ANKARA - “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü”nde konuşan HDK Eşsözcüsü Meral Danış Beştaş, Abdullah Öcalan’ın özgürleştirilmesi gerektiğini belirterek, Rojava’ya yönelik her saldırının Türkiye’deki çözüme set çekmek olduğunu ifade etti.
Aydınların İstanbul'da yaptığı barış çağrısının ardından Amed’de 16 Aralık’ta Demokratik Kurumlar Platformu öncülüğünde başlayan “Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü”, Amed, Riha, Dîlok, Adana, Mersin’in ardından Ankara’ya ulaştı. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Çiğdem Kılıçgün Uçar ve Keskin Bayındır’ın da yer aldığı yürüyüşçüler, Meclis kapısı önüne geldi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’ın yanı sıra, Halkların Demokratik Kongeresi (HDK) Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de katılımıyla Meclis Çankaya Kapısı önüne geldi. Burada açıklamaya izin verilmemesi üzerine yüzlerce kişi Meclis karşısında açıklama yaptı.
'GAZETECİLER BİLEREK HEDEF ALINDI'
Okunan ortak metnin ardından konuşan HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş şunları söyledi: “Savaşın katlettiği iki gazeteciyi gerçeğiyle önce başlamak istiyorum. Nazım Taştan ve Cihan Bilgin, tıpkı buradaki basın mensupları gibi halka hizmet eden, hakikatin peşinden koşan haberleri anı anına takip eden iki çok değerli gazeteciydi ve SİHA’lar onları katletti. Bilerek, isteyerek, hedef alarak gazetecileri öldüren bir realite ile karşı karşıyayız. Öncelikle Cihan ve Nazım şahsında bugüne kadar gazetecilik yıllarında yaşamını yitiren, bu uğurda büyük bedeller ödeyen ve şu anda bizlerle olmayan bütün gazetecileri saygıyla ve minnetle anıyorum. SİHA’ların bu katletme pratiğini ve katilliğini de kınıyorum. Gazeteciler öldürülecek insanlar değil tam tersine onların önünün açılması, hakikatlerle halkların ve toplumun buluşması en büyük görev olarak onların da bizim de önümüzde duruyor. Yandaş medya sabahtan akşama akşamdan sabaha ellerinde çubuklarla haritalar önünde halkı manipüle etmeye yanıltmaya algı yaratmaya devam ediyor. Ne savaş realitesini ne Kürt ne tecrit meselesini ne de Rojava’da yaşananları objektif bir şekilde vermiyorlar.”
’85 MİLYON BU YÜRÜYÜŞÜ DUYMALI’
Demokratik Çözüm ve Özgürlük Yürüyüşü’nün 85 milyon tarafından duyulması gerektiğini söyleyen Meral Danış Beştaş, “Türkiye’yi aydınlığa çıkaracak olan, Türkiye’ye rahat nefes aldıracak olan bu yürüyüşteki taleplerdir. Tecrit bütün ısrarlara direnişe rağmen devam ettiriliyor. Oyalama da devam ettiriliyor. En son Adalet Bakanı niye acele ediyorsunuz sabredin diye açıklama yaptı. Hakikaten bu herkesin aklıyla alay etmektir. Acele etmesi gerekenler onlar. 45 aydır dört duvar arasında bir hücrede Sayın Öcalan mutlak bir tecrit altında tutuluyor ve üstelik Abdullah Öcalan Türkiye halklarını savunan bir siyasi aktör. Halkları savunuyor, halkların demokratik çözümünü savunuyor. Bu uğurda mutlak tecride rağmen büyük bir sabırla, dirençle ve inançla çözüm üretmek için büyük bir mücadele yürütüyor” diye konuştu.
‘ÇÖZÜM MODELİ ROJAVA ÖRNEĞİDİR’
Tecridin artık konuşulması gereken bir mesele olmaktan çıkması gerektiğini ifade eden Meral Danış Beştaş, “İmralı Ada hapishanesinin kapıları sonuna kadar açılmalıdır. Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşmalıdır. Artık özgür olması gerekiyor, zaman çoktan geldi geçti. Şu an içinden geçtiğimiz konjonktörde Türkiye’deki demokratik çözüm ve mutlak tecridin kaldırılmasıyla Suriye’de baas rejiminin çökmesiyle başlayan tartışmalar Rojava'ya yönelik başlatılan saldırılar ve buradaki değerlendirmeler doğrudan iç içedir. Rojava'da yaşayan halklar kendi çözüm modellerini yaşama geçirdiler. Halkların tek çözüm modeli burada bugünkü dünyada sadece Rojava örneğidir. Ona göz dikilmiştir oraya göz dikenler aynı zamanda bu mutlak tecridi devam ettirenler ve demokratik çözümü engelleyenlerdir.
HER SALDIRI ÇÖZÜMÜ ENGELLEMEKTİR
Rojava’ya saldıran her SİHA, oraya düşen her kurşun, atılan her bomba Türkiye’deki çözümü de demokratikleşmeyi de doğrudan engellemektedir, set çekmektedir. Türkiye devletinin Türkiye sınırları içinde yaşayan yaklaşık 25 milyon yurttaşın, Kürdün yakınlarını katlederek bu işi çözemeyiz. Gelin yaşamda birleşelim, gelin özgürlüklerde birleşelim, gelin demokratik çözümde birleşelim. Biz bunun için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Sayın Öcalan’ın orada mutlak tecrit altında tutulduğu her saat hepimiz kaybediyoruz. Bu saat herkese kaybettiriyor. Çözümü öteliyor, demokratikleşmeyi öteliyor. Türkiye’nin dış politikasında barışa ve çözüme değil savaşa yönlendiriyor. Bu konudaki çağrıları daha fazla duymazdan gelmeyin İmralı kapılarını açın” diye konuştu.