Suriye’nin yeniden inşasında referans ‘kadın devrimi’ olmalı

img
İZMİR - Suriye’nin yeniden inşasının kadınların olduğu bir sistemle mümkün olduğunu belirten Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya, “Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Referans ‘kadın devrimi’ olmalıdır” dedi. 
 
Kapitalist ataerkil sistemin yarattığı savaş, çatışma, ekonomik kriz ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabaları, kadınlar başta olmak üzere tüm halklara ölüm, şiddet, taciz ve tecavüz ve göç olarak yansıyor. Çatışmaların odağındaki Ortadoğu'dan Avrupa’ya ve ABD'ye kadar kadınlar, kazanımlarına ve haklarına sahip çıkarken, egemenlerin çizdiği sınırları aşarak yeni bir yaşamı kuruyor. Her hakkın büyük mücadeleler sonucunda kazanıldığının farkında olarak tek bir an mücadeleden vazgeçilmiyor.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşanan kadın devrimi, İran ve Rojhilat’tan yükselen "Jin, jiyan, azadi" isyanı ilham kaynağı olurken, dünya kadınları bu slogan etrafında kenetlenerek, egemenlerin dayattığı “kaderi” kabul etmiyor, yeni yüzyılın kadınların yüzyılı olacağını belirtiyor. 
 
Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya ile Ortadoğu özelinde yürütülen savaşı, yeni dünya dizaynı ve kadınların mücadelesini konuştuk. 
 
Ortadoğu'da bir yandan savaş derinleştirilirken, diğer yandan yeni dizaynlar söz konusu. Yaşananlar neyin sonucu ve neye göre planlanıyor?  
 
Bilindiği gibi 3'üncü Dünya Savaşı, 1991 yılında Körfez krizi ve müdahalesiyle derinleşti. Peyderpey değişik aşamalardan geçip günümüze kadar geldi. Son evresini de ‘Arap Baharı’ (halklar baharı) olarak tanımladığımız 2011 yılında Ortadoğu genelinde gelişen ayaklanma sürecinde gördük. Emperyalist güçler, halkların özgürlük talebine müdahale ederek, Ortadoğu'da kendi çıkarları doğrultusunda bir sistem inşa etmek için savaşı derinleştirdi. Uzun bir dönemdir ulus devlet yapılanması, emperyalist güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda geliştirmek istedikleri politikalara yanıt olamıyor. Küresel sermayenin daha rahat yayılabileceği, sınırları daha rahat aşabileceği bir sistem yaratılmak isteniliyor. Burada da özelikle Ortadoğu önemli bir yere sahip. Ortadoğu'nun kadim uygarlık yeri olması, enerji ve su kaynakları, ticaret yollarına sahip olması nedeniyle önem arz ediyor. Emperyalizmin de sömürüsünü geliştirdiği ve derinleştirdiği alanlar oluyor. Bu nedenle Ortadoğu coğrafyası bu dizayn meselelerinin merkezinde yer alıyor.   
 
Yeni dizayn inşasında da bir yandan halkların özgürlük istemi, diğer yandan kapitalist sistemin yaşadığı tıkanıklığı aşmak açısında yön vermeye çalıştığı ve kıyasıya süren bir savaş var. Özelikle son bir yılda Filistin-İsrail Savaşı, 27 Kasım'da Heyet Tehrîr El Şam (HTŞ) öncülüğünde Suriye'nin dizayn edilmesiyle yeni bir döneme girildiğini gösteriyor. Bu yüzden şu an bir yandan emperyalist güçler tarafından dizayn edilmeye çalışılan bir Ortadoğu ve bunun merkezinde Suriye ile Kürdistan var. Ama diğer taraftan da halkların özgürlük istemi ve mücadelesi var. Bu mücadele de kıyasıya sürüyor.  
 
 
 HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
 Yaşanan bu gelişmelerden kadınlar ve halklar nasıl etkileniyor? Süreç nasıl bir tehlike barındırıyor?
 
