Yüksekdağ: Bu davanın savcısı da yargıcı da biziz, siz hesap vereceksiniz

img
ANKARA - Kobanê Davası'nda savunmasına başlayan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Siz, bize sözümüzün hesabını soramazsınız. Bu davanın savcısı da yargıcı da bizleriz. Hesap vermesi gerekenler de sizlersiniz" dedi. 
 
Ankara'da 18’i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı Kobanê Davası sürüyor. Sincan Cezaevi Kampüsü'nde Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmayı bugün, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğlulları ve Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcisi izledi. 
 
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evraklar okundu. Tutsak Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, esasa dair savunmasına başladı. Mahkeme heyetine ve yargıya "siyasetin maskesi" nitelendirmesi yapan Yüksekdağ, "Bize karşı maskeli bir yargılama yapıyor siyasi iktidar. Yüzünü göstermeye cesaret edemiyor. Yüzünü gösterecek kadar kendisine güvenemiyor. Önceden de söyledim yine söylüyorum; yazık size, HSK onların elinde, bizim için kurulmuş özel bir mahkeme bu. Sıkıyönetim mahkemesinden, DGM’den farkı yok. Bizim için hazırlanmış heyete, ek heyet olarak yerleştirdiler” dedi.
 
‘GERÇEKLERİ SÖYLEMEYE GELDİM' 
 
İktidarın "siyasi hesaplaşma mücadelesini dürüstçe vermediğini" söyleyen Yüksekdağ, 7 yıldır “namert ve kirli bir savaşla yüz yüze olduklarını" ifade etti. “Dünya tarihinde ender görülen bir siyasi kırım ve soykırım operasyonla karşı karşıyayız” diyen Yüksekdağ, "Bugün bu Kobanê Kumpas Davası bu soykırımın parçasıdır. Bir dava adı verilen bu hukuk davasında hangi hukuk gerçekleştirildi? Hukukun gözünü kıra kıra bizi bu noktaya getirdiniz. Siyaset esnafları tarafından pazarlansın ve iktidar tarafından kullanılsın diye önceden yazılmış bir kararı okuyacaksınız. Bugün burada yüz yüze karşınızdayım ama emin olun ki sizin adaletinize güvendiğim için gelmedim buraya. Gözünüzün içine baka baka, yüzünüze bakarak gerçekleri söylemeye geldim. Ama karşımda bir yüz var mı o tartışmalı. Bize bu yıkımı ve zulmü yaşatanlar hala büyük bir arsızlıkla bu zulme devam ederek bu operasyonu sürdürüyor" dedi. 
 
'BU DAVADA YARGILAYAN BİZİZ' 
 
“Kobanê Davası bir insanlık davasıdır” diyen Yüksekdağ, tutsak siyasetçiler hakkında 38 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiğini hatırlattı. Yüksekdağ,  "O davanın savcısı da heyeti de hakimi de bizleriz, kadınlardır, gençlerdir, Alevilerdir, ezilen tüm halklardır, inançlardır, emekçilerdir. Bu insanlık davasının yargılayanları, yargıçları bizleriz. Kobanê Davası’nın, hak ve halk davasının gereğini yapmak için bugüne kadar nasıl mücadele ettiysek, bundan sonra da mücadeleye, hesap sormaya ve yargılamaya devam edeceğiz” diye konuştu. 
 
