Hatip Dicle: Erdoğan, Ergenekon ve MHP'nin dayatmasıyla süreci bitirdi

img
HABER MERKEZİ - İmralı Heyeti üyesi Hatip Dicle, Erdoğan'ın "çözüm" sürecini Ergenekon ve MHP'nin dayatmasıyla bitirdiğini belirterek, "İttihat-Terakki zihniyetini temsil eden iktidarla barış ve çözüm mümkün değil. Bu zihniyet çöktüğünde Kürt sorununda demokratik çözümün önü açılabilir" dedi. 
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 9 Temmuz’da geldiği Diyarbakır’da bir kez daha Kürt sorununa dair söylem değiştirdi. Erdoğan, “Buzdolabına kaldırdık” sözleriyle bitirdiği “çözüm” olarak adlandırılan sürecin sonlandırılmasından Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) sorumlu tuttu. Erdoğan’ın bu açıklamaları, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile devlet heyetinin 2013-2015 yılları arasında sürdürdüğü “çözüm” sürecinin nasıl başladığı ve nasıl sonlandığını yeniden gündeme getirdi. 
 
NASIL BAŞLADI?
 
Uluslararası komployla 15 Şubat 1999’da getirildiği İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit altında tutulan Öcalan, her fırsatta Kürt sorununun çözümüne dair devlete barış eli uzattı. Öcalan’ın 27 Temmuz 2011’den sonra avukatlarıyla görüştürülmemesi ve yaşanan şiddetli çatışmalar üzerine cezaevlerindeki siyasi tutuklular, 1980 askeri darbesinin yıldönümü olan 12 Eylül 2012’de açlık grevi eylemi başlattı. 68 gün boyunca devam eden eylemler, PKK Lideri Öcalan’ın çağrısıyla sonlandırıldı. Eylemler sonucunda, 3 Ocak 2013'te Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekilleri Ahmet Türk ve Ayla Akat Ata, İmralı Adası'na giderek Öcalan'la görüştü. Bu görüşmeden sonra HDP ve devlet heyeti, 5 Nisan 2015 tarihine kadar İmralı'ya giderek Öcalan'la görüşmeler gerçekleştirdi.
 
NASIL BİTTİ?
 
2 yıl süren görüşmeler sonucunda Türkiye'nin demokratikleşmesine dair en önemli adımlardan biri atıldı. İmralı Heyeti ile hükümet yetkilileri, 28 Şubat 1997’de yaşanan post-modern darbenin yıldönümünda Dolmabahçe Mutabakatı açıkladı. Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatı’nın açıklandığı toplantıda hangi koltuklarda kimin oturacağını kendisi belirlemesine rağmen, bir ay sonra mutabakatı reddetti. Erdoğan, 20 Mart 2015’te “Böyle bir şeyden benim haberim yok. Bu olaya da ben olumlu bakmıyorum” açıklaması yaptı. Erdoğan, 11 Ağustos 2015’te de “Çözüm süreci şuanda buzdolabındadır” dedi. 
 
Erdoğan’ın mutabakatı reddetmesi ve süreci sonlandırmasıyla birlikte Öcalan üzerindeki tecrit derinleştirildi. Öcalan ile görüşmeler 5 Nisan 2015’ten sonra bitirildi. 22 Temmuz’da Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 2 polisin öldürülmesi olayından 2 gün sonra ise çatışmalı sürece geri dönüldü. 
 
Öcalan'la görüşen İmralı Heyeti'nde yer alan Hatip Dicle, Erdoğan’ın 7 yıl aradan sonra “çözüm" sürecine ilişkin açıklamaları ve Kürt sorununun çözümsüzlüğünü konuştuk. 
 
Tayyip Erdoğan, durup dururken neden Diyarbakır’a geldi. Kamuoyu araştırmalarına göre Kürt kentlerinde oldukça oy kaybı yaşadığı bir dönemde, Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişini nasıl yorumluyorsunuz? Erdoğan, olası bir seçimde yine Kürt seçmenine mi oynuyor?
 
