Demirtaş: Demokratik Özerklik, Kürt sorununun bitirilmesinin bir vaadidir

img

ANKARA - Kürt sorunun çözümü için PKK lideri Abdullah Öcalan’ın devrede olması gerektiğini vurgulayan Selahattin Demirtaş, ülkenin teklik üzerinden yönetilemeyeceğine işaret ederek, “Demokratik Özerklik yüzyıllık Kürt sorunun bitirilmesinin bir vaadidir” dedi. 

 
Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen Kobanê Davası, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın savunmasıyla devam ediyor. Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katılan Demirtaş, iddianamede yer almayan ve davada konuşulmayanlara değineceğini söyledi. 
 
'HİÇBİR ŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİLDİR'
 
“Tarihe bir not düşelim” diyen Demirtaş, "Dün savunmamı ‘kendini bil’ desturu üzerine kurmuştum. Bugün yine savunmamı ‘hiçbir şey göründüğü gibi değildir’ temelli üzerine oturtmak istiyorum. Çok kısaca gerçekliğin göründüğü gibi olmadığını size açıklayayım. Öncelikle duyularımız ile elde ettiğimiz veriler beyinlerimize ulaşır ama dış dünyada olan biten her şeyi ne alabilecek duyularımız ne de beynimiz var. Yüzde yüz çalışsa bile bir saniyelik temasta bize dönük akan verilerin bir saniyesinin tamamını alamaz. O nedenle dış dünyaya dair gerçeklik algımız son derece sınırlıdır. Birey olarak iç dünyamıza ve kâinata dair bilgimiz sınırlıdır. Biz kendimizi kral olarak görürüz, insan kendini dünyanın merkezi düşünür. Ama dış dünya, veriler, bilgiler, bilimsel işleyişi göz önünde bulundurulduğunda biz bir noktadan ibaretiz. Çoğu zaman sosyal ve toplumsal olayları incelerken çoğu şeyi algılayamayız" dedi.  
 
‘GÖRDÜĞÜMÜZ ŞEY MUTLAK DEĞİLDİR’
 
İnsanın sonsuz olan evrende tüm bilgiye sahip olamayacağını dile getiren Demirtaş, “Ben savunmaya başlarken bile edindiğim bilgi şurada gördüğüm bilgi ile sınırlı kaldı. Çok sınırlı bilgi beynime ulaştı. Bu sınırlı bilginin tamamını da alamadım. Bu ortamın fiziki koşulları, kimliğim, yetiştirme tarzım hepsi bir elek görevi gördü ve gerçek bilginin çok az bir kısmının beyne ulaşmasını sağladı. Bizim, ‘kainat bilgisine sahibiz’ gibi bir iddiamızın olmaması lazım. Bilgi akışkan, değişkendir. Biz bu verilere asla tamamıyla hakim olamayız. Gördüğümüz şeye hakikat deriz, bilgi deriz ama mutlak değildir” dedi.
 
“Doğada renk sadece ışıkta var. Ama biz dünyayı renkli görürüz” diyen Demirtaş, “Şu anda biz renk görebiliyoruz çünkü ışık var. Her elementin ışığın frekansına göre yansıması farklıdır ve bu şekilde oluşan rengi görürüz. Biz her şeyi renkli görürüz. Oysa hiçbir şey renkli değildir. Her şey renksizdir. Sadece ışık renk oluşturur. Bu iki bilgiden yola çıkarak, sosyal ve toplumsal olaylara ışıksız bakarız; gördüğünüz her şey yanlıştır. Bugün savunmada değineceğim meseleler de böyledir. Gerçeğin çarpıtılmış halidir. Herkes kendi çapında ulaştığı kanaattir. Hendek meselelerinde de böyledir. Davada da böyledir. Heyetinizin, bizi yargılayan devletin, hükümetin, medyanın gördüğü gerçeklik; gerçeklik değildir" diye kaydetti. 
 
DEMOKRATİK ÖZERKLİK
 
İddianamede yer alan "özyönetim ilanlarına" değinen Demirtaş, “Barikatlar, hendekler kazındı, çatışmalar yaşandı. Bunları Demirtaş da savundu. Öyle mi? Değil. Biz kendi iddiamızı, iddianamemizi ortaya çıkaralım. Biz suçlu değiliz. Başka suçlular var. En başta suçlama konusu yapılan Demokratik Özerklik nedir, onu anlatarak başlayalım; biz kafadan mı uydurduk? Seçim beyannamelerimizi hatırlamak istiyorum. Örneğin Demokratik Toplum Partisi (DTP) 2010 yılında bir tutum belgesi yayınladı. Başlıklarından bir tanesi Demokratik Özerklikti. Uzun uzun okuyayım size ama temelinde halkın karar sürecinde katılımı savunur" dedi. 
 
