Kışanak: Ülkeyi kurtaracak olan şey barıştır, İmralı kapılarını açın

img

ANKARA – Kobanê Davası’nda beyanlarda bulunan Kürt siyasetçi Gültan Kışanak, barış mücadelesinin siyasi atmosfere göre değişemeyeceğini belirterek, “ Türkiye’deki Kürt sorunu çözülmeden Suriye’deki Kürt sorunu da çözülmez. Bu ülkeyi kurtaracak olan şey barıştır, çözümdür. İmralı kapılarını açın” dedi.

Kobanê Davası tutsak siyasetçi Gültan Kışanak’ın esasa dair savunmasıyla devam etti. Verilen ara sırasında duruşma salonunda yer alan tutsak siyasetçiler ile sohbet eden Kışanak, “Bijî berxwedana zindanan” vurgusu yaptı.

‘SANIK DEĞİL DAVACIYIZ!’

Ardından savunmasına devam eden Kışanak, bir ceza davasıyla değil, demokrasi ve barış mücadelelerine dair bir yargılama ile karşı karşıya olduklarını belirtti. “Bu bir savunma değildir. Ben ve arkadaşlarım sanık değil, davacıyız” diyen Kışanak, beyanlarını şu şekilde sürdürdü: “Bizler insan haklarına karşı, kadın haklarına karşı savaş açanların karşısındayız. Bizi yıllarca siyasi rehine olarak tutanlardan davacıyız. Bu kumpasları kuranlardan davacıyız. Barış ve çözüm konusunda bu kadar çaba sarf ettiğimiz halde hala savaşta ısrar edip bu ülkenin evlatlarını ölmeye öldürmeye gönderenlerden davacıyız. Barışı savunduk diye bizi yargılamaya çalışanlardan davacıyız.

ÖRGÜTLÜ BİR KÖTÜLÜK

Bu siyasi rehinelik sürecimde babamı, abimi, yengemi, yeğenimi, ablamı, amcamı, dayımı ve halamı kaybettim. Hiçbirinin son anlarında yanlarında olamadım, vedalaşamadım. Bu vesileyle Selahattin başkana da babasının son anlarında yanında olamadığı için dayanışma duygularımı iletiyorum. Kendisinin onurlu duruşu nedeniyle kutluyorum. Bize güç veren bu onurlu duruşumuzdur. Bu ülkede hukuksuzluğun kökü bu kadar acımasızdır. Bunun adı kötülüktür. Bu kadar örgütlü bir kötülüğün olduğu yerde yapacak tek şey insanlık değerlerine, erdeme, onurlu bir yaşam duruşuna sonuna kadar sahip çıkmak ve ödetmek istedikleri bedellere rağmen ayakta kalmak ve mücadeleye devam etmektir.”

SAVUNMAMI ÜÇ BAŞLIK ALTINDA GERÇEKLEŞTİRECEĞİM

Savunmamı üç başlık altında gerçekleştireceğim. İlk olarak ise ‘Kadınların Özgürlük Mücadelesi’ başlığı ile değerlendirmelerde bulunacağım.  Kadın yaşamın kendisidir Ne kadın bilincine sahip olduğum için ne feminist olduğum için ne de kadınlarla birlikte mücadele ettiğim için beni suçlayabilirsiniz. Ben sizi suçluyorum. Erkek devlet mantığıyla bu ülkeyi uçuruma sürükleyenleri suçluyorum. Darbeci yargı mensuplarını suçluyorum. Suçlu olan sizsiniz. Kadınların barış mücadelesi suç değildir. Kadınların eşitlik mücadelesi suç değildir. Yok mu sağınızda, solunuzda bir FETÖ’cü. Kışanak, ‘Kadınların demokrasi ve barış mücadelesine devam edeceğim’ diye yazsın bir yere suç ise.

TC’YE DÜŞEN KOBANÊ HALKININ YANINDA OLMAKTI

Kobanê Davası’nda yargılanmamızın sebebi çok açık. Kobanê’de; İŞİD insanlık dışı uygulamalar yaptı. Hala Türkiye’de Êzidi kadınlar DAİŞ  tarafından satılmaya devam ediyor. DAİŞ yarın Şengal’de aynısını yapmasın diye yaptım. ANF’de, ‘Yarın geç olabilir ne yapacaksak şimdi yapmalıyız, Kobanê’de Şengal gibi olmasın İŞİD’i durduralım’ diye haber çıkmış. Bunun neresi suç?  Böyle suç olabilir mi? İktidara diyorum; bu konudaki söylediğimiz sözleri takip etsinler ve bu davanın talimatlarını verenlerin önüne koysunlar. Hani bu ülkede Kürtlere ayrımcılık yapılmıyordu? Hani eşit vatandaşlık…  Mütalaada, ‘kişinin siyasi düşünceleri, ırkı, cinsi, dili dava konusu değildir’ diyor. ‘İŞİD’i, durdurmak lazım’, ‘İŞİD Kürt kadınlara cinsel suçlar işliyor’, ‘katliamlar yapıyor’ demek benim siyasi düşüncelerim değil mi? Neden yargılıyorsunuz? Bunun cevabı mütalaada var. Mütalaada, Kobanê’de 200 binin üzerinde sivil insanın yaşadığını, ANF’de yaptığım açıklama konulmuş. Mütalaa kendisi yazmış, İŞİD’in adım adım geldiğini. Kadınlara karşı işlenen savaş suçları özellikle insanlık suçudur. Kadına işlenen cinsel suçlar insanlık suçudur, zaman aşımına bile tabi değildir. İnsanlık adına, kadınlar adına onlardan hesap sormak lazım. Türkiye Cumhuriyeti'nin ve iktidarına düşen Kobanê halkının yanında olmaktı.

