Şeker: Öcalan için Mandela Kuralları uygulanmalı

img
HABER MERKEZİ - Avrupa Konseyi'nin İmralı’daki “özel hukuk” ile ilgili aldığı kararların önemli olduğunu belirten ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Türkiye’nin Mandela Kuralları’na göre yeni bir mekanizma oluşturması gerektiğinin altını çizdi.  
 
Asrın Hukuk Bürosu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV), PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararının denetlenmesi için 27 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) bildirim ile başvuruda bulundu. Komite, 30 Kasım-2 Aralık’ta yaptığı toplantıda görüştüğü başvuruya dair kararlarını açıkladı. 
 
AK BK’nin toplantının sonuçlarına dair 3 Aralık’ta açıkladığı kararlarında, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda tutulma koşullarına dair AİHM’de bulunan dosyanın henüz sonuçlanmadığına işaret ederek, ayrıca durumun Avrupa İşkencenin Önlenmesi (CPT) tarafından izlendiğini belirterek, konuya dair tavsiyelerde bulunmadı. Komite, insan hakları ve hukuk örgütlerinin yaptığı başvurunun temelini oluşturan “umut hakkı” ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının belirli bir asgari sürenin ardından gözden geçirilmesine dair inceleme mekanizması için yasal ve diğer yeterli tedbirlerin gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Ayrıca Türkiye’nin öngörülen tedbirler hakkında yeterli bilgi vermediği eleştirisinde bulunan Komite, Türkiye’ye bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Komite’nin açıkladığı kararları ve yansımalarını, başvuruculardan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker ile konuştuk. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi başvurunuzu görüştü, açıkladığı kararlar beklentilerinizi karşıladı mı?
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin vermiş olduğu kararlar, önemli kararlar. Sadece klasik anlamda Bakanlar Komitesi’nin tavsiye niteliğindeki kararlarını basit bir şekilde ele almamak gerekiyor. Her sonucun önemli yansımaları oluyor. Bu anlamda önemsediğimiz ve önemli gördüğümüz sonuçlar. Çünkü Türkiye’ye karşı AİHM’in 2014, 2015, 2016’da vermiş olduğu ihlal kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin Türkiye’ye süre tanındı. AİHM’in vermiş olduğu kararların gereğini yerine getirebilme ve kendi iç hukukunun, mekanizmalarının bir an önce hayata geçirilmesi istendi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilere ilişkin kurulacak mekanizma ve standartlara ilişkin Eylül 2022’ye kadar süre tanındı. Bir sürecin başladığını kabul etmek gerekir. 
 
Önemli buluyorsunuz ve bir sürecin başladığını söylüyorsunuz. Peki Komite 7 yıldır neden bekledi? 
 
Komite devletlerden teşekkül eden bir kuruluş olduğu için bir bütünen hukuk ve kararların icrası için eksiklikleri var. Siyaseten düşünüp, siyaseten hareket edip kararlar veriyor. Verilen kararlarda da görüyoruz. Siyasetten bağımsız ele alabileceğimiz bir Komite değil. 7 yıldır avukatların dönem dönem başvuruları olmasına rağmen ne hikmetse Komite bunları bir türlü görüşmedi ve buna ilişkin bir süreç başlatmadı. AİHM kararlarının icrasıyla sorumlu olan Komite, bugüne kadar görevini yerine getirmemiş oldu. Bundan sonra nasıl bir süreç olacak, biz de izleyip göreceğiz. Türkiye’nin vereceği cevaplar, kullanacağı yol haritaların ilişkin bizim de cevaplarımız olacaktır. En azından kendisi harekete geçirmiyorsa, biz harekete geçirmek için elimizden geleni yapacağız. 
 
Komite, Türkiye’yi bilgi vermemekle eleştirdi ve bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Ancak Türkiye başvuru öncesi iki cevap ve bir bildirimde bulundu. Görüşme öncesi Türkiye bu cevap ve bildirimlerle ne amaçladı? 
 
 
Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Ancak eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi.
 