Artık AKP de Erdoğan da bir erime sürecinde olduklarını görüyorlar. MHP’deki erimenin daha fazla olduğunu tespit edebiliyorlar. Kürtlerin oylarında çok çok büyük kayıplarının olduğunu artık müşahede edebiliyorlar. O nedenle Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelişi tabi ki planlı bir çıkıştı kendileri açısından. Çünkü Kürtlerle nasıl sorunlar yaşadıklarını en iyi onlar biliyorlar. Kürtler, onların gerçek yüzünü bu süreçte çok iyi kavradı. AKP’nin, MHP’nin nasıl bittiğini çok net gördü. Bu nedenle AKP içindeki Kürtler çok açık şunu söylüyor: Gidin görüşün eski bizim kazandığımız insanlarla, mutlaka ikna etmeye çalışın. Bir çaresizlik içerisinde oldukları çok açık görülüyor. Bu çaresizlik iki şey getiriyor. Birincisi gerçekten bir panik hali var. Artık iktidarı kaybetmenin eşiğinde olduklarını hissediyorlar. Bu nedenle Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels’in taktiklerine daha çok sarılıyorlar. 
Erdoğan’ın son gelişi 'Kürtleri tekrar nasıl aldatabilirim, kandırabilirim, önümüzdeki seçimde Kürtler içinde oylarımı nasıl arttırabilirim'in arayışıydı. Çok büyük yalanlar söyledi. 
Mesela son günlerde bir aşı meselesi çıktı Avrupa’da, işte efendim bu aşılar sözde Avrupa’da paralıymış da Türkiye’de ücretsiz. Bu büyük bir yalan tabi ki. Ben de Avrupa’dayım şu anda, bunun büyük bir yalan olduğu belli. Ama Goebbels şöyle bir öneride bulunmuş, der ki büyük yalanlar söylerseniz, kitleler ilk önce inanmayabilir ama büyük yalanları sürekli tekrarlarsanız, bir süre sonra toplum bunlara inanmaya başlar. Bu aynı zamanda bir algı operasyonudur. Kürtler için de Türkler içinde son zamanda Erdoğan’ın özellikle Diyarbakır’a geldikten sonra yeni bir taktiği devreye soktuğunu görüyoruz. İmralı süreci biteli neredeyse 6 yılı geçti. Biz o zaman İmralı süreci bittikten sonra, çok sayıda basınla, çeşitli vesilelerle sorunun nasıl tıkandığını, Erdoğan’ın masayı nasıl devirdiğini, çok uzun uzun röportajlarla İmralı heyeti üyeleri olarak biz bunları anlattık. Ama ilginçtir ki o dönemlerde Erdoğan dahil olmak üzere hiçbir AKP’liden, siz bunları yanlış söylüyorsunuz yada İmralı notları var, bu notlara göre işte durum budur, siz gerçeği ifade etmiyorsunuz demediler. Dolayısıyla Erdoğan’ın son gelişi Kürtleri tekrar nasıl aldatabilirim, kandırabilirim, hiç olmazsa önümüzdeki seçimde Kürtler içinde oylarımı nasıl arttırabilirim, bunun arayışıydı. Çok büyük yalanlar söyledi. 
 
Sizce Kürtler nezdinde Erdoğan’ın bir güvenirliliği kaldı mı; Kürtler Erdoğan’a nasıl bakıyor?
 
Tabi Kürt halkı çok büyük acılar içinden geçmiş, deneyimli, politik bir halk. Hafızası çok güçlü. Ben hatırlıyorum, biz daha çocukken, Kürt sorununu evde büyüklerimizin yada misafirlerin sohbetlerinden öğrenirdik. Kürtlerin o noktada hafızaları çok güçlü. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri, 1925’ten, 1940’a kadar, nasıl Kürt katliamları yaptıklarını, Kürtçe konuşanlara ne kadar büyük para cezaları kestiklerini, Kürtçeyi tamamen unutturmak için her türlü baskıyı denediklerini, halk bunların tümünü biliyor. Sözlü tarihimiz çok önemlidir. Yaşlılardan yeni nesillere böyle akıp geliyor. Çok uzak değil, İmralı sürecinden sonra yaşananlar, sonra 5-6 yılda yaşanalar, canlı olarak halkımızın hafızasındadır. Bu atanan kayyımların Kürtçeye ne kadar düşmanlık yaptıkları, yani MHP ne kadar açıkça Kürt düşmanı ise AKP’nin de tamamen Kürt düşmanı olduğunu halkımız biliyor. O nedenle bu sözlerin halk üzerinde etkili olabileceğini düşünmüyorum. Ama onlar ısrarla, Hitler’in Propaganda Bakanı Goebbels’in büyük yalanlar söylemine sarılmaya devam ediyorlar. Erdoğan’ın da gerçekleştirdiği de buydu. Tamamen gerçeğe aykırı, aynen aşı meselesinde olduğu gibi yalana dayalı propaganda yaptı. Görecekler bakalım, Kürt halkı buna kanacak mı, kanmayacak mı? Hep birlikte göreceğiz.
 
Erdoğan, “Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık” dedi. Ancak 2015 yılında Dolmabahçe Mutabakatı için “Doğru bulmuyorum”, çözüm süreci için de “Buzdolabına kaldırdık” diyen de Erdoğan’dı. Erdoğan, ne yapmaya çalışıyor?
 
Şimdi Goebbels taktikleri bu dönemlerde belli çevrelerde etkili olsa da şimdi her şey kayıt altında. Örneğin 5-6 yıl önce Erdoğan ne konuştu? İşte ‘buzdolabına kaldırdık’ demişti. Ya da ‘Dolmabahçe Mutabakatı benden habersiz yapıldı’ gibi yalanlar söylediği zaman, bazı muhalif kanallar, kendisinin tarihiyle işte hangi gün ne dediğini önüne koyduğunuz zaman, bunların hepsi bir anda çürüyebiliyor. Toplumun hafızası ne kadar zayıf olursa olsun, muhalif kanallar, basın, bunu açıklıkla doğru söyleyip söylemediğini tespit edebiliyor. Bu nedenle çok sonuç alabilecekleri inancında değilim. 
 