MAHKEME HEYETİNE: BU UTANÇTAN KURTULMAK SİZİN ELİNİZDE

DAİŞ’i durdurmak için yapılan çağrı bir insanlık göreviydi. Ben bunu yaptığım için mi suçluyorsunuz? Bu dava, bunların suçlama konusu yapıldığı sürece kimin İŞİD’in yanında olduğunu, kimin de karşısında olduğunu gösteriyor.  Tarihe böyle geçecek. Eğer namusa, ahlaki değerlere dair bir tutumunuz varsa; bu konuları suçlama konusu olarak düşüreceksiniz. Sebahat, Selahattin, Gültan, Figen, Sebahat… Bunlar insanların ölümüne neden olmadı. Hayatları boyunca kimseye bir fiske dahi vurmamışlar.  Buradaki insanların ailelerinde bile şiddet yoktur.  Böyle erdemli büyüdük. Tarih ‘Şu mahkeme heyeti İŞİD’in yanında durdu’ diyecek. İktidara buradan sesleniyorum; sabahtan akşama, ‘İŞİD bitsin’ diyorsunuz. Ben İŞİD’i durdurduğum için yargılanıyorum, neden yargılıyorsunuz. 2014 yılında ANF’de haber çıkmış, ortada ne bir dava var ne bir soruşturma var, kimsenin haberi yok. Ne zaman ki karşı hamle yaparız açıklaması saraydan geldi, Selahattin ve Figen başkan için tutuklanma kararı verildiği gibi bizi de toplayıp bunların içine koymuşlar.

Bu utançtan kurtulmak sizin elinizde. Atanmış bir heyet ile karşı karşıyayız, hiçbir şey hukuka uygun yapılmadı, Selahattin başkan, beyannamesinde ayrıntılı sundu, sizden önce kararlar verildi, idam diye insanlara alkışladılar. Herkes kendini kurtaracak ama siz bu karara imza attığınız için kurtaramayacaksınız. Süleyman Soylu, ‘siyaset gereği İBB’de terörist var dedim’ dedi ya yarın bir gün Erdoğan’da bende öyle bir şey yaptım diyebilir. İŞİD’in yanında mısınız? Yoksa IŞİD’e karşı insanlığı savunanları yargılayacak mısınız? Buna karar verin, bu sizin siyasi sorumluluğunuz. Biz bir ceza tehdidinden korkuyor muyuz? Korkmuyoruz, bu benim sorumluluğum. Doğrunun, haklının, iyinin ve güzelin yanında oldum. Yanlışa ortak olmadım, buna başka kılıflar uydurmaya çalışmadım. Sizde bununla karşı karşıyasınız.”

28 ARALIK 2015 DİYARBAKIR -8 DERECE: EKMEK YOK, SU YOK!

Öz yönetim süreçlerinde insanlar susuz kaldı.  ‘Suya erişsinler,’  ‘ölmesinler’ dediğimiz için bizi yargılıyorsunuz. Nerede eşitlik? Bu kadar hak ihlali, bin 200 sivilin ölümü iddiası ortada dururken, cezasızlık kanunu çıkartılacak.  İki tane yürüyüşe katıldı diye Gültan Kışanak’ı idam edeceksiniz! Bir milyonun üzerinde insan evlerini bırakıp, boş yerlere, dükkanlara, barakalara sığınmak zorunda kaldı. O insanların neler yaşadığını ben biliyorum. Böylesi bir dönemde, belediye başkanı olmak kadar zor bir şey yoktur. Diyarbakır cezaevinde vahşeti yaşamış bir kadın olarak hiçbir zaman bu süreçte zorlandığım kadar zorlanmadım. 28 Aralık 2015 Diyarbakır -8 derece. Sabah saat 10.00 gibi anons yapmaya başladılar ‘Sokağa çıkma yasağı kalkmıştır’ diye. O gün 23 bin insan Sur’daki ablukadan üzerinde bir gömlekle, kucağında bir bebekle çıkıp, Sur diplerine sığınmak zorunda kaldı. Üzerlerinde yatacak bir minder, battaniye yoktu. Çocuklarına verecek bir yudum su yoktu. Varını yoğunu arkada bırakıp çıkmak zorunda kaldılar. Belediyeye sabahtan akşama kadar telefonlarımız kilitleniyordu. Ekmeğimiz, suyumuz yok. Belediye görevlileri gidiyor onarmaya izin vermiyorlar. Yaralılar için ambulans gidiyor. İzin verilmiyor. Keşke hepimiz daha çok şey yapabilseydik ki o gün ölümler, yıkımlar o vahşet dursaydı. Bunu yapmadığımız için kendimi mahcup hissediyorum. Ama elimizden geleni yaptık; başvurmadığımız yer, konuşmadığımız yer kalmadı. Bir kadın ve insan olarak bu kadar zorluk çeken insanlara sırtımı dönüp keyif çatamazdım. Bugün Meclis’te yapanlar gibi, yoksulların çocuklarını ölüme gönderip, saraya gidip eğlenmedim. Bunu yapamadım. Çünkü insanım. Vicdanım var benim.

