AMED - Gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesine tepki gösteren Amed’deki yurttaşlar, “Onlar hakikati yazanlardı, bu yüzden borçluyuz” dedi.
Türkiye ve bağlı Suriye Millî Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları devam ederken, gelişmeleri yerinde takip eden gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin 19 Aralık’ta Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile hedef alınarak katledildi. Gazetecilerin katledilmesine dönük tepkiler ise sürüyor.
Gazetecilerin katledilmesini Amed’de sokağa sorduk.
SESSİZLİĞE TEPKİ
Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük kirli bir savaş yürütüldüğünü belirten Mehmet Özçoban, saldırılarla işgalin hedeflendiğini Kürt halkının sessiz kalmaması gerektiğini söyledi. “Bu zulümlere daha ne kadar sesiz kalacağız?” diye soran Özçoban, “Türkiye’nin ne iş var Rojava’da. Suriye’de ki çeteler Türkiye’nin eli ile oradalar. Bunu bilmiyorlar mı? Şahadetlere ve zulme sesiz kalınmamalıdır. Ellerini Rojava’dan çeksinler” diye belirtti.
SOYKIRIM HEDEFLENİYOR
Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırılarla “soykırım” hedeflendiğinin altını çizen Mehmet Hanifi Kırar, “Bu soykırım politikalarını yürütenlerde ne insanlık ne vicdan ne de ahlak var. Buna karşı birlikte direnmeliyiz. Sessizlik teslimiyettir. Sesiz kalan kendine, halkına ve ülkesine zulmedendir. Rojava’ya saldırma amaçları bu halkın teslimiyetidir” dedi .
‘KATLEDİLEN GAZETECİLERE BORÇLUYUZ’
Gazeteci Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesine tepki gösteren Kırar, gazetecilerin halkı aydınlatan birer ışık olduğunu söyledi. Kırar, “Türk TV’lerini yaptıkları yalan haberlerden kaynaklı izlemiyoruz. Katledilen gazeteciler bizi aydınlatanlardı. Onlara binlerce kez teşekkür ediyoruz. Onların emeği çok fazla ve çok değerlidir. Onlar hakikati yazanlardı, bu yüzden onlara borçluyuz” ifadelerini kullandı.
Yurttaşlardan Behçet Filiz, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’a “Kürt halkını tanımayan tüm liderlerin düştüğü durum ortadır” diyerek seslendi. Filiz, “Erdoğan istediği kadar çetelerle saldırsın. Zafer Kürt halkınındır” dedi.
ULUSAL BİRLİK ÇAĞRISI
Kürdistan’ın dört parçasında da savaş politikalarının devrede olduğunu söyleyen Faruk Gündüz, buna karşı Kürt halkının ulusal birliğini sağlaması gerektiğini vurguladı. Kürt şair Cegerxwîn’in “Eger em nebin yek, em ê herin yek bi yek” sözünü hatırlatan Gündüz, “Kürtler bir oldu mu işgalci devlet Rojava’da hiçbir sonuç alamayacaktır. 100 yıldır Kürt halkı üzerinde zulüm var. Kürt kadınlar Kobanê’de zılgıtlarıyla zafere ulaştılar. İnanıyorum o çeteler bir kez daha Rojava’da yenilecekler” ifadelerini kullandı.
Azad Dağsal da şunları belirtti: “Rojava’da gazeteciler katlediliyor. Nereye kadar savaş olacak? Biz özgürlük istiyoruz.”
'SAVAŞINDA HUKUKU VAR'
Yurttaşlardan Cengiz Yakut da, Şam’ın bırakıldığı Heyet Tehrir el-Şam’ın (HTŞ) daha önce “terör örgütü” listesinde yer alırken, şimdi “ılımlı” gösterilmeye çalışıldığını söyledi. “Yani yarın kime ‘sayın’ diyecekleri bilinemez” diyen Yakut, “Türkiye Rojava’ya saldırarak, orada bir devlet kurmayı amaçlıyor. Savaşında bir hukuku vardır. Suriye’de ki savaş buraya da yansıyacaktır. Gazetecilerin ideolojisi ne olursa olsun, kim tarafında olursa olsun katledilmesi kabul edilemez. Gazeteciler hesaplarına gelinmediği için katlediliyor. Bu gün olan bitenleri gazetecilerden öğreniyoruz, gazeteciler olanları aktarmasa hiçbir şeyden haberdar olamayız. Tüm dünyada gazetecilerin dokunulmazlığı vardır ve bunu da en iyi devletler bilir” diye belirtti.