İmralı Heyeti’nin bir üyesi olarak süreci kim bitirdi?
Ergenekon ve MHP dayatmasıyla, hem Fethullah Gülen cemaatinin devlet içinde tamamen tasfiye edilmesi hem de Kürtlerle sürdürülen çözüm sürecinin bitirilmesine karar verildi.  
İmralı süreci nasıl bitti dersek, kısaca bunu söyleyebiliriz. 2013 yılı sonunda 17-25 Aralık’ta Fethullah Gülen cemaatiyle Erdoğan’ın birlikte koalisyon tarzında sürdürdükleri birliktelik sona erdi. Aralarında büyük bir iktidar savaşı başladı. Erdoğan, o sıralar şunu gördü; Şimdi bunlar da bir devlet kliğiydi. 1965’ten beri devlet içinde örgütlenen ama 12 Eylül’den sonra iyice devlet organları içerisinde yuvalanan bir kesimdi. Onların bir devlet kliği olduğunu biliyordu. Bir devlet kliğini karşısına almak, artı bu Fethullahçılarla birlikte Ergenekon örgütünün üzerine gitmeleri vs. Erdoğan’ı düşündürdü, çark etti. Görüşmeler yürütülürken de bazı şeyler hissediliyordu. Ama daha sonra tümüyle açığa çıktı. Ergenekon ve MHP dayatmasıyla, hem Fethullah Gülen cemaatinin devlet içinde tamamen tasfiye edilmesi hem de Kürtlerle sürdürülen çözüm sürecinin bitirilmesine karar verildi.  
 
Bu karar “çözüm” sürecinin devam ettiği dönemde mi verildi? 
 
Bunun için 2014 yılı boyunca bu gelişmeler alttan alta devam etti. Mesela Ergenekon’un tutuklularıyla AKP milletvekillerinin cezaevinde görüşmeleri… Bu kulağımıza geliyordu. Hatta bir ara gündeme geldi, işte devlet heyeti 'biz bunu bilmiyoruz ama araştırıp biz size bilgi veririz' dediler. Tabi bizim olduğumuz toplantılarda bilgi verilmedi. Ama belki de Sayın Öcalan ile bu konuyu baş başa görüşmüş olabilirler. Sonuçta 2014’ün Eylül ayında artık bunun resmi anlamda da böyle olduğunu biliyoruz. Asla hiçbir devlet yetkilisi tarafından da yalanlanmadı. Bir “Çöktürme Planı” hazırlanmış. Bu plan tarihiyle, DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısı hemen hemen aynı günlerdedir. Hatta Kobanê saldırısından sonra biliyorsunuz, 6-8 Ekim olayları da gelişti. Ondan sonra DAİŞ’in üst düzey bir komutanı YPG’nin eline esir düşüyor, sorguluyorlar. ‘Kobanê’yi neden hedef aldınız’ diye soruyorlar. Çünkü Kobanê bir petrol bölgesi değil, ayrıca zenginliklere sahip değil. DAİŞ komutanı verdiği bilgi çok önemlidir. Aynen şunu söylüyor: Bizim aslında bütün planlarımız Şam’a yönelikti ama Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bizim çok iyi ilişkilerimiz olduğu için o ısrarla Kobanê’yi almamız gerektiğini söylüyordu, biz de onu kırmadığımız için bu harekatı başlattık. Erdoğan bir taraftan Kürtlerle masada otururken, aslında diğer taraftan Kürtlere en büyük düşmanlığı yapmak anlamında DAİŞ’in Kobanê teşvik ediyor. Böyle bir düşmanlık. 
 
Daha sonra Efrîn’i işgal etti Türk ordusu. Şimdi Efrîn’de yaptıkları belli. Düşünün savaştan önce, işgalden önce yüzde 96 olan Kürt nüfusu -400-500 bin nüfuslu bir şehirdi- yüzde 20’lere geriledi. Kürtleri oradan sürerek, tamamen demografik yapıyı değiştirmeye, orada kalan Kürtleri de baskı altına almış durumda. Yani açık bir Kürt düşmanlığı. Kısacası İmralı süreci açısından şunu belirtebilirim: Bir; Erdoğan, Ergenekon ve MHP ile yaptığı ittifak nedeniyle, ikincisi de Rojava konusunda bazı dayatmalarda bulundu. 
 
Rojava dayatmalarını biraz açabilir misiniz? 
 
Üç konuda dayatmaları çok önemliydi. Onu sonuna kadar yaptı. Ancak Sayın Öcalan kendilerine net cevap verince, artık gündeme getirmediler. Bu üç şey şuydu: Birincisi Rojava’daki statünün, yani Kobanê, Qamişlo ve Efrîn’de ilan edilen demokratik özerklik statülerinin kanton ilanlarının feshedilmesiydi, geri adım atılması ve dağıtılması. İkincisi, YPG’nin o zaman Müslüman kardeşlerin denetiminde olan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) adı altındaki çatı örgüte katılması, bir anlamda Müslüman kardeşler örgütünün -Türkiye denetiminde tabi ÖSO- kuruluşu olmayı dayattılar. Üçüncüsü de YPG’nin Suriye’ye savaş ilan etmesi idi. Bunlar reddedildi. Zaten daha sonra Dolmabahçe Mutabakatı olmasına rağmen yine de Erdoğan’ın 5 Nisan’da yaptığı açıklamayla masa devrildi. Böylece sürecin savaşa evrilmesine neden oldu. Bu çok açıktır. 
 
Sürecin bitirilmesinin nelere mal olduğunu hep birlikte gördük, yaşadık, yaşıyoruz. Türkiye halkları bugüne kadar “çözüm” görmedi. Kürt sorununda çözüme neden gelinmiyor?
 