Bu bir emperyalist paylaşım, dizayn ve sömürü savaşıdır. Sömürünün olduğu yerde de en alt tabakada kadınlar oluyor. Tarihsel süreçte de bu böyledir. Sömürünün ilk geliştirildiği alan kadın emeği ve bedeni olmuştur. Bugün de bu durum hala geçerli. Onun için halklar ve kadınlar benzer kaderi yaşıyor. Kadınların kaderini halklar da yaşıyor. Kadını daha çok metalaştıran, nesneleştiren ve yaşamın dışında konumlandıran politikaları bu dönemde de çok belirgin gördük. Suriye özelinde baktığımızda mevcut tabloda hala devam eden bir süreç ve mücadele var. Şu anda HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen özelikle kadınların haklarını gasp etme açısından geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
Ortadoğu üzerinden sınırlara müdahalelerin derinleştirildiği bir süreçte Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kâbil’i, HTŞ’nin ise Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirmesi süreçleri oldukça birbirine benziyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Emperyalistlerin yürüttüğü 3'üncü Dünya Savaşı’nın temel karakterlerinden biri de; direkt savaşa girmek ve taraf olmak yerine yerel güçleri sahaya sürerek, politikaları doğrultusunda bir sonuç elde etmeye çalışmaktır. Emperyalistlerin tek derdi kendi çıkarları. Taliban da HTŞ de aynı zihniyette. Kadınlar konusunda çok katı politikaları olduğunu biliyoruz. Kadınları yok sayan, mülk olarak gören politikaları var. Çünkü ideolojik olarak erkeği ve İslam’ı esas alan bir yaklaşım söz konusudur. Afganistan'da ciddi bir kadın dramı ve kırımı yaşanıyor. İçeriye kapatılmaktan her türlü çalışma ve yasal haktan yoksun bırakılma durumu var. Aynı tehlike şuan Suriye içinde geçerli. Emperyalist medya tarafından HTŞ ve Colani sevimli gösterilerek, 'değişti’ algısı yaratılmaya çalışıldı. Ama bu çok tutmadı. Kaldı ki HTŞ'nin yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından kadınlara yönelik ilk pratiklerini gördük. Şeriat kanunlarını esas alarak politikalarını uygulamaya çalışıyorlar. Bir kadının yanında erkek olmadan seyahat edememesinden farklı inançlara örtünmeyi dayatan, kadın dış işleri bakanına yönelik muamelesine kadar... Kadını yok sayıyor. Bu durum tüm dünya tarafından irdelenmesi gereken bir tehlike olarak görülüp mücadele edilmesi gereken bir konudur. 
 
 
Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Anayasanın bu minvalde yapılması kalıcı bir barışı sağlar.
 
Suriye’nin yeniden inşası nasıl mümkün, referans olarak ne alınmalıdır? 
 
Suriye'de yaşayan kadınlar inşanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor. HTŞ yönetime geldiğinden bu yana kadınlar her yerde sözünü söyledi. Bu çok değerli. Kadınlar ‘bizi koruyun’ demediler. Anayasa yapımında, barış görüşmelerinde yer almak istediklerini ifade ettiler. 60 yıllık Esad yönetimi ve 11 yıldır yürütülen savaşta özelikle kadınlara yönelik işlenen savaş suçları var. Bunların araştırılmasını istediler. Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Bu kazanımların yeni sisteme mutlaka dahil edilmesi gerekiyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar yaşamın her alanında var ve eşit oranda söz sahibi. Kadınlar, sadece kendileri için değil tüm halklar için özgür bir Suriye istiyor. İnşada kadınların yer alıp anayasanın da bu minvalde yapılması bölgede kalıcı bir barışı sağlar. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye, halklar ve kadınlar açısından önemli bir deneyim sunuyor. Topluma ön açan bir yerde duruyor. Özsavunması ve örgütlenmesiyle örnek teşkil ediyor. Diğer halklarında bu arayışını çok belirgin bir şekilde gördük. Referans, Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın devrimi olmalıdır.
 