‘YARGI ŞİDDET MEKANİZMASINA DÖNÜŞMÜŞTÜR’
 
AKP iktidarının yargıyı bir aparat olarak kullandığına dikkat çeken Yüksekdağ, “Yargı kurumları kimi isterse terörist ilan ediyor, tutukluyor, hapse atıyor. Tam anlamıyla bir şiddet mekanizmasına dönüşmüştür. Şiddet bir meşru müdafaanın ürünü değilse, çok rezalet ve karanlık bir kuyudur. Seni çeker, herhangi bir kurumu da şiddet aracı olarak kullanıyorsanız sizi çeker ve karanlık bir girdaba döner. Bugün yargının hali budur, şizofrenik bir mekanizmaya dönüşmüştür. Hukuk denilen kavramı size anlatmama gerek yok, kaç yıl okudunuz. Hukuk, içinin boşaltıldığı bir yapıya dönüştürüldü. Bunları çıkardığınız zaman geriye sadece çıplak bir şiddet kalır. Mahkemeler kuruluyor, siyasi iktidar talimat veriyor, savcılar jet hızıyla tutuklama kararı çıkarıyor. Ağır cezalar ve kesin hüküm vermekte birbiriyle yarışıyor. Özellikte toplumsal muhalefete böyle bir şiddet mekanizması olmuştur. Bir iktidar merkezi ve şiddet organı haline dönmüştür. Bu şiddet organı içinde her türlü pislik dönmeye başlar ve birbirine karşı çekilen silahlara dönüşür” ifadelerini kullandı.
 
'HUKUK KATLEDİLİYOR'
 
Yüksekdağ, şunları söyledi: "Yargı şuan tam bir kıyım mekanizması. Hukuk katlediyor, insanların adalete olan inancını katlediyor ve yine kendi içinde bir yarışa giriyor. Heyet başkanın bir suç şebekesinin üyesi çıkması buna örnektir. Resmen kara mizah gibi. Ne pislik yapmak istiyorsanız dolandırıcılık için bile “ben MİT’e çalışıyorum’ diyor. Gerçek anlamda bakanla bir fotoğraf çektiğinde bir ayrıcalığa ulaşıyor. Devlet kurumları doğrudan bir çete yapılanmasının içine geçmiştir. 90’lı yıllardaki Susurluk süreci budur. Gerçek çok keskindi, devletin mafyalaştığı gerçeği önümüzdeydi. Birisine ceza mı vermek istiyorsun; basıyorsun parayı veriyorsun. Yargı böyle işliyor. FETÖ borsası deniliyordu. FETÖ’cülerin nasıl bölündüğünü ve FETÖ borsasında nasıl tahliye satın aldığını iktidar temsilcileri söyledi, biz söylemedik. Borsa diye adlandırılan çarklar kuruldu. Savcılar bugün sırf kendi çıkarları için, otopark için avukatları dövdürüyor. Şimdi bu koşullar içinde yargıya güven nasıl olacak?”
 
'5 BİN 267 SAYFADA DAİŞ YOK'
 
5 bin 267 sayfalık mütalaada DAİŞ isminin tek bir yerde dahi geçmediğini söyleyen Yüksekdağ, Türkiye’de son birkaç yıl öncesine kadar da “hatırı sayılır” bir DAİŞ yargılamasının yapılmadığını ifade etti. Yakalanan DAİŞ üyelerinin savcılıklar ya da mahkemeler tarafından serbest bırakıldığını hatırlatan Yüksekdağ, "Mahkeme tarafından kazara tutuklansa bile tez zamanda tahliye ediliyor, beraat ettiriliyor. İstihbarat birimleri tarafından bilinen DAİŞ’liler yakalanıyorlar, gözaltına alınıyorlar, çeşitli biçimlerde ya savcılık aşamasında ya mahkeme aşamasında salıveriliyorlar. Bu zamana kadar siyasi iktidar IŞİD’e nasıl davrandıysa, siyasi iktidarın güdümündeki yargı mekanizması da IŞİD’e öyle davrandı. Yargı mekanizması doğrudan siyasi iktidarın güdümünde tavrını planlıyor. Siyasi iktidar uzun yıllar IŞİD’i korudu ve kolladı. IŞİD doğrudan iktidarın kanatları altında palazlandı, Kobanê saldırısını da Türkiye sınırları içinde gerçekleştirdiği saldırıları da iktidarın çeşitli birimlerinin gözetimi altında gerçekleştirdi. Bu gözetim sırasında tek bir IŞİD’li sanık yargılanmadı. 2017 yılına kadar Türkiye, Uluslararası Koalisyona girene kadar IŞİD’i terör örgütü olarak görmüyordu. El Nusra’yı hala görmüyor ve ona bağlı kurumları hala görmüyor. Nasıl bir saflaştırma var? Eğer toplumu çürüten suçları işlemişsem, uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, kadın cinayeti, işkence suçları işleniyorsa, yargı mekanizması ve siyasi iktidar tarafından açık biçimde kollanıyor” diye belirtti.
 
