HABER MERKEZİ - Akademisyen Haşim Zêbarî, "Rojava'daki kazanımların yok olması Irak ve Güney Kürdistan'ın haritada silinmesi demektir” dedi. Kamuran Berwarî ise, "14 yılda özgürlüğü tatmış bu halklar artık savaşı ve işgali kabul etmeyeceklerdir" diye belirtti.
Suriye'de 61 yıllık BAAS rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesinin ardından Hayat Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğünde geçici hükümet kurulurken, Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları aralıksız sürüyor. İsrail’in güneyden ilerlediği Suriye’nin Lazkiye ve Tartus gibi yoğunlukta Alevi ve Hristiyanların yaşadığı kentlerde saldırı, işkence ve insan kaçırma olayları artamaya başladı. Çatışmalar devam ederken MİT Başkanı İbrahim Kalın ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Şam'a giderek HTŞ lideri Colani ile görüştü. Bu görüşmelerin ise Türkiye'nin Kobanê'ye dönük saldırı hazırlığı çerçevesinde yapıldığı belirtiliyor.
Zaxo Üniversitesi Öğretim Üyesi Haşim Zêbarî ile Demokrasi ve Siyaset Akademisi Başkan Yardımcısı akademisyen Kamuran Berwarî, bölgedeki gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
'TÜRKİYE DEMOKRATİK BİR SURİYE İSTEMİYOR'
Türkiye'nin demokratik bir Suriye istemediğini belirten akademisyen Haşim Zêbarî, bunu engellemek için tüm planlarını devreye koyduğunu söyledi. Zêbarî, "Bugün Suriye'de tehlike çanları çalıyor. Çünkü dengelerde değişiklik olacak. Ancak dünya alem biliyor ki; Suriye'de bulunan silahlı grupların yüzde 90'ı Türkiye'nin emrinde. Kürtler ve diğer halklar ise QSD çatısı altında birleşerek, özgürlük ve haklarını talep ediyorlar. Türkiye o bölgede bir statü, defaktonun oluşmasını istemiyor. Suriye'de ulusal demokratik konfederalizmin kurulmasını istemiyor ancak bunun kararını Türkiye değil, Şam verecek. Geçici hükümetin bölgedeki tüm askeri ve siyasi partilerle görüşerek, konfederal sisteminin nasıl inşa edileceğine dair fikir birliği yapmalıdır" diye belirtti.
'HEDEF KOBANÊ’Yİ İŞGAL ETMEK'
Türkiye'nin bölgedeki varlığının uluslararası güçler tarafından kabul edilmemesi gerektiğini söyleyen Zêbari, "Kobanê için hazırlık yapılıyor ve tehlikeli bir durum söz konusu. Türkiye ve ona bağlı çetelerin hedefi, bir takım şeyler elde etmek. Türkiye, Kürtlerin Fırat Nehri'nin doğu yakasından çıkarılması için Kobanê ve çevresini işgal etmek istiyor. Girê Spi'yi, Efrîn'i işgal etti, şimdi de Amûdê'den Kobanê'ye kadar bir işgal hattı çiziyor. Bütün hedefi; o bölgede oluşacak demokratik yapıya müdahale etmek. Türkiye durmayacak gibi görünüyor. Ancak uluslararası toplum, ABD ve koalisyon güçleri de Türkiye'nin Suriye konusunda daha fazla söz sahibi olmasına izin vermek istemiyor. Çünkü Esad rejiminin yıkılmasından sonra Türkiye'nin Suriye'deki varlığı kabul edilebilecek bir durum değildir" diye belirtti.
IRAK’IN SESSİZLİĞİ VE BEKLEYEN TEHLİKE
Türkiye'nin Suriye’deki saldırılarına karşı Irak’ın sessizliğine dikkati çeken Zêbarî, bu sessizliğin ise Irak’ın sınırlarına zarar vereceğini belirtti. Zêbarî, “Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik bu tehdit dört parçayı etkileyecektir. Türkiye, Suriye işgalinden sonra Güney Kürdistan'a, Şengal'e ve Maxmur'a yönelerek işgal etmek isteyecek. Irak hükümeti de burada bir rol oynuyor ve bölgeye güçlerinin bir kısmını göndermiş olması da muhtemeldir. Artık dünya sistemi değişti. Bu yüzyıl insanların özgürlük yüzyılı, barış yüzyılı olacak. Ülkelerin haritaları değişti. Irak’ta Sünni Arapların bulunduğu Ninova, Ambar ve Takrit gibi üç büyük vilayetin statü talep etmesi muhtemeldir. Bu da Irak hükümetinin sonunun geleceğini ifade eder. Irak, Türkiye'ye karşı tavrından taviz vermeye devam ederse sonunu DAİŞ çeteleri getirecektir" ifadelerini kullandı.
