Kışanak: Bugün susarsak yarın konuşacak zemin olmayacak

img
ANKARA - Kobanê Davası'nda beyanlarına devam eden Gültan Kışanak, "Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı" dedi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla sürüyor. 
 
Sincan Cezaevi'nde bulunan tutsaklar, Sebahat Tuncel, Nazmi Gür ve Bülent Parmaksız duruşma salonunda hazır bulunurken, siyasetçilerin bir kısmı ise Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, duruşmaya Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, Kandıra Cezaevi’nde bulunan Gültan Kışanak da SEGBiS ile bağlandı. Duruşmayı, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları ve çok sayıda kişi izledi. 
 
Duruşma, Kışanak’ın savunması ile başladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) önemli bir demokrasi gereğini yerine getirerek ön seçimi girdiğini belirterek sözlerine başlayan Kışanak, yerel seçimlerin kumpas davalarının açığa çıkma seçimleri olacağını ve halkın görevini yerine getireceğini kaydetti. 
 
Halkın Kobanê Kumpas Davası’nı kabul etmediğini ve sonradan yapılan tüm seçimlerde iradesini ortaya koyduğunu belirten Kışanak, “Sizin vereceğiniz karar itibariyle, dikkate almanız gereken bir husus. Senelerdir yargı denilen mekanizma karşısında siyasi rakiplerimizle mücadele ediyoruz. Onların yalanlarını ifşa ediyoruz, halkımız bunu bildiği için seçimlerde siyasi iradesini ortaya koyuyor. Sizin de yargı olarak, bu kararın altında imzanız olacak ve tarih sizi bu imzalar nedeniyle yargılayacak. Halkın iradesine darbe yapanların mı yanında duracaksınız, yoksa ‘darbe yapamazsınız’ diyenlerin mi yanında duracaksınız?” diye sordu. 
 
TUTUKLANDIKTAN 11 GÜN SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI 
 
Kışanak dava kapsamında yargılananlara yöneltilen suçlamalara değinerek, “Bu dava siyasi bir davadır, bu davada bana ve diğer arkadaşlarımıza suçlama konusu olarak yöneltilen tüm iddialar siyasi faaliyetler, basın açıklaması, miting konuşmaları, demeçlerdir. Kamuoyu bunu açık bilsin, kendi siyasi düşüncelerimiz ve siyasi faaliyetlerimiz dışında suçlama konusu yoktur. Bu dava kumpas davasıdır, 2016’da tutuklanmam ve DBB’ye el koymaya gerekçe gösterilen soruşturmanın hepsi kumpastır. Malatya’ya gelen yanıtlarda; ‘elimizde CD yok, Meclis'e fezleke gönderilmemiş’ denildi. Belediyeyi ele geçirmek için bir kumpas düzenlendi. Benim için birinci kumpas budur, Ankara’da Numan diye bir adam gelip çöplükten bulduğu belgeleri savcılığa vermiş. Ben tutuklandıktan 11 gün sonra iddianame çıktı. Ben tutuklanıncaya kadar Numan tüm süreçleri takip etti, beni uçağa bindirdi, Kocaeli’ne gönderdi. Özel bir kumpas vardı, bu iktidar DBB’ye el koymak istiyordu. Hangi savcı 11 gün sonra iddianame hazırlar? O iddianamedeki iddiaların tek bir belgesi yok, darbecilerin kurduğu yalana dayalı polis tutanaklarıdır” dedi. 
 
DEMOKRATİK SİYASETE KUMPAS KURDUNUZ 
 
Kışanak, sözlerine şöyle devam etti: “İkinci kumpası da burada yaptınız. Kobanê Kumpas Davası’na beni eklemek için burada tuttunuz. Ahmet Altun, teşhisçilerin altına imza attı ve beni bu kumpasa ekledi. Kobanê Kumpas Davası’ndaki iddianamenin benimle ilgili her bir bölümü emniyetin araştırma tutanağıdır. İftiracıların beyanlarından tutuklandım. Beni 3 yıl tuttuktan sonra utanmadan, iftiracıların beyanlarını tutuklanmamdan önce aldığınızı söylediniz. Ben vekil seçilmeden, 2007 yılında kumpasçılar devreye girmiş, uyduruk bir soruşturma dosyası yapıldı. O dosyayla ilgimiz olmamasına rağmen, DTP milletvekilleri teknik takibe alındı ve kumpasa başladılar. Dava dosyasında, hiçbirimiz hakkında fiziki, teknik ve ortam takip kararı yok. Kumpasçıların verdiği kararı bahane ederek, bizi dinlemişler. Dertleri, demokratik siyasetin önünü kesmek, diğerleri kılıftı. Kürt sorununun, barış yoluyla, Meclis yoluyla çözülmesine karşı bize kumpas kurdular. Derin mafya ile iş kuranlara söylüyorum; demokratik siyasete kumpas kurdunuz. Soruşturma savcısı çok açık bir şekilde; ‘Dava dosyası bin küsür klasörden oluşuyor, bazı belgeler yok, onlar arayıp bulsun ben bulamam’ diyor. Sen bulamıyorsan ben nereden bulacağım, böyle bir savcı ve yargılama olabilir mi? 
 