KADIN CİNAYETLERİ
 
Yargıdaki cezasızlık politikasının sadece DAİŞ üyeleriyle sınırlı olmadığını dile getiren Yüksekdağ, kadın katillerinin de cezasızlıkla ödüllendirildiğini ifade etti. Yüksekdağ, "Bu memlekette kadına yönelik şiddet suç değil zaten; İstanbul Sözleşmesi iptal edildi, 6284 sayılı yasa tehdit altında. Onu da siyasi iktidar ortaklarına pazarlık, anlaşma ikramı olarak kullanma niyetinde. Kadına yönelik şiddet, kadın cinayeti işlemek bu memlekette caydırıcı cezalara karşı karşıya kalmıyor. İnfaz düzenlemesinde kadına suç işleyen erkekler açık cezaevinden çıkıp yarım bıraktığı işi tamamladı. Böyle dehşet olayları yaratan, dehşet örgüsünü yaratan siyasi iktidarın zihniyetidir, o zihniyet paralelinde dizilmiş ve örgütlenmiş doğrudan iktidarın uzantısına dönüşmüş yargı mekanizmasıdır” diye konuştu. 
 
'SANIK OLMASI GEREKENLER SERBEST BIRAKILDI'
 
"Halk adına siyaset yaptığımız için yargılanıyoruz" vurgusu yapan Yüksekdağ, iddianamede azmettirici olarak yer aldıklarını söyledi. Yüksekdağ, iddia edilen suçların faillerinin ise yargılanmadığına işaret ederek, "Çünkü Tayyip oradan çıkıp ‘benim 41 Kürt kardeşimin katilleridir bunlar’ dediği için yapılmadı, yargılanmadı. Başka katillerin bulunması gerekiyordu. Siyasi iktidarın ve iktidarın başındaki şahsın işine gelen buydu. Siyasi hasmını, rakibini devre dışı bırakmak için kirli savaş yöntemlerine başvurmaktı en iyi yol. Bu davada sanık olması gereken Hizbullahçılar, Cumhurbaşkanı affıyla ya yeniden yargılama kararlarıyla birer birer serbest bırakıldı. Doğrudan cinayetten, katliamdan suçlu bulunmuş ve ceza almış insanlardı bunlar. Yapmak istersen kılıf bol, kirli kılıflar çok, kılıfına uydurup serbest bırakıldı, tahliye edildi” dedi.
 
'DOSYADAKİ MÜŞTEKİLER YARGILANMALI' 
 
Dosyadaki kimi müştekilerin cinayet suçundan yargılanmaları gerektiğini dile getiren Yüksekdağ, "Bizim onlara hesap sormamız gerekiyor” dedi. Dosyada müşteki olarak yer alan ve cinayet zanlısı olmasına rağmen serbest bırakılan bir korucuyu örnek veren Yüksekdağ, "Kobanê halkına sahip çıkan, katledilen insanlar hakkında yürütülmüş ceza davaları yok bugün. Bu koşullar içinde bu dosyayla bu gerçeklikle muhatap oluyoruz. Öyle bir manipülasyon ve provokasyon mekanizması işliyor ki başladığı yerde durmadı. Bu yargılama da Kobanê manipülasyonunun devamıdır. Kobanê’nin provoke edilmesi, bizlere karşı işlenmiş bir suçtu. Bugün 9 yıl öncesi olaylardan yola çıkarak bu davaların açılması, cezaların istenmesi, manipülasyon ve provokasyonun devamıdır" diye kaydetti. 
 