DTP’nin Demokratik Özerklik perspektifinin yer aldığı broşürleri mahkeme heyetine gösteren Demirtaş, "Kapatılan veya değişen tüm partilerimizin savunduğu, programlarında yer alan hususlardandır. Partimiz kapatıldı ama bu hususlar kapatılma gerekçesi olmadı. Barış ve Demokrasi Partisi sonra kuruldu. DTP’nin seçim beyannamesini 2014 seçimlerinde köy köy, mahalle mahalle dağıttık. Kampanyamızın sloganı bile ‘Demokratik Özerklik ile özgür kentlere’ şeklindeydi. Bu sloganımız yasaklanmadı, yasaklanamaz. Ne de illegalize edilmiş. HDP’yi kurduk. Programını açık size okuyayım. Bu partimizde de Demokratik Özerklik kısmı var. Kadın çalışmaları da özgün bir başlıkta yer alıyor. 7 Haziran seçim beyannamesinde de aynı şekilde yer alıyor. 7 Haziran’dan sonra yapılan 1 Kasım seçimlerde de anadil, kadın başlığı ve özerklik başlığı yer alıyor. Ne demek istediğimizi seçmene anlatmışız" ifadelerini kullandı. 
 
‘ÖZERKLİĞİ HEP SAVUNDUK’
 
Demokratik Özerkliği hep savunduklarını belirten Demirtaş, “Bugüne değin hep savunduk. Sistematik bir biçimde hiçbir şekilde taviz vermeden bir düşünce siyasi program olarak savunmuşuz. Kadın çalışmalarını, anadil çalışmalarını da savunmuşuz. Partimizin bütün programlarını tüm aşamalarda seçmene vaat etmişiz. Merkezi iktidara gelirsek; gücümüz ile yapacağız. Çok sayıda çalıştay yapmışız bu konuda. Dolayısıyla özerklik fikri bir anda ortaya çıkmış ve barikat hendek ile ortaya çıkmış bir şey değildir. DEM Parti programında da vardır. Dolayısıyla özerklik terör faaliyeti olarak görülmesi doğru değildir. Şimdi bu hendek, barikat dönemine dönelim. Orada bir 'terör' mü var yoksa 'terör mü estirilmiş' birlikte bakalım. Ayrıca devlete beğendirmek zorunda da değiliz. Biz halka konuşuruz. Devlete konuşmayız” şeklinde konuştu.
 
‘ÖZERKLİK BİR YÖNETİM MODELİ’
 
Özerkliğin bir yönetim biçimi olduğunu ve savunulmasının bölücülük olmadığını savunan Demirtaş, “İnsanlar bağımsız Kürdistanı da savunabilir bu da suç olamaz. Nedir Demokratik Özerklik? Bir yönetim modelidir. Başka bir parti başkanlık sistemini önerir. Bir başkası parlamenter sistemi önerir. Bunlar hepsi fikir düzeyinde tartışılır. Faşizmi oylamaya götüremezsiniz. Ayrımcılığı, kadın düşmanlığını sunamazsınız. Ama devlet mimarisi için modelleri sunarsınız. Mesele başkanlık sistemini de önerenlere ve hayata geçirenlere serbest. Bir başka modeli savunmak ise suç, neden? Çünkü Abdullah Öcalan da PKK de ‘özerklik demiş.
 
NASIL BİR ARADA YAŞAYACAĞIZ?
 
Eğer beni duyuyorsa Abdullah Öcalan'a da çağrı yapmak istiyorum; Bence iki kere iki de dört eder de demeli. Hayata dair her şeyi söylemeli. Bakalım çarpım toplasu çıkarılacak mı, görelim! Bir fikrin hayata geçme biçimi önemlidir. Eğer şiddet ile hayata geçirirseniz suç olur. Bugün kullandığımız bilimin, teknolojinin çok büyük bir kısmı Yahudiler tarafından kazandırılmıştır. Şu anda Yahudilerin şirketlerini falan protesto ediyorlar ya bence yerçekimini protesto etsinler. Kuantumu tanımayın ya da uzayı tanımayın. Bir bakalım ne olacak? Mesela asansöre binmeyin. Gavur icadıdır. Önünüzdeki mikrofonu icat eden kişi Türke karşı olan biri olabilir mi bilmiyorum ama örneğin onu da kullanmayın. Telefonu örneğin kullanmayın.
 
Bir başka şey ile devam edeyim; Hilafeti savunmak, şeriatı savunmak suç değil. Bence de ifade özgürlüğüdür. Kesinlikle savunabilirler. Bunu hile ile suç ile isteyenler yapamazlar. Kürtler yüzyıl sonra bir fikir gerçekleştirmişler. Anlatmaya çalışıyorlar. Bırakın bizim mecliste ve basında anlatmamızı, hakimlere karşı savunmak zorunda kalıyoruz. İşte bunun adı Kürt sorunudur. Bugün İstanbul’un ortasında hilafeti savunabilirim. Başım okşanır. Ama Kürtlerin savunduğu bir modeli savunamam.
 
