Şeker: Öcalan için Mandela Kuralları uygulanmalı

img
HABER MERKEZİ - Avrupa Konseyi'nin İmralı’daki “özel hukuk” ile ilgili aldığı kararların önemli olduğunu belirten ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Türkiye’nin Mandela Kuralları’na göre yeni bir mekanizma oluşturması gerektiğinin altını çizdi.  
 
Asrın Hukuk Bürosu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV), PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararının denetlenmesi için 27 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) bildirim ile başvuruda bulundu. Komite, 30 Kasım-2 Aralık’ta yaptığı toplantıda görüştüğü başvuruya dair kararlarını açıkladı. 
 
AK BK’nin toplantının sonuçlarına dair 3 Aralık’ta açıkladığı kararlarında, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda tutulma koşullarına dair AİHM’de bulunan dosyanın henüz sonuçlanmadığına işaret ederek, ayrıca durumun Avrupa İşkencenin Önlenmesi (CPT) tarafından izlendiğini belirterek, konuya dair tavsiyelerde bulunmadı. Komite, insan hakları ve hukuk örgütlerinin yaptığı başvurunun temelini oluşturan “umut hakkı” ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının belirli bir asgari sürenin ardından gözden geçirilmesine dair inceleme mekanizması için yasal ve diğer yeterli tedbirlerin gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Ayrıca Türkiye’nin öngörülen tedbirler hakkında yeterli bilgi vermediği eleştirisinde bulunan Komite, Türkiye’ye bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Komite’nin açıkladığı kararları ve yansımalarını, başvuruculardan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker ile konuştuk. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi başvurunuzu görüştü, açıkladığı kararlar beklentilerinizi karşıladı mı?
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin vermiş olduğu kararlar, önemli kararlar. Sadece klasik anlamda Bakanlar Komitesi’nin tavsiye niteliğindeki kararlarını basit bir şekilde ele almamak gerekiyor. Her sonucun önemli yansımaları oluyor. Bu anlamda önemsediğimiz ve önemli gördüğümüz sonuçlar. Çünkü Türkiye’ye karşı AİHM’in 2014, 2015, 2016’da vermiş olduğu ihlal kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin Türkiye’ye süre tanındı. AİHM’in vermiş olduğu kararların gereğini yerine getirebilme ve kendi iç hukukunun, mekanizmalarının bir an önce hayata geçirilmesi istendi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilere ilişkin kurulacak mekanizma ve standartlara ilişkin Eylül 2022’ye kadar süre tanındı. Bir sürecin başladığını kabul etmek gerekir. 
 
Önemli buluyorsunuz ve bir sürecin başladığını söylüyorsunuz. Peki Komite 7 yıldır neden bekledi? 
 
Komite devletlerden teşekkül eden bir kuruluş olduğu için bir bütünen hukuk ve kararların icrası için eksiklikleri var. Siyaseten düşünüp, siyaseten hareket edip kararlar veriyor. Verilen kararlarda da görüyoruz. Siyasetten bağımsız ele alabileceğimiz bir Komite değil. 7 yıldır avukatların dönem dönem başvuruları olmasına rağmen ne hikmetse Komite bunları bir türlü görüşmedi ve buna ilişkin bir süreç başlatmadı. AİHM kararlarının icrasıyla sorumlu olan Komite, bugüne kadar görevini yerine getirmemiş oldu. Bundan sonra nasıl bir süreç olacak, biz de izleyip göreceğiz. Türkiye’nin vereceği cevaplar, kullanacağı yol haritaların ilişkin bizim de cevaplarımız olacaktır. En azından kendisi harekete geçirmiyorsa, biz harekete geçirmek için elimizden geleni yapacağız. 
 
Komite, Türkiye’yi bilgi vermemekle eleştirdi ve bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Ancak Türkiye başvuru öncesi iki cevap ve bir bildirimde bulundu. Görüşme öncesi Türkiye bu cevap ve bildirimlerle ne amaçladı? 
 
 
Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Ancak eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi.
 
