Kışanak: Onlar hayal satacak, ben ‘kral çıplak’ diyeceğim

img
ANKARA – Adaylığının Amed ve Ankara'nın rolüne vurgu yapan bir irade beyanı olduğunu söyleyen DEM Parti’nin Ankara Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Gültan Kışanak, bir siyasi rehine olarak seçim kampanyasına varlığını, ruhunu ve halka olan bağlılığını katacağını ifade etti. Kışanak, “Onlar hayal satacak, ben ‘kral çıplak’ diyeceğim” dedi. 
 
Yaklaşan yerel seçimlere dair gündemin merkezine İstanbul oturmuş olsa da hem iktidar hem de muhalefet açısından çetin bir mücadeleye gerilen kentlerden biri Ankara. 19 siyasi parti adayı ile 5 bağımsız adayın yarışacağı Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlığı için CHP mevcut belediye başkanı Mansur Yavaş’ı, Cumhur İttifakı Turgut Altınok’u, İYİ Parti Cengiz Topel Yıldırım’ı, Yeniden Refah Partisi Suat Kılıç’ı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) ise Öztürk Türkdoğan ile tutsak Kürt siyasetçi Gültan Kışanak’ı eş başkan adayları olarak gösterdi. 
 
Aday profilinin sağcı isimler üzerine kurulduğu kentte DEM Parti gösterdiği eş başkan adayları ile kentteki sol, sosyalist, demokrat görüşlü seçmenler için en önemli adres. 
 
Partinin eş başkan adaylarından Gültan Kışanak, 31 Ekim 2016 tarihinden bu yana tutuklu. Amed Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı iken yerine görevden alınıp yerine kayyım atandı.
 
Tutuklandığı dava dosyasında azami tutukluluk süresini doldurmasına rağmen bu dosya daha sonra Kobane Davası dosyası ile birleştirildiği için tahliye edilmeyen Kışanak, bir kez daha hukuk eliyle mağdur edildi. Seçim kampanyasını Ankara sokaklarında yürütemese de Kışanak’ın mesajlarının politik etkileri fazlasıyla hissediliyor. 
 
Kışanak, adaylığının açıklanması akabinde verdiği ilk mesajında, "Diyarbakır’dan Ankara’ya, Ankara’dan Türkiye’nin dört bir yanına toplumsal ve barış köprüleri kurmak için yola çıkıyoruz" diyerek, Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt meselesini kaynağında çözme istediğinde olduklarını ortaya koydu.  
 
Tutuklu bulunduğu Kandıra Cezaevi’nden Mezopotamya Ajansı’nın sorularını yanıtlayan Kışanak, Ankara seçimleri için “DEM Parti’nin Üçüncü Yol stratejisinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor” diyor.
 
Kışanak’ın kendisine yöneltilen sorulara yanıtları şöyle:
 
Kürt siyasetinde milletvekilliği için örnekleri olsa da bugüne dek belediye eşbaşkanlığı için cezaevinden aday gösterilen isim olmadı hiç. Siz ilk oldunuz. DEM Parti'nin sizi Ankara Büyükşehir Belediyesi için aday göstermesini politik olarak nasıl yorumluyorsunuz?
 
Bizim siyasal geleneğimizde cezaevinden belediye başkan adayı gösterilen ilk ve tek kişiyim. Türkiye tarihinde başka örneği var mı bilmiyorum. Benim adaylığım bu yönüyle de alışılmış siyaset tarzına benzemiyor. Bu siyasal gelenek hep ilkleriyle anılır. DEM Parti’nin Ankara'dan belediye eş başkan adayı olarak beni göstermesinin birçok siyasal mesajı var. 
 
Öncelikle bu bir irade beyanıdır. Kayyum uygulamaları ile halkın iradesinin rehin alınamayacağına dair, net ve güçlü bir irade beyanıdır. Kürt sorunun barışçıl ve demokratik çözümü konusunda Diyarbakır ve Ankara'nın rolüne vurgu yapan bir irade beyanıdır. Kadınların demokratik siyasetten tasfiye edilemeyeceğine ve kadın özgürlük mücadelesini her koşulda sürdüreceğimize dair net bir irade beyanıdır. Ve tüm Türkiye halklarına bir çağrıdır. DEM Parti ve ben, halklarımıza karşı duyduğumuz sorumluluk gereği kördüğüme dönüşen sorunlarımızın çözümü konusunda inisiyatif alıp, bir tutum belirledik. Kampanya boyunca da bunu anlatmaya ve halkla birlikte çözüm gücünü ve iradesini açığa çıkartmaya gayret edeceğiz. Yerel demokrasiyi ortadan kaldıran kayyum darbesi, ısrarla sürdürülen savaş politikaları, siyasallaşan yargı sorunu, siyasi kumpas davaları, kadınların tüm özgürlük alanlarına yönelik saldırı ve bütün bu politikaların sonucu olarak halklarımıza yaşatılan ekonomik kriz tüm Türkiye'nin, hepimizin sorunudur. Bu nedenle cumhuriyetin başkentinden, Ankara'dan seslenmek gerekiyordu. Bu vesileyle DEM Parti’nin aday gösterdiği her yerde, halklarımızı seçim çalışmalarına en güçlü şekilde katılmaya, sorumluluk almaya, sandıktan en güçlü sonuçları çıkartmaya davet ediyorum. 
 
