Suriye’nin yeniden inşasında referans ‘kadın devrimi’ olmalı

img
İZMİR - Suriye’nin yeniden inşasının kadınların olduğu bir sistemle mümkün olduğunu belirten Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya, “Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Referans ‘kadın devrimi’ olmalıdır” dedi. 
 
Kapitalist ataerkil sistemin yarattığı savaş, çatışma, ekonomik kriz ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabaları, kadınlar başta olmak üzere tüm halklara ölüm, şiddet, taciz ve tecavüz ve göç olarak yansıyor. Çatışmaların odağındaki Ortadoğu'dan Avrupa’ya ve ABD'ye kadar kadınlar, kazanımlarına ve haklarına sahip çıkarken, egemenlerin çizdiği sınırları aşarak yeni bir yaşamı kuruyor. Her hakkın büyük mücadeleler sonucunda kazanıldığının farkında olarak tek bir an mücadeleden vazgeçilmiyor.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşanan kadın devrimi, İran ve Rojhilat’tan yükselen "Jin, jiyan, azadi" isyanı ilham kaynağı olurken, dünya kadınları bu slogan etrafında kenetlenerek, egemenlerin dayattığı “kaderi” kabul etmiyor, yeni yüzyılın kadınların yüzyılı olacağını belirtiyor. 
 
Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya ile Ortadoğu özelinde yürütülen savaşı, yeni dünya dizaynı ve kadınların mücadelesini konuştuk. 
 
Ortadoğu'da bir yandan savaş derinleştirilirken, diğer yandan yeni dizaynlar söz konusu. Yaşananlar neyin sonucu ve neye göre planlanıyor?  
 
Bilindiği gibi 3'üncü Dünya Savaşı, 1991 yılında Körfez krizi ve müdahalesiyle derinleşti. Peyderpey değişik aşamalardan geçip günümüze kadar geldi. Son evresini de ‘Arap Baharı’ (halklar baharı) olarak tanımladığımız 2011 yılında Ortadoğu genelinde gelişen ayaklanma sürecinde gördük. Emperyalist güçler, halkların özgürlük talebine müdahale ederek, Ortadoğu'da kendi çıkarları doğrultusunda bir sistem inşa etmek için savaşı derinleştirdi. Uzun bir dönemdir ulus devlet yapılanması, emperyalist güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda geliştirmek istedikleri politikalara yanıt olamıyor. Küresel sermayenin daha rahat yayılabileceği, sınırları daha rahat aşabileceği bir sistem yaratılmak isteniliyor. Burada da özelikle Ortadoğu önemli bir yere sahip. Ortadoğu'nun kadim uygarlık yeri olması, enerji ve su kaynakları, ticaret yollarına sahip olması nedeniyle önem arz ediyor. Emperyalizmin de sömürüsünü geliştirdiği ve derinleştirdiği alanlar oluyor. Bu nedenle Ortadoğu coğrafyası bu dizayn meselelerinin merkezinde yer alıyor.   
 
Yeni dizayn inşasında da bir yandan halkların özgürlük istemi, diğer yandan kapitalist sistemin yaşadığı tıkanıklığı aşmak açısında yön vermeye çalıştığı ve kıyasıya süren bir savaş var. Özelikle son bir yılda Filistin-İsrail Savaşı, 27 Kasım'da Heyet Tehrîr El Şam (HTŞ) öncülüğünde Suriye'nin dizayn edilmesiyle yeni bir döneme girildiğini gösteriyor. Bu yüzden şu an bir yandan emperyalist güçler tarafından dizayn edilmeye çalışılan bir Ortadoğu ve bunun merkezinde Suriye ile Kürdistan var. Ama diğer taraftan da halkların özgürlük istemi ve mücadelesi var. Bu mücadele de kıyasıya sürüyor.  
 
 
 HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
 Yaşanan bu gelişmelerden kadınlar ve halklar nasıl etkileniyor? Süreç nasıl bir tehlike barındırıyor?
 
