Şêx Seîd'den Abdullah Öcalan'a süren direniş: Özgürlük olmadan çözüm olmaz

AMED - Şêx Seîd'den Abdullah Öcalan’a kadar Kürt liderlerine dönük komploların devam ettiğini söyleyen Kasım Fırat, "Çözüm için Öcalan’ın özgür olması gerek. Güvenli bir ortam yaratılmalı" dedi. 
 
Şêx Seîd ve arkadaşlarının 1925'te geliştirdiği direnişin üzerinden 100 yıl geçti. Bu süreçte Kürt liderlere dönük komplolar devam ederken, imha ve inkar polikaları da derinleştirildi. Birinci Dünya Savaşı sonrası Kürtdistan coğrafyası Türkiye, İrak, Suriye ve İran arasında pay edildi. Kürtlerin siyasal ve kültürel tüm hakları yok sayıldı. Kemal Atatürk tarafından verilen özerklik sözleri unutulurken, Kürtlere ait medreseler bir bir kapatıldı ve yoğun bir asimilasyon sürecinin de startı verildi. 
 
Azadî Hareketi çatısı altında örgütlenen Kürtler, haklarını talep etmek amacıyla çalışma başlattı. Azadî Hareketi liderlerinden Xalid Begê Cibrî ile Yusuf Ziya tutuklandı. Halid Bey, 15 Nisan 1925 tarihinde Bedlîs'te birkaç arkadaşıyla birlikte idam edildi. Şêx Seîd ise, 4 Ocak 1925'te Çewlîg yolu üzerinde bulunan Qirikxan köyüne gitti. Şêx Seîd, burada yaptığı toplantı sonrası Çewlîg’e geçti. Burada önde gelen isimlerle bir araya gelen Şêx Seîd, 13 Şubat'ta Amed’in Piran (Dicle) ilçesinde bulunan ağabeyi Şêx Abdurrahim'in evine gitti. 
 
Şêx Abdurrahim'in evine düzenlenen baskın nedeniyle çıkan çatışmada 3 asker yaşamını yitirdi. Daha planlama aşamasında olan Şêx Seîd liderliğindeki direniş de bu olayla birlikte başladı. Direnişin başlaması sonrası Çewlîg, Amed, Erzirom, Mûş ve Riha'da birçok merkez direnişçilerin kontrolüne geçti. Ancak Amed merkezinin kuşatması sonuçsuz kaldı. Geri çekilme sırasında bacanağı Kasım Ataç’ın devletle yaptığı işbirliği sonucu Şêx Seîd, 15 Nisan 1925 tarihinde tutuklandı. 
 
Şêx Seîd ve 47 dava arkadaşına 28 Haziran 1925 tarihinde idam cezası verildi, bir gün sonra da idam infaz edildi. Aradan 100 yıl geçmesine rağmen Şêx Seîd ve dava arkadaşlarının mezar yerleri açıklanmadı. 
 
1925 yılının 29 Haziran’ın da Şêx Seîd hakkında idam kararı veren devlet, 74 yıl sonra 29 Haziran 1999’da ise PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında “idam” kararı verdi. PKK Lideri Öcalan, yaptığı değerlendirmelerde, Şêx Seîd'in idam edilişinin yıl dönümünde kendisi hakkında da benzer bir kararın verilmesinin tesadüf olmadığına işaret eder. Abdullah Öcalan, ayrıca "Kürtlere yönelik soykırım 1925'te başladı" tespitinde bulunur. 
 
Şêx Seîd’in torunu olan Şêx Seîd Derneği Başkanı Kasım Fırat, tarihsel süreç ile günümüzde yaşananlar arasındaki benzerliğe dair sorularımızı yanıtladı. 
 
Kürdistan, Kasr-ı Şirin Antlaşması ile ikiye, Lozan Antlaşması ile de de dörde bölündü. Lozan sonrası Kürtlerin tüm hakları yok sayıldı. O sürece nasıl gelindi?
 