Biz 27 Temmuz’da başvuruda bulunduk. Türkiye’nin cevabından sonra 12 Eylül’de ikinci bildirimde bulunduk. Komite 30 Kasım’da başvuruyu inceleyeceğini ve gündemine alacağını açıkladı. O süre zarfı içerisinde bizim başvurumuzla birlikte Türkiye önce ihlal kararlarına karşı kendi yol haritasını bildirdi. Yol haritasında açıkçası verdiği cevaplardan ayrı bir durum söz konusu değildi. 2020 yılı içerisinde ‘İnfaz Yasası’nda değişikliğe gittiğini, 2021 Ocak ayında yönetmelik çıkarttığını, ceza infaz koşullarına dair bazı düzenlemeler getirdiğini bildirdi. İstenilen mekanizmalardan biri de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin belli bir süreden sonra koşullarındaki ve durumlarındaki değişiklikleri gözetleyecek, buna karşılık kişilerin koşullarındaki ve infaz koşullarındaki durumun bir gün koşullu salıverilme ihtimalinin kendilerine hissettirilmesi ve onlara bunu yansıtabilmek adına bir mekanizma kurulması gerektiği idi. Türkiye’de buna ilişkin ‘İnfaz Yasası’nda değişiklik yaptığını, gözlem ve sınıflandırma merkezleriyle hükümlülerin durumların değerlendirilmesi yönetmeliği çıkarttığını bildirdi. 
 
Biz de buna ilişkin görüşlerimizi dile getirdik. Evet Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Bunlar bir bütünen olumsuz değerlendirebileceğimiz adımlar değil ancak ikili bir hukuk uygulama noktasında bir irade ortaya koydu. Eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi. Sürekli siyasi tutsakları ve yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişileri kapsam dışında tutuyor. Bu anlamda ikili bir infaz rejimi söz konusu. Biz de komitenin dikkatini buraya çekmeye çalıştık. Türkiye bu yol haritası ve değişikliklerle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin algılarını yönetmeye çalıştı. Toplumun da algılarını yönetmeye çalıştı. Bu anlamda hukuki adımlar atıldı, reformlar yapıldı algısı yaratmaya çalışıldı. 
 
 Komite toplantısı öncesi görüş başvuruları engellenen PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında aile ve avukat görüş yasağı getirilmesi ne anlama geliyor? 
 
Türkiye’nin bir şekilde algı yaratmaya çalıştığını, siyaseten adımlar atmaya çalıştığını görmek gerekiyor. Hukuki alt yapısı olmayan disiplin cezaları bunlar. Savunma hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden iki durum söz konusu. Türkiye’nin yaptığı tamamıyla algı yaratmaya yönelik bir adımdı. 
 
Komite koşulların incelenmesi mekanizmasının oluşturulmasını istedi. Var olan bir mekanizma varken, nasıl bir sistem kurulmalı? 
 
 
 Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Şimdi mevcut mekanizma amaca hizmet etmiyor. Ocak 2021’de yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte gözlem kurulları oluşturuldu. Bu gözlem kurulları Cumhuriyet Başsavcısının atadığı bir savcının başkanlığında; cezaevi müdürü, eğitim sorumlusu, imamı, gardiyanı, psikolog vs. hepsi cezaevi personelinden teşekkül ediyor. Başvurumuzda da bunların sebeplerini bir bir açıkladık. Bağımsızlığı, tarafsızlığı, teşekkül hali, verdiği kararların yansımaları vs. hepsine dikkat çektik. Bu anlamda Komite’nin istediği mekanizma bu değil. Türkiye’den daha farklı bir mekanizma talep ediyor. Bağımsız ve tarafsız bir mekanizmanın oluşturulması isteniyor. Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin koşullarını dönem dönem durumlarını, infaz koşullarında geçirdikleri süreleri dönem dönem gözden geçirebilecek, değerlendirebilecek, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Bu mekanizma Türkiye koşullarında ileriye dönük ihtiyaca cevap verir mi vermez mi bilmiyoruz. Tabi ki şuan öngörmek mümkün değil. Ama bunların adımlarının atılması başlı başına bir iyileştirme durumu olarak değerlendirilebilir. Bu adımların atılması, nihayetinde her değişiklik birebir amaca hizmet etmeyebilir. Ancak bu kurulan mekanizmaların amaca uygun bir şekilde hizmet etmesi için, demokrasi içerisinde, bağımsız, tarafsız, eşitlik ilkesine bağlı bir şekilde hareket etmesi için, bunları denetlemek, bunlarla ilgili gerekli süreçleri işletmek ve bunları asgari standartlara çekmek için mücadele ediyoruz. Bu anlamda yeniden bir mekanizmanın oluşması gerekiyor, Komite’nin istediği bu. 
 