Biz 27 Temmuz’da başvuruda bulunduk. Türkiye’nin cevabından sonra 12 Eylül’de ikinci bildirimde bulunduk. Komite 30 Kasım’da başvuruyu inceleyeceğini ve gündemine alacağını açıkladı. O süre zarfı içerisinde bizim başvurumuzla birlikte Türkiye önce ihlal kararlarına karşı kendi yol haritasını bildirdi. Yol haritasında açıkçası verdiği cevaplardan ayrı bir durum söz konusu değildi. 2020 yılı içerisinde ‘İnfaz Yasası’nda değişikliğe gittiğini, 2021 Ocak ayında yönetmelik çıkarttığını, ceza infaz koşullarına dair bazı düzenlemeler getirdiğini bildirdi. İstenilen mekanizmalardan biri de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin belli bir süreden sonra koşullarındaki ve durumlarındaki değişiklikleri gözetleyecek, buna karşılık kişilerin koşullarındaki ve infaz koşullarındaki durumun bir gün koşullu salıverilme ihtimalinin kendilerine hissettirilmesi ve onlara bunu yansıtabilmek adına bir mekanizma kurulması gerektiği idi. Türkiye’de buna ilişkin ‘İnfaz Yasası’nda değişiklik yaptığını, gözlem ve sınıflandırma merkezleriyle hükümlülerin durumların değerlendirilmesi yönetmeliği çıkarttığını bildirdi. 
 
Biz de buna ilişkin görüşlerimizi dile getirdik. Evet Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Bunlar bir bütünen olumsuz değerlendirebileceğimiz adımlar değil ancak ikili bir hukuk uygulama noktasında bir irade ortaya koydu. Eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi. Sürekli siyasi tutsakları ve yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişileri kapsam dışında tutuyor. Bu anlamda ikili bir infaz rejimi söz konusu. Biz de komitenin dikkatini buraya çekmeye çalıştık. Türkiye bu yol haritası ve değişikliklerle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin algılarını yönetmeye çalıştı. Toplumun da algılarını yönetmeye çalıştı. Bu anlamda hukuki adımlar atıldı, reformlar yapıldı algısı yaratmaya çalışıldı. 
 
 Komite toplantısı öncesi görüş başvuruları engellenen PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında aile ve avukat görüş yasağı getirilmesi ne anlama geliyor? 
 
Türkiye’nin bir şekilde algı yaratmaya çalıştığını, siyaseten adımlar atmaya çalıştığını görmek gerekiyor. Hukuki alt yapısı olmayan disiplin cezaları bunlar. Savunma hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden iki durum söz konusu. Türkiye’nin yaptığı tamamıyla algı yaratmaya yönelik bir adımdı. 
 
Komite koşulların incelenmesi mekanizmasının oluşturulmasını istedi. Var olan bir mekanizma varken, nasıl bir sistem kurulmalı? 
 
 
 Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Şimdi mevcut mekanizma amaca hizmet etmiyor. Ocak 2021’de yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte gözlem kurulları oluşturuldu. Bu gözlem kurulları Cumhuriyet Başsavcısının atadığı bir savcının başkanlığında; cezaevi müdürü, eğitim sorumlusu, imamı, gardiyanı, psikolog vs. hepsi cezaevi personelinden teşekkül ediyor. Başvurumuzda da bunların sebeplerini bir bir açıkladık. Bağımsızlığı, tarafsızlığı, teşekkül hali, verdiği kararların yansımaları vs. hepsine dikkat çektik. Bu anlamda Komite’nin istediği mekanizma bu değil. Türkiye’den daha farklı bir mekanizma talep ediyor. Bağımsız ve tarafsız bir mekanizmanın oluşturulması isteniyor. Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin koşullarını dönem dönem durumlarını, infaz koşullarında geçirdikleri süreleri dönem dönem gözden geçirebilecek, değerlendirebilecek, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Bu mekanizma Türkiye koşullarında ileriye dönük ihtiyaca cevap verir mi vermez mi bilmiyoruz. Tabi ki şuan öngörmek mümkün değil. Ama bunların adımlarının atılması başlı başına bir iyileştirme durumu olarak değerlendirilebilir. Bu adımların atılması, nihayetinde her değişiklik birebir amaca hizmet etmeyebilir. Ancak bu kurulan mekanizmaların amaca uygun bir şekilde hizmet etmesi için, demokrasi içerisinde, bağımsız, tarafsız, eşitlik ilkesine bağlı bir şekilde hareket etmesi için, bunları denetlemek, bunlarla ilgili gerekli süreçleri işletmek ve bunları asgari standartlara çekmek için mücadele ediyoruz. Bu anlamda yeniden bir mekanizmanın oluşması gerekiyor, Komite’nin istediği bu. 
 