HUKUK DEVLETİ DEĞİL, POLİS DEVLETİ 
 
Savcı, ‘aksi ispatlanmadığı sürece polis tutanakları delil niteliğindedir’ diyor. Yargılanan kişiye ‘suçsuzluğunu ispatla’ denilebilir mi? ‘Sen cadısın, cadı olmadığını ispatla’ diyorlar, suya atıyorlar dibe batarsa cadı değil, suyun üstünde kalırsa ‘cadısın’ diyorlar, hiçbir kurtulma şansın yok. ‘Ben seni suçluyorum, git ispatla’ diyor, bunun adına yargılama, adalet denilemez. Hiçbir hukuk devletinde savcı ismini kullanan kişi bunu yapamaz. Karşı karşıya kaldığımız dosya bir savcının yazdığı iddianame değil, polislerin, kumpasçıların tuttuğu belgelerden ibaret bir çöplük. Beni kumpas davasına dahil etmek için Ahmet Altun’a ne gerek var, polis tutanak tutmuş, böyle bir mantığın olduğu yerde hukuk devleti yoktur, polis devleti vardır. Hukuk devletinin köküne kibrit suyu damlatıyorsunuz. 
 
DARBECİLERİN MİRASINA SAHİP ÇIKIYORSUNUZ 
 
Bizi, beğenmediğimiz anayasayı savunmak zorunda bırakıyorsunuz. ‘Sahte delil üretilmedi’ diyorsunuz, size onlarca sahte delil sayarım. Benim bu davada tutuklanmama gerekçe yapılan gizli ve açık tanıkların kumpas olduğu, dava dosyasındaki tarihlerin yanlış olduğu ortada. CD’si bilirkişiye giden üç şey var, bunlar polis tutanağının nasıl sahte olduğunu gösteriyor. 6-7 yıldır yargılandığımız sürece hepimiz ‘bunların altında FETÖ'cü mü var bir araştırın’ diyoruz, bunu da araştırmıyorsunuz.  Bu, 15 Temmuz darbe girişiminin devam ettiğinin göstergesidir. O darbe girişinin asıl muradı, bu ülkede Kürt sorununu çatışma içinde bırakıp, ekmeklerine yağ sürmek. Darbe başarılı olmuş, kimse demesin darbeyi başarısız kıldık diye. Hendek dediğiniz süreçteki komutanların hepsi darbeci çıktı, bu kumpas belgelerini toplayanlar darbeci çıktı. Darbecilerin mirasına sahip çıkıyorsanız, söyleyin. Bizlere burada hukuka uygun bir yargılama yapılıyormuş gibi kimse konuşmasın, biz hakikati biliyoruz. Hakikati anlatmaya devam edeceğiz. 
 
EKONOMİ ÇÖKTÜ, SAVAŞ VAR, ÇATIŞMA VAR
 
7 yılı aşkın bir zamandır siyasi kumpaslarla cezaevlerinde tutuluyoruz, peki dışarıda ne oldu?  Ekonomi çöktü, savaş, çatışma var, ülkenin komşuları ile ilgisi kalmadı, anayasa çöktü. Şu anda Yargıtay’ın Can Atalay üzerinden Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yürüttüğü kavga ülkede, anayasal hukuk sistemine son verme girişimleri noktasına geldi. AYM’de bizimle ilgili bekleyen kararlar var ama siyasi baskılardan kaynaklı kararlar verilmiyor. 
 
