Suriye’nin yeniden inşasında referans ‘kadın devrimi’ olmalı

img
İZMİR - Suriye’nin yeniden inşasının kadınların olduğu bir sistemle mümkün olduğunu belirten Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya, “Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Referans ‘kadın devrimi’ olmalıdır” dedi. 
 
Kapitalist ataerkil sistemin yarattığı savaş, çatışma, ekonomik kriz ve Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme çabaları, kadınlar başta olmak üzere tüm halklara ölüm, şiddet, taciz ve tecavüz ve göç olarak yansıyor. Çatışmaların odağındaki Ortadoğu'dan Avrupa’ya ve ABD'ye kadar kadınlar, kazanımlarına ve haklarına sahip çıkarken, egemenlerin çizdiği sınırları aşarak yeni bir yaşamı kuruyor. Her hakkın büyük mücadeleler sonucunda kazanıldığının farkında olarak tek bir an mücadeleden vazgeçilmiyor.
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşanan kadın devrimi, İran ve Rojhilat’tan yükselen "Jin, jiyan, azadi" isyanı ilham kaynağı olurken, dünya kadınları bu slogan etrafında kenetlenerek, egemenlerin dayattığı “kaderi” kabul etmiyor, yeni yüzyılın kadınların yüzyılı olacağını belirtiyor. 
 
Jineolojî Akademisi üyesi Elif Kaya ile Ortadoğu özelinde yürütülen savaşı, yeni dünya dizaynı ve kadınların mücadelesini konuştuk. 
 
Ortadoğu'da bir yandan savaş derinleştirilirken, diğer yandan yeni dizaynlar söz konusu. Yaşananlar neyin sonucu ve neye göre planlanıyor?  
 
Bilindiği gibi 3'üncü Dünya Savaşı, 1991 yılında Körfez krizi ve müdahalesiyle derinleşti. Peyderpey değişik aşamalardan geçip günümüze kadar geldi. Son evresini de ‘Arap Baharı’ (halklar baharı) olarak tanımladığımız 2011 yılında Ortadoğu genelinde gelişen ayaklanma sürecinde gördük. Emperyalist güçler, halkların özgürlük talebine müdahale ederek, Ortadoğu'da kendi çıkarları doğrultusunda bir sistem inşa etmek için savaşı derinleştirdi. Uzun bir dönemdir ulus devlet yapılanması, emperyalist güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda geliştirmek istedikleri politikalara yanıt olamıyor. Küresel sermayenin daha rahat yayılabileceği, sınırları daha rahat aşabileceği bir sistem yaratılmak isteniliyor. Burada da özelikle Ortadoğu önemli bir yere sahip. Ortadoğu'nun kadim uygarlık yeri olması, enerji ve su kaynakları, ticaret yollarına sahip olması nedeniyle önem arz ediyor. Emperyalizmin de sömürüsünü geliştirdiği ve derinleştirdiği alanlar oluyor. Bu nedenle Ortadoğu coğrafyası bu dizayn meselelerinin merkezinde yer alıyor.   
 
Yeni dizayn inşasında da bir yandan halkların özgürlük istemi, diğer yandan kapitalist sistemin yaşadığı tıkanıklığı aşmak açısında yön vermeye çalıştığı ve kıyasıya süren bir savaş var. Özelikle son bir yılda Filistin-İsrail Savaşı, 27 Kasım'da Heyet Tehrîr El Şam (HTŞ) öncülüğünde Suriye'nin dizayn edilmesiyle yeni bir döneme girildiğini gösteriyor. Bu yüzden şu an bir yandan emperyalist güçler tarafından dizayn edilmeye çalışılan bir Ortadoğu ve bunun merkezinde Suriye ile Kürdistan var. Ama diğer taraftan da halkların özgürlük istemi ve mücadelesi var. Bu mücadele de kıyasıya sürüyor.  
 
 
 HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
 Yaşanan bu gelişmelerden kadınlar ve halklar nasıl etkileniyor? Süreç nasıl bir tehlike barındırıyor?
 