VALİ ‘BENİM DEĞİL YARDIMCININ YETKİSİ VAR’ DEDİ

Fatma Ateş 65 yaşında bir kadın. Sabahın köründe belediyelere telefonlar geliyor. Fatma Ateş yaralanmış, kan kaybından ölecek. Telefon geldi saat 09.00’da. ‘Başkan annemizi oradan kurtarın’ diyor. Tam da o gün Avrupa Parlamentosu Türkiye raportörü Keti Peri, sekreteri Diyarbakır’a belediyeye ziyarete gelecek. Kati Piri’de buna denk gelince; bizimle geldi. Valiye durumu anlattık.  Sağlıkçılar ‘biz gider alırız, yeter ki özel hareket ateş açmasın’ diyor. Vali bey, o dönem insani yaklaşabilen ender valilerden birisiydi ama bize; ‘Gültan hanım benim elimde bu konuda bir yetki yok, bu olaylarla ilgili kişi vali yardımcımız Mehmet Demir’dir. Gidin onunla konuşun’ dedi. Bir kentin valisi, bir kentin belediye başkanı, milletvekilleri ile gidip bir şey yapalım diyor. Vali ‘benim yetkim yok bu işleri organize eden vali yardımcısı’ diyor. Bu neyle izah edeceksiniz. Bunun izahı yok. Bunun tek bir izahı var; oda BM’nin raporunun söylediği gibi insan hakları askıya alınmıştır. Biz o gün saat 16.30’a kadar Fatma Ateş’in kan kaybından ölmesin diye yalvarıp durduk. En son ikna ettik ama ambulans gitmedi. Çünkü ‘çıkarsa alın’ dediler. Fatma Ateş öldü ve bizi sokmadılar oraya. Bunun gibi daha nice hikâye…

GAZZE’Yİ KONUŞUYORUZ DEĞİL Mİ, BİRAZ DA SUR’U KONUŞALIM

Bütün bunlar orta yerde dururken, Gültan Kışanak’ın ‘sokağa çıkma yasağı kaldırılsın’ yürüyüşüne katıldığı fotoğrafı var. Bütün bu dertlerimizi anlatmak için vekillerimiz adliyeye gitmiş. Ben de adliye önünde dertlerimizi anlatmak için basına konuşmuşum.  Bütün suçum bunlar.  O tarafa yargılama yok, Gültan Kışanak, yürüyüşe katıldığı için ve basına demeç verdiği için yargılansın. O günlerde zaten benim konuşmaya mecalim yoktu.  Konuşsaydım konuşurdum. Yuttum, yutkundum bir sivili çıkarabilmek için. Sur’un nüfusu 55 bin, 3 bini çıkmıştı ve hala o insanlar abluka altındaydı. Bugün Gazze’yi konuşuyoruz değil mi? Biraz da Sur’u konuşalım ki inandırıcı olsun.  Eksi 8 derecede tüm belediye çalışanlarını toplayıp, sokak sokak insanlara yardımın derdine düştük. Bu bir insanlık görevi ve kimse bunun için beni yargılayamaz. Suç işleyenler ortada. Onları yargılayın. Vicdanın sesini yargılayamazsınız. Beni yargılayamayacaksınız, beni susturmaya hiçbirinizin gücü yetmeyecek. İnsan kalabilmek için yaşıyorum. İnsan olabilmek için vicdan sahibi olmak lazım. Hiçbir ceza tehdidi benim vicdanımın sesini susturamaz. Oradaki insanlar bir parça ekmek için direndiler, ölmemek için direndiler. Ekmek yok, su yok. Silah, bomba sesi var. Bu insanlar feryat ettiler.

SUR’U TALANA ÇEVİRİP RANTA AÇTILAR

Şimdi Sur’da yeni şeyler yaptılar. Kamulaştırma ile insanların evlerine el koydular. Bunun için yaptılar, bu rantı yemek için yaptılar. Onun için ben burada yargılanıyorum. Daha bir ay önce orada yapılan Otel ve restoranları ihaleye açmışlar. Ne kadar kamulaştırılmış, halka kaç para verildi? Sur’da önce yaşayan insanlar kimlerdi, şu an kimlerdir? araştırın. Sur’u talana, ranta açtılar. Bu kadar kanın, gözyaşının üzerine birileri para kazandı, utanmadılar bundan. Bu savaşın arkasında rant var çıkar var. Artık bu savaş sınıfsal bir karakter kazanmıştı. Elitler, burjuvazinin üst tabakası bu ülkenin yoksul evlatlarını ölüme gönderiyor. Yoksulun çocuğunu paralı asker diye ölüme gönderdiniz. Bu savaşa karşı çıkmak herkesten önce işçilerin, yoksulların görevidir. Kadınlar olarak, sömürülenler olarak bu savaşı durdurmalıyız. Sırtımızdan para kazanarak keyiflerine keyif katmalarına izin vermemeliyiz.

TRAJEDİYE SON VERMENİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?

