Mahkemeyi reddetti, savunmasını halka yaptı

  • kadın
  • 14:57 5 Ağustos 2024
  • |
img
WAN - Kadınlara verilen idam cezasını protesto etmek için İran Devrim Mahkemesi'ne çıkmayan KJAR üyesi Werişe Muradî, halka hitaben yazdığı savunmasında, "Yaşamı ya yüce ve anlamlı yaşamalı ve özgürlükle süslemeli ya da hiç yaşamamalı" dedi.
 
Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu (KJAR) üyesi Werişe Muradî, İslam Devrim Mahkemesi'nin 15’inci Şubesi'nde dün görülen ikinci duruşmasına, Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî’ye verilen idam kararlarını protesto etmek amacıyla duruşmaya çıkmadı. Mahkeme, Muradî katılmadığı gerekçesiyle avukatların savunmasını almadan duruşmayı sonlandırdı. 
 
Muradî, kadınlara ve halka hitaben bir savunma kaleme aldı. Savunmasında verdiği mücadeleyi anlatan Muradî, “Adil bir kararın verilmediği böyle bir mahkemeyi tanımıyorum” dedi. 
 
“IŞİD kafa kesiyor, İslam Cumhuriyeti de darağacına çekiyor” sözleriyle başlayan savunma şöyle: 
 
“Bir aydan kısa bir süre içinde kadın aktivistler için (Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî) verilen haksız idam kararları, İslam Cumhuriyeti'nin siyasi yetersizliğini ve çaresizliğini itiraf etmesidir. Yeni hükümetin güçlü olduğu iddiası, korku yayma ve baskıyı artırma, ‘Jin, jiyan, azadi’ devrimi arifesinde, boş bir hayalden başka bir şey değildir. Bu bağlamda, ben de kadın olmak, Kürt olmak ve özgür bir yaşam arayışında olmak suçlarıyla, ‘isyan’ ile suçlandım. Şu anda, tutuklanmamdan bir yıl sonra bu yılın 4 Ağustos tarihinde Hâkim Salavati başkanlığındaki İslam Devrim Mahkemesi'nin 15’inci Şubesi'nde ikinci duruşmanın yapılmasını bekliyorum. Her ne kadar mahkemeye katılmamamın, ‘kendimi savunmak istemediğim’ şeklinde yorumlanabileceğini bilsem de arkadaşlarım, Pexşan Ezîzî ve Şerife Muhammedî’ye verilen idam kararlarını protesto etmek amacıyla mahkemeye gitmeyeceğim ve adil bir kararın verilmediği böyle bir mahkemeyi tanımıyorum.
 
SAVUNMAMI HALKA YAPIYORUM
 
Defalarca, zorlu sorgulama ve soruşturma koşullarında savunmalarımı sundum. Ancak bu kez savunma mektubumu her zaman uyanık, bilinçli ve özgürlük yanlısı olan halka ve topluma hitaben yazıyorum. Onlardan beni ve faaliyetlerimi sosyal adalet ölçütlerine göre yargılamalarını istiyorum. Küresel hegemonik güçlerin ve bölgedeki diktatör ulus-devletlerin değerleri ve kültürleri gasp etmeye çalıştığı ve kendi hegemonyalarını yeniden inşa etmek istediği 21’inci yüzyıl Orta Doğu'sunda yaşamak, kan ve gözyaşına bulanmış ve her gün soykırım, homojenleştirme ve zorla entegrasyon ve ilhaka tanıklık eden bir coğrafyada yaşamak anlamına gelir. Kürdistan'da yaşamak ise yasal, ekonomik, siyasi, eğitimsel vb. güvencelerden yoksun bir hayat, yani işsizlik, yoksulluk, ayrımcılık, tutuklama, işkence, idam ve kolberlerin (ekmek şehitlerinin) öldürülmesi demektir!
 