‘TOPLUMUN TUTACAK DALI KALMADI'
 
Yüksekdağ, şöyle devam etti: "O kadar içinden çıkılmaz duruma geldik ki; yozlaşma sorunundan bahsediliyor. En çok bahseden de siyasi iktidardır. Bu yozlaşmanın sebebinin kendileri olduğu gerçeğini örtmek için yine sağda solda sorun ve müsebbip aramaya çalışıyorlar. Sağa sola çamur atmaya çalışıyorlar. Siyasetin bu kadar çürüdüğü yerde yozlaşmanın olmaması düşünülemez. Savaşın bu kadar arttığı, insanların bu kadar yoksullaştığı koşullarda yozlaşmanın gelişmemesi düşünülemez. İnsanlar çok büyük bir çaresizlikle yüz yüze. Bize karşı savaşın bedelini tüm Türkiye halkları ödedi. Milliyetçi hareketle, ‘teröristler ile savaşıyoruz’ yalanlarıyla toplumu kutuplaştırdılar. Bir kesimi bize karşı hale getirdiler. Bu toplumun bütün haklarını elinden aldılar. Bu toplumun tutacak dalı kalmadı. Yoksulluk almış başını gidiyor. Bu memlekette yapılan en büyük yatırım savaş yatırımı ise, yoksulluğun gelişmemesi düşünülemez ki. Bizlere karşı sergilenen siyasi tasfiye operasyonunun doğal ve kaçınılmaz sonuçlarından biri yaşanıyor. Toplum ekonomik olarak, değerler yapısı olarak dibe vuruyor. Bununla birlikte yozlaşma, bıkkınlık, sosyal dinamiklerini yitirme durumu yaşanıyor. Bu zamana kadar sergilenen baskı ve şiddet politikasının, korku yayma politikasının sonucu toplumun damarlarının kesilmesidir.
 
HİÇKİMSE BİZE SÖZÜMÜZÜN HESABINI SORAMAZ
 
Türkiye toplumu savaş politikaları ve açlıkla terbiye ediliyor. Bugün Türkiye toplumunda çok önemli bir kesim işsiz kalmamak için, o kadar büyük saygısız hakaretlere maruz kalıyor ki bu bir toplumun onursuzlaştırılmasıdır. Bugün bir kadının yaşamını idame etmesi için hakaretleri kabul etmek zorunda kalması büyük bir saldırıdır. Böyle psikolojik bir şiddetle karşı karşıyayız.
 
Yargının içinde bulunduğu bu toplam tabloda gerçek bir hukuk ve adaletten bahsetmek imkansızdır. Biraz hak mücadelemizden bahsedeceğim; Kobanê bir halk ve hak davasıdır. Halkların bir direniş davasıdır. Dayanışmanın tel örgüler ve sınırlarla bitmeyeceği sanılan bir kardeşlik davasıdır. Bu davanın savcısı da yargıcı da bizleriz. Hesap vermesi gerekenler de sizlersiniz. Bizler hesap verenler değil, hesap soranlar olabiliriz ancak. Bizim alacağımız çok. Bizler, ezilenlere yasak sayılan hakları kazanacağız ve alacağız. Hayatta her şey sözle başlar, bazen kutsal kitaplar ‘oku’ der, bazen ‘konuş’ der. Tüm kutsal kitaplar doğru sözü hak sözü iletmek için aracılar kılar. Tarihten bu yana herkes doğru söz arayışındadır. Bizler de bu tarihten ve gelenekten gelen insanlarız. 
 