Ayrıca siyasetin tamamen ve sadece toplumsal sorumluluk duygusuyla yapılması gerektiğini, politik çalışmaların, kazanma/kaybetme retoriğine indirgenemeyeceğini de hatırlatmak istedik. Siyaset iktidar için değil, toplum için, hepimizin ortak iyiliği için yapılan kolektif bir mücadeledir. Ben de bu kolektif emeğin, bu kolektif mücadelenin bir parçası olmak için aday oldum.
 
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı iken tutuklandınız ve halen yargılamanız sürüyor. Yaptığınız savunmalar kamuoyunda dikkatle takip edildi. Bu kez Ankara'da aday gösterilmeniz politik bir mesaj mı içeriyor yoksa Üçüncü Yol stratejisinin sonucu mu?
 
DEM Parti olmasaydı, Ankara halkının önünde demokratik bir seçenek olmayacaktı. Diğer partilerin tamamının adayları milliyetçilik yarışına girmiş erkekler. Halkın önüne seçenek diye sunulan şey; milliyetçi, daha milliyetçi, en milliyetçi erkekler arasındaki iktidar kavgası.
 
DEM Parti'nin ve kişisel olarak benim birilerine kazandırma ya da kaybettirme üzerine kurulu bir siyaset anlayışımız yoktur. Bunun net olarak altını çizmek istiyorum. DEM Parti, kendi politik programı ve hedefleri olan, arkasında 34 yıllık demokratik siyaset geleneği bulunan, ana akım siyasal hareketler içerisinde en iddialı olandır. DEM Parti’nin 3. Yol stratejisi, Türkiye halklarının demokratik, kadın özgürlükçü, barıştan, çözümden ve refahtan yana bir siyasal seçenek sunmak amacı taşıyor. Ankara'daki seçim, DEM Parti’nin Üçüncü Yol stratejisinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. DEM Parti olmasaydı, Ankara halkının önünde demokratik bir seçenek olmayacaktı. Diğer partilerin tamamının adayları milliyetçilik yarışına girmiş erkekler. Halkın önüne seçenek diye sunulan şey; milliyetçi, daha milliyetçi, en milliyetçi erkekler arasındaki iktidar kavgası. Bol keseden türlü vaatlerde bulunarak seçimi kazanmaya çalışan bu milliyetçilik türevi erkekler kentlerde yaşayan halkı bir yanda sefa sürenler, bir yanda kentin yükünü taşıyanlar olarak ikiye ayırdı. Kentleri sosyal ve ekonomik ayrışma mekanları haline getirdi, yoksulluğu derinleştirdi, halkın bütçesini savaşa yatırdı, Ankara'yı parsel parsel sattı... Yaptıklarını say say bitmez. Şimdi de kadınlara destek, emekliye destek, öğrenciye destek, esnafa destek, çiftçiye destek... Vaatlerin ardı arkası kesilmiyor. Peki beyler neden destek vermeden, halkımız insanca bir yaşam süremiyor? Hesap vermeyecek misiniz? Neden bu ülke bu halde? AKP 30 yıldan beri Ankara, İstanbul ve birçok büyük kenti 25 yıldan beri de ortağı MHP ile birlikte Türkiye'yi yönetiyor. Ülkeyi ve kentlerimizi bu hale getirdikten sonra halktan hala oy isteyecek yüzü nasıl buluyorsunuz? Çünkü rakipleri de aynı yöntemlerle siyaset yapıyor. Çünkü rakipleri de yıllarca savaş politikalarına karşı cesaretle, barışı ve çözümü savunamadı. Hala da bu ülkenin gerçek sorunları konusunda bir tek kelime etmeden, sadece destek vaatlerinin arkasına sığınarak siyaset yapmaya çalışıyorlar. Seçimi para dağıtma yarışına dönüştürürseniz, iktidar da "musluğun başında ben varım" diyerek, halkı "oy yoksa hizmet de yok" şeklinde tehdit eder. 
 