Dünyanın birçok yerinde bizim yaşadığımız sorunlar var. Kürtlerin yaşadığı sorunlar kadar ağır değil ama sonuçta bu tür sorunlar var. Bu tür sorunlar karşısında Sayın Öcalan, barış ve demokratik çözümü yakalamaya çalışan ve sadece kendi önderlik ettiği kesimleri düşünmeyen, sadece Kürt halkını düşünmeyen, kazan-kazan politikaları oluşturmaya çalışan bir önderliktir. O nedenle tabi ki Türk devletinin tutumuna rağmen sorununun çözümüne yaklaşımı nedeniyle, -daha önce Oslo’da 3 yıl Birleşmiş Milletlerin aracılığında devam eden görüşmelere rağmen hiçbir sonuç alamadı- İmralı sürecinde bir sonuç alamadı. 
İttihat ve Terakki zihniyeti şimdi iktidardadır. AKP-MHP faşist koalisyonunun idolleri Enver Paşa ve Talat Paşa’dır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan şimdiye kadar yıllar boyunca bu devletin niteliği hiç değişmedi.
Aslında bu devletin niteliğinden kaynaklıdır. Çözüme yanaşmamak, Kürtlere sürekli soykırımı dayatmak, devletin doğuş aşamalarından gelen bir özelliktir. Biliyorsunuz, İttihat-Terakki Osmanlı’nın son yönetimiydi. Hristiyan halkları, Ermenileri, Süryanileri, Rumları, neredeyse Anadolu’dan tümüyle temizlediler. Kürtler, Araplar, Çerkezler, Lazlar gibi Müslüman halkları da tümüyle asimile etmeyi, Türkleştirmeyi önlerine koydular. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda, İttifak-Terakki’nin bu özelliğini devraldı. Zaten Hristiyan halklarından Osmanlı’nın son döneminde bir anlamda soykırımlarla yada müdahalelerle kurtulmuşlardı. Ama Cumhuriyet kurulduktan sonra 1924 Anayasası’ndan 1925’teki Şeyh Said hareketinden sonraki Şark Islahat Planı’ndan itibaren Kürtler üzerinde büyük bir saldırı başlattılar. Biliyorsunuz 13-15 yıl boyunca, 1925’ten başlayarak, Dersim Soykırımı dahil büyük bir kıyım yaptılar. Şimdi şu anda o İttihat-Terakki zihniyeti, aynen iktidardadır. AKP-MHP faşist koalisyonu, idolleri Enver Paşa, Talat Paşa’dır. Bunlar tamamen Kürtleri önce fiziki soykırımlardan geçirdiler, ondan sonra da kültürel soykırımdan geçirdiler. Kürtlerin siyasetçilerini, siyasi soykırımdan geçirdiler. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan şimdiye kadar yıllar boyunca bu devletin niteliği hiç değişmedi. Bazen yumuşama belirtileri gösterdilerse de tekrar o klik yada İttihat-Terakki zihniyeti, sürece hakim oldu ve Kürtleri soykırıma uğratmaya çalıştı.
 
Bugün de aynı politika yürürlükte. İşte görüyoruz, sadece Kuzey Kürdistan’a düşmanlık yapmıyor, Güney Kürdistan’a yapıyor, Rojava’ya yapıyor, Şengal’e yapıyor. Kürtler nerede bir statü kazanma konumuna gelse, büyük şehitler vererek, büyük bedeller ödeyerek bir şeyler kazanma eşiğinde oldukları zaman, Türkiye müdahale ediyor ve bunu ortadan kaldırmaya çalışıyor. Hatırlayın, Güney Kürdistan’daki referandum sırasında, sözde KDP ve Güney Kürdistan yönetimiyle iyi ilişkileri vardı ama bağımsızlık referandumunda ne kadar büyük bir düşmanlık beslediklerine şahit olduk. Düşmanlık sadece Kuzey Kürdistan’daki Kürtlere karşı değil. Bütün Kürdistan’a karşıdır ve şu anda Kürdistan’ı soykırım tehdidi altında tutmaktadır. Uluslararası koşullar mümkün olsa, Ermenilere yaptıklarını, aynen Kürt halkına yapacaklarından kimsenin şüphesi olmasın. İşte bu nedenle çözüm olmuyor. Bu devlete bu zihniyet hakim olduğu müddetçe, siz ne kadar esnek davranırsanız davranın çözüm olmuyor. İmralı sürecinde Sayın Öcalan’ın ne kadar esnek olduğunu, kazan kazan politikası içinde olduğunun canlı tanıklarıyız. Ama buna rağmen masa devrilmesi, bu devletin zihniyetini ortaya koyan en önemli emaredir. 
 
AKP ve MHP arasındaki çatışma ve çatlaklık gittikçe derinleşiyor. Kopmaları an meselesi diye yazılıp çiziliyor. Erdoğan’ın Diyarbakır’a gelmesi de bununla bağlantılı mı? Cumhur İttifakı’nın yarınını nasıl görüyorsunuz?
 
Bazen basın da yanıltıcı haberler yapabiliyor. Özellikle iktidar basını, bunu bilerek de yapıyorlar. Son günlerde emniyet müdürlerinin yerleri değişti, merkeze çekilenler oldu. O zaman yandaş medyada, Süleyman Soylu’nun bilgisi dışında yapıldığı, Erdoğan’ın yakında Soylu’yu görevden alacağı yazıldı. Sonradan açığa çıktı, Tolga Şardan yazdı. Açıkça yazdı, Süleyman Soylu’nun hazırladığı listenin geçtiğini söyledi. Şimdi dolayısıyla görmek gerekiyor. AKP-MHP arasında öyle uzlaşmaz, hemen kopmaya açık, hemen birbirlerinden kurtulmasına açık bir ortam var gibi algılamak doğru değil. AKP-MHP iki büyük suç ortağıdır. Sonuna kadar bunu sürdürmeye çalışacaklardır. Ama onların arasındaki çelişkiler eğer bundan sonra keskinleşirse, bu toplumsal mücadeleye bağlı olur. Toplumsal mücadele güçlendikçe, sadece adalet yürüyüşleri, kadınların alanlarda yürüttükleri mücadeleyi kast etmiyorum. Mesela Türkiye’nin sınır ötesindeki krizi, birbirlerini günah keçisi ilan etme sürecine kadar gidebilir. 
 