Peki nasıl bir arada yaşayacağız? Anayasa herkes Türk’tür diyor. 'Türkçe dışında anadilde eğitim yapılamaz' diyor. 'Geriye kalan hiçbir dil anadil değildir' diyor. Ortak tarihimiz var mıdır? 'Evet vardır' diyor. 'Orta Asya’dan geldik şu anda devletimiz de sonucu devletimizdir. işte kurt asenadan bu güne destanlarımız vardır, efsanenelerimiz vardır. Bizi millet yapan ortak değerlerimiz vardır’ deniliyor. Bunlar dayatılıyor.
 
TÜRKİYENİN YARISI O ELBİSEYE SIĞMIYOR
 
Bu elbiseye sığmıyoruz. Sığmamız için itiyorlar ama sığmıyoruz. Türkiye’nin yarısı sığmıyor. Olmuyor niye zorluyorsunuz. Bir Çerkes ‘Türküm diyebilir’ bir ‘Ermeni’ de diyebilir onu suçlayamayız. Problem de yok burada. Ama ‘Türk değilim’ diyenler konusunda sıkıntı var. Türküm diyenlerin başımızın gözümüzün üstünde yeri var. Kimseye bir şey diyemeyiz. Ben ne olacağım ben Kürdüm dediğim ne olacak? Sorum budur. Ben Kürdüm, sosyalistim, Boşnak’ım, Çerkez’im diyenler ne olacak? İşte Demokratik Özerklik bunun için bir çözüm önerisidir. Anadolu, Mezopotamya, Trakya’sı ile çok kimliklikledir. Sosyolojik birliğini hiçbir zaman sağlamıştır. Buna yeltenenler katliamlar yapmıştır. Ancak hiçbir zaman tek dil tek millet olamamıştır.
 
TEK DİL İLE YÖNETEMEZSİNİZ
 
Yaşama en elverişli yer burası, Nil havzasıdır. Zaten insanlık buradan yayılmış. Henüz dünya tek kıta iken dağılmışlar ve kıtalar ayrıldığında ise birbirinden ayrılmıştır. Farklılık oluşmuştur. Kuzeye göç edenlerin teni açık kalmış. Güneye indikçe yoğun güneş nedeniyle oradaki canlıların yaşayabilmesi için tenleri giderek koyulaşmıştır. Ama ilk medeniyet burada kurulmuştur. Kurulduğu yer Mezopotamya hafızasıdır. 20 bin yıldır önce dünyanın merkezi burasıydı. Ama asla hiçbir zaman tek dil tek kimlik olmadı. Anadolu coğrafyasını tek dil ile yönetemezsiniz.
 
Şu anda tek adam ile yönetemezsiniz. Tek millet ile yönetemezsiniz arza çıkar. Kimseye kabul ettiremezsiniz. Duruşma salonunda bulunanlara kabul ettirirsiniz belki. Milyonlarca kişiye, halka kabul ettiremezsiniz. İsyan eder. Ne lazım bize o zaman yeni bir model lazım. Kürt halkı, siyaseti ve hareketi yıllarca bunu tartıştı. Yüzyıldır bunun tartışıyor. PKK bunun son halkasıdır. Biz bir çözüm üretmek istiyoruz, mağdurlar olarak çözümü biz üretiyoruz. Birlikte yaşamak istiyoruz, mağdurlar olarak ama muhatabımız yargıçlar hakimler oluyor. Bu bir sorun işte. Adı da Kürt sorunudur.
 
TÜRKİYE’YE EN UYGUN MODEL DEMOKRATİK ÖZERKLİK
 
Neden Türkiye için en uygun model Demokratik Özerkliktir? Yerelin ihtiyacı her zaman farklı, açılır, hızlıdır. Dünyamız, taleplerimiz dünyasıdır. Tu talepler de sürekli değişir. O yüzden dünyada bütün ülkeler yerel yönetim modellerini uygulamak zorundadır. Oysa en çok ihtiyaç duyan coğrafya burasıdır. Herkesi demokratik ilkeler çerçevesinde yönetime dahil etmektir. Herkes ‘bu devlet, bayrak benim’ diyebilsin diye. Küçük bir elit grup ya da tek adam yönetirse kutuplaşma oluşur. Dikkat edin Kürtler ve Türkler şeklinde de kamplaşma oluşmuyor. İktidar ve muhalefet olarak kamplaşma oluşur. İkiye bölünür. Bir belediyemiz vardı. Bu modeli uygulayacak ama kayyım atandı. Muhtarlara bile kayyım atandı.
 
YOZGAT’TA DEMOKRASİ OLMAZ İSE RAHAT EDEMEYİZ
 
Herhangi bir yerel yönetim mekanizması diğerine baskı, büyüklük taslamaz. Görevleri eşit olmalı ve anayasada bu eşitlik sağlanmalı. Kimliğe dayalı olmamalı. Bunu biz öneriyoruz. Örneğin federal bir bölgede önerebilirdir. Ya da bağımsızlık. Ancak Türkiye’de de demokrasinin gelişmesinin istiyoruz. Bu siyaseten de doğrudur ama en çok ahlaki olarak doğrudur. Onun için de demokrasi istemek zorundasınız. Yozgat'ta demokrasi olmaz ise olmaz, biz rahat edemeyiz. O yüzden geniş bir uzlaşma ile Türkiye’de bunu sağlamalıyız. Bunu savunuyoruz.
 