QSD’NİN DİRENİŞİ ÖNEMLİ
Türkiye'nin Suriye planındaki hedeflerine kolay ulaşamayacağını söyleyen Zêbarî, şunları belirtti: "QSD'nin bu süreçte vereceği direniş Türkiye'ye ve diğer ülkelere ders niteliğinde olacak. Bu kadar ağır bedeller sonrasında buraları onlara bırakmak o kadar da kolay değildir. Kimse de bunun hesabını yapmamalı. Türkiye'nin bu sınavı başarılı geçebilmesi o kadar kolay olmayacak. Trump'ın gelmesiyle birlikte ABD'nin bölgede lojistik ve askeri açıdan güçlerini artırma ihtimali var. Bu gelişme de ABD ve Fransa gibi ülkelerinin Türkiye’ye izin vermeyeceğini gösteriyor. Bütün bu gelişmelere baktığımızda ABD'nin alanı Türkiye'ye bırakmak istemediği açıktır."
‘TÜRKİYE’NİN TEK DERDİ KÜRT GÜÇLERİ’
Akademisyen Kamuran Berwarî de, Türkiye'nin bölgedeki Kürt güçlerini yok etmek için var gücüyle saldırdığını vurguladı. Türkiye'nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarının yeni olmadığını anımsatan Berwari, “Türkiye, özgürleştirildiği günden bu yana Suriye halklarının bağımsızlığına ve özgürlüğüne karşıdır. Çünkü halkların özgürlüğünü bir tehdit olarak görüyor. Bu nedenle ilk olarak Suriye'de bazı silahlı çeteler konuşlandırıldı ve şuanda bunlarla saldırıyor. Şu çok net; Türk devleti müdahale ettiği sürece Suriye bu kaosun içinden çıkamayacak. Ancak Suriye'deki tüm güçler güçlü bir tavır alırsa saldırılar son bulacak. Bölgede demokratik özerk sistemin kurulması, insanların bir araya gelip birlikte yaşaması demokrasinin en başarılı örneğidir. 14 yılda özgürlüğü tatmış bu halklar artık savaşı ve işgali kabul etmeyeceklerdir” diye belirtti.
Türkiye'nin amaç ve hedeflerinde işgal edilecek pek çok alan ve bölge bulunduğunu dile getiren Berwarî, "Sadece Rojava'yı işgal etmekle kalmayacak, aynı zamanda Irak’ı, Lübnan'ı, Afrika'nın doğusunu ve Balkan ülkelerini de işgal etmeye kalkışacak. Ancak bu gerçekleşirse Ortadoğu'daki savaşı hiç kimse kontrol altına alamayacak. Kobanê uluslararası siyasetin bir alanıdır. Kobanê'nin kurtuluş günü küresel bir gün haline gelmiştir. Kobanê düşerse, İstanbul'da, Ankara'da düşecek. Çünkü Türk devleti artık sınırlarını koruyamıyor. Ekonomik, askeri, siyasi ve diplomatik olarak çöküyor” dedi.
'TEK ÇÖZÜM TÜRKİYE'NİN SURİYE’DEN ÇIKMASI'
Saldırıların Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik olası etkilerine değinen Berwarî, şöyle devam etti: "Demokratik bir Suriye'nin varlığı ve demokratik Suriye güçlerinin son 14 yıldaki varlığı Irak ve Güney Kürdistan'ın korunmasını mümkün kılmıştı. Rojava'daki kazanımların yok olması, Irak ve Güney Kürdistan'ın artık haritada silinmesi demektir. Güney Kürdistan askerlerinin bugün Türk ordusuyla aynı mevzi de olması, Kürt halkının kazanımlarına ve geleceğine yönelik büyük bir tehdittir. Şimdi Irak ve Güney Kürdistan'ın tarihi süreci omuzlanması ve bölgede kurulan demokratik sisteme destek vermelidir. Aksi durumda kesinlikle çökmeye mahkum kalacaktır. Bu yüzden biz diyoruz ki; Suriye'de kurulan hükümetin kendi kaderini belirlemesi gerekiyor. Kanaatime göre Türkiye, Suriye projesinde başarılı olamayacak. Ama şu bir gerçek ki Suriye'de tek çözüm Türkiye'nin bölgeden çıkmasıdır. Türkiye 'Bölgede terör var' diyerek saldırıyor. MİT ve Türk yetkililer Kandil'de PKK ile masaya oturdu. ABD ve Türkiye, PKK ile 10 yıl boyunca müzakere yaptı. PKK ile müzakere yapanlar ‘terörist’ ise o zaman ilk önce yargılanması gereken sizlersiniz. Onun için 'terör var' sözü sadece bir bahanedir. Türkiye, demokratik bir Suriye'nin demokratik Ortadoğu olduğunu biliyor, bu yüzden de demokratikleşmeye karşı çıkıyor ve kabul etmiyor."
MA / Zeynep Durgut