Kürtlerin parçalanması Kasr-ı Şirin'e dayanıyor. 4. Murat, 1639’da Amed’e geliyor ve 1 ay kalıyor. Kürtlerin önde gelenleri ile toprakları üzerine bir görüşme yapıyor. Şêx Seîd’in 6 kuşak önceki dedesi bu görüşmelerde muhalefet yapıyor. Padişaha gaflet içinde olduklarını söyleyerek, halka zulüm ettiklerini, kendileri için meşru olmadıklarını söylüyor. 4. Murat bu söylenenlere karşı ses çıkarmıyor. Sonrasında Bağdat’a sefere gidiyor ve savaşı kazanıyor, güçleniyor. Kasr-ı Şirin'i o zaman İranlılar ile imzalıyorlar. Antlaşmanın temelinde Kürtlerin inkarı ve imhası yer alıyor. Kürtlerin ilk parçalanması 1639’dadır. 4. Murat bundan 6 ay sonra Amed’e dönüyor ve bir katliam başlatıyor. Büyük bir katliam yapıyor. Kürt mirleri, şêxler, önde gelen aileler hepsi kılıçtan geçiriliyor. Şêx Seîd’in ailesi de katliamdan geçirilen ailelerden biri. Köyleri ve medreseleri yıkılıyor. Kalanlar ise dört bir yana dağılıyor. O zamandan bu yana Kürtlere dönük baskı ve zulüm Lozan’a kadar devam ediyor. 
 
Şêx Seîd ve arkadaşlarını direnişe iten nedenler neydi?
 
1921 Anayasası'nda Kürtleri tatmin eden bir karar alınmadı ancak inkar da yoktu. Kürtlerin olmadığı resmi bir şekilde inkar edilmiyordu. 1924 Anayasası'nda ise Kürtlerin varlığı her açıdan resmi olarak inkar edildi. Kürtlerin olmadığı Meclis’te söylendi ve kanunlar çıkarıldı. Kürtçenin olmadığı, herkesin Türk olduğu iddia edildi. Şêx Seîd ve arkadaşları bunu kabul etmedi. Kürtlerin güçlü olmasa da bir örgütlemesi vardı. Şêx Seîd’inde bu örgütlü yapılar ile ilişkileri vardı. Xalit Begê Cibrî, Xalid Begê Hesenî, Yusuf Ziya ve Hacı Musa gibi Kürtlerin önde gelenleri ile sıkı ilişkileri vardı. Gelip ziyaret ederlerdi, Şêx Seîd’ten yardım isterlerdi. Şêx Seîd’in oğlu Şêx Eli Rıza efendinin diplomat ilişkileri iyiydi, sürekli Lübnan ve Suriye’ye gider ticaret ve siyaset ile ilgilenirdi. 
 
 
Şêx Seîd mahkemeye gitmeyi kabul etmedi. "Biz bir halkız, dilimiz var, gelenek ve göreneklerimiz var" mahkemeye gitmedi. Bütün zenginliklerini bu yolda feda ederek yola çıktı. 
 
1925’te Xalit Beg ve Azadî Cemiyeti’nin birçok üyesini Bedlîs’e mahkemeye çağırdılar. Çağrılanlardan biri de Şêx Seîd efendiydi. Şêx Seîd, mahkemeye gitmeyi kabul etmedi. Bölgenin kaymakamı havaların soğuk olduğu, Şêx Seîd’in hasta olduğu için gelemediğini belirterek, yaz aylarında gelebileceği yönünde bir yazı gönderdi. Ancak Xalit Beg ve birçok kişi gittiler. Orada da gözaltına alındılar. Şêx Seîd mahkemeye çıkmamaya kararlıydı. “Biz bir halkız, bizim dilimiz var. Bizim bir dinimiz ve gelenek ve göreneklerimiz var. 1924’te çıkardığınız kanunlar bize göre değil” diyerek, mahkemeye gitmedi. Şêx Seîd kültürel olarak zengin bir insandı. Medresesinde birçok alanda ve 5 dilde dersler veriliyordu. Bütün zenginlikleri bu yolda feda ederek yola çıktı.
 
Sonrasında neler yaşandı?
 
Bir söz vardır; “Bizans’ta oyunlar bitmez.” Türklerin de yüz yıllardır devletleri var ve onlarda da oyun bitmez. Şêx Seîd, 4 Ocak tarihinde aile bireyleri ve destekçileri ile birlikte evinden çıktı. Çewlîg’e gitti. Tatos (Tekman) ve Kanirêrş (Karlıova) arasından bulunan Qiriqan köyüne gitti. Büyük bir köydür. Burada bir karar aldılar ve kongre yapacaklarını söylediler. Şêx Alî Rıza, Suriye’deydi, ticaret yapıyordu, parası çoktu. Bir grup insan İstanbul’a gidiyor orada 10-15 gün Kürtlerin önde gelenleri ile bir dizi görüşme yapıyorlar. Görüşmelerde tutuklu Xalit Beg onlar için neler yapacakları üzerine konuşuyorlar. Yapılan bu görüşmelerde Kürtlerin önde gelenlerinden Şêx Seîd ile görüşülmesi ve İstanbul’da bulunanların desteklemesi kararı alınıyor. Bunun üzerine birçok aşiretten 200 kişinin katılımı ile Qiriqan’da toplantı yapılıyor. Bu toplantıda Kürtlerin imha ve inkarına karşı mücadelenin vacip olduğu belirtiliyor. İslam literatürüne göre bunun adı cihattır. Mücadeleye “cihad” adını verdiler ve katılanların “mücahid” olduğu belirtildi. Nasıl bugün “Gerilla” ve “Peşmege” deniliyorsa o zamanda “mücahid” denildi. Bu mücadeleye öncülük edeni de “Reis-i Mücahid” olarak ilan ettiler. Şêx Saîd, Reis-i Mücahid olarak ilan edildi. Toplantı sonrası Şêx Seîd Kürtlerin bütün önde gelenlerine Reis-i Mücahid unvanı ile mektuplar yazdı. 
 