Komite, AİHS’in 3. maddesine aykırılığa dair AİHM’de bulunan dosyaya işaret ederek, CPT’nin koşulları takip ettiğini belirtti. Öcalan’ın avukatları tarafından eleştirilen CPT bu konuda sorumluluğunu yerine getiriyor mu?
 
Sayın Öcalan İmralı Adası’na götürüldüğü günden bugüne CPT süreci izliyor. O günden bugüne başvurular üzerine CPT’nin defalarca ziyaretleri gerçekleşti. Normalde CPT’nin kendisinin harekete geçip, koşulları, durumları değerlendirerek, raporlar sunması gerekiyor. Türkiye’nin de bu raporlar doğrultusunda iyileştirme yapması gereken bir süreçtir. CPT devletlerden bağımsız bir kurum değil. Yine devletlerin temsilcilerinden teşekkül eden bir kuruluş, siyasi bir organ. Bu anlamda CPT’nin en son Türkiye ziyaretine dair 2020’de rapor açıklandı. Bu rapora ilişkin Türkiye’nin de kendi cevaplarına değindi. Ancak bizim de bu raporu kullandığımız noktalar var. Kendi başvurumuzda kullandığımız noktalar var. CPT Türkiye’den koşullara ilişkin aylık rapor istiyor. Türkiye’nin aylık rapor gönderip göndermediğini biz denetleyemiyoruz. CPT de bunu açıklamıyor. Türkiye gereğini yapıyor mu? Bilmiyoruz. 
 
CPT, açıkladığı raporda ihlal anlamında bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor ancak bu öyle değil. Başlı başına avukatların, ailelerin gidememesi, telefon hakkının kullandırılmaması, gazetelerin verilmemesi, hem Sayın Öcalan hem yanındaki diğer tutukluların dış dünyayla bağlantılarının kesilmiş olması, başlı başına bir ihlal konusudur, işkence prosedürüdür. Asrın Hukuk Bürosu’nun başvuruları söz konusu. 2009’da yapılan başvurularda AİHM 3’üncü maddenin ihlalinin olmadığını söyledi ama hala karar çıkmayan dosyalar söz konusu. Bakanlar Komitesi koşullar açısından oraya işaret ediyor. İnfaz rejimine ilişkin değil, almış olduğu cezaya ilişkin değil. Sadece mevcut koşullar açısından AİHM’i işaret ediyor. Onun sonucu da bekleniyor anlamına geliyor. Takipçisi olduğunu açıklıyor. Türkiye’nin de kamuoyunun da bu şekilde bilmesi gerekiyor. 
 
Komite, asgari tutukluluk süresinden sonra şartlı tahliye imkanı tanınması gerektiğini ancak “toplum için tehlike arz etmeye devam ettiği sonucuna varması halinde” bu durumun engellenebileceğini söylüyor. “Toplum için tehlike arz etmiyorsa” vurgusu ne anlama geliyor? 
 
