta olmak üzere bölge halkları için çok önemli bir önderdir. Dolayısıyla da kendisiyle görüşmenin kanallarının açılması, hem Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü ve demokratikleşme sorununun çözülmesi konusunda büyük adımlar atılmış olacak hem de Suriye’de şu anda tıkanmış olan siyasetin önünün açılması ve devam eden çatışmaların bitmesine büyük katkı sağlayacaktır. Ezcümle başta dört parça Kurdistan olmak üzere tüm Ortadoğu’da çok önemli sonuçlar alabileceğimize inanıyoruz. O nedenle bu kongremizde de öne çıkan noktalardan bir tanesi buydu. Sayın Öcalan’ın fizik özgürlüğü en temel olan noktalardan olan birisi budur.
 
Yükselen bir kadın hareketi izliyoruz. Kongrenizde de “Jin Jîyan Azadî” sloganları sürekli atıldı. Kadın hareketinin mücadelesinin daha da yükseltilmesi ve kadın bakış açısıyla sorunları çözümü kavuşturmak adına önümüzdeki dönemde planlamalarınız var mı?
 
 
Türkiye kadın hareketi ile Kurdistan kadın hareketi, zaten 1980 yılında sonra çok güçlü bir ortaklık sağlamış durumdadır. Bu ortaklığı daha da güçlendirmek ve daha da geniş kitlelere yaymayı hedefliyoruz.
 
Mücadelemizin temel paradigması, kadın özgürlük mücadelesiyle şekillenir. AKP iktidarı döneminde kadınların yaşadıkları inanılmaz korkunç düzeye vardı. Bugüne kadar kadınların birçok emek ve bedelle kazanmış oldukları hakları, AKP iktidarı döneminde tek tek ellerinden alındı. Tabi ki kadınların yaşadıkları sorunlar, AKP iktidarı ile tek başına açıklanmaz. 5 bin yıllık bir ezilme ve sömürülme var ortada. 5 bin yıllık bir erkek egemen sistemle bizler mücadele ediyoruz. Ve bu erkek egemen sistem siyaset alanında, evlerimizin içinde, sokakta, iş hayatında yani toplumun bütün hücrelerine yayılmış ve bütün hücrelerinde gayet canlı ve diri bir biçimde durmaktadır. Bizler ataerkil sisteme karşı güçlü bir mücadele verdik, tarih boyunca. Şimdi de bunu daha fazla geliştirmemiz gereken bir dönemden geçiyoruz. Somutlaştıracak olursak, AKP iktidarı döneminde kadınlar için çok önemli sözleşmelerden birisi olan İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı. Şimdi nafaka hakkı kaldırılması gündemde.
 
Kadınlara sokakta büyük bir baskı var. Seçimlerden sonra iktidarın tahkim etmeye çalıştığı yeni rejimi, kadınların bedenine çok büyük bir saldırı yapıyor. Hiç tanımadığımız erkekler tarafından sokakta şiddet görebiliyor, hiç tanımadığımız erkekler tarafından sözlü ve fiziki şiddete maruz kalabiliyoruz. Çok büyük bir cezasızlık sistemi var. Yani bu şiddeti gösteren erkeklere ya da kadın cinayetlerini gerçekleştiren erkeklere ciddi bir yaptırım yok bu ülkede. Çünkü erkek aklı aynı zamanda yargıyı da çok ciddi bir biçimde besliyor.
 
Çeşitli kadın platformları, farklı siyasal alanlarda ve ideolojilerden gelen kadınların bir araya gelerek ortak bir mücadele hattını nasıl geliştirebileceklerini kadın hareketi Türkiye’de gösterdi. Türkiye kadın hareketi ile Kurdistan kadın hareketi, zaten 1980 yılında sonra çok güçlü bir ortaklık sağlamış durumdadır. Bu ortaklığı daha da güçlendirmek ve daha da geniş kitlelere yaymayı hedefliyoruz.
 
Seçimlerden sonra özellikle ittifaklar konusu çok konuşuldu. HEDEP’in ittifaklar politikasını nasıl olacak?
 