Bu bir emperyalist paylaşım, dizayn ve sömürü savaşıdır. Sömürünün olduğu yerde de en alt tabakada kadınlar oluyor. Tarihsel süreçte de bu böyledir. Sömürünün ilk geliştirildiği alan kadın emeği ve bedeni olmuştur. Bugün de bu durum hala geçerli. Onun için halklar ve kadınlar benzer kaderi yaşıyor. Kadınların kaderini halklar da yaşıyor. Kadını daha çok metalaştıran, nesneleştiren ve yaşamın dışında konumlandıran politikaları bu dönemde de çok belirgin gördük. Suriye özelinde baktığımızda mevcut tabloda hala devam eden bir süreç ve mücadele var. Şu anda HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen özelikle kadınların haklarını gasp etme açısından geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
Ortadoğu üzerinden sınırlara müdahalelerin derinleştirildiği bir süreçte Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kâbil’i, HTŞ’nin ise Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirmesi süreçleri oldukça birbirine benziyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Emperyalistlerin yürüttüğü 3'üncü Dünya Savaşı’nın temel karakterlerinden biri de; direkt savaşa girmek ve taraf olmak yerine yerel güçleri sahaya sürerek, politikaları doğrultusunda bir sonuç elde etmeye çalışmaktır. Emperyalistlerin tek derdi kendi çıkarları. Taliban da HTŞ de aynı zihniyette. Kadınlar konusunda çok katı politikaları olduğunu biliyoruz. Kadınları yok sayan, mülk olarak gören politikaları var. Çünkü ideolojik olarak erkeği ve İslam’ı esas alan bir yaklaşım söz konusudur. Afganistan'da ciddi bir kadın dramı ve kırımı yaşanıyor. İçeriye kapatılmaktan her türlü çalışma ve yasal haktan yoksun bırakılma durumu var. Aynı tehlike şuan Suriye içinde geçerli. Emperyalist medya tarafından HTŞ ve Colani sevimli gösterilerek, 'değişti’ algısı yaratılmaya çalışıldı. Ama bu çok tutmadı. Kaldı ki HTŞ'nin yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından kadınlara yönelik ilk pratiklerini gördük. Şeriat kanunlarını esas alarak politikalarını uygulamaya çalışıyorlar. Bir kadının yanında erkek olmadan seyahat edememesinden farklı inançlara örtünmeyi dayatan, kadın dış işleri bakanına yönelik muamelesine kadar... Kadını yok sayıyor. Bu durum tüm dünya tarafından irdelenmesi gereken bir tehlike olarak görülüp mücadele edilmesi gereken bir konudur. 
 
 
Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Anayasanın bu minvalde yapılması kalıcı bir barışı sağlar.
 
Suriye’nin yeniden inşası nasıl mümkün, referans olarak ne alınmalıdır? 
 
Suriye'de yaşayan kadınlar inşanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor. HTŞ yönetime geldiğinden bu yana kadınlar her yerde sözünü söyledi. Bu çok değerli. Kadınlar ‘bizi koruyun’ demediler. Anayasa yapımında, barış görüşmelerinde yer almak istediklerini ifade ettiler. 60 yıllık Esad yönetimi ve 11 yıldır yürütülen savaşta özelikle kadınlara yönelik işlenen savaş suçları var. Bunların araştırılmasını istediler. Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Bu kazanımların yeni sisteme mutlaka dahil edilmesi gerekiyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar yaşamın her alanında var ve eşit oranda söz sahibi. Kadınlar, sadece kendileri için değil tüm halklar için özgür bir Suriye istiyor. İnşada kadınların yer alıp anayasanın da bu minvalde yapılması bölgede kalıcı bir barışı sağlar. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye, halklar ve kadınlar açısından önemli bir deneyim sunuyor. Topluma ön açan bir yerde duruyor. Özsavunması ve örgütlenmesiyle örnek teşkil ediyor. Diğer halklarında bu arayışını çok belirgin bir şekilde gördük. Referans, Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın devrimi olmalıdır.
 