Bu bir emperyalist paylaşım, dizayn ve sömürü savaşıdır. Sömürünün olduğu yerde de en alt tabakada kadınlar oluyor. Tarihsel süreçte de bu böyledir. Sömürünün ilk geliştirildiği alan kadın emeği ve bedeni olmuştur. Bugün de bu durum hala geçerli. Onun için halklar ve kadınlar benzer kaderi yaşıyor. Kadınların kaderini halklar da yaşıyor. Kadını daha çok metalaştıran, nesneleştiren ve yaşamın dışında konumlandıran politikaları bu dönemde de çok belirgin gördük. Suriye özelinde baktığımızda mevcut tabloda hala devam eden bir süreç ve mücadele var. Şu anda HTŞ öncülüğünde milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi bir siyaset hakim kılınmaya çalışılıyor. Esad politikalarından daha geriye düşen özelikle kadınların haklarını gasp etme açısından geriye düşen bir yönetim tehlikesi mevcut.      
 
Ortadoğu üzerinden sınırlara müdahalelerin derinleştirildiği bir süreçte Taliban’ın Afganistan’ın başkenti Kâbil’i, HTŞ’nin ise Suriye’nin başkenti Şam’ı ele geçirmesi süreçleri oldukça birbirine benziyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Emperyalistlerin yürüttüğü 3'üncü Dünya Savaşı’nın temel karakterlerinden biri de; direkt savaşa girmek ve taraf olmak yerine yerel güçleri sahaya sürerek, politikaları doğrultusunda bir sonuç elde etmeye çalışmaktır. Emperyalistlerin tek derdi kendi çıkarları. Taliban da HTŞ de aynı zihniyette. Kadınlar konusunda çok katı politikaları olduğunu biliyoruz. Kadınları yok sayan, mülk olarak gören politikaları var. Çünkü ideolojik olarak erkeği ve İslam’ı esas alan bir yaklaşım söz konusudur. Afganistan'da ciddi bir kadın dramı ve kırımı yaşanıyor. İçeriye kapatılmaktan her türlü çalışma ve yasal haktan yoksun bırakılma durumu var. Aynı tehlike şuan Suriye içinde geçerli. Emperyalist medya tarafından HTŞ ve Colani sevimli gösterilerek, 'değişti’ algısı yaratılmaya çalışıldı. Ama bu çok tutmadı. Kaldı ki HTŞ'nin yönetimi ele geçirmesinin hemen ardından kadınlara yönelik ilk pratiklerini gördük. Şeriat kanunlarını esas alarak politikalarını uygulamaya çalışıyorlar. Bir kadının yanında erkek olmadan seyahat edememesinden farklı inançlara örtünmeyi dayatan, kadın dış işleri bakanına yönelik muamelesine kadar... Kadını yok sayıyor. Bu durum tüm dünya tarafından irdelenmesi gereken bir tehlike olarak görülüp mücadele edilmesi gereken bir konudur. 
 
 
Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Anayasanın bu minvalde yapılması kalıcı bir barışı sağlar.
 
Suriye’nin yeniden inşası nasıl mümkün, referans olarak ne alınmalıdır? 
 
Suriye'de yaşayan kadınlar inşanın nasıl olması gerektiğini ortaya koyuyor. HTŞ yönetime geldiğinden bu yana kadınlar her yerde sözünü söyledi. Bu çok değerli. Kadınlar ‘bizi koruyun’ demediler. Anayasa yapımında, barış görüşmelerinde yer almak istediklerini ifade ettiler. 60 yıllık Esad yönetimi ve 11 yıldır yürütülen savaşta özelikle kadınlara yönelik işlenen savaş suçları var. Bunların araştırılmasını istediler. Kadınların var olabildiği bir sistemle yeniden inşa mümkündür. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın kazanımlarını yok sayan bir Suriye olamaz. Bu kazanımların yeni sisteme mutlaka dahil edilmesi gerekiyor. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar yaşamın her alanında var ve eşit oranda söz sahibi. Kadınlar, sadece kendileri için değil tüm halklar için özgür bir Suriye istiyor. İnşada kadınların yer alıp anayasanın da bu minvalde yapılması bölgede kalıcı bir barışı sağlar. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye, halklar ve kadınlar açısından önemli bir deneyim sunuyor. Topluma ön açan bir yerde duruyor. Özsavunması ve örgütlenmesiyle örnek teşkil ediyor. Diğer halklarında bu arayışını çok belirgin bir şekilde gördük. Referans, Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadın devrimi olmalıdır.
 
