MÊRDÎN - Nisêbîn-Qamişlo sınırındaki nöbet eylemine katılan İHD'li avukat Ahmet Arıkan, "Türkiye Kürt fobisinden kurtulmalı. Korku üzerine 21’inci yüzyılın tahayyül edilmesi gerçekçi olmayacaktır" dedi.
Türkiye ve bağlı Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları ve tehditleri sürüyor. Bu duruma karşı Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde bulunan Qamişlo sınırında 13 Aralık'ta nöbet eylemi başlatıldı. Eylem, 16’ncı gününde devam ediyor. Birçok kentten siyasetçiler, kadınlar, gençler, sivil toplum örgütleri ile insan hakları savunucuları da eyleme destek veriyor. Sınırdaki direnişe katılan isimlerden biri de İnsan Hakları Derneği (İHD) Mêrdîn Şubesi yöneticilerinden avukat Ahmet Arıkan.
ULUSLARARASI KURULUŞLARA ÇAĞRI
Esad rejiminin çökmesinin ardından Suriye’de yeni bir durum ortaya çıktığına dikkati çeken Av. Arıkan, yeni geçiş sürecinde insan hakları ihlallerine karşı insan hakları örgütlerine büyük görevler düştüğünü söyledi. Arıkan, "Sistemin çökmesinden sonra yeni kurulan oluşumlarla birlikte insan hakları ihlallerinin yaşanmaması adına buradayız. Uluslararası kuruluşlara, uluslararası sözleşmelere taraf ve insancıl hukuku savunan kurumlara çağrımız; bu tür kargaşalardan sonra insan hakları ihlallerinin önüne geçmeliler. Savaşın olduğu ülkelerde yaşayan insanların dinlerini, dillerini, kültürlerini korumak sadece orada bulunan insanların veya tek bir ülkenin görevi değildir. Hukuka inanan devletlerin de yükümlülüğüdür. İnsancıl hukuka uygun şekilde bir geçiş sürecinin olması talebimizdir" ifadelerini kullandı.
‘KUZEY VE DOĞU SURİYE’DEKİ SİSTEM ÖNEMLİ’
Arıkan, Kuzey ve Doğu Suriye'nin durumuna işaret ederek, "Baas rejiminin çökmesinden sonra yeni bir modelin ortaya çıkması kaçınılmazdı. Kuzey ve Doğu Suriye’de 12 yıllık bir tecrübeden söz ediyoruz. Kültürel, siyasi ve sosyal bir şekilde oturmuş düzenleri var. Yaratılan bu sürecin devam etmesi, halkların kaderlerini tayin etme hakkı bakımından çok önemli ve uluslararası hukukun yüklediği bir şey" diye kaydetti.
Kuzey ve Doğu Suriye'deki sistemin korunması gerektiğini vurgulayan Arıkan, "Türkiye burada yaşayan Kürtleri bir vatandaş olarak görüyorsa, Rojava’daki Kürtlere de yurttaşlık temelinde bakması gerekir. Türkiye'nin son yüz yıldır süren Kürt fobisinden kurtulması gerektiğini düşünüyorum. Korku üzerine 21’inci yüzyılın tahayyül edilmesi çok gerçekçi olmayacaktır" diye konuştu.