‘Toplum için tehlike arz etmiyorsa’ söylemi, çok tehlikeli bir söylem. Egemenin, otoritenin kendi lehine sürekli yorumladığı bir ucu açık cümle. Aslında yapısal olarak devletlerden teşekkül etmiş bir organın böyle bir cümle kullanması beklenebilir ancak hukukun üstünlüğü ve demokrasinin takipçisi olan, bu anlamda ülkelerle işbirliği içerisinde olan bir organizasyonun, böylesi ucu açık cümleler kullanması risk teşkil ediyor. Devletlerin keyfiyetçiliğini arttıran, oraya sığınmasını sağlayan bir durum söz konusu. Bu anlamda umut hakkı kapsamında değerlendirdiğimizde, bahsedilen mekanizma ve oluşturulması istenen yasal değişiklikler, mevzuat değişiklikleri, tam da bu kapsamda olması gereken, Türkiye’nin de yasal değişikliklere gittiğinde özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve infaz rejimini değiştirmesi gereken noktalar. Bakanlar Komitesi’nin işaret ettiği durum bu. ‘Değişiklik yap’ diyor ama yine otorite olmasından kaynaklı vurgu yaptığı nokta, ‘kişide cezaevinden hemen çıkabilecek hissi uyandırma’ diyor. Bunun belli periyotlarla denetleyerek, ‘kişinin ceza infaz kurumunda geçirdiği süreyi ve durumundaki değişikliği gözlemle, ona göre karar al’ diyor. Bu anlamda kamu güvenliği vurgusu yerinde olmamış, ucu açık bir vurgu. Siyaseten toplum lehine değerlendirilemeyecek bir şekilde görüyoruz. Umarım bu standarda da objektif koşulları da Komite daha net bir şekilde ortaya koyar. Bu anlamda bir keyfi alan bırakmaz. Yoksa Türkiye’de biz ucu açık bir cümle yasal düzenleme olduğunda, otoritenin nasıl kendi lehine kullandığını biliyoruz, görüyoruz. 
 
Türkiye’ye verilen süre olan Eylül 2022’ye kadar ne tür gelişmeler öngörüyorsunuz? 
 
 
 Bu fırsat değerlendirilmezse, Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
Komite 19 Şubat’ta tekrar toplanacak. Kavala dosyası için Türkiye’ye 17 Şubat’a kadar süre verildi. Bu anlamda yakın zamanda Türkiye’nin ne yapacağını daha net görebiliriz. Türkiye uzun bir süredir bu yapı içerisinde ve o günden bugüne Türkiye için böyle bir süreç işletilmedi. Bugün Türkiye eğer kendi prestijini, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini gözden çıkartmışsa, farklı bir prosedür işletilmesi, Türkiye açısından bir anlam ifade etmeyebilir. Biz konseyin şunun farkında olduğunu biliyoruz. Konseyin son noktaya kadar ağır yaptırımlar uygulamamakta ısrarcı olduğunu biliyoruz. Mümkün mertebe ülkeyi demokrasi çizgisine çekmeyi, hukukun üstünlüğünü uygulayabileceği bir çizgiye çekebilmek için uğraş içerisinde olacağını biliyoruz. Bu anlamda Türkiye’ye karşı da zamana yayan bir süreçten ziyade, Türkiye’ye bir fırsat tanıyor. 
 
Her ne kadar 22 Eylül demişse de bir an önce gerçekleştirmesi için de bir ara karar oluşturmuş. Bizim başvurumuz açısından süreci olumlu değerlendiriyoruz. Belli bir periyotun başlatılacağını da öngörüyoruz. Bugün Türkiye eğer 2020 Eylül’e kadar bu değişiklikleri ve bu mekanizmaları istenilen standartlara uygun bir şekilde oluşturmazsa, ihlal prosedürlerinin başlatılacağının da mesajlarını alabiliyoruz. Şu anda Avrupa hukuk sistemi içerisinde ya da uluslararası evrensel hukuk ilkeleri içerisinde ömür boyu hapis cezası hiçbir ülkede uygulanmıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin insanlığa karşı suçlara dair böyle bir prosedür söz konusu değil. Uluslararası evrensel hukuk ilkelerinde bir kişinin maksimum cezaevinde kalabilme süresi 25 yıl öngörüşmüş ve bu şekilde uygulanıyor. Türkiye’de ömür boyu hapis cezası, TMK’de düzenlenmiş bir şekilde duruyor. Bunu bir şekilde değiştirilmesi, ağırlaştırılmış infaz koşullarının değiştirilmesi gerektiğini vurgu yapmış. AİHM de bu anlamda vurgu yapmış. Bu şekilde değerlendirdiğimizde bir anlamda zamana yayıldığı söylenebilir ama bu şekilde yorumlamaktan ziyade Türkiye’nin bir fırsat olarak bunu değerlendirerek, bu süre zarfı içerisinde belli adımlar atarak hukukun üstünlüğü ilkesini tekrardan tesis etmesi için bir fırsat olarak Türkiye’ye verdiğini düşünüyoruz. 
 
