Şeker: Öcalan için Mandela Kuralları uygulanmalı

img
HABER MERKEZİ - Avrupa Konseyi'nin İmralı’daki “özel hukuk” ile ilgili aldığı kararların önemli olduğunu belirten ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker, Türkiye’nin Mandela Kuralları’na göre yeni bir mekanizma oluşturması gerektiğinin altını çizdi.  
 
Asrın Hukuk Bürosu ile Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV), PKK Lideri Abdullah Öcalan ile tutuklular Hayati Kaytan, Emin Gurban ve Civan Boltan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) verdiği ihlal kararının denetlenmesi için 27 Temmuz’da Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne (AK BK) bildirim ile başvuruda bulundu. Komite, 30 Kasım-2 Aralık’ta yaptığı toplantıda görüştüğü başvuruya dair kararlarını açıkladı. 
 
AK BK’nin toplantının sonuçlarına dair 3 Aralık’ta açıkladığı kararlarında, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı Adası’nda tutulma koşullarına dair AİHM’de bulunan dosyanın henüz sonuçlanmadığına işaret ederek, ayrıca durumun Avrupa İşkencenin Önlenmesi (CPT) tarafından izlendiğini belirterek, konuya dair tavsiyelerde bulunmadı. Komite, insan hakları ve hukuk örgütlerinin yaptığı başvurunun temelini oluşturan “umut hakkı” ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının belirli bir asgari sürenin ardından gözden geçirilmesine dair inceleme mekanizması için yasal ve diğer yeterli tedbirlerin gecikmeksizin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi. 
 
Ayrıca Türkiye’nin öngörülen tedbirler hakkında yeterli bilgi vermediği eleştirisinde bulunan Komite, Türkiye’ye bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Komite’nin açıkladığı kararları ve yansımalarını, başvuruculardan ÖHD Eş Genel Başkanı Bünyamin Şeker ile konuştuk. 
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi başvurunuzu görüştü, açıkladığı kararlar beklentilerinizi karşıladı mı?
 
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin vermiş olduğu kararlar, önemli kararlar. Sadece klasik anlamda Bakanlar Komitesi’nin tavsiye niteliğindeki kararlarını basit bir şekilde ele almamak gerekiyor. Her sonucun önemli yansımaları oluyor. Bu anlamda önemsediğimiz ve önemli gördüğümüz sonuçlar. Çünkü Türkiye’ye karşı AİHM’in 2014, 2015, 2016’da vermiş olduğu ihlal kararlarının yerine getirilmemesine ilişkin Türkiye’ye süre tanındı. AİHM’in vermiş olduğu kararların gereğini yerine getirebilme ve kendi iç hukukunun, mekanizmalarının bir an önce hayata geçirilmesi istendi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilere ilişkin kurulacak mekanizma ve standartlara ilişkin Eylül 2022’ye kadar süre tanındı. Bir sürecin başladığını kabul etmek gerekir. 
 
Önemli buluyorsunuz ve bir sürecin başladığını söylüyorsunuz. Peki Komite 7 yıldır neden bekledi? 
 
Komite devletlerden teşekkül eden bir kuruluş olduğu için bir bütünen hukuk ve kararların icrası için eksiklikleri var. Siyaseten düşünüp, siyaseten hareket edip kararlar veriyor. Verilen kararlarda da görüyoruz. Siyasetten bağımsız ele alabileceğimiz bir Komite değil. 7 yıldır avukatların dönem dönem başvuruları olmasına rağmen ne hikmetse Komite bunları bir türlü görüşmedi ve buna ilişkin bir süreç başlatmadı. AİHM kararlarının icrasıyla sorumlu olan Komite, bugüne kadar görevini yerine getirmemiş oldu. Bundan sonra nasıl bir süreç olacak, biz de izleyip göreceğiz. Türkiye’nin vereceği cevaplar, kullanacağı yol haritaların ilişkin bizim de cevaplarımız olacaktır. En azından kendisi harekete geçirmiyorsa, biz harekete geçirmek için elimizden geleni yapacağız. 
 
