Göçük alanına girmeleri engellenen ekolojistler: Örgütlenmeliyiz

img
DÊRSIM - Licik’te göçüğün meydana geldiği alana girmeleri engellenen Munzur Çevre Derneği yöneticileri, yaşanan felakete karşı “örgütlü bir birlikteliğin oluşturulması” gerektiğini ifade etti. 
 
Erzîngan’ın Licik (İliç) İlçesi Çöpler Bölgesi’nde 13 Şubat’ta yaşanan toprak kayması sonucu 9 kişi toprak altında kaldı. 9 kişiye 6 gündür ulaşılmazken, siyanürün maden bölgesinin 350 metre altında olduğu Fırat Nehri’ne karışma ihtimali bulunuyor. Fırat Havzası ve çevresinde birçok kent için tehlike oluşturan toprak kaymasında ihmali bulunanlara yönelik tepkiler de sürüyor. 
 
Yaşanan facia sonrası Dêrsim’den yola çıkan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi ( DEM Parti) ve Munzur Çevre Derneği üyelerinin kentten çıkışına Tunceli Valiliği tarafından yasak getirilerek, engellendi. Licik’e gidişleri engellenen Munzur Çevre Derneği üyeleri yaşanan felakete karşı örgütlülük ve duyarlılık çağrısında bulundu. 
 
‘GÜÇLÜ ÖRGÜTLÜLÜK LAZIM’
 
Dernek yöneticilerinden Hasan Yüksel, siyanüre karşı çevre dernekleri olarak geçmişten bu yana mücadele ettiklerini söyledi.  Siyanürün bütün canlılara zarar verdiğini belirten Yüksel, “Buradaki siyanürün toprağa karışması, toprağın, suyun, havanın zehirlenmesine neden olmaktadır. Bundan kaynaklı sermaye bildiğiniz gibi kar hırsı, rant adına insanların, bütün canlıların sağlığını düşünmeden para kazanmak için tabiatımızı yok etmekteler” dedi. 2022’deki siyanür patlaması sonrası başlatılan hukuki süreçten bir sonuç elde edilmediğini ifade eden Yüksel, mevcut iktidarın yine kendi bildiğini okuyarak bu faaliyetlere izin verdiğini ifade etti. Yüksel, “Buranın bir an önce kapatılması, yaşananlardan sorumluların da derhal yargılanması gerekiyor. Bu cinayettir. Bununla ilgili bütün ekoloji, çevre yapılarının güçlü bir örgütlülükle buna karşı duruş sergilemesi gerekiyor” diye konuştu. 
 
 
‘VAR ETMEK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ’
 
Munzur Çevre Derneği üyesi Mehmet Kaş, 2 yıldır birçok yerde meydana gelen faciaların Ankara tarafından duyulmak istenmediğine dikkat çekti. Siyanürün doğayı yok eden, kanserojen hastalıklara neden olan ve çevreyi çöle çeviren bir zehir olduğunu dile getiren Kaş, çevrecilerin doğayı korumak ve tahribatları önlemekle görevli olduğunu söyledi. “Sesimize kulak verin ve duyarlı olun” çağrısında bulunan Kaş, mücadele edeceklerini vurguladı.  
Munzur Derneği üyesi Özgür Ozan Karaağaç da, “Bazen, ‘Siz Dersim’desiniz, Erzincan’a niye müdahale ediyorsunuz?’ diyorlar.  İliç demek Munzur demek, Munzur demek Fırat demek, Fırat demek Ortadoğu demek, Ortadoğu demek de bütün dünya demektir. Devletler üstü bir konu, birkaç kişinin tekeline bırakılamaz. Özellikle konu hava, su, topraksa bu kar şirketlerine asla bırakılamaz” şeklinde konuştu. 
 
‘AÇGÖZLÜ ŞİRKETLER İLE İŞBİRLİKÇİLERİ’
 
Munzur Çevre Derneği Dersim Temsilcisi Yusuf Topçu,  çevrede yaşanan felaketlerin ancak halkların örgütlülüğüyle engellenebileceğine dikkat çekti. Tüm uyarılarına rağmen, “aç gözlü” şirketlerin, ülkeyi yönetenlerin işbirliğiyle gerekli önlemleri almadığını belirten Topçu, “Hem Kanada hem Amerika şirketleri yerli işbirlikçi uşaklarıyla birlikte korkunç bir şekilde ülkenin 4 bir tarafına yayılarak, ülkeyi tamamen talan etme peşindeler. Bunun baş sorumluları bugün ki iktidardır. Onlar bunların işbirlikçileri. İliç’te yaşanana olaya, tüm bilimsel uyarılara rağmen herkes kulaklarını tıkadı, duymadı ve görmediler. Bu katliam bir şekilde ortaya çıktı ve yaşandı. Çevreye karşı duyarlı olan tüm kesimler, kurumlar, ‘Ben insanım’ diyen herkes bu noktada örgütlenmeli, mücadele etmeli, kesinlikle bu sömürücü şirketlere, tekelci burjuvaziye ödün vermemeli” diye belirtti. 
 
MA / Müjdat Can