Ortadoğu'da, “Arap Baharı” öncesine baktığımızda kadınlar daha çok “korumaya muhtaç” kesim olarak görülürken, günümüzde geliştirdikleri özsavunmalarıyla dikkat çekiyorlar. Bu değişim nasıl yaratıldı? 
 
Mağduriyet dili egemenlerin yarattığı bir dildir. Sadece kadınlar için değil tüm toplum için bu geçerli. Mağduriyet dilini kullandığın oranda egemenler, kurtarıcı, yardım eden, koruyan, kollayan bir yaklaşım içerisine girer. Bu da toplumun kendisinde direniş gücünü açığa çıkarmasını engeller. Bu dil politik ve ideolojik bir dildir. Toplumu kendine yabancılaştıran bir dil, sömürgeciliğin dilidir. Avrupa merkezli politikalarda da bunu görebiliyoruz. Kadına yaklaşım noktasında da bu öyledir. Daha çok liberal yaklaşımların öne çıktığı politikalardır. Kadınlara yönelik geliştirilen mağduriyet dili de politik, kendi gücüne yabancılaştıran, kurtarıcı bekleyen pozisyona sürükleyen dildir.  ‘Halklar Baharı’ döneminde de öyleydi. Bireysel olarak kadını öne çıkaran, bireyin talebi ve başarı öyküsü olarak sunulan yaklaşımlar vardı. 
 
Oysa Kuzey ve Doğu Suriye örneğinde görüyoruz ki kadınların bireysel başarıdan öte kolektif ve örgütlemeden gelen bir başarısı var. Bireysel arayışlarla başarı elde etmek mümkün değil. Kuzey ve Doğu Suriye'de, kendi rüştünü ispatlayan, sadece kendisi için değil, tüm dünyaya ilham veren bir direniş ve duruş var. Bu duruş, Kürdistan kadın özgürlük hareketinin tarihidir. Yaklaşık 50 yıllık mücadelenin oluşturduğu muazzam zengin bir deneyimdir. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de açığa çıkan kadın devrimi buradan besleniyor. Gücünü bu deneyimden alıyor. Kendi fikrini oluşturmak, kim olduğuna dair cevaplar oluşturmak, kendi gücünü tanımak, iktidarların yabancılaşma politikasını görüp bunun alternafini ortaya koyma gücüdür. O nedenle bu devrim bu kadar çekici, ‘bitti’ denilen bir çağda ütopyaların mümkün olabildiğini ortaya koyan bir devrimdir. Bu yüzden etkili. Somutlaşan bir pratiktir. Kadının toplumsal yaşamda eşit ve özgür temelde kurumsallaştırdığı bir sistemin nasıl direngen olabileceğini, mağduriyete ve sömürüye karşı durabileceğini ortaya koyan bir sistemdir. O nedenle sadece Ortadoğu'da değil, dünyada da halklar ve kadınlar Rojava devriminden ilham alıyor.
 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu egemenler için korku yaratan bir noktadadır. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. 
 
Buradan devam etmek istiyorum. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların yükselttiği özgürlük mücadelesi egemenleri korkutuyor mu? 
 
Elbette ki bir korku yaratıyor. Ancak bu korkunun tarihsel sürecinden günümüze etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Sadece Kürt kadınların değil, feminist kadın hareketinin mücadelesi de sistemi köklü değişime zorlayan bir noktada. Feminist hareket 1970'lerde sistemde ciddi sarsıntılara neden oldu. O dönem 3 temel hareket vardı. Ekolojik, feminist ve anarşist hareket, sistemi sarsan hareketlerdi. En etkili olan ise kadın hareketiydi. Sistem, bu değişim gücünü ilk başta görmezden geldi, sonrada itibarsızlaştırmaya çalıştı. Hala da feminizm birçok yerde küfür olarak algılanır. Oysa feminist olmak, kadın bilincinde olmak demektir. Ama onu itibarsızlaştırarak yok etmeye çalıştılar. Egemenler, feminist hareket üzerinden böyle bir politika izledi. Feminist hareket buradan ciddi bir güç kaybına uğradı. Güç kaybında bu politikaların ciddi payı ve katkısı var.  
 
Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye açısından da durum böyle. Emperyal sistemler kadın devrimini kabul etmek istemezler. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. Bu nedenle mutlaka engeller oluşturulur. Toplumun özgür olduğu bir yerde sömürü sisteminden bahsedemezsiniz. Kobanê döneminde özelikle savunma alanında ispatı, kendi varlığı ve toprağına yönelik işgal hareketine yönelik duruşu dünya kamuoyunda ciddi bir umut yarattı. Yanı sıra bunu görmezden gelen yaklaşımlarda oldu. Hala Kuzey ve Doğu Suriye'nin yönetimi bir irade olarak referans alınmıyor. Esas alınan güç QSD savunma gücüdür. Bir halkın temsili değildir. İradeyi, sistemi esas alma onun arkasındaki özgürlükçü yaklaşımı esas alma yerine sadece bir savunma gücünü ele alma o tarzda muamele gösterme durumu var. Egemenlikçi sistemlerin doğası gereği bu böyledir. Bunlar mücadele gerekçesidir. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu da bu anlamda son derece değerli ve egemenler için korku yaratan bir noktadadır.
 
Yoğunlukta Ortadoğu ve Kürt kadınların mücadelesine dikkat çektik. Ancak dünya kadınlarının da, yeni dünya dizaynına karşı önemli itiraz ve direnişleri söz konusu. Dünya kadınlarının bu dönemdeki mücadelesine dair neler söylemek istersiniz? 
 
Elbette ki dünya genelinde ciddi bir kadın direnişi var. 3'üncü Dünya Savaşı sadece Ortadoğu merkezinde yaşanmıyor. Bu savaş dünyanın her yerinde var. 20'nci yüzyılın ilk çeyreği kadınların her alanda geliştirdiği isyanlar, hareketler ve değişim istemiyle damgasını vuran bir çeyrek yüzyıl oldu. Bu anlamıyla bir yandan manipülasyon bir yandan mağduriyette zorlanan politikalar varken, diğer yandan kadınların dünyanın dört bir yandan dayanışmayı örgütleyip, mücadele deneyimlerini geliştiren süreçler olduğunu görüyoruz. 
 
Şili'deki Las Tesis dansı çok önemliydi. Dünyanın her yerine yansıyan bu dansın en belirgin yanı 'Gözüm kapalı da olsa biliyorum; bu tacizi, tecavüzü yapan devlettir' diyor. Bu da kadınların yaşadığı şiddet ve ayrımcı politikaların kaynağını deşifre etmek açısından önemliydi. Pek çok hareket var. En belirgin en damgasını vuran ise 2022'de İran'da ‘Jin, jiyan, azadî’ eylemselliğiydi. Bunlar egemenlerin savaşları karşısında kadınlar cephesinden geliştirilen ve özgürlük talep eden, sadece bir merkezden örgütlenmeyen, ortak istemler etrafında örgütlenen devasa hareketlerdir. 'Jin, jiyan, azadî'nin gerçekten böyle bir etkisi var. Kısa bir süre önce Hindistan'da katledilen genç bir doktor için bu slogan etrafında eylemler oldu. Burada kadınların bir deneyimlerini paylaşma ihtiyacı ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kadın olmaktan kaynaklanan ayrımcı politikaların tespit edildiğini görüyoruz. Bunun için dayanışma ağları, eylemler yapılıyor. Dünya kadınları tarafından da böyle güçlü bir karşı koyuş var. 
 
 
Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor.
 
3'üncü Dünya Savaşı’nın yürütüldüğü günümüzde "Jin, jiyan, azadî" felsefesinin dünya kadınları tarafından sahiplenilmesini erkek egemen sisteme karşı bir cephe ya da müdahale olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
Kuşkusuz bir müdahale var. Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Hesaplaşma ‘öç alma’ gibi algılanıyor. Belki içinde hesaplaşmada vardır ama hesaplaşmanın ötesinde bir şey var. İyileştirmeye dönük bir yaklaşım var. Sadece bir şeyi mahkum etmek yok. Nasıl olacağına dair yol ve yöntemlerle ortaya konuluyor. Örneğin; Reber Apo, kadın ve erkek arasında bozulan ilişkilerin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyor. Bu çok önemli bir tespit. 'Bütün kötülükler bu dengenin bozulmasından açığa çıkmıştır' diyor. İktidar, hiyerarşi, sömürü ve şiddet gibi bildiğimiz tüm kötülüklerin kaynağı buradan toplum ve halklar üzerine yayılıyor. O nedenle kadınlardan yana geliştirilen böyle bir itiraz aynı zamanda bozulan dengeyi yeniden onarma amaçlıdır.
 