Geçmiş sadece geçmiş değil, birikimdir. Tüm hak mücadelesini geçmişten gelenlerle birleştiririz. Yeter ki adalet, özgürlük ve ezilen halklar için kurulan sözler olsun. Eğer insan düşünen bir varlıksa düşündüklerini ifade etme hakkını da sahiptir. Söz hakkı en temel ve bu evrenin en öncelikli hakkıdır. Siz bize sözümüzün hesabını soramazsınız. Sadece siz değil, hiç kimse soramaz, hiç bir kral, hiçbir iktidar soramaz. Biz söz hakkını sizden değil, insanların tarih boyunca verdiği mücadele ve birikimden aldık. Bu söz hakkı nice kıyım ve mücadele sonucu ortaya çıkmıştır. Biz sözümüzün gereği için kurmak istediğimiz yaşamı savunduğumuz için size hesap vermeyiz.
 
ASLA SÖZÜMÜZE İHANET ETMEDİK
 
Biz sözümüzün niteliğini ve içeriğini hiçbir zaman bozmadık, yitirmedik. Sözümüze ihanet etmedik. Bugün bize bu mahkeme 'sözünüze ihanet edin' diyor, çok beklersiniz. Daha çok bekleyeceksiniz. Biz sözümüze sadık kaldık. Bundan sonra da sözümü saptıracak ve çarptıracak bir zihniyette olmadığımızı onlar da çok iyi biliyor. Bugün bu halk da çok büyük bir saldırıyla karşı karşıya. Dün HDP’ydi, bugün DEM Parti. Devam ediyoruz ama çok ağır bedeller karşısında bunlar gerçekleşiyor. DEM Parti hiçbir zaman siyasi olarak özgürce örgütlenme alanına sahip olmadı.
 
ATEŞ ALTINDA ÇALIŞMA YÜRÜTTÜK
 
HDP tarihi ders kitaplarında konu olur, bölüm olur. Böyle bir imkansızı nasıl başardığı ders olarak okutulması gerekir. Yarın öbür gün belki geç olacak. 7 Haziran seçimlerinde 6 buçuk milyon insan oy verdi ve biz hiçbir zaman örgütlenme hakkına sahip olarak başaramadık bunu. Ateş altında örgütlenme çalışması yürüttük. Saldırı, kurşun yağmuru, gaz bombaları altında siyasi parti faaliyeti yürüttük." 
 
Örgütlenme haklarının güvence altında olmadığını ifade eden Yüksekdağ, Yargıtay’ın Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin kısa ismine dönük aldığı karara atıfta bulundu. Yüksekdağ, şunları söyledi: "Bu dahi örgütlenme özgürlüğüne dönük darbenin kesintisiz devam ettiğini gösteriyor. Sadece DEM Parti’nin siyasi tüzüğüne yönelik olarak değil, alanlarda, sokaklarda yerleşim alanlarında sürdürülmesine karşı da yoğun saldırılar gerçekleştiriliyor. Bunların her biri bizim sözümüzün ve sözümüzün gereği olan düşüncemizin, hareketimizin, örgütlenmemizin ne kadar değerli ve ne kadar her koşulda savunulması gereken bir gerçek, hakikat olduğunu gösterir."
 
Duruşma, verilen aranın ardından devam edecek.