Mektuplarda Kürtlerin inkâr edildiği, 1924 Anayasası’na karşı herkesin mücadele etmesi gerektiğini belirtildi. Çewlîg, Kanîrêş, Dara Hênê ve Pîran’a kadar geldi. Bu 40 gün sürdü. Şêx Seîd ve arkadaşları, bütün Kürtleri uyararak, Kürtlerin de diğer halklar gibi kendi hakları ile yaşaması gerektiğini belirtti. Bu amaç uğruna insanları uyandırmaya başladılar. İnsanlar bu bilince ulaştıktan sonra Ankara ile iletişime geçerek, Kürtlerin inkâr edilmesinin vicdani olmadığı, hukuki yollar ile Kürtlerin varlığının tanınmasını amaçladılar. Kürtlerin eşit bir şekilde yaşamasının hak olduğunu belirttiler. Ankara’da çözülmez ise Birleşmiş Milletlere (BM) mektup göndererek, Kürtler ve Türkler arasındaki bu davaya aracı olmaları istenecekti. 
 
Bu mektuplar karşı yanıt ne oldu? 
 
Ankara bunu engellemek için Kürtler arasındaki kimi ilişkilerini kullanarak, bir provokasyon yarattı. 13 Şubat’ta Piran’da Şêx Seîd’in kaldığı eve giden askerler kimi mahkumların kaçtığını ve onları teslim almaya geldiklerini söylediler. Şêx Abdurrahim dışarıda muhafızdı ve onlara hürmetsizlik yaptıkları, içerde binlerce kişinin olduğunu söyledi. İçeridekiler dağıldıktan sonra bu kişilerin teslim olmaya geleceklerini söyledi. Ancak askerler hakaretlerde bulunuyorlar. Bu noktada silahlar çekiliyor ve artık geri dönülmez bir yol açılıyor. Şêx Seîd bu anda “Allah’tan geldik Allah’a döneceğiz” diyerek “Devrimimiz hayırlı olsun” diyor.  Şêx Seîd ve arkadaşları Piran’dan çıkarak, Hêni ve Gêl’e doğru çalışmalarını sürdürüyor. 
 
Bu olay dört bir yanda duyuluyor, dalga dalga yayılıyor. Birçok yerde halk yönetime el koyuyor. Dara Hênê kısa bir sürede başkent ilan ediliyor. Feqî Hasan başa getiriliyor ve asayiş oluşturuluyor. Kimseye haksızlık yapılmaması, zulüm edilmemesi, gasp yapılmaması gibi hukuki kararlar alınıyor. 13 Şubat’tan sonra Şêx Saîd, Reis-i Mücahid olan imzasını değiştiriyor ve Mûhammed Saîd-e Paloyi el-Amedî diyor. Kendini hizmetkar olarak ilan ediyor. Devrimcilerin hizmetkarı olarak kendini görüyor. Bu imza ile mektuplarını gönderiyor. Onun ruhunda teslimiyet yoktu. Zalimlere teslim olunmayacağını, onlarda merhamet, vicdan olmadığını biliyordu. Bunun için silahına güvendi ve bütün ailesi ile mücadeleye katıldı. Onun birkaç evladı vardı hepsi bir cephedeydi, 3 kardeşi şehit oldu. Bütün akrabalarını bu mücadeleye kattı. Bu mücadelenin toplumsallaşması için çaba gösterdi. 
 
100 yıldır Şêx Seîd ve arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? 
 
Şêx Seîd ve arkadaşları Kürtlerin tarihinde bir semboldür. İşgalciler insafsızdır. Kürtlerin önderlerinin hatırlanmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Korktukları için onu (Şêx Seîd) katlettiler, yine ondan korktukları için mezar yerini sakladılar. Gerçeklerin yazılmasından korkuyorlar. Yıllardır mahkeme salonları ve Meclis’te mezar yerlerinin bulunması için çabalıyoruz. 47 kişi bir günde idam edildi ama mezarlarının nerede olduğu bilinmiyor. Bilmediklerinden değil, korktukları için açıklamıyorlar. Hala Şêx Seîd’ten korkuyorlar. Mezar yeri belli olursa, “İnsanlar ziyaret eder, gerçekleri öğrenirler” diye korkuyorlar. Nasıl o zaman hukuksuz yere insanlar katledildiyse bugün bu katliam mezar yerlerinin saklanması ile devam ediyor. Katledilen insanlardan bir tanesi “Türkçe bilmiyor” diye katledildi. 
 