Bireyin kimliği ve doğrudan yaşadığı koşullar, zulmün kaynağını ve diğer zulme uğrayan insanları bulmak için en iyi teşvik ve rehberdir. Bu, onların yanında olup, durumlarını değiştirmek ve sorunlara çözüm bulmak için çaba göstermeyi içerir. Bir Kürt kadın olarak tarihime, kültürüme ve kimliğime dayanıyorum; oysa koşullar her zaman kimlikten yabancılaşmayı ve öz benlikten kaçışı şekillendirmiştir. Sömürü, milliyetçi, cinsiyetçi ve dinci sistemlerin yarattığı ayrımcılığa maruz kalan bir topluluk olarak, kimlik, inanç ve sınıf üzerine bir söylem sunulması durumunda bastırıldık; yanlış etiketlerle suçlandık ve gözaltına alınıp, hapsedildik, işkence gördük ve idam edildik. Bu durum, eşitsiz sosyal, ekonomik, politik ve eğitimsel koşullarda bulunan benim ve benim gibiler için geçerlidir. Bu, birey ve toplum olarak nesnellikten geçmek ve aynı zamanda bir varlığa sahip olmak istediğimiz bir durumdur. Elbette, bu konuları dile getirmek, milliyetçilik biçimine dayanarak kimlik meselesine karşı körü körüne bir önyargı anlamına gelmez, aksine kimlik bilincidir. Çünkü aşırı milliyetçiliğin herkesi faşizme sürüklediğinin farkındayım. Bu konu tam olarak karşılaştığımız acı gerçektir. Biz, kendini ifade etme gücü olmayan ve sosyal kimliğini ifade etmesi durumunda dışlanmayla karşılaşacak bir nesne gibi görülüyoruz.
 
KARANLIĞA LANET OKUMAK YERİNE MUM YAKTIM
 
Kendimi tanıdığım tüm yıllarda, toplumsal normlara karşı kayıtsız kalamadım ve kalmak da istemedim. Büyüdüğüm Zagros eteklerinde kalmayı, orayı terk edip Batı'da gösterişli bir hayat sürmeye tercih etmedim. Birçok yara aldım ve birçok yaraya da merhem oldum. Önümde iki yol vardı: Ya mevcut nesneleşmeyi ve baskıyla dolu bir hayatı hiç direnmeden kabul edecektim ya da varoluşsal gerçeğimi bulacaktım. Bu yüzden ‘karanlığa lanet okumak yerine bir mum yaktım!’
 
EĞİTİMDEN MAHRUM KALANLAR İÇİN ÇALIŞTIM
 
Öğrencilik yolumun başlangıcında sporcu idim. Bilgi ve farkındalıkla yaşama çabası, beni bundan sonra kolektif çıkarı bireysel çıkarın üzerinde tuttuğum bir yola soktu. Derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında (STK) ve öğrenci gruplarında kadınlar, çocuklar, gençler, uyuşturucu mağdurları, yoksul kesimlerde spor severler ve eğitimden mahrum kalanlar için çalıştım. Hem eğitmen hem de destekçi olurken, öğrencilerimden direnç dersleri alıyordum. Ayrıca, çeşitli gruplarla çalışmak, ayrımcılığın türlerini ve boyutlarını daha net ve açık bir şekilde anlamama ve tüm köleliklerin kökünün kadınların köleliğinde ve sosyal konumunda yattığı gerçeğini daha iyi kavramama neden oldu. Bu durum, kendimin ve başkalarının farkındalık düzeyini yükseltmek, aile ve toplum sorunlarını doğru bir şekilde anlamak ve analiz etmek ve aynı zamanda sorunları çözmek için daha fazla çaba göstermem için bir motivasyon kaynağı oldu.
 