HALK MECLİSLERİ İLE BELEDİYE MECLİSLERİ OLMALI
 
Genel adalet, güvenlik, sınır güvenliği ve diğer politikalar merkezi parlamento da olmalı. Yerel meclislerin aldığı her karar anayasa mahkemesine denetimine tabi olmalı. Tabi özgürlükçü bir anayasadan bahsediyorum, bunlar seçimle gelmeli ve seçim ile gitmeli. Belediye meclisi ile halk meclislerinin ayrı olması geriyor. Vali seçimle iş başına gelmeli. Bütün özerk bölgelerin resmi dili Türkçe olmalı ama her bölge hangi kimlikten olursa talep olması halinde ikinci ve üçüncü resmi dili kullanabilme. Ek olarak Türkçenin yanında ama Trakya Boşnakça resmi dil olarak kabul etmek istiyorsa bunun kime ne zararı olabilir? Örneğin Kürdistan'da Kürtçenin ikinci üçüncü resmi dil olması kime ne zararı olur. Hindistan’da onlarca resmi dil var. Avrupa'nın pek çok ülkesinde aynı şekilde resmi dil var.
 
YÜZYILLIK SORUNUN BİTİRİLMESİ İÇİN BİR VAAT
 
Türkü yeniden tanımlayalım ya da Türkiyeli diyelim. Ya da istiyorsanız yüzyıl boyunca Kürt diyelim. Türkün ne olduğu anayasa tanımlayalım. Diyelim ki bu anayasada bütün etnik kimliklerin dillerin ortak anayasasıdır. Bütün yerel ve merkezi yönetimlerin ortak anayasadır. O zaman bu sorun olmaz. Bu mümkün mü? Türklüğü bir etnik kimlik olarak çıkarıp bu hale getirebiliriz. Türk milleti diye bir millet var. Tarihi var. Bunlar kalsın. Tekçi ulus değil, çok kültürlü ve dilli bir ulus olabilir. Biz buna demokratik ulus, özerklik diyoruz. Sivil demokrasinin gelişmesi bölge meclisleri, köy meclisleri kurulabilir. İnsanlar mescide gidiyor cemevine gidiyor. Aynı şekilde bu meclislere de gider kendi arasında seçim yapar, kararlarını bir üstü meclise götürür ve taleplerinin karşılığını alır. İnsanlar birbirleri ile temas ettiği için yüz yüze olduğu için doğrudan demokrasi gelişir. Halk kendisini yönetmeye başlar. Artık bir mahalleye kanalizasyon ya da park yapılıp yapılmayacağını ancak orada halk bilir. Meclis ve ya hükümet bunun kararını veriyorsa bu yanlıştır. Demokratik Özerklik yüzyıllık Kürt sorunun bitirilmesinin bir vaadidir.
 
ABDULLAH ÖCALAN DEVREDE OLMALI
 
Hiçbir zaman bunu zorbalık ile dayatmadık. Eğer hükümet olsaydık; referanduma götürürdük. Kürtler olarak teklif sunuyoruz, yüzyıllık Kürt sorunun gelin bitirelim. Abdullah Öcalan devrede olmalı. Kiminle savaşıyorsan onunla barışırsın. İki kere iki dört. PKK’ye savaşı yürütüyorsun gidip ETA ile müzakere yürüteceksin. Böyle olur mu?
 
Demokratik Özerklik uzlaşma ile olur. Rıza üzerine inşa edilir. Silah ile olmaz, hendek ve barikat ile olmaz. Ben bunu ilk günden beri böyle savundum. Demokratik Özerklik silah zoruyla olmaz. Sadece ikna ile olur. Bir arada yaşamak zorla olabilecek bir şey değildir. Abdullah Öcalan’ın yapmaya çalıştığı buydu. Siyaset ve müzakere ile. Silahın özerklik ile alakası yoktur. Kim ne yapmışsa niye yapmışsa kendisini de izah edebilir.
 
SES ÇIKARMAMIZI İSTEMİYORLARDI
 
O dönemde yaptığım konuşmalara da bakalım. Bahçeli, Erdoğan’ın yaptığı açıklamalar devletin müdahalesi ile ortaya çıkan sonuçlara dair konuşmalar yapmışız. Bizden istenen şuydu; hükümetin yaptığı şeylere sesini çıkarma. Bir tarafta devlet bir tarafta örgüt ise, hukukun uygulanmasını devletten istersin. İnsan haklarına bir parlamenter olarak kimden beklersin?  Devlet olmanın gereği budur. Devlet o dönem ne yaptı? İddianamede yok. Ondan önce biz ne yaptık onu da anlatacağım. Yine gerçeklik burada göründüğü gibi değildir. Bir algı operasyonudur. Birkaç ilçede özerklik ilan edildi. Gençler polisin ilçelere girmesini istemiyordu. Ellerinde de silah yoktu. İlk başlarda böyleydi. ‘Gidip copluyorsun, baskı uyguluyorsunuz, cezaevinde atıyorsun, hendek kazmasın da ne yapsın’ demişiz.
 
