'Ekonomik büyüme sosyo-ekolojik yıkımın hududunu genişletir'

img

İZMİR - Kapitalist üretimin "ekonomik büyüme" modelini eleştiren Prof. Dr. Aykut Çoban, ekolojik yıkıma, emeğin sömürüsüne, tahakküme neden olan koşulları, iktisadi ilişkileri, siyasal kurumları ortadan kaldırmak gerektiğini ifade etti. 

Kapitalist iktisatçıların ortaya attığı ve ülkelerin sürekli dillendirdiği "büyüme", "sürdürülebilir kalkınma" gibi kavramlarla insanlık bir yandan yoksulluğun bir yandan da ekolojik krizlerin ortasında bırakılıyor. Uluslararası ekonomi kuruluşları ve ülkeler gelecek yıl için büyüme oranlarını açıklamaya başladı. Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun "Avrupa Ekonomik Tahminleri 2024 Sonbahar" raporuna göre, 2025'de Avrupa bölgesi yüzde 1,5 ekonomik büyüme beklerken, Türkiye için bu tahmin yüzde 3,2 oldu. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Aralık ayında yayınladığı Ekonomik Görünüm Raporu'na göre, 2025'de dünya geneli için yüzde 3,3 ekonomik büyüme beklenirken, ABD'nin yüzde 2,4, Çin'in ise yüzde 4,7 büyümesi tahmin ediliyor. Uluslararası Para Fonu yüzde 3,3, Dünya Bankası, Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu'na göre yüzde 3,6 büyüme beklerken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), küresel ekonominin gelecek yıl yüzde 3 büyüyeceğini öngördü. 
 
Her yıl açıklanan bu ekonomik büyüme yüzdeleri, hem halkların yoksulluğunu hem de doğanın talanını derinleştiriyor. Avrupa ortalamasının iki katında büyüme beklenen Türkiye'de bir çok kentin yüz ölçümünün yüzde 80'inden fazlası maden sahası ilan edilirken, her dereye baraj, Hidroelektrik Santral (HES), her tepeye Rüzgar Enerjisi Santrali (RES), her tarım arazisine Jeotermal Enerji Santrali (JES) kurulmaya devam ediyor. Ekonomik büyüme, yurttaşın tarlasına, ormanına, yaylasına, vadisine çökerek ilerliyor. 
 
 
Prof. Dr. Aykut Çoban, "ekonomik büyüme", "sürdürülebilir kalkınma" ile eko-kırım arasındaki ilişkiyi değerlendirdi. 
 
Birikim rejimimin dayattığı "sürdürülebilir kalkınma" ve "büyüme" kavramlarının günümüz koşullarında gerçekçi bir karşılığı var mı?
 
 
Büyüme ara ara krizlerle kesintiye uğramakla birlikte sürüyor, ama çevrenin örselenmesi ve toplumsal adaletsizlik yıldan yıla daha çok derinleşiyor. Piyasa ekonomisinde “büyü ya da yok ol” mantığı geçerli olduğu için büyümenin olmadığı bir kapitalizm kriz demektir.
 
İktisadi büyüme, genellikle milli gelirde yüzde üç, dört gibi sayısal artış olarak ölçülür. Kalkınma ise nicelik yanında yoksulluğun azaltılması, eğitim, sağlık hizmetleri gibi niteliksel bir gelişme vaat eder. Azgelişmiş ülkelerde kapitalizme bağlı siyasal iktidarlar, iktisadi olarak büyüdükçe kalkınmayı da sağladıkları hayalini pazarlarlar.
 
Büyüme 1970’lerin başında çevresel olarak sorunlu görülmeye başlandı. Büyümenin kaynakların tükenmesi, çevrenin bozulması sorunları üzerinde duruldu. Sürdürülebilir kalkınma, büyümeyle çevreyi barıştırırken yoksulluğun azaltılması ve benzeri toplumsal adalet sorunlarının da çözüldüğü bir kalkınma modeli olarak önerildi. Sürdürülebilir kalkınma, öncelikle azgelişmiş ülkeler için düşünüldü, ama büyüme, çevre, adalet üçlüsünün birlikte çalıştığı bir model olarak gelişmiş ve azgelişmiş olsun tüm ülkeler tarafından benimsendi. 
 