Devlet çürümüş. Çürüme sesleri, çöküş sesleri alttan alta geliyor. Bunun tamamen sonuca evrilmesi için toplumsal mücadeleyle, Kürtlerin, kadınların, emekçilerin ve bütün muhalif kesimlerin kararlı duruşuyla olabilir.
Toplumsal mücadeleler, Kürtlerin ulusal mücadelesi güçlendikçe, AKP-MHP arasındaki çelişkiler tabi ki artacaktır. Çünkü birbirlerini suçlamaya başlayacaklardır. Hatırlayın, Garê sonrası Erdoğan açık açık orada başarısız olduklarını itiraf etti. Sonra iktidar klikleri arasında çatışma da oldu. Bazıları basına yansıdı, bazıları yansımadı. Dolayısıyla AKP-MHP’nin çöküşü, kesinlikle toplumsal mücadeleyle ilgilidir. Mesele bugün ekonomik kriz o aşamadadır ki artık insanlar açlıktan, işsizlikten, yoksulluktan intihar ediyorlar. Müzisyenler intihar ediyor. Bu intiharların bir bölümünü de duymuyoruz aslında. Yandaş basın vermiyor, muhalif basın bunu elde edebilirse bu gerçeklikleri, duyuyoruz. Aksi taktirde duymuyoruz. Öngörülemez bir durum var. Dünya, artık Türkiye için öngörülerde bulunamıyor. Verdikleri bütün bilgiler yalan, yanlış. En son Sedat Peker’in açıklamaları, Türk devletinin nasıl çeteleştiği, mafyalaştığı, uyuşturucu kaçakçılığı dahil büyük soygunlar yaptıklarını çok açık gösteriyor. Erdoğan bu kadar Afganistan’a meyilli olmasının nedeni de yine eroin ticaretinden pay alabilmektir. Bütün amacı budur. Yoksa bir akılla izah edilecek bir durum değil. Devlet çürümüş. Çürüme sesleri, çöküş sesleri alttan alta geliyor. Bunun tamamen sonuca evrilmesi için toplumsal mücadeleyle, Kürtlerin, kadınların, emekçilerin, bütün muhalif kesimlerin kararlı duruşuyla olabilir. 
 
2013-2015 gibi bir süreç bekliyor musunuz veya Kürt sorununda nasıl bir sürecin olmasını istersiniz?
 
Şu anda faşist bir iktidar, İttihat-Terakki zihniyetini temsil ediyor. Öyle bir zihniyetle barış ve çözüm mümkün değil. 2013-2015 sürecinin tekrarı gibi, son günlerde bazı basın organlarında dile getirdiği gibi, bazı makalelerde yazıldığı gibi yada bazı siyasilerin açıkladıkları gibi öyle bir sürecin olasılığı çok çok zayıf, yoktur hemen hemen. Ancak bu zihniyet çöktüğü zaman Kürt sorununda demokratik çözümün önü açılabilir. Sayın Öcalan İmralı süreci sırasında, ‘Eğer bu süreç sona ererse, bundan sonra devlet heyeti olarak buralara gelip gidebilirsiniz. Bu sizin iradenize bağlı. Ama benimle yaptığınız bütün görüşmeler, sohbetten öteye gitmez’ dedi. Sayın Öcalan bu sürecin bozulması durumunda nelere yol açabileceğini söylüyordu. Çok açık söylüyordu. Hatta 2040’a kadar Türkiye’nin, bütün Ortadoğu’nun bu Üçüncü Dünya Savaşı denilen süreçte ne kadar büyük yaralar alacağını, Türkiye’nin artık Iraklaşabileceği, Suriyeleşebileceğini çok net söylüyordu. 
 
Sonuçta AKP, Erdoğan hükümeti utanmadan kalkıp süreci biz bozmadık, onlar bozdu diye yalan söylüyor. Buna bile bile girdiler ve gittikçe batıyorlar. Ama kendiliğinden çöküşü kimse beklememeli. Bu CHP’nin en büyük hatalarından biri ol oluyor. Topluma sürekli bunu şırıngalıyorlar, ‘işte efendim bunlar zaten çökmek üzere, provokasyonlara gelmeyin’ gibi söylemler, AKP’nin ömrünü uzatan yaklaşımlar oluyor. Eğer sadece CHP ve İyi Parti, ki HDP zaten buna hazır, parlamentodan çekilseler bile, inanın bunlar çökecektir. Öyle bir tepki koysalar, çökerler. Bazen öyle çökmekte olan binalarda sesler gelir, kolon ve kirişlerden sesler gelir. Aynen böyledir. Devletin çökme aşamasında olduğu çok net görülüyor. Çözüm sürecinde de devlet bunları yaşadı. Ama çözüm sürecinde devletin bir kanadı, o zamanki medya, bazı sivil toplum örgütleri, bu yıkımdan, bu çürümeden kurtarabildiler. Çok büyük çözüm olmadı ama hiç olmazsa tamamen çökme olayı yaşanmadı. Ama bu kez durum öyle değil.  Bunlar gün geçtikçe çöküşe adım adım gidiyorlar, kurtarmaları çok zordur. Onun için her türlü yalana da tehdide de sarılacaklar. Akla hayale gelmeyecek, savaşı kışkırtıcı, ırkçı saldırılar teşvik edici yol ve yöntemleri deneyecekler. 
 