DEM Parti'nin Üçüncü Yol stratejisi işte bu siyaset anlayışının gerçek alternatifidir. Demokratik siyaset halkla birlikte, hakiki sorunları, çözüm yollarını ve öncelikleri konuşarak yapılabilir. Biz tüm Türkiye'de ve Ankara'da halka, sorunlara köklü çözümler üretecek, demokratik bir alternatif sunmak için sorumluluk alıyoruz. Birilerine kazandırma ya da kaybettirme tartışması, halkı demokratik bir seçenekten yoksun bırakmak ve mevcut sorunların devam etmesini dayatmaktan başka bir anlam taşımıyor. 
Bugün DEM Parti'nin halkına demokratik bir seçenek sunmasını tartışanlar, iki dönem üst üste belediyelere kayyum atanırken ağızlarını açıp tek kelime söylemediler. Siyasi operasyonlar, kumpas davalar ve ayyuka çıkan hukuksuzluklar karşısında bir tutum almadılar. Bizim seçim pazarlığı ile işimiz olmaz, halkla birlikte demokratik siyaset kulvarını güçlendirmek ve bu gidişatı durdurmak için siyaset yapıyoruz.
 
Rakip adaylar seçim çalışmalarını dışarıda yürütürken siz cezaevinden kampanya yürütüyorsunuz. Yani yarış daha baştan adaletsiz başladı. Bu konuda ne söylersiniz?
 
Diğer adaylar, güç ve iktidar imkânlarını kullanarak seçim çalışması yapacak, ben siyasi rehine olarak kampanyaya varlığımı, ruhumu, halka olan bağlılığımı katacağım.
 
Biz hiçbir zaman eşit koşullarda seçim yarışına giremedik. Zorlu bir mücadele yıllardan beri halkımızın emeği ve fedakârlığı ile yürütülüyor. Bu seçimler de öyle. Tabi benim hapishane de olmam ayrıca bir eşitsizlik yaratıyor. Bizler hücrelerde, siyasi rehine olarak tutuluyoruz. Ancak ilk günden bu yana halkın mücadelesinden hiç kopmadık, yüreğimiz ve bilincimizle hücre duvarlarını aştık, hep halkımızla birlikte olduk. Diğer adaylar, güç ve iktidar imkânlarını kullanarak seçim çalışması yapacak, ben siyasi rehine olarak kampanyaya varlığımı, ruhumu, halka olan bağlılığımı katacağım. Onlar hayal satacak, ben gerçeklere dikkat çekerek umudu büyütme mücadelesi vereceğim. Onlar iktidar olanaklarını ele geçirmek için yarışacak, ben halkla birlikte yeni yaşamı inşa etmek için çalışacağım. Onlar yalanlara, kara propagandaya sarılacak, ben "kral çıplak" diyeceğim. Onlar çeşitli destek sözleriyle kadınlara, evde erkeğe bağımlı bir hayat vaat edecekler, ben kadınlarla birlikte özgürleşmeyi. Aramızda dağlar kadar fark var... Ankara halkı bu farkı görecektir. 
 
Evet, fiziki olarak halkın yanında, kampanyanın merkezinde olamayacağım ancak bu yol birlikte mücadele edip, birlikte kazanma yoludur. Ben halka olan bağlılığımı, inancımı, ruhumu ve tüm benliğimi kampanyaya katacağım. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere halkımız da politik emeğini... Birlikte mücadele edip, birlikte kazanacağız. Bizler esaretle, baskılarla, eşitsizlikle ve faşist eril saldırganlıkla ablukaya alınan demokratik siyaset alanında kendi özgürlüğümüzü yaratıyor, kazanıyoruz. Hep başardık, bir kez daha başaracağız.
 
Nasıl bir seçim kampanyası yürüteceksiniz? Ankaralılara mesajlarınız neler?
 
Ankara halkını, kördüğüm haline gelen yüz yıllık sorunlarımızın çözümü konusunda inisiyatif almaya davet edeceğim. Bu seçim, yerel seçim ancak biz biliyoruz ki yerelde, kentlerimizde yaşadığımız sorunlar genel sorunlarımızın bir parçasıdır.
 
Kamuoyuna yaptığım ilk açıklamada belirttiğim gibi kampanya boyunca Ankara halkını, kördüğüm haline gelen yüz yıllık sorunlarımızın çözümü konusunda inisiyatif almaya davet edeceğim. Bu seçim, yerel seçim ancak biz biliyoruz ki yerelde, kentlerimizde yaşadığımız sorunlar genel sorunlarımızın bir parçasıdır. Refahı, huzuru ve kentsel yaşamın nimetlerinden yararlanmayı genel politikalardan ayırmak mümkün değil. AKP-MHP iktidarı bilinçli olarak yarattığı toplumsal kutuplaşmayı yaşadığımız hakiki sorunların, ekonomik çöküşün, hukuksuzluğun, rantçılığın üstü örtmek için kullanıyor. Bu toplumsal yarılmayı ve düşmanlaştırıcı siyaseti çözmeden, muhalefetin başarılı olma imkanı yoktur. 
 