Komite, Türkiye’yi bilgi vermemekle eleştirdi ve bu konuda Eylül 2022’ye kadar süre tanıdı. Ancak Türkiye başvuru öncesi iki cevap ve bir bildirimde bulundu. Görüşme öncesi Türkiye bu cevap ve bildirimlerle ne amaçladı? 
 
 
Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Ancak eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi.
 
Biz 27 Temmuz’da başvuruda bulunduk. Türkiye’nin cevabından sonra 12 Eylül’de ikinci bildirimde bulunduk. Komite 30 Kasım’da başvuruyu inceleyeceğini ve gündemine alacağını açıkladı. O süre zarfı içerisinde bizim başvurumuzla birlikte Türkiye önce ihlal kararlarına karşı kendi yol haritasını bildirdi. Yol haritasında açıkçası verdiği cevaplardan ayrı bir durum söz konusu değildi. 2020 yılı içerisinde ‘İnfaz Yasası’nda değişikliğe gittiğini, 2021 Ocak ayında yönetmelik çıkarttığını, ceza infaz koşullarına dair bazı düzenlemeler getirdiğini bildirdi. İstenilen mekanizmalardan biri de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin belli bir süreden sonra koşullarındaki ve durumlarındaki değişiklikleri gözetleyecek, buna karşılık kişilerin koşullarındaki ve infaz koşullarındaki durumun bir gün koşullu salıverilme ihtimalinin kendilerine hissettirilmesi ve onlara bunu yansıtabilmek adına bir mekanizma kurulması gerektiği idi. Türkiye’de buna ilişkin ‘İnfaz Yasası’nda değişiklik yaptığını, gözlem ve sınıflandırma merkezleriyle hükümlülerin durumların değerlendirilmesi yönetmeliği çıkarttığını bildirdi. 
 
Biz de buna ilişkin görüşlerimizi dile getirdik. Evet Türkiye’de bir ‘İnfaz Yasası’ değişikliği oldu, yönetmelik çıkarıldı, gözlem kurulları adı altında bir mekanizma oluşturuldu. Bunlar bir bütünen olumsuz değerlendirebileceğimiz adımlar değil ancak ikili bir hukuk uygulama noktasında bir irade ortaya koydu. Eşitlik ilkesine aykırı bir yasa ve yönetmelik değişikliği getirdi. Sürekli siyasi tutsakları ve yine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişileri kapsam dışında tutuyor. Bu anlamda ikili bir infaz rejimi söz konusu. Biz de komitenin dikkatini buraya çekmeye çalıştık. Türkiye bu yol haritası ve değişikliklerle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin algılarını yönetmeye çalıştı. Toplumun da algılarını yönetmeye çalıştı. Bu anlamda hukuki adımlar atıldı, reformlar yapıldı algısı yaratmaya çalışıldı. 
 
 Komite toplantısı öncesi görüş başvuruları engellenen PKK Lideri Abdullah Öcalan hakkında aile ve avukat görüş yasağı getirilmesi ne anlama geliyor? 
 
Türkiye’nin bir şekilde algı yaratmaya çalıştığını, siyaseten adımlar atmaya çalıştığını görmek gerekiyor. Hukuki alt yapısı olmayan disiplin cezaları bunlar. Savunma hakkı ve adil yargılanma hakkını ihlal eden iki durum söz konusu. Türkiye’nin yaptığı tamamıyla algı yaratmaya yönelik bir adımdı. 
 
Komite koşulların incelenmesi mekanizmasının oluşturulmasını istedi. Var olan bir mekanizma varken, nasıl bir sistem kurulmalı? 
 