Komite, AİHS’in 3. maddesine aykırılığa dair AİHM’de bulunan dosyaya işaret ederek, CPT’nin koşulları takip ettiğini belirtti. Öcalan’ın avukatları tarafından eleştirilen CPT bu konuda sorumluluğunu yerine getiriyor mu?
 
Sayın Öcalan İmralı Adası’na götürüldüğü günden bugüne CPT süreci izliyor. O günden bugüne başvurular üzerine CPT’nin defalarca ziyaretleri gerçekleşti. Normalde CPT’nin kendisinin harekete geçip, koşulları, durumları değerlendirerek, raporlar sunması gerekiyor. Türkiye’nin de bu raporlar doğrultusunda iyileştirme yapması gereken bir süreçtir. CPT devletlerden bağımsız bir kurum değil. Yine devletlerin temsilcilerinden teşekkül eden bir kuruluş, siyasi bir organ. Bu anlamda CPT’nin en son Türkiye ziyaretine dair 2020’de rapor açıklandı. Bu rapora ilişkin Türkiye’nin de kendi cevaplarına değindi. Ancak bizim de bu raporu kullandığımız noktalar var. Kendi başvurumuzda kullandığımız noktalar var. CPT Türkiye’den koşullara ilişkin aylık rapor istiyor. Türkiye’nin aylık rapor gönderip göndermediğini biz denetleyemiyoruz. CPT de bunu açıklamıyor. Türkiye gereğini yapıyor mu? Bilmiyoruz. 
 
CPT, açıkladığı raporda ihlal anlamında bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor ancak bu öyle değil. Başlı başına avukatların, ailelerin gidememesi, telefon hakkının kullandırılmaması, gazetelerin verilmemesi, hem Sayın Öcalan hem yanındaki diğer tutukluların dış dünyayla bağlantılarının kesilmiş olması, başlı başına bir ihlal konusudur, işkence prosedürüdür. Asrın Hukuk Bürosu’nun başvuruları söz konusu. 2009’da yapılan başvurularda AİHM 3’üncü maddenin ihlalinin olmadığını söyledi ama hala karar çıkmayan dosyalar söz konusu. Bakanlar Komitesi koşullar açısından oraya işaret ediyor. İnfaz rejimine ilişkin değil, almış olduğu cezaya ilişkin değil. Sadece mevcut koşullar açısından AİHM’i işaret ediyor. Onun sonucu da bekleniyor anlamına geliyor. Takipçisi olduğunu açıklıyor. Türkiye’nin de kamuoyunun da bu şekilde bilmesi gerekiyor. 
 
Komite, asgari tutukluluk süresinden sonra şartlı tahliye imkanı tanınması gerektiğini ancak “toplum için tehlike arz etmeye devam ettiği sonucuna varması halinde” bu durumun engellenebileceğini söylüyor. “Toplum için tehlike arz etmiyorsa” vurgusu ne anlama geliyor? 
 
‘Toplum için tehlike arz etmiyorsa’ söylemi, çok tehlikeli bir söylem. Egemenin, otoritenin kendi lehine sürekli yorumladığı bir ucu açık cümle. Aslında yapısal olarak devletlerden teşekkül etmiş bir organın böyle bir cümle kullanması beklenebilir ancak hukukun üstünlüğü ve demokrasinin takipçisi olan, bu anlamda ülkelerle işbirliği içerisinde olan bir organizasyonun, böylesi ucu açık cümleler kullanması risk teşkil ediyor. Devletlerin keyfiyetçiliğini arttıran, oraya sığınmasını sağlayan bir durum söz konusu. Bu anlamda umut hakkı kapsamında değerlendirdiğimizde, bahsedilen mekanizma ve oluşturulması istenen yasal değişiklikler, mevzuat değişiklikleri, tam da bu kapsamda olması gereken, Türkiye’nin de yasal değişikliklere gittiğinde özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve infaz rejimini değiştirmesi gereken noktalar. Bakanlar Komitesi’nin işaret ettiği durum bu. ‘Değişiklik yap’ diyor ama yine otorite olmasından kaynaklı vurgu yaptığı nokta, ‘kişide cezaevinden hemen çıkabilecek hissi uyandırma’ diyor. Bunun belli periyotlarla denetleyerek, ‘kişinin ceza infaz kurumunda geçirdiği süreyi ve durumundaki değişikliği gözlemle, ona göre karar al’ diyor. Bu anlamda kamu güvenliği vurgusu yerinde olmamış, ucu açık bir vurgu. Siyaseten toplum lehine değerlendirilemeyecek bir şekilde görüyoruz. Umarım bu standarda da objektif koşulları da Komite daha net bir şekilde ortaya koyar. Bu anlamda bir keyfi alan bırakmaz. Yoksa Türkiye’de biz ucu açık bir cümle yasal düzenleme olduğunda, otoritenin nasıl kendi lehine kullandığını biliyoruz, görüyoruz. 
 