 
 Kürtlerin önderlerinin hatırlanmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Korktukları için mezar yerini sakladılar. Gerçeklerin yazılmasından korkuyorlar. 
 
Ahmet Süreyya Örgeevren kendi hatıralarından bunu yazmış. “İdam kararı verildi, idam ettik, o çocuk benim rüyama geldi. Dağkapı’da bulunan bir otelde” diye belirterek, rüyasına gelen çocuğun “Neden beni idam ettin? Benim günahım neydi?” diye sorduğunu belirtti. Birkaç kez uyanıp uyuduğunu ve hep çocuğu gördüğünü belirtiyor. Örgeevren, sabah olması ile birlikte heyete giderek, “Bu yaptığımız zulüm, ahlaksızlıktır. Bunları yapmamalıyız” diyerek heyetten ayrılıyor. Arkadaşları ona kızıyorlar. Konu ile ilgili Başbakan İsmet İnönü’ye telgraf gönderiyorlar. İsmet İnönü telgrafı yanıtlayarak, “Ahmet Süreyya’ya selam söyleyin, Türkçe bilmeyen biri bizim için makul değil, Kürt bir genç ve Türkçe bilmiyorsa onun hakkı ölümdür. Ahmet Süreyya bunlara karışma ve heyet ne diyorsa onu yap” diyor. Kürtlerin bundan ders çıkarması ve ona göre adım atması lazımdır. 
 
74 yıl sonra yine bir Kürt isyanının lideri, yani Abdullah Öcalan'a idam cezası verildi. Yine isyanın başladığı tarihler ile PKK Lideri Öcalan'a dönük komplonun tarihleri aynı döneme denk geliyor. Bu bir tesadüf müydü? 
 
Uluslararası komplonun 15 Şubat’a denk getirilmesi de tıpkı 29 Haziran’da idam kararının verilmesi tarihi gibi tesadüf değildir. Bu tarihi günler seçilerek, tarihi mesajlar veriliyor. Komploları bitmiyor. Kürtlere “1925’te ne yaptıysak bugün de aynısını yapıyoruz” diyorlar. Bunlardan ders çıkarmamız gerek. Bugün de bazı adımlar atılıyor ama bana göre bu adımların arkasında yine komplolar var. Kürtlerin önde gelenleri bu yaşananlardan ders çıkarmalı ve ona göre adımlar atmalı. Kürtlerin yüzyıl gibi bir tecrübesi var. Bu yüzyılda çok şey yaşadık. İran, Irak, Suriye ve Türkiye yüzyıldır Kürtlerin inkârı üzerine politika yürütüyorlar. Bugün de bu politika devam ediyor. Suriye’de bugün başa getirdikleri kişi insanları katleden biridir. Bir zalim gitmiş yerine başka bir zalim gelmiş. Kürtlerin inkârı üzerine ittifakları devam ediyor. Bugün İran, Suriye’ye muhalif gibi gözükse de mesele Kürtler olunca yine bir olurlar. Biz bunu bilerek hareket etmeliyiz. Kürtler yüzyıldır direniyor ve binlerce şehit verdiler. Bugün Kürt siyaseti varsa şehitlerin sayesindedir. Kürtlerin hata yapma hakları yok. Kürtler güçlü bir birlik oluştururlarsa bugünden sonra inkâr edilemezler ve eskiden maruz kaldıkları katliamlara bir daha maruz kalmazlar. Dünya bugün Kürtleri biliyor ve onların haklarını tanıyor. Kürtler birlik olursa önümüzdeki günler onlar için aydınlık ancak bunu yapamazsak yine hüsran yaşanır. 
 
Söz ettiğiniz komplolar hedefine ulaştı mı? 
 