Seçimlerden sonra ittifak politikamız en çok tartıştığımız konulardan biri. İttifaklar konusunda gelen en temel eleştiri seçimlere iki partiyle girmiş olmak. Yani ittifakın iki partiden oluşmuş olması. Bu eleştiri aslında farklı yorumlara sebebiyet verdi. Yerelden merkeze kadar tartıştık ve nihai kararlaşmayı da konferansımızda sağladık. Bizim ittifak politikalarımız kesinlikle devam edecek. Fakat ittifak politikalarımız, dar anlamda salt bir seçim ittifakı değildir. Bunun bir mücadele ittifakı olduğunu ve Türkiye’de bulunan bütün siyasal odaklar kadar aynı zamanda toplumsal dinamiklerin de bu ittifakın bir parçası haline gelmesi çok önemli.
 
Bundan neyi kastediyorsunuz?
 
 
Emek ve meslek örgütleri, Aleviler ve Kürtlerin farklı özgün örgütlenmeleri, yani bu ülkedeki farklı toplumsal dinamikler, ekoloji, kadın ve gençlik hareketlerinin hepsinin olduğu ortak zemin en temel hedefimizdir. Bu bir mücadele ittifakı olmalıdır.
 
Esasen bundan kastettiğiniz şey, bugüne kadar oluşturduğumuz ittifakın siyasi partilerden oluşması. Seçim arifesinde oluştuğu için aslında kamuoyu tarafından bir seçim ittifakı gibiymiş olarak algılandı. Mevcut olan ittifaktaki siyasi yapıların yanı sıra farklı yapılara da ittifakın açılması gerekiyor. Emek ve meslek örgütleri, Aleviler ve Kürtlerin farklı özgün örgütlenmeleri, yani bu ülkedeki farklı toplumsal dinamikler, ekoloji, kadın ve gençlik hareketlerinin hepsinin olduğu ortak zemin en temel hedefimizdir. Bu bir mücadele ittifakı olmalıdır. Bu ülkede demokratik cumhuriyeti savunmak üzere yola çıkanların bir çalışmasıdır.
 
Konferansımızda bahsettiğimiz gibi, bütün toplumsal alanların bir araya gelerek oluşturacağı bir mücadele ve demokrasi ittifakıdır. Bununla ilgili aktif çalışmalar olacak. Kongremizi yeni gerçekleştirdik ve parti meclisimiz toplanacak, MYK belirlenecek. Doğal olarak MYK kendi iş bölümünü de yapacak. Hemen akabinde aktif olarak yürüteceğimiz çalışmalarda biri ittifaklar olacak. Bu alanda belli başlı arkadaşlarımız ve komisyonlar görevlendirilecek. Bu çalışmayı dinamikleriyle beraber örme konusunda biz üzerimize düşen tüm görevler ve sorumlulukları yerine getireceğiz.
 
Yetkili kurulları oluşturmanızla birlikte, Türkiye’deki soruları çözümü noktasında nasıl bir siyasi güç, nasıl bir parti, nasıl bir HEDEP göreceğiz?
 
Geleneğimiz aynı zamanda geleceğimizdir. Biz HEDEP olarak her ne kadar isim anlamında yeni olsak da yüz yıllardır bu topraklarda egemenlere ve sömürenlere karşı verilen mücadelenin bileşkesiyiz. HDP’nin de ilk duruluş mantığı buydu. Bu bileşkeyi oluşturmaktı. Biz bu geleneği sürdürüyoruz. Bu gelenek için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönem eksik bıraktığımız ne varsa, onu yapmayı önümüze hedef olarak koyacağız.
 
Deneyimleri de yanımızda alarak biz yeni partimizin daha güçlü bir şekilde varlık göstermesini sağlamayı hedefliyoruz. Güçlü deneyimler var çünkü çok zor mücadele alanlarından gelindi. Mesela biraz önce bir arkadaşımız ziyaret etti. Çok uzun yıllar cezaevinde kalmış bir arkadaş. O geldiği zaman dedi ki ‘ben tutuklanmadan önce küçücük odalarda biz parti faaliyetlerimizi yürütürken şimdi bir bakıyorum ne kadar gelişmiş, aslında ne kadar güçlü bir hale geldiğimizi gördüm.’ Bu bizi çok duygulandırdı. Hatta şunu da söyledi; ‘Siz dedi sürekli içinde olan insanlar olarak bunu fark etmiyorsunuz.’ Doğru bir tespit yaptı ve bu değerlendirmeyi değerli buldum. Bizler eksiklerimizi konuşacağız aynı zamanda mücadelemizdeki çok önemli başarıların deneyimlerini yanımıza alacağız, daha ileriye taşıyacağız.
 