Erdoğan’ın ‘Biz bir savaşın içerisindeyiz’ sözlerini hatırlatayım. Hukuk literatüründeki adı da budur. Bu yaşanan şeyin sıradan bir şiddet, terör ve ona karşı bir mücadele olmadığı kabul ediliyor. Buna dair Meclis’te ‘savaş’ ve ‘direniş’ dediğimiz yerlerin ise altı çiziliyor. Konuşmaların bağlamı nedir bakılmıyor. Bu trajediye son vermenin zamanı gelmedi mi? Yaşama dair bin bir hayali olan gençlerin sırtına bu kadar ağır bir yükü yüklemek vicdansızlık değil mi? Siyaset neden yol yöntem bulamıyor? Çünkü siyaseti yargılıyorsunuz. Çözüm önerilerini, barış talebini yargılıyorsunuz. Böyle devam ettiği sürece; bu ülke sorunlarını çözemez. Gelinen noktada ekonomi iflas etti. İşin içinde küresel ekonomik dalgalanmalar var ama asıl olarak 12 yerleşim yeri yerle bir oldu. Bu bir ekonomik kayıp değil mi? Erdoğan, ‘bulunduğumuz coğrafyanın jeopolitik konumunun bedelini ödüyoruz’ diyor. Bu ülkenin kaynaklarını heba ettiler; en önemli kaynağı barışı ve huzuruydu.  İçeride huzurunu temin edemeyen hiçbir yer işini doğru düzgün yapamaz. Bu kadar çok düşmanın varsa ve sorunlarına çözüm bulamıyorsan herkes istediği gibi kullanır.

MİLİTARİZMİN ZİRVE OLDUĞU YERDE KADINA ŞİDDET ARTAR

Neden çözüm bulamıyorsun? Sen neden Kobanê’ye yardım etmedin?  Bu kadar afaki bir emperyalist yapılamaz. ‘Kürt petrolü kan kokuyor’ diye bir araştırma yapmıştım.  Evet, bu coğrafyanın kaynakları kan kokuyor. Biz neden sorunlarımızı çözemiyoruz,  biz neden yurttaşlarımızı insan yerine koymuyoruz. Kürde senin hakkın var, sen bu coğrafyanın kadim halklarından birisin diyemiyoruz. Bu soruya doğru cevap vermeyen, bir sorunu çözme şansı yoktur. Basınla kavgalı, siyasetçilerle kavgalı. Bizi terörist ilan ediyor. En büyük terörist demokratik siyasete iftirayı atan kişinin kendisidir. Bu ülkenin geleceğini ancak böyle torpilleyebilirsin. Dünyanın her yerinde savaş ayrıştırır, düşmanlık geliştirir. Barış ise halkları birbirine yaklaştırır. Tarihin her döneminde geçerli bir kuraldır bu. Bu ülkenin Cumhuriyet tarihini neden böyle heba ettiniz. Yetmedi mi? Geleceğimizi de mi karartacaksınız? Militarizmin zirve olduğu yerde, kadına şiddet artar. İnsan hakları ihlal edilir. Konuşarak çözemeyeceğimiz hiçbir şey yok. Öyle devasa bir sorunumuz yok. Yeter ki çözmek isteyelim, ben bugün iktidarda, bu kadar büyük laflar eden insanlarda bir çözüm iradesi ve aklı göremiyorum. Hepimizin üstünde durması gereken budur. Bu ülkeye hizmet etmenin en büyük yolu, barış, çözüm, diyalog sesini yükseltmektir. 64 yaşıma geldim, sürekli terörist lafını duyuyorum. Yazık değil mi bu ülkeye?

SAVAŞI ÇIKARAN ERKEKLER, BEDELLERİ ÖDEYEN KADINLAR

Dünyada savaşlar neden çıkıyor? Savaşın kararını verenler ve militarizmi yükseltenler erkeklerdir. Sorunları büyütmeye karar veren erkekler iken, en ağır bedelleri ödeyen kadınlardır. O yüzden dünyanın bir yerinde savaş varsa; kadınlar barış için mücadele eder. Barışın olmadığı bir yerde biz kadınlar güvende değiliz. Bizim bedenimizi koruma şansımız yok. Yaşam alanlarımızda yaşama şansımız olmuyor. Kobanê’de yaşananlar gibi. DAİŞ saldırılarında bir ay içerisinde 300 bin kişi Türkiye’ye geçti, çadırlarda kaldı. Bunların büyük bir kısmı kadın ve çocuk. Hepsinin tek isteği bir an önce bu çatışma bitsin ve evimize gidelim şeklindeydi. Savaş demek kadınların tüm haklarının askıya alınmasıdır. Biz Kobanê’nin o durumunu gördüğümüzde kimse dönmez diyorduk ama insanlar döndüler. Kimse mülteci olmak istemez. Kadınlar şunu çok iyi biliyorlar; savaş demek kadınların tüm haklarının askıya alınmasıdır.

ERKEKLER GAZZE SAVAŞINI RAKAMLARA İNDİRGEMİŞLER

Kadınlar bunu bildikleri için dünyanın her yerinde barış mücadelesi için en öndeler. Barış mücadelesi kadınların yaşam mücadelesidir. Şu anda erkekler Gazze’deki savaşı rakamlara indirgemişler. Oradaki insan, rakamları yarıştırarak mı siz siyaset yapıyorsunuz? kadınlar meseleye böyle bakmıyorlar. Orada o bombardıman altında yaşamını yitiren, yaralanan, çocuğuna bir parça yemek arayışına giden kadınların acısını yüreğimizde hissediyoruz. Ama sabah akşam Gazze’yi ağızlarına pelesenk edenler, kadınların feryatlarını duymuyorlar, kadınların yaşadıkları da çok da umurlarında değil. Şu anda Batı Şeria’da Filistinlilerin hakları varsa bu kadınların mücadelesi sonudur.

