ARTVİN - Avukatlar, Reşit Kibar'ı kasten öldürmeden yargılanan Muhammet Ustabaş'ın dosyasının "cinayetin ağır tahrik altında işlendiği iddiasıyla kapatılmak istendiğini" belirtti.
Artvin'in Borçka ilçesi Cankurtaran bölgesinde "mesire alanı yapılacak" iddiasıyla ağaç kesimine karşı nöbet başlatan köylülerden Reşit Kibar'ın 3 Eylül 2024'te Muhammet Ustabaş tarafından katledilmesinin üzerinden 7 ay geçtikten sonra iddianame hazırlandı. İddianame Artvin Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesi ardından dosyanın ilk duruşması 18 Nisan'da görülecek.
İddianamede, cinayeti işleyen Muhammet Ustabaş'ın "kasten öldürme" ve kasten öldürmeye teşebbüs"; Ustabaş'ın cinayeti işlerken kullandığı silahın sahibi Fikret Merttürk ise "kasten öldürmeye yardım" ve "kasten öldürmeye yardım etmeye teşebbüs" suçlarından cezalandırılması talep ediliyor. Büyük bir bölümü sanık, tanık ve müşteki ifadelerinden oluşan 22 sayfalık iddianamede, dosyada 5 ay gizlilik kararı devam etmesine rağmen sadece jandarmanın 1 sayfalık olayı yeri tutağı dışında herhangi bir belge, bilgi ve bilirkişi raporu olmaması soruşturma aşamasında herhangi bir araştırma yapılmadığını ortaya koydu.
İddianamede, şirket çalışanlarının beyanlarına dayanılarak katledilen Reşit Kibar ve diğer mağdurların olayın başlatıcıları olmakla itham ediliyor. Bu beyanlara dayanılarak katledilen Reşit Kibar ile yaralanan Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu ve olay yerinde bulunan Dursun Ali Koyuncu, Murat Koyuncu ve Rukiye Kibar'ın olayın başlamasına neden olduğu savunuluyor. Katil Muhammet Ustabaş ile ona yardım eden Fikret Merttürk'ün darp edildiği iddia edilen iddianamede, yine Reşit Kibar'ın ikiliye hakaret ettiği savunuldu.
'GEREKLİ ARAŞTIRMANIN ÖNÜ KAPATILDI'
Soruşturmada 5 ay gizlilik kararı sürdüğünü hatırlatan Halkevleri Hukuk Sekreteri Haktan Özkan, böylelikle olayın arka planına yönelik araştırma yapılmasının önünün kapatıldığını kaydetti. Failler ile azmettirenler arasındaki bağlantının görünmez kılındığını ifade eden Özkan "Gizli yürütülen bir soruşturmanın neticesinde gördük ki sanki failler olay yerine gökten zembille indirilmiş, faillerin şirketle, şirketin bürokrasi ile ilişkileri yokmuş gibi bir iddianame hazırlanmış. Elbette bu durum süreç boyunca adını zikrettiğimiz birçok şirket yetkilisi ve bürokratın gerek kasıt gerekse ihmal bakımından sorunluluklarının üstünü örtmektedir. Saldırıya uğrayan köylülerin suçlanması ise sadece iddianame bakımından değil, sürecin başından bu yana yargı tarafından genel bir tutum haline getirilmiştir. Öyle ki olayın bizzat mağdurlarından Dursun Ali Koyuncu, Kibar cinayetinde kullanılan silahın ruhsatlı sahibi adli kontrol ile serbest bırakılırken aylarca haksız şekilde tutuklu kalmıştır" diye konuştu.