2018’den beri uzun tutukluluk ile ilgili başvurular var. 6 yıldır orada bekliyor. Cevap veremiyor, niye veremiyor? Diyecekler ki, ‘sen teröristleri korudun’ Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı var uygulamıyorlar, çünkü tehdit altındalar. Anayasal rejim çökmüş durumda. Artık bizim AYM’ye ihtiyacımız var mı, yok mu? Bunun son noktası, bizim anayasaya ihtiyacımız var mı, yok mu? tartışmasına geldi. 
 
Demokrasi denilen şey denetlenme mekanizmasına bağlıdır, denetleme mekanizması sadece yargı, yasama faaliyetleri içerisinde değildir. Eleştiri, protesto hakkı olmadan, özgür tartışma hakkı olmadan, kadınların, gençlerin, işçilerin eleştirme hakkı olmadan bir ülkede demokrasi rayına oturtulamaz. Anayasal rejimlere ‘hukuk devleti’ diyebilmek için düşünce ve ifade özgürlüğü olmalı. Protesto hakkı, örgütlenme hakkı, basın özgürlüğü, sokağa çıkma, STK’nin örgütleme özgürlüğü olmadan bir rejime ‘demokratik’ denilmez. Bunun doğru işleyebilmesi için demokratik toplum düzeninin inşa edilmesi lazım. 
 
BUNUN NERESİ DEMOKRATİK REJİM? 
 
Türkiye’de demokratik toplum düzeni diye bir şey kalmadı. Darbe girişimi bahane edilerek, STK’ler kapatıldı, grevleri yasaklandı. Bir basın açıklaması yapılamıyor, Türkiye’nin üçüncü büyük partisin binası önünde bile basın açıklaması yaptırılmıyor. 2016’dan bu yana darbe yapıp bizi içeri koydular ya, örgütlenme hakkı ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırdılar. Bunun adı otoriter rejimdir. Bugün yaşadığımız krizlerin temelinde bunlar vardır, bunlar kapsamında faaliyet yürüttüğümüz için yargılanıyoruz. Kadın meclislerimizin toplantıları, kadın kurumları, kadın platformları ile yaptığımız görüşmeler suç sayıldı. Kadınlar sokağa çıkmadan dertlerini nasıl anlatacak? Bütün karar verici mekanizmalara erkekler yığılmış, kadınların sesini kısacaksın, kadın kurumlarını kapatacaksın, faaliyetlerini suç sayacaksın, peki kadınlar nasıl sesini duyuracak? Bunun neresi demokratik rejim? 
 
CEZAEVİNDEYİZ DİYE SUSMAYACAĞIZ 
 
Bu ülkede parayı, sermayeyi erkekler kontrol ediyor. Kadın hukuksuzluğa uğradığında ne yapacak? Örgütlenecekler, dernek kuracaklar, konuşacaklar, sokağa çıkacaklar, şiddete dur diyecekler. Bunu deme hakları yoksa, demokrasi yok demek. Kayyımların yaptığı ilk iş kadın kurumlarını kapatmak oldu. TRT 6’de kadınlara dönük programda kadınlara yemek yaptırıyorlar. Kadınlar zaten bunu evde yapıyor, bu mu kadınların geliştirilmesi. Buna itiraz ediyoruz, ben kendimi temsil edeceğim, kendi sözümü kuracağım, programımı yapacağım, buna engel olamazsınız. En fazla bizi cezaevine koyarsınız ama sözümüz sokaklarda olmaya devam edecek. Kadınları kutluyorum, bu rejime karşı seslerini kısmadılar, bizler de kısmadık, cezaevindeyiz diye susmayacağız. 
 
SEN KİMSİN BUNU YAZIYORSUN!
 
Partimizin bütün faaliyetleri suç, ‘terör faaliyetleri’ diyorlar. Sen kimsin bunu yazıyorsun? Haddini bileceksin. Demokratik siyasete yapılan bu darbenin geldiği son nokta, toplumu biat ettirmeye zorlamak, örgütlenme mekanizmalarını dağıtmak, ifade özgürlüğünü yerle bir etmek, basın özgürlüğüne el fatiha. Televizyonlardaki haberlerin vahameti ortada. Bir gazeteci, konuğu komutan bile olsa ona ‘Sayın komutan’ der ‘komutanım’ demez. Haberci kılığına girenler dışarıda, gerçeği söyleyenler içeride. Buna da demokrasi denilecek. Bu demokrasi değildir, biz bu ülkede demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz, örgütleneceğiz, kadın meclislerimizi, platformlarımızı kuracağız.  Bir araya geleceğiz, yürüyeceğiz, korkmayacağız, bir korku imparatorluğu yarattılar ama bu korkunun üstesinden geleceğiz, yıkıp atacağız. 
 