Öcalan, Kürt sorununun neresinde, çözüm için nasıl rol oynayabilir?
Nasıl ki Nelson Mandela olmadan Güney Afrika’da sorunun çözülmesi mümkün değildi. İşte Sayın Öcalan’ın pozisyonu da aynı devlet heyetinden de duyduğumuz gibi bu pozisyondur. 
Başkan Öcalan İmralı süreci sırasında bir gün, ‘Ben çekileyim’ dedi. İşte arkadaşlar var, HDP var,  Kandil var, gidin onlarla görüşün. Artık bir sonuca varırsınız, varmazsınız, sizin görüşmelerinize bağlı olur dedi. Devlet heyeti hemen ‘Hayır, siz çekildiğiniz anda süreç hemen biter’ diye karşılık verdi. Biliyorsunuz devlet bu süreçte Sayın Öcalan’ı baş müzakereci olarak tanımlamıştı. Ama şimdi baş müzakere pozisyonunu bırakın, işkence boyutuna varan, korkunç, hukuk dışı bir tecrit sisteminde tutuluyor. Şu anda Sayın Öcalan’ın sağlık durumu nedir, orada nelerle karşılaşıyor, hiç birimiz bunu bilecek durumda değiliz. Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebilirim, Sayın Öcalan ve paradigması, bugün dünyada artık bir filozof nitelendirmesiyle çeşitli üniversitelerde tez konusu oluyor. Güney Afrika’da, Amerika’da, İngiltere’de… Herkes artık şunu görüyor, sadece Kürtler değil ya da sadece Ortadoğu halkları değil,  Sayın Öcalan’ı 21’inci yüzyılın büyük filozofu olarak nitelendirerek, Kürt sorunun çözümünde de Mandela rolünü görüyorlar kendisinde. 
 
Ortadoğu’yu çok iyi bilen, Kürt halkını iyi tanıyan, diğer halkları da iyi tanıyan, Türk devletini her şeyden önce çok iyi tanıyan ve dünyanın küresel güçlerinin Ortadoğu hesaplarını çok iyi analiz eden Sayın Öcalan olmadan, onun baş müzakereciliğinde gelişmeden bu soruna çözüm bulunamaz. Bu sadece biz Kürtler olarak söylemiyoruz, bunu dünyanın sorunlarıyla uğraşan, bu konuda tezler hazırlayan, paradigmaları tek tek gözden geçiren herkes söylüyor. Yüzlerce akademisyen, dünya çapında söylüyorum, Başkan Öcalan’ın paradigmasını değerlendiriyor, o konuda tezler hazırlıyor. Sayın Öcalan bu işin merkezindedir. O olmadan, Kürt sorununu çözmek akıl dışıdır. Nasıl ki Nelson Mandela olmadan Güney Afrika’da sorunun çözülmesi mümkün değildi. İşte Sayın Öcalan’ın pozisyonu da aynı devlet heyetinden de duyduğumuz gibi bu pozisyondur. Ne zaman olursa olsun, kendisinden bağımsız çözülemez. 
 