Ortadoğu'da, “Arap Baharı” öncesine baktığımızda kadınlar daha çok “korumaya muhtaç” kesim olarak görülürken, günümüzde geliştirdikleri özsavunmalarıyla dikkat çekiyorlar. Bu değişim nasıl yaratıldı? 
 
Mağduriyet dili egemenlerin yarattığı bir dildir. Sadece kadınlar için değil tüm toplum için bu geçerli. Mağduriyet dilini kullandığın oranda egemenler, kurtarıcı, yardım eden, koruyan, kollayan bir yaklaşım içerisine girer. Bu da toplumun kendisinde direniş gücünü açığa çıkarmasını engeller. Bu dil politik ve ideolojik bir dildir. Toplumu kendine yabancılaştıran bir dil, sömürgeciliğin dilidir. Avrupa merkezli politikalarda da bunu görebiliyoruz. Kadına yaklaşım noktasında da bu öyledir. Daha çok liberal yaklaşımların öne çıktığı politikalardır. Kadınlara yönelik geliştirilen mağduriyet dili de politik, kendi gücüne yabancılaştıran, kurtarıcı bekleyen pozisyona sürükleyen dildir.  ‘Halklar Baharı’ döneminde de öyleydi. Bireysel olarak kadını öne çıkaran, bireyin talebi ve başarı öyküsü olarak sunulan yaklaşımlar vardı. 
 
Oysa Kuzey ve Doğu Suriye örneğinde görüyoruz ki kadınların bireysel başarıdan öte kolektif ve örgütlemeden gelen bir başarısı var. Bireysel arayışlarla başarı elde etmek mümkün değil. Kuzey ve Doğu Suriye'de, kendi rüştünü ispatlayan, sadece kendisi için değil, tüm dünyaya ilham veren bir direniş ve duruş var. Bu duruş, Kürdistan kadın özgürlük hareketinin tarihidir. Yaklaşık 50 yıllık mücadelenin oluşturduğu muazzam zengin bir deneyimdir. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de açığa çıkan kadın devrimi buradan besleniyor. Gücünü bu deneyimden alıyor. Kendi fikrini oluşturmak, kim olduğuna dair cevaplar oluşturmak, kendi gücünü tanımak, iktidarların yabancılaşma politikasını görüp bunun alternafini ortaya koyma gücüdür. O nedenle bu devrim bu kadar çekici, ‘bitti’ denilen bir çağda ütopyaların mümkün olabildiğini ortaya koyan bir devrimdir. Bu yüzden etkili. Somutlaşan bir pratiktir. Kadının toplumsal yaşamda eşit ve özgür temelde kurumsallaştırdığı bir sistemin nasıl direngen olabileceğini, mağduriyete ve sömürüye karşı durabileceğini ortaya koyan bir sistemdir. O nedenle sadece Ortadoğu'da değil, dünyada da halklar ve kadınlar Rojava devriminden ilham alıyor.
 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu egemenler için korku yaratan bir noktadadır. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. 
 
Buradan devam etmek istiyorum. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların yükselttiği özgürlük mücadelesi egemenleri korkutuyor mu? 
 
Elbette ki bir korku yaratıyor. Ancak bu korkunun tarihsel sürecinden günümüze etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Sadece Kürt kadınların değil, feminist kadın hareketinin mücadelesi de sistemi köklü değişime zorlayan bir noktada. Feminist hareket 1970'lerde sistemde ciddi sarsıntılara neden oldu. O dönem 3 temel hareket vardı. Ekolojik, feminist ve anarşist hareket, sistemi sarsan hareketlerdi. En etkili olan ise kadın hareketiydi. Sistem, bu değişim gücünü ilk başta görmezden geldi, sonrada itibarsızlaştırmaya çalıştı. Hala da feminizm birçok yerde küfür olarak algılanır. Oysa feminist olmak, kadın bilincinde olmak demektir. Ama onu itibarsızlaştırarak yok etmeye çalıştılar. Egemenler, feminist hareket üzerinden böyle bir politika izledi. Feminist hareket buradan ciddi bir güç kaybına uğradı. Güç kaybında bu politikaların ciddi payı ve katkısı var.  
 
Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye açısından da durum böyle. Emperyal sistemler kadın devrimini kabul etmek istemezler. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. Bu nedenle mutlaka engeller oluşturulur. Toplumun özgür olduğu bir yerde sömürü sisteminden bahsedemezsiniz. Kobanê döneminde özelikle savunma alanında ispatı, kendi varlığı ve toprağına yönelik işgal hareketine yönelik duruşu dünya kamuoyunda ciddi bir umut yarattı. Yanı sıra bunu görmezden gelen yaklaşımlarda oldu. Hala Kuzey ve Doğu Suriye'nin yönetimi bir irade olarak referans alınmıyor. Esas alınan güç QSD savunma gücüdür. Bir halkın temsili değildir. İradeyi, sistemi esas alma onun arkasındaki özgürlükçü yaklaşımı esas alma yerine sadece bir savunma gücünü ele alma o tarzda muamele gösterme durumu var. Egemenlikçi sistemlerin doğası gereği bu böyledir. Bunlar mücadele gerekçesidir. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu da bu anlamda son derece değerli ve egemenler için korku yaratan bir noktadadır.
 
Yoğunlukta Ortadoğu ve Kürt kadınların mücadelesine dikkat çektik. Ancak dünya kadınlarının da, yeni dünya dizaynına karşı önemli itiraz ve direnişleri söz konusu. Dünya kadınlarının bu dönemdeki mücadelesine dair neler söylemek istersiniz? 
 
Elbette ki dünya genelinde ciddi bir kadın direnişi var. 3'üncü Dünya Savaşı sadece Ortadoğu merkezinde yaşanmıyor. Bu savaş dünyanın her yerinde var. 20'nci yüzyılın ilk çeyreği kadınların her alanda geliştirdiği isyanlar, hareketler ve değişim istemiyle damgasını vuran bir çeyrek yüzyıl oldu. Bu anlamıyla bir yandan manipülasyon bir yandan mağduriyette zorlanan politikalar varken, diğer yandan kadınların dünyanın dört bir yandan dayanışmayı örgütleyip, mücadele deneyimlerini geliştiren süreçler olduğunu görüyoruz. 
 
Şili'deki Las Tesis dansı çok önemliydi. Dünyanın her yerine yansıyan bu dansın en belirgin yanı 'Gözüm kapalı da olsa biliyorum; bu tacizi, tecavüzü yapan devlettir' diyor. Bu da kadınların yaşadığı şiddet ve ayrımcı politikaların kaynağını deşifre etmek açısından önemliydi. Pek çok hareket var. En belirgin en damgasını vuran ise 2022'de İran'da ‘Jin, jiyan, azadî’ eylemselliğiydi. Bunlar egemenlerin savaşları karşısında kadınlar cephesinden geliştirilen ve özgürlük talep eden, sadece bir merkezden örgütlenmeyen, ortak istemler etrafında örgütlenen devasa hareketlerdir. 'Jin, jiyan, azadî'nin gerçekten böyle bir etkisi var. Kısa bir süre önce Hindistan'da katledilen genç bir doktor için bu slogan etrafında eylemler oldu. Burada kadınların bir deneyimlerini paylaşma ihtiyacı ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kadın olmaktan kaynaklanan ayrımcı politikaların tespit edildiğini görüyoruz. Bunun için dayanışma ağları, eylemler yapılıyor. Dünya kadınları tarafından da böyle güçlü bir karşı koyuş var. 
 
 
Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor.
 
3'üncü Dünya Savaşı’nın yürütüldüğü günümüzde "Jin, jiyan, azadî" felsefesinin dünya kadınları tarafından sahiplenilmesini erkek egemen sisteme karşı bir cephe ya da müdahale olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
Kuşkusuz bir müdahale var. Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Hesaplaşma ‘öç alma’ gibi algılanıyor. Belki içinde hesaplaşmada vardır ama hesaplaşmanın ötesinde bir şey var. İyileştirmeye dönük bir yaklaşım var. Sadece bir şeyi mahkum etmek yok. Nasıl olacağına dair yol ve yöntemlerle ortaya konuluyor. Örneğin; Reber Apo, kadın ve erkek arasında bozulan ilişkilerin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyor. Bu çok önemli bir tespit. 'Bütün kötülükler bu dengenin bozulmasından açığa çıkmıştır' diyor. İktidar, hiyerarşi, sömürü ve şiddet gibi bildiğimiz tüm kötülüklerin kaynağı buradan toplum ve halklar üzerine yayılıyor. O nedenle kadınlardan yana geliştirilen böyle bir itiraz aynı zamanda bozulan dengeyi yeniden onarma amaçlıdır.
 