Ortadoğu'da, “Arap Baharı” öncesine baktığımızda kadınlar daha çok “korumaya muhtaç” kesim olarak görülürken, günümüzde geliştirdikleri özsavunmalarıyla dikkat çekiyorlar. Bu değişim nasıl yaratıldı? 
 
Mağduriyet dili egemenlerin yarattığı bir dildir. Sadece kadınlar için değil tüm toplum için bu geçerli. Mağduriyet dilini kullandığın oranda egemenler, kurtarıcı, yardım eden, koruyan, kollayan bir yaklaşım içerisine girer. Bu da toplumun kendisinde direniş gücünü açığa çıkarmasını engeller. Bu dil politik ve ideolojik bir dildir. Toplumu kendine yabancılaştıran bir dil, sömürgeciliğin dilidir. Avrupa merkezli politikalarda da bunu görebiliyoruz. Kadına yaklaşım noktasında da bu öyledir. Daha çok liberal yaklaşımların öne çıktığı politikalardır. Kadınlara yönelik geliştirilen mağduriyet dili de politik, kendi gücüne yabancılaştıran, kurtarıcı bekleyen pozisyona sürükleyen dildir.  ‘Halklar Baharı’ döneminde de öyleydi. Bireysel olarak kadını öne çıkaran, bireyin talebi ve başarı öyküsü olarak sunulan yaklaşımlar vardı. 
 
Oysa Kuzey ve Doğu Suriye örneğinde görüyoruz ki kadınların bireysel başarıdan öte kolektif ve örgütlemeden gelen bir başarısı var. Bireysel arayışlarla başarı elde etmek mümkün değil. Kuzey ve Doğu Suriye'de, kendi rüştünü ispatlayan, sadece kendisi için değil, tüm dünyaya ilham veren bir direniş ve duruş var. Bu duruş, Kürdistan kadın özgürlük hareketinin tarihidir. Yaklaşık 50 yıllık mücadelenin oluşturduğu muazzam zengin bir deneyimdir. 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'de açığa çıkan kadın devrimi buradan besleniyor. Gücünü bu deneyimden alıyor. Kendi fikrini oluşturmak, kim olduğuna dair cevaplar oluşturmak, kendi gücünü tanımak, iktidarların yabancılaşma politikasını görüp bunun alternafini ortaya koyma gücüdür. O nedenle bu devrim bu kadar çekici, ‘bitti’ denilen bir çağda ütopyaların mümkün olabildiğini ortaya koyan bir devrimdir. Bu yüzden etkili. Somutlaşan bir pratiktir. Kadının toplumsal yaşamda eşit ve özgür temelde kurumsallaştırdığı bir sistemin nasıl direngen olabileceğini, mağduriyete ve sömürüye karşı durabileceğini ortaya koyan bir sistemdir. O nedenle sadece Ortadoğu'da değil, dünyada da halklar ve kadınlar Rojava devriminden ilham alıyor.
 
 
Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu egemenler için korku yaratan bir noktadadır. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. 
 
Buradan devam etmek istiyorum. Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınların yükselttiği özgürlük mücadelesi egemenleri korkutuyor mu? 
 
Elbette ki bir korku yaratıyor. Ancak bu korkunun tarihsel sürecinden günümüze etkilerine dikkat çekmek istiyorum. Sadece Kürt kadınların değil, feminist kadın hareketinin mücadelesi de sistemi köklü değişime zorlayan bir noktada. Feminist hareket 1970'lerde sistemde ciddi sarsıntılara neden oldu. O dönem 3 temel hareket vardı. Ekolojik, feminist ve anarşist hareket, sistemi sarsan hareketlerdi. En etkili olan ise kadın hareketiydi. Sistem, bu değişim gücünü ilk başta görmezden geldi, sonrada itibarsızlaştırmaya çalıştı. Hala da feminizm birçok yerde küfür olarak algılanır. Oysa feminist olmak, kadın bilincinde olmak demektir. Ama onu itibarsızlaştırarak yok etmeye çalıştılar. Egemenler, feminist hareket üzerinden böyle bir politika izledi. Feminist hareket buradan ciddi bir güç kaybına uğradı. Güç kaybında bu politikaların ciddi payı ve katkısı var.  
 