HALK İSTİYORDU AMA BAŞARAMADIK
 
O sırada henüz çatışmalar başlamamıştı. Biz o dönem heyet göndermişiz. Bugün hakkımızda atıp tutan Altan Tan’ı, Sırrı Süreyya, Pervin Buldan ve Hatip Dicle’yi bölgeleye göndermişiz. Bölgede giriş çıkış uygulanmış. Görüşmeler yapıyoruz. Kime ulaşılabilmişse bu durumun bitirilmesini istedik. Örneğin Silvan'da başladığında Nimetullah Erdoğmuş ve Altan Tan başta olmak üzere Diyarbakır valiliğine gitti. Diyarbakır valisi de gençlerin oradan çıkmayı kabul etmesi halinde elinden gelen ne ise yapacağını söyledi. O da dedi ki ‘komutanları ikna etmek istiyorum.’ Çatışmaları bitirmek için. Böyle bir uzlaşma sağlamak için elimizden geleni yapıyorduk, biz kendi görüşmelerimizi onlar kendi görüşmelerini yaptı. Bir uzlaşma sağlandı ve bir akşam sokağa çıkma yasağı kaldırıldı ve Silvan'daki grup orayı terk etti. Dönemin içişleri bakanlığı ve valisi bunu biliyor aynı şey için Yüksekova için uygulamaya çalıştık. Çünkü halk istiyordu. Ama başaramadık.
 
EFKAN ALA ÇIKSIN KONUŞSUN
 
Şırnak için bir kurucu geldi. Kandil'de üst düzey kişiler ile görüştüğünü söylüyordu. Ankara’ya gelmişti. Sırrı Süreyya Önder bize söyledi. O dönem güvenlik müsteşarı Muhammet Dervişoğlu yanına gitti. 'Bu korucubaşı bunu söylüyor' dedi. Şırnak’ta operasyonların durabileceğini söyledi. Onlar da konuyu ciddiye aldılar ve bir gün uğraştılar. Ordunun bir kademesinde tıkandı. PKK’nin içinde de tıkandı. Biz çıkmalarını istiyorduk. Ordunun izin vermesini istiyorduk ama bunu sağlayamadık. En çok Sur için uğraştık. O dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala çıksın konuşsun. Ne kadar uğraştık? Ben Kandil’e gittim. Ulaşamadım ama aracılar aracılığı ile söz almak istedim. Oradan çıksınlar diye.
 
DEVLETİN KONTROLÜNDEN ÇIKTI
 
Partimiz bu doğrultuda çalışıyordu. Bir gel git yaşandı ve en son ikna oldular. Çünkü biz kabul etmiyorduk. Onların da çağrı yapacağını hükümete ilettik. Hükümetten de aynı şekilde söz aldık. Dengeli bir konuşma ile ne devlet ne da başka bir tarafı kimseyi kırmadan bir konuşma yapmaya çalıştım. Siyaset ile bunu hal etmeye çalıştım. Devlet benim ne konuşma yaptığımı niçin yaptığımı biliyordu. Ancak medya öyle bir şekilde verdi ki siyasetçilerden zehir zemberek konuşmalar geldi. Efkan Ala, Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan hepsi öyle sert açıklamalar yaptı ki bir iki gün geçti ki Kandil’den daha sert bir açıklama geldi. Onlar da herhalde ‘Demirtaş bizi kandırdı’ diye düşündü. Daha sonra hükümetin devletin kontrolünden çıkan bir şeye dönüştü.
 
GÜNAH KEÇİSİ KÜRTLER OLDU 
 
Özyönetimlere yönelik Sur’da, Şırnak’ta, Nusaybin’de, Hakkari’de operasyon düzenleyen komutanlar, valiler, hatta operasyonun bir numaralısı darbeden tutuklandı. Biz çözmeye çalıştıkça neden tırmandığını anlamaya çalışıyorduk. Darbeden sonra öğrendik. Çünkü darbenin önünün açılmaya çalışıyordu. Devlet 'ülke bölündü bölünecek' görüntüsünü yaratıp, darbe yapmak istiyorlardı. Günah keçisi kim oldu Kürtler. Gençlerde sadece silah vardı. Sen ise karşısına tank ve helikopter ile çıkıyorsun. Biz o dönemde de ‘sen nasıl böyle bir şey koyarsın? ’dedik. Şehri niye yıkıyorsunuz? diye soruyorum; bana teröristlere arka çıkıyorsun diyorlar. Helikopter ile müdahale eder mi ya bir küçük mahalleye? Sıkıştırdıkları bir gruba karşı. Bir devlet bunu neden yapar nedenlerin daha sonra çıktı. Devlet Bahçeli ve Erdoğan bunu biliyordu.
 
