HDP ön savunmasında 'çözüm yolu' gösterdi

img

ANKARA - Kapatma davasında ön savunma yapan HDP, toplumsal sorunların hukuka havale etmenin yanlışlıklarına dikkat çekerek, “Kürt sorununun çözümsüz bırakılması demokratikleşme sürecini engellemektedir” vurgusu yaptı. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk Komisyonu, parti hakkında açılan kapatma davasına ilişkin Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) ön savunma yaptı. Savunmada, hukuki tartışmaların yanı sıra HDP’nin kuruluş amacı, tüzüğü, siyasi partilerin karşı karşıya kaldığı baskılar, daha önce kapatılan siyasi partiler ve kapatmalara karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından verilen ihlal kararları karşılaştırmalı olarak örneklendirildi. 
 
HDP’nin Türkiye’nin en kapsamlı siyasal problemi olan Kürt sorununun demokratik çözümünü öncelemekle birlikte heterojen bir siyasal temsiliyetle sol-sosyalist partilerden, ekoloji hareketlerine, devletin tekçi resmi İslam anlayışı dışında kalan demokratik İslami kesimlerden Alevi toplumuna, kadın hareketlerinden cinsiyet kimliği ötekileştirilenlere kadar, ortak hedefleri çoğulcu/katılımcı bir demokrasi olan pek çok parti/sivil toplum hareketi ve bireylerin bir araya gelerek kurulduğu vurgulandı.
 
HDP’nin Kürt sorununun çözümünü Türkiye’nin demokratikleşme süreciyle birlikte ele aldığına dikkati çeken ön savunmada, “Anadilinde eğitim ve yerel demokrasi başta olmak üzere yasal/anayasal düzlemde gerçekleşecek kapsamlı bir dönüşüm/reformlar dizisiyle birlikte laik, demokratik bir Türkiye’de, bütün temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesi için mücadele etmektedir” denildi.
 
ULUS DEVLET ELEŞTİRİSİ
 
HDP’nin toplumsal çıkışına da işaret edilen savunmada şu ifadeler yer aldı: “Tarihin farklı dönemlerinde, birçok etkene bağlı olarak farklı devlet örgütlenmelerinin ortaya çıktığı bilinmektedir. Modern dönemin öne çıkan devlet örgütlenmesi, ulus devlet modeli olarak kendisini gösterir. Ulus devlet modeli, ortaya koyduğu temel özelliklere bakıldığında, farklılığı ifade eden her şeyi dışlayıp yok sayan bir kural ve uygulama dizgesiyle karşımıza çıkmaktadır. Bu anlayışın bir sonucu olarak, ulus devletler, egemenliği altındaki tüm farklılıkları tek tipleştirerek, farklı kimliklere sahip tüm toplum kesimlerini türdeş yurttaşlar haline getirmeyi hedeflemektedir.
 
HALKIN İKTİDARININ KURULMASI
 
HDP, Kürt sorunu başta olmak üzere ülkemizin temel sorunlarının çözüm yöntemi, farklı kimlikteki ve inançtaki halkların ve toplulukların bir arada yaşamalarını sağlayacak siyasal amaç/yönetim biçimi olarak ‘Radikal Demokrasiyi’ benimsemiştir. HDP’nin vurguladığı ve siyasal mücadelesini bu teorik zemine oturtmaya ve şekillendirmeye çalıştığı radikal demokrasi kavramının çıkış noktası, bugüne kadar uygulanmış demokrasi modellerinin yetersizliği üzerine kuruludur. Bir bakıma devlet eksenli, tepeden inme uygulanan anlayışın eleştirisidir. Kısaca, demokrasiyi demokratikleştirme çabasıdır. Aslında radikal demokrasi gerçek anlamda halkın iktidarının kurulmasıdır. Devletin demokrasiyi soğurmasını ortadan kaldıran ve halkın öz yönetimini yaratmaya çalışan devrimci bir dönüşüme işaret eder. HDP’yi ortaya çıkaran ve bütün bileşenleriyle bir araya gelmesini sağlayan fikriyatın en önemli temellerinden biri budur.”
 
FARKLI YENİ YÖNTEMLER DENENMESİ
 
“Türkiye’de Kürt Sorununun Tarihsel Boyutu ve HDP’nin Rolü” başlığında HDP’nin Kürt sorunda barışçıl demokratik bir çözümü hedefleyen diyalog ve müzakere için belirleyici bir önem taşıdığı vurgulandı. Kürtlerin inkarının tarihsel sürecine değinilerek, şunlara dikkat çekildi: “Ancak gelinen aşama itibariyle, bu sorunda çözüm üretmeyen, hakikat dışı, geleneksel, inkârcı ve ezbere dayalı yaklaşımların siyasal mücadele ile büyük oranda aşıldığına inanıyoruz. Yaklaşık 40 yıldır çözümsüzlüğe bağlı olarak devam eden ve ‘düşük yoğunluklu savaş’ kavramıyla da ifade edilen çatışmalı sürecin yol açtığı çok yönlü -insani, sosyal, ekonomik, siyasal, hukuki vd.- ağır tahribatın artık kaldırılamayacak kadar devasa yıkımlara yol açtığı büyük oranda kabul görmüştür. Kürt sorununun çözümünde farklı ve yeni yöntemlerin denenmesi gerektiği düşüncesi kamuoyu tarafından benimsenmeye başlamıştır.   
 