 
 Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Şimdi mevcut mekanizma amaca hizmet etmiyor. Ocak 2021’de yürürlüğe giren yönetmelikle birlikte gözlem kurulları oluşturuldu. Bu gözlem kurulları Cumhuriyet Başsavcısının atadığı bir savcının başkanlığında; cezaevi müdürü, eğitim sorumlusu, imamı, gardiyanı, psikolog vs. hepsi cezaevi personelinden teşekkül ediyor. Başvurumuzda da bunların sebeplerini bir bir açıkladık. Bağımsızlığı, tarafsızlığı, teşekkül hali, verdiği kararların yansımaları vs. hepsine dikkat çektik. Bu anlamda Komite’nin istediği mekanizma bu değil. Türkiye’den daha farklı bir mekanizma talep ediyor. Bağımsız ve tarafsız bir mekanizmanın oluşturulması isteniyor. Mandela Kuralları’na göre, AİHM’in belirlediği kriterlere göre bir mekanizma oluşturulmalı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin koşullarını dönem dönem durumlarını, infaz koşullarında geçirdikleri süreleri dönem dönem gözden geçirebilecek, değerlendirebilecek, bir gün koşullu salıverilme hissiyatını uyandırabilecek bir mekanizmanın oluşturması gerekiyor. 
 
Bu mekanizma Türkiye koşullarında ileriye dönük ihtiyaca cevap verir mi vermez mi bilmiyoruz. Tabi ki şuan öngörmek mümkün değil. Ama bunların adımlarının atılması başlı başına bir iyileştirme durumu olarak değerlendirilebilir. Bu adımların atılması, nihayetinde her değişiklik birebir amaca hizmet etmeyebilir. Ancak bu kurulan mekanizmaların amaca uygun bir şekilde hizmet etmesi için, demokrasi içerisinde, bağımsız, tarafsız, eşitlik ilkesine bağlı bir şekilde hareket etmesi için, bunları denetlemek, bunlarla ilgili gerekli süreçleri işletmek ve bunları asgari standartlara çekmek için mücadele ediyoruz. Bu anlamda yeniden bir mekanizmanın oluşması gerekiyor, Komite’nin istediği bu. 
 
Komite, AİHS’in 3. maddesine aykırılığa dair AİHM’de bulunan dosyaya işaret ederek, CPT’nin koşulları takip ettiğini belirtti. Öcalan’ın avukatları tarafından eleştirilen CPT bu konuda sorumluluğunu yerine getiriyor mu?
 
Sayın Öcalan İmralı Adası’na götürüldüğü günden bugüne CPT süreci izliyor. O günden bugüne başvurular üzerine CPT’nin defalarca ziyaretleri gerçekleşti. Normalde CPT’nin kendisinin harekete geçip, koşulları, durumları değerlendirerek, raporlar sunması gerekiyor. Türkiye’nin de bu raporlar doğrultusunda iyileştirme yapması gereken bir süreçtir. CPT devletlerden bağımsız bir kurum değil. Yine devletlerin temsilcilerinden teşekkül eden bir kuruluş, siyasi bir organ. Bu anlamda CPT’nin en son Türkiye ziyaretine dair 2020’de rapor açıklandı. Bu rapora ilişkin Türkiye’nin de kendi cevaplarına değindi. Ancak bizim de bu raporu kullandığımız noktalar var. Kendi başvurumuzda kullandığımız noktalar var. CPT Türkiye’den koşullara ilişkin aylık rapor istiyor. Türkiye’nin aylık rapor gönderip göndermediğini biz denetleyemiyoruz. CPT de bunu açıklamıyor. Türkiye gereğini yapıyor mu? Bilmiyoruz. 
 