Toplum büyük oranda ataerkil sistemin kültürüyle, zihniyetiyle ve kurumsallaşmasıyla vücut buluyor. O nedenle toplumun tümünü reddedemeyiz. Toplumsallığa ait demokratik değerleri tutup, bunun karşısında iktidarı, şiddeti üreten, dengenin bozulmasına yol açan etkenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Böyle ele aldığımızda bu, ciddi ve radikal bir müdahaleyi gerektiriyor. O nedenle evet kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü sistemin en altında sömürge olan kadındır, kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor. Feminist hareket, kadınla sınırlı kalıp kadın özgürlüğünü esas alarak sistemi değiştirebileceğini düşündü. Ama Kürt kadın hareketi burada biraz daha farklı bir yerde duruyor. Yani kadının özgürleşmesi kadar erkeğin özgürleşmesi sorunu da var. Özellikle ‘erkeği öldürmek’ konsepti bu anlamda kadın özgürlüğünü tamamlayan bir konsepttir. Bu anlamıyla bütüncül bir yaklaşımla konuyu ele alıyoruz. Bu da müdahalenin radikal olmasını ve toplumsal değişim-dönüşümü beraberinde getiren bir yaklaşımdır. 
 
Son olarak yeni yüz yılın kadınların yüzyılı olması için ne yapılması gerekiyor? Kadınlara mesajınız nedir?
 
Bu yüz yılda dünya genelinde kadınlardan yana güçlü itiraz ve arayışlar var. 21'inci yüzyılın kadın yüzyılı olmasının en önemli etkenlerinden biri her kadının bulunduğu yerde mücadeleyi geliştirmesidir. Bu noktada örgütlenmek çok önemli. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların HTŞ karşısındaki güçlü duruşlarının kaynağında örgütlülüğü, ideolojik bilinci ve savunma gücü var. Eğer savunma gücün yoksa sistem çok rahatlıkla seni kurban olarak sunabiliyor. Bu nedenle özsavunma çok önemli. Bu anlamıyla önümüzdeki dönem açısından en önemli şeylerden birisi dünyanın neresinde olursa olsun kadınların deneyimlerini paylaşabileceği, dayanışabileceği ağlar oluşturarak, özsavunmasını güçlendirmesidir. Bunu sağlayabildiğimiz oranda 21'inci yüzyılı kadın yüzyılı yapabilme şansımız olacak.  21'inci yüzyılın ilk çeyreği bu umudu hepimize verdi. Kadınların güçlü itirazlarını, sınırları aşan buluşmaları görebildik. Bunlar önümüzdeki yıllarda da güçlenerek devam edecek. Umudum ve çağrım bu yönde. 
 