Diğer başlıklar

21:25 Bern'de Alevi mezarlık alanı açıldı
20:45 Giresun'da kadın cinayetlerine tepki
20:42 Artemêt’te şölen: Evde sokakta anadilimizi konuşalım
20:29 Remzi Kartal: Önder Apo telekonferans yoluyla kongreye katıldı | YENİLENDİ
20:22 Bakanlığın toplumsal cinsiyet eşitliğini hedef alan açıklamasına tepki
20:18 Büyüknohutçu çifti İzmir'de anıldı
20:08 Bakırhan: Ülkenin önünde yeni ve tarihi bir kapı aralanabilir
20:02 PKK Kongresi’ni yaptı, sırada iktidarın atacağı adımlarda
19:42 Meral Danış Beştaş: PKK kongresi yeni bir döneme kapı araladı
19:08 Önder’in taziyesine ziyaretler gün boyu sürdü
19:03 PKK’nin 12’nci kongresi dünya basınında yer aldı
18:47 Amed’de Kirmanckî Meclisi kuruldu: Örgütlenip güçleneceğiz
18:25 Yargıtay, Gamze Açar'ı katledenlere verilen cezayı onadı
17:53 Erdoğan'dan Papa Prevost’a tebrik mektubu
17:43 Kadınlardan yürüyüş: Susmadık susmayacağız
17:40 Amed’de ‘Kürt meselesi’ paneli: Anayasayı bu utançtan kurtarmalıyız
17:40 Mûş’ta ‘Kadın Dinlenme Merkezi’ açıldı
17:12 Semsûr'da maaşlarını alamayan işçilerden eylem
16:50 Pervin Buldan, Önder'in taziyesinde konuştu: Tarihi açıklamayı görmedi ama yattığı yerde huzur bulacak
16:38 Leyla Zana: Hepimize yeni görevler düşüyor
16:21 'Kongre' değerlendirmeleri: Adım sırası devlette
16:08 Tülay Hatimoğulları: Demokratik ve hukuki zeminin inşa edilme zamanı geldi
15:52 Uzman çavuşun katlettiği Şen'in davası ertelendi
15:34 Cezaevinden tahliye oldu, iki kadını katletti
15:28 DEM Parti'den 'kongre' açıklaması: Tarihi bir eşik
15:18 Pervin Buldan: Kongre oldukça tarihi, Öcalan'a ‘teknik bir iletişim’ sağlandı
14:12 Amed’de 7 öğrenci gözaltına alındı
14:12 Önder'in memleketindeki taziyeye ziyaretçi akını
13:05 Hasta ve tahliyesi engellenen tutsaklar için eylem: Çözüm için reform süreci başlatılmalı
13:00 PKK'den önemli açıklama: 12. Kongremizi gerçekleştirdik
12:51 Belediye meclis toplantısını mahallede halkla birlikte alındı
12:49 31 yıl tutsaklığın ardından memleketinde
12:45 DEM Parti’den çocuklara Kürtçe kitap
12:35 Wan-Bedlîs karayolunda iki araç koyun sürüsüne çarptı
11:57 'Orhan Doğan' ismine ret kararı mahkemeye taşındı
11:35 DEM Parti Sözcüsü: PKK'nin kongresini topladığını duyurması an meselesi
11:16 Sırrı Süreyya Önder için memleketinde taziye kuruldu
11:14 Hindistan ve Pakistan’da karşılıklı saldırılar yoğunlaşıyor
11:12 Çözüm karşıtları devrede!
10:52 Ailelerden İmralı'ya gitmek için başvuru
10:37 Gardiyan saldırısından şikayetçi olunca sanık durumuna düştü
10:00 Koçerlerin zorlu yolculuğu başladı
09:55 Gazeteci Kanbal hakkında dava açıldı
09:23 Kürt sorununun çözümünde heba edilen süreçler
09:08 Gabar'da orman kıyımının yeni görüntüleri
09:07 Semt pazarındaki yurttaşlar: Çözüm Öcalan’ın çağrısında
09:06 Dicle Anter: Sırrı gerçeklerle yüzleşilmesi için savaştı
09:05 Antalya'daki cezaevlerinde 90 hasta tutsak var: Serbest bırakılmalılar