SİYASET KURUMUNUN YETERSİZLİĞİ
 
2013-2015 yılları arasında yürütülen ve çözüm süreci olarak adlandırılan dönemde ve yakın zamanda yapılan kamuoyu araştırmaları, Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğu açısından Kürt sorununun barışçıl demokratik siyasal çözümünün politik/psikolojik koşullarının olgunlaştığını göstermektedir. Çözümsüzlüğün devam ediyor olmasının temel nedeni başta siyasi iktidar olmak üzere bir bütün olarak siyaset kurumunun, bu konunun önemine ve ağırlığına uygun çözüm projeleri geliştirmedeki hazırlıksızlıkları, yetersizlikleri ve isteksizlikleridir.
 
MÜZAKERE SEÇENEĞİNİN TASFİYESİ
 
Barışçıl çözümdeki özgün/benzersiz fonksiyonel rolünün yanı sıra demokratik cumhuriyeti hedefleyen siyasal programı, farklı toplumsal ve siyasal kesimleri kucaklayıcı özelliğiyle HDP, devletin, siyasetin ve toplumun demokratik inşasında vazgeçilmez bir siyasi parti konumundadır.  Bütün bu nedenlerle görülmekte olan dava kapsamında HDP’nin kapatılmak istenmesi herhangi bir siyasi partinin kapatılacak olmasından ziyade, Kürt sorununda siyasal demokratik barışçıl çözüm olanağının açıkça ortadan kaldırılması anlamına gelecektir. Sadece bu da değil, Türkiye’nin demokratik bütünlüğü içerisinde bütün siyasal sorunların yasal, anayasal, barışçıl ve diyaloğa dayalı müzakere yöntemiyle çözülmesi seçeneğinin tasfiye edilmesine yol açacaktır. Kürt sorunundaki çözümsüzlük ağırlaşarak devam etmiş olacaktır.  Kürt sorununda insan hak ve özgürlüklerine dayalı eşit anayasal vatandaşlık ilkelerine uygun demokratik uzlaşı yöntemiyle barışçıl siyasal bir çözüm geliştirilmediği sürece, Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşa edilmesi mümkün olmayacaktır.”  
 
 KÜRT SORUNUN TARİHSEL BOYUTU
 
Savunmada Kürt sorunu Osmanlı tarihinden günümüze kadar ele alınarak, anlatıldı. Osmanlı İmparatorluğu dönemi, Cumhuriyetin Kuruluşundan Önceki Dönem/ Kürtlere Verilen Yerel Özerklik Vaadi ve 1921 Anayasası, 1924 Anayasası/Tekçi Otoriter Dönemin Başlangıcı, Kürtlerin İnkârıyla Asimilasyon Politikasının Doruk Noktası Olarak Şark Islahat Planı, İnkâr-İmha Politikaları ve Kürt İsyanları, 1950’li Yıllar ve 1960 Askeri Darbesi Sonrasında Kürt Sorunu, Dünyada ve Türkiye’de 68 Rüzgârı, Kürt Gençliğinde Örgütlenme Arayışları, Kürt Sorununu Programına Aldığı İçin Kapatılan İlk Siyasi Parti TİP, Kürt Sorununda Yeni Bir Kırılma Noktası: 12 Eylül Askeri Darbesi ve 1982 Anayasası, 1993’ten 2013’e Barışçıl Çözüm Arayışları başlıklarıyla Kürt sorunun boyutları ortaya konuldu.
 
1993’ten 2013’e çözüm arayışlarının detaylarında İmralı ile devlet arasında yapılan diyaloglar, yaşanan süreçler uzun uzun anlatıldı.
 
1993’TEN GÜNÜMÜZE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
 
Savunmanın detaylarında şunlar yer aldı: “Sonuçsuz kalmakla birlikte, geçmiş yıllarda görülen bu arayışların ilk ve en önemlisi olması nedeniyle 1993 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın başlattığı süreci kısa da olsa hatırlatmak gerekir. Özal, dönemin YNK Lideri Celal Talabani aracılığıyla PKK’den tek taraflı ateşkes ilan etmesini istemiş ve PKK Lideri Öcalan da 17 Mart 1993 günü Lübnan’ın Bar Elias kasabasında düzenlediği basın toplantısında bu talebi kabul ettiğini belirterek 25 gün süreyle ateşkes ilan ettiklerini kamuoyuna açıklamıştı. Bu sürenin bitmesinden bir gün sonra 16 Nisan 1993’te tekrar bir basın toplantısı düzenleyen Öcalan, Cumhurbaşkanı Özal’ın Talabani üzerinden ilettiği -ilan edilen tek taraflı ateşkesin süresiz olarak uzatılması- talebini kabul ettiklerini belirtmişti. Bir çözüm süreci başlatmak isteyen Özal’ın Azerbaycan dönüşü ani ve kuşkulu ölümü -ki bu kuşkuların tümüyle ortadan kalktığı hâlâ söylenemez- üzerine hazırlık aşamasında olan süreç kesintiye uğradı. Kısa bir süre sonra Bingöl’de otuz üç askerin öldürülmesiyle de ateşkes süreci fiili olarak sona ermişti. 
 