NE VATAN HAİNİYİZ NE TERÖRİSTİZ! BİZ KADINIZ KADIN

Dünyanın başka coğrafyalarında da savaşın yükseldiği yerlerde kadınlar ya terörist ya da vatan haini olarak ilan ediliyorlar. Kadınların tek bir derdi var; savaş bitsin, barış olsun, çözüm olsun, kimse ölmesin… Kadınlara karşı insanlık suçu işlenmesin. Kadınlar bunları söylüyor. Yugoslavya dağılırken kadınların ne yaşadığını biliyorsunuz. Bu etnik çatışmanın durması için ne mücadele verildiğini hiçbirimiz bilmiyoruz. Sırbistan'da Belgrat   Meydanı’nda toplanan kadınlar siyah giyinerek, savaşa tepkilerini ortaya koydular. Siyahi kadınlar, büyük kampanyalar yürüttüler.  Bizim ülkemizde ne oldu? ‘Bu savaşa ortak olmayacağım’ diyen akademisyenleri sürüm sürüm sürüklediler. Biz de yargılanıyoruz. ‘Barış olsun’ diyen ‘mücadele siyasetle olur. Bu ölümler dursun’ diyen Kürt olmayan kadınlar vatan haini ile suçlanıyorlar. Ne vatan hainiyiz ne teröristiz! Biz kadınız kadın. Onurlu bir barış istiyoruz ve erkeklerin çatışmasından bıktık. Yeter diyoruz. Kadınlar yüreklerinden gelen sesle dünyada olduğu gibi barış talebini yükselten en güçlü savunucularıdır. Siyasi görüşlerimiz farklı olabilir ama kadınlar olarak bir araya gelip savaşı durdurmak için elimizden geleni yaptık, yaparız.

BARIŞ ANNELERİ

Türkiye’deki kadınlar olarak, Kürt ya da Türk biz ne yaptık? 90’lı yıllardan bu yana kadınlar bir taraftan kadın olarak yaşadıkları sorunları aşmak için mücadele ederken, bir taraftan da Kürt olmaları nedeniyle yaşadıkları sorunları demokratik siyaset ile çözmeye çalıştılar. O günden bugüne kadınlar içerisinde sivil toplum örgütü olarak da örgütlenene barış anneleri hep ön saflarda yer alırlar. Bir tek sözleri vardı: ‘Benim yüreğim yandı, başka anaların yüreği yanmasın.’  Bütün partimizin kongrelerine, eylem ve etkinliklerine bakın. Barış anneleri başlarındaki beyaz tülbentleriyle oradaydılar. Bu biz bütün kadınlara barış konusunda mücadele etmemiz gerektiği konusunda bir semboldü. Onlar her gördükçe mücadele etmemiz gerektiğini, yüreğimizde hissettik.

KÜLTÜREL BİR KOD OLARAK LAÇİK

Kürt kadınlar açısından başka bir toplumsal kod vardı. Laçik denilir. Başındaki tülbendi yere atmak kültürel kodumuzdur. Bir yerde ne kadar çözülmesi zor bir konu olsa da, kavga esnasında bir kadın laçiki ortaya attığında o savaş, çatışma durur. Tarihsel olarak bununla ilgili inanılmaz destanlar, klamlar var. Onun için analar başlarına beyaz tülbent takıyorlardı. Bu tülbent yere atma geleneği ahlaki ve etik kuralları hatırlatmaktı. Kadın mücadelesi, işte bu kültürel kodlarla barış mücadelesini kendine şiar edindi. Barış için nöbetler yaptık, barış mitingleri organize ettik. Türkiye’nin dört bir yanından kadınlar olarak Ankara’ya gittik. Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin bir gereği olarak yaptık. Biz bu kadar çalışırken ‘savaşlar, çatışmalar milliyetçiliği körüklüyor. Biz kadınları birbirimizden ayırıyor’ diye verdik bu mücadeleyi. Bu topraklarda kadınların barış mücadelesi Yugoslavya’daki kadınların mücadelesinden daha az değildir.

SAYIN ÖCALAN İLE DEVLET ARASINDA GÖRÜŞME BAŞLAMIŞTI

PKK ve hükümet arasında bir görüşme başlamıştı. Sayın Öcalan ile devlet arasında görüşme başlamıştı. Barış ve demokrasi partisi de hükümetinde kabul ettiği bir demokratik kulvarda bu işi çözmek konusunda üzerimize düşeni yapmak için rol aldığımız bir süreçti. Bu süreçte kadınlar, kadın özgürlük mücadelesi adı altında bir araya gelip, çözüm sürecine dahil olmak için buna dahil oldu. Sorunlarımız nedir diye dahil olmak istedik. Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile nasıl olur diye üzerine binlerce toplantılar yaptık. Her yere gittik.  Bu çabalar sonucunda, Ceylan Bağrıyanık, İmralı’ya giden heyete dahil oldu. Akil insanlar kurulurken, daha fazla kadın olsun diye mücadele ettik. Bizim mücadelemiz sonucunda akil insanlar heyetine kadınlar dahil oldu. Şimdi bunların hepsini önümüze suç olarak getiriyorsunuz, bunlar suç değildir. Çözüm sürecini heba edenleri ben suçluyorum. Masayı devirenlerden davacıyım, Dolmabahçe Mutabakatı’nı bir gün önce açıklayıp sonra haberim yoktu diyenlerden davacıyım.

Sayın Öcalan ile ilgili ve 2012’deki açlık grevlerine dair yapılan bazı etkinliklere katıldığıma ilişkin birkaç iddia var. Öcalan’ın barış konusunda bir misyonu olduğunu, çözüm konusunda iradesi olduğunu sadece biz değil devlet de kabul ettiğini biz televizyondan duyduk. Çözüm konusunda, barış konusunda bir imkân var. Sayın Öcalan kendi rolünü böyle tarif etti. Sayın Öcalan’ın Suriye’den çıkarken yaptığı konuşmayı bugün bile hatırlıyorum. ‘Sorunu çözmek istediğim için Avrupa’ya gidiyorum’ dedi. ‘Ben bu toprakların insanıyım. Misyonum barıştır, bu konuda bir katkı istiyorsanız ben buradayım’ dedi. O gün bugündür barış için bir şeyler açıklıyor, katkı sunuyor. Devlet de bunu biliyor.