'TAHRİK İNDİRİMİNİN HAZIRLIĞI'
Özkan, iddianamede mağdurların suçlanmasını, mağdurlardan Dursun Ali Koyuncu'nun AKP Artvin Milletvekili Faruk Çelik'in olduğunu söylemesi nedeniyle aylarca tutuklu kalması ile cinayete yardım eden Fikret Merttürk'ün adli kontrol serbest bırakılmış olmasını "tahrik indiriminin çabasının ön hazırlığı" olarak yorumladı. Bunun başından beri bir plan dahilinde ilerlediğini söyleyen Özkan, "Sürecin başından itibaren planlı bir şekilde işlenen bu cinayette adı geçen tüm failler bakımından etkin yargılamanın yürütülmesi için gerekli çabayı gösterecek, cinayetin münferit bir vaka değil; bir suç şeması içerisinde gerçekleştiğini hem mahkeme hem de kamuoyuna tüm açıklığıyla ifade edeceğiz. Elbette burada basının ve kamuoyunun da yargı sürecini yakından takip ederek yaygınlaştırması önemlidir" diye konuştu.
'PLANLI BİR PROVAKASYONDU'
Müşteki Dursun Ali Koyuncu'nun da iddianamede olayın köy içi münferit bir gerginlik gibi gösterilerek, iki kişiye de meşru müdafaa üzerinden daha az ceza aldırma çabası ile hazırlandığını ifade etti. Jandarmanın o gün oraya neden gelmediğinin bir açıklaması olmadığını söyleyen Koyuncu, "İş makinalarının oraya çıktığının ve köylülerin buna karşı çıkacağının bilinmesine rağmen güvenlik alınmadı. Bizim yaptığımız her basın açıklamasında yüzlerce jandarma oluyordu. Bizim amacımız iş makinalarını oraya sokmamaktı. İddianamede benim jandarma aracının camını kırdığıma yönelik askerlerin ifadesi de var. Ama ortada kırılan bir cam yok, videolarda da görünüyor. Jandarma mensupları da yalan beyan veriyorlar. Saldırıya uğrayan biziz. Katil tahrik altında değil, kasten, rant uğruna bu cinayeti işledi. Kurşunu yetseydi biz de yaralanmış olacaktık. Karşıdan hazırlanan şeyin kendisi provokasyondu. Bizi yıldırmak için saldıracaklardı. Ancak oraya gönderdikleri tetikçinin beklemedikleri bir biçimde saldırıyı büyütmesi, yapacağı hamleleri boşa çıkardı. Ama biz Reşit ağabeyimizi kaybettik" şeklinde konuştu.
'ARKA PLAN ARAŞTIRILMADI'
"Olayda sadece katil Muhammet Ustabaş, azmettirici Fikret Merttürk suçlu değil" diyen Koyuncu, savcılığın dosyada neden gizlilik kararı verdiğinin açıklamasının bile olmadığını söyledi. Gizlilik kararının da keyfi olduğunu vurgulayan Koyuncu, "Olayın arkasında olan kişilerin de araştırılmasını istemiştik. Öyle bir durum olmadı. Bölge vekili Faruk Çelik'in desteğinden tutun da kent bürokrasisinin olaydaki tavrını ve dahlini gizlemeye çalışıyorlar. Ben tutuklandığımda bütün telefon konuşmalarım incelendi. Ama bu iki kişinin telefon görüşmeleri incelenmemiş. O gün yaptığı görüşmeler işin arkasında olan isimlerin açığa çıkarılması gerekiyordu" diye belirtti.
NE OLMUŞTU?
Artvin'in Borçka ilçesinin Cankurtaran bölgesinde Yunus Merttürk'e ait Yapısoy Beton tarafından "mesire alanı" adı altında yapılmak istenen projeye karşı çıkan köylüler aylardır sürdürdükleri direniş, bölgeye iş makinelerinin girmesiyle köylülere yönelik saldırıya dönüştü. 3 Eylül 2024'te iş makinalarının bölgeye girmesine karşı çıkan köylülere, şirket yetkilisi Fikret Merttürk'ün silahlı adamı Muhammet Ustabaş tarafından ateş açıldı. Bu saldırıda Reşit Kibar yaşamını yitirdi. Ersan Koyuncu ve Gökhan Koyuncu ise yaralandı.
Reşit Kibar'ın katledilmesinin ardından katil Muhammet Ustabaş tutuklanırken, tanık anlatımlarında Ustabaş'ı yönlendirdiği belirtilen ve silahın ruhsatlı sahibi olan Fikret Merttürk ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
MA / Tolga Güney