CPT, açıkladığı raporda ihlal anlamında bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor ancak bu öyle değil. Başlı başına avukatların, ailelerin gidememesi, telefon hakkının kullandırılmaması, gazetelerin verilmemesi, hem Sayın Öcalan hem yanındaki diğer tutukluların dış dünyayla bağlantılarının kesilmiş olması, başlı başına bir ihlal konusudur, işkence prosedürüdür. Asrın Hukuk Bürosu’nun başvuruları söz konusu. 2009’da yapılan başvurularda AİHM 3’üncü maddenin ihlalinin olmadığını söyledi ama hala karar çıkmayan dosyalar söz konusu. Bakanlar Komitesi koşullar açısından oraya işaret ediyor. İnfaz rejimine ilişkin değil, almış olduğu cezaya ilişkin değil. Sadece mevcut koşullar açısından AİHM’i işaret ediyor. Onun sonucu da bekleniyor anlamına geliyor. Takipçisi olduğunu açıklıyor. Türkiye’nin de kamuoyunun da bu şekilde bilmesi gerekiyor. 
 
Komite, asgari tutukluluk süresinden sonra şartlı tahliye imkanı tanınması gerektiğini ancak “toplum için tehlike arz etmeye devam ettiği sonucuna varması halinde” bu durumun engellenebileceğini söylüyor. “Toplum için tehlike arz etmiyorsa” vurgusu ne anlama geliyor? 
 
‘Toplum için tehlike arz etmiyorsa’ söylemi, çok tehlikeli bir söylem. Egemenin, otoritenin kendi lehine sürekli yorumladığı bir ucu açık cümle. Aslında yapısal olarak devletlerden teşekkül etmiş bir organın böyle bir cümle kullanması beklenebilir ancak hukukun üstünlüğü ve demokrasinin takipçisi olan, bu anlamda ülkelerle işbirliği içerisinde olan bir organizasyonun, böylesi ucu açık cümleler kullanması risk teşkil ediyor. Devletlerin keyfiyetçiliğini arttıran, oraya sığınmasını sağlayan bir durum söz konusu. Bu anlamda umut hakkı kapsamında değerlendirdiğimizde, bahsedilen mekanizma ve oluşturulması istenen yasal değişiklikler, mevzuat değişiklikleri, tam da bu kapsamda olması gereken, Türkiye’nin de yasal değişikliklere gittiğinde özellikle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve infaz rejimini değiştirmesi gereken noktalar. Bakanlar Komitesi’nin işaret ettiği durum bu. ‘Değişiklik yap’ diyor ama yine otorite olmasından kaynaklı vurgu yaptığı nokta, ‘kişide cezaevinden hemen çıkabilecek hissi uyandırma’ diyor. Bunun belli periyotlarla denetleyerek, ‘kişinin ceza infaz kurumunda geçirdiği süreyi ve durumundaki değişikliği gözlemle, ona göre karar al’ diyor. Bu anlamda kamu güvenliği vurgusu yerinde olmamış, ucu açık bir vurgu. Siyaseten toplum lehine değerlendirilemeyecek bir şekilde görüyoruz. Umarım bu standarda da objektif koşulları da Komite daha net bir şekilde ortaya koyar. Bu anlamda bir keyfi alan bırakmaz. Yoksa Türkiye’de biz ucu açık bir cümle yasal düzenleme olduğunda, otoritenin nasıl kendi lehine kullandığını biliyoruz, görüyoruz. 
 
Türkiye’ye verilen süre olan Eylül 2022’ye kadar ne tür gelişmeler öngörüyorsunuz? 
 
 
 Bu fırsat değerlendirilmezse, Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
Komite 19 Şubat’ta tekrar toplanacak. Kavala dosyası için Türkiye’ye 17 Şubat’a kadar süre verildi. Bu anlamda yakın zamanda Türkiye’nin ne yapacağını daha net görebiliriz. Türkiye uzun bir süredir bu yapı içerisinde ve o günden bugüne Türkiye için böyle bir süreç işletilmedi. Bugün Türkiye eğer kendi prestijini, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerini, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecini gözden çıkartmışsa, farklı bir prosedür işletilmesi, Türkiye açısından bir anlam ifade etmeyebilir. Biz konseyin şunun farkında olduğunu biliyoruz. Konseyin son noktaya kadar ağır yaptırımlar uygulamamakta ısrarcı olduğunu biliyoruz. Mümkün mertebe ülkeyi demokrasi çizgisine çekmeyi, hukukun üstünlüğünü uygulayabileceği bir çizgiye çekebilmek için uğraş içerisinde olacağını biliyoruz. Bu anlamda Türkiye’ye karşı da zamana yayan bir süreçten ziyade, Türkiye’ye bir fırsat tanıyor. 
 