APOİST DÜŞÜNCE İLE TANIŞTIM
 
Bir süre sonra, yaratıcısının şu anda ‘Nasıl yaşamalı’ sorusunun peşinde koşmanın bedelini 25 yıldır İmralı Adası'ndaki tek kişilik hücrede tam bir izolasyon içinde yaşayarak ödediği bir düşünce ve felsefeyle tanıştım. Bu düşünce ve felsefe, inkâr edilen birey ve toplum kimliğini ifade etmek için çözümü ulus-devletçilikte, nefret üretmekte ve sınırlar çizmekte değil, demokratik toplumu inşa etmekte, inkâr edilen kimlikleri korumakta ve halkların barış içinde bir arada yaşamasında arıyor. Toplumun hakikatinin derinliklerinden doğan, baskının katmanlarını açığa çıkaran ve şimdi de alternatiften bahseden bir düşünce ve felsefe. Katı siyasi sınırlara, tek dile, tek millete, tek kültüre, tek dine ve tarihin doğrudan yorumuna inanmayan ve dayanmayan, aksine tüm farklılıkları, inançları ve halkları hesaba katarak varlığını ifade eden çoğulcu toplulukları temsil eden bir yaşam ve hayat modelini seçtim. Bu düşünce ve felsefeyi (Apoist düşünce ve felsefe) tanıdıkça, faaliyetlerimi ve araştırmalarımı Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu'na (KJAR) üye olarak daha da tamamladım. Bu doğrultuda, Orta Doğu'nun çeşitli yerlerinde kadınların sosyolojik meselesiyle ilgilendim. Kadınların ortak yaraları olduğunu fark ettim, dolayısıyla kurtuluş yolları da aynı doğrultuda ve ortak olabilir ve ortak faaliyetler yürütebilirler.
 
KOBANÊ’YE GİDİŞ SÜRECİ
 
IŞİD’in Rojava'ya (Kuzey ve Doğu Suriye) saldırısı, bir yandan Orta Doğu'daki karanlık güçlerin eylemlerinin amacını ve nedenini daha iyi anlamama, diğer yandan Orta Doğu'nun jeopolitik konumunu ve bölgedeki aktif siyasi güçlerin güç ilişkilerini daha net kavramama ve bir kadın aktivist olarak bölgede istikrar, barış ve demokrasinin sağlanması yönünde aktif ve çok yönlü katılımın gerekliliğini anlamama neden oldu. Bu yüzden Kobanê şehrine gittim, IŞİD terörist güçlerinin camisinde bayram namazı kılmaktan bahsettiği yere. Onların tekbiri ‘kadın ve çocukların kesik başlarını’, bizim zafer çığlıklarımız ise ‘Jin, jiyan, azadi’yi çağrıştırıyordu. Aslında biz, bu sefer adı IŞİD olan yeryüzündeki tanrıların askerleriyle savaşıyorduk! Görevi, Orta Doğu'nun gelecek yüzyılı için cehennemî bir planın uygulanması yolunu açmak ve savaş yorgunu Orta Doğu'da açılan değişimin tek umut ışığını yok etmek için bir araç olan bir güç. Bu terörist güç, Orta Çağ tarzında (gerici bir yöntemle) sözde İslami adalet talebinde bulunuyor ve hilafeti ve İslami hükümetini kurmak için halkların yaşamını yok ediyordu. Hiçbir devlet bu terörist güçle mücadele etmedi.
 
Türkiye devleti, IŞİD güçlerine tam destek vererek, sınırlarını lojistik ve askeri teçhizatın onlara gönderilmesi için açık tutmuştu. Koalisyon güçleri de Kobanê'nin sokak sokak işgaline kadar son ana dek IŞİD'in zaferine emin olarak izliyorlardı. Tıpkı Gazze'de olduğu gibi Kobanê ve Şengal halkının soykırımını seyrettiler. IŞİD binlerce Êzîdî kadını kılıçtan geçirdi, binlercesini esir aldı ve savaş ganimeti olarak sattı. Ancak ulus-devletlerin sessizliğinin yanında, dünyanın dört bir yanındaki özgürlükçü halk güçlerinin çığlığına tanık olduk. Kobane ve Şengal'le aynı sesi yükselterek ayağa kalktılar, kısa sürede oraya gittiler ve IŞİD'e karşı mücadeleye katıldılar. Ardından, hegemonik güçler ister istemez hümanist maskesini takmak zorunda kaldı ve kendilerini sanki Ortadoğu'nun ve sakinlerinin imdadına yetişen çağdaş bir Mesih gibi gösterdiler. Oysa bu maske çoktan düşmüştü ve halk kendi yarasına kendi merhemini sürmüştü.
 