SUSARSAK, YARIN KONUŞACAK BİR ZEMİN OLMAYACAK
 
Bizim düşünce ve ifade özgürlüğümüzü elimizden alamazsınız, bunu suç gibi gösteremezsiniz. İktidar gibi düşünmediğimiz için bizi yargılayamazsınız. Bu korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Bunu yenmenin tek yolu; cesur olmak ve bu despotluğa karşı çıkmak. Karşı çıkmayan toplumlarda ne oluyor? Almanya'da Hitler öncesinde önemli bir hukuk tartışması başlıyor. Schimmel, Hitlere yakın ve diyor ki; ‘Seçimde en fazla oy alan kimse, onun söylediği yasadır. Şu anda Türkiye’de kurulmak istenilen rejim bu. Kaiser de diyor ki; Çoğunluk öyle diyebilir ama halka da kulak vermek gerekiyor.' Anayasal rejim tartışması budur. Sonunda Keser’in yanında yüksek sesle itiraz edilmediği için Şimil’in dediği oluyor ve Hitler Almanya’nın başına bela oluyor. Türkiye’de yürütülen Anayasa ve AYM arasındaki durum tam da budur. Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı, özgürlüklere sahip çıkma zamanı. Yarın çok geç olabilir, ne yapacaksak bugün yapalım. Doğruyu örgütlenmeliyiz, demokratik haklarımızı yeniden kazanmalıyız. 
 
KÜRT VE KURDİSTAN GERÇEKLİĞİ VAR 
 
Savcı mütalaada, ‘etnik terör’ diye bir tanım yapmış, ‘etnik terörün iki nedeni vardır’ demiş. Türkiye açısından, bizler açısından, Kürtler açısından bunun doğru olup olmadığına savcı mı karar veriyor.  Savcı, Kürt tarihinin evveliyatının olmadığını, birilerinin bunu bahane ettiğini söylüyor. Bu mütalaayı yazan, bu yargılamayı sürdürenler şunu kabul ediyor; ‘PKK bir neden değil, bir sonuç.’ Kürtlerin bir dili var Kürtçe, coğrafyası var, adı Kurdistan. Kürt ve Kurdistan gerçekliği var. Kütler, bu toprakların kadim bir halkıdır. Kürtlerin anadilini, kimliğini kullanmadığı bir gerçek. Daha oturduğunuz yerin ilerisinde Meclis'te sabah akşam Kurdistan ve Kürtçe sorunları konuşuluyor.  Geçen gün Diyarbakır Milletvekilimiz Mehmet Kamaç, ‘Ben burada Türkçe konuşuyorum ama annem anlamıyor’ diyor. Bir seçilmiş vekil, Meclis'e gitmiş ama konuştuklarını annesi anlamıyor. Bu sizin için sorun değil mi? Siz kendinizi Kürtlerin yerine koyun, parlamentoya gitmişsiniz ama anneniz, eşiniz, kardeşiniz, köylünüz sizi anlamıyor. Çünkü o dili bilmiyor, bunun adı haksızlık değil mi? O yüzden bunlar sözde nedenler değil, gerçek nedenlerdir. Kürt halkının varlığının olduğu, Kurdistan diye bir coğrafyanın olduğu, Kürtlerin bu coğrafyada yaşadığı kadim bir halk olduğu ve bu ülkedeki sistemin onları yeterince kapsamadığı, anadillerinde hakları olmadığı bir vaka ve hakikattir. 
 