Şimdi Kuzey ve Doğu Suriye açısından da durum böyle. Emperyal sistemler kadın devrimini kabul etmek istemezler. Çünkü kadınların özgür olduğu bir toplumsallıkta sömürünün imkan ve olanakları yoktur. Bu nedenle mutlaka engeller oluşturulur. Toplumun özgür olduğu bir yerde sömürü sisteminden bahsedemezsiniz. Kobanê döneminde özelikle savunma alanında ispatı, kendi varlığı ve toprağına yönelik işgal hareketine yönelik duruşu dünya kamuoyunda ciddi bir umut yarattı. Yanı sıra bunu görmezden gelen yaklaşımlarda oldu. Hala Kuzey ve Doğu Suriye'nin yönetimi bir irade olarak referans alınmıyor. Esas alınan güç QSD savunma gücüdür. Bir halkın temsili değildir. İradeyi, sistemi esas alma onun arkasındaki özgürlükçü yaklaşımı esas alma yerine sadece bir savunma gücünü ele alma o tarzda muamele gösterme durumu var. Egemenlikçi sistemlerin doğası gereği bu böyledir. Bunlar mücadele gerekçesidir. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların duruşu da bu anlamda son derece değerli ve egemenler için korku yaratan bir noktadadır.
 
Yoğunlukta Ortadoğu ve Kürt kadınların mücadelesine dikkat çektik. Ancak dünya kadınlarının da, yeni dünya dizaynına karşı önemli itiraz ve direnişleri söz konusu. Dünya kadınlarının bu dönemdeki mücadelesine dair neler söylemek istersiniz? 
 
Elbette ki dünya genelinde ciddi bir kadın direnişi var. 3'üncü Dünya Savaşı sadece Ortadoğu merkezinde yaşanmıyor. Bu savaş dünyanın her yerinde var. 20'nci yüzyılın ilk çeyreği kadınların her alanda geliştirdiği isyanlar, hareketler ve değişim istemiyle damgasını vuran bir çeyrek yüzyıl oldu. Bu anlamıyla bir yandan manipülasyon bir yandan mağduriyette zorlanan politikalar varken, diğer yandan kadınların dünyanın dört bir yandan dayanışmayı örgütleyip, mücadele deneyimlerini geliştiren süreçler olduğunu görüyoruz. 
 
Şili'deki Las Tesis dansı çok önemliydi. Dünyanın her yerine yansıyan bu dansın en belirgin yanı 'Gözüm kapalı da olsa biliyorum; bu tacizi, tecavüzü yapan devlettir' diyor. Bu da kadınların yaşadığı şiddet ve ayrımcı politikaların kaynağını deşifre etmek açısından önemliydi. Pek çok hareket var. En belirgin en damgasını vuran ise 2022'de İran'da ‘Jin, jiyan, azadî’ eylemselliğiydi. Bunlar egemenlerin savaşları karşısında kadınlar cephesinden geliştirilen ve özgürlük talep eden, sadece bir merkezden örgütlenmeyen, ortak istemler etrafında örgütlenen devasa hareketlerdir. 'Jin, jiyan, azadî'nin gerçekten böyle bir etkisi var. Kısa bir süre önce Hindistan'da katledilen genç bir doktor için bu slogan etrafında eylemler oldu. Burada kadınların bir deneyimlerini paylaşma ihtiyacı ve dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar kadın olmaktan kaynaklanan ayrımcı politikaların tespit edildiğini görüyoruz. Bunun için dayanışma ağları, eylemler yapılıyor. Dünya kadınları tarafından da böyle güçlü bir karşı koyuş var. 
 
 
Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor.
 
3'üncü Dünya Savaşı’nın yürütüldüğü günümüzde "Jin, jiyan, azadî" felsefesinin dünya kadınları tarafından sahiplenilmesini erkek egemen sisteme karşı bir cephe ya da müdahale olduğunu söyleyebilir miyiz?
 