BAHÇELİ 'TAŞ ÜSTÜNDE TAŞ KALMASIN' DEDİ
 
Devlet Bahçeli, Nusaybin için ‘taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayın’ diye açıklama yaptı. Bu şiddete çağrısı mı değil mi? Bir de size okuduğum bizim açıklamalar ile karşılaştırın. Bizim açıklamamız mı bu açıklama mı terör? Terör işte budur. Sivil gözetmeksizin orayı yerle bir etmek. Erdoğan da Bahçeli'den iki gün sonra açıklama yaptı. Ülkenin Cumhurbaşkanı top atışları ile vurulmasını istedi. F-16 neden kullanılmıyor diye tartışıldı. Gazze'ye yapılan ile aynısı o dönemde yapıldı. Şimdi biz bundan yargılanıyoruz. Savcı, Bahçeli’nin, Erdoğan'ın ve Davutoğlu’nun konuşmalarının niye koymuyor? Kürt halkının yaşam hakkını savunduk. İddianamedeki konuşmalarım orada duruyor. İddianamede olmayan konuşmalarımızı okuyayım size. Biz bir karar aldık ve dedik ki eylül ayında bütün bu hendek ve sokağa çıkma yasaklarının olduğu yerde miting yapma kararı aldık. Her yere gittik ve silahların susması için çağrı yaptık. Tek birinin burnu kanamasın diye konuşmalar yaptık. Bunlar niçin iddianamede yer almıyor? 'Eller tetikten çekilmeli' şeklinde açıklamalar yaptık. Bunu dediğimiz için neredeyse bize küfrediyorlardı. Müzakere çağrısı yapıyorduk, ama ‘terörist ile müzakere olmaz’ diyorlardı. Ama üç yıl boyunca yaptı değil mi?”
 
Demirtaş, daha sonra duruşmaya ara verilmesini talep etti. Mahkeme, duruşmaya öğle arası verdi.