Her ne kadar 22 Eylül demişse de bir an önce gerçekleştirmesi için de bir ara karar oluşturmuş. Bizim başvurumuz açısından süreci olumlu değerlendiriyoruz. Belli bir periyotun başlatılacağını da öngörüyoruz. Bugün Türkiye eğer 2020 Eylül’e kadar bu değişiklikleri ve bu mekanizmaları istenilen standartlara uygun bir şekilde oluşturmazsa, ihlal prosedürlerinin başlatılacağının da mesajlarını alabiliyoruz. Şu anda Avrupa hukuk sistemi içerisinde ya da uluslararası evrensel hukuk ilkeleri içerisinde ömür boyu hapis cezası hiçbir ülkede uygulanmıyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin insanlığa karşı suçlara dair böyle bir prosedür söz konusu değil. Uluslararası evrensel hukuk ilkelerinde bir kişinin maksimum cezaevinde kalabilme süresi 25 yıl öngörüşmüş ve bu şekilde uygulanıyor. Türkiye’de ömür boyu hapis cezası, TMK’de düzenlenmiş bir şekilde duruyor. Bunu bir şekilde değiştirilmesi, ağırlaştırılmış infaz koşullarının değiştirilmesi gerektiğini vurgu yapmış. AİHM de bu anlamda vurgu yapmış. Bu şekilde değerlendirdiğimizde bir anlamda zamana yayıldığı söylenebilir ama bu şekilde yorumlamaktan ziyade Türkiye’nin bir fırsat olarak bunu değerlendirerek, bu süre zarfı içerisinde belli adımlar atarak hukukun üstünlüğü ilkesini tekrardan tesis etmesi için bir fırsat olarak Türkiye’ye verdiğini düşünüyoruz. 
 
Türkiye değerlendirmezse…
 
Bu fırsatı değerlendirmezse, Türkiye AB üyelik sürecini gözden çıkardığını, demokrasi ve özgürlükler ülkesi olarak kendini tanımlayan bir noktadan geri adım attığını, Avrupa Birliği’nden çıkartılmayı göze aldığını, bir kaos sürecinin Türkiye açısından da toplum açısından da risk teşkil edecek bir sürecin başlayacağının göstergesi.
 