Kuşkusuz bir müdahale var. Müdahale olmadan değişim mümkün değil. Hesaplaşma ‘öç alma’ gibi algılanıyor. Belki içinde hesaplaşmada vardır ama hesaplaşmanın ötesinde bir şey var. İyileştirmeye dönük bir yaklaşım var. Sadece bir şeyi mahkum etmek yok. Nasıl olacağına dair yol ve yöntemlerle ortaya konuluyor. Örneğin; Reber Apo, kadın ve erkek arasında bozulan ilişkilerin tüm kötülüklerin kaynağı olduğunu söylüyor. Bu çok önemli bir tespit. 'Bütün kötülükler bu dengenin bozulmasından açığa çıkmıştır' diyor. İktidar, hiyerarşi, sömürü ve şiddet gibi bildiğimiz tüm kötülüklerin kaynağı buradan toplum ve halklar üzerine yayılıyor. O nedenle kadınlardan yana geliştirilen böyle bir itiraz aynı zamanda bozulan dengeyi yeniden onarma amaçlıdır.
 
Toplum büyük oranda ataerkil sistemin kültürüyle, zihniyetiyle ve kurumsallaşmasıyla vücut buluyor. O nedenle toplumun tümünü reddedemeyiz. Toplumsallığa ait demokratik değerleri tutup, bunun karşısında iktidarı, şiddeti üreten, dengenin bozulmasına yol açan etkenleri ortadan kaldırmamız gerekiyor. Böyle ele aldığımızda bu, ciddi ve radikal bir müdahaleyi gerektiriyor. O nedenle evet kadınlar tarafından sistemi kökten değişime zorlayan radikal bir müdahale var. Çünkü sistemin en altında sömürge olan kadındır, kadının başkaldırması köklü bir değişimi de şart kılıyor. Feminist hareket, kadınla sınırlı kalıp kadın özgürlüğünü esas alarak sistemi değiştirebileceğini düşündü. Ama Kürt kadın hareketi burada biraz daha farklı bir yerde duruyor. Yani kadının özgürleşmesi kadar erkeğin özgürleşmesi sorunu da var. Özellikle ‘erkeği öldürmek’ konsepti bu anlamda kadın özgürlüğünü tamamlayan bir konsepttir. Bu anlamıyla bütüncül bir yaklaşımla konuyu ele alıyoruz. Bu da müdahalenin radikal olmasını ve toplumsal değişim-dönüşümü beraberinde getiren bir yaklaşımdır. 
 
Son olarak yeni yüz yılın kadınların yüzyılı olması için ne yapılması gerekiyor? Kadınlara mesajınız nedir?
 
Bu yüz yılda dünya genelinde kadınlardan yana güçlü itiraz ve arayışlar var. 21'inci yüzyılın kadın yüzyılı olmasının en önemli etkenlerinden biri her kadının bulunduğu yerde mücadeleyi geliştirmesidir. Bu noktada örgütlenmek çok önemli. Kuzey ve Doğu Suriye'deki kadınların HTŞ karşısındaki güçlü duruşlarının kaynağında örgütlülüğü, ideolojik bilinci ve savunma gücü var. Eğer savunma gücün yoksa sistem çok rahatlıkla seni kurban olarak sunabiliyor. Bu nedenle özsavunma çok önemli. Bu anlamıyla önümüzdeki dönem açısından en önemli şeylerden birisi dünyanın neresinde olursa olsun kadınların deneyimlerini paylaşabileceği, dayanışabileceği ağlar oluşturarak, özsavunmasını güçlendirmesidir. Bunu sağlayabildiğimiz oranda 21'inci yüzyılı kadın yüzyılı yapabilme şansımız olacak.  21'inci yüzyılın ilk çeyreği bu umudu hepimize verdi. Kadınların güçlü itirazlarını, sınırları aşan buluşmaları görebildik. Bunlar önümüzdeki yıllarda da güçlenerek devam edecek. Umudum ve çağrım bu yönde. 
 