BİLİNÇLİ KADIN DEMEK BİLİNÇLİ TOPLUM DEMEKTİR
 
Yirmi birinci yüzyıl, toplumun taleplerinin ve devlet-ulus yapısında ve zihniyetinde köklü değişimlere ulaşmanın yüzyılıdır ki bu, demokratikleşme ve devrim ile hedefine ulaşabilir. Artık devletlerin öznelliği ve toplumların nesnelliği dönemi sona ermiştir. Artık devlet tarihi ve kültürü, milliyetçi, dinci, cinsiyetçi ve pozitivist ideolojilerle toplumları sersemletemez. Artık devletin çobanlığı ve toplumun sürü olduğu dönem sona ermiştir. Rojava (Kuzey ve Doğu Suriye), toplumun dinamizmini ve içsel iradesini gösteren bir denemedir, ancak bu deneme, toplumun ve özellikle kadınların bilinç düzeyini yükseltmek için yıllarca süren çabanın sonucudur. Bilinçli kadın demek bilinçli toplum demektir ve bilinçli toplum demek kapitalizmin kutsallarını sorgulamak demektir. Yani halkın içsel iradesinin barış ve çözüm süreçlerine ortak olması, toplumun sosyal, ekonomik, eğitsel, siyasi vb. alanlarda aktif katılımı demektir. İşte burada kadınların yaşamdaki varlığını ve özgürlükle ilişkisini daha derinden kavradım. IŞİD'e karşı mücadele siperlerindeki varlığım, bu akımın Kobanê'yi işgal etmek için tüm gücünü kullandığı günlere denk gelmişti.
 
IŞİD'E KARŞI MÜCADELEM
 
Türkiye-Suriye sınırında halk insan kalkanı oluşturduğunda, ‘Orta Doğu'nun çocuğu’ olmanın bizi oraya çektiği binlerce insandan biriydim. Yaralandıktan sonra, artık oradaki mücadele ortamında bulunma imkân ve gücüm kalmamıştı, bu yüzden tekrar Doğu Kürdistan'a ve eğitim, araştırma ve toplumsal faaliyetlerime devam etmek için KJAR'a döndüm. Bu sırada, IŞİD'e karşı mücadelem, adımın Türk istihbarat güçlerinin (MİT) ölüm listesine girmesine neden olmuştu. Bu yüzden Rojava'da veya Kürdistan Bölgesi'nde bulunmam Türkiye devleti tarafından suikast tehdidiyle eş anlamlıydı. Son yıllarda KJAR'da (Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Topluluğu), kadın sosyolojisi alanında çalışarak ve İran'ın siyasi coğrafyasında kadınların yazılmamış tarihini inceleyerek, anaerkil toplumun izlerini ve bir zamanlar tanrıçaların yeri olan bir mekânda kadın intiharları ve cinayetlerinin neden bu kadar zirveye ulaştığı sorusuna bir cevap bulmaya çalışıyordum.
 
TUTUKLANMA VE İŞKENCE
 
1 Ağustos 2023 tarihinde Senendec-Kamyaran karayolunda İstihbarat Bakanlığı güçleri tarafından tutuklandım. Tutuklanma anında ateş açma, arabanın camlarını kırma, işkence ve fiziksel saldırı, psikolojik savaş, kamera görüş alanı dışında tek kişilik hücrede sorgu (beyaz işkence)- davranışlarını ve ahlak dışı saldırılarını kaydetmemek için, iradeyi aşağılamak için kamera önünde azarlama ve Senendec İstihbarat'ta bulunduğum 13 gün boyunca maruz kaldığım baskılar, bana uygulanan baskıların bir kısmıdır. Bana vahşi dediler ve ‘Kadınlığını kaybetmişsin! Neden ağlamıyorsun? En son ne zaman ağladın? En son ne zaman bir çiçek kokladın?’ dediler.
 
