İZMİR - Merkezi Hapishane Komisyonu’nun yüksek güvenlikli cezaevleri ve S Tipi cezaevlerindeki hak ihlalleri raporunu paylaşan İHD İzmir Şubesi, “Bu hapishaneler kapatılmalı, mahpusların insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır” vurgusu yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Merkezi Hapishane Komisyonu’nun yükse güvenlikli cezaevleri ile S Tipi cezaevlerindeki hak ihlallerinin raporunu dernek binasında düzenledikleri basın toplantısıyla paylaştı. Toplantıya Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (EGE-TUHAYDER), Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) İzmir İl Örgütü, demokratik kitle örgütleri temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
İHD İzmir Eşbaşkanı Zilan Gümüş, tecrit koşullarını ağırlaştıran yükse güvenlikli cezaevleri ve S Tipi Kapalı cezaevlerinde bulunan tüm tutsakların ağırlaştırılmış müebbet hükümlüleri ile aynı koşullarda tutulduğunu belirterek, tutsakların yazdığı mektuplar, avukat ve aile görüşmelerinde birçok hak ihlali tespit edildiğini kaydetti. Yükse güvenlikli cezaevlerinde tutsakların büyük bir kısmının tek kişilik hücrelerde tutulduğunu söyleyen Zilan Gümüş, bu durumun yönetmeliklere de aykırı olduğunu belirtti. Hasta tutsakların durumuna dikkat çeken Zilan Gümüş, “Hasta mahpuslar, çoğu zaman revire kapasite fazlalığı ve revir doktorunun izinli veya kurumda bulunmaması nedeniyle çıkarılmıyorlar. Mahpuslara çıplak arama dayatması yapılmaktadır. Bu uygulamayı kabul etmediklerinde fiziki zor kullanarak üzerleri soyulmaktadır. Çıplak aramayı kabul etmeyen mahpuslara 'aramaya karşı çıkmak' gerekçesiyle haklarında disiplin soruşturması açılmakta ve çeşitli cezalar verilmektedir" dedi.
KÜRTÇEYE ENGEL
Yükse güvenlikli cezaevleri ve S Tipi cezaevlerinde denetimli serbestlik ve koşullu salıverilme haklarının da engellendiğini kaydeden Zilan Gümüş, "Mahpusların sosyal faaliyetler, sohbet, spor hakları engellenmektedir. Aile telefon görüşmeleri haftada bir defa 10 dakika olarak yapılmakta ve politik mahpuslara görüntülü görüşme hakkı tanınmamaktadır. Mahpuslara gelen Kürtçe mektuplar için 'Okuyacak kimsenin olmaması' gerekçesi gösterilerek verilmiyor, ancak mektuplarda yazdıkları birkaç Kürtçe cümleleri de karalayıp gönderiyorlar" ifadelerini kullandı.
'RUHSAL VE ZİHİNSEL MAĞDURİYETLER'
Tutsakların işkence kötü muameleye maruz kaldığını, bunu yapanlara ise cezasızlık politikası uygulandığını aktaran Zilan Gümüş, "Hücre tipi cezaevleri insanların ruh ve bedensel bütünlüklerine zarar vereceği, sosyal olan insan yaşamını olumsuz yönde etkileyeceği, özgürlüğünden mahrum kalma cezasının dışında da bir cezalandırma yöntemi olması nedeniyle hukuksal anlamda da çelişki yaratacağından dolayı bu ağır tecrit ve izolasyon sistemi kabul edilemez. Hapis cezasının özü, kişiyi hürriyetinden mahrum bırakmaktadır ancak başvurucuların aktarımları ve derneğimizin tespitleri doğrultusunda diyebiliriz ki Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishanelerde uygulanan tecrit uygulamaları, mahpusları fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak yıpratmakta, telafisi zor mağduriyetler yaratmaktadır. Tecrit uygulamasını hapis cezasının amacıyla bağdaştırmak mümkün değildir. Mahpusların maruz kaldığı tecrit uygulamalarını hukuken hapis cezası kavramıyla açıklamak mümkün değildir" diye belirtti.
'YAŞAM HAKKI KORUNMALIDIR'
Bu uygulamaların Anayasa'da güvenceye alınan “kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı” ile bağdaşmadığını kaydeden Zilan Gümüş, "Mevcut uygulamalar ancak kötü muamele ve zamana yayılmış işkence kavramlarıyla açıklanabilir uygulamalardır. Yüksek güvenlikli, S Tipleri ve F Tipi Hapishaneler kapatılmalı, mahpusların, insan onuruna uygun bir yaşam sürmeleri sağlanmalıdır. Ayrıca mahpusların yaşam hakkı, sağlık hakkı korunmalıdır” diye konuştu.