Toplum büyük oranda ataerkil sistemin kültürüyle, zihniyetiyle ve kurumsallaşmasıyla vücut buluyor. O nedenle toplumun tümünü reddedemeyiz. Toplumsallığa ait demokratik değerleri tutup, bunun karşısında iktidarı, şiddeti üreten, dengenin bozulmasına yol açan etkenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Böyle ele aldığımızda bu, ciddi ve radikal bir müdahaleyi gerektiriyor. O nedenle evet kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü sistemin en altında sömürge olan kadındır, kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor. Feminist hareket, kadınla sınırlı kalıp kadın özgürlüğünü esas alarak sistemi değiştirebileceğini düşündü. Ama Kürt kadın hareketi burada biraz daha farklı bir yerde duruyor. Yani kadının özgürleşmesi kadar erkeğin özgürleşmesi sorunu da var. Özellikle ‘erkeği öldürmek’ konsepti bu anlamda kadın özgürlüğünü tamamlayan bir konsepttir. Bu anlamıyla bütüncül bir yaklaşımla konuyu ele alıyoruz. Bu da müdahalenin radikal olmasını ve toplumsal değişim-dönüşümü beraberinde getiren bir yaklaşımdır. 
 
Son olarak yeni yüz yılın kadınların yüzyılı olması için ne yapılması gerekiyor? Kadınlara mesajınız nedir?
 
Bu yüz yılda dünya genelinde kadınlardan yana güçlü itiraz ve arayışlar var. 21'inci yüzyılın kadın yüzyılı olmasının en önemli etkenlerinden biri her kadının bulunduğu yerde mücadeleyi geliştirmesidir. Bu noktada örgütlenmek çok önemli. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların HTŞ karşısındaki güçlü duruşlarının kaynağında örgütlülüğü, ideolojik bilinci ve savunma gücü var. Eğer savunma gücün yoksa sistem çok rahatlıkla seni kurban olarak sunabiliyor. Bu nedenle özsavunma çok önemli. Bu anlamıyla önümüzdeki dönem açısından en önemli şeylerden birisi dünyanın neresinde olursa olsun kadınların deneyimlerini paylaşabileceği, dayanışabileceği ağlar oluşturarak, özsavunmasını güçlendirmesidir. Bunu sağlayabildiğimiz oranda 21'inci yüzyılı kadın yüzyılı yapabilme şansımız olacak.  21'inci yüzyılın ilk çeyreği bu umudu hepimize verdi. Kadınların güçlü itirazlarını, sınırları aşan buluşmaları görebildik. Bunlar önümüzdeki yıllarda da güçlenerek devam edecek. Umudum ve çağrım bu yönde. 
 