Ardından beni Evin Tutukevi'nin 209’uncu koğuşuna transfer ettiler. Orada dört buçuk ay boyunca sorgulamalarda çok baskı altında tutuldum. Bunlar arasında beyaz işkence, çelişkili ve aldatıcı senaryo üretmeleri, karakter suikastı tehdidi, zorla itiraf alma ve benzeri vardı. Şiddetli baş ağrıları ve sürekli kanamalar (burun bölgesinden), boyun ve bel ağrılarının şiddetlenmesi, tek kişilik hücrede geçirdiğim günlerin armağanıydı. Bir başka deyişle, Türk istihbarat güçlerinin bana yapma ihtimali olan şeyi, İran İstihbarat Bakanlığı gerçekleştirdi. 20 Aralık 2023 tarihinde Evin'in kadınlar koğuşuna transfer edildim. Sonunda 9 Nisan 2024 tarihinde Tahran İslam Devrim Mahkemesi 15’inci Şubesi'nde ‘muhalif gruplara üyelik’ ve ‘isyan’ suçlamalarıyla yargılandım. Ancak temel soru şu: ‘Neden IŞİD gibi terörist bir güçle mücadele etmek, İslam Cumhuriyeti'ne karşı savaşla eşdeğer ve aynı seviyede görülüyor?’ Peki, İslam Cumhuriyeti'nin IŞİD’le mücadele ettiği iddiası tarihin neresinde yer alıyor? DAİŞ kafamızı kesiyordu, İslam Cumhuriyeti ise kafamızı darağacına çekiyor. Hiçbir siyasi-hukuki bilgi bu paradoksu çözme gücüne sahip değil. O halde uyanık olalım.
 
1 YILDA 3,5 AY İLETİŞİM HAKKINI KULLANDIM
 
Bir yıllık tutukluluğum süresince, sadece üç buçuk ay boyunca ailemle görüşme hakkına sahip oldum. Geri kalan zamanda ya tek kişilik hücrede kaldım ya da şu an olduğu gibi kadınlar koğuşunda, ancak tecrit koşullarında. Tutukluluğumun onuncu ayından sonra, 15-17 Mayıs tarihleri arasında Evin koğuşunda, geçmişim ve sicilim dikkate alınmaksızın, beni IŞİD ile aynı kefeye koydular ve terörist olarak adlandırdılar. Devlet tarafından ve ‘Haremi Savunan’ unvanıyla Suriye'ye gitmemin gerekli olduğunu söylediler. Bu tanımlamalara göre, o halde insani görevler temelinde IŞİD’e karşı savaşan herkes terörist olmalı. Geçtiğimiz üç ay boyunca bana yeni suçlamalar yöneltmeye çalıştılar. Boş ve asılsız iddiaları dinlemenin yanı sıra, telkine dayalı sorgular, aşağılama, idam tehditleri, zorunlu itirafta bulunmam için kışkırtma ve baskı bu dönemin diğer sorunlarıydı. Şu anda son sorgunun ardından yaklaşık üç ay geçti, ne avukatlarım dosyayı yeniden inceleme hakkına sahip oldu, ne de ben avukatımla görüşme hakkına! Şu anda da iletişim ve görüşme yasağı dönemini geçiriyorum.
 
Şimdi geçmişe ve kat ettiğim yola bakarak; eylemlerimi savunuyorum, çünkü hiçbir zaman ve mekânda kimsenin canına ya da malına en ufak bir saldırıda bulunmadım ve tek suçum topluma karşı sorumluluk duymaktır. Kobanê'de IŞİD terör güçlerine karşı mücadelemi hâlâ savunuyorum ve Kürdistan'dan Belucistan'a, İran'dan Afganistan'a kadar kadınlara yönelik her türlü zulmün sonuna kadar, "Jin, jiyan, azadî" (Kadın, Yaşam, Özgürlük) ideallerine ulaşana dek mücadeleme devam edeceğim.
 
Son olarak belirtmek isterim ki, geçtiğimiz bir yıl boyunca hiçbir şey topluma ve özellikle kadınlara karşı insani görevlerimi yerine getirme konusunda en ufak bir şüphe uyandırmadı ve asla uyandırmayacak. Ben Orta Doğu'da yaşayan Kürt bir kadınım ve sadece kendim için yaşamadım. Bölge sakinlerinin toplumsal özgürlüğü için elimden gelen her şeyi yaptım ve yapmaya devam edeceğim, çünkü özgür ve değerli bir yaşam, can vermeye değerdir. Yaşamı ya yüce ve anlamlı yaşamalı ve özgürlükle süslemeli, ya da hiç yaşamamalı.
 