Diğer başlıklar

10:43 Amedspor’a bir kez daha ceza kesildi
10:00 Yönetmen Alper: 'Silah bırakın' deniliyorsa siyaset kanalları açılmalı
09:53 Federe Kürdistan'da 'hükümet' krizi: KDP iktidarını paylaşmak istemiyor
09:41 Peköz: Gazze meselesi Erdoğan için kapandı
09:29 Dorşîn'deki ağaç kıyımının görüntüleri
09:24 Yüksel Genç: Araştırmalarda Meclis’e birincil sorumluluk yükleniyor
09:14 Yargıtay'ın suç saymadığı 'Sayın Öcalan' ifadesinden infazı yakıldı
09:14 ÖHD’li Özgökçe: Demokratik entegrasyon için anayasal düzenleme şart
09:12 Sumud Filosu'nda yer alan Akılotu: Türkiye'yi de görmek istiyoruz
09:12 KESK 6 ilde KHK'liler için yürüyecek
09:11 Erziromlu yurttaşlar: Haklarımız tanınmalı
09:08 Dil kurumları tepkili: Sorunu böyle mi çözeceksiniz?
09:07 Siyasetçilerden komisyona çağrı: Başaktör ile görüşün
09:03 Bakırhan: Adım atılması gereken bir eşikteyiz, bu eşik samimiyetin fotoğrafı olacak
09:00 1 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:05 Adana'da Abdullah Öcalan graffitileri duvarlara işlendi
00:03 AK’ye çağrı: Öcalan’ın özgürlüğü için Türkiye’ye baskı yap
30/09/2025
23:08 Yurttaşlar barış için imza verdi
21:45 FilmAmed Festivali ödül töreniyle son buldu
21:37 ŞanoWan'ın 'Xulamê du Xudanan' oyununa yoğun ilgi
21:32 Amed'de kuyu temizleyen 4 kişi hayatını kaybetti
21:17 MGK’den 8 maddelik bildiri
21:13 Karasu: Önder Apo’ya yaklaşım sürecin ölçüsüdür
21:02 Riha'da şüpheli kadın ölümü
21:00 Bahai sanatçı Parya Merendiz’e hapis cezası
20:24 Can Holding soruşturması: 18 şirkete kayyım atandı
20:16 Gazze'de 66 bin 97 kişi katledildi
20:13 İzmir’de barış yürüyüşü: Mücadeleden vazgeçmeyeceğiz
20:09 Kayyımın kapattığı Nûjin Kadın Yaşam Merkezi yeniden açıldı
19:53 Mexmur Halk Meclisi Eşbaşkanı serbest bırakıldı
19:51 Suriye Geçiş Hükümeti askeri noktalarını artırıyor
19:12 Direnişteki işçilerden bordro yakma eylemi
19:10 ‘Rojin’in dosyası karanlığa terk edilemez’
19:08 İsrail Dera'nın batı kırsalında askeri kontrol noktası kurdu
18:53 Filipinler'de 6.9 büyüklüğünde deprem
18:47 Kameralara yakalanan NTV Washington temsilcisi: İçeride çok büyük kavga var
18:31 Kayıp olan büyükelçi ölü bulundu
17:54 Trump: Hamas'ın yanıt için üç, dört günü var
17:13 Taliban internet ve cep telefonu şebekelerini kesti
16:55 HABER-SEN: PTT mahkeme kararını yok sayıyor
16:39 Abdullah Öcalan’dan Êzidîlere mesaj: Yeni fermanlar yaşamayacaksınız
16:29 KYK yurdunda şüpheli kadın ölümü
16:23 Celile Türk ve Rıdvan Çelenk’in taziyelerine kitlesel yürüyüş
15:24 Meral Danış Beştaş’tan Kobanê Davası paylaşımı: 8 Ekim’i işaret etti
15:05 ‘Özgürlük yürüyüşü’ için Amed’e doğru yola çıktılar
14:28 Katledilen gazeteciler için 'Şehîd' sloganını atan yurttaşa hapis cezası
13:45 'Ölüm orucundaki Yılmaz'ın durumu kötüleşiyor'
13:42 Şirnex'teki doğa talanına TOKİ de dahil oldu
13:41 İktidara Amedspor çağrısı: Ayrımcı politikayı önlemek için adım attın
12:32 Hak ve hukuk örgütlerinden 3 aylık cezaevi raporu: İhlaller saymakla bitmiyor
12:23 Beşikçi’nin durumu iyiye gidiyor
12:18 Yoksulluk sınırı asgari ücretin dört katını aştı
12:17 Gazze’de ‘barış’ planına rağmen İsrail saldırıları devam ediyor
11:28 Geniş işsizlik oranı yüzde 30'a yaklaştı
11:18 Ekinci dosyasında fail polislerin tutuklanması talebine ret
11:06 Abdullah Öcalan: Kürtler seçeneksiz değil
10:53 Antalyaspor Derneği’ne baskın: 16 gözaltı
10:49 Amed’den Ankara’ya yapılacak yürüyüşe çağrı: Özgürlük için yürüyeceğiz
10:32 Temelli: Öcalan'la bir an önce müzakere zemini yaratılmalıdır
10:16 Dêrazor’da DAIŞ yöneticisi yakalandı
09:17 Sıcaklar düşüyor, yağışlar geliyor
09:16 Kadınlar: Bahçeli'nin Öcalan'a yönelik Meclis'te konuşma çağrısı yerine getirilsin
09:14 Amed’den Ankara’ya yürüyüşte hedef net: Öcalan’ın özgürlüğü
09:13 İsrail saldırıları sonrası İran’daki durum
09:02 'Kürtçe için yasal adımlar atılmalıdır'
09:02 Wan'daki madencilik faaliyetleri göl havzasındaki eko sistemi tehdit ediyor
09:01 Acar’ın yeni dolandırıcılık belgeleri: 19 milyon 700 bin liralık borç
09:01 Salih Muslim: BM’de Şara'ya meşruiyet vermek istediler
09:01 Helikopter işkencesi: 5 yıl geçti, failler ortaya çıkarılmadı
09:01 Gimgim'in ilk kadın esnafı: Çok baskı gördük ama başardık
09:00 Öcalan 1 yılda hangi çevrelere ne mesaj verdi?
09:00 30 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:40 Akdeniz'de deprem