MA / Semra Turan 

Diğer başlıklar

23:25 BMGK'de Gazze'de acil ateşkes tasarısını ABD veto etti
22:35 Rusya'da 7.8 büyüklüğünde deprem
22:00 İBB'den Kobanê Davası açıklaması: İstinaftan vazgeçilecektir
21:53 Adnan Çelebi 31 yılın ardından tahliye edildi
21:27 Şam kırsalında 3 kişi öldü
21:24 BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen istifa ediyor
21:10 Özgür Özel: Kent uzlaşısı davası Türkiye için bir utançtır
19:46 32 yılın ardından tahliye olan Esin'e ziyaret
19:40 DEM Parti'li üyeler: Komisyondan çekilmedik, zehirli dile tepki gösterdik
19:17 Mûş İl Özel İdaresi'nden 'meclis üyelerinin taleplerini değerlendirmeyin' talimatı
18:52 Kobane Davası’ındaki beraat kararına itiraz: Et ve Süt Kurumu bin 500 liranın peşinde
18:38 Kadınlardan İmralı'ya mektup
18:34 MKG, Wan'da şube açtı
18:10 Barış Anneleri: Sürecin gereklilikleri yerine getirilmeli
18:07 Çanakkale'de orman yangını
18:03 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Kent uzlaşısı suç değildir
17:45 Cizîr'de bir caddeye Sırrı Süreyya Önder ismi verildi
17:40 ‘Kent Uzlaşısı’ davası sonrası açıklama
17:16 DEM Parti, Çanakkale’de kadınlarla süreci konuştu
17:11 Kent Uzlaşısı davasında sadece bir tahliye çıktı
17:08 Komisyonun 11’inci toplantısı sona erdi: Koruculuk sistemi son bulmalı
16:58 Birçok kentte ‘Barış için imza’ kampanyası YENİLENDİ
16:48 Abdulbaki Esen’in taziyesine kitlesel ziyaret
16:33 Türkdoğan: Komite kararı beklentinin altında, ama Öcalan'ın siyasi kabulüdür
16:28 Komisyon'da Öcalan’a teşekkür ve hukuki güvence vurgusu
16:25 İsrail’in Gazze saldırıları sürüyor: 79 kişi katledildi
16:17 Asrın Hukuk Bürosu: Meclis acilen ‘umut hakkı’ kararını gündemine alarak yasallaştırmalı
16:12 Mêrdîn’de doktora saldırı protesto edildi
16:03 Fransa’da 100 binler alanlarda
16:02 Öcalan’ın mesajını alan Eyn İsalı kanaat önderleri: QSD’nin yanındayız
15:22 RTÜK'ten dijital platformlara ceza
15:16 Eren Keskin: Komite’nin verdiği süre çok uzun
15:01 Kurum temsilcilerinden AK Bakanlar Komitesi yorumu: Komisyon hızlı ve etkili adım atmalı
14:48 ABD, Suriye üzerine çalışan bazı diplomatlarını görevden aldı
14:43 Hizbullahçı dernekten komisyonda provokasyon: DEM Parti salonu terk etti
14:34 Komisyonun 11'inci toplantısı: Kürtlerin barış arayışı sadece silahların susması değildir
13:53 15 il için 'sarı kod' uyarısı
13:52 19 gazetecinin davası: 10 tanık dinlenmeyecek, yurt dışı yasağı kaldırılmadı
13:29 KESK’ten OVP ile dayatılan kölelik koşullarına karşı mücadele çağrısı
13:27 Bedirhanoğlu'ndan komisyona: Yerinden yönetim talep ediyorum
13:17 31 yılın ardından tahliye edildi
12:38 Barış Anneleri'nden konferans hazırlığı
11:56 Amed'deki 'umut hakkı' yürüyüşünde öne çıkan talepler
11:47 AK, Türkiye'yi Demirtaş'ı serbest bırakmaya çağırdı
11:19 Meclis komisyonunun 11’inci toplantısı başladı
11:01 AK'den 'umut hakkı' kararı: Türkiye’ye süre verdi, komisyona işaret etti
10:16 İddia: Müdür karanlık geçmişini perdelemek için tahliyeleri erteliyor
10:12 ‘Rant’ projeleri reddedilince DEM Parti’yi karaladılar
09:59 İşte Türkiye’nin 'statüsüz Kürt' diplomasi trafiğinin detayları
09:51 Wan’daki kayyımdan kışkırtıcı adım