MA / Özgür Paksoy 

Diğer başlıklar

09:43 Yazar Gezer: Devletli düşünme geleneğine karşı ‘Xwebûn’ bir kırılma yaratıyor
09:08 AK önünde eylem: 'Umut hakkı'nı uygulayın
09:06 Dêrsim'de deprem, heyelan ve taşkın riski
09:06 Gabar Dağı'nda yeni tehdit: 114 sondaj kuyusu açılıyor
09:05 Gilî Dağ'da çöp sorunu
09:04 Jina Emînî’nin ardından: Kadın özgürleşmeden erkeğin özgürleşemeyeceği anlaşıldı
09:03 'Umut hakkı' tanınmayan ağır hasta tutsağın babası: Bu bize de işkence
09:02 Amed'deki yürüyüşe çağrı: Öcalan'ın özgürlüğünü haykıralım
09:01 Mızraklı’nın tahliyesine engelin gerekçesi: Örgütten ayrılmadı!
09:00 KJAR koordinasyon üyesi: Rojhilat ve İran'da yeni bir mücadele çizgisi var
09:00 16 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:50 Yazar, şair ve sanatçılardan Nesimi Aday için çağrı
08:34 İsrail Gazze'ye kara harekatı başlattı
08:14 Amed’de ilçe ilçe 'umut hakkı' yürüyüşü çalışması
15/09/2025
23:23 İzmir'de 5 ESP'li tutuklandı
22:43 İİT-Arap Birliği Ortak Zirvesi sonuç bildirgesi yayımlandı
21:44 Sanatçı Pınar Aydınlar'ın 7 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor
21:27 5’inci Suriye Forumu sonuç bildirgesiyle sona erdi
20:49 'Kara para' soruşturmasında adı geçen Tekdağ serbest
19:53 Avukatlar İmralı'dan döndü
19:43 ‘Zeytinlikler termik santrallere kömür olacak’
19:37 Kayyımın işten çıkardığı işçilerin eylemi 47’nci gününde
19:30 Erdoğan Şara ile Katar'da bir araya geldi
19:00 Çin: ABD diğer ülkelerin egemenliğini ihlal ediyor
18:55 Wan'da 'Yaşamak ve yaşatmak için örgütleniyoruz' kampanyası başlatıldı
18:50 'Umut hakkı' yürüyüşüne çağrı
18:36 NADA: Kadınlara yönelik soykırımı durdurmak için sesimizi yükseltelim
18:29 Kartalkaya davasında 'olası kastla öldürmek' suçundan ceza istendi
18:20 HSK olağanüstü toplantısını erteledi
18:17 Gazze'de 3 gazeteci daha katledildi
18:11 Amed'de şüpheli kadın ölümü
18:07 Dêrsim’de 'barış için imza' standı
18:00 6 mahalleye 8 saat su verilmeyecek
16:32 5. Suriye Forumu: Özerk Yönetim başarısını kanıtladı
16:06 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan azadî hareketinden intikam almak istiyorlar
16:02 Erzingan’a görüşe giden aile kaza geçirdi
15:43 Şemrex’te Kadın Yaşam Merkezi yeniden hayata geçiyor
15:17 DEM Parti’den aileler arasında yaşanan kavgalara karşı çağrı
14:57 Wan'da 17 Eylül'deki yürüyüş için bildiri dağıtıldı
14:55 ‘Gölgede Kalan’ yarışmasına başvurular sürüyor
14:45 Êlih'teki silahlı saldırıda 24 gözaltı
14:12 ÖHD’den Osmaniye ve Tokat cezaevi raporu: Tahliyeler kurul kararlarıyla engelleniyor
13:39 Asgari ücret açlık sınırının yüzde 68 altında kaldı
13:35 Adana'da 3 polis görevden uzaklaştırıldı
13:29 Amedliler: Komisyon Abdullah Öcalan'ı dinlemeli
13:19 3 kentte ‘umut hakkı’ yürüyüşü düzenlenecek
13:13 BTK’den Xelfetî kayyımı haberine erişim engeli
12:53 Komisyon bu hafta akademisyen, dernek ve vakıfları dinleyecek
12:52 Akbelen’de zeytinliklerin kesilmesine karşı eylem: 4 gözaltı
12:12 İstanbul'da ulaşım zammı başladı
11:49 ESP'den adliye önünde gözaltı protestosu