Büyüme ara ara krizlerle kesintiye uğramakla birlikte sürüyor, ama çevrenin örselenmesi ve toplumsal adaletsizlik yıldan yıla daha çok derinleşiyor. Piyasa ekonomisinde “büyü ya da yok ol” mantığı geçerli olduğu için büyümenin olmadığı bir kapitalizm kriz demektir. İktisadi büyümenin “akmasa da damlar” dedikleri biçimde yoksulların yarasına merhem olacağı, sürdürülebilir kalkınmanın toplumsal adalet ve çevrenin korunmasını sağlayacağı vaatlerinin hiçbiri gerçekleşmedi. Türkiye’de sosyal yardım alan hane sayısının her yıl yeni rekor kırması, toplumsal yoksulluğun yaygınlığının bir göstergesi. Çocuklar yetersiz beslendikleri için bodur kalıyorlar. Çalışabilir nüfusun dörtte biri işsiz. Meclis’te kabul edilen bütçe, halkın sorunlarını görmezden geliyor, sermayenin beklentilerini karşılıyor. AKP iktidarının kalkınma dediği, içi boş bir söz. Toplumsal gereksinimleri karşılayacak üretimle, halkın refahını artıracak yatırımlarla ilgisi yok. Yalnızca sermayenin semirmesine yönelik işler, örneğin yolcu garantili havalimanı, araç geçme garantili yol, elektrik alım garantili enerji santrali… Bunların her biri de ağır ekolojik yıkım yaratıyor. AKP’nin 22 yıllık iktidarında sürdürülen ekonomi politikalarının sonucu olarak ekolojik yıkım, yaşamı yok eden bir boyut kazandı.        
 
Pratiğin sınamasından geçemeyen politik yaklaşımların geçerliliği yoktur. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hiçbirinin gerçekleşmemesinin yarattığı düş kırıklığı, benzer çerçeveye sahip yeşil ekonomi, döngüsel ekonomi, yeşil yeni düzen ya da yeşil mutabakat gibi fiyakalı yeni politika isimleriyle giderilmeye çalışılıyor. Bunlar da halkların ekolojik ve toplumsal sorunlarına çözüm getiremez. Çünkü hepsi de sermayenin ucuz doğa olarak hammadde ve enerjiyle ilgili beklentilerini karşılamaya adanmış modeller.  Sermaye bu modellerle kendi çıkarlarını gerçekleştirirken o politikaları herkesin çıkarını, toplumsal adaleti ve çevreyi gözetiyormuş gibi sunuyor. Sermaye dışındaki kesimlerde yaratılan iyimser beklentinin gerçeklikte toplumsal düş kırıklığıyla sonuçlanması, bu politika yaklaşımlarının tam da sermayenin çıkarını sağlamak için oluşturulmuş olmalarının doğal sonucu.   
 
Kapitalist büyümenin ekolojik yıkıma etkisi nedir?
 