29/09/2025
23:52 Lazkiye'de patlama
23:47 Hamas'tan Trump'ın Gazze planına ilk açıklama
23:15 Öğrenciler KYK yurdunda su olmamasını protesto etti
22:25 İTÜ yurdunda balkondan düşen kadın öğrenci hayatını kaybetti
22:14 Beyaz Saray'daki görüşme bitti: Netanyahu 'barış planını' onayladı
22:07 'Barış istiyoruz çünkü' imza kampanyası sürüyor
21:53 Beyaz Saray, Gazze'de barış planını resmen açıkladı
21:25 FilmAmed Belgesel Film Festivali 3'üncü gününde
21:17 Saha araştırması: Mêrdîn’de her 10 kadından biri çocuk yaşta doğuma zorlanıyor
20:30 Erdoğan'dan 'kiralık konut' açıklaması
20:22 Halep’te 2 asker ve 3 yurttaş öldürüldü
19:32 CHP'li Özcan'a yurt dışı çıkış yasağı
19:29 Türk ve Çelenk için taziye kuruldu
19:26 Vanspor-Amedspor maçına kardeşlik damga vurdu
19:22 Büyük işçi yürüyüşüne çağrı
19:18 Trump'tan film tarifesi
19:16 Maaşlarını alamayan işçilerden vinçli eylem
19:10 Trump ve Netanyahu görüşecek
19:07 Kamyon ve işçi servisi çarpıştı: 3 ölü 9 yaralı
18:05 Gözaltılara karşı eylem: Provokatif tutumdan vazgeçin
17:47 TED Koleji ve TFF protesto edildi: Kürtçe kırmızı çizgimizdir
17:40 İstismar failinin yargılandığı davada taleplere reddedildi
16:34 QSD’li Mahsum Taner'in taziyesine kitlesel ziyaret
16:32 Tülay Hatimoğulları: Komisyon acilen Öcalan ile görüşmeli
16:22 BM toplantısı: Irak’ta hala binlerce kişinin akıbeti bilinmiyor
16:10 TED'den 'tek dil' açıklaması: Derin üzüntü duyuyoruz
16:02 Efrîn’de Ezidî yurttaş kaçırıldı
15:48 Özel: Artık hızlı şekilde yasal düzenlemeler yapılmalı
15:43 Meclis komisyonu hukuk örgütlerini dinleyecek
15:14 Barodan TED'e 'tek dil' tepkisi: Anadilin korunması vazgeçilmezdir
14:21 Beşikçi’nin hayati riski devam ediyor
14:16 Dilara Günana’nın failinin yargılandığı dava ertelendi
13:21 3 gazeteciye yönelik soruşturmada takipsizlik
13:12 Hezex'te kaza: Bir kadın hayatını kaybetti
12:57 Amed'de TED Koleji'nden 'Tek dil Türkçe' fermanı
12:23 Tekirdağ Cezaevi’nde hak ihlalleri: İHİK’e başvuru yapıldı
11:57 Prof. Enzo Traverso: Kürt meselesi tarihsel bir dönemece girdi
11:40 Bagok’ta askeri hareketlilik
11:39 Moldova’da seçimleri Avrupa yanlısı parti kazandı
11:34 1 Ekim yürüyüşüne çağrı: Özgürlük için sesimizi yükseltelim
11:27 11 gazetecinin dosyası eksik evrak nedeniyle geri gönderildi
11:15 MSD heyeti Liveerpol’da
10:59 Ciner Grup’a operasyon: 12 yönetici gözaltına alındı
09:50 Gabar'daki yıkım havadan görüntülendi
09:24 Pasûr'da bağbozumu mevsimi başladı
09:01 Esenyurt'ta gençler ve kadınlar kayyımın hedefinde
09:00 Nizamettin Toğuç: Komisyon bir an önce Öcalan'ı dinlemeli
09:00 'Barış kuşu' halen tek kanatlı
09:00 29 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
08:42 Kuzey ve Doğu Suriye kadın heyetinin Avrupa temasları sürüyor
28/09/2025
23:37 Amedspor’a verilen cezaya tepki: Kürt halkından özür dilenmeli
21:23 Bîra Sûrê'ye yoğun ilgi: Kürdistan’ın hafızasıdır
21:03 Binler Muğla’dan seslendi: Toprağımızı vermiyoruz
20:56 Riha'da barış için imza kuyruğu
20:48 'Komisyon ertelemeden İmralı’ya gitmeli'
20:41 ABD'de bir kiliseye saldırı
20:34 Adana’da gençler darp edilerek gözaltına alındı
20:05 Eş genel başkanlardan Beşikçi’ye ziyaret
18:46 Amed'de barış buluşmaları: Abdullah Öcalan özgür olmalı
18:28 Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can tutuklandı
18:19 Kadınlar Rojin Kabaiş için yürüdü
18:03 Foza Yûsif: Biz hazırız ancak Geçiş Hükümeti çağrımıza yanıt vermiyor
17:57 KDP, Kuzey ve Doğu Suriye sınırına duvar örüyor
17:47 Zonguldak ve Dîlok'ta kadın katliamı
17:19 Dorşin’de ağaç kıyımı: Günde 5 kamyon taşıyorlar
15:55 Kütahya'da 5.4 büyüklüğünde deprem
14:45 'Öcalan'ın öncülüğünde süreç başarıya ulaşacak'
14:26 Roboskî çağrısı: Hakikat ve Adalet Yasası çıkarılsın
14:04 'Öcalan'la görüşme için Kurtulmuş üzerine düşeni yapmalı'
13:11 İsmail Beşikçi'nin hayati riski sürüyor
13:02 Prof Mezzedra: Bahçeli’nin de belirttiği ‘umut hakkı’ hayata geçirilmeli
12:56 Fırat Kuşak’ın taziyesine kitlesel ziyaret
12:11 Bakırhan: Bahçeli'nin söylediği umut hakkı için adımlar atılmalı
10:31 Amedspor Başkanı: Anadilimize tahammülsüzlüğü kabul etmeyeceğiz
10:20 Dilara Günana’nın davası yarın: Kızıma yapılanların hesabı sorulsun
10:12 Jin dergi ‘Besta’dan Yükselen Ekolojik Söz’ kapağıyla çıktı
09:08 Meral Danış Beştaş: Komisyon 1 Ekim’den önce İmralı’ya gitmelidir