09:35 Wan'dan haykırdılar: Öcalan'ın özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür
09:10 Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri açıklandı
09:05 Rapor: Depremzedelerin koşulları değişmedi, sağlık sorunları arttı
09:03 Gimgim’da bal hasadı: Bu sene verim de kalite de düşük
09:02 Sağlıkta şiddetin boyutu: 13 yılda 123 bin başvuru
09:00 ‘Kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci birlikte yaşamı temin edebilir’
09:00 18 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
17/09/2025
23:27 Şara ile Kalın görüşmesinde anlaşmazlık
23:15 Hunergeha Welat'tan 'Vê carê rast e' klibi
22:57 Keskin Bayındır: Kanunlar artık 'Öcalan özgür olmalı' diyor, uygulayın
21:27 Fed’den yılın ilk faiz indirimi
21:18 Komisyonun 10'uncu toplantısı sona erdi: Etkili adımlar atılsın
21:08 Amed'de sağlıklı yaşam için bisiklet turu
20:44 Mersin'de polisin 2 saatlik ablukasını aşan kitle yürüdü
20:28 ‘Barış istiyoruz’ kampanyasına yoğun ilgi
19:50 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Umut hakkı demokratik entegrasyon için önemli anahtardır
19:14 İsviçre'den seslendiler: Umut hakkı tanınsın, barış yolu açılsın
19:04 KHK eylemi 338'inci haftasında
18:55 Wan’da binler Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürüdü
18:33 Akademisyenler Meclis komisyonunda: Anayasa barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınabilir
17:47 Gazze'de katledilenlerin sayısı 65 bini geçti
17:40 Amed yürüyüşünde Abdullah Öcalan’ın dev posteri açıldı
17:02 MİT Başkanı Şara ile görüşecek
16:45 Bayrampaşa Belediye Başkanı görevden alındı
16:44 Cemaatteki tecavüz davasında karar bozuldu, cezalar arttırıldı
16:40 Çadır eylemindeki işçilerden yeni kararlar
16:35 Geçici hükümet Nepal’de ulusal yas ilan etti
16:20 Tahliyeye kurul engeli
15:39 Kuzey ve Doğu Suriye halkları, Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
15:35 Wan'da yürüyüşe son çağrı
15:04 3 yılda İran 2 bin 910 kişiyi idam etti
14:52 Meclis Başkanı Kurtulmuş: Elimizi çabuk tutmalıyız
14:43 Sanatçılardan ‘Barışı toplumsallaştırmak’ buluşması
14:42 30 yıllık tutsağın, kardeşinin cenazesine katılma talebine ret
14:40 Êlih'te aynı aileden 4 kişinin katledilmesi protesto edildi
14:22 ‘Kent uzlaşısı’ davasına çağrı
14:13 Komisyonun 10’uncu toplantısı başladı
14:06 İnsan hakları örgütlerinden Zeyneb Celaliyan’ın tedavi hakkı için çağrı
13:38 Abdullah Öcalan: Hukuksal çözüm aşamasına gelindi
13:02 ‘Komisyon Öcalan ile görüşmeli, yasal düzenlemeler konuşulmalı'
12:34 Zeyneb Celaliyan'dan mektup: Zulme sessiz kalmayın
12:18 Kayyımın kapattığı Alo Şiddet Hattı yeniden hizmete sunuldu
11:59 AYM kararı hiçe sayılıyor: 'Sanal devriye'den 25 hesaba erişim engeli
11:42 Mêrdîn'de doktor saldırıya uğradı
11:30 Z.Ş.'yi öldürmeye teşebbüs eden sanığın duruşması ertelendi
11:29 Kazanhan'ın annesinden mahkemeye: Katili siz mi saklıyorsunuz?
11:28 DBP'den hükümete 'umut hakkı' çağrısı: Kararlar uygulanmalı
11:02 İranlı Prof. Dabashi: Bilge Öcalan’ın çağrısı bölgede kalıcı bir etki yaratacak
10:52 Köyceğiz Belediyesi Başkan Yardımcısı Örnek gözaltına alındı
10:34 Muğla'da orman yangını
10:11 'Kent Uzlaşısı' davası: Kürtlerin seçme ve seçilme hakkına saldırıdır
