İSTANBUL – İstanbul Newroz’unda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına tepki göstererek, "Sayın Öcalan’ın çağrısı Türkiye için bir şanstır. Bu fırsatı yargı kumpaslarıyla ve kayyımlarla heba etmeyin" dedi.
İstanbul Newrozu'nda konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "İstanbul demek Newroz demek, Newroz demek İstanbul demektir. Bu Newroz tarihi bir önemdedir. Tekçi, inkarcı sisteme karşı Sayın Abdullah Öcalan barışın yolunu araladı. Sayın Öcalan, bu sisteme barış kapısını, demokrasi kapısını araladı. Şimdi Sayın Öcalan’ın çağrısı 85 milyonu ilgilendiriyor. Demokratik Toplum Çağrısı'nda Alevi var, kadın var, genç, emekçi, emekli ve ezilen var. Biz bu çağrının yanındayız" diye konuştu.
'BU BİR STARTTIR'
2025 yılının değişim yılı olması gerektiğini vurgulayan Bakırhan, "Türkiye’de, en başta ülkeyi yönetenler değişmek zorundadır. Kayyımlarla, gözaltılarla, tutuklamalarla artık halkların iradesini gasp ederek kimse bir yere varamaz. Bu çağrı bizlere büyük bir sorumluluk yüklüyor. Bu çağrı bizlerin daha fazla çalışmasını, mücadele etmesini, güçlü bir ittifak oluşturmamızı emrediyor. Mücadele bitmedi. Sayın Öcalan’ın deyimiyle bu bir starttır. Bu bir başlangıçtır ve bu yürüyüş devam edecektir” dedi.
'16 MİLYONUN İRADESİ HAPSEDİLEMEZ’
Türkiye’nin "operasyonlar ülkesi" olmaktan çıkması gerektiğini dile getiren Bakırhan, "Hiç kimse yargıyı siyasi hesaplaşmada bir araç olarak kullanmamalıdır. Sayın İmamoğlu tutuklandı. Sayın İmamoğlu ve onunla birlikte tutuklanan bütün arkadaşların yanındayız. Kumpaslarla, yargı darbeleriyle kimse halkın oyuyla seçilmiş iradeyi hapsedemez. Hapsetmemelidir. Sivil darbelerden en çok biz çektik, bu sivil darbelerin sonunda Selahattinler, Figenler, Leylalar, Ayşe Gökkanlar cezaevinde bulunuyor. Bu sivil darbeyi en çok biz eleştiriyoruz. Bu sivil darbe karşısında en dik biz duracağımızı bir kez daha söylemek istiyorum. Bu bir yol değil. Bu yol bir yere çıkmaz. Yargı darbesiyle Türkiye yönetilemez. Manipülasyonlarla, gizli tanık beyanlarıyla 16 milyonun iradesi hapsedilemez. Onun için bir kez daha İstanbul meydanından bu yargı darbesini kınadığımızı ve eleştirdiğimizi; İmamoğlu ve arkadaşlarının da bir an önce serbest bırakılmasını dile getiriyoruz. Operasyonel siyaset ve siyaset mühendisliği bu ülkeye kaybettirdi. Türkiye 3-5 günde yüzde 3 fakirleşti. Uluslararası kamuoyunda Türkiye antidemokratik bir ülkedir. Halkın iradesine kayyım atayan bir ülke olarak geçiyor. Türkiye’ye kötülük yapmaktan vazgeçin. Siyasi ikbaliniz için, halkın iradesiyle oynamaktan vazgeçin diyorum" diye konuştu.
KENT UZLAŞI TEPKİSİ
"Kent Uzlaşısı" ile ilgili suçlamalara tepki gösteren Bakırhan, "Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların yerel seçimde yapmış olduğu ittifak ve işbirliği suç mudur? Buna suç diyenleri kınıyoruz. 'Kürtler Wan’da yönetemez, Siirt’e yönetemez' diyenler şimdi de ‘Kürtler İstanbul’da, Vanlılar İstanbul’da, Siirtliler İstanbul’da işbirliği yapamaz, belediye başkanı seçilemez’ diyorlar. Bunu hep birlikte kınıyor muyuz? Bir kez daha İstanbul meydanından partimizi hedef alan bu pratiklerden, bu söylemlerden bu iktidarı vazgeçmeye davet ediyoruz. Yine İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ve yönetimine de bir darbe yapıldı. Bu iktidar diyor ki yargı sopası elimde, istediğimi tutuklar, istediğim hakkında dava açar, istediğimi hapseder, istediğime kayyım atarım. O kadar kolay mı İstanbul? Kolay olmadığını ve olmayacağını partimize sahip çıkarak, partimiz etrafında bir araya gelerek, gücümüzü ve mücadelemizi büyüterek başarıya ulaşabiliriz. Sayın Cumhurbaşkanı geçen gün 'İstanbul Türkiye’dir’ demişti. Evet Sayın Erdoğan İstanbul Türkiye’dir. Biz de aynı şeyi söylüyoruz. İstanbul haksızlığa uğrarsa Türkiye haksızlığa uğrar. İstanbul’da hukuksuzluk olursa Türkiye yaralanır deriz" ifadelerini kullandı.
‘ÇAĞRI TÜRKİYE İÇİN BİR ŞANSTIR’
Yanlış hukuktan doğru demokrasinin çıkmayacağı vurgusunu yapan Bakırhan, şunları söyledi: "Yanlıştan doğru çıkmaz. Bu hükümeti özellikle son 10 yıldır uygulamış olduğu bu yanlış hukuktan vazgeçmeye, halkın taleplerine halkın iradesine saygı göstermeye çağırıyorum. Sayın Öcalan’ın yapmış olduğu çağrı Türkiye için bir şanstır. Bir fırsattır. Demokratikleşmek için bir fırsattır. Bu çürümüş, bu çözülmüş, bu ekonomisi batmış, bitmiş sisteme Sayın Öcalan’ın asrın çağrısı ile birlikte bir kapı aralamıştır, bir yol açmıştır. Şimdi buradan iktidara ve devlete sesleniyoruz. Bu asrın çağrısını dikkate alın. Bu fırsatı demokratikleşmek için değerlendirin. Bu fırsatı yargı kumpaslarıyla, kayyımlarla, baskılarla, muhalefeti susturmakla heba etmeyin."