11:44 Kurultay Davası ertelendi: Savaş’ın avukatı Kılıçdaroğlu’nun kayyım olmasını talep etti
11:43 KNK: ‘Jin, jiyan, azadî’ özgürlük ve değişimin küresel meşalesi oldu
11:13 Nefret cinayetinde mütalaa bekleniyor
11:00 39 kadından AK’ye ‘umut hakkı’ mektubu
10:57 Mûş'tan 'umut hakkı' uygulansın çağrısı
10:25 CHP kurultay davası başladı
09:18 HKP Genel Başkanı Ankut gözaltına alındı
09:17 Mûş Belediyesi 'Kadın Dostu Kentler' projesine seçildi
09:16 ÖHD'li Kahraman: 'Umut hakkı' pazarlık konusu yapılamaz
09:15 Yüksek Güvenlikli ve S tipi cezaevlerinde tecrit çok boyutlu sürüyor
09:13 Kürt kültüründe ‘moda’ tehdidi: Kiras ve fistanlar özünden koparılıyor
09:10 Mezarlıklara saldırılar 'Hey Hawar'la belgeselleşti
09:08 Erol İmralı'daki son görüşmeyi anlattı: Süreç ikinci aşamaya evrilmeli, 'ara dönem yasaları' çıkarılmalı
09:04 'Jin, jiyan, azadî' direnişi sonrası İran: Kadınlar beklemiyor, inşa ediyor
09:02 Bakanlar Komitesi 'umut hakkı' için toplanıyor: Ara karar bekleniyor
09:00 15 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
09:00 Avukatlar İmralı’ya doğru yola çıktı
07:50 Êlih'te silahlı saldırı: Anne, baba ve 2 çocukları katledildi
14/09/2025
23:42 Arap aşiretleri Abdullah Öcalan'ın mesajını aldı
21:59 Özerk Yönetim: Suriye’nin birliğini sağlamanın tek yolu diyalogdur
21:30 Kültür ve Sanat Günleri son buldu
21:18 Amedspor sahasında galip geldi
21:00 'AbdullahOcalanRightToHope' tagı: Umut hakkı derhal uygulansın
20:43 29 yıldan sonra tahliye edildi: Hepimiz tahliye olmadan özgür değiliz
17:44 Abdullah Öcalan için ‘umut hakkı’ çağrısı
17:10 Filistin ile Dayanışma Platformu: SUMUD filosunu koruyun
15:59 Tahliye olan Arslan: Önderlik özgürleşmeden mücadele bitmez
15:00 Belucilerin zorla kaybettirmelere karşı eylemi 3'üncü ayında
14:46 Mêrdîn'de akrabalar arasında kavga: 4 yaralı
14:28 Genel-İş Riha'da kongreye gitti: İşçiler süreci sahiplenmeli
14:18 Çocuk hakları örgütlerinden Şerife Muhammedi için çağrı
14:09 Birçok kentte ‘umut hakkı’ eylemi: AİHM kararlarına uymaya çağırıyoruz
13:34 Mêrdîn’de TUHAD-FED kuruldu
13:10 Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup: Tarihi kardeşlik için herkes birlikte çalışmalı
12:14 QSD: Dêrazor'da Şam hükümetine bağlı grup güçlerimize saldırdı
11:49 BİSAM raporu: Açlık sınırı asgari ücreti geçti
11:32 Nobel Barış Ödüllü Jody Williams: Türkiye sürece uygun adımları atmak zorunda
11:23 IPPNW İsviçre’den ‘umut hakkı’ mektubu: Derhal uygulanmalı
10:30 Dêrazor'da DAİŞ hücresine operasyon: 8 gözaltı
10:22 Rojava’da yeni eğitim öğretim yılı ders zili çaldı
09:15 Av. Güneş: Öcalan bu devletin son şansıdır
09:04 Jin dergi 'jin, jiyan, azadî' direnişini kapağına taşıdı
09:02 134 günlük direnişten sonra gelen Kobanê zaferi halklara ilham oldu
09:01 Kriz ve kuraklığın etkisi kış hazırlıklarına da yansıdı
09:00 Xurs Vadisi’nde kuraklık çanları çalıyor
08:59 ‘Toplumsal dönüşümle kadına yönelik şiddetin önüne geçilebilir’
08:58 Kaz Dağları’ndan Besta’ya: Doğayı birlikte özgürleştirebiliriz
08:57 Konsey 'umut hakkı'nı görüşecek: Son raddedeyiz, adım atılmalı