Türkiye değerlendirmezse…
 
Bu fırsatı değerlendirmezse, Türkiye AB üyelik sürecini gözden çıkardığını, demokrasi ve özgürlükler ülkesi olarak kendini tanımlayan bir noktadan geri adım attığını, Avrupa Birliği’nden çıkartılmayı göze aldığını, bir kaos sürecinin Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
MA / Özgür Paksoy 

Diğer başlıklar

01/07/2025
23:31 MİT Başkanı İbrahim Kalın Hewlêr'i ziyaret etti
23:23 'Jin, jiyan, azadî' diyen yönetmen yeniden gözaltında
23:07 Tetwan'da binler festival konserinde buluştu
22:48 Gözaltına alınan 23 öğretmen serbest bırakıldı
22:15 Amed, Agirî ve Êlih'te halk buluşmaları: Devlet şeffaf davranmalı, adım atmalı
21:43 Çiğdem Doğu: Kürt halkı kendi kendini yönetmeli
Ayten Dêrsim: Her mahallenin komünü olmalı
21:34 Emekçiler 'Kayıma karşı ne yapmalı' sorusunu tartıştı
20:52 Torun: Meclis sürecin yasal düzenlemelerini bir an önce hayata geçirsin
20:28 Mêrdîn'de Demokratik Toplum bulaşmalarının startı verildi
20:17 Kadınlar, kadın katliamlarına karşı yürüdü
20:00 Hindistan'da fabrikasında patlama: En az 36 işçi yaşamını yitirdi
19:55 Orman yangıları nedeniyle 50 binden fazla kişi tahliye edildi
19:41 Amed'de bir kadın katledildi
19:26 KESK İzmir Şubeler Platformu'ndan gözaltı protestosu
19:13 Bakırhan, Avrupa'dan gelen heyetle bir araya geldi
18:45 İHD: Yangına müdahaledeki gecikme yaşamı tehdit ediyor
18:29 Seferihisar'da yangın: Başkandan yardım çağrısı
18:12 Kayyım protestolarında 5 tahliye
17:53 Özel'den 'Leman' açıklaması: Saygısızlığa da linçe de izin vermem
17:35 Sekasur'da başlatılan çadır nöbeti devam ediyor
17:21 Öğretmenler yürüyüşünde 23 gözaltı
17:05 HDK'den Leman açıklaması: İfade özgürlüğünü savunacağız
16:49 Erdoğan: Mizah kisvesiyle yapılan açık bir kışkırtmadır
16:24 Reşat Aşan ilk duruşmada tahliye edildi
16:24 Petrolün içme suyuna karıştığı köyde inceleme yapıldı
16:23 İzmir’deki gözaltılara tepki
16:18 DEM Parti komisyon taslağını Kurtulmuş’a sundu
16:14 İzmir'de 10 bin hektar alan yandı
15:45 İran’da altı ayda 424 kişi idam edildi
15:21 DEM Parti’nin komisyon için sunacağı taslağın detayları
15:06 Beyoğlu’nda provakatif buluşma
15:01 İHD Ankara Gençlik Komisyonu kuruldu
14:47 CHP kurultayı davasında ‘görevsizlik’ kararı kaldırıldı
14:45 Tarım Orkam-Sen TİS taleplerini açıkladı
14:37 Emekliler TÜİK’e yürüdü: Artık yeter
14:33 Nimet Tanrıkulu’nun davası eksik hususlar gerekçesiyle ertelendi
14:20 Tülay Hatimoğulları’ndan TESK’e ziyaret
14:18 Avrupa’dan gelen heyetten DEM Parti'ye ziyaret
14:01 IFJ: Hong Kong’da basın özgürlüğündeki sorunlar sürüyor
13:54 Dumlu Cezaevi'ndeki tutsaklara soruşturma
13:52 Leman dergisine erişim engeli
13:48 Leman dergisi çalışanlarının emniyetteki ifadeleri tamamlandı
13:47 Gemlik’te 3.0 şiddetinde üçüncü deprem
13:41 Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kritik hafta
13:24 İran: ABD güvence vermezse müzakere yok
13:21 İstanbul'un enflasyonu belli oldu
13:17 Erxenî’de şüpheli ölüm