Tarihte her zaman komplo ve imha politikalarına cevap verilmiştir. Sait Elçi, 1967’de Şêx Seîd’in oğlu Şêx Alî Rıza efendiye “Şêx Saîd neden başaramadı?” diye sordu. Şêx Alî Rıza efendi, şöyle cevap verdi: “Sait efendi sen yanılıyorsun, Şêx Seîd ve arkadaşları başardılar.” Sait Elçi “Nasıl başardılar?” diye sorunca Şêx Alî Rıza, “İki şekilde başardılar. Bu mücadeleye katılanların hepsi makam, mevki, irfan sahibi insanlardı. Başında, bu mücadelede yer alanlar ‘şehit olur’ denildi ve bu İslam’da en büyük mevki. Hepsi şehit olarak yüksek bir dereceye yükseldiler. Bu başarının manevi tarafıdır. Bu başarının bir de fiziki yanı var. Eğer biz mücadeleye girişmeseydik, cumhuriyet fakir köylerin arasında para dağıtacaktı, birkaç köy ağası öldürülecek, toprakların bir kısmı köylülere verilecekti. O fakir köylüler de ‘Cumhuriyet bizi zenginleştirdi, ağalardan kurtulduk’ diyecekti. Birkaç yerde de aileler batıya, Türk aileler de Kürtlerin yaşadığı yerlere yerleştirilecekti. Böylece artık ‘Kürt’ diye bir şey kalmayacaktı. Bu mücadele olmasaydı ‘Sen Kürt müsün?’ diye sorulduğundan bugün herkes bunu inkar edecek ve Türk olduğunu iddia edecekti. Ancak biz ne yaptık? Biz mezhepsel ve sınıfsal farkı ortadan kaldırarak, bütün Kürtleri bir amaç uğruna bir yana getirdik ve ulusal bir kimlik yarattık. Bugün Kürtler var, Kürtler mücadele ediyor. Sınıfsal ve çelişkili farkları bir yana iterek, herkesi bir amaç uğruna bir araya getirdik. Mesele sınıf meselesinden çıkıp ulusal bir kimlik kazandı. Bunun için biz başardık. Siz bugün biz Kürt’üz diyorsanız bu başarıdır” diyor. Sait Elçi bunun üzerine, “Biz ne yapalım bize nasihatlerinin nedir?” diye sorunca Şêx Alî Rıza, “Okuyun, mutlaka okuyun. Makam mevki sahibi olun ve her yerde kendi diliniz ile konuşun. Ne olursanız olun, zengin fakir, makam sahibi ya da değil kendi diliniz ile konuşun. Halkınıza sırtınızı dönmeyin” diyor. Bunun için başardılar. 
 
 Kürt sorununun çözümüne dair bugün yeni bir süreç başlatıldı. İktidar ve MHP'den sık sık "kardeşlik" çağrısı yapılıyor. Bu kardeşlik nasıl tesis edilebilir? 
 
 Kardeşlik hukukunda adalet ve eşitlik olması gerek. "Kürt-Türk kardeştir" söylemi dile kalıyor. Çözüm için Abdullah Öcalan'ın özgür olması gerekiyor. Güvenli bir ortam yaratılmalı.
 
Kardeşlik güzeldir. Ama bu sözde kalmaz ise güzeldir. Kardeşlik hukukunda adalet ve eşitlik olması gerek. “Kürt-Türk kardeştir” söylemi dilde kalıyor, pratiği yok. Türklerin devleti, dili varken nasıl Kürtler ve Türkler kardeş oluyor? Bunu gerçek anlamda sağlayabilmek iyidir. Bugün “Silahlarınızı gömün ya da sizi silahlarınız ile gömeriz” söylemindeki dil kötü bir dil. Para, pul ve makam mevki için bu insanlar savaşmıyorlar. 40 yıldır savaşan insanlara “Gelin silahlarınız karşılıksız gömün” demek ahlaki değil ve gerçekçi de değil. Kürtlerin hakları tanınırsa, Kürtler ve Türkler arasında eşitlik sağlanırsa, İslam’a uygun bir kardeşlik olacaksa bu kötü değil. Kardeşlik olacaksa biz bunu destekleriz. Huzur için bunu herkes ister. Kürtler büyük bedeller verdi. Bu bedellerden sonra karşılıksız teslim olmaz ve boyun eğmez, bu mümkün değil. 100 yıldır Kürtler yok edilmedi. Biz varız, bizim dilimiz var ve biz baş eğmeyiz. Kürtlerin haklarına saygı duyulsun. O zaman din kardeşliği de olur halkların kardeşliği de olur. Bunu da herkes kabul eder. 
 
Yeni sürecin sonuca ulaşması için hangi adımlar atılmalı? 
 