Buradan da halklarımıza şu çağrıyı yapıyorum. Gelin hep birlikte partimizi yeniden inşa edelim. Gelin hep birlikte partimizi mahalle mahalle, semt semt örgütleyelim. Gelin hep birlikte mahallemizde yaşadığımız sorunlarımızı bir parti kimliği ve kültürüyle dile getirelim ve bu anlamıyla da ihtiyaç ne ise, hep birlikte karşılayalım. Bunun için de güçlü mahalle çalışmalarına komisyonlarına ihtiyacımız var. Bunun da halkımız ve partimizin ortak yürüteceği bir çalışmayla mümkün olduğunun altını bir kere daha çiziyorum.
 
MA / Selman Güzelyüz - Hakan Yalçın

Diğer başlıklar

21/01/2025
22:07 Yangın faciasında ölü sayısı 76’ya çıktı, 9 gözaltı
21:54 İsrail Genelkurmay Başkanı istifa etti
21:42 Tahliye olan gazeteci Süleyman Ahmet yaşadıklarını anlattı
21:02 Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ tutuklandı
20:44 ABD’nin dış yardımları 90 gün askıya alındı
20:30 Türkiye ile İsveç’ten ‘Güvenlik Mekanizması’ toplantısı
19:31 Kabine sonrası Erdoğan’dan açıklama
19:01 Morg doldu, cenazeler soğuk hava deposuna konuldu
18:52 Aysel Tuğluk’a 3 yıl ceza
18:31 Kobanê’de özsavunma taburu kuruldu
18:21 Özdağ hakkında tutuklama talebi
18:18 26 gün sürecek ‘Uzun Yürüyüş’ başladı
18:03 Özerk Yönetim'den Tişrîn’deki saldırıya tepki
17:54 Kayyım işçileri ‘zorunlu izne’ gönderdi
17:45 ‘Burhan’ın Kitabı’ hakkında toplatma kararı
17:40 ‘Bavê Teyar'ın ruhuyla toprağımızı koruyacağız’
17:16 Gazetecilerin tutukluluğuna devam kararı
17:01 Ümit Özdağ için savcının kararı bekleniyor
17:00 Wan'da Tişrîn Barajı'nda sivillerin katledilmesi protesto edildi
16:58 Otel yangını faciasında 4 gözaltı
16:54 Ege ormanlarına mermer ocağı işgali
16:20 Strasbourg’taki Özgürlük Nöbeti 657’nci haftasında
16:12 Onbinler Tişrîn’de katledilenleri son yolculuğuna uğurladı
16:10 AKP'nin seçim malzemesi yaptığı yol ‘güvenlik’ gerekçesiyle kapatıldı
15:55 Rojhilatlı tutsaklardan greve katılım çağrısı
15:44 QSD'nin DAİŞ’e karşı mücadelede 2024 bilançosu
15:30 Evrensel Gazetesi davası dosyanın incelenmesi için ertelendi
15:19 Bask ve Katalan seçilmişlerden Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan mektubu
15:18 Yangında ölü sayısı 66'ya çıktı
15:16 İHD'den Suriye çağrısı: Sivil katliamları önleyecek mekanizma kurulsun
14:51 Türkiye zeytin fabrikasını bombaladı
14:39 Bavê Teyar’ın tutsak kızından mesaj
14:23 Tişrîn’e saldırı: 2 kişi katledildi, 20 kişi yaralandı
13:42 Özdağ hakkındaki soruşturma genişletildi
13:31 Akdeniz’de kayyım protestosunda mücadeleyi yükseltme çağrısı
13:26 Kürt Edebiyatçılar Derneği 'korsan' baskını savcıya soracak
12:54 DEM Parti binasına saldıran Gün hakkında yakalama kararı
12:05 Bilirkişi heyeti oluşturuldu: Yangın merdiveni yoktu
12:01 AKP'li vekil belediye kapısını kırıp toplantı aldı
11:57 DBP Kadın Meclisi: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
11:43 Yıldız Dağı'ndaki bir otelde patlama
11:42 Kayyımın işten çıkardığı işçi sayısı 236’ya yükseldi
11:23 Asrın Hukuk bürosundan İmralı başvurusu