13:11 Gemlik'te 4.2 büyüklüğünde deprem
13:08 İmamoğlu: Bu ülke kumpaslarla uyanmak zorunda değil
13:08 31 yılın ardından ‘Herne Pêş’ marşıyla karşılandı
13:06 DAD'tan Madımak açıklaması: Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun
12:50 Bakırhan: Komisyon kurulsun, demokratikleşme adımları atılsın
12:30 Avrupa’dan gelen heyetten Öcalan ile görüşmek için dilekçe
12:20 Bakan Yumaklı’dan yangınlara dair açıklama
12:04 Gemlik'te deprem
11:28 Bahçeli LeMan Dergisi’ni hedef aldı
11:19 Hatay’da yangın yayılıyor: 27 uçak, 105 helikopter nerede?
11:18 AB’nin dönem başkanlığı Danimarka'ya geçti
11:17 Elkê'de 3 bölgeye girişlere yasak
11:17 DEM Parti: Muhalefeti bastırmaya yönelik her yaklaşımın karşısındayız
10:58 Fotoğraf yarışmasında dereceye girenlerin ödülleri verilmedi
10:53 ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı
10:52 Beyoğlu'nda gösteri ve yürüyüşler bir gün yasak
10:51 İstanbul'un 24 ilçesinde 8 saatlik elektrik kesintisi
10:49 Türkdoğan: Komisyon kurulursa siyasi ve hukuki zeminin önü açılacak
10:34 IHRNGO: Yeni yasa casusluk suçlamalarıyla idam riskini arttırıyor
10:13 Manisa'nın 3 ilçesinde orman yangını
09:40 İzmir'deki orman yangını 3'üncü gününde
09:25 Bayındır: Küresel gelişmeler Ulusal Kongre'yi zorunlu kılıyor
09:22 Gimgim’de kadınlar kültür, doğa ve özgürlük için buluştu
09:13 Feride Eralp: Kadınların özgür olduğu bir barış için çalışalım
09:12 Antakya'da yangın sürüyor
09:11 Tutsakların turşusuna 'stok' gerekçesiyle el konuldu
09:10 Hesandîn'de ÇED'siz faaliyet: Geri dönüşü zor tahribat uyarısı
09:08 Fatma Bostan Ünsal: Söylem dışında siyasi ve hukuki adımlar atılmalı
09:07 Riha'da çocuğa tecavüz davasının duruşması görülecek
09:06 Baro başkanları: TBB yasa izleme ve gözlem heyetleri kurmalı
09:05 Rozerin Çukur’un ailesinden AYM’ye tepki: Adaleti bulamadık
09:05 Seferi Yılmaz: Savaş rantçılarına karşı herkes barış için çalışmalı
09:02 Yazar Taç: Sürece sıkı sıkıya tutunalım
09:00 01 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:45 İzmir'de CHP'lilere operasyon: Tunç Soyer gözaltına alındı
00:23 Tetwan festivali: Biz kadınlar sürece hazırız
30/06/2025
23:56 LeMan'ın Beyoğlu'ndaki binasına saldırı
23:43 LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz
23:23 Amed’de Demokatik Toplum Buluşmaları: Daha çok örgütlenmeliyiz
22:36 Agirî’de Demokratik Toplum Bulaşmaları sürüyor
22:29 Trump, Suriye'ye yaptırımların hafifletilmesine ilişkin kararname imzalayacak
22:23 Leman dergisine 'karikatür' soruşturması
22:18 Hasta tutsak Ayık için çağrı: Sağlık hakkına erişimi sağlansın
22:07 Kadın festivali Xecê ve Beser Şahin konseriyle sona erdi
21:39 ‘Nemrut Krater Gölü ve Kalderası tehdit altında’
21:36 Riha’da gerçekleştirilecek 250 halk buluşmasının startı verildi
21:31 Leyla Dolaş'ı katleden fail tutuklandı
21:26 Tülay Hatimoğulları'ndan Hatay'daki yangın için çağrı: Halk, kaderine terk edilmesin
21:16 Kadınlar uyuşturucuya karşı yürüdü
21:10 Aydın ve sanatçılar barışı konuştu: Herkes süreci sahiplenmeli