MA / Semra Turan 

Diğer başlıklar

23:06 Bismil’de Newroz coşkusu
22:54 Êlih’te binlerin katılımıyla Newroz ateşi yakıldı
22:24 Almanya G7 ülkelerini Putin'e karşı birlik olmaya çağırdı
22:14 Ateşkese rağmen Metîna ve Amêdiyê’ye saldırı
21:34 Irak Haber Ajansı muhabiri Bağdat’ta katledildi
21:27 Cizîr'de halk konseri
20:06 Savaş uçakları Sirîn’in bir köyünü bombaladı
19:35 İmamoğlu’na üçüncü salon engeli
19:22 Erdoğan: Bölgemiz savaşa, çatışmaya ve gözyaşına doymuştur
19:19 DEM Partili Rojbin Kartal Manzak tahliye edildi
19:14 KHK eylemi 322'nci haftasında
19:02 Alevilerin katledilmesi protesto edildi: Ses çıkar
18:55 DTSO ve TOBB ‘Ekonomide Kadın Çalıştayı’ sonuç bildirgesini açıkladı
18:25 Rize Kalkandere Cezaevi’nden 6 tutsak sevk edildi
17:40 Gazi Katliamı'nın 30'uncu yıldönümünde katledilenler anıldı
17:15 DEM Parti İmralı Heyeti, Erdoğan'dan randevu talebinde bulundu
17:09 Suriye'de 158 kişi katledildi
16:57 DEM Parti Kadın Meclisi, TİP Kadın Bürosu ile bir araya geldi
16:53 Hewag'ta Kadın Dayanışma Merkezi açıldı
16:46 İpek Er’in faili Orhan hakkında yeni iddianame
16:45 30 yıllık tutsakların tahliyelerine engel
16:42 Eğitimcilerin sorunlarına ilişkin imza kampanyası tamamlandı
16:42 Ayşegül A. davasına 'etkin soruşturma' ertelemesi
16:41 Hatimoğulları: İktidarın atacağı adım çok önemli
Davutoğlu: Bir yol haritasını ortaya koyma vaktidir
16:09 Birçok kentte 'tarihi çağrı' buluşması
15:37 DEM Parti Kadın Meclisi, DEVA Partisi heyetiyle bir araya geldi
15:33 Kayyım nöbetinde Alevilere saldırılara tepki
15:25 Emeklilerden Erdoğan'a: Çay simit hesabını tekrar yapsın
15:23 Newroz Halk Koşusu’nda son kayıt 14 Mart
15:15 Oyuncular Ergenç ve Kocaoğlu hakkında iddianame
15:14 Uçan Süpürge ödülleri açıklandı
15:13 Gece Yürüyüşü'nde gözaltına alınanlara şiddet ve cinsiyetçi hakaret
15:08 İran'da 8 Mart kutlamalarına katılan 2 kadın gözaltına alındı
15:06 Êlih’teki Newroz’a katılım çağrısı
15:04 Siyasetçi Özlem Demir 9 yıl sonra tahliye edildi
14:26 DEM Parti Kadın Meclisi’nden CHP’ye ziyaret
14:16 Gazete Duvar kapanıyor
14:08 Alevi katliamına tepki
14:05 Dicle Nehri’nde toplu balık ölümleri
14:04 Bakırhan: Cumhurbaşkanı da dahil olmalı
Arıkan: İktidar samimiyetini ortaya koymalı
13:43 Halk TV Sorumlu Müdürü Asker hakkında yakalama kararı
13:38 Tutsak Öztürk: Öcalan Kürtleri dünyaya kabul ettirdi
13:36 EMEP: Belirsizlik mücadeleyle değişecektir
13:34 Özerk Yönetim: Anlaşma demokratik Suriye inşasının temelini oluşturacak
13:21 MHP’den ‘kurucu önder’ tepkilerine yanıt: Türkiye bazı şeyleri aşmalı
13:14 Erdoğan: DEM Parti talep ederse randevu veririm
12:22 İlk Newroz ateşi Licê’de yakıldı
12:10 'İran'da ekonomi felç oldu, çöküş kapıda'
12:09 ABD Dışişleri Bakanı: Anlaşmayı memnuniyetle karşılıyoruz
12:07 DEM Parti: 12 Mart Darbesi ile Gazi ve Qamişlo katliamları tarihin karanlık yüzüdür
11:45 Aydın'da şüpheli kadın ölümü
11:29 19 Mart Wan Newrozu'na çağrı