DEM Parti'ye ve tüm toplumsal muhalefete sadece iktidarın karşısında konumlanma rolü biçmek, bu gidişatı değiştirecek bir siyaset değildir. Demokratik siyaset, çoğul karakterine kavuşmalı ve kutuplaştırma, düşmanlaştırma siyaseti dağıtılmalıdır. DEM Parti bunu yapmaya çalışıyor. Ankara'da ve her yerde halkı, çoğul demokrasiye, toplumsal barışa, hukuk, adalet ve refah arayışına katılmaya davet edeceğiz.
 
Siz aynı zamanda iktidarın kadın haklarına dönük saldırılarına ve kadını siyasal alandan dışlamaya çalışan erkek siyasetine karşı kadın özgürlük mücadelesinin ve iradesinin bir temsili olarak yıllardır mücadele veriyorsunuz. Erkek egemen sisteme karşı mücadele ettiğiniz için 7 yılı aşkın bir süredir siyasi rehine olarak cezaevindesiniz. Adaylığınızın bu bağlamda nasıl bir önemi var?
 
Adaylığımın en önemli nedenlerinden biri de kadın haklarına yönelik saldırılara, kadını evle sınırlayan politikalara ve kadını siyasal alandan dışlamaya çalışan erkek siyasetine karşı kadın mücadelesini ve iradesini politik sahaya taşımaktır.
 
Evet, Ankara adaylığımın en önemli nedenlerinden biri de kadın haklarına yönelik saldırılara, kadını evle sınırlayan politikalara ve kadını siyasal alandan dışlamaya çalışan erkek siyasetine karşı kadın mücadelesini ve iradesini politik sahaya taşımaktır. 8 Mart mitinglerine, 25 Kasım kadına karşı şiddetle mücadele günü yürüyüşlerine, kadınların yaptığı barış etkinliklerine, kadın kurumlarının çalışmalarına, partimizin kadın meclisi toplantılarına katıldığım, konuşmalar yaptığım için yargılanıyorum. "IŞİD'in Êzidî kadınlara karşı Şengal'de işlediği savaş suçları, Kobane'de tekrarlanmasın" dediğim için suçlanıyorum. Biz kadın siyasi rehineler şahsında tüm kadınların özgürlük mücadelesini yargılamak ve kadınların iradesini kırmak istiyorlar. Bizleri rehin tutarak, kadınları erkekler tarafından belirlenen sınırlar içerisinde yaşamayı kabul etmeye zorluyorlar. 
 
Nerede olduğumuzun hiç önemi yok, mekan ne olursa olsun ister hapishane hücresi, ister siyaset kürsüsü, isterse kadınlarla birlikte sokaklarda, meydanlarda hep beraber kadın iradesini gasp etmek isteyen bu sisteme karşı mücadele edeceğiz, ediyoruz. Kadın hareketlerinin büyük mücadeleler sonucunda elde ettikleri kazanımların bile saldırı altında olduğu bir dönemde ortak itirazımızı yükseltmek için aday oldum.
 
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun son raporuna göre, sadece ocak ayı içerisinde 31 kadın erkekler tarafından katledildi. 29 kadının ölümü de şüpheli. Biz kadınlar, kadına yönelik şiddetin kaynağının toplumsal ve siyasal olarak örgütlenmiş, meşrulaştırılmış erkek egemenliği olduğunu biliyoruz. Daha çocukluğundan itibaren erkeğe egemen olmak, kadına da itaat etmek öğretiliyorsa, kadın cinayetleri "namusunu temizledi" denilerek hoş görülüyorsa, yargı hala kadın cinayeti davalarında “ceza indirimi” yapıyorsa, ortada ideolojik olarak örgütlenmiş bir şiddet vardır. Cumhurbaşkanı "fıtratında var" diyerek kadınla erkeğin eşit olmadığını söylüyorsa, bir diğeri kadına "itaat et, rahat et" öğüdü veriyorsa, bunun adı ideolojidir. 
 
Erkek egemenliği, toplumsal, siyasal ve kültürel alanda bilinçli olarak örgütlenmiş bir ideolojidir ve kadın açısından sonuçları ölümcüldür. Bu nedenle tüm kadınları, politik alana çıkmaya, özgürlük mücadelesine katılmaya, kadın örgütünü ve kadın dayanışmasını büyütmeye çağırıyor, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum. Öyle görülüyor ki bu sene 8 Mart etkinliklerine kadınların siyasal talepleri ve kadın iradesi damga vuracak. Ben de demir parmaklıklara ve beton duvarlara aldırış etmeden, yüreğim ve bilincimle meydanlarda kadınlarla birlikte olacağım.
 
