MERSİN - Barış konuşulurken operasyonların devam etmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Sanatolia Kolektif Atölyeleri sanatçıları, "Bu aslında sürece yönelik samimiyetin de göstergesi olarak görülebilir" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrıs'nın" ardından PKK, yaptığı kongre ile fesih ve silahsızlanma kararı aldı. PKK'nin adımlarına rağmen iktidar sürece ilişkin somut adımlar atmazken yer yer Federe Kürdistan Bölgesi'ndeki saldırılarını sürdürüyor. Sanatolia Kolektif Atölyeleri sanatçıları, sürecin sağlıklı ilerlemesi için saldırıların durdurulmasını, Kürt sorununun çözümünde dair yasal adımların atılmasını istedi.
Sanatçılardan Gülhan Bişeng, Abdullah Öcalan'ın çağrısının ardından ülkede umut ve barış ikliminin oluştuğunu, bunun geçici bir duygu hali olarak kalmaması ve toplumsal bir dönüşüme evirilmesi gerektiğini söyledi. Toplumun tüm kesimlerinin eşit, özgür ve bir arada yaşayabileceği demokratik bir zeminin kurulmasının artık ertelenemez bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Gülhan Bişeng, bu zeminin inşası için başta siyasi aktörler olmak üzere, sürecin muhataplarının bir an önce sorumluluk alması, somut adımlar atması gerektiğini dile getirdi. Gülhan Bişeng, "Sanatın, barışın ve demokrasinin, özgür toplumun inşasında çok önemli bir yeri olduğunu düşünüyorum. Sanatçıların bu anlamda çok önemli bir sorumluluğu üstlenmesi gerekiyor. Barışa ses olması gerekiyor. Hep birlikte tüm sanatçıları yeni bir toplumu inşa etmede, barışı gerçekleştirmede sorumluluk almaya davet ediyoruz. Barış elbette gelecek, özgür bir yaşamı hep birlikte kuracağız" dedi.
'ÇAĞRI HALKLAR İÇİN UMUTTUR'
Sanatçıların Abdullah Öcalan'ın çağrısını sahiplendiği belirten sanatçı Şirin Kaya; Kürtçenin üzerindeki baskıların kaldırılması ve Kürtçenin kamusal alanda özgürce kullanımı için yasal düzenlemenin gerekli olduğunu dile getirdi. Devletin süreci yürütmesindeki samimiyetine işaret eden Şirin Kaya, "Devletin samimiyeti atılacak adımlarla belli olacaktır. Bu çağrı hem Kürt halkı için hem de Türkiye'de yaşayan halklar için bir umuttur. 50 yıllık savaşın sonuçları ortada. Sanatçılar olarak ölümlerin olmasını istemiyoruz toprağımızda. Bizim talebimiz; özgürce yaşamak. Kendi kültürümüzü, dilimizi özgürce ifade etmektir. Kendimiz için değil, bunu Türkiye'de yaşayan tüm halklar için istiyoruz. Üzerimize düşen neyse çalışmalarımızı bu çerçevede üreteceğiz. Umudumuz büyüktür, Türkiye'de 1000 yıllık kardeşliği büyüterek beraber yaşamayı istiyoruz" ifadelerini kullandı.
SORUMLULUK VURGUSU
Dengbêj Ramazan Kevzinî, sürecin kalıcı ve onarıcı bir barışa dönüşmesi gerektiğini ifade ederek, Kürt sanatçılar olarak süreci desteklediklerini belirtti. Barışın yalnızca bir tarafın çabasıyla değil, tüm halkların ortak iradesiyle kurulabileceğine vurgulayan Kevzinî, "Hiçbir halkın evladının toprağa düşmediği, kanın değil, sözün konuştuğu bir gelecek" temennisinde bulundu.
'TÜM TARAFLARIN BARIŞI SAHİPLENMESİ GEREKİYOR'
Sanatçı Kadir Çat da, Türkiye'de son dönemde barışa dair bir zemin oluştuğunu, toplumsal iklimde kısmi bir yumuşamanın hissedildiğini, ancak sürecin sağlıklı ilerleyebilmesi için tarafların üzerinde uzlaşması gereken bazı temel başlıkların hâlâ gündemde olduğunu ifade etti. Bunlardan en önemlisinin "silahların susması" olduğunu dile getiren Çat, PKK'nin kendini feshettiğini ve ateşkes ilan ettiğini hatırlatarak, buna karşın, Türkiye'nin operasyonlarının sürdürdüğünü hatırlattı. Çat, sahadaki bu tabloyla barış süreci arasında çelişkili bir durumun ortaya çıktığını ifade ederek, "Bu kabul edilecek bir şey değildir. Eğer bir barış sağlanacaksa iki tarafın da elini silahtan çekmesi gerekiyor. Bu husus barışa, yapılacak olan sözleşmeye, 1000 yıllık Türk-Kürt kardeşliğine zarar verecektir. Bir yandan ateşkes ilan edilirken diğer yandan operasyonların sürmesi kabul edilecek bir şey değil. Bu aslında sürece yönelik samimiyetin de göstergesi olarak görülebilir. Barış bir daha zor elde edilecektir. Tüm tarafların bu barışı ciddi anlamda sahiplenmesi gerekiyor. Türkiye'deki bütün halkların demokratik yaşamına gidecek adım, Türkiye'de ve Kürdistan'da barışın hakimiyetidir. Bu temelde çağrımız; Türkiye'deki tüm tarafların bu barışa dört elle sarılmalarıdır" diye konuştu.
MA / Abdulkadir Ayten