11:17 DEM Parti-TİP görüşmesi: Yasal zeminde adımlar atılmalı
10:41 31 yıl önce kaybedilen Babaoğlu'nun akıbeti soruldu
10:15 Şirnex'te 11 bölgeye girişler yasaklandı
10:14 Yönetimine beraat derneğe fesih: Devleti aciz gösterme
10:08 Xelfetî Newroz’a hazır: Tarihi çağrıyı sahipleneceğiz
10:00 'Baskılara rağmen kadın odaklı habercilik büyüyor'
09:59 'İyi halli' raporuna rağmen infazı yakıldı
09:57 Evin Siwêd: Suriye'nin genelinde kadın sistemini uygulatmak için çalışacağız
09:33 Foza Yûsif: Kimse çözümün dışında bırakılmayacak
09:30 Gazeteci Öznur Değer hakkında iddianame: Yaptığı haber ve paylaşımlarla suçlanıyor
09:27 Agirî Baro Başkanı: Çağrının hayata geçmesi için herkese sorumluluk düşüyor
09:26 Haciya Kurdan'da Newroz coşkusu
09:09 Öztürk: Halk Öcalan’ın görüntülü mesajını istiyor
09:07 Abdullah Öcalan: Newroz kendini yeniden yaratmanın tarihidir
09:05 Şizofreni ve alzheimer hastası 32 yıllık tutsağın tahliyesi ertelendi
09:04 Eren Keskin: Her şeyden önce hasta mahpuslar serbest bırakılmalı
09:03 Nisêbîn’de DNA örnekleri kaybettirildi, cenazeler verilmedi
09:01 DEM Partili Uçar: Çözümün zemini ‘umut hakkı’ kararıdır
09:00 12 MART 2025 GÜNDEMİ
11/03/2025
23:40 Kürt partilerinden Özerk Yönetim ve Şam arasındaki anlaşmaya destek
23:06 Zelenskiy: ABD'nin Rusya'yı da ikna etmesi gerekiyor
22:36 Tişrîn Barajı’nın çevresi bombalanıyor
22:16 Hewag’ta gençler Newroz’u kutladı
21:54 NATO üyesi 30 ülkenin genelkurmay başkanları Paris’te bir araya geldi
21:44 ABD: Ukrayna barış müzakerelerine başlamayı kabul etti
21:35 Erdoğan: Anlaşma Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna hizmet edecek
21:25 Hewlêr’de 4.8 büyüklüğünde deprem
21:18 Hêlîn Ümit: Ateşkes ilan ettik, Erdoğan sorumluluk üstlenmeli
20:26 KNK: Anlaşma kalıcı çözümün ilk adımıdır
20:14 İHD tutsak gazetecilere kart gönderdi
19:37 Kobanê ve Sirîn’e saldırı
18:58 Berkin Elvan mezarı başında anıldı
18:15 AB’den mülteciler için 'ortak iade' planı
17:54 Sigaraya bir zam daha
17:37 Eğitim Sen'den MEB'e tepki
17:24 Suriyeli sanatçılardan anlaşmaya destek
17:16 Suudi Arabistan’daki ABD-Ukrayna görüşmesi başladı
17:09 Bangladeş'te eski başbakan ve ailesinin 124 banka hesabı donduruldu
16:53 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Anlaşma halkların güvencesidir
16:43 Xelfetî Newrozu'na çağrı: Öcalan'a selam göndereceğiz
16:27 Halklara Newroz çağrısı: Özgürlüğe vesile olsun
15:52 BM'ye çağrı: Alevilere dönük katliamları durdurun
15:35 Özel'den 'anlaşma' açıklaması: İhtiyatlı bir iyimserlikle takip ediyoruz
14:58 İzmir'de usulsüz radyoaktif atık taşınmasına tepki
14:57 Pelda Doğri'nin taziyesine kitlesel ziyaret
14:27 Sağlıkçılar 14 Mart'ta iş bırakacak
14:24 Tülay Hatimoğulları: Newroz ateşi barış ve demokratik toplum için harlanacak
14:23 İzmir'de kadın cinayeti
14:22 İlham Ehmed: Mutabakatın amacı kıyı bölgesindeki saldırıları durdurmak
14:16 Birçok kentte halk toplantıları: Zaman demokrasiyi inşa zamanıdır