Son olarak yargılandığınız Kobanê Davası’nda yaşanan hukuksuzluklar kamuoyunun gündeminde.  Bir “intikam davası” olarak değerlendirdiğiniz bu yargılamadan iktidar nasıl bir sonuç çıkmasını istiyor? Mahkeme kararı ile alınacak “intikamın” sizler açısından karşılığı nedir? Kürt halkı açısından nasıl olmalıdır?
 
Demokratik Kürt siyaseti artık Türkiye siyasi hayatının ana kulvarlarından biri halene gelmiştir. Şimdi bu kulvarı genişletmek ve toplumsal barışı inşa etmek için daha güçlü olanaklar ortaya çıkarma zamanıdır
 
Kobane kumpas davası, bir siyasi intikam davası olarak açılmıştır. Ama bunu kişisel intikam davasına indirgemek, bu kumpasın arka planında yer alan hakikati gözden kaçırmaya neden olur maalesef. Kürtlerin siyasette etkin olması, yerinde katılma imkanlarının oluşması hemen "bölünme paranoyası” malzemesi haline getiriliyor ve siyasi operasyonlarla önü kesiliyor. Kürtlerin siyasette var olma mücadelesi vermeye başladığı 90'lı yıllardan bu yana bunu defalarca yaşadık. Kobane kumpas davası, siyasi soykırım operasyonunun bir ürünüdür. Siyasi rehine olarak cezaevinde tuttukları hiçbir siyasetçi boyun eğmedi. Milletvekili, belediye eş başkanı, il ve ilçe örgütlerindeki yöneticiler ve seçmenler dahil 10 bini aşkın kişi tutuklandı ama partimiz mücadelesini sürdürdü. Halk tüm baskılara rağmen, siyasi gelenekten kopmadığını gösterdi. 
 
Gelinen aşamada Kobane kumpas davası bir fiyaskodur. Kobane kumpas davası, cezaevinde tutulan siyasi rehineler, Kürt halkı ve ortak bir gelecek kurmak için mücadele eden tüm demokrasi güçleri tarafından boşa çıkartılmıştır. Artık ne siyasi ne de hukuki bir değeri kalmamıştır. Bu davada yargılanmak istenen her bir arkadaşımız duruşuyla, sözüyle demokrasiye ve kadın özgürlüğüne düşmanlık yapanları, savaş çığırtkanlarını yargılamıştır.
 
Kürtler tam 34 yıldan beri kesintisiz siyasi operasyonlarla demokratik siyasetten vazgeçmeye zorlanıyor. Ama başaramıyorlar. 1994'te DEP operasyonu sonrasında 13 yıl Kürtler parlamentoya temsilci gönderememişti. 2007'de bir kez daha çözüm kapılarını aralamak için meclise gittik. 2009'dan itibaren kesintisiz siyasi operasyonlar devam ediyor, 2016'da çok daha kapsamlı bir siyasi soykırım operasyonu başlatıldı. Buna rağmen demokratik siyasetin parlamento mücadelesi kesintiye uğramadan yoluna devam etti. Yerel yönetimlerdeki kayyım darbesini halk boşa çıkarttı. Eminim ki halkımız önümüzdeki seçimlerde 2019'u aşan bir irade açığa çıkaracaktır. 
Demokratik Kürt siyaseti artık Türkiye siyasi hayatının ana kulvarlarından biri halene gelmiştir. Şimdi bu kulvarı genişletmek ve toplumsal barışı inşa etmek için daha güçlü olanaklar ortaya çıkarma zamanıdır. 
 
Kürt siyasetçilerin görüşlerine katılmayabilirsin, en sert eleştiriyi de yaparsın ama siyaset yapma hakkını, ifade özgürlüğünü, temel insan haklarının savunmadan, demokratik hukuk devletini koruyamazsınız. Muhalefet en azından hukukun temel ilkeleri konusunda ortak bir tutum geliştirmezse, yarın atı alan Üsküdar’ı geçer.
 
Ama Kobane kumpas davası konusunda CHP'nin tutumunu da eleştirmek gerekir. Türkiye tarihinin en büyük siyasi davalarından biri olan Kobane kumpas davasında siyasallaşan yargı realitesini bile kat kat aşan hukuksuzluklar yaşanıyor ama CHP'den net bir tavır görmedik. Demokratik hukuk devleti böyle savunulamaz. Kürt siyasetçilerin görüşlerine katılmayabilirsin, en sert eleştiriyi de yaparsın ama siyaset yapma hakkını, ifade özgürlüğünü, temel insan haklarının savunmadan, demokratik hukuk devletini koruyamazsınız. Muhalefet en azından hukukun temel ilkeleri konusunda ortak bir tutum geliştirmezse, yarın atı alan Üsküdar’ı geçer!
 