Kapitalist büyüme ülkede mal ve hizmet üretiminde artış olarak ele alındığına göre, hangi üretimde büyüme olduğu, hangi doğa varlıklarının kullanıldığı, üretimle toplumsal gereksinim arasındaki bağlar, yaratılan ekolojik ve toplumsal yıkımın eşitsiz dağıtılması, büyümeden yarar sağlayan sermaye sınıfları gibi öğeleri göz ardı etmemeliyiz. Kaz Dağları'nda altın, Gabar Dağı'nda petrol çıkartılması, Dikmece köyünde zeytinliklerin sökülüp TOKİ yapılması, İkizköy-Akbelen’de kömür madenciliği, Kuzey Ormanları'nın içine İstanbul Havalimanı, rüzgar, güneş, jeotermal enerji santralleri ve benzerleri, halka, ülkenin iktisadi büyümesi ve kalkınma olarak pazarlanır. Diyeceğim, büyüme-ekolojik yıkım ilişkisini, "ülke ekonomisi olarak büyüme'nin" büyüsünden sıyırıp kapitalist sömürü, tahakküm, sömürge ilişkileriyle birlikte düşünmeliyiz. Ekolojik yıkım halkın üstüne yıkılır, büyümenin getirisine sermaye ve iktidar sahipleri el koyar. Büyümenin kazananları olan sermaye ve iktidar sahipleri, ekolojik yıkımın etkilerinden kurtulma olanaklarını satın alma gücüne sahiptir. Buna karşılık, büyüme pastasından aldıkları dilim yıldan yıla daha da azalan emekçi sınıflar ve ezilen kesimler, ekolojik yıkıma da maruz bırakılır. Büyümenin sürdürülmesi için gerekli hammadde ve enerji kaynakları için sömürgecilik ve emperyalist savaşlar, sosyo-ekolojik yıkımın ölümcül hudutlarını genişletir. Sömürgeci ve emperyalist devletler de arkalarında bıraktıkları ekolojik yıkımdan etkilenmez. 
 
Kapitalist iktisadi etkinliklerin ekolojik yıkım olarak sonuçları yerel, bölgesel, küresel ölçeklerde, mekan, zaman ve etkilenenler bakımından farklılaşır. Afşin-Elbistan enerji santralinde yakılan kömür, santralde çalışan işçiler, çevrede oturan işçi aileleri, tarımla uğraşan köylüler, bölgesel olarak hava kirliliği ve asit yağmuru biçiminde insanlar dahil canlı yaşamı için ve sera etkisi biçiminde küresel ölçekte iklim değişikliği etkileri olarak ekolojik yıkım yaratır. Bu örnekte olduğu gibi, ekolojik yıkımı, yalnızca insanlar, yalnızca canlılar, yalnızca karbon döngüsü gibi ekolojik döngüler üzerindeki sonuçlar olarak kavramak yerine bunların bütünü olarak anlayabiliriz. 
 
Ekonomik büyümenin sınırları ile ekolojik sınırlar arasındaki ilişkiye nasıl bakmak gerekiyor. Büyümenin sınırı nerede bitmeli? 
 
 
Sonuçta, sonsuz büyüme arayışındaki kapitalizmin sonlu doğayla ilişkisi yaşam için tehdide dönüşür. Kapitalizmde bu döngüden çıkılması olanaksız.
 
Sınır, bir ilişkidir. Hamsi için ekolojik sınırla kırlangıç için ekolojik sınır farklıdır, biri suyun dışında öbürü suda yaşayamaz. İnsan yaşamının mümkün olmadığı yükseklik, hava koşulları gibi biyofiziksel sınırlar da var. Dünyadaki petrol kaynakları sonlu olduğuna göre, petrol elde etmenin bir sınırı var. Atmosferdeki karbondioksit yoğunluğundaki artışın sürmesinin iklimin şiddetli biçimde değişmesine yol açtığını bildiğimize göre burada da bir sınır görürüz. Sınırların soruna dönüşüp dönüşmemesi tarihseldir, toplumsal ilişkilere, üretim tarzına bağlıdır. Petrolü enerji kaynağı olarak kullanmamış toplumlarda petrolle ilgili bir doğal sınır yoktur. Petrol orada da fiziksel olarak sonu olun bir maddedir, ama toplumsal yaşam için sınırı, onunla kurulan ilişkide biçimlenir. Kapitalist büyümenin sınırları, kapitalist üretim tarzının işleyiş yasalarının yaşamın yasalarıyla çelişkisinin sonucudur. Kapitalist büyüme, toplumsal gereksinimlerin karşılanması ilkesini değil sermaye birikiminin sürekliliğini gözetir. Toplumsal olarak gerekmediği halde altın madeni işletilir, elektrik üretimi fazlası varken yeni enerji santrali açılır. Toplu taşımaya değil, sermaye için kârlı olduğu için özel otomobile yatırım yapılır. Sonuçta, sonsuz büyüme arayışındaki kapitalizmin sonlu doğayla ilişkisi yaşam için tehdide dönüşür. Kapitalizmde bu döngüden çıkılması olanaksız. 
 