ÖCALAN’IN SURİYE’DEN ÇIKARILIŞI
 
1995 yılında ilan edilen tek taraflı ateşkes de karşılık bulmadı. 1 Eylül 1998’de Öcalan tarafından bir kez daha tek taraflı ateşkes ilan edildi. Dünya Barış Günü’nde yapılan bu açıklama, kamuoyunda kalıcı bir barışın tesis edilebileceğine dair inancı güçlendirmişti. Ancak devlet bu barış çağrısına, Öcalan’ın topraklarını terk etmesi için Suriye Devletini savaşla tehdit ederek cevap verdi. Öcalan, Türkiye ile Suriye arasında olası bir savaşa mahal vermemek gerekçesiyle 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrıldı. Ardından yaklaşık dört ay süreyle çeşitli ülkelerde kaldıktan sonra 15 Şubat 1999’da başını ABD’nin çektiği ve çeşitli ülkelerin katıldığı bir operasyonla Kenya’dan alınarak Türkiye’ye teslim edilen Öcalan, tutuklanarak 22 yıldır bulunduğu İmralı Ada Cezaevine konuldu.
 
1998 ATEŞKES İLANI
 
Tutuklanması ve idam cezasıyla yargılanıyor olması sebebiyle kamuoyunda çatışmaların daha da şiddetleneceği yönünde kaygılar olmasına karşın Öcalan, kamuoyuna seslenebildiği ilk fırsatta çağrıda bulunarak 1 Eylül 1998’de ilan ettiği tek taraflı ateşkes kararında ısrarcı olduğunu açıkladı ve örgütün de bu karara uymasını istedi. Öcalan, İmralı Cezaevinde esasen 1998’de ilan edilen tek taraflı çatışmasızlık kararının kalıcı hale gelmesi amacıyla, 2 Ağustos 1999 tarihinde Türkiye sınırları içinde bulunan binlerce silahlı gücün sınır dışına çekilmesi yönünde bir çağrı yapmıştı. Yine bundan kısa bir süre sonra da -Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü olan 29 Ekim tarihine denk gelecek şekilde- Avrupa ve kırsalda bulunan örgüt mensuplarının içinden belirlenecek iki ayrı grubun ‘Barış Grupları’ olarak Türkiye’ye dönmesi yönünde bir açıklama yapmıştı. Ancak, bu çağrıya uyarak silahlarıyla birlikte sınır dışına çekilenlere TSK tarafından operasyonlar yapılmış, bu esnada 500 civarındaki örgüt mensubu öldürülmüştü.  Avrupa ve kırsaldan gelen ‘Barış Grupları’ da tutuklanarak çeşitli hapis cezalarına çarptırılmışlardı. Sonuç olarak Devletin bu çağrılara ve adımlara resmi cevabı silahlı operasyonlar ve tutuklamalar olmuştu. Buna rağmen 1999-2004 yılları arası dönem, çatışmalı süreçteki en uzun çatışmasızlık veya çatışmaların en az görüldüğü dönem olarak kayıtlara geçmişti.
 
4 Kasım 2002 tarihinde kendisini muhafazakâr demokrat olarak tanımlayan AKP büyük bir seçmen desteğiyle iktidar oldu. Ne var ki, ‘daha çok demokrasi, daha çok vatandaşlık hukuku’ ifadeleri Kürt sorununda demokratik, yasal, anayasal çözüm bekleyenlerin umudunu arttıran içerikte olmasına rağmen, içi doldurulmayan soyut söylemlerin ötesine geçmedi. Kürt sorununda geleneksel güvenlikçi-militarist zihniyet bütünüyle aşılamadığı için, yer yer yeni bir yaklaşım gibi görünen bu söylemler siyasal yaşamda köklü reformlar yapılması gibi kapsamlı bir değişim ve dönüşüme yol açmadı. 
 
ATEŞKESE 156 OPERASYONLA KARŞILIK
 
2006 yılında DTP’nin (Demokratik Toplum Partisi) ve daha sonra Öcalan’ın yaptığı çağrıya uyduğunu açıklayan örgüt, 1 Ekim 2006 tarihinden itibaren tek taraflı çatışmasızlık kararı aldığını duyurdu. Resmi kaynaklara göre ateşkesin ilk iki ayında 156 askeri operasyon düzenlenmişti.
 