09:04 Şirnex’te öldüren sağlık hizmeti: Ekipman ve doktor yok
09:03 Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali: Dayanışma güçlendiriyor
09:02 Tutsak yakınları: Gözümüz televizyonda büyük barışı bekliyoruz
09:01 ‘Umut hakkı düzenlemesi tartışmasız atılması gereken adımdır’
09:00 09 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:30 31 yıl sonra memleketinde coşkulu karşılama
08/05/2025
23:44 ‘Suriye’de 5 ayda 5 bin 500 sivil öldürüldü’
22:48 SOHR: Silahlı gruplar Şam’da yurttaşların evlerine el koydu
22:07 Birçok kentte Abdullah Öcalan posterleri asıldı
21:34 Êlih’te kadınlar buluştu: Kayyım zihniyetine karşı dayanışacağız
21:22 Wan’da Kürt Dili Bayramı şöleni
21:08 Yeni Papa Robert Francis Prevost oldu: Barış sizinle olsun
21:02 Federe Kürdistan’da yaşamını yitiren Işık’ın taziyesine kitlesel ziyaret
20:57 Sırrı Süreyya Önder anısına Beynelmilel gösterimi
20:54 ‘Kürtçe hukuk literatürünün oluşturulması gerekiyor’
19:32 15 yaşında girdiği cezaevinden 46 yaşında çıktı
19:21 Eskişehir'de kadın katliamları protesto edildi
19:15 Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan davasında karar
19:03 Türkiye ile Irak arasında 11 anlaşma imzalandı
18:55 Taciz failine verilen cezanın bozulması protesto edildi
18:45 Şarbajêr’de bir kolber katledildi
18:10 ‘Cezaevinde kalamaz’ raporu dikkate alınmadı: Elisa Ayık tahliye edilmedi
17:44 Qoser Meclisi: Zeyni İpek, araçları yandaşlara peşkeş çekmek için istedi
17:36 Qoser’de bir öğretmen öldürüldü
17:21 Pasûr Belediyesi eşbaşkanları halk buluşması düzenledi
17:12 DEM Parti’den kayıt dışı çalışma koşullarının tespiti için önerge
17:01 Ankara'da bir kadın katledildi
16:54 Wan'da Kürt Dili Sempozyumu düzenleyecek
16:33 Arınç’tan taziye ziyareti: Süreçte yer alanları devlet korumalı
16:01 Amed’de hukuk öğrencileri Önder’i andı
15:51 9 kadın tutsağa ‘sarılma’ ve ‘zılgıt’ cezası
15:39 CHP İl Başkanı Çelik ve 25 kişi hakkında iddianame
15:28 Mersin’de ağaç katliamına karşı nöbet
15:19 Zirai don için 'özel afet bölgesi' çağrısı
14:50 Nisan ayında 8'i çocuk, 152 işçi hayatını kaybetti
14:49 Özel’den İmamoğlu’na ziyaret
14:21 124 isimden Önder’e veda: Hepimizin yüreğine barışı yazdın
14:12 'Çocuk Hastanesi'nin deprem raporu 27 aydır gizleniyor'
14:12 Zırhlı araçla katledilen Öner davası istinafa taşındı
13:31 Hastane yolunda tutsaklara saldırı
13:12 Tutsaklara hücre cezası
12:55 Cezaevindeki şiddet davasında görüntüler istenecek
12:45 Erdoğan: Bizi kolay bir süreç beklemiyor
12:29 TBB'den avukata saldırıya tepki
12:25 Werîşe Muradî’nin tedavi hakkı engelleniyor
12:19 Avukatlardan İmralı başvurusu
12:18 Gazeteci Güneş davasında emniyetten 'bilgi' istenecek
12:14 Amed’de tutsaklar için yapılacak açıklamaya çağrı
12:05 DEM Parti'den Önder'e suikast iddialarına dair açıklama
12:02 Amed'de ArtTigris Sanat Fuarı'nın lansmanı yapıldı
11:08 Hasta tutsak Karatay'ın yeniden yargılanmasına devam edildi