Geçerli hakim anlayış, büyüme ve küreselleşmeyle sorunların çözüleceği kabulüne dayanıyor. Sizce de bu böyle mi? Yoksa başka bir seçenek var mı?
 
 
Elbette insanlık seçeneksiz değil. Hatta bir seçme değil de bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bu denli yoksulluk, yolsuzluk, tahakküm, baskı, ekolojik yıkım koşullarının cenderesinden çıkma zorunluluğu. Sermaye iktidarını sona erdirecek toplumsal mücadele zorunluluğu var.
 
Önceki sorularda da konuştuğumuz üzere, daha çok büyüyerek, kapitalist ilişkiler olarak iktisadi büyümeyi küreselleştirerek sömürülen ve ezilen halkların sorunları çözülmez. Tam tersine daha da ağırlaşır. Ama açmaz, yalnızca büyüme kavramıyla anlaşılmaz. Öyle yapılırsa, büyümenin tersi olarak büyümeme sorun çözen bir anahtarmış gibi sunulur. Büyümeyi, liberal yaklaşımlarda olduğu gibi olumlu bir mite ya da küçülme yaklaşımlarında olduğu gibi olumsuz bir mite dönüştürmekten uzak durulmalı bence. Kimi görüşlerde, kapitalizmde iktisadi etkinliklerde küçülmenin mümkün olduğunu savunulur. Bana sorarsanız kapitalist sınıfsal ilişkiler, sermaye birikimi yapıları, sömürü mekanizmaları varlığını korurken sermayenin aleyhine küçülme koşulları da bulunmaz. Kaldı ki, emekçi, yoksul halkların toplumsal-ekolojik sorunlarının çözümü için onların gereksinimlerini karşılayacak üretim etkinliklerinin artırılması gerekir. Elbette insanlık seçeneksiz değil. Hatta bir seçme değil de bir zorunlulukla karşı karşıyayız. Bu denli yoksulluk, yolsuzluk, tahakküm, baskı, ekolojik yıkım koşullarının cenderesinden çıkma zorunluluğu. Sermaye iktidarını sona erdirecek toplumsal mücadele zorunluluğu var.
 
Eko-kırımın durması için nasıl bir anlayış gerekli?
 
Bir anlayıştan daha fazlası gerekli. Sorunumuz düşünce, yaklaşım, anlayış eksikliği değil bence. Maddi yapıları değiştirmek. Ekolojik yıkıma, emeğin sömürüsüne, tahakküme neden olan koşulları, maddi yapıları, iktisadi ilişkileri, siyasal kurumları ortadan kaldırmak. Toplumsal gereksinimleri karşılayan üretimle insan-olmayan varlıklara özen gösterme ilkesine bağlı ekolojik rasyonalite arasında denge kuran ilişkileri yaşama geçiren bir düzen kurmak. Yapmamız gereken bu bence. 
 
ÇOBAN KİMDİR?
 
Çoban, "İklim Krizi Nasıl Çözülür? Kapitalist ve Ekososyalist Çözüm Stratejileri", "Çevre Politikası: Ekolojik Sorunlar ve Kuram", "Ekolojik İhtilaflar ve Kapitalizm" ve "Yerel Yönetim, Kent ve Ekoloji: Can Hamamcı'ya Armağan" kitaplarının yazarı. Çoban, 2017'de ihraç edilen kadar Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde Kent, Çevre ve Yerel Yönetim Politikaları Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 
 