Türkiye’ye verilen süre olan Eylül 2022’ye kadar ne tür gelişmeler öngörüyorsunuz? 
 
 
 Bu fırsat değerlendirilmezse, Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
Komite 19 Şubat’ta tekrar toplanacak. Kavala dosyası için Türkiye’ye 17 Şubat’a kadar süre verildi. Bu anlamda yakın zamanda Türkiye’nin ne yapacağını daha net görebiliriz. Türkiye uzun bir süredir bu yapı içerisinde ve o günden bugüne Türkiye için böyle bir süreç işletilmedi. Bugün Türkiye eğer kendi prestijini, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini gözden çıkartmışsa, farklı bir prosedür işletilmesi, Türkiye açısından bir anlam ifade etmeyebilir. Biz konseyin şunun farkında olduğunu biliyoruz. Konseyin son noktaya kadar ağır yaptırımlar uygulamamakta ısrarcı olduğunu biliyoruz. Mümkün mertebe ülkeyi demokrasi çizgisine çekmeyi, hukukun üstünlüğünü uygulayabileceği bir çizgiye çekebilmek için uğraş içerisinde olacağını biliyoruz. Bu anlamda Türkiye’ye karşı da zamana yayan bir süreçten ziyade, Türkiye’ye bir fırsat tanıyor. 
 
Her ne kadar 22 Eylül demişse de bir an önce gerçekleştirmesi için de bir ara karar oluşturmuş. Bizim başvurumuz açısından süreci olumlu değerlendiriyoruz. Belli bir periyotun başlatılacağını da öngörüyoruz. Bugün Türkiye eğer 2020 Eylül’e kadar bu değişiklikleri ve bu mekanizmaları istenilen standartlara uygun bir şekilde oluşturmazsa, ihlal prosedürlerinin başlatılacağının da mesajlarını alabiliyoruz. Şu anda Avrupa hukuk sistemi içerisinde ya da uluslararası evrensel hukuk ilkeleri içerisinde ömür boyu hapis cezası hiçbir ülkede uygulanmıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin insanlığa karşı suçlara dair böyle bir prosedür söz konusu değil. Uluslararası evrensel hukuk ilkelerinde bir kişinin maksimum cezaevinde kalabilme süresi 25 yıl öngörüşmüş ve bu şekilde uygulanıyor. Türkiye’de ömür boyu hapis cezası, TMK’de düzenlenmiş bir şekilde duruyor. Bunu bir şekilde değiştirilmesi, ağırlaştırılmış infaz koşullarının değiştirilmesi gerektiğini vurgu yapmış. AİHM de bu anlamda vurgu yapmış. Bu şekilde değerlendirdiğimizde bir anlamda zamana yayıldığı söylenebilir ama bu şekilde yorumlamaktan ziyade Türkiye’nin bir fırsat olarak bunu değerlendirerek, bu süre zarfı içerisinde belli adımlar atarak hukukun üstünlüğü ilkesini tekrardan tesis etmesi için bir fırsat olarak Türkiye’ye verdiğini düşünüyoruz. 
 