11:03 Serê Gulanê etkinliklerinin startı verildi
10:57 Hindistan-Pakistan çatışmasında en az 43 ölü
10:52 'Kuyu tipi' cezaevlerine karşı açlık grevi başlatılıyor
10:43 Gazeteci Zeynep Kuray hakkında beraat kararı
10:28 Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nden İmamoğlu açıklaması
10:16 İşçiler greve gitti, çöp yığınları oluştu
10:14 GES'e karşı direnenler: Göç etmek istemiyoruz
10:05 DAİŞ’in Dêrazor’a saldırıları sürüyor
09:26 Hasta tutsak Ayık’ın annesi: Barış için önce hasta tutsaklar bırakılmalı
09:25 ‘Sürgüne’ karşı oturma eylemi başlattı
09:13 ‘Sırrı’nın cenazesine katılanlar barış mücadelesi sözünü verdi’
09:12 ‘Şiddetin son bulması için sorumluluk alınmalı’
09:08 30 yılın ardından tahliyesi ertelendi: Ölsem de pişmanlığı kabul etmem
09:06 Amed’de halk ulaşım zammına tepkili: Geri çekin
09:05 'Önder'e sözümüz; bu topraklara onurlu barışı getirmektir'
09:04 33 yıllık sürgünden sonra Amed’te sahneye çıktı
09:03 Ev ev gezerek Öcalan'ın çağrısını anlatıyorlar
09:02 Ateşkese rağmen 23 bin 369 saldırı
09:02 Dünyada barış görüşmeleri: Karşılıklı adımlarla çözüm sağlandı
09:00 08 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
07:49 Amêdiyê Bölgesi’ne hava saldırısı
06:12 İmamoğlu'nun X hesabına erişim engeli getirildi
00:10 AYM'nin kararına tepki: Bu düzenlemeye boyun eğmeyeceğiz
07/05/2025
22:37 Suriye sahil kentlerinde 10 kişi kaçırıldı
21:33 'Özgür Özel'e yapılan saldırı araştırılsın' önergesine ret
21:21 Fed faiz kararını açıkladı
21:17 Tutsak kadınlardan Sırrı Süreyya Önder için taziye mesajı
20:47 AK’nin Türkiye raporu onaylandı
20:36 ÖHD ve TUHAD-FED: Hasta tutsakların yeri cezaevi değil hastanedir
20:01 Meclis’te 2025 yıllı ‘Sırrı Süreyya Önder Barış Yılı’ talebi
19:22 Mor Dayanışma: Bir üyemiz ajanlaştırılmaya çalışıldı
18:50 KHK eylemi 330'uncu haftasında: Sırrı’ya sözümüz barış olacak
18:47 Kadın katliamları ve cezasızlık protesto edildi
18:35 Mêrdîn’de köylüler direndi, kepçeler çekildi
18:20 ÇED raporundaki sahte fotoğraflara suç duyurusu
17:43 Emekliler TÜİK önünde: Maaşlarımız sadakaya dönüştürüldü
17:37 AYM’ye yürüyüşleri engellenen kitle oturma eylemi başlattı
17:33 Cenevre eyleminde Sırrı Süreyya Önder anıldı
17:13 İzmir’de 3 belediyede iş bırakma eylemi
17:02 Amik Ovası çiftçileri isyan etti
16:31 Önder için mevlit ve taziye
16:27 Oda ve borsalardan Sudani-Erdoğan görüşmesi öncesi 5 talep
16:21 TÜSİAD'ı ziyaret eden Özel: Bundan sonra yeni bir iktidar var
16:09 Dêrsim'de askeri operasyon
16:07 AYM'ye yürümek isteyen hayvan hakları savunucularına polis engeli
15:29 Meclis'te Önder anması: Eksik bıraktığı süreci tamamlamamız gerekiyor
14:59 AYM'den Hayvan Yasası’nın iptali başvurusuna ret
14:43 Sağlıkçılardan şiddete karşı eylem
14:40 Hayvan hakları için AYM önünde eylem
14:39 İHD’den gözaltılara tepki: Tutsaklarla dayanışma insanidir
14:10 Wan’da 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı startı