HABER MERKEZİ - 11 yıl önce 3 Ocak’ta yaptığı değerlendirmeler, uyarı ve önerileriyle bugünlere ışık tutan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Kürt varlığının kabul edilmesi gerektiğinin altını çizdi, hakiki barış için vicdan sahibi insanların rol oynaması gerektiğini söyledi.
Kürt sorununun demokratik çözümünde dönüm noktası olan 28 Şubat 2015’te İmralı Heyeti ve devlet heyetinin ortak basın toplantısında açıkladığı tarihi Dolmabahçe Mutabakatı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından inkar edilmesiyle yeniden savaş konseptine dönüldü. Bu süreci PKK Lideri Abdullah Öcalan ile HDP heyeti arasında 3 Ocak 2013’te başlayan görüşmelerin 5 Nisan 2015 tarihinde sonlandırılması izledi. Erdoğan’ın “çözüm” adı verilen sürece dair “buzdolabına kaldırıldı” açıklamasından sonra 30 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında karar altında alınan “Çöktürme Planı”, 24 Temmuz 2015’te savaş konseptiyle devreye konulacaktı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tüm demokratik çözüm çabalarına yine savaş konseptiyle karşılık verildi, o günden sonra Kürt karşıtlığı üzerine kurulan konsept ile savaş derinleştirildi. Kürdistan’da yeniden başlayan, daha sonra Abdullah Öcalan’ın “Üçüncü Dünya Savaşı” olarak tanımladığı ve merkezi Ortadoğu olan savaş, her yeri kasıp kavurduktan sonra bu kez tehlike çanları Türkiye için çaldı.
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 1 Ekim’de Meclis Genel Kurulu’nda DEM Parti sıralarına gitti ve Kürt sorunu etrafında tartışmaların fitilini yeniden ateşledi. Bahçeli, daha sonra partisinin grup toplantısında kapıya dayanan tehlikelere işaret etti, beklenmedik bir çıkışla PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmeyi gündeme getirdi.
9 YIL SONRA GÖRÜŞME
Nitekim 23 Ekim’de yeğeni Ömer Öcalan, 28 Aralık’ta ise Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan İmralı Adası’nda iki ayrı görüşme gerçekleştirdi. Post modern darbenin yıldönümü olan 28 Şubat’ta demokratik çözüm için tarihi deklarasyon açıklayan Abdullah Öcalan, 9 yıl sonra Roboskî katliamının yıldönümü olan 28 Aralık’ta yine tarihi nitelikte olan değerlendirme ve önerilerin yer aldığı 7 maddelik bir mesaj gönderdi.
Abdullah Öcalan, bu görüşmede yaptığı öneriler üzerine DEM Parti heyeti dün Meclis’te siyasi partiler ile görüşmelere başladı. 28 Aralık tarihli görüşmenin yankıları sürerken, Abdullah Öcalan’ın 11 yıl önce 3 Ocak’ta İmralı Heyeti ile yaptığı ilk görüşmede yaptığı değerlendirme, öneri ve uyarılar bugünlere ışık tutuyor.
‘SÜRECİ SABOTE ETMEK İSTEYENLER DE OLACAK’
O görüşmede Abdullah Öcalan, demokratik çözüm çabalarının Turgut Özal, Necmettin Erbakan ve Bülent Ecevit döneminden bugüne dek sürdüğüne vurgu yaparak, o günden bugüne barış için uğraştığını söyledi. “Beni bile çürütmek için uğraştılar. İmha temelli geldiler, gelecekler de. Bu süreci sabote etmek isteyenler de olacak” uyarısı yapan Abdullah Öcalan, İmralı’da yapılan her temasta darbeci zihniyetin süreci sabote etmeye çalıştığına dikkat çekti.
‘VİCDAN SAHİBİ İNSANLAR ROL OYNAMALI’
Abdullah Öcalan, çatışmasızlık ortamına girilmesi için Meclis’te kanunla bir komisyon kurulması gerektiğinin altını çizdi, ardından Barış Konseyi’nin ya da bir diğer adıyla Akil İnsanlar Heyeti’nin kurulması gerektiğine işaret etti. Aynı görüşmede Abdullah Öcalan, bu süreçte Türkiye’deki vicdan sahibi insanların rol oynaması gerektiğini belirtti.
‘40 YILLIK ŞİDDETİ AŞTIRACAK BİR ANAYASA OLMALI’
Her dönem İmralı’daki görüşmelerin en önemli gündem maddelerinden biri olan Anayasa konusuna bu görüşmede de değinen Abdullah Öcalan, “Aslında Anayasa konusunda kurucu bir Meclis olmak durumundaydı. Mevcut çalışma sonuç alıcı olmadı. Son 40 yıllık şiddeti Türk ve Kürt halkına aştıracak bir Anayasa olmalı. Cumhuriyetin kuruluşundan beri Anayasa’da Kürtleri ve İslami toplumu tasfiye etmeyi amaçladılar. Böylece Türk halkı da hak ve özgürlüklerinden yoksun kaldı” dedi.