Çözüm için Abdullah Öcalan’ın özgür olması gerek. Güvenli bir ortam yaratılmalı. Bir söz ve komplolar ile bu olmaz. Bir yandan çağrı yapıp, bir yandan da Kürtlerin kuyusunu kazmak; bir gün Suriye bir gün İran’a bir gün Irak’a gitmek ile bu iş olmaz. Kürtleri kandıramazsınız. Uluslararası güçlerin gözlemci olması gerek. Güvenli bir ortam olmalı. Birleşmiş Milletler buna müdahil olmalı. Komisyonlar olmalı. Herkes kendi eksiğini kabul etmeli. Helalleşme olurken “Allah’ım şu günahı işledim ve pişmanım” denir. Bu şekilde helalleşme olur. Ne için insanlar savaştı, birbirini öldürdü? Bunun tespiti yapılmalı. Bu mesele uluslararası bir meseledir. Kürtler de o zaman fedakarlıklar yaparlar. Bizim üstümüze ne düşerse o zaman da biz yaparız. Onurlu bir barışta huzur var. 
 
MA / Müjdat Can 

Diğer başlıklar

15:01 Agirî’de görkemli halk buluşması: Sürecin yol haritası manifestodur
14:45 HPG'li Hacı Başaran'ın taziyesine kitlesel ziyaret
14:43 Sağlıkçılar ısrarlı: Eziyet yönetmeliği geri çekilsin
14:37 İHD’den tutsaklara dayanışma kartı
14:36 Berfin Nûrhaq ve Sema Roza İzmir'de anıldı
14:14 ‘İnsan hakları savunucusu Suna Bilgin tahliye edilsin’
14:03 Cezaevi raporu: Kelepçeli muayene, ağız içi arama, ilaç verilmemesi, tehdit
14:02 Mali Müşavirlerden yetkilerinin devredilmesine tepki
13:45 Komünal çalışmanın ürünü Ronahî Halkevi açıldı
13:43 Bozan'dan kelepçeli tedaiye tepki: İşkence ve kötü muameledir
13:20 5 gazetecinin adli kontrol tedbiri kaldırıldı
12:47 DEM Parti İmralı Heyeti ile AKP görüşmesinin tarihi belli oldu
12:40 ‘Umut ve özgürlük’ mitingi düzenlenecek
11:56 Sancar: Gündemimizde olan barış yasasıdır
Davutoğlu: Türkiye içindeki yasal düzenlemeler süratle yapılmalı YENİLENDİ
11:55 İşçilerin eylemleri 9'uncu gününde
11:54 İstanbul'da ev baskınlarında 12 kişi gözaltına alındı
11:32 Ayşe Şan Amed'de çeşitli etkinliklerle anılacak
11:01 DEM Parti ve AKP milletvekilleri Wan’ın sorunları için bir araya geldi
10:26 Bir mezar hasreti: Nazım ve Cihan'ın köşesi
10:19 İmralı Heyeti ile Gelecek Partisi görüşmesi başladı
09:41 Aykol tutsakların sesi olmaya devam ediyor: Hücre cezasından beraat etti ama tahliyesi engellendi
09:36 İlçeden geçen uluslararası yol tehlike saçıyor
09:35 Kayyımın bitmeyen 12 milyon TL'lik mezbahası!
09:26 Rojhilat Aksoy: Festivalde komün ruhu oluştu
09:25 Nazım'ın gülüşünde devrim gizliydi
09:25 Doğa talanına karşın palamut ekimi
09:19 Sait Yıldırım’ın tahliyesi ‘örgütsel’ konuştuğu iddiasıyla engellendi
09:17 Çilek üreticileri: İthalat durdurulmazsa üretici ayakta kalamaz
09:14 Şiddet uygulayan zabıtalar mağdur, kendisi şüpheli oldu
09:11 Kooperatifçilikle geçinen köyde 92 yıldır tiyatro sahnesi kuruluyor
09:08 Aydın'dan çağrı: Bütçe halka ayrılsın
09:04 Türkiye hangi ‘özerklik’ maddelerinde çekimser?
09:02 2025 Ekoloji Karnesi: Dünya yok oluşa gidiyor
09:00 16 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:17 Meteoroloji'den sağanak ve kar yağışı uyarısı
08:07 GAİN'e operasyon: Şirket yetkilileri gözaltında, TMSF kayyım olarak atandı
15/12/2025
23:41 BES-AR: Asgari ücretle insanca yaşam mümkün değil
23:36 Buğday silosunun altında kalan işçi hayatını kaybetti
21:52 Tom Barrack ile Netanyahu görüştü
21:07 Xarpêt’ta iş cinayeti
21:04 Paramiliter grupların işkence ettiği Efrînli hayatını kaybetti
21:01 Wan’da engellilerle atölye çalışması