Türkiye değerlendirmezse…
 
Bu fırsatı değerlendirmezse, Türkiye AB üyelik sürecini gözden çıkardığını, demokrasi ve özgürlükler ülkesi olarak kendini tanımlayan bir noktadan geri adım attığını, Avrupa Birliği’nden çıkartılmayı göze aldığını, bir kaos sürecinin Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
MA / Özgür Paksoy 

Diğer başlıklar

18/07/2025
23:52 CHP kurultayı davası AYM’ye taşındı
23:24 Halk, katılımcı bütçe toplantısında taleplerini dile getirdi
23:19 Suriye geçiş hükümeti ateşkesi reddetti
23:13 DEM Parti: Mahkeme açıkça suç işliyor
22:41 DEM Parti ve CHP'den Kobanê Davası'ndaki tahliye talebinin reddine tepki
22:18 Akdeniz'de 4.1 büyüklüğünde deprem
21:22 Barış mücadelesinde meslek örgütlerinin rolü tartışıldı
20:33 ATK'den Murat Çalık'ın tetkiklerinin tekrar yapılması yönünde karar
20:19 İzBB'de eylemler sonuç verdi: İşçiler geri alınacak
20:12 Ankara’da sel: Yurttaşlar mahsur kaldı
20:08 Özerk Yönetim: Devrimin kazanımlarını koruyalım
20:04 Gever’de farklı tarihlerde tahliye edilenlere kitlesel ziyaret
19:57 Mêrdîn’de DEDAŞ tepkisi: Halka zulüm yapılıyor
19:49 Kobanê Davası tutsaklarının tahliye başvurusu reddedildi
19:32 İzBB işçileri belediyenin kapısına dayandı
19:28 Kayyıma rağmen beşinci kez toplandılar: Sürece her kesim destek vermeli
19:13 Erdoğan'dan Putin'le telefon görüşmesi
19:07 Êlih Emek ve Demokrasi Platformu: Kayyım, imar planını gizlemeye çalışıyor
18:52 Bahçeli: İmralı açıklaması sonuç vermiştir
18:24 85 yaşındaki tutsak Güler cezaevinden çıktı
17:49 Elazığ Cezaevi önünde işkence protestosu
17:47 Erdoğan'dan süreç açıklaması
17:34 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Tüm siyasi partiler sürece dahil olmalı
17:21 Meletî'de kimyasal madde üreten fabrikada patlama
17:10 Elbak’ta halk buluşması: Direnişle kendimizi tüm dünyaya tanıttık
16:56 Aydın'da Alevi buluşması: Silah bırakanlara güvence verilmeli
16:33 Çocuklara dışkı yedirildi, bakanlık 'korumaya' gerek duymadı!
16:10 Amed'de kadın buluşmaları başladı
15:41 Munzur Festivali'nin programı açıklandı
15:38 Marmara cezaevleri raporu: 3 ayda bin 351 hak ihlali
15:26 Süveyda Askerî Meclisi: Stratejik kontrol sağlandı, direniş sürüyor
15:11 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Aleviler olmadan demokratik toplum olmaz
14:41 Ailelerden İmralı için başvuru
14:39 BM’den Süveyda için acil soruşturma çağrısı
14:28 Sıddık Güler hakkında tahliye kararı
14:14 Sağlık emekçileri TİS taleplerini açıkladı
13:55 Adana Alevi Platformu: Dürziler için koridor açılsın
13:53 Suriye'de kaçırılan Alevi kadınlar için 7 ilde eylem
13:38 Cezaevinde Amedspor ismine ve rengine sansür
13:23 Komisyon toplantısında hangi kararlar alındı?
13:05 Dumlu Cezaevi’nde 1980 uygulamaları devrede
12:54 Sırrı Süreyya Önder'in adı Meletî'de yaşatılacak
12:46 30 yıllık tutsağın tahliyesi 2’nci kez ertelendi
12:44 Meclis'teki komisyon toplantısı sona erdi
11:44 Ayşe Barım ATK’ye sevk edildi
11:38 İki gazeteciye beraat 1 gazeteciye ceza