Werişe Muradî
 
Evin Hapishanesi Kadınlar Koğuşu
 
Ağustos 2024"

Diğer başlıklar

15:01 Agirî’de görkemli halk buluşması: Sürecin yol haritası manifestodur
14:45 HPG'li Hacı Başaran'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:43 Sağlıkçılar ısrarlı: Eziyet yönetmeliği geri çekilsin
14:37 İHD’den tutsaklara dayanışma kartı
14:36 Berfin Nûrhaq ve Sema Roza İzmir'de anıldı
14:14 ‘İnsan hakları savunucusu Suna Bilgin tahliye edilsin’
14:03 Cezaevi raporu: Kelepçeli muayene, ağız içi arama, ilaç verilmemesi, tehdit
14:02 Mali Müşavirlerden yetkilerinin devredilmesine tepki
13:45 Komünal çalışmanın ürünü Ronahî Halkevi açıldı
13:43 Bozan'dan kelepçeli tedaiye tepki: İşkence ve kötü muameledir
13:20 5 gazetecinin adli kontrol tedbiri kaldırıldı
12:47 DEM Parti İmralı Heyeti ile AKP görüşmesinin tarihi belli oldu
12:40 ‘Umut ve özgürlük’ mitingi düzenlenecek
11:56 Sancar: Gündemimizde olan barış yasasıdır
Davutoğlu: Türkiye içindeki yasal düzenlemeler süratle yapılmalı YENİLENDİ
11:55 İşçilerin eylemleri 9'uncu gününde
11:54 İstanbul'da ev baskınlarında 12 kişi gözaltına alındı
11:32 Ayşe Şan Amed'de çeşitli etkinliklerle anılacak
11:01 DEM Parti ve AKP milletvekilleri Wan’ın sorunları için bir araya geldi
10:26 Bir mezar hasreti: Nazım ve Cihan'ın köşesi
10:19 İmralı Heyeti ile Gelecek Partisi görüşmesi başladı
09:41 Aykol tutsakların sesi olmaya devam ediyor: Hücre cezasından beraat etti ama tahliyesi engellendi
09:36 İlçeden geçen uluslararası yol tehlike saçıyor
09:35 Kayyımın bitmeyen 12 milyon TL'lik mezbahası!
09:26 Rojhilat Aksoy: Festivalde komün ruhu oluştu
09:25 Nazım'ın gülüşünde devrim gizliydi
09:25 Doğa talanına karşın palamut ekimi
09:19 Sait Yıldırım’ın tahliyesi ‘örgütsel’ konuştuğu iddiasıyla engellendi
09:17 Çilek üreticileri: İthalat durdurulmazsa üretici ayakta kalamaz
09:14 Şiddet uygulayan zabıtalar mağdur, kendisi şüpheli oldu
09:11 Kooperatifçilikle geçinen köyde 92 yıldır tiyatro sahnesi kuruluyor
09:08 Aydın'dan çağrı: Bütçe halka ayrılsın
09:04 Türkiye hangi ‘özerklik’ maddelerinde çekimser?
09:02 2025 Ekoloji Karnesi: Dünya yok oluşa gidiyor
09:00 16 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:17 Meteoroloji'den sağanak ve kar yağışı uyarısı
08:07 GAİN'e operasyon: Şirket yetkilileri gözaltında, TMSF kayyım olarak atandı
15/12/2025
23:41 BES-AR: Asgari ücretle insanca yaşam mümkün değil
23:36 Buğday silosunun altında kalan işçi hayatını kaybetti
21:52 Tom Barrack ile Netanyahu görüştü
21:07 Xarpêt’ta iş cinayeti
21:04 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli hayatını kaybetti
21:01 Wan’da engellilerle atölye çalışması
20:58 Erciyes Üniversitesi’nde bir kadın katledilmek istendi
20:34 ATK raporlarının kadın davalarındaki rolü: Asıl sorun sistemde
20:15 Gülderen Varlı: Kayyımların usulsüzlükleri Şam'a kadar yol olur
20:04 DEM Partili Uçar: Norm dışı devlet hala devrede
19:57 Sel sonrası Endonezya’dan 'orman ruhsatı' hamlesi
19:48 Rojava Kadın Platformu’ndan sel mağdurları için yardım çağrısı
19:43 DEM Parti milletvekilleri: Asker ve polisler çetelerle işbirliği yapıyor