20:58 Erciyes Üniversitesi’nde bir kadın katledilmek istendi
20:34 ATK raporlarının kadın davalarındaki rolü: Asıl sorun sistemde
20:15 Gülderen Varlı: Kayyımların usulsüzlükleri Şam'a kadar yol olur
20:04 DEM Partili Uçar: Norm dışı devlet hala devrede
19:57 Sel sonrası Endonezya’dan 'orman ruhsatı' hamlesi
19:48 Rojava Kadın Platformu’ndan sel mağdurları için yardım çağrısı
19:43 DEM Parti milletvekilleri: Asker ve polisler çetelerle işbirliği yapıyor
19:33 Sevcan Demir'i katleden faile ağırlaştırılmış müebbet istendi
19:25 Erdoğan: Ayrıştırıcı söylemlere izin vermeyeceğiz
18:15 İran'da 1’i çocuk 4 Kürt yurttaş gözaltına alındı
18:08 Suudi Arabistan’da 340 kişi idam edildi
18:04 Okul müdürü, öğrenciyi darp etti
18:00 Adana Kadın Platformu: Meclis’teki çocuk istismarının üstü örtülmesin
17:15 İsrail saldırılarında 70 bin 665 kişi hayatını kaybetti
17:09 Sincan Cezaevi'ndeki şüpheli ölüm için soruşturma talebi
17:06 Siyasi tutsaklara üzerinde ‘İtirafçı sol terör örgütü’ yazılı kimlik dayatması
17:04 Adalet Bakanlığı önünden seslendiler: Hakan Tosun’a ne oldu?
17:00 Arkaş: Demokratik cumhuriyete entegreye varız
16:44 Kayyım müdürünün ‘para’ dağıttığı görüntüler için Bakanlığa çağrı
16:28 KAYY-DER'den 'Gaxand Gecesi'
15:51 Gazeteci Aykol'a bir kez daha kan takviyesi yapıldı
15:49 Tülay Hatimoğulları: Yasal düzenlemeler bir an önce yapılmalı
15:32 'Umut hakkı mutlaka güvenceye kavuşturulmalı'
15:12 Wan’daki halk buluşmasına binler katıldı: Mücadelemiz Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüyle sonuçlanacak
15:00 Berfîn Nûrhaq ve Sema Roza Mêrdîn ve Amed'de anıldı
14:12 Kazanhan'ı katleden polis 11 yıldır yakalanamıyor
14:00 5 No'lu'daki katliam ve işkencelerle yüzleşme çağrısı
12:37 Hatay'da 4.2 büyüklüğünde deprem
12:35 Aykol’a mektup: Bizim dünyamızda en çok sen varsın
12:20 'Silahların susması başlangıçtır, hedef pozitif barış'
11:52 İmralı Heyeti, Davutoğlu ile görüşecek
11:37 BİSAM Raporu: Yoksulluk sınırı 94 bin 393 lira
11:30 DEM Parti İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi ertelendi
11:25 İnşaat çalışanı artı, sanayininki düştü
11:00 Gazeteci Kurt'un tahliyesinin ertelenmesi kararına itiraz reddedildi
10:32 Nazım Daşdan ve Cihan Bilgin anılacak
10:27 Ekmek ve barış için yürüyenler: Savaşa değil, barışa yatırım yapılsın
09:32 Avustralya'daki silahlı saldırıda ölü sayısı 15'e yükseldi
09:07 Prof. Jorge Riechmann: Abdullah Öcalan’ın adımları yeni barış yolları açtı
09:05 Kirli havadan 230 kişi ölmüştü: Nedeni doğa talanıdır, dur denilmeli
09:04 Halkın süreçten ortak beklentisi: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü
09:01 Barış Anneleri: Abdullah Öcalan halkıyla beraber olmalı
09:00 15 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
08:55 Serhat Bölgesi yağışlara teslim: Sıcaklıklar 4 derece düşüyor
08:36 Xwebûn Gazetesi’nin yeni sayısı ‘Licê’de özel savaş' manşetiyle çıktı
14/12/2025
23:56 İdlib'de Geçiş Hükümeti devriyesine saldırı: 4 ölü
23:18 Osmaniye’de kaza: 3 kişi hayatın kaybetti
21:31 3. Amed Uluslararası Film Festivali ödüllerle son buldu
21:02 Tom Barrack: Suriye'deki saldırı karşılıksız kalmayacak
20:55 Gazeteci Osman Çaklı serbest bırakıldı
20:46 Belediye Başkanı Gülşah Durbay hayatını kaybetti
20:22 Wan’da müzik festivalinde renkli görüntüler
20:08 Yaşamını yitiren Karabaş için anma