KÜRT HAKİKATİNE SAYGI DUYUN 
 
Senelerdir söylediğimiz şey, nedenleri ortadan kaldırmamız lazım. Demokratik siyasetin işi de bu nedenleri ortadan kaldırmak. Birileri bunların ortadan kaldırılmasını istemiyor, bizlerin önünün kesilmesinin nedeni de budur. Bizleri cezaevinde tutup, rantı cebe indirmek istiyorlar. Bırakmıyorlar ki nedenleri konuşalım, sürekli sonuç üzerinden konuşuyorlar. Diyarbakır’da benim karşımda aday olanlar, televizyonları gezip 'özerkliği bunlar getiremez, biz getirebiliriz' dediler. Bunların gerçekliği bu, halkın gerçekliğini görmediler. Demokratik siyasetin önünü kapatarak, bu sorunların hiçbiri çözülemez. Ben burada siyasi görüşlerimi savunuyorum, erdemli bir kadın olarak gerçekte ne düşünüyorsam bunu savunuyorum. Kumpas davasıyla tertiplediğiniz kağıtları kabul ettiğim anlamına gelmiyor, bunu sakın düşünmeyin. Kumpas delilerinizi kabul ettiğim anlamına gelmez. ‘Demokratik siyasetin önü kapandıysa ülkenin başı belada’ bu nasıl suç oluyor, ülkenin başı belada değil mi? O zaman neden bu durumdayız? 34 yıldır demokratik siyasete ısrar eden bir Kürt hakikati var, buna saygı gösterin. Bütün engellemelere, saldırılara, cezalara, tutuklamalara, kayyım atamalara rağmen demokratik siyasette ısrar eden bir Kürt gerçekliği var, buna saygı duyun, bunu suç olarak gösteremezsiniz. Bu bir tehdit değil, bir şanstır. Bu şansı değerlendirmek gerekiyor, bu ısrara saygı duymak gerekiyor. 
 
ERDOĞAN CHP’Yİ SUÇLUYORDU, ŞİMDİ KENDİSİ YAPIYOR 
 
‘Bu ülkede dağı kaç kere boşalttık yine doldu’ diyen bir genelkurmay var. Defalarca komutanlar şunu söylemişti; ‘Bize diyorsunuz git, savaş, vur, bitir. Yapıyoruz ama siyaseten neden çözmüyorsunuz?’ diyor. En radikal olanları bile, ‘Kürt sorunu silahla çözülemez, siyasi çözün’ diye defalarca demeç vermiştir. 'Kimyasal silah kullanın, ot üstünde ot bırakmayın' diyen Doğan Güreş bile 'bunun siyasi boyutlarına bakın' demiştir. 
 
Çözüm sürecinde parlamentoda kurduğumuz komisyonda, tüm boyutları konuşuldu, tartışıldı ama bu bir tercih. Bu hakikatleri yokmuş gibi göstermek, ‘terörist’ olarak göstermek bir tercihti. Türkiye’de siyaset kemiksizdir, dün söylediklerini bugün unutuyorlar. 2011’de Erdoğan, Dersim’de yaşananlarla ilgili özür diledi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da özür dilemesini istedi. Yedi önemli belge açıkladı. 
 
Erdoğan, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırarak, siyasi rant devşirmek istedi. Sözünü söyleyip, CHP’ye karşı ‘Kürtlere bu zulmü yaptın’ diyen Erdoğan, aynı zulmü yazıyor. Yarın bir gün biri çıkıp sana bunları diyecek, neden bunu düşünmüyorsun? Biz bunları söylesek bugün ne olurdu? Bizler bir inanç liderini Seyid Rıza’yı andığımız için suçlanıyoruz ama Erdoğan, 2011 yılında bunları konuştu. Türkiye’de siyaset kemiksiz deyince bunu söylüyoruz. Kürt sorunun siyaset malzemesi yapa yapa büyüttüler. Bugün Erdoğan adına kim özür dileyecek? 
 
10 MADDEDE ÇÖZÜMÜ ORTAYA KOYARIZ 
 
Çöktürme planı ortaya çıkacak, demokratik siyasetin adım adım ne hale getirildiği ortaya çıkacak. Biz diyoruz ki bir yerden başlayalım. Barışı inşa etmek bir süreçtir. Hemen olacak bir şey değildir ama bir yerden başlayalım. O başlayacak yerde demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak ve kumpas davalarını kaldırmaktır. Çözemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur yeter ki, samimi olalım. 10 maddede Kürt sorununun nasıl çözüleceğini ortaya koyarız ve ortada bir irade var. 2015’te öz yönetim sürecinde hepimiz çaba gösterdik, o sorunu çözmek isteseydiler bu sorun böyle devam etmezdi. Füzeleri olan insanlar yoktu orada, siyaset ağırlığını koysaydı, iktidar bizimle görüşmelere gelseydi bu durumu bitirebilirdik.  Bu kentlerimizin yıkılmasına gerek yoktu. Komutanların darbeci olmaları tesadüf değildir.  Bilerek ve isteyerek olayları büyüttüler. Biz iktidarı ve muhalefeti ile sağlam yerde dursaydık ama yapamadık. Hükümetin ‘çözmek istiyorum’ söylemine inandığımız için yargılanıyoruz, milletvekilliğinin dokunulmazlığı Kürt halkını korumuyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de bizi korumuyor. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? ‘Vatandaşı değilsiniz, örgütlenme hakkınız yok, belediye başkanı olma, milletvekili olma hakkınız yok’ deyin.”
 
