İSTANBUL - EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk, Abdullah Öcalan'ın çözüm noktasında siyasal bir yol haritası ortaya koyduğun belirterek, "Demokrasiden ve sürecin toplumsallaşmasından bahsedilmesini doğru bir yaklaşım olarak görüyoruz" dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesine dair kamuoyuna yansıyan 7 maddelik mesajı gündemdeki yerini koruyor. Abdullah Öcalan,
Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden güçlendirilmesine vurgu yaparak, tüm kesimlere "sürece katkı verin" çağrısı yaptı. Abdullah Öcalan, "Bütün bu çabalarımız, ülkeyi hak ettiği düzeye taşıyacak ve aynı zamanda demokratik bir dönüşüm için de çok kıymetli bir kılavuz olacaktır. Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir” ifadelerini kullandı.
Abdullah Öcalan ile görüşen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, yerine kayyım atanan Mêrdîn Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk ile birlikte Meclis'te bulunan partilerin başkanlarıyla görüştü. Heyet, ardından HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ı cezaevinde ziyaret etti.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Genel Başkanı Hakan Öztürk, Kürt sorununun çözümüne dair tartışmalar ve İmralı'dan gelen mesajları değerlendirdi.
'EN UFAK DURUM DEĞERLENDİRİLMELİ'
Yeni sürecin Kürt sorununun çözümü noktasında önemli ve olumlu olduğunu vurgulayan Öztürk, "Ortadoğu ve Türkiye’de çeşitli gelişmelere bağlı olarak bunları görüşmek ve sulha bağlamak gerekmiş olabilir. Biz de bunları görüşebilir, değerlendirebilir konumda olmalıyız. Kürt hareketi, Türkiye'deki sosyalistler olaya bu şekilde bakmalı diye düşünüyorum. Çünkü barışın olmadığı koşullarda şiddeti yaşıyoruz. Bu da hiç kimsenin istediği bir şey değildir. Eğer en ufak bir durumun değişme imkanı var ise bu değerlendirilmelidir” dedi.
Öztürk, "Bazen ‘MHP samimidir, AKP düşüncelerini değiştirdi mi, şunlar olaya olumlu yaklaşmakta mıdır' şeklinde düşünceler oluyor. Bütün bunları iyilik, güzellik olarak ele almak doğru değil. Bunlar siyasal süreçlerdir, siyasal koşullar eğer Kürt meselesinin görüşülmesi aşamasına getirdiyse bizi ‘Arka planda yeterince demokratik düşünmeye başlamışlar mıdır’ şeklinde ele alamayız. Bunda olumlu bir sonuç almak üzere hareket edilir. Ters düştüğünüz taraflar çok da demokrasi çizgisinde olmayabilir. Ama Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünün konuşulması bile Türkiye'nin havasına olumlu bir etkisi oldu. O yüzden ülkede Kürt meselesi çok kritik bir role sahiptir. Bunu en ufak kapının açıldığı yerden konuşmaya başlamak Türkiye'deki insanların yararına olacaktır" şeklinde konuştu.
İKTİDARIN SALDIRILARININ NEDENİ
İktidarın bir yandan Kürt sorununun çözümünü konuşurken, diğer yandan "Kürt hareketinin üzerine gidiyoruz" mesajı vermek istediğini dile getiren Öztürk, "Suriye’deki gelişmeler çıkmadan önce kayyım uygulamaları sırayla gidilecek gibiydi. Bu konu görüşülsün diye bir süreç başlayınca kayyım sürecine bir ara verildi gibi gözüküyor. Bu da zamanlamadan kaynaklı bir durum gibi duruyor. ‘Temelde Abdullah Öcalan ile görüşmeler olabilir ama baskıyı sürdürüyoruz’ mesajı veriliyor. Çünkü halkı hep kışkırttılar. ‘Bu sadece terördür. Kürt sorunu yoktur. Onlar düşmandır, ülkeyi bölmeye çalışıyorlar’ dediler. Şimdi ‘Abdullah Öcalan’la görüşüyoruz’ demekten korkuyorlar. Bence ‘O zaman niye görüşüyorsunuz’ derler diye baskıyı canlı tutuyorlar” diye kaydetti.
'ÖCALAN YOL HARİTASI ORTAYA KOYUYOR'
Abdullah Öcalan’ın 7 maddelik mesajına değinen Öztürk, mesajlarda demokrasi ve barış vurgusunun öne çıktığını vurguladı. Öztürk, "Abdullah Öcalan siyasal bir yol haritası ortaya koyuyor. Bunun yerinde olduğunu düşünüyorum. İlk sözlerin sarf edilmiş olmasından bu sözlerin uygun olduğunu düşünüyorum. Daha sonra bu konular enine boyuna konuşulacaktır. Demokrasi nasıl olacak, özgürlükler gelecekse nasıl gelecek diye konuşulur. EHP olarak biz mesajlarda demokrasiden, parlamentoda bunun konuşulmasından bahsedilmesi, sürecin toplumsallaşması ve siyasallaşmasından bahsedilmesini doğru bir yaklaşım olarak görüyoruz" ifadelerini kullandı.
'ÖCALAN'IN KOŞULLARI İYİLEŞTİRİLMELİ'
Süreçte Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün önemli olduğunun altını çizen Öztürk, Kürt halkının Abdullah Öcalan’ın sözlerine bakarak dikkatte aldığını vurguladı. Öztürk, "Abdullah Öcalan sadece Türkiye’de değil, Ortadoğu’da da sözünün dikkate alındığı bir insan. Abdullah Öcalan geçmişten gelen ve yakın tarihe de etkileri olan biri. Doğal olarak bu konu konuşulduğunda ilgili kişi o oluyor. MHP ve AKP de dahil 'Abdullah Öcalan konuşsun' diyor. Çünkü bu konularda Abdullah Öcalan önemli bir aktör. Öte yandan objektif olarak Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’ aşamasına da gelinmişti. 25 yıllık cezaevi sürecinden sonra uluslararası düzeydeki bu hak Abdullah Öcalan içinde geçerliydi. Ayrıca Kürt meselesinde barışa kavuşabilme noktasına geleceksek Abdullah Öcalan’ın dışarıda bunu değerlendirmesi ne gibi bir sorun olarak gözükebilir ki? Koskoca Türkiye’deki Kürt meselesini çözeceğiz. Böyle bir durumda bin yıllık Türk ve Kürt halklarının kardeşliğini sürdüreceksek, daha rahat koşullarda barış sürecinin devam etmesi gerekir. Abdullah Öcalan’da bu anlamda koşulları iyileştirilebilir” değerlendirmesinde bulundu.
Öztürk, Suriye ve Ortadoğu'daki gelişmelere işaret ederek, "Suriye’de ne gibi olumsuz gelişmeler oldu? Oradan ders çıkararak kendi ülkemizdeki Kürtler aynı zamanda Suriye’deki Kürtlerle nasıl olumlu bir ilişki içerisinde olmalıyız diye düşünmeliyiz" dedi.
MA / Ömer İbrahimoğlu