‘KÜRT VARLIĞININ KABUL EDİLMESİ GEREKİR’
PKK Lideri Öcalan, Türk halkının ve İslami kesimin hak ve özgürlüklerinin, Kürt halkının da varlığının kabul edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Kürt halkının varlığı henüz devlet tarafından kabul edilmemiş. Varlığının kabul edilmesi gerekir. Sadece dilinin değil, beyninin, gövdesinin, yani varlığının kabul edilmesi gerekir. Kürt realitesi parlamento tarafından kabul edilmeden nasıl anayasa yapacaksınız? Bu konuda 1921 Anayasası’nı ve 20 maddelik ‘Kürt Reform Tasarısı’nı esas alabilirsiniz. Orada Kürtlerin varlığının kabulü var. Biz ‘Kürt Reform Tasarısı’nı canlandırmak istiyoruz. Biliyorsunuz, 9 Şubat 1922 tarihli 64’e karşı 373 oyla kabul edilen ‘Kürt Reform Tasarısı’ belgelerinin gizlenmesi Kürtleri tasfiye amaçlıdır. Oysa bu belgenin kabulünden sonra 30 Ağustos Zaferi gerçekleşmiştir. 1922 Türkiye’nin kurtuluş yılıdır. Bu belgeleri niye saklıyorsunuz?” diye sordu.
‘PARLAMENTO ROL ALMAYACAKSA…’
“Eğer barış ve çözümü realize edemezsek, KCK operasyonu provokasyonunu aşamazsak, barış hikâyedir” diyen Abdullah Öcalan, “Toplantılar yapmanız gerekecek. Bu çerçevede siz de tartışın. Parlamento rol almayacaksa, yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmayacaksa, nasıl barış koşulları yaratılabilir?” dedi ve Meclis’in önemine işaret etti.
‘TÜRK-KÜRT İLİŞKİLERİNİ DİNAMİTLEMİŞLER’
PKK Lideri, hakiki barışa Türk-Kürt barışı ile gidileceğini vurgulayarak, şunları söyledi: “Bu iki toplumun ilişkilerini dinamitlemişler, zehirlemişler. Bunu nasıl aşabiliriz, bunun üzerinde çalışacağız. Bir halkın ulusal onuru ile oynanacak, halk buna tepkisiz kalacak! Öfkeliyim. Ulus-devletçi değilim. Katliamların temel nedeni budur. Ulus-devlet özgürlük değil, kölelik demektir. Biz, Kürtleri demokratik bir ünite haline getirmek istiyoruz. Türkiye Anayasası’nda ve yasalarda bu olmadan barış olmaz. 20 milyon insanın yasal ve anayasal ifadesi olmadan biz nasıl yaşayacağız?”
DEMOKRATİK ÇÖZÜMÜN EYLEM PLANI
Bu değerlendirmeler ışığında ‘Eylem Planı’ ortaya koyan Abdullah Öcalan, aşamalarını da şöyle sıraladı: “Bir; çatışmasızlık ortamının sağlanması. İki; Anayasal ve yasal süreç. ‘Kürt Reform Tasarısı’ güncelleştirilmeli. Vatandaşlık tanımı için şöyle öneriyorum: ‘Anayasamız bütün tarihsel kültürleri Türkiye’nin bir zenginliği olarak kabul eder, kendisini geliştirme, özgürce ifade etme ve örgütleme hakkını tanır.’ İspanya Anayasası’nda da böyledir. Bu tanım vatandaşlık sorununu da, diğer birtakım sorunları da çözer. AKP’nin önerisi gibi nötr bir öneri de olabilir. Ancak benim sunduğum gibi bir tanım birçok sorunu da çözer.
‘KÜRT GİDER, İSLAM GİDERSE, TÜRK DE KALMAZ’
Üç; Normalleşme süreci. Kürt varlığını inkâr etmek, Türk varlığını da inkâr etmektir. Kürt gider, İslam giderse, Anadolu’da Türk de kalmaz. Bütün bu unsurlar dışlanırsa, bu lobiler, egemen güçler sizi de dışlar. Tüm tarihsel kültürlere saygı, kendini ifade etme ve örgütlenme hakkının tanınması önemli. Böyle bir düzenleme durumu kurtarabilir. Bunun içine her şey girer. Anayasa’nın buna kapalı olmaması önemlidir. Saymaya gerek yok. Üç kelime yeter: Yurttaşlık, devlet bağıdır.”
‘SİYASET GERÇEK TANIMINA UYGUN YAPILMALI’
Abdullah Öcalan, siyasetin gerçek tanımına uygun yapılması gerektiğini, aksi halde ülke insanına kaybettirdiğini vurgulayarak, “Bu süreç önemli. Eğer birileri bozarsa, daha yaygın şiddet, ölümcül temelde bir KCK operasyonu süreci gelişir. Ben hazırım, yazmaya başlayabilirim” dedi.
MA / Özgür Paksoy