10:08 Arap aşiretleri öncüleri: Öcalan’ın mesajı halkların kardeşliğini güçlendiriyor
10:00 Amed ve Mêrdîn'de Musa Anter anması yapılacak
09:38 ‘Komisyon anadilde eğitimin önündeki bariyerleri kaldırmalı’
09:21 Öcalan Avrupa'ya gidişleri eleştirdi: Gençlere bilinçli bir göçertme politikası uygulanıyor
09:19 Türkiye Suriye'de ateşle oynuyor
09:18 Prof. Kariane Westrheim: Konsey ‘umut hakkı’na dair Türkiye’yi harekete geçirmeli
09:17 HDK’li Çakmak: Temel hedefimiz barışın toplumsallaşması
09:17 Katliam ihalesi: Av kotası arz talep doğrultusunda belirleniyor
09:12 Görme engelli dengbêjlerin dünyası: Xewnên Tarî
09:11 Av. Tekin: Komite 'umut hakkı' için Türkiye'ye baskı kurmalı
09:09 Şerzan Kurt’un babası: Süreçten umutluyuz, eşitlik istiyoruz
09:07 Amed-Wan arasında yaklaşık 1 yıldır adalet arıyor: Rojin’e ne oldu?
09:04 Tutsak yakınlarının süreç beklentisi: Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü
09:01 Üniversite kütüphanesi valiliğe tahsis edildi: Eğitimciler tepkili
09:00 ATK’den yüzde 94 engelli tutsağa: DAİŞ’e karşı neden savaştın?
09:00 17 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
16/09/2025
23:27 Bayrampaşa Belediyesi Başkanı dahil 20 kişi tutuklandı
23:05 DEM Parti'li Çandar: Demirtaş ve Mızraklı serbest bırakılmalı
22:13 İngiliz sendikalarından Avrupa Konseyi’ne Abdullah Öcalan çağrısı
22:07 KESK'ten yarı zamanlı çalışma yönetmeliğine dava
21:06 Kalkan: Çözüm Önder Apo’nun özgürlüğüyle gelişir
20:54 Mersin ve Amed’de ilçe ilçe ‘umut hakkı’ yürüyüşüne çağrı
20:36 DEM Partili belediye eşbaşkanlarından kadın buluşması
19:44 İran rejimi 16 günde 126 insanı idam etti
19:41 Direnişteki işçilerden destek çağrısı
19:20 UN Women raporu: Dünya kadın haklarında alarm veriyor
19:15 Kayyım atanan belediye eşbaşkanlarından ‘Barış için imza standı’na ziyaret
19:10 Adana’dan Akbelen’e destek: 7554 sayılı yasa iptal edilmeli
18:14 Kadınlar Jîna Emînî için alanlarda: Jin jiyan azadî
17:32 Trump'tan Hamas'a: Tüm rehineleri hemen serbest bırakın
17:23 Wan’nın tüm ilçelerinde 'umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
16:54 İran Konsolosluğu önünde Jîna Emînî anması: Özgür yaşamı inşa edeceğiz
16:53 BES'ten TİS kararlarına karşı imza kampanyası
16:42 'Öcalan'ın özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür'
16:18 HDK soruşturmasında beraat ve ‘kovuşturmanın durması’ kararı
16:10 Mezopotamya Su Forumu Amed'de gerçekleştirilecek
15:26 ‘Özgürlük felsefesi dünyaya yayıldı’
15:20 Yandaş medyanın Pınar Aydınlar manipülasyonu
15:18 Tevriz Dora davası 10 Şubat’ta ertelendi
15:04 Kadın derneklerinden AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
15:00 Türkiye futbolunda ilk: Formada Kürtçe slogan yer aldı
14:18 Wan'da yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğü sağlanmalı
14:10 Gazi Yaşargil'de sağlıkçılara dönük şiddet protesto edildi
14:07 Sûrfest programı belli oldu
13:49 Seqiz'da 'Jîna Emînî' grevi
13:39 Erdoğan: Süreç ivme kazanıyor
13:29 ÖHD'den Meclis'e çağrı: Kürtçeyi resmi statüye kavuşturun
13:25 Tutsaklara kitap engeli: Kurum güvenliğini bozabilir
13:24 ‘Jin, jiyan, azadî özgür bir yaşamın manifestosu’