Duruşmaya ara verildi. 

Diğer başlıklar

19:08 'Kobanê Davası kararından dönülsün' çağrısı
18:57 Uçar: Kürt halkının en büyük dokunulmazlığı direnişidir
18:35 Mêrdîn’de bir korucu öldürülmüş halde bulundu
17:33 Gazeteci Aslan’a ayakta sayım işkencesinin nedeni Türk bayrağıymış!
17:19 ‘Dilin özgürlüğü yetmez, halkın ve toprakların da özgürleşmesi lazım’
17:00 3 kentte Kobanê Davası protestosu
16:55 Elbak’ta askeri araç devrildi
16:14 Curnê Reş'te mahalle mahalle seçim çalışması
16:12 AKP'li Özcan'ın koruması: Belediye aracında esrar taşıttı
15:38 Afganistan'da sel: En az 50 ölü
15:05 30 yılın ardından memleketinde çiçeklerle karşılandı
14:53 65 yaş üstü hasta tutsakların sağlık sorunlarını sıraladılar
13:56 'Dörtler' anıldı
13:52 KHK açıklamasında Wan'daki tutuklamaya tepki
13:46 Wan'da Kürt Dil Sempozyumu: Bir dili öldürmek jenosittir
13:41 AKP’nin tarımdaki ‘başarı’ hikayesi: 700 milyar borç
13:37 Şirnex ve Hatay’da Kobanê Davası protestosu
13:31 31 yıllık tutsağın tahliyesine dördüncü engel
13:23 Kayıp yakınlarından birçok kentte eylem: Failleri yargılayın
13:03 Cumartesi Anneleri Örhan ailesinin akıbetini sordu
12:30 Tokat’ta tutsaklara hücre cezası
11:30 Şehba’ya saldırılarda 2 çocuk yaralandı
10:29 Efrîn’de 6 yılda 10 bin kişi kaçırıldı
10:13 Kobanê Davası: Karara karşı omuz omuza mücadele verilmeli
09:46 İstiklal Mahkemeleri'nden Kobanê Davası'na değişen bir şey yok
09:32 Mêrdîn Kitap Festivali: İlgi yoğun, yayıncılar memnun
09:23 Alıkonulan Ahmet'ten 207 gündür haber yok
09:22 Tutsakların ‘özgürlük’ eylemi sürüyor
09:16 Çiftyürek: 'Kalkınma Yolu Projesi' ile Kürt kazanımları hedefleniyor
09:13 Çıraklık merkezlerinden MESEM’e çocuk emeği sömürüsü
09:06 Nas: Ülke geleceği açısından umut kırıcı bir karar
09:03 'Güvenlik' arıcılığı bitme noktasına getirdi
09:02 Ünsal: DAİŞ’in intikamı alınmak isteniyorsa boşa bir çaba
09:01 Penseli işkence iddianamede yer almadı
09:00 18 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
07:49 3 kentte 18 tutuklama
17/05/2024
23:24 Köln'de Kobanê Davası tutsaklarıyla dayanışma mitingi
21:20 30 yıllık tutsak İlhan tahliye edildi
21:06 Gök ve Dinç’in davasında karar çıkmadı
20:06 Kobanê’den mesaj: Kobanê Davası tutukluları onurumuzdur
19:34 Savcılıktan Kobanê Davası'ndaki beraat ve tahliyelere itiraz
17:57 ‘Emine Şenyaşar yargılanıyor, katliamı yapanlar yargılanmıyor’
17:40 Mêrdin Kitap Festivali’nde Aram Yayınevi’ne yoğun ilgi
17:16 Antalya ve Hatay’da 9 kişi serbest bırakıldı
17:02 Dêrsim’de halk konserine valilik yasağı
16:28 Hemşire Bilgin şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
16:04 Colemêrg’te 6 kişi daha tutuklandı
16:01 Dokuz Eylül Üniversitesi'nde 8 ayda 3 kez yemek ücretine zam
15:59 3 kentte 'Tecride son ver' eylemi
15:57 Bakanlıktan Karaburun'da 41 yeni RES onayı
15:52 Belediyeye gelen para maaşlara yetmedi