KCK OPERASYONLARI
 
2009 yılında tekrar devreye giren Öcalan, yeni bir çağrıda bulundu. Bu çağrı üzerine örgüt 13 Nisan 2009 tarihinden itibaren çatışmasızlık kararı aldığını açıkladı. Ancak, bir gün sonra 14 Nisan tarihinde aralarında DTP’li Belediye Başkanları, sendikacılar, öğrenciler, kadın siyasetçiler ve insan hakları savunucularının da bulunduğu yüzlerce kişi gözaltına alınarak tutuklandı. Buna rağmen çatışmasızlık kararının ilkinin süresinin 1 Haziran 2009’da dolmasının ardından, önce 15 Temmuz’a ardından 1 Eylül’e kadar uzatıldığı açıklandı.
 
İKİNCİ BARIŞ GRUBU
 
9 Eylül 2009 tarihinde yeni bir açıklama yapan Öcalan, demokratik siyasette ciddi bir tıkanma yaşandığını belirterek sürecin önünün açılması için, bir kez daha ‘Barış Gruplarının’ Türkiye’ye gelmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı üzerine 19 Ekim 2009 tarihinde Kandil ve Maxmur Mülteci Kampından dördü çocuk otuz dört kişiden oluşan ‘Barış ve Demokratik Çözüm Grubu’ Silopi’deki Habur Sınır Kapısından Türkiye’ye giriş yaptı. Grubun gelişini ilk gün olumlu karşılayan Hükümet, daha sonraki süreçlerde bu gelişmeyi ‘yol kazası’ olarak gördüklerini ve ‘grubun kitlesel karşılanmasının kamuoyunu rahatsız ettiğini’ ifade ederek tutumunu değiştirdi. 6 Nisan 2010 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı grubun 30 üyesi hakkında 490 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı.  Barış ve Demokratik Çözüm Grubundan on kişi Haziran 2010’da görülen mahkemede ‘örgüt üyeliği’ gerekçesiyle tutuklandı.
 
OSLO SÜRECİ
 
Devam eden dönemde kamuoyunda ‘Oslo Süreci’ olarak adlandırılacak olan ve MİT yetkilileri ile örgüt yöneticilerinin Norveç’in Başkenti Oslo’da bir dizi görüşme gerçekleştirdikleri bilgisi basına yansıyan ses kayıtlarından öğrenildi. Yine MİT yetkililerinin aynı dönemde eş zamanlı olarak İmralı Cezaevi’nde Öcalan’la da birçok kez görüştükleri anlaşıldı. MİT heyetinin Oslo’da örgüt temsilcileri ve İmralı’da Öcalan’la yaptığı görüşmeler 2011 yılının temmuz ayında sonlandırıldı. 27 Temmuz 2011 tarihinden sonra Öcalan’a ‘gemi arızası’, ‘hava muhalefeti’ gibi gerekçelerle avukat ve ziyaretçi görüşü yasağı uygulandı. Kasım 2011’de Öcalan ile görüşen avukatlarına operasyon yapılarak büyük bir kısmı tutuklandı. Bu operasyonun devamı olarak Ocak 2012’de Diyarbakır BDP İl Binasına düzenlenen baskında ‘Oslo Görüşmeleri’nin kayıtlarının bulunduğu iddia edildi. Aynı operasyonun devamında 7 Şubat 2012’de de Öcalan ile görüşen MİT heyeti tutuklanmaya çalışıldı.
 
HÜKÜMETTE ÇÖZÜM KARŞITLIĞI VARDI
 
2010-2011 yıllarında da özellikle güvenlik ve yargı bürokrasisi içerisinde örgütlenen bir grubun, Oslo ve İmralı görüşmelerinin sızdırılması, KCK Operasyonları ve en son 7 Şubat 2012 Operasyonuyla doğrudan hükümeti hedef alacak düzeyde çözüm süreci karşıtlığı söz konusuydu. 2011 yılı Temmuz ayından 2013 Ocak’ta Çözüm Sürecinin başlamasına kadar geçen süre içerisinde çatışmalı süreç tekrar hız kazanarak devam etti. Ancak beyanlarımız arasında ayrı bölümde ele aldığımız ‘Çözüm Süreci’ konusunu izah ederken de anlatılacağı üzere bu ara dönemde çatışma ve askeri operasyonlar neredeyse durma noktasına gelmişti. 2015 Nisan ayında İmralı’da Öcalan ile yapılan son görüşmeden birkaç ay sonra yeniden başlayan ve halen devam eden çatışmalı süreç, sınır ötesi operasyonlarla daha geniş bir alana yayılmıştır.
 
GÜVENLİKÇİ ANLAYIŞ
 
Yaşanan tarihsel tecrübeler de göstermiştir ki gelinen aşama itibariyle Kürt Sorunu kalıcı, demokratik, siyasal, barışçıl bir çözüme kavuşturulmadıkça Türkiye’nin siyasal geleceğini ipotek altına alarak ve ağırlaşarak devam edecektir. Böylesine uzun bir tarihsel arka plana sahip bir sorunun bugüne kadar neden çözülmediği sorusunun cevabı da esas olarak soruna salt güvenlikçi yaklaşımın dışına çıkılamaması olmuştur. İsyan ve zorla bastırmanın adeta değişmez bir gelenek gibi her defasında tekrarlanması, sorunu çözümsüz bırakarak bugüne gelinmesine yol açmıştır. Zaman içerisinde bir kısır döngüye dönüşerek devam eden bu isyan-bastırma ikileminin kazananı olmadığı gibi kaybedeni ise her defasında bütün bir toplum olmuştur.
 