11:21 Aydınlardan Avrupa Konseyi'ne Abdullah Öcalan mektubu
10:58 Kartalkaya'daki otel yangınına soruşturma
10:39 İstanbul merkezli soruşturmada gözaltı sayısı arttı
10:34 Tarımsal girdi fiyatları yıllık yüzde 41,64 arttı
10:18 Sevk ettikleri tutsağa 5 bin TL kargo masrafı çıkardılar
10:14 Bir ayda 13 gazeteciyi tutukladı: Tek fark 'tutuklandınız' demesi oldu
10:08 AKP'liler 'Proje Okul'u parti merkezine dönüştürdü!
10:07 BEKSAV’a baskın: Kapılar kırıldı, enstrümanlara el konuldu
09:46 Ekonomik kriz nedeniyle hobi işini geçim kapısına dönüştürdü
09:44 Tutuklanan gazetecilerin avukatı: Karar önceden verilmişti
09:20 Kürt Edebiyatçılar Derneği'ne 'korsan' baskını üstlenen yok!
09:15 Kelepçe dayatmasına karşı çıkan tutsak tedavi edilmedi
09:12 'Abdullah Öcalan özgür olmadan barış sağlanmaz'
09:10 Çırağı bulunmayan meslek
09:07 'Katliam Yasası' sonrası şiddet ve katliamda artış
09:06 Tan Atımında Kızılca Kıyamet: Şiirin zindanlarda yankılanan çığlığı
09:04 Kalkınma ve istihdam söyleminin ardına gizlenen yıkım: Madencilik
09:00 21 OCAK 2025 GÜNDEMİ
08:55 ESP ve SGDF'liler gözaltına alındı
08:13 Meteoroloji’den kuvvetli yağış uyarısı
08:07 Kolombiya’da ELN ve EMCB arasında çatışma: 80 ölü
07:48 Kayak merkezinde yangın: 10 ölü, 32 yaralı
20/01/2025
23:04 Trump yönetimi, ABD'ye yasal giriş için kullanılan sınır uygulamasını kaldırdı
22:47 Abdullah Öcalan için 26 kentte yürüyüş
21:32 Trump’tan başkanlık sonrası ilk konuşma
21:20 QSD: Dêrazor güvenliği kırmızı çizgimizdir
21:15 Ümit Özdağ gözaltına alındı
21:01 Gazetecilerin tutuklanmasına tepki: Gerçekleri yazmak değil, susturmak suçtur
20:46 Tokat Cezaevi’ndeki hasta tutsaklar hastaneye götürülmüyor
20:41 Biden görevden ayrılmadan önce af çıkardı
20:15 Donald Trump ABD'nin 47. başkanı oldu
20:04 Akın Gürlek paylaşımlarına soruşturma
19:24 DBP Eş Genel Başkanları: Hakikatin sesini susturamazsınız
18:53 Eslem Teker'e dair ırkçı yorumlara suç duyurusu
18:45 Suruç Aileleri İnsiyatifi: Adalet yerin bulana dek mücadele edeceğiz
18:22 2 belediye başkanı İYİ Parti’den istifa etti
18:15 Putin: ABD’nin yeni yönetimiyle Ukrayna konusunda diyaloğa açığız
18:07 Bekin’den kayyım tepkisi
18:04 CHP’li Günaydın: AKP üyesi 5 bin kişi savcı ve hakim oldu
17:55 Barış İçin Toplumsal Girişim, DEM Parti İmralı heyetiyle bir araya gelecek
17:42 Dîlok’ta yangında iki çocuk hayatını kaybetti
17:39 Kayyımı protesto eden 7 kişiye tutuklama
17:35 ‘Gazetecilerin başı dikti, mahkemenin ise kararı açıklayacak yüzü yoktu’
17:00 ‘Hêvî’ resim sergisi sona erdi
16:53 Tutuklanan gazetecilerden mesaj: Gerçekleri yazmaya devam edeceğiz
16:51 Gün'ün katledilmesinde kullanılan silah TSK'ye ait çıktı
16:13 6 gazeteci tutuklandı
16:08 Kuzey ve Doğu Suriye için 'seferberlik' çağrısı
16:07 Kayyımın işten çıkardığı işçilerden dayanışma çağrısı
16:06 DBP Eş Genel Başkanlarından Bakırhan’a taziye ziyareti
15:56 Gazeteci Süleyman Ahmet serbest bırakıldı
15:49 Tişrîn’e saldırılar 3 merkezde kınandı
15:40 Baş eğmeyen gazeteciler darp edildi