İMRALI’NIN KAPISINI AÇIN

Yok 15 Şubat’ta yürüyüşe katılmışım, yok Öcalan’ın doğum gününe dair Halfeti’de törene gitmişim. Ey hükümet, 2013’te şu anda Dış İşleri Bakanı olan Hakan Fidan, Sayın Öcalan’ın mektubunu getirdi. Sırrı Süreyya Önder de Diyarbakır’da okudu. Bunun adı suç uydurmaktır. Bunlar meşru, demokratik barış talepleridir. Şimdi yine İmralı’nın kapısı açılsın diye açlık grevleri var. 2012’de de bu toplumsal talep artmıştı. Sadullah Ergin beni aradı dedi ki ‘Öcalan’dan mektup geldi, kardeşine verdik. Şu açlık grevlerini bitirin.’ Dönemin içişleri bakanı. Barış mücadelesi siyasi atmosfere göre değişmez. Kadınlar için ilkesel bir konudur. Siyasi konjonktüre göre ‘canım istedi Kışanak’ı tutuklayacağım, kayyım atayacağım’. Olmaz! 2013’te hangi noktadaysam şimdi de aynı noktadayım.

BU SORUNUN İKİ BOYUTU VAR

 Bu sorunun iki boyutu var. Silahla çatışmayla ilgili olan birinci boyutunda Öcalan’ın akan kanı durdurma konusunda gücü olduğunu devlet de biliyor. Akan kanı durdurmak için İmralı’nın kapısını açın. Seçim zamanı oy kazanmak için aşındırmayın. Bu ülkenin evlatları için siyaseten konuşup çözebiliriz. Öcalan’ın çözüm konusunda politik program olarak da hükümetin önüne sunduğu programlar var. Deniliyor ki: ‘Suriye’de savaş çıktı da örgüt oradaki imkanları görünce süreci bozdu.’ Bunun konuşulacağı yer mahkeme salonu değildir. Bir komisyon kuralım, sivil toplumun önünde konuşalım.

KİM NEYİ NASIL YANLIŞ YAPTI?

Kim neyi nasıl yanlış yaptı? Bu yanlışları görür yeni bir çözüm ve  program koyarız. MİT arşivini açsın, belgelerini sunsun. İmralı’da ne konuşuldu? Kandil’de ne konuşuldu? Bizimle ne konuşuldu? Bütün arşiv orada. Ben ömrü okumakla, yazmakla geçmiş, mücadele etmekle geçmiş bir kadın olarak ‘Türkiye’deki Kürt sorunu çözülmeden Suriye’deki Kürt sorunu da çözülmez’ diyorum. Barış köprüsü kurabiliriz. Emperyalistler klasik sömürgeciliği bırakıp bu coğrafyadan çıkarken; Kürt sorununu parçalı haline getirip bu coğrafyada bizim başımıza bela olarak bıraktılar. Türkiye bu sorunu çözerse Irak’ta da Suriye’de de sorunlar çözülür. Buradaki sorunları çözemediğimiz için orayı da tehdit olarak algılıyoruz. Herkes bize imrensin, biz çözelim. Biz savaşı körükleyen değil, barışta emsal olan bir ülke olmalıyız. Bu ülkeyi kurtaracak olan şey barıştır, çözümdür. Bu ülkede bu sağlandığı zaman görün bakalım jeopolitik konum nasıl bir avantaja dönüşüyor. Yolumuz açık olsun, yolumuz barış olsun.”

Kışanak’ın savunması yarın saat 10.00’da devam edecek.