19:33 Sevcan Demir'i katleden faile ağırlaştırılmış müebbet istendi
19:25 Erdoğan: Ayrıştırıcı söylemlere izin vermeyeceğiz
18:15 İran'da 1’i çocuk 4 Kürt yurttaş gözaltına alındı
18:08 Suudi Arabistan’da 340 kişi idam edildi
18:04 Okul müdürü, öğrenciyi darp etti
18:00 Adana Kadın Platformu: Meclis’teki çocuk istismarının üstü örtülmesin
17:15 İsrail saldırılarında 70 bin 665 kişi hayatını kaybetti
17:09 Sincan Cezaevi'ndeki şüpheli ölüm için soruşturma talebi
17:06 Siyasi tutsaklara üzerinde ‘İtirafçı sol terör örgütü’ yazılı kimlik dayatması
17:04 Adalet Bakanlığı önünden seslendiler: Hakan Tosun’a ne oldu?
17:00 Arkaş: Demokratik cumhuriyete entegreye varız
16:44 Kayyım müdürünün ‘para’ dağıttığı görüntüler için Bakanlığa çağrı
16:28 KAYY-DER'den 'Gaxand Gecesi'
15:51 Gazeteci Aykol'a bir kez daha kan takviyesi yapıldı
15:49 Tülay Hatimoğulları: Yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı
15:32 'Umut hakkı mutlaka güvenceye kavuşturulmalı'
15:12 Wan’daki halk buluşmasına binler katıldı: Mücadelemiz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüyle sonuçlanacak
15:00 Berfîn Nûrhaq ve Sema Roza Mêrdîn ve Amed'de anıldı
14:12 Kazanhan'ı katleden polis 11 yıldır yakalanamıyor
14:00 5 No'lu'daki katliam ve işkencelerle yüzleşme çağrısı
12:37 Hatay'da 4.2 büyüklüğünde deprem
12:35 Aykol’a mektup: Bizim dünyamızda en çok sen varsın
12:20 'Silahların susması başlangıçtır, hedef pozitif barış'
11:52 İmralı Heyeti, Davutoğlu ile görüşecek
11:37 BİSAM Raporu: Yoksulluk sınırı 94 bin 393 lira
11:30 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi ertelendi
11:25 İnşaat çalışanı artı, sanayininki düştü
11:00 Gazeteci Kurt'un tahliyesinin ertelenmesi kararına itiraz reddedildi
10:32 Nazım Daşdan ve Cihan Bilgin anılacak
10:27 Ekmek ve barış için yürüyenler: Savaşa değil, barışa yatırım yapılsın
09:32 Avustralya'daki silahlı saldırıda ölü sayısı 15'e yükseldi
09:07 Prof. Jorge Riechmann: Abdullah Öcalan’ın adımları yeni barış yolları açtı
09:05 Kirli havadan 230 kişi ölmüştü: Nedeni doğa talanıdır, dur denilmeli
09:04 Halkın süreçten ortak beklentisi: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü
09:01 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan halkıyla beraber olmalı
09:00 15 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:55 Serhat Bölgesi yağışlara teslim: Sıcaklıklar 4 derece düşüyor
08:36 Xwebûn Gazetesi’nin yeni sayısı ‘Licê’de özel savaş' manşetiyle çıktı
14/12/2025
23:56 İdlib'de Geçiş Hükümeti devriyesine saldırı: 4 ölü
23:18 Osmaniye’de kaza: 3 kişi hayatın kaybetti
21:31 3. Amed Uluslararası Film Festivali ödüllerle son buldu
21:02 Tom Barrack: Suriye'deki saldırı karşılıksız kalmayacak
20:55 Gazeteci Osman Çaklı serbest bırakıldı
20:46 Belediye Başkanı Gülşah Durbay hayatını kaybetti
20:22 Wan’da müzik festivalinde renkli görüntüler
20:08 Yaşamını yitiren Karabaş için anma
20:05 Kaldıraç'tan Eroğlu ve Akdoğdu için anma
18:23 'Demokrasiye sahip çıkıp, sürecin önemini bilmeliyiz'
18:12 Gazeteci Aykol iki aydır yoğun bakımda
17:44 Antalya’da 'Geçinemiyoruz' mitingi: Bu bütçe emeğin değil sermayenin
17:40 Polis, buluşma ardından posterlere el koydu