Azami tutukluluk süresi bile dolduğu halde hala cezaevinde tutuluyor olmam, siyasi rehine politikasının resmi olarak kabul edilmesidir. Hukuksuzlukta bu kadar bariz bir şekilde ısrar etmenin birbiriyle bağlantılı iki nedeni var. Biri, Türkiye'de artık "yargı siyasallaştı" demek durumu karşılamıyor. "Siyasi iktidar, yargı yetkisi kazanmıştır" demek daha doğrudur. Çünkü kimin suçlu olup olmadığına, kimin cezaevinde ne kadar kalacağına siyasetçiler karar veriyor. AYM'nin Can Atalay kararının, açıkça iktidar ortaklarının talimatıyla uygulanmadığını hep beraber yaşayıp gördük. Daha önce AİHM'nin Demirtaş ve Kavala kararlarında da aynı durum açığa çıkmıştı.
 
Kobane kumpas davasının iddianamesi siyaset meydanlarında yazılmış, yargı süreci de iktidar tarafından seçim meydanlarında sürdürülmüştü. Kobanê Davası’nda hiçbir hukuki kritere uyulmadı, yasama dokunulmazlığı ve sorumsuzluğu hiçe sayıldı, tanık ve müştekiler usule uygun dinlenmedi, dava dosyası kabarık ve karmaşık hale getirilerek savunmanın dosyaya erişime kili olarak engellendi, kesintisiz duruşma yapılarak yargı aracı bir işkenceye dönüştürüldü.
 