BİRÇOK PARTİ KAPATILDI, SORUN ÇÖZÜLMEDİ
 
Bugünün Türkiye’sinde Kürt Sorununun çözümü kapsamında demokratik haklarıyla özgürlüklerini talep eden ve bu konudaki taleplerini yıllar içerisinde daha güçlü şekilde ortaya koyan bir siyasal ve toplumsal irade oluşmuş durumdadır. Bugüne kadar Türkiye’de Kürt sorununa program ve siyasal çalışmalarında yer verdikleri için kapatılan birçok siyasi parti olmasına rağmen ne sorun çözülmüş ne de bu sorunun çözümü için talepte bulunan siyasal ve toplumsal irade zayıflamış ya da ortadan kalkmıştır. Tam aksine yok sayma, baskılama ve yasaklama yönlü klasik yaklaşım ve uygulamalar daha güçlü eğilim ve tepkilerle daha yaygın örgütlenmelerin doğmasına yol açmıştır.
 
YOK SAYILMASI ARTIK MÜMKÜN DEĞİLDİR
 
Milyonların sahiplendiği bu siyasal ve toplumsal talebin, demokratik yöntemlerin yaratıcı zenginliğiyle çözüme kavuşturulmasının olanaklarını değerlendirmeden, yüz yıldır yapıldığı gibi inkâr edilerek yok sayılması artık mümkün değildir. Kürt halkının evrensel hukuk normları uyarınca meşru ve yasal haklarının Türkiye’nin demokratik bütünlüğü içerisinde kabul edilerek tanınması günümüz demokrasi standartlarının katılımcılık ve çoğulculuk gibi temel kıstaslarla yükseltilmesi açısından artık bir zorunluluk haline gelmiştir. HDP’nin, Kürt sorununun barışçıl siyasal çözümünü Türkiye’nin demokratik bütünlüğü içerisinde, ortak yaşam perspektifiyle ele aldığı gerçeğinin önyargılardan arınarak görülmesi ve kabul edilmesi önemlidir.
 
DEMOKRATİK YAŞAM KURMAK MÜMKÜN
 
Bu coğrafyada tarihsel bir miras olarak bugüne kadar gelmiş olan farklı halklar ve inançları tek bir ulus ve inanç kimliği içerisinde asimile ederek yok saymanın, çoğul kimliklere karşı tekçi anlayışı dayatma politikalarının zora dayalı güvenlikçi yaklaşımla sürdürülmesinin hangi acı sonuçlara yol açtığı görülmeli ve bundan vazgeçilmelidir. HDP çoklu kimliklerin kendi farklılıklarıyla birlik içinde ortak demokratik yaşamı kurmasının hem mümkün hem de Türkiye’nin demokratik geleceği açısından zorunlu olduğuna inanmakta ve bunun mücadelesini vermektedir. Diğer taraftan Kürt sorununun çözümsüz kalması aynı zamanda Türkiye’nin genel demokratikleşme sürecini engellemektedir. Tersi de doğrudur, Türkiye’de demokrasinin standartlarını yükseltecek kural ve kurumları gelişmedikçe Kürt sorunu da barışçıl demokratik bir şekilde kalıcı olarak çözülememektedir.
 
YEREL DEMOKRASİNİN GELİŞMESİ ÖNEMLİ
 
Kürt Sorununda kalıcı, demokratik, siyasal çözüm için eş zamanlı olarak bir taraftan çatışmalı sürecin tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılarak toplumsal barışın sağlanmasına yönelik adımların atılması, diğer taraftan başta demokratik, özgürlükçü bir anayasa olmak üzere cumhuriyetin demokrasiyle bütünleşmesini sağlayacak ve demokratik uzlaşı yöntemiyle parlamento zemininde düzenlenecek bir dizi köklü ve yapısal değişim içeren yasal reformların yapılması HDP’nin temel siyasal hedefidir. Türkiye’nin tümünde yönetimsel yetkilerin yerel yönetimlerle paylaşılarak halkın demokratik iradesinin esas alınması, katılımcılıkla çoğulculuğun sağlanması ve yerel demokrasinin gelişmesi diğer önemli bir düzenleme ihtiyacı olarak vurgulanabilir. 
 