MA / Özgür Paksoy
 

Diğer başlıklar

16:54 Ayşe Gökkan: Abdullah Öcalan özgürleşirse süreç sonuca ulaşır
16:46 Baro başkanları CHP’yi ziyaret etti
16:22 16 baro başkanı Meclis'te DEM Parti ile görüştü
16:04 Hatice Onaran’a para gönderdiler: Suç ise hepimiz işliyoruz
15:54 İmamoğlu davasında görüntü çekenler hakkında soruşturma
15:27 Emekliler taleplerini sıraladı
15:13 Hukuk örgütleri Avukat Ebru Timtik'i andı
14:39 Ümit Özdağ hakkında tahliye kararı
14:36 Sendika yöneticilerinin tutuklanmasına tepki
14:32 10 Ekim Davası: Tanık ifadesini hatırlamadı!
14:30 Gazeteci Hatice Şahin’in adli kontrolü kaldırılmadı
14:25 Selahattin Demirtaş: Bir arada özgür ve eşit yaşayacağız
14:16 Sağlık sorunları yaşayan belediye eşbaşkanı görevinden istifa etti
14:16 Deniz Poyraz anması: Karanlık güçler açığa çıkartılsın
14:07 İstanbul'da iş yerinde buhar kazanı patladı
13:51 Gurbetelli Ersöz Kadın Gazetecilik Ödülleri için başvurular başladı
13:14 PJAK: Halkımızı savunmasız bırakmayacağız, örgütlüyüz
13:12 Deniz Poyraz mezarı başında anıldı
13:06 DEM Parti Eş Genel Başkanları 19 Haziran’da Silivri’ye gidecek
12:52 Sema Yüce mezarı başında anıldı
12:51 Mehmet Sincar davası bir kez daha mütalaa için ertelendi
12:49 Mesleki faaliyetlerinden yargılanan avukata beraat
12:42 Bakırhan: Türkiye demokratik çözümle bu fırtınadan kurtulabilir
11:37 'Dipçik' davasında polisin memuriyeti sonlandırıldı
11:24 Gazetecilere yöneltilen suçlama: Haber karşılığında ücret almak!
10:35 2. Dep Doğa ve Kültür Festivali'nin tarihi netleşti
10:11 İmralı’da konuşulanları MA’ya anlattı: DEM Parti potansiyelini ortaya çıkarmalı
10:00 Cinsel tacizden yargılanan babaya uzman raporuna rağmen tahliye
09:59 Netanyahu: İsrail saldırıları rejim değişikliğinin yolunu açıyor
09:39 İsrail: İran'ın yeni genelkurmay başkanı öldürüldü
09:36 Eşbaşkanın tahliyesi ertelendi: Örgütlü koğuşta kalıyor
09:34 Yüzlerce yıllık kilise depo olarak kullanılıyor
09:26 ATK’den hayati tehlikesi bulunan tutsak için ‘cezaevinde kalabilir’ raporu
09:20 Antropolog Padel: Yeni bir medeniyet için Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm modeli şart
09:14 Feraşîn’in yolları berivanları bezdirdi
09:13 Cezaevinde hasta tutsak olmak
09:12 Gazeteci Kaya: İsrail saldırılarının amacı İran’ı sistemin içine çekmek
09:06 Trump: Tahran'ı boşaltın
09:05 Ruhsatsız termik santralinde keşif yapılacak
09:03 Amed Ekoloji Meclisi mücadeleyi ortaklaştıracak
09:01 Garzan Mezarlığı 8 yıl sonra ilk kez görüntülendi
09:00 17 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:51 Şirnex'te 6 bölgeye girişler yasaklandı
08:42 4 gazeteci tutuklandı
16/06/2025
23:46 Pîran'daki yangın yurttaşlar tarafından söndürüldü
23:11 2 sendikacıya ‘cumhurbaşkanına hakaret’ten tutuklama
22:11 PJAK Eşbaşkanı Peyman Viyan: Kürtler temel haklarını istiyor
21:27 İran, İsrail’e yönelik yeni bir füze saldırısı başlattı
20:36 Dêrsim’de kayyım tarafından işten atılan işçiler için yürüyüş
20:20 Şiyar Be Platformu’ndan Rojava Parkı’nda farkındalık çalışması
19:56 Erdoğan’dan İsrail açıklaması: Üzerimize düşeni yapmaya hazırız
19:32 Wan’da ‘Şiddetle Mücadele Ağı Platformu’ kuruldu
19:15 Pîran’daki orman yangını yayılarak sürüyor
19:01 İsrail ordusundan İran devlet televizyonuna saldırı
18:10 İzmir'de sendikacılara soruşturma
17:58 Fransa’da Süleymaniyeli 2 genç öldürüldü
17:37 İran-İsrail çatışmaları dördüncü gününde
16:40 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi: Meclis adım atmalı
15:54 Manisa Büyükşehir Belediyesi'nin yeni başkanı belli oldu
15:36 Gençlik örgütleri sosyalist mücadeleyi tartıştı
15:24 15-16 Haziran'ın 55'nci yıldönümü: Hiçbir kuvvet örgütlü işçiyi yenemez
15:20 HDK Eşsözcüsü eylemdeki KRT TV çalışanlarını ziyaret etti
15:02 Erdoğan, Pezeşkiyan ile görüştü: Müzakereye dönün
15:01 KESK'ten alternatif toplu iş sözleşmesi masası kurma kararı
14:51 DBP: Çözüm ve barış için kararlı bir mücadele gerekli
14:16 Makilik alanda yangın
13:31 Temelli: Meclis'te komisyon kurulması öncelikli görevimiz olmalı
13:00 EMEP: Örgütlenme ve toplu pazarlık önündeki engeller kaldırılsın
12:46 Gözaltındaki gazeteciler adliyeye sevk edildi
12:44 Belediyeden içme suyu projesi için kampanya
12:29 İmamoğlu duruşması: Cumhurbaşkanı adayı olduğum için buradayım
12:14 ‘Savaşı bitirin’ çağrısı yapan İranlı sosyolog tutuklandı
12:05 Cari açık Nisan ayında 7,9 milyar dolar oldu
12:03 DEM Parti Eş Genel Başkanları, İmamoğlu ve Kaya'yı ziyaret edecek