MA / Fırat Can Arslan 
 

Diğer başlıklar

00:00 Tozan Alkan, Alevi deyişlerinden oluşan yeni bir albüm hazırladı
29/06/2025
23:47 Türkiye, Kurojaro ve Metina'yı bombaladı
23:24 Erdîş’teki şenlik alanından Abdullah Öcalan’a selam
23:08 İzmir ve Manisa'da yangın: 1 tutuklama 1 gözaltı
22:13 Özgür Özel'den kurultay davasına ilişkin açıklama
22:03 İstanbul’da halk buluşmalarına yoğun katılım
21:55 Tülay Hatimoğulları: Enternasyonalist güçlü bir barış hareketine ihtiyacımız
21:41 Tatvan Kültür ve Sanat Festivalinde çocuklar için etkinlikler
21:31 DEM Parti, Romanlarla buluştu
21:23 Kadın festivalinde atölye çalışması ve film gösterimi
21:12 'Alevi halkına yönelik katliama karşı ses çıkar' çağrısı
21:07 Trump'tan İran'a yaptırım açıklaması
21:02 İzmir'de iki ayrı orman yangını: Evler tahliye edildi
20:53 Bazîd’te Demokratik Toplum Buluşması: Devlet adım atsın
20:21 İran BM'den tazminat talep etti
20:18 TTB: Barışı ve toplum sağlığını savunuyoruz
20:04 MİT Başkanı Kalın Hamas heyetiyle görüştü
19:55 Omerya bölgesinde yangın rüzgarın etkisiyle yayılıyor
19:50 Orhan Doğan mezarı başında anıldı: İzinden gideceğiz
19:41 Abdullah Öcalan'ın doğduğu evde çekilen ilk Kürtçe klip yayınlandı
19:24 Sekasor’da maden ocağına karşı nöbet 2’nci gününde
19:13 Özgür basın emekçisi Erenci mezarı başında anıldı
18:53 'Kürdistan'da 100 yıl: Hakikat Adalet ve Barış' çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı
18:36 Akrabalar arasında çıkan kavgada bir kadın yaşamını yitirdi
18:35 DEM Parti'den konferans: Barışın anahtarı çocukların elinde
18:17 Bodrum S Tipi'nde bir tutuklu yaşamını yitirdi
18:12 Zeynep Kınacı ve Sema Yüce için anma: Özgür Kürt kadın çizgisini belirlediler
18:00 GGC, ırkçı söylemlerle gündeme gelen TGF’den ayrıldı
17:52 ‘Emek Çalıştayı’ ön raporu: Demokratik toplumu inşa etmek hepimizin sorumluluğu
17:48 Şêx Seîd ve arkadaşları Qamişlo ve Hesekê’de anıldı
17:43 Şêx Seîd ve arkadaşları idam edildikleri yerde anıldı: Mezar yerlerini açıklayın
17:39 Kobanê Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler Fakültesi açıldı
17:37 Elektrik akımına kapılan Mahmut Öztemel hayatını kaybetti
16:57 Hesandîn’de madene karşı açıklama: Çalışmalar durdurulsun
16:50 Kadınlardan 8 Temmuz’da Meclis önünde buluşma çağrısı
16:28 İzmir'de 2 bölgede yangın
15:46 TMMOB'dan 'Zeytinlik yasasını' geri çekme çağrısı
15:43 Şêx Seîd ve arkadaşları Xarpêt'te anıldı
15:27 MED TUHAD-FED ve ÖHD’den rapor: 631 hasta tutsak cezaevinde
13:49 DEM Parti baro başkanları ve hukukçularla buluştu
13:30 Kerboran’da çocuk etkinliği
13:28 Çiçek: Kürtler ve Öcalan söz konusu olunca hukuk rafa kaldırılıyor
13:02 Amed’de ‘Çatışma Çözümü Süreçlerinde Çocuk’ konferansı
12:50 Yangın Muğla'da kontrol altına alındı Aydın'da başladı
12:22 Bayındır: Kürt halkının 100 yıllık mücadelesi zaferle sonuçlanacak
12:21 DEM Parti’den Şêx Seîd için ‘iade-i itibar’ çağrısı
12:04 Demokratik Toplumda Emek Çalıştayı: İzleyen değil inşa eden olalım
11:39 Gimgim'da kadın festivali: Ekin'in düştüğü yerden ayağa kalkıyoruz
11:27 Orman yangınlarında 17 kişi gözaltı alındı
11:19 Trump'tan 'Gazze' açıklaması: Anlaşma yapın
10:05 Manisa ve Balıkesir’de yangın sürüyor
09:58 Jin derginin 122'nci sayısı yayında
09:55 DBP ve HDK Şêx Seîd ve arkadaşlarını andı
09:29 Küçük işletmesiyle var olma mücadelesi veriyor
09:28 Son 24 saatte Gazze'de 81 kişi hava saldırılarında yaşamını yitirdi
09:14 'Kadınlar sürece dahil olmalı'
09:13 Öğretmenler 1 Temmuz'da Ankara'da olacak
09:12 Akademisyen Mecit: Kürt partilerinde çift başlılık tek listeyi engelliyor
09:11 Hamide Rencüs: Ortadoğu demokratikleşmeyle huzura kavuşur
09:10 Prof. Dr. Sevtap Yokuş: Süreç hukuki güvencelerle başarıya ulaşır
09:09 Tetwan Belediye Eşbaşkanları: Festivalle kültürümüze sahip çıkıyoruz
09:08 'Savaş engelli sayısını artırıyor
09:07 AYM'ye göre Rozerin Çukur'un katledilmesi hukuka uygun!
09:06 'Eğitimde sermaye etkin kılınmaya çalışılıyor'
09:03 Gazeteciler: Meslektaşımızı tehdit edenler yargılanmalı
09:01 'Ötekilerin' sorunları çözüm bekliyor
09:00 29 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:24 Erdîş’de ‘Bahar Şenliği’ coşkusu
08:23 Agirî'de 'demokratik toplum buluşması' düzenlendi
08:18 Tetwan Kültür ve Sanat Festivali’ne yoğun ilgi
08:07 Riha’da kadın katliamları protesto edildi
08:05 Sebahat Atabey kadınlar tarafından defnedildi
28/06/2025
22:23 Marsilya’da ‘Öcalan’a özgürlük’ çağrısı