ÇÖZÜM ZEMİNİ SİYASET KURUMU
 
Kürt sorununun çözümsüzlüğüne bağlı olarak gelişen çatışmalı sürecin yol açtığı toplumsal ve siyasal tahribatların önlenmesine yönelik çıkarılacak olan kimi özel yasalarla sayıları yüz binlerle ifade edilebilecek ve bir kısmı cezaevlerinde tutulan, bir kısmı da çeşitli Avrupa ülkelerinde yaşamak zorunda bırakılan kişilerin sosyal ve siyasal yaşama katılımı, toplumsal barışın sağlanmasına önemli katkıda bulunacaktır. Kürt kimliğinin, başta anadilinde eğitim olmak üzere, tüm yönleriyle yasal ve anayasal düzlemde özgürce ifade edilebilmesine olanak tanınmasını sağlayacak reformlarla demokratik sistemin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesi, sorunun kalıcı çözümünü kolaylaştıracaktır. Kürt sorunu dâhil bütün siyasal ve toplumsal sorunların asıl çözüm zemini bir bütün olarak siyaset kurumudur.
 
'KAPATMALAR GERİDE BIRAKILMALI'
 
Toplumların ve ülkelerin tarihinde böylesine önemli bir yeri olan sorunların kendi doğal mecralarında tüm tarafların ve kamuoyunun katılımıyla serbestçe tartışılarak çözüme kavuşturulması yerine, görülmekte olan bu dava örneğinde olduğu gibi yargılama konusu yapılması sorunları daha da ağırlaştırmaktadır. Siyasetin çözmesi gereken toplumsal sorunları hukuka havale etmek demokratik siyasetin inkârından başka bir anlama gelmez. Dolayısıyla siyasi partilerin demokratik bir sistem ve çoğulcu toplumsal yapı açısından taşıdığı büyük önemin yanı sıra, HDP’nin Kürt sorunu gibi son derecede önemli bir siyasal sorunun çözümündeki özel rolü de görülmeli, Türkiye’nin demokrasi standartlarını oldukça geriye çekecek olan parti kapatma uygulamaları artık geride bırakılmalıdır.”
 