20:05 Kaldıraç'tan Eroğlu ve Akdoğdu için anma
18:23 'Demokrasiye sahip çıkıp, sürecin önemini bilmeliyiz'
18:12 Gazeteci Aykol iki aydır yoğun bakımda
17:44 Antalya’da 'Geçinemiyoruz' mitingi: Bu bütçe emeğin değil sermayenin
17:40 Polis, buluşma ardından posterlere el koydu
17:35 Asgari Ücret İnisiyatifi: Asgari ücret yılda dört kez güncellenmeli
17:03 ‘Mısır Koçanlarını Kızartan Koku’ kitabının imza etkinliği düzenlendi
16:46 DBP Eş Genel Başkanı Bayındır: Kürtlerin özgürlüğü çok yakındır
16:19 Mûş'ta halk buluşması: Süreci başarıya ulaştıracağız
16:03 Yanan bölgede 5 bin palamut ekildi
15:52 3’üncü Amed Film Festivali film gösterimleriyle sürüyor
15:51 Mersin’de bağımlılıkla mücadele atölyesi
14:56 'Ekmek ve Barış' yürüyüşçüleri Ankara’da: Savaşa değil halka, emekçiye bütçe
14:48 Sokağa çıkma yasaklarında yaşamını yitirenler anıldı
14:36 'Komün ve meclisler ekmek ve su kadar gereklidir'
14:08 Cizîr ve Êlih'te kurulan taziyelere kitlesel ziyaret
14:05 Ömer Öcalan: Önder Apo 'Her evde Kürtçe konuşulmalı' diyor
13:41 Avustralya’da silahlı saldırı: En az 10 ölü
13:36 Ailesinden 4 kişiyi kaybeden tutsak Rukiye Fidan taziyeye götürüldü
13:26 'Uyuşturucu ve fuhşa karşı birlikte mücadele edecek, birlikte kazanacağız'
13:15 AB ve HRW’den İran’a Nergîs Muhammedi için çağrı
11:56 Pervin Buldan: Yasal düzenlemeleri yapma zamanı
11:42 Taliban eğitimcileri tutukladı
11:18 'Şam'la uzlaşı sağlamaya çalışıyoruz, Türkiye müdahale ediyor'
10:58 Roboskî'de şüpheli ölüm
10:54 Bayındır: AKP'nin raporu cesur ve kararlı adımlardan uzak
10:05 Jin dergi yeni sayısında ‘kadın mücadelesine’ odaklandı
09:40 Karadeniz ve Marmara için yağış uyarısı
09:36 İtalyan akademisyen: Kürtlerin barış isteğini büyük umutla destekliyorum
09:31 ABD’de üniversitede silahlı saldırı: En az 2 ölü
09:06 EPSU Temsilcisi Centellas: İşçi hareketi ve sendikalar süreçte rol üstlenmeli
09:05 Öğrencilerden Kürtçe eğitim komünü
09:04 ‘Cezaevleri sürecin samimiyet testidir’
09:03 7 kadın bir araya gelerek kapanma noktasına gelen kooperatifi yeniden üretime geçirdi
09:01 32 yıldır yasaklı köylerine yılda bir kez gidebiliyorlar: PKK gerekçeniz de kalmadı
09:00 'Türk'ün gücünü göreceksin' işkencesi: Tutsakları yıldırma politikasıdır
09:00 14 ARALIK 2025 GÜNDEMİ
13/12/2025
23:59 Trump’tan ABD'li askerlere yapılan saldırıya ilişkin açıklama
23:55 Gazeteci Osman Çaklı gözaltına alındı
23:52 Endonezya’da bini aşkın kişi yaşamını yitirdi
22:58 Sağlık ve Enerji Bakanlığı bütçeleri kabul edildi
21:13 Amedspor lider oldu
20:53 Türmen: Süreç yeni bir Türkiye’nin kurulmasına sebep olabilir
20:29 ‘Ekmek ve barış için bütçe' yürüyüşü: Savaşa değil emekçiye bütçe
20:18 Amed Film Festivali'ne 7'inci gününde yoğun ilgi
20:15 İsrail Gazze’de araç hedef aldı: 4 kişi hayatını kaybetti
20:12 Silopiya'da halk buluşması: Demokratik toplumu inşa etmeliyiz
20:08 Mêrdîn’de ‘Dargeçit’ belgeselinin gösterimi
20:04 Meclis'teki taciz soruşturmasında tutuklu sayısı 4’e çıktı
20:02 Sudan Kadınlar Birliği: Savaşa karşı barış, derhal ateşkes
19:29 DAİŞ Uluslararası Koalisyonu hedef adı: 3 kişi hayatını kaybetti
19:24 Amedspor maçı öncesi coşku
19:19 ABD’li petrol şirketine mahkemeden iptal kararı
18:08 Suriye Demokratik Meclisi 10’uncu yılını kutladı
18:04 DEM Partili vekiller: Yıkım ve işgal mantığı ile hareket ediliyor