11:30 32 yıllık tutsağın tahliyesi 8’inci kez ertelendi
11:12 Trump: Anlaşmanın zamanı geldi
11:09 Üniversite öğrencisine ‘İmamoğlu’ eylemlerinden 4 ayrı soruşturma
11:08 Hasta tutsak savcı kararına rağmen ATK'ye sevk edilmiyor
10:58 Tutsak Canan’ın tahliyesine 6 ay engel
10:33 İkizköylülerden, Çevre Kanunu’ndaki yeni düzenlemelere tepki
09:39 Süryani Dernekler Federasyonu Başkanı: Sürece katkı sunmak istiyoruz
09:06 Ev işçisi Zeynep Ayvalıtaş: ILO 189 imzalansın
09:05 Sema’sız 27 yıl: İrade başka bir şey
09:04 Hasta tutsak yakınları: Tahliyeleri önündeki engeller kaldırılsın
09:03 Deniz Poyraz katledileli 4 yıl oldu: Unutmayacağız
09:01 Mezar taşı tahrip edildi: Kardeşlik isteniyorsa saldırı engellenmeli
09:00 16 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:40 Karşılıklı saldırılar 4. gününde: Enerji tesisleri hedefte
15/06/2025
23:53 İran'ın İstihbarat Başkanı öldürüldü
23:34 BM’den İsrail ve İran'a çatışmaları sona erdirme çağrısı
23:30 Bafil Talabani, İran’a yönelik saldırıyı kınadı
23:03 7’nci Ma Music Günleri konserlerle son buldu
22:05 Irak'tan sınırlı uçuş kararı
21:10 İstanbul'daki Wanlılardan şenlik: Barış için adımlar atılmalı
20:27 İsrail, İran'ın Meşhed Havalimanı'na saldırdı
20:21 Xelfelî Kitap Günleri'ndeki yayınevlerinden kütüphane için destek
19:41 Reuters: İran'a düzenlenen saldırıda 14 nükleer bilim insanı öldürüldü
19:23 Erdoğan, Trump ile telefonda görüştü
19:19 Ethem Sarısülük mezarı başında anıldı: Mücadelesini yaşatacağız
19:01 İHD Ankara Şubesi'nin genel kurulunda barış konuşuldu
18:51 Türkiye’nin saldırılarına tepki: Süreci bozmaya dönük eylemlerdir
18:12 Plastik fabrikasındaki yangın kontrol altına alındı
18:05 İzmir’de yürüyüş: Hak almanın yolu topyekun direniştir
17:48 Sebahat Tuncel: Devlet adım atarsa üçüncü aşamaya geçilir
17:39 Trump: Yakında İsrail ve İran anlaşmaya varacak
17:34 ‘Gençlik ve Demokratik Toplum’ konferansında birleşik mücadele vurgusu
17:17 Limter-İş’ten ‘15-16 Haziran Direnişi’ paneli: Mücadeleyi birleştirmeliyiz
16:42 Êlih'te balkon çöktü: 3 kişi hayatını kaybetti
16:40 HDK Seyfo’da yaşamını yitirenleri andı
16:27 Ege'nin birçok kentinde yangın
16:18 ‘Umut hakkı devlet için önemli bir adımdır’
15:58 Göç Haftası: Yakılan evlerimizi, gasp edilen haklarımızı istiyoruz
15:39 Fransa, İngiltere ve Almanya’dan İran'a müzakere teklifi
15:18 Marksist Okul'dan Wan’da panel
14:39 ‘Dünyada yaşananlar dönüşümün işareti’
14:30 Yeşil Sol Parti PM toplantısını gerçekleştirdi
14:15 İstanbul’da boş arazide erkek cenazesi bulundu
14:04 Göç yolunda kadın ölümlerinde artış
12:44 Dêrsim'de temiz çevre için farkındalık etkinliği
12:34 Amed Ekoloji Meclisi kuruldu
12:13 Mîdyad’ta Süryanilerle buluşuldu: Öcalan'ın felsefesi birlikte yaşamı sunuyor
12:10 DEM Parti Gençlik Meclisi’nden çocuklar için etkinlik
10:48 Bursa’da bir kadın katledildi
10:26 İsrail-İran çatışmasında 3'üncü gün
10:07 Ortadoğu Uzmanı Özkan: Çözüm savaş değil demokratik sistemin oluşması
10:05 Trump’tan tehdit: İran saldırırsa tüm askeri gücümüzü kullanırız
09:38 Bir tarih ve bellek olarak Sakê köyü
09:25 KDP’nin tutukladığı PKK’lilerin aileleri: Çocuklarımızdan haber almak istiyoruz
09:20 Wan Barosu Başkanı: ‘Terörsüz Türkiye’ söyleminden artık çıkılmalı
09:17 Kürt siyasi partiler Abdullah Öcalan'la görüşmek istiyor
09:12 Welîd Çolî: İsrail-İran saldırıları güç savaşıdır
09:09 Jin derginin 120’nci sayısı yayında
09:09 Hücrede tutulan Fırat Erbağa için duyarlılık çağrısı
09:08 Çatışmalı süreçte çocuklarını yitiren aileler: Barış dilde başlar
09:07 Gabar'da ekolojik tahribatın yeni görüntüleri
09:05 Koçerler için çukurlu, askeri üs bölge için betondan yol
09:02 Ateşkes sürerken HPG'li kardeşini yitirdi: Saldırılar güven kırıyor
09:00 15 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
07:49 Adana’da Abdullah Öcalan'ın posteri asıldı
14/06/2025
23:41 İran’dan İsrail’e yeni füze saldırıları
23:13 İran: 10 İsrail savaş uçağını düşürdük
23:10 İsrail'den İran'ın 6 kentine saldırı
23:06 Tetwan’da 16 gün sürecek olan festivalin tanıtımı yapıldı
22:35 İngiltere’den Ortadoğu’ya askeri takviye kararı
22:29 İsrail'de OHAL uzatıldı
22:26 Erdoğan, Trump ile telefonda görüştü
22:21 Mezopotamya Vakfı, kongresini gerçekleştirdi
22:12 Suriye'de Mürşidi gençlerin katledilmesine karşı binlerce kişi alanlara çıktı
22:07 Qaîm Sınır Kapısı yeniden açıldı
21:07 İsrail, İran'da gaz sahasını hedef aldı