22:00 Amed'te halk toplantıları: Devlet adım atmalı
21:30 Yangın açıklaması: 83 yangından 8’i aktif
21:12 Madımak anması: 2 Temmuz’a çağrı
21:09 Şirnex’teki doğa talanına tepki: Sessiz kalmayın
21:02 Manisa ve Sakarya’da yangın: Yerleşim yerleri boşaltıldı
20:43 Paramiliter gruplar Girê Eyndarê Tepesi'ne zarar verdi
20:34 İHD Çewlîg’de 7 yıl sonra temsilcilik açtı
20:17 Amed’de 6 yaşındaki çocuk yaşamını yitirdi
20:07 Marmara için kuvvetli rüzgar uyarısı
19:57 İran’a uçak seferleri başlıyor
19:22 Birçok yerde orman yangını çıktı
19:18 Trump’ın İran’a askeri hareket yetkisini kısıtlamaya yönelik tasarı reddedildi
19:15 Konya’da erkek şiddeti: 2 kadın ağır yaralandı
19:11 Erdoğan ‘İBB’ açıklaması: Ahtapotun kollarını kendileri açıklıyor
19:02 'Savaş sonrası İran baskıyı arttırdı'
18:59 Beyoğlu’nda eylem ve etkinlik yasağı
18:51 Gazeteci İrfan Değirmenci gözaltına alındı
18:48 İsrail saldırılarında 11 gazeteci katledildi
18:45 Medeni Yıldırım mezarı başında anıldı
18:39 İran'da 14 kadın, 3 çocuk katledildi
18:36 Bursa’da doğalgaz patlaması: 3’ü işçi 4 kişi yaralandı
18:31 MKM 35'nci yılında yeni mekanını törenle açtı
18:24 Şêx Seîd konferansı sonuç bildirgesi: Mezar yerleri açıklansın
18:08 Özel’den ‘kongre davası’ açıklaması
17:57 Sakine Cansız Kadın Festivali başladı
17:40 DFG ve MKG: Zeynep Durgut’un yanındayız
17:35 Şêx Seîd isyanının toplumsal bellekteki yeri tartışıldı
17:28 Antalya’da orman yangını
17:14 'Perihan Sevda Erkılıç’ın beslenme ve tedavi hakkı gasp ediliyor'
17:07 2 günde 111 yangın çıktı
16:48 30 yılın ardından tahliye edilen Engin’e kitlesel ziyaret
16:23 Ayşegül Doğan: Demokratik bir yaşam inşa edeceğiz
16:14 Sebahat Tuncel: Engellilere bakış açısını değiştirebiliriz
16:05 Rojin Kabaiş’in ailesi dosya savcısıyla görüştü
15:47 Sekasur’da kum ocağına karşı nöbet!
15:41 Roboskî Katliamı 162'nci ayında: Adalet sağlanmadan barış olmaz
15:14 Hasta tutsaklar için tahliye çağrısı
14:42 Af Örgütü’nden Galatasaray Meydanı için kampanya
14:25 Bayındır’dan partilere: Öcalan’ın ulusal kongre çağrılarına cevap verin
14:22 Çukurova TUAY-DER kongresi: Öcalan'ın çağrısı çözüme kapı araladı
14:21 'Barış iddiası varsa ihraçlar iade edilmeli'
14:20 Engelliler İçin Demokratik Toplum Konferansı: Sürecin öznesi olmalıyız
14:15 Tülay Hatimoğulları: Yasal adımlar atılmalı, KHK'lilerin sorunları giderilmeli
14:04 Demokratik Birlik İnisiyatifi Wan'da toplandı
13:41 Kayıp yakınları 3 kentte adalet talep etti
13:32 Şêx Seîd isyanının Kürdistan’a etkisi tartışıldı
13:27 Bin 57'nci hafta: 5 kişinin failleri yargılansın
13:06 Göçük altında kalan işçiler hayatını kaybetti
12:57 Çiğli ve Akhisar'da orman yangını
12:33 Çocuğa polis işkencesi davasında karar bozuldu: İndirim yapılmadı!
12:29 Amed’de çıkan yangın söndürüldü
11:40 Öldürüldüğü iddia edilen Ceylan'a dair açıklama
11:34 DEM Parti ABD’de süreç eksenli temaslarda bulundu
11:23 HPG BİM: Türk ordusunun saldırıları sürüyor
11:21 Anevrizma hastalığı olan tutsağa 'revirde ameliyat' önerisi!
10:59 Ceyhan'da bir kadın katledildi
10:58 Yıldırım katledileli 12 yıl oldu: Mücadelesine sahip çıkacağız
10:48 Mazlum Erenci mezarı başında anılacak
10:44 Erdîş Bahar Şenliği'ne katılan sanatçılar: Kültürümüze sahip çıkalım
09:17 9 kent için 'sarı kod' uyarısı
09:10 Madımak'ın tanığı: Aleviler eşit yurttaş olarak görülmeden barış sağlanmaz
09:10 Sel nedeniyle evleri zarar gören yurttaşlar çözüm istiyor
09:09 Zeynep Durgut'a tehdide gazetecilerden tepki: Cezasızlık politikası mafyaların önünü açıyor
09:08 İHD'li Pınar Zengin: Öcalan'ın fiziki özgürlüğü sürece katkı sunar
09:07 100 yıldır mezar yeri açıklanmayan Şêx Seîd'in torunu: Adil barışa destek sunarız
09:06 Petrol kuyuları yarım asırlık köyün kaynak sularını kuruttu
09:06 Mağduru oynayan avukata mahkeme aranıyor!
09:04 Ağır hasta tutsak Fatma Tokmak için yeni başvuru: Durumu çok ağır
09:00 28 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
00:00 Trump, İran'a yaptırımların hafifletilmesi çalışmalarını durdurdu
27/06/2025
23:57 İmamoğlu'ndan Özgür Özel için destek çağrısı
23:49 13 yaşındaki çocuk boğularak yaşamını yitirdi
23:06 Amed ilçelerinde halk toplantıları sürüyor
22:55 Bakan Yumaklı: Sadece bugün 67 yangın çıktı
22:18 Erdîş’te binlerce kişi şenlikte buluştu
22:12 'Demokratikleşme Cumartesi Meydanı'ndan geçer'
21:59 Suriye'de Gazeteci Hesen Zaza gözaltına alındı