MA / Tolga Güney
 

Diğer başlıklar

15:01 Nisêbîn-Qamişlo sınırında nöbet CANLI
14:53 Belgrad Ormanı’nda İBB tabelaları söküldü
14:44 Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için Araştırma Komisyonu talebi
14:43 Gazeteciye 'halkı kanunlara uymamaya tahrik' soruşturması
14:41 Gazetecilerin katledilmesine tepki: Hakikat hedef alındı
14:20 Kobanê sınırında nöbet başlatıldı
14:07 Tahir Elçi’yi hedef göstermişti: Bu kez de gazetecilerin katledilmesini savundu
14:02 Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için mevlit verildi
13:11 Sendikalılara cezaevinde çıplak arama
12:39 Gazeteci Öznur Değer hakkında soruşturma başlatıldı
12:32 Özgür Gündem davası dosyanın incelenmesi için ertelendi
12:24 IFJ Başkanı: Türkiye mafya tarzıyla gazetecileri hedef alıyor
12:06 CHP raporu: Kayyımlar 11 milyon 202 bin seçmeni etkiledi
10:48 Fransız yazar Franceschi: HTŞ Erdoğan’ın ajandasını uyguluyor
09:54 Nazım'ın makinesi hakikati kaydetmeye devam ediyor
09:47 DİSKİ Genel Müdürü: Amed'in su sorununu çözeceğiz
09:43 ‘Abdullah Öcalan serbest bırakılmalı’
09:41 'Ekonomik büyüme sosyo-ekolojik yıkımın hududunu genişletir'
09:20 Cihan Bilgin'in annesi: Kalemini yerde bırakmayın
09:11 ‘Rojava’daki direniş Ortadoğu’nun geleceği için hayati önemde’
09:07 Xwebûn ‘Hakikatin kalemleriydi’ manşetiyle çıktı
09:07 ‘Türkiye’nin yayılmacı politikasının haklılık zemini yok’
09:06 Emniyet müdürü ve polisler hakkında suç duyurusu
09:04 11 milyon 246 bin işsizle 2025’e doğru
09:00 23 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:54 Meteoroloji’den kar ve sağanak uyarısı
22/12/2024
23:49 Katledilen gazeteciler için BBC önünde eylem
23:11 İstanbul Barosu’ndan ‘hukukun ilkelerine saygı duyun’ çağrısı
22:58 DEM Parti ve DBP Bafil Talabani ile görüştü
22:44 Fidan Şam’da QSD’yi hedef aldı
21:36 Tutuklanan gazeteciler için açıklama: Gerçeği savunmaya devam edeceğiz
21:08 Tutuklamaya tepki yağdı: Devlet, gazetecilerden elini çek!
20:42 Şêx Murşid El Xeznewî: Mazlum Abdi’nin çağrısına destek verilmeli
20:20 DFG’den tutuklamalara tepki: Gazeteciliği savunmaya devam edeceğiz
20:05 Hukuk örgütlerinden İstanbul Barosu’na destek
19:55 Qoser’de Rojava protestosu
19:39 İstanbul'da 7 gazeteci ve 2 siyasetçi tutuklandı
19:33 İran’da ‘Jin jiyan azadî’ gerekçesiyle 10 kişiye idam cezası
19:23 DEM Genç'ten katledilen gazeteciler için eylem
18:17 Kobanê’ye bombardıman: Anne ve çocuğu yaşamını yitirdi
18:15 İHD: Gazeteciler derhal serbest bırakılsın
18:10 İzmir Barosu'ndan İstanbul Barosu'na destek: Bizi de yargılayın
17:49 Kobanêli sanatçılardan QSD ve YPJ’ye destek şarkısı
17:43 Şedadê ve Reqa’da QSD’ye destek
17:34 Noi Rete Donne’den Suriye Kadın Meclisi’ne destek
17:34 Emek ve Demokrasi Platformundan Cihan Bilgin’in taziyesine kitlesel ziyaret
17:20 EMEP'li Bayhan: Türkiye, yeni göçler yaratacak politikalar üretiyor
17:02 9'u gazeteci 14 kişi tutuklamaya sevk edildi
16:50 DBP Kongresi: Rojava’yı savunmak için Kürt halkı ittifakını oluşturmalı