Diğer başlıklar

15:19 Ege'de orman yangınları YENİLENDİ
15:16 Şirnexliler bakanlık önünde: Baraj projeleri iptal edilsin
14:51 Özel: Akın Gürlek'le yarışan onunla birlikte hesap verir
14:50 DFG ve MKG’den Zeynep Durgut’a dayanışma ziyareti
14:22 Leman soruşturmasında 4 kişi hakkında tutuklama talebi
14:09 İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı işbirliğini askıya aldı
14:09 Gemlik'te 4.3 büyüklüğünde deprem
13:42 Çocuğu tecavüz davasında 'tutukluluğa devam' kararı
13:30 Amed Barosu’ndan Yargıtay’a Nevzat Bahtiyar başvurusu
13:27 Hastanede zihinsel engelli çocuğa tecavüz
12:57 Hedef gösterilen Leman'a mali soruşturma
12:53 İzmir'deki yangın kontrol altına alındı
12:52 Halide Türkoğlu Meclis’e yapılacak yürüyüşe çağrı yaptı
12:32 Avrupa’dan gelen heyet: Öcalan koşulsuz serbest bırakılmalı
12:26 Agirî İl Genel Meclisi kentteki usulsüzlükleri açıkladı
12:08 Ekoloji örgütleri Meclis kapısında: İşgal yasasını geri çektireceğiz
11:45 Tecavüze maruz kaldıktan sonra intihara sürüklenen çocuğun duruşmasına çağrı
11:21 Madımak Katliamı anması: Komisyon kurulup, özür dilenmeli
11:16 Trump’tan Gazze açıklaması: İsrail ateşkesin şartlarını kabul etti
11:15 İran’da Beluc kadınlara saldırı: 1 ölü, 11 yaralı
10:32 Madımak Katliamı 32. yılında: Adalet için yüzleşme gerekiyor
10:31 'İzBB'ye dönük operasyon Kent Uzlaşısı'na saldırıların devamıdır'
10:31 Öcalan'dan Avrupa heyetine mesaj
09:17 Antalya cezaevlerinde hasta tutsakların durumu ağırlaşıyor
09:16 Sekasur’da direniş sürüyor: Doğaya zararın telafisi olmaz
09:14 İktidarın hedefi bu kez kıyılar
09:13 Kadınlar sürece dair taleplerini Meclis'e iletecek
09:11 'Anız yangınları felakete yol açıyor'
09:11 Gergerlioğlu: Sürece soru işaretiyle yaklaşanlara el uzatılmalı
09:09 Mexmur'da ambargo: Hastaların tedavisi engelleniyor
09:08 İran'da Kürtlere baskı arttı: Özerklik talebi bastırılıyor
09:06 Erdîş festivaline katılan gençler: Kültürümüzü özgürce yaşamak istiyoruz
09:05 Gurbetelli Ersöz Kadın Gazetecilik Ödülleri: Mirası ilham oldu
09:05 Gimgim festivalinden: Özgür kadın özgür toplum demektir
09:04 Mutabakat sonrası Serêkaniyê, Girê Spî ve Efrîn'de son durum
09:03 Îdir Barosu Başkanı Tutulmaz: İktidar her adıma karşılık yasal adım atmalı
09:02 'Emekçiler sürecin öznesi olmalı'
09:00 02 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
08:17 ‘Madımak’ta adalet sağlanamadı’
01/07/2025
23:31 MİT Başkanı İbrahim Kalın Hewlêr'i ziyaret etti
23:23 'Jin, jiyan, azadî' diyen yönetmen yeniden gözaltında
23:07 Tetwan'da binler festival konserinde buluştu
22:48 Gözaltına alınan 23 öğretmen serbest bırakıldı
22:15 Amed, Agirî ve Êlih'te halk buluşmaları: Devlet şeffaf davranmalı, adım atmalı
21:43 Çiğdem Doğu: Kürt halkı kendi kendini yönetmeli
Ayten Dêrsim: Her mahallenin komünü olmalı
21:34 Emekçiler 'Kayıma karşı ne yapmalı' sorusunu tartıştı
20:52 Torun: Meclis sürecin yasal düzenlemelerini bir an önce hayata geçirsin
20:28 Mêrdîn'de Demokratik Toplum bulaşmalarının startı verildi
20:17 Cizîr’de kadın katliamlarına karşı yürüyüş
20:00 Hindistan'da fabrikada patlama: En az 36 işçi yaşamını yitirdi
19:55 Orman yangıları nedeniyle 50 binden fazla kişi tahliye edildi
19:41 Amed'de bir kadın katledildi
19:26 KESK İzmir Şubeler Platformu'ndan gözaltı protestosu
19:13 Bakırhan, Avrupa'dan gelen heyetle bir araya geldi
18:45 İHD: Yangına müdahaledeki gecikme yaşamı tehdit ediyor
18:29 Seferihisar'da yangın: Başkandan yardım çağrısı
18:12 Kayyım protestolarında 5 tahliye
17:53 Özel'den 'Leman' açıklaması: Saygısızlığa da linçe de izin vermem
17:35 Sekasur'da başlatılan çadır nöbeti devam ediyor
17:21 Öğretmenler yürüyüşünde 23 gözaltı
17:05 HDK'den Leman açıklaması: İfade özgürlüğünü savunacağız
16:49 Erdoğan: Mizah kisvesiyle yapılan açık bir kışkırtmadır
16:24 Reşat Aşan ilk duruşmada tahliye edildi
16:24 Petrolün içme suyuna karıştığı köyde inceleme yapıldı
16:23 İzmir’deki gözaltılara tepki
16:18 DEM Parti komisyon taslağını Kurtulmuş’a sundu
16:14 İzmir'de 10 bin hektar alan yandı
15:45 İran’da altı ayda 424 kişi idam edildi
15:21 DEM Parti’nin komisyon için sunacağı taslağın detayları
15:06 Beyoğlu’nda provakatif buluşma
15:01 İHD Ankara Gençlik Komisyonu kuruldu
14:47 CHP kurultayı davasında ‘görevsizlik’ kararı kaldırıldı
14:45 Tarım Orkam-Sen TİS taleplerini açıkladı
14:37 Emekliler TÜİK’e yürüdü: Artık yeter