MA / Berivan Altan

Diğer başlıklar

10:07 Jin dergi 25 Kasım’ı kapağına taşıdı
09:34 Yeni Yol'a 'İmralı' müdahalesi mi yapıldı?
09:30 Özel Okmeydanı Hastanesi çalışanları: Hakkımızı alana kadar mücadele edeceğiz
09:29 ‘Kadın katliamları dosyaları 'şüpheli ölüm' denilerek kapatılıyor’
09:28 Sûr sokaklarından Sezgin Tanrıkulu’na: Amed sokaklarına girmemeli
09:26 KESK’in bölge mitingine katılan emekçiler: Halktan yana bütçe istiyoruz
09:25 Adliye bahçesinde işlenen bir cinayetin anatomisi
09:23 Gazeteci Can: CHP İmralı’ya gitseydi tabanından büyük bir reaksiyon almayacaktı
09:20 Hurda metallerin dönüşümü: Sanat bir zihin meselesi
09:19 Yoksulluk, güvencesizlik ve şiddet zincirinde yaşam mücadelesi
09:17 Türkiye'de COP31 için alternatif zirve hedefi
09:13 Mahkeme Trump'un 'hızlı sınır dışı' talebini reddetti
09:12 Jinwar ‘kadın kentleri’ne ışık tutuyor
09:04 MA’ya konuşan Mazlûm Ebdî: QSD’nin katılımı Suriye ordusunu güçlendirir, huzur getirir
09:00 23 KASIM 2025 GÜNDEMİ
22/11/2025
23:27 İşkenceyle katledilen Kendirci'nin dosyasına gizlilik kararı getirildi
23:22 Hamburg’da Bîra Sûrê belgeseline ödül
23:17 31 yıl sonra tahliye olan Karatay memleketinde karşılandı
22:55 Riha'da yaşanan 2 ayrı kazada 2 kişi öldü
22:51 Riha’da engelli bakım merkezinde yangın: 1 çocuk yaşamını yitirdi
20:34 Türkiye Kobanê’de çiftçilere ateş açtı
19:44 Kılıçdaroğlu'ndan CHP’nin İmralı kararına tepki: Tarihin doğru tarafında olmak cesaret ister
19:11 25 Kasım etkinliklerinde birlikte mücadele vurgusu
18:39 Tülay Hatimoğulları: Komisyon tarihi bir karar aldı
18:35 Kadınlar katledilmek istenen Yasemin D.'yi ziyaret etti
18:29 Kadın tutsakların çizimleri sanatseverlerle buluştu
18:19 Özel: Komisyonda aldığımız karardan dönmeyeceğiz
17:32 Şax’ta Kadın Yaşam merkezi açıldı
17:29 Ekmek, toprak, adalet mitingi: Ekolojik saldırıya karşı kendimizi korumak zorundayız
17:17 25 Kasım kapsamında medyanın dili tartışıldı
17:10 Halide Türkoğlu: Kadınlar barış ısrarını sürdürmeli
17:02 Ekoloji Kervanı Kuzey Ege'de
16:36 Amedspor maçında Jîna Emînî’nin koreografisi açıldı
16:22 Wan’da Burak Ercan kararı protesto edildi
15:43 Emekçiler bütçe taleplerini açıkladı
15:35 Şevket Epözdemir katledilişinin 32’nci yılında anıldı
15:30 KESK’ten bölge mitingi: Bütçe emeğe ve barışa ayrılmalı
15:23 Pervin Buldan'dan partilere: Çözümün gelişmesi için herkes elini taşın altına koymalı
15:01 Dêrsim Emek ve Demokrasi Platformu: Halkın iradesi derhal teslim edilmeli
14:52 İSKİ’den su tüketimi uyarısı
14:45 Kadınlara yönelik cezaevindeki şiddet tartışıldı
14:22 Hasta tutsakların tahliyesi talep edildi
14:09 Wan’da Çocuk Hakları Dayanışma Ağı kuruldu
14:02 Katledilen ve kaybedilen kadınlar için adalet istendi
13:57 Bakırhan: ‘Şununla oturmam’ diyenler barış istemiyor, bunu da bir yere not ettik!
13:31 Yeni Yol Grubu İmralı'ya gidecek heyete üye vermeyecek
13:09 Cumartesi Anneleri: 45 yıldır Hayrettin Eren’in nerede olduğunu soruyoruz
12:57 Abdullah Öcalan: Hukukun yeniden inşa edilmesi bir gerekliliktir
12:42 Bozkurt ve Akgül’ün taziyesine kitlesel ziyaret
12:37 Mansur Yavaş ve özel kalem müdürü hakkında soruşturma izni
12:31 DEM Parti Mersin’de gazetecilerle bir araya geldi
12:26 Bahis soruşturmasında 149 hakemin kariyeri sona erdi
12:25 Değer Artış Payı Uygulama Yönetmeliği değiştirildi
12:24 Tülay Hatimoğulları: Hiç kimsenin çözümden kaçma lüksü yoktur
12:11 Siyaset Bilimci Aksoyoğlu: CHP’nin tutsak edildiği bir siyaseti izledik
11:35 DBP: Çözüm iradesini yok saymak, barış ve eşitlik taleplerinin inkârdır
10:33 Mazlûm Ebdî’den MA’ya önemli değerlendirmeler
10:12 Komisyonun İmralı’ya gitme kararını gazeteler nasıl gördü?
09:55 Kaybeden Kürtler değil CHP olacak
09:49 Dêrsim Belediyesi’nde kayyımın 1 yılı: Bina ve arsalar satılığa çıkarıldı
09:44 Rojava Film Festivali’ne katılan Ott: Burası Ortadoğu’ya örnek olabilir
09:31 Amed sokakları: CHP çözüm istemiyor
09:27 TTB süreç için çalışmalar yapacak: Hekimler süreci desteklemeli
09:27 Semsûr'da depremzedeler oldukları yerde!
09:24 Bulancak Sanat Tiyatrosu, 38 yıldır sahnede
09:07 Şikayete rağmen çocuk istismarı davasında soruşturma tamamlanmıyor!
09:06 Yoksullaşmanın fotoğrafı: Kirasını ödemek için eşyalarını satıyorlar
09:04 KESK Wan’da bölge mitingi düzenliyor
09:04 Wan'da uyuşturucuya karşı ortak mücadele hattı kuruluyor
09:02 Filistinli kadınlar 'acıma' değil adalet istiyor
09:01 'Barış sürecinde hasta mahpusların tahliyesi sağlanmalı'
09:00 İmralı ziyaretinde hangi başlıklar masada olacak?
09:00 22 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:30 Belen'de 7 katlı binada yangın: 2 ölü