16:41 Aralık ayında yaşanan katliamlar Mamak’ta protesto edildi
16:26 Kadın katliamlarına tepki: Katilleri tanıyoruz
16:18 'Suriye'de Alevilere yönelik katliamların sorumlusu AKP olacak'
15:41 Sınırda iktidara seslendiler: Çözümün adını İmralı’da atılmalı
15:31 HDK’den Polonez işçilerine ziyaret
15:13 Gazetecilerin katledilmesi protesto edildi: Rojava’nın sesi oldular
15:05 Meslektaşlarından Nazım Daştan’ın taziyesine ziyaret
14:54 ‘En düşük emekli aylığı asgari ücrete yükseltilsin’ çağrısı
14:48 DEM Parti’den ‘Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’ soruşturmalarına tepki
14:47 Hasta tutsak Arslan’ın durumu ağırlaşıyor: Her an yaşamını yitirebilir
14:19 Kadınlardan Cihan Bilgin’in taziyesine yürüyüş
13:55 İstanbul Barosu'na ‘Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’ soruşturması
13:45 Gazeteci Nazım Daştan için kurulan taziyeye kitlesel ziyaret
12:29 Girê Spî ve Kobanê’nin köyleri bombalandı
11:11 Ambulans helikopter hastaneye çarpıp düştü: 4 ölü
11:02 Halide Türkoğlu: Gün Rojava kadın devrimini savunma günüdür
11:01 Geçici Maslahatgüzarı Köroğlu Erdoğan’ın Şam’a gideceğini açıkladı
10:08 Nijerya’da gıda izdihamı: 27 ölü
09:36 Kar paylarındaki stopaj oranı yüzde 15'e yükseltildi
09:31 Jin dergi katliamları kapağına taşıdı
09:17 Kazazede genci onlarca polis darp ederek gözaltına aldı
09:15 Soruşturma çağrısı: Her gazetecinin ölümü gerçeğin ölümüdür
09:13 İkinci Paris Katliamı: Fransa hükümeti hesap vermeli
09:10 Wan'da şiddetsiz özgür bir toplum için kollar sıvandı
09:09 Sermayedarlar doğayı yiyip bitirdi
09:00 22 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
00:43 T24 ve Seyhan Avşar'a 'Daştan ve Bilgin' soruşturması
21/12/2024
23:28 Gözaltına alınan 9’u gazeteci 14 kişi savcılığa sevk edildi
23:08 Gazetecilerin katledilmesi Avrupa’da protesto edildi
22:01 İstanbul’da 3 büyüklüğünde deprem
21:58 Özerk Yönetim’den Almanya’ya başsağlığı mesajı
21:49 Êlih’te Yelda Gecesi düzenlendi
21:00 Astsubay Duru, Merve Sağ’ı katletti
20:25 Suriye’de mayın patladı: 1 çocuk hayatını kaybetti
19:30 İstanbul Barosu’ndan katledilen gazeteciler için açıklama: Soruşturma yürütülsün
19:00 Özlem Gürses'e ev hapsi verildi
18:53 SİHA saldırısında katledilenlerin isimleri netleşti
18:45 EHP'den asgari ücret açıklaması: 50 bin lira olmalı
18:33 Katledilen gazeteciler için yürüyüş: Miraslarına sahip çıkacağız
18:18 Türkiye, Kobanê’ye saldırdı: 300 ton buğday zarar gördü
18:02 ‘19 Aralık’ı unutmuyor unutturmuyoruz’
17:51 Gazetecilerin katledilmesi Ankara’da protesto edildi: Kameralarını yerde bırakmayacağız
16:55 Amûdê ve Kobanê’den saldırılara tepki
16:25 Suriye Kadın Meclisi’nden 13 maddelik deklarasyon
15:22 Wernicke Korsakoff hastası tutsakların tahliyesi istendi
15:15 Gazetecilerin katledilmesine öfke: Hakikatleri duyurmayı sürdüreceğiz
15:03 Tişrîn Barajı çevresinde şiddetli çatışma
15:01 Hesekê'de 2 araca SİHA saldırısı: 3 kişi katledildi
15:00 Kadınlardan Nimet Tanrıkulu ile dayanışma eylemi