14:33 Nimet Tanrıkulu’nun davası eksik hususlar gerekçesiyle ertelendi
14:20 Tülay Hatimoğulları’ndan TESK’e ziyaret
14:18 Avrupa’dan gelen heyetten DEM Parti'ye ziyaret
14:01 IFJ: Hong Kong’da basın özgürlüğündeki sorunlar sürüyor
13:54 Dumlu Cezaevi'ndeki tutsaklara soruşturma
13:52 Leman dergisine erişim engeli
13:48 Leman dergisi çalışanlarının emniyetteki ifadeleri tamamlandı
13:47 Gemlik’te 3.0 şiddetinde üçüncü deprem
13:41 Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde kritik hafta
13:24 İran: ABD güvence vermezse müzakere yok
13:21 İstanbul'un enflasyonu belli oldu
13:17 Erxenî’de şüpheli ölüm
13:11 Gemlik'te 4.2 büyüklüğünde deprem
13:08 İmamoğlu: Bu ülke kumpaslarla uyanmak zorunda değil
13:08 31 yılın ardından ‘Herne Pêş’ marşıyla karşılandı
13:06 DAD'tan Madımak açıklaması: Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun
12:50 Bakırhan: Komisyon kurulsun, demokratikleşme adımları atılsın
12:30 Avrupa’dan gelen heyetten Öcalan ile görüşmek için dilekçe
12:20 Bakan Yumaklı’dan yangınlara dair açıklama
12:04 Gemlik'te deprem
11:28 Bahçeli LeMan Dergisi’ni hedef aldı
11:19 Hatay’da yangın yayılıyor: 27 uçak, 105 helikopter nerede?
11:18 AB’nin dönem başkanlığı Danimarka'ya geçti
11:17 Elkê'de 3 bölgeye girişlere yasak
11:17 DEM Parti: Muhalefeti bastırmaya yönelik her yaklaşımın karşısındayız
10:58 Fotoğraf yarışmasında dereceye girenlerin ödülleri verilmedi
10:53 ABD, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı
10:52 Beyoğlu'nda gösteri ve yürüyüşler bir gün yasak
10:51 İstanbul'un 24 ilçesinde 8 saatlik elektrik kesintisi
10:49 Türkdoğan: Komisyon kurulursa siyasi ve hukuki zeminin önü açılacak
10:34 IHRNGO: Yeni yasa casusluk suçlamalarıyla idam riskini arttırıyor
10:13 Manisa'nın 3 ilçesinde orman yangını
09:40 İzmir'deki orman yangını 3'üncü gününde
09:25 Bayındır: Küresel gelişmeler Ulusal Kongre'yi zorunlu kılıyor
09:22 Gimgim’de kadınlar kültür, doğa ve özgürlük için buluştu
09:13 Feride Eralp: Kadınların özgür olduğu bir barış için çalışalım
09:12 Antakya'da yangın sürüyor
09:11 Tutsakların turşusuna 'stok' gerekçesiyle el konuldu
09:10 Hesandîn'de ÇED'siz faaliyet: Geri dönüşü zor tahribat uyarısı
09:08 Fatma Bostan Ünsal: Söylem dışında siyasi ve hukuki adımlar atılmalı
09:07 Riha'da çocuğa tecavüz davasının duruşması görülecek
09:06 Baro başkanları: TBB yasa izleme ve gözlem heyetleri kurmalı
09:05 Rozerin Çukur’un ailesinden AYM’ye tepki: Adaleti bulamadık
09:05 Seferi Yılmaz: Savaş rantçılarına karşı herkes barış için çalışmalı
09:02 Yazar Taç: Sürece sıkı sıkıya tutunalım
09:00 01 TEMMUZ 2025 GÜNDEMİ
07:45 İzmir'de CHP'lilere operasyon: Tunç Soyer gözaltına alındı
00:23 Tetwan festivali: Biz kadınlar sürece hazırız
30/06/2025
23:56 LeMan'ın Beyoğlu'ndaki binasına saldırı
23:43 LeMan: Sürülen lekeyi kabul etmiyoruz
23:23 Amed’de Demokatik Toplum Buluşmaları: Daha çok örgütlenmeliyiz
22:36 Agirî’de Demokratik Toplum Bulaşmaları sürüyor
22:29 Trump, Suriye'ye yaptırımların hafifletilmesine ilişkin kararname imzalayacak
22:23 Leman dergisine 'karikatür' soruşturması
22:18 Hasta tutsak Ayık için çağrı: Sağlık hakkına erişimi sağlansın
22:07 Kadın festivali Xecê ve Beser Şahin konseriyle sona erdi
21:39 ‘Nemrut Krater Gölü ve Kalderası tehdit altında’
21:36 Riha’da gerçekleştirilecek 250 halk buluşmasının startı verildi
21:31 Leyla Dolaş'ı katleden fail tutuklandı
21:26 Tülay Hatimoğulları'ndan Hatay'daki yangın için çağrı: Halk, kaderine terk edilmesin
21:16 Kadınlar uyuşturucuya karşı yürüdü
21:10 Aydın ve sanatçılar barışı konuştu: Herkes süreci sahiplenmeli
20:50 Erdoğan: Son hadiseler sürecin stratejik bir adım olduğunu teyit etmiştir
20:17 Antakya'da yangın sürüyor: 500 kişi tahliye edildi
19:53 Colemêrg'te 4.4 büyüklüğünde deprem
19:33 Mêrdîn'de Zeynep Kınacı ve Sema Yüce anması
19:00 DEM Parti Amed Gençlik Meclisi'nden çalıştaya davet
18:56 Barış Anneleri’nden TUAY-DER’e ziyaret: Barışa çok yakınız
18:51 Petrol içme suyuna karıştı, kadınlar valiliğin önünde toplandı
18:30 İstanbul'da 3 kişi tutuklandı
17:57 AFAD: Yangın mağdurlarına 162 bin lira destek verilecek
17:36 İstanbul için kuvvetli rüzgar uyarısı
17:32 Türk-İş: Açlık sınırı 26 bin 115 lira
17:29 Şirnex’te 'İklim ve Kıyı Kanunu’na tepki
17:07 Almanya'da enflasyon yüzde 2'ye düştü
16:32 Amed Ekoloji Meclisi'nden bildirge: Komünlerle doğayı savunalım