11:12 MHP'li Yıldız'dan 'İmralı Notları' kitabıyla paylaşım
10:45 Tunç Soyer ve belediye yöneticilerinin iddianamesi hazırlandı
10:24 Partiler komisyon için toplandı
10:13 Kayyım Qelqelî'ye tahsis edilen aracı geri aldı, projeleri iptal etti
09:50 Töreni izleyen SYKP Eş Genel Başkanı: Herkes için umut oldu
09:47 Orta Anadolu Kürtleri sürecin yanında
09:45 Riha'da gençler 'özgürlük' şöleninde buluşacak
09:43 'Yasal düzenlemeler yapılmalı'
09:42 Ağaç kesimi Mêrgomar’a uzandı!
09:38 Riha’da 200’ü aşkın buluşma: Devlet somut adım atsın
09:34 Özlem Bilgi: Çocuk istismarına karşı sessizlik suçtur
09:32 Çocuklarını törende izlediler: Dünya Öcalan'ın teorik ve pratik gücünü gördü
09:30 Sêrtliler: Abdullah Öcalan özgür olmalı
09:27 Koplular: Devletin büyük adımlar atması gerekiyor
09:25 ‘Analar Çalıştayı’ düzenlenecek: Rêya Heq inancında kadın yaşamdır
09:23 Sosyalist gençler Pirsûs'ta katledilenlerin izinde
09:22 Silahlarını yakanlarla görüştü: Geri dönüş yok, mücadele bitmedi
09:04 Barış Annesi: Gerillaların güvenli şekilde dönmesinin yolu açılmalı
09:02 Salih Müslim: Teslimiyeti kabul etmeyiz, zihniyet değişmeli
09:00 18 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:56 İBB soruşturmasında 18 kişi hakkında gözaltı kararı
08:48 Suriye'de yüzlerce kadın kaçırıldı
08:06 Riha'da mahalle mahalle süreç buluşmaları
17/07/2025
23:49 SOHR: Siweyda'da 516 kişi hayatını kaybetti
23:41 30 yılın ardından tahliye edilen Filizer: Süreci desteklemeliyiz
23:37 Ekolojik kırıma karşı dayanışma festivali
23:13 Pirsûs anması: Adalet tesis edilsin
22:14 Elazığ Cezaevindeki tutsaklar açlık grevine başladı
22:08 Ali Kenanoğlu: Silahların yakılması sonrası devletin yapması gerekenler var
22:00 'Ayşe’nin katili Cemil Koç, suç ortağı katili koruyan polisler'
21:49 Duran Kalkan: Gerilla hazır, demokratik entegrasyon ve özgürlük yasaları çıkarılmalı
20:26 Erdoğan LGS'deki iddialar için 'dedikodu siyaseti' dedi
19:18 Dîloklu kadınlar Ayşe Tokyaz'ın katledilmesini protesto etti
19:14 İzBB işçilerinin eylemi 9'uncu gününde
19:11 'Elektrik akımı’ davasında bilirkişinin dinlenilmesine karar verildi
18:56 CHP'de kurultay süreci başlatıldı
18:51 Kürtçe müzik dinleyen aileye yönelik saldırıya tepki sürüyor
18:42 Kırşehir cezaevlerinde tutsaklara ‘darbe’ tehdidi
18:08 Fransa, Senegal’deki askeri varlığını sonlandırdı
17:51 Tişrîn 'de hayatını kaybeden Akyüz’ün taziyesine kitlesel ziyaret
17:44 ‘Suç farkındalığı’ olmadığı ileri sürülen tutsağa pişmanlık dayatılarak tahliyesi engellendi
17:20 Hayatını kaybetme riski olan hasta tutsak Ayık Meclis gündeminde
16:31 ESP ve SKM üyeleri tahliye edildi
16:24 Ankara’da dikkat çeken görüşme trafiği
15:58 32 yıllık tutsaklığın ardından memleketinde karşılandı
15:51 ‘Pexşan Ezîzî, fiziki ve psikolojik saldırılar altında’
14:51 Sozdar Avesta: Şengal’i yeniden inşa etmek hepimizin görevi
14:47 Eş Genel Başkanlar: Arkadaşlarımızın sürece destek vermelerinin yolu açılmalı
14:25 Dürziler: Özerk Yönetim Bölgesi’ne koridor açılsın
14:13 Zaxo’daki petrol kuyularına bir saldırı daha