MA / Semra Turan 

Diğer başlıklar

18/12/2025
23:22 DEM Parti’den TFF’ye çağrı: Cezai yaptırım ağırlaştırılmalı
22:33 İlk 8 maddesi görüşüldü: Bu bütçe emeğin değil
21:44 Ayşe Şan, konser ile anıldı
21:12 Cenk Yiğiter’e saldıranlara hapis cezası verildi
21:06 Kuyu Tipi Cezaevleri paneli: Mekanın yarattığı şiddet rejimi
19:53 KESK: Yoksulluk ve adaletsizlik normalleştirildi
19:47 Devrimci Parti: Devrimci tutsaklara özgürlük için harekete geçelim
19:42 Arkaş: Askerlerin mezarına çiçek koymaya varım, peki ya siz var mısınız?
18:22 Denizli’de çocuk işçi yandı
18:20 Hakan Fidan, QSD'yi hedef aldı
17:47 Ebex’te Sima Semend Kadın Eserleri Kütüphanesi açıldı
17:44 Leyla Zana’ya yönelik ırkçı saldırı protesto edildi
17:39 Serhat Bölgesinde toplantılar son buldu: Tarafların imkanları eşit olmalı
17:30 Bahçeli: Abdullah Öcalan’a özgürlük mitingi ifade özgürlüğüdür
17:27 Temel: İktidarın komisyona sunacağı rapor sürecin ciddiyetiyle uyumlu olmalıdır
17:22 CHP'den 53 sayfalık rapor: Sürecin esasına ve ana aktörüne temas yok!
17:18 Bütçe görüşmeleri: Bu ülkenin geleceği muhalefetin cesaretine bağlı
17:10 Akın Birdal: İşçi sınıfının ekmeği barıştadır
16:56 Ev baskınında polis, 5 yavrusu olan köpeği kurşunlayarak öldürdü
16:40 Gazeteci Aykol, 2 ay 4 gündür yoğun bakımda
16:30 Asgari Ücret Tespit Komisyonu ikinci toplantısı gerçekleştirdi
16:22 Bakanlık Kazanhan'ın katili için 1,5 yıl sonra kırmızı bülteni uyguladı
15:37 30 bin TL’lik zam teklifi geri çekildi
15:06 Qers Barosu’ndan ırkçı doktor hakkında suç duyurusu
15:04 Kadınlardan 'Kadın Mitingi'ne katılım çağrısı
14:56 Ayşe Şan mezarı başında anıldı
14:37 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesinin tarihi beli oldu
14:37 Dersim Gazeteciler Platformu kuruldu
14:36 CHP raporunu Meclis’e sundu
14:33 Çetin Arkaş: Barış olacaksa yapılanlarla yüzleşilecek
14:30 KESK: Emekçiler bu bütçeyi kabul etmiyor
14:03 DEM Parti Gençlik Meclisi üyesi kaçırılıp işkence yapıldı
13:43 Irkçı akademisyenden Kürtlere hakaret: Hakları kısıtlansın, çalıştırılmasınlar
13:00 Ahmet Türk’ten Bursaspor’a tepki: Bu tüm Kürtlere yapılan hakaret ve tehdittir
12:54 Türkiye’nin Suriye’de hedeflediği ‘üç’ şey
12:42 Barolardan Leyla Zana'ya küfre yaptırım çağrısı
12:02 Sincar davası bir kez daha mütalaa için ertelendi
12:00 Nazım ile Cihan’ın çektiği fotoğraflar sergilenecek
11:18 Asgari ücreti işveren belirleyecek: En yüksek oran yüzde 30
10:48 Efrin'de bir kadın işkenceyle katledildi
10:29 Kenanoğlu: 'Umut ve özgürlük' mitingi sahiplenilmeli
09:52 Fatma Bostan Ünsal: Yaşananlar konuşulmadan barışın toplumsallaşması mümkün olmaz
09:30 AHKEM işçileri: Tazminat ödememek için istifaya zorluyorlar
09:24 İzBB Başkanının gönderisine yorum yaptı, ücretsiz izne çıkarıldı
09:23 İHD Şirnex Eşbaşkanı: Barışın toplumsallaşması için cesur adımlar atılmalı
09:21 '10 yıl değil 100 yıl geçse de unutmayacağız'
09:20 Bir mezar mücadelesi: Oğlunun kemiklerini dördüncü kez gömdü
09:17 Zorlu kış şartlarında hayvancılık
09:15 İzBB işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı
09:13 Yönetmen Eskiköy: Sinema ve televizyon yoluyla toplumun kutuplaşmasına rıza üretiliyor
09:08 Ölüye Saygı İnisiyatifi: Barışın kalıcılaşması için mekansal hafıza konuşulmalı
09:04 Tutsağa işkencenin görüntüleri çıktı, bilirkişi işkenceyi raporladı
09:03 Yasaklı köyler petrol ve madene açılıyor
09:01 Belçika: Merkezi yönetim yerele karışmıyor, komüniteryen anlayış hakim
09:00 Kadınlar 2025’ten 2026’ya mücadeleyi devrediyor
09:00 18 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:47 ‘Uyuşturucu’ operasyonu: 4 gözaltı
17/12/2025
23:58 Muhittin Böcek hastaneye kaldırıldı
23:54 Leyla Zana'ya yönelik küfürlü tezahüratlara tepki yağdı
23:06 Amed Büyükşehir Belediyesi'nden iddialara yanıt
22:25 Mersin ve İzmir'de eylem: S ve Y Tipi Cezaevleri kapatılsın
21:26 Hindistan’da hava kirliliği ‘aşırı şiddetli' seviyeye ulaştı
21:24 Hasta tutuklu yaşamını yitirdi
21:18 CHP raporunu yarın Meclis'e AKP de Erdoğan'a sunacak
21:08 İnsan hakları haftasının son eylemine polis ablukası
21:01 Mereş Katliamı 47'nci yılında: Kayıplarımızın mezar yerleri bulunsun
20:53 Afgan mülteciler zorla ülkelerine gönderiliyor
20:37 Gazze’de 17 kişi soğuktan yaşamını yitirdi
20:33 Başkurdistan’daki Marksist grup üyelerine ağır ceza
20:27 Amed'de Ayşe Şan için anma
20:20 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Savaş bütçesiyle militarizm kuşatılıyor
20:11 Ahmet Özer: Süreç için herkese düşen sorumluluklar var
19:52 Ankara'da kadın cinayeti
19:38 KHK eylemi: Hukuksuzluklar son bulana kadar mücadelemiz sürecek
19:31 'Leyla Zana'ya yönelik ırkçı sloganlar kabul edilemez'
19:27 Okulda çocuklara silahlı araçlar tanıtıldı
18:48 Komisyondan rapor için ‘yazım ekibi’ kararı
18:40 Cenevre’den çağrı: 'Umut hakkı' derhal uygulanmalı
18:14 Arkaş: Artık Kürtlerin varlığı inkar edilemez
18:07 Görüşme sona erdi: Kanun teklifinin çerçeve metni Meclis'e sunulacak
17:52 Kızını ve torununu katleden Keskin’e ağırlaştırılmış müebbet
17:49 Veysi Aktaş: Mücadelemiz norm dışı devlete karşıdır
17:43 Avukat Suna Bilgin’e 6 yıl 3 ay hapis cezası
17:12 Arhavi’deki çevreciler: Mücadelemiz devam edecek
16:34 Kurtulmuş ve siyasi parti koordinatörlerin görüşmesi başladı
16:31 Dilan Karaman İnceleme Komisyonu: Bilgiler titizlikle derleniyor
16:28 Diba Keskin: Dilimize sahip çıkmazsak yok olacağız
16:21 DEM Parti Meclis Kadın Grubu’ndan ‘istismar’ açıklaması
16:10 'Hakime rüşvet' haberinin erişim engeli haberine de erişim engeli
16:06 25 yıl hapis cezası verilen taciz faili tutuklanmadı
16:04 Gazeteci Aykol’un tedavisi antibiyotiklerle sürüyor
15:56 Oluç: Cumhurbaşkanlığının kimi merkezi yetkileri yerellere devredilmeli
15:32 Arkaş: Önder Apo dışında kimse Türk-Kürt barışını sağlayamaz
15:22 Diyanet’in bütçesi beş bakanlığa ayrılan paydan fazla
15:20 ‘Dayanışmayı büyüterek barışı inşa etmek mümkün’
15:17 DEM Parti, Meclis'te çocuk istismarı için araştırma komisyonu istedi
14:31 İHD: KHK'liler görevlerine iade edilsin
14:10 AYM, Tayfun Kahraman'ın tedbiren tahliyesini reddetti
13:57 Meclis kreşinde Yerli Malı Haftası konusu: SİHA ve savaş
13:56 Kayyım önce koli dağıttı sonra ihale imzaladı
13:32 Gazeteci Diren Yurtsever'e ceza istemine ret