14:15 Suriye'de mutabakatla herkes kazandı
13:39 Bakırhan: Suriye'deki mutabakat metni Öcalan’ın çağrısına uygun
13:10 İstanbul’da deklerasyon açıklandı: Newroz halkların özgür ve eşit yaşama iradesidir
12:32 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Özgürlük müjdesini büyütelim
Bakırhan: Barış türkülerimizi İmralı’ya ulaştıralım
12:21 Bu yılın stranı hazır: Newroz a Azadî
12:19 Meclis'e 9 vekil için fezleke gönderildi
12:11 Koçyiğit: QSD'nin anlaşması Alevi kıyımını durdurmada önemli bir adım
12:10 Gazeteci Yadigar Aygün: Medyada kadınlara alan verilmemeye çalışılıyor
12:07 Abdullah Öcalan'ın avukatları İmralı'ya gitmek için başvurdu
11:57 Dünya basınında QSD ve Suriye geçici yönetimi anlaşması
11:56 Kayyım tarafından toplatılan konteynerlerin belediyeye zararı: 6 milyon 112 bin TL
11:56 QSD’den Tişrîn ve Qereqozak açıklaması: Saldırılar arttı
11:39 Kayyım yolları ne yapıyor ne yaptırıyor
11:31 Arap devletlerinden QSD-Şam anlaşmasına destek
11:29 KYK yurdunda kalan öğrenciler: Ekmek arası ekmek yiyecek duruma geldik
11:19 2025 Newrozu deklarasyonu: Özgürlük ve barış iradesine sahip çıkalım
11:14 Ferhad Şamî: Amacımız savaşı durdurmaktır
10:37 Bafil Talabani: Anlaşma Suriye'de ortak yaşamı ve dayanışmayı güçlendirecek
10:00 Salih Müslim anlaşmanın detaylarını anlattı: Hep beraber yöneteceğiz
09:51 Wanlılar: Öcalan'ın çağrısı yüz yıllık fırsattır, iyi değerlendirilmeli
09:49 Dr. Konak: Ukrayna-Rusya arasında 'barış' imzalatma girişimi yeni bir savaşın hazırlığı
09:35 PYD Eşbaşkanı: Komiteler oluşturulacak ve maddeler konuşulacak
09:32 Çocukları katledilen anneler: Şimdi sıra devlette
09:29 Dr. Peköz: Sürecin ilerlemesi için devlet cesurca politik sorumluluk almalı
09:24 Meteoroloji'den sağanak ve sıcaklık uyarısı
09:23 Gever Barış Anneleri: Öcalan özgür olmalıdır
09:13 Buluşmalarda hangi talepler öne çıkıyor?
09:12 Kayyım; imar, altyapı, kültür, dil ve kadın çalışmalarını rafa kaldırdı
09:11 Kürt dil derneklerinden çağrıya destek
09:09 Babaoğlu'nun kaybedilmesinin üzerinden 31 yıl geçti: Mezar yeri açıklansın
09:09 Demirel: 'Umut hakkı' sürecin temel taşlarından biridir
09:02 Newroz halkı
09:00 11 MART 2025 GÜNDEMİ
08:50 CHP’li 2 belediyeye operasyon: 32 gözaltı
00:46 Anlaşmanın ilk şartı ne oldu?
10/03/2025
23:50 Bismil’de coşkulu Newroz kutlaması
23:32 Direniş sonucu öğrenciler yurda geri alındı
21:48 QSD Suriye geçici yönetimi ile anlaştı
21:25 Fuego Yanardağı patladı
20:28 Silopiya'da polis şiddeti
20:04 İstanbul’da kadın cinayeti
18:29 Sirrin’e SİHA saldırısı: 1 çocuk katledildi
18:11 Emekli polis, evli olduğu kadını katletti
17:40 Tişrin Barajı çevresi bombalanıyor
17:34 Aziz Köylüoğlu için Silêmaniye’de anma
16:37 Babacan: Barış için yol haritası olmalı
Bakırhan: Çağrı artık somut adımlara dönmeli
16:29 Kurtulmuş: Meclis sorumluluğunu yerine getirecek
16:21 Uçar: Çağrının yaşam bulması için yasal düzenlemeler yapılmalı