DÊRSIM - Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu, kayyım protestosunda gözaltılara tepki gösterdi.
Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu, İçişleri Bakanlığı tarafından Dêrsim Belediye Eşbaşkanları Birsen Orhan ve Cevdet Konak'ın görevden alınarak yerlerine kayyım atanmasını düzenlediği yürüyüşle protesto etti. "İrademize sahip çıkıyoruz, gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldırama" pankartıyla Yeraltı Çarşısı'nda bir araya gelen platform üyeleri, alkış ve sloganlarla Dêrsim Belediyesi'ne yürüdü. Platform üyeleri, burada sık sık "Direne direne kazanacağız" sloganı eşliğinde açıklama yaptı.
'HALKIN İRADESİNİ KIRAMAZSINIZ'
Platform adına açıklama yapan Ergin Tekin, Dêrsim Belediyesi'ne kayyım atamasının Dêrsim'e yönelik yönelik tarihsel saldırı politikasının devamı olduğunu belirtti. 1938'de yaşanan Dêrsim Katliamı ve 1990'larda Dêrsim'e yönelik saldırı ve baskılara dikkati çeken Tekin, bu uygulamaların bu gün de farklı araçlarla devam ettirildiğini kaydetti. Tekin, "Bu uygulamalar, Dêrsim halkının geçmişteki acılarını yeniden hatırlatırken, halkın iradesini yok saymayı ve demokratik mücadelesini engellemeyi amaçlayan bir strateji olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak, geçmişte olduğu gibi bugün de tüm baskılara rağmen halkın iradesini kırmanın mümkün olmayacağını herkes görmüştür ve yine görecektir. 31 Mart seçimlerinden yenilgi ile çıkan AKP iktidarı, sandıktaki kaybını, üzerindeki baskıyı sürekli hale getirdiği muhalefeti dağıtarak, çözmeye çalışmaktadır. Kitlesel gözaltılar da bu politikanın bir parçasıdır" ifadelerini kullandı.
'TUTUKLAMALAR CEZALANDIRMA GİRİŞİMİDİR'
Yerel seçimlerde halkın iradesini hiçe sayarak kayyım atamaları gerçekleştiren AKP iktidarının, bu uygulamaları bir sindirme aracı olarak kullandığının altını çizen Tekin, "Bu antidemokratik uygulamalara karşı, barışçıl protestolar düzenleyen halk, gözaltılar ve tutuklamalarla susturulmak istenmektedir. Halkın iradesini yok sayan kayyum atamalarına tepki göstermek amacıyla barışçıl protestolara katılanlara karşı başlatılan gözaltılar da, Sezai Aksurek ve Fethi Kaykaç, 24 Kasım 2024'te tutuklanmıştır. Ardından, 26 Kasım 2024'te Veli Akyol, Aynur Can, Enes Boran ve Şiyar Ataş tutuklanmıştır. Gözaltı ve tutuklamalar, halkın kolektif mücadelesine, kültürel kimliğine ve demokratik haklarına yönelik açık bir baskı ve cezalandırma girişimidir" diye konuştu.
Gözaltılarla tüm Dêrsim halkının hedef alındığını dile getiren Tekin, "Ancak bu politikanın başarılı olmayacağı açıktır. Dêrsim halkı geçmişte olduğu gibi bugün de iradesini savunmaya devam edecektir. Ayrıca, Cevdet Konak ve Mustafa Sarıgül'e verilen hapis cezaları ile Birsen Orhan'a uygulanan ev hapsi kararı, yargının iktidarın baskı politikalarının bir aracı haline geldiğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Bu cezalar, halkın demokratik mücadelesine yönelik sindirme girişimlerinin bir parçasıdır ve yargının bağımsız olmadığı gerçeğini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Kayyım atamaları, halk iradesine yapılan bir gasp ve demokrasiye darbedir. Hukuksuz operasyonlara son verilmeli ve gözaltına alınanlar ve tutuklananlar derhal serbest bırakılmalıdır" şeklinde konuştu.
'KAYYIM DEMOKRASİYE VURULMUŞ DARBEDİR'
Açıklama da söz alan DEM Parti Çêwlîg Milletvekili Ömer Faruk Hülakü, Dêrsim'in 38'lerde tanıklık ettiği zulümlere değindi. Hülakü, "Dêrsim Seyit Rıza'nın memleketi ve Dêrsim halkı o zamanda yürütülen baskılara karşı boyun eğmedi. Dêrsim 90'larda beyaz Toroslara direnenlerin alanı. Biz pratiklerinden çok iyi biliyoruz ki; kayyım talan, hırsız ve gasptır. Kayyım demokrasiye vurulmuş en büyük darbedir ve biz bu kayyıma karşı direnmeye devam edeceğiz. Bu gün anayasal bir hak olan demokratik hakkını kullanırken gözaltına alınmaları haksızlık ve hukuksuzluk olarak görüyoruz ve bu hukuksuzluğunda, kayyımlarında derhal son bulmasını istiyoruz diye belirtti.
Açıklama alkışlarla sona erdi.