14:50 Mereş Katliamı anması: Yüzleşme çağrısı
14:49 Artuklu'da iş cinayeti
14:30 İhraç edilen emekçilerin işe iadesi istendi
14:07 Gazeteciler Qamişlo sınırında seslendi: Özgür Basın’ı susturamayacaksınız
14:04 Kayıp yakınları gazetecilerin katledilmesini kınadı
13:44 Sınırdaki direnişte katledilen gazeteciler anıldı
13:39 İsmail Bahçeci ve katledilen gazeteciler için adalet istendi
13:14 HPG: KDP bir timimize pusu kurarak ateş açtı
13:13 TMMOB Kadın Komisyonu: Rojava’daki kazanımları korumalıyız
12:49 Meslektaşlarının katledilmesini protesto eden gazetecilere gözaltı
12:47 Antalya Cezaevi’nde kitap ve özel eşyalara el konuldu
12:44 Rûbarok’ta ağaç kıyımı
12:22 RES’lere karşı eyleme çağrı
11:19 Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in cenazeleri için başvuru
10:46 Cezaevinde Türkçe dışında konuşmaya 'dilekçe' şartı getirildi
10:44 Patnos Cezaevi’nde kadın tutsaklar darp edildi
10:00 ‘Kalemleri yerde kalmayacak’
09:59 Türkiye 5 yılda 13 gazeteciyi katletti
09:22 ‘2024 yılı emeklilerin ölüm yılı oldu’
09:06 Yeni Yaşam Gazetesi’ne erişim engeli
09:04 Uluslararası PEN Başkanı Sönmez: Gazeteciler hakikatin peşinden koşarken katledildi
09:04 Besiciler: Et ithalatını durdurun, hayvancılığı destekleyin
09:03 Basın örgütleri: Gazetecilerin hedef alınması savaş suçudur
09:01 3. Dünya Savaşı'nın merkezi: Ortadoğu
09:00 21 ARALIK 2024 GÜNDEMİ
08:56 ABD Kongresi'nde Türkiye’ye yaptırım hazırlığı
07:57 Çok sayıda kent için sağanak uyarısı
20/12/2024
23:37 Irak, DAİŞ konusunda uyardı!
23:03 Kolombiya Cumhurbaşkanı: Yeni bir soykırıma gidiliyor Kürt halkına sahip çıkalım
22:55 Washington, Şam’da geçici hükümetle görüştü
22:44 Almanya’da Noel pazarına saldırı
22:05 CPT: Türkiye, Federe Kürdistan Bölgesi’ni 13 kez bombaladı
21:47 14 barodan gazeteciler için çağrı: Sorumlular hakkında soruşturma başlatılsın
21:25 Kobanê sınırına tank sevkiyatı
21:20 Haber-Sen: Bilgin ve Daştan’ın hedef alınması savaş suçudur
21:11 Gazeteci Özlem Gürses gözaltına alındı
20:16 CPJ: Aracın üzerinde ‘basın’ yazmasına rağmen saldırı düzenlendi
20:05 Wan’da gözaltına alınanlar serbest bırakıldı
20:01 Gözaltı sonrası yine bir araya geldiler: Hakikati susturamazsınız
19:29 Suruç Aileleri adalet istedi
19:06 ÖHD'den katledilen gazeteciler için çağrı: Adli ve idari süreç başlatılsın
18:27 IFJ: Gazetecilere yönelik saldırının sorumluları hesap versin
17:58 Êzidî gazeteciler: Hakikat bayrağı yerde kalmayacak
17:38 Gazeteci Daştan ve Bilgin'in ailelerine taziye ziyareti
17:31 Sağlık çalışanlarından ‘yönetmelik’ protestosu
17:26 KESK, DİSK, TTB ve TMMOB: Halk için bütçe istiyoruz
17:21 Emekliler: Suriye gündemiyle yoksulluğu örtemezsiniz
17:18 Gazetecilerin katledilmesi Dêrsim’de protesto edildi
16:48 Temelli: Demokratikleşmeye İmralı ile başlayın
16:40 ROJIN: Vahşetiniz hakikat takipçilerini korkutmuyor
16:34 Riha ve Amed Barosu gazetecilerin katledilmesini kınadı
16:16 Şêx Murşîd El-Xeznewî: Kürtler Şam’a tek ses gitmelidir