08:57 Duvarların ardında direniş: İlk eylem kadın koğuşunda başladı
08:56 14 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:40 Meteoroloji: 5 kentte sağanak yağış bekleniyor
07:00 Üniversitenin talebiyle Rojin Kabaiş paylaşımları erişime engellendi
13/09/2025
22:23 Qovanciyan’da barış şöleni: Onurlu ve özgür bir yaşamın eşiğindeyiz
21:44 ÖHD’den çağrı: Umut Hakkı Derhal uygulansın
21:25 Amed Kültür ve Sanat Günleri sürüyor
20:56 Bern’de ‘iklim adaleti’ talebi
20:34 İmamoğlu’na yeni dava: Siyasi yasak ve 2 yıla kadar hapis isteniyor
20:10 33. Uluslararası Kürt Kültür Festivali sona erdi
20:03 Dêrsim’de deprem paneli: Dirençli kentler inşa etmeliyiz
18:52 İstanbul’da ‘Barış için Kadın Buluşması’
18:13 Amed’de Kültür ve Sanat Günleri kapsamında sergi açıldı
17:56 Kadınlar İzmir'de hakları için sokağa çıktı
17:45 YJA Star üyeleri için anma
17:35 Gültan Kışanak: Komünal enternasyonalist tartışmalara ihtiyaç var
16:30 Nergis Muhammedi: Jin, jiyan, azadî Devrimi hâlâ canlı
15:45 DADSAZ kongreye gitti: Dilimiz hukukun her alanını savunmaya yeter
15:38 Süveyda’da kaçırılanların serbest bırakılması istendi
15:19 Karayılan: Önder Apo özgür olmadan barış olmaz
15:03 Af Örgütü: Şerife Muhammedi koşulsuz serbest bırakılmalı
15:00 Kent kent 'umut hakkı' programı
14:56 Hasta tutsaklar Poyraz ve İvrendi için tahliye talebi
14:44 İtalya’dan AK’ye Öcalan çağrısı
14:27 KHK eylem 138’inci hafta: Mücadelemiz sürecek
14:10 Öcalan'dan festivale mesaj: Mücadeleyi topraklarımızda yürütmek temel hedef olmalı
13:34 Kayıp yakınları: Komisyon kurup, failleri ortaya çıkarın
13:12 Gözaltında kaybettirilen Bilgin’in tanığından Cumartesi Anneleri'ne mektup
12:34 Bayrampaşa Belediyesi soruşturmasında hakkında gözaltı kararı verilenler netleşti
12:27 33’ncü Kürt Kültür Festivali Dortmund’da başladı
11:52 Abdullah Öcalan’dan Arap aşiretlerine mektup
11:21 Farqîn'de tarihi yerleşim yeri bulundu
11:11 CHP'den Bayrampaşa operasyonuna tepki: Millet iradesine darbedir
10:47 Profesör Eva Illouz: Öcalan çatışmayı değil, barışı seçti
09:58 Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Hamdi Kılıç yaşamını yitirdi
09:39 Şemrex’teki doğa talanına karşı eyleme çağrı
09:34 Erdoğan'dan grev yasağı
09:23 Nepal’in ilk kadın başbakanı Sushila Karki oldu
09:11 Eşber Yağmurdereli: Ön şart aranmadan 'umut hakkı' uygulanmalı
09:09 4 bin tutsağın 'umut hakkı' ihlal ediliyor: Komite ara karar kurmalı
09:08 36 yıl sonra kendi topraklarında nöbet tuttular: Köylerimizi inşa edelim
09:04 Durdu cinayeti: Delilleri karartmak yetmedi, 'askeri yasak bölge' haritası değiştirildi
09:03 Agirî’de ayçiçeğini dolu vurdu, girdi maliyeti arttı
09:02 ÖHD'den 'umut hakkı' hazırlığı
09:01 IHRNGO Direktörü: İnsanlar yaşadıklarını Jina Emînî’de gördü
09:00 13 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
07:59 CHP'li belediyeye baskın
07:48 Kamçatka bölgesinde 7,4 büyüklüğünde deprem
12/09/2025
22:57 EŞİK’ten Diyanet’e cuma hutbesi tepkisi
22:51 İmamoğlu'nun 'diploma' davası görüldü
21:43 Kültür ve Sanat Günleri’nde Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü talep edildi