‘Kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci birlikte yaşamı temin edebilir’

  • kadın
  • 09:00 18 Eylül 2025
  • |
İSTANBUL - Kadınların ortak barış mücadelesine dikkat çeken kadın örgütleri temsilcileri, “Ancak kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci barış inşasını, eşitlik ve birlikte yaşamı temin edebilir” dedi. 
 
Türkiye ve Kürdistan’da kadınların ortak barış mücadelesi özellikle 90’lı yıllardan itibaren yeni zeminlerde örgütlenerek devam ediyor. 1994 yılında savaşa, milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı başlatılan “Arkadaşıma Dokunma” kampanyası, 2009’da kurulan Barış için Kadın Girişimi (BİKG) ve günümüzde Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi ile barış mücadelesinde ortak zeminler yaratılıyor. 
 
Ekmek ve Gül üyesi Sıla Altun, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad-TJA) üyesi Ayşe Aksoy, Kadın Savunma Ağı üyesi Hivda Kaya ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Yağmur Yurtsever, farklı kimlik ve farklı kesimlerden kadınların mücadelesine dair konuştu.
 
KADINLARIN ORTAK TALEBİ: BARIŞ
 
Barış talebinin her ulustan ve her inançtan kadınların geniş bir zeminde sahiplendiği bir talep olduğunu belirten Sıla Altun, “Savaşların ekonomik temelleri, işçi ve emekçi kadınlar üzerinde yarattığı yıkım, savaşın kadına yönelik şiddetin perçinlendiği bir durum yaratması, bir savaş aracı olarak tecavüzün kullanıldığı, ölümlerin gerçekleştiği durumları açığa çıkıyor. Bunların yanı sıra, doğrudan sıcak bir savaşın içinde olmasa dahi kadınların yaşam koşullarını doğrudan etkiler biçimde. Dünya genelinde de savaş çığırtkanlığının, saldırganlığının ve militarizmin artıyor olması; doğrudan kadınların yaşamlarından güvenliğinin, emeğinin çalındığı, hayatı üretenlerin hayatlarının çalındığı bir noktaya kadar götürüyor. Savaşa ya da barışa dair deneyimlerimiz birbirimizden farklılaşsa da ortaklaşabileceğimiz ve yan yana gelebileceğimiz en geniş taleplerden birini oluşturuyor. Çünkü o savaş çığırtkanlığının kendisi, barışın olmaması ve barış talebin sınırlı yerlere kapatılmaya çalışılması demek oluyor. Bu aynı zamanda kadınların kendi hayatlarında savaşın başka sonuçlarıyla karşılaşması demek oluyor. Barış kadınlar açısından özellikle de işçi ve emekçi kadınlar açısından oldukça önemli ve yan yana gelinmesi gereken bir talep” diye belirtti. 
 
‘BARIŞ İÇİN ÖCALAN’IN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ SAĞLANMALI’
 
Barışın sadece Kürt halkı ya da Kürt kadınları ilgilendiren bir konu olmadığına dikkat çeken Ayşe Aksoy, “Toplumsal bir barış her kesimden, her dilden, her ırktan, her halktan kadınların sorunudur. Çünkü bugün savaş politikalarına harcanan paralar hepimizin mutfağından, evinden çekilmiş oluyor. Savaş tek bir kesime ya da tek bir yere zarar vermiyor; savaş tüm insanlığa zarardır. O yüzden bütün kadınların birlikte dayanışarak, barış elini uzatarak kirli savaşa karşı durmaları gerekir. Aksi takdirde hepimiz bu savaşın kaybedeni olacağız. Barış sürecinin bozulmasından endişeleniyoruz. Sayın Abdullah Öcalan, örgütle beraber atılması gereken tüm adımları attı ama bugün baktığımızda hiçbir eşit şart ve karşı taraftan cevap yoktur. Abdullah Öcalan’ın kesinlikle fiziki özgürlüğü sağlanmalıdır. Çünkü eşit koşullarda barış süreci yürütülmüyor” ifadelerini kullandı. 
 
‘SAVAŞ KADIN BEDENİ ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLÜYOR’
 
Daha önce yaşanan müzakere süreçlerinin başarısız sonuçlanmasının ardından ağır bir saldırı ve savaş durumunun yaşandığını dile getiren Hivda Kaya, “2016’dan sonrası devletin savaş politikalarının, kayyumların çok yükseldiği bir dönem oldu. Kayyumlar da, özel savaş politikaları da direkt kadınları hedef alıyordu. Barışa gerçekten hepimizin ihtiyacı var, kadınların ezilen kimliğinden dolayı bu ortaklığı daha kolay kurduklarını düşünüyorum. Gerçekten birbirimizin elini tutmak ve yaşamda ısrar etmek, bunun için barışa ihtiyacımız var. Sadece Türkiye nezdinde değil; Filistin, Arjantin… Bu ilk ses, her zaman kadınlardan çıkıyor. Savaş politikaları kadın bedeni üzerinden yürütülüyor, kayyum en çok kadınları etkiliyor, kadın kurumlarını kapatıyorlar. Kadınlar olarak o sese, o eli tutmaya oradan ihtiyaç duyuyoruz” dedi.  
 
90’LARDAN BUGÜNE ORTAK MÜCADELE
 
Kadınların ortak barış mücadelesinin önemini vurgulayan Yağmur Yurtsever de, kadınların barış süreçlerinin dışında tutulduğunu belirterek, ekledi: “Emeğimizin çalınması, karar mekanizmalarından atılmamız  için erkek egemenliği hayata geçiriliyor ve her türlü siyasal süreçten dışlanıyoruz. Ancak bizlerin dahil olduğu bir çözüm ve barış inşası; birlikte yaşamı, eşitliği, özgürlüğü temin eder. Kadınların 90’lardan bu yana biriktirdikleri birlikte mücadele anlayışı ve burada geliştirdikleri ilkeler, yöntemler, Türkiye’nin bu evrede önüne görev olarak koyabileceği yöntemleri içeriyor. Yani aslında hem bir yandan mücadele ediyoruz, bir yandan da örnek oluyoruz.” 
 
MA / Yeşim Tükel