14:11 İmralı Heyeti ve Özel'den açıklama: Güvenceler süreci toplumsallaştırır
13:45 DSİ önünde su protestosu
13:29 İHD 39 yaşında: Yeni bir toplumsal sözleşme yapılmalı
13:04 Pakistan’daki yağışlarda 54 kişi yaşamını yitirdi
13:01 İmralı Heyeti ile Özel görüşmesi başladı
12:55 KESK'li kadınların TİS talepleri
12:34 Nasıl bir komisyon?
12:03 Eş Genel Başkanlar Demirtaş ile görüşmek için Edirne’de
11:24 Öcalan'dan Êzidî Aydınlanma Konferansı'na mesaj
11:08 Germencik'e bir JES daha
11:05 Süveyda’da ‘güvenlik’ Dürzilere bırakıldı
10:59 Irak’taki yangında ölenlerin sayısı 61'e çıktı
10:55 İlayda Alkaş katledildi
10:49 Abdullah Öcalan’ın paradigmasıyla eğitim veriyorlar
10:36 DEM Parti'nin komisyon üyeleri belli oldu
10:11 Balıkesir'de yangın 2'nci gününde
09:27 Çözüm umuduyla 3'üncü kez sınırı geçti: Yakılan ateş özgürlüğe vesile olsun
09:11 Şirnex doğası talan ediliyor, sıcaklıklar artıyor
09:09 Yıllar sonra kızlarını gördüler: Biz de demokratik toplum istiyoruz
09:07 Elazığ Cezaevi'nde tutsağa şiddet
09:06 Av. Kutluay: Barışı konuşurken çocuk hakları es geçilmemeli
09:03 Kobanê yolunda katledilen Karadenizli devrimci gençler
09:02 Barış Anneleri: Öncelikli adım Öcalan’ın özgürlüğü
09:02 Ahmet Karagöz: Yasalarla gerillanın gelmesi sağlanmalı
09:01 MED TUHAD-FED Eşbaşkanı: Komisyonun önceliği tutsaklar olmalı
09:00 Rojava Devrimi 13 yaşında: Kazanımlardan vazgeçmeyiz
09:00 17 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:35 Irak'ta AVM'de yangın: 50 ölü
16/07/2025
23:29 İsrail'in Suriye'ye saldırısını kınayan tezkere Meclis'te kabul edildi
22:17 Tanrıkulu: Beyaz Toros'lu savcılar görevde
21:53 İsrail’den Dera ve Süveyda’ya 6 saldırı
21:44 Duhok'ta petrol sahası ikinci kez hedef alındı
21:37 BMGK, İsrail'in Suriye saldırıları için yarın acil toplanıyor
21:28 Törene katılan Barış Annesi: Devlet zaman kaybetmeden barışın elini tutmalı
21:04 31 yıllık tutsağın tahliyesi engellendi
20:46 Ayşe Tokyaz için eylem: Cezasızlık politikasından vazgeçin
20:33 Dürzilerin ruhani lideri Şam'la ateşkesi yalanladı
20:07 Balıkesir'de orman yangını
19:46 Türkiye ile BAE arasında 7 anlaşma imzalandı
19:27 İran'da 11 Kürt yurttaş gözaltına alındı
19:16 İsrailli bakan: Colani ortadan kaldırılmalıdır
19:04 Birçok kentte ‘Barış ve Demokratik Toplum’ buluşması
18:57 KESK 30 ilde sahaya iniyor: Yoksulluk sınırının üzerinde ücret istiyoruz
18:48 Bolu Cezaevinde 7 tutsağın tahliyesi engellendi
18:27 Mersin'de madene karşı eylem
18:23 Mazlum Abdi: Dürzilere yönelik saldırılar durdurulmalı
18:16 Kurtulmuş ve siyasi parti temsilcileri komisyon gündemiyle bir araya gelecek
18:07 32 yılın ardından özgürlüğüne kavuştu
17:54 Suriye geçiş hükümeti Süveyde’daki suçlarını itiraf etti
17:48 Son 24 saatte 94 Filistinli katledildi
17:44 Salih Müslim: Barrack, Türkiye'yi memnun etmek için konuştu
17:40 Artvin'de tutuklanan 4 gazeteciye tahliye
17:36 Cenevre eylemi: Tarihi adıma karşılık devlet adım atsın
17:06 31 yıl sonra memleketi Gever’de: Mücadelemiz sürecek