17:35 Asgari Ücret İnisiyatifi: Asgari ücret yılda dört kez güncellenmeli
17:03 ‘Mısır Koçanlarını Kızartan Koku’ kitabının imza etkinliği düzenlendi
16:46 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır: Kürtlerin özgürlüğü çok yakındır
16:19 Mûş'ta halk buluşması: Süreci başarıya ulaştıracağız
16:03 Yanan bölgede 5 bin palamut ekildi
15:52 3’üncü Amed Film Festivali film gösterimleriyle sürüyor
15:51 Mersin’de bağımlılıkla mücadele atölyesi
14:56 'Ekmek ve Barış' yürüyüşçüleri Ankara’da: Savaşa değil halka, emekçiye bütçe
14:48 Sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitirenler anıldı
14:36 'Komün ve meclisler ekmek ve su kadar gereklidir'
14:08 Cizîr ve Êlih'te kurulan taziyelere kitlesel ziyaret
14:05 Ömer Öcalan: Önder Apo 'Her evde Kürtçe konuşulmalı' diyor
13:41 Avustralya’da silahlı saldırı: En az 10 ölü
13:36 Ailesinden 4 kişiyi kaybeden tutsak Rukiye Fidan taziyeye götürüldü
13:26 'Uyuşturucu ve fuhşa karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız'
13:15 AB ve HRW’den İran’a Nergîs Muhammedi için çağrı
11:56 Pervin Buldan: Yasal düzenlemeleri yapma zamanı
11:42 Taliban eğitimcileri tutukladı
11:18 'Şam'la uzlaşı sağlamaya çalışıyoruz, Türkiye müdahale ediyor'
10:58 Roboskî'de şüpheli ölüm
10:54 Bayındır: AKP'nin raporu cesur ve kararlı adımlardan uzak
10:05 Jin dergi yeni sayısında ‘kadın mücadelesine’ odaklandı
09:40 Karadeniz ve Marmara için yağış uyarısı
09:36 İtalyan akademisyen: Kürtlerin barış isteğini büyük umutla destekliyorum
09:31 ABD’de üniversitede silahlı saldırı: En az 2 ölü
09:06 EPSU Temsilcisi Centellas: İşçi hareketi ve sendikalar süreçte rol üstlenmeli
09:05 Öğrencilerden Kürtçe eğitim komünü
09:04 ‘Cezaevleri sürecin samimiyet testidir’
09:03 7 kadın bir araya gelerek kapanma noktasına gelen kooperatifi yeniden üretime geçirdi
09:01 32 yıldır yasaklı köylerine yılda bir kez gidebiliyorlar: PKK gerekçeniz de kalmadı
09:00 'Türk'ün gücünü göreceksin' işkencesi: Tutsakları yıldırma politikasıdır
09:00 14 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
13/12/2025
23:59 Trump’tan ABD'li askerlere yapılan saldırıya ilişkin açıklama
23:55 Gazeteci Osman Çaklı gözaltına alındı
23:52 Endonezya’da bini aşkın kişi yaşamını yitirdi
22:58 Sağlık ve Enerji Bakanlığı bütçeleri kabul edildi
21:13 Amedspor lider oldu
20:53 Türmen: Süreç yeni bir Türkiye’nin kurulmasına sebep olabilir
20:29 ‘Ekmek ve barış için bütçe' yürüyüşü: Savaşa değil emekçiye bütçe
20:18 Amed Film Festivali'ne 7'inci gününde yoğun ilgi
20:15 İsrail Gazze’de araç hedef aldı: 4 kişi hayatını kaybetti
20:12 Silopiya'da halk buluşması: Demokratik toplumu inşa etmeliyiz
20:08 Mêrdîn’de ‘Dargeçit’ belgeselinin gösterimi
20:04 Meclis'teki taciz soruşturmasında tutuklu sayısı 4’e çıktı
20:02 Sudan Kadınlar Birliği: Savaşa karşı barış, derhal ateşkes
19:29 DAİŞ Uluslararası Koalisyonu hedef adı: 3 kişi hayatını kaybetti
19:24 Amedspor maçı öncesi coşku
19:19 ABD’li petrol şirketine mahkemeden iptal kararı
18:08 Suriye Demokratik Meclisi 10’uncu yılını kutladı
18:04 DEM Partili vekiller: Yıkım ve işgal mantığı ile hareket ediliyor