15:34 Seyhan Belediyesi'nden TİS'ten cayma başvurusu
14:36 Akdeniz’de kayyım protestosu: Büyük hırsızları polis korur
14:30 İran Büyükelçiliği önünde Pexşan Ezîzî protestosu
14:29 Tutuklamaya sevk edilen gazetecilerin ifadeleri başladı
14:20 Kadınlardan imza kampanyasına destek: Savaşı durduracak güçteyiz
14:20 Patnos Cezaevi raporu: Tutsaklara saldırı savcının kontrolünde gelişti
14:19 'Özgürlük Yürüyüşü' davası ertelendi
14:00 Aliağa'daki ÇED muafiyetine dava açıldı
13:37 İmamoğlu hakkında 'Akın Gürlek' soruşturması
13:36 Türkiye su deposunu bombaladı
12:59 12 barodan ‘Tişrîn’ açıklaması: Uluslararası hukuk kurallarının açık ihlalidir
12:51 İYİ Parti’den istifalar sürüyor
12:20 Kadınlardan ‘barış' buluşması: Mücadelemiz özgür bir yaşam için
12:16 Savcı gazetecilerin ifadesini almadan tutuklamaya sevk etti
11:56 İmralı Heyeti'nden Adalet Bakanlığı'na başvuru
11:28 Rojhilat’ta idamlara karşı genel grev
11:07 ABD: Kürtler arası diyalog kritik rol oynayabilir
10:50 Ümit Özdağ hakkında soruşturma
10:20 Emekli Sen Genel Sekreteri: Pazar filemizi dolduramıyoruz
10:18 Gözaltındaki gazeteciler adliyeye çıkarıldı
10:09 Tişrîn'deki direniş Xwebûn'un manşetinde
09:44 Sivas'ta deprem
09:43 CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın'a soruşturma
09:42 Tülay Hatimoğulları: Adım atma sırası devlette, CHP sürecin parçası olmalı
09:39 Santura hayat veriyor
09:29 Wan’da 255 yerleşim yeri ulaşıma kapandı
09:10 Mêrdîn Barosu'ndan Tişrîn tepkisi: Uluslararası hukuk uygulansın
09:05 Tişrîn'deki saldırılara tepki: Zulüm ile barış bir arada olmaz
09:05 6 tutsağa 'tel' cezası
09:04 Rojin Kabaiş İçin Adalet Komisyonu: Davayı takip edeceğiz
09:03 Kadın tutsaklara 'ayakkabı' dayatması
09:02 Serbest bırakılan Filistinliler Batı Şeria'da
09:00 20 OCAK 2025 GÜNDEMİ
19/01/2025
23:47 ÖHD’den Tişrîn tepkisi: Hukuku ihlal eden saldırıları derhal durdurun
23:03 Mazlum Abdî: Suriye’nin birliğinden yanayız
22:14 Bavê Teyar’ın cenazesi Qamişlo’ya ulaştı
22:08 Akdeniz'de direniş sürüyor: İrade gaspına son ver
22:00 Almanya Dışişleri Bakanlığı delegeleri Mazlum Abdî ile görüştü
21:34 Amed Barosu’ndan ‘engelleyici yaptırımlar alın’ çağrısı
21:24 Gazze’de ateşkes kapsamında takas başladı
20:19 Filistin halkıyla dayanışma eylemi
20:04 Katledilen gazeteciler Neu-Ulm’da anıldı
19:00 İşkence edilen Pınar Zorlu hayatını kaybetti
18:29 Katledilen Bavê Teyar’ın rol arkadaşı: Babamın izindeyim
18:12 DEM Parti'den iktidara: Uyarıyoruz, saldırgan politikalar çözüme dair tartışmaları zehirliyor
17:09 Mermer ocağında çukura düşen 2 çocuk yaşamını yitirdi
16:50 Hrant Dink katledildiği yerde anıldı
16:27 Semsûr ve Şirnex'te saldırılara karşı nöbet
16:26 Çevreciler çevre müdürünü 'istenmeyen adam' ilan etti
16:03 Tişrîn'deki saldırıda ağır yaralanan Bavê Teyar yaşamını yitirdi
15:44 32 yıl önce katledilen Karaağar mezarı başında anıldı
15:31 Gazeteciler mesleki faaliyetleriyle suçlanıyor
15:22 Polisten Kürt Edebiyatçılar Derneği'ne 'korsan' baskın
15:08 Tuncer Bakırhan'ın babası toprağa verildi