13:21 İmralı Heyeti üyesi Sancar: Şimdi, barış hukukunu kurmanın zamanıdır
12:14 Kurtulmuş ve komisyondaki partilerin koordinatörleri bir araya gelecek
12:07 Miting deklarasyonu: Hukukun anahtarı ‘umut hakkı’nın uygulanmasındadır
11:58 10 Ekim Katliamı davasında 3 polis için soruşturma izni
11:23 31 yıllık tutsaklığın ardından memleketine döndü
11:17 'Siyaset konuştun' denilerek işten çıkarıldı
10:57 Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin İstanbul'da anılacak
09:25 Çiftyürek: Devletin bir beyanda bulunması lazım ki süreç hukuki olarak ilerlesin
09:19 Alman Sosyolog: Abdullah Öcalan'ın çağrısı nadir umut anlarından biridir
09:16 Buluşmaya katılanlar: Meclis Komisyonu tutanakları açıklamalı
09:13 Anneler: İmralı'ya gitmemiz kabul edilsin, Abdullah Öcalan'ı alıp gelelim
09:11 Şiyar Be! Platformu Licê'de temsilcilik açacak
09:09 'Sinemanın dil ve kültür üzerindeki etkisi büyük'
09:07 MAF-DAD Eşbaşkanı Geisweid: 'Umut hakkı'nı uygulamayan Türkiye Konseyden ihraç edilmeli
09:06 Garzan Mezarlığı’nın yok edilip 267 cenazenin çalınmasının üzerinden 8 yıl geçti
09:05 'Nazım ve Cihan'ın tek amacı halkın yaşadıklarını dünyaya duyurmaktı'
09:01 Kültür rüzgarının estiği bir yılda Kürtçe için statü çağrısı büyüdü
09:00 Almanya: Güç de yetki de belediyelerde
09:00 17 ARALIK GÜNDEMİ
16/12/2025
23:36 İstanbul Valiliği’nin yasakları hukuka aykırı bulundu
22:53 Bismîl’de Barış ve Demokratik Toplum Buluşmalarına çağrı
22:48 Konya’da iş cinayeti
22:34 DEM Parti milletvekilleri: Yanlış politikaların dönüşü kaos oluyor
21:31 Koma Amed Ankara'da konser verecek
20:57 Humus ve Lazkiye’de Alevi yurttaşlar kaçırılıyor
20:22 İsrail cezaevlerinde 9 bin 300 Filistinli tutuluyor
19:59 Tülay Hatimoğulları: Demokratik seviyenin hukuki bir sürece kavuşmasını istiyoruz
19:41 Suriye Geçiş Hükümeti QSD’ye saldırdı
19:36 223 işçinin direnişi 140'ıncı gününde
18:52 ‘KCK Basın Davası’ ertelendi
18:49 İnsan Hakları Haftası etkinlikleri sürüyor
17:57 Suriye Geçiş Hükümeti, uluslararası hukuk uzmanını tutukladı
17:09 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
17:04 Arkaş : Her iki taraf da hakikatle yüzleşmeli
16:46 İran’da bir tutsak dudaklarını dikerek açlık grevine başladı
15:55 PFDK 224 futbolcu ve 24 hakeme daha bahis cezası verdi
15:33 Ahmet Özer’den DEM Parti’ye ziyaret: Süreç tarihidir
15:01 Agirî’de görkemli halk buluşması: Sürecin yol haritası manifestodur
14:45 HPG'li Hacı Başaran'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:43 Sağlıkçılar ısrarlı: Eziyet yönetmeliği geri çekilsin
14:37 İHD’den tutsaklara dayanışma kartı
14:36 Berfin Nûrhaq ve Sema Roza İzmir'de anıldı
14:14 ‘İnsan hakları savunucusu Suna Bilgin tahliye edilsin’
14:03 Cezaevi raporu: Kelepçeli muayene, ağız içi arama, ilaç verilmemesi, tehdit
14:02 Mali Müşavirlerden yetkilerinin devredilmesine tepki
13:45 Komünal çalışmanın ürünü Ronahî Halkevi açıldı
13:43 Bozan'dan kelepçeli tedaiye tepki: İşkence ve kötü muameledir
13:20 5 gazetecinin adli kontrol tedbiri kaldırıldı
12:47 DEM Parti İmralı Heyeti ile AKP görüşmesinin tarihi belli oldu