21/11/2025
22:56 İspanya’da 3 madenci göçük altında kaldı
22:53 Bütçe görüşmeleri: Agirî'de doktor yok, doğan çocuklar ölüyor
22:39 Humus’ta kaçırılan Alevi gençler katledildi
22:36 Bangladeş’in başkenti Dakka’da deprem
22:32 Mazlum Ebdî, Şêx Mani El Cerba ile bir araya geldi
22:29 Kayyımın TELE1'de 32 kişiyi işten çıkardığı iddiası
22:25 29 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı
22:01 AKP'den Hüseyin Yaman İmralı'ya gidecek
21:53 Böcek ailesinin kaldığı otelin sahibi ve çalışanı tutuklandı
21:51 Çiğdem Açlan'ın cenazesi köyünde toprağa verildi
21:44 Tülay Hatimoğulları: Kalıcı barışın tek yolu örgütlenmek
21:18 İsrail katlettiği Filistinli'nin cenazesini alıkoydu
21:15 'Sağlık hizmetlerinin 3'te 1'i özel sektöre devredilmiş durumda'
20:57 CHP PM üyesi Fırat: Parti yönetimimiz tarihsel bir hataya düşmüştür
20:24 Aynı firmanın ilaçlaması bir çocuğun ölümüne de neden olmuş
20:16 Şişli'de 25 kişi zehirlenme şüphesiyle hastaneye başvurdu
20:11 'Şüpheli kadın ve çocuk ölümleri aydınlatılsın'
20:06 Temel: CHP stratejik bir hata yapmıştır
19:44 Kadınlar, şartlı tahliyelerin engellenmesini protesto etti
19:35 Amed’de trafik kazası
19:29 Geçiş Hükümeti Reqa’yı Dêrazor’a bağlayan yolu kapattı
19:26 Zaxo Spor taraftarlarından Amedspor’a ziyaret
19:22 Pervin Buldan: Komisyonun İmralı kararıyla daha emin adımlarla yürüyeceğiz
18:47 223 işçinin eylemi devam ediyor
18:45 SRK inşaat, ajansımızı tehdit etti
18:38 ÖGB, Anadolu Üniversitesi öğrencilerine saldırdı
18:23 Murat Çepni: Öcalan’la görüşmek olmazsa olmazdır
18:21 TJA’dan fail Burak Ercan’ın beraat etmesine tepki
18:17 İmralı'ya dört kişilik heyet gidecek
18:12 Ahmet Faruk Ünsal: CHP büyük bir siyasi hata yaptı
18:07 İskender Bayhan: CHP'nin İmralı heyetinde olmaması ciddi bir eksikliktir
18:02 Wanlılar: CHP tarihi bir hata yaptı, kaybedecek
17:55 UNICEF: Ateşkese rağmen İsrail 72 çocuğu katletti
17:37 Bayındır: CHP toplumun sesine kulak vermedi
17:33 DEM Parti'den ilk açıklama: Görüşme kader niteliğinde, mesafeli yaklaşımlar üzüntü verici
17:24 SYKP Eş Genel Başkanı Titiz: CHP kararını gözden geçirsin
17:19 Tülay Hatimoğulları'ndan, hayatını kaybeden işçilerin ailelerine ziyaret
17:12 Bayındır'dan Göktayi ailesine taziye ziyareti
17:06 CHP’nin kararına tepki yağdı
17:01 YSP Eş Genel Sözcüsü: Kürt halkı bunu unutmayacak
16:59 CHP'nin İmralı kararının arkasında İmamoğlu mu var?
16:53 Komisyon'un hafta başında Abdullah Öcalan ile görüşmesi bekleniyor
16:45 İşkence ile katledilen çocuk işçi için yürüyüş
16:40 Komisyon Abdullah Öcalan ile görüşme kararı aldı
16:39 Eren Keskin: CHP’nin davranışı kabul edilemez
16:26 Komisyonda İmralı oylaması başladı
16:20 Agirî’de Sırrı Süreyya Önder Parkı açıldı
16:15 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Kürt halkı not ediyor
Ahmet Şık: İmralı’ya gidilmeli, gerekirse Kandil’e gidilmeli
15:47 Bakırhan’dan CHP’ye: İktidar karşıtlığını çözüm karşıtlığına dönüştürmeye çalışıyor
15:45 CHP süreci sabote etmeyi sürdürüyor: Toplantıyı terk ettiler
15:35 Aydın: Karar hem Türkiye demokrasisi hem de CHP açısından sorunlara yol açar
14:28 CHP'li Emir: İmralı'ya temsilci göndermeyeceğiz
14:18 Meclis komisyonu İmralı ziyareti gündemiyle toplandı
14:11 Kadınlar devlet-erkek şiddetine karşı alanlarda
13:53 MHP’li Yıldız: İmralı’ya ben gideceğim
13:33 KESK’ten 22 Kasım mitingine çağrı
13:31 Özel: Demokratik siyasetin önünün açılmasını savunuyoruz
13:30 Kurtulmuş parti koordinatörleri ile bir araya geldi
13:29 İHD Çocuk Hak İhlali Raporu: Bir yılda en az 192 hak ihlali
13:28 Kadını katletmek isteyen fail tutuklandı
13:09 CHP’nin kurultayda oylanacak parti programında neler var?
13:04 Riha'nın Ape Melle'si son yolculuğuna uğurlandı
12:58 Uğur Kaymaz ve babası mezarları başında anıldı
12:26 Kurtulmuş partilerin koordinatörleriyle bir araya gelecek
12:20 Ankara Tiyatro Festivali başlıyor
11:39 İstanbul’da sahte reçete soruşturması
11:21 Netleşme zamanı
10:31 Katılımcı Bütçe programında Komisyon Süreci’ne geçildi
10:06 Çetin Lodi: Yazarlar barış taleplerini yükseltmeli
10:03 EMEP Genel Başkanı Aslan: Sosyalist partiler tabanlarını sürece hazırlamalı
09:57 Îlham Ehmed ajansımıza konuştu: Genel bir çözüme açığız, Türkiye ile ortak çıkarlarımız var
09:47 Türkiye Riknaddin'de neyi amaçlıyor?
09:38 Ceza hukukçusu Kanar: ‘Geçiş yasaları’ kapsamında köklü reformlar yapılmalı
09:34 DSİ’nin ‘işletmede’ dediği baraj 6 yıl sonra yapılmış
09:29 Asgari ücret yorumu: Kaşıkla verilip kepçeyle alınıyor
09:25 'Barışı kadınların söz ve karar gücüyle inşa edelim'