20:50 Erdoğan: Son hadiseler sürecin stratejik bir adım olduğunu teyit etmiştir
20:17 Antakya'da yangın sürüyor: 500 kişi tahliye edildi
19:53 Colemêrg'te 4.4 büyüklüğünde deprem
19:33 Mêrdîn'de Zeynep Kınacı ve Sema Yüce anması
19:00 DEM Parti Amed Gençlik Meclisi'nden çalıştaya davet
18:56 Barış Anneleri’nden TUAY-DER’e ziyaret: Barışa çok yakınız
18:51 Petrol içme suyuna karıştı, kadınlar valiliğin önünde toplandı
18:30 İstanbul'da 3 kişi tutuklandı
17:57 AFAD: Yangın mağdurlarına 162 bin lira destek verilecek
17:36 İstanbul için kuvvetli rüzgar uyarısı
17:32 Türk-İş: Açlık sınırı 26 bin 115 lira
17:29 Şirnex’te 'İklim ve Kıyı Kanunu’na tepki
17:07 Almanya'da enflasyon yüzde 2'ye düştü
16:32 Amed Ekoloji Meclisi'nden bildirge: Komünlerle doğayı savunalım
16:29 Temelli: Hukuki altyapı ve güvence sağlanmalı
16:20 Emekliler için araştırma önergesi
15:47 Kadınlar 'Jineoloji Atölyesi'nde bir araya geldi
15:38 Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi 8 Temmuz’da Ankara’ya çağırıyor
14:50 Bodrum'da yangın
14:40 Şirin Ebadi: Evin Cezaevi’nde tutsaklara yönelik işkence arttı
14:17 2 kişinin hayatını kaybettiği olayda barış sağlandı
14:06 Kadın festivali ikinci gününde
14:03 'Hayata Dönüş Operasyonu' davasında karar çıkmadı
14:01 Barolardan 'zeytinlik yasasına' karşı mücadele çağrısı
14:00 Berivan Araz'ın taziyesine kitlesel ziyaret
13:58 Özgür Özel'den Saraçhane çağrısı
13:56 Kadın tutsaklara ‘Newroz kutlaması’ cezası
13:43 Kerim Boran cezaevinden çıktı
13:24 Antakya'da yangın yerleşim yerine ulaştı
12:48 CHP’den ilk açıklama: Partimizi teslim etmeyiz
12:00 CHP'nin kurultay davasında ‘görevsizlik kararına itiraz’ süreci beklenecek
11:37 Semsûr'da bir kadın katledildi
11:32 TÜİK’e göre işsiz sayısı 2 milyon 972 bin
11:30 DEM Parti ‘ara zam’ talebiyle İstanbul’da sahaya indi
11:21 Anneler: Birlik sağlanmalı
10:00 Abdullah Öcalan ile görüşmek isteyen isimler Türkiye'ye geliyor
09:53 Xêro Abbas: Sanatçılar sürece omuz vermeli
09:32 De Conca: Çözüm Öcalan’ın manifestolarında
09:30 3 kentte yangınlar kontrol altına alındı
09:03 DEM Parti İstanbul eşbaşkanı: Süreci demokratik zemine çekme görevi bize düşüyor
09:02 Şiddet uygulayıp tehdit ettiler: Burası Guantanamo
09:02 Mersin’deki sivil toplum örgütlerinden iktidara 'adım at' çağrısı
09:01 İstanbul Sözleşmesi’nin feshinin üzerinden 4 yıl geçti: Vazgeçmeyeceğiz
09:00 30 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:55 İzmir'de yangınlar 2'nci gününde: 10 mahalle boşaltıldı
08:16 Hasta tutsak Boran'ın cezası kaldırıldı
08:03 Omerya'daki yangın kontrol altına alındı
00:15 Tozan Alkan, Alevi deyişlerinden oluşan yeni bir albüm hazırladı
29/06/2025
23:47 Türkiye, Kurojaro ve Metina'yı bombaladı
23:24 Erdîş’teki şenlik alanından Abdullah Öcalan’a selam
23:08 İzmir ve Manisa'da yangın: 1 tutuklama 1 gözaltı
22:13 Özgür Özel'den kurultay davasına ilişkin açıklama
22:03 İstanbul’da halk buluşmalarına yoğun katılım