15:42 Curnê Reş’te 12 mahallede seçim çalışması: Yüksek farkla kazanacağız
15:32 Çorum'da iki kadın katledildi
14:24 Şehba’nın Til Mediq köyüne saldırı
14:20 Kışanak Amed'te: Kobanê vicdan meselesiydi, vicdan kazanacak
14:16 Birçok kentte Kobanê Davası protestosu
14:13 Sêrt kayyımın tahsis ve devir işlemleri iptal edildi
14:06 Wan sokakları: Kararı mahkeme değil, iktidar verdi
13:56 Adalet Bakanı Tunç'tan Kobanê Davası açıklaması
13:55 Ege cezaevlerinde 1 yılda 934 hak ihlali
13:43 'Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulsun' talebi
13:34 30 yıllık tutsağın tahliyesi ikinci kez engellendi
13:29 Curnê Reş seçmenlerine mektup: 2 Haziran'da zafer halayına duralım
13:27 Mêrdîn 1’inci Kitap Festivali başladı
13:07 Hukukçular: Düzmece yargılamayla verilen cezaları tanımıyoruz
12:00 İmralı için ailelerden görüşme başvurusu
11:52 Kobanê Davası dünya basınında
11:26 İfadeye çağrılan Akıl ve Çağlı gözaltına alındı
11:14 Erdoğan'ın affettiği Çetin Doğan tahliye edildi
11:06 DEM Parti 3 kentte Kobanê Davası kararlarını protesto edecek
11:05 TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı
11:00 2 kişiyi öldüren AKP’linin babasına Erdoğan affı!
10:47 Yüksekdağ'dan ilk mesaj: Kimsenin yüzü düşmesin, diz çöktüremediler
10:32 Kobanê Davası avukatı Aydın: Börü'nün ölümü algı için kullanıldı
10:06 Wan'da 21 kişi tutuklandı
09:51 Hukukçular: İktidar yargıyı suç aleti olarak kullandı
09:44 Müfredat tepkisi: Çocuklarımız AKP’nin şekillendirici hamuru değil!
09:26 Eren Keskin: Bu intikamcı bir karardır
09:11 Alıkonulan Ahmet'ten 206 gündür haber yok
09:10 Tutsaklar telefon ve aile görüşlerine çıkmıyor
09:08 Çocuk emeği üzerinden milyonlarca liralık ciro
09:06 Şüpheli şekilde ölü bulunan Koç’un babası: Kızım öldürüldü
09:04 Çakmak: İmralı’ya gitmek için yeni bir başvuru yapacağız
09:03 Barış Anneleri 'özgürlük' talebinde kararlı
09:00 17 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:50 Kobanê Davası'nda hangi siyasetçiye kaç yıl ceza verildi?
08:07 Erdoğan'dan 28 Şubat hükümlülerine af
01:18 15 barodan Kobanê Davası açıklaması
01:10 Tuncel: Cezaevlerinde İmralı tecridine karşı verilen mücadeleyi anlamlandıralım
01:03 Amor ve Sjöstedt’den Kobanê Davası kararına tepki
16/05/2024
23:19 Tahliye edilen siyasetçi kadınlar: Mücadele sürecek
22:48 Êlih ve Wan’da Kürt Dili Bayramı etkinlikleri
22:33 Amed ve Adana’da yürüyüş
22:19 Bedlîs’te 6 kişi tutuklandı
21:40 Tahliye olan Kışanak: Barışa ihtiyacımız var
21:16 Korucu saldırısında 6 yurttaş yaralandı
21:00 Hüseyin Deniz Öykü Yarışması Ödülleri sahiplerini buldu
20:28 Kobanê Davası kararına karşı ortak mücadele çağrısı
19:46 Kobanê Davası kararına tepki yağdı
19:36 Avrupa Parlamentosu Sol Grubu: Türkiye’de IŞİD karşıtı protestolar suç sayılıyor
19:28 Emine Şenyaşar’ı takip eden basın ve danışmana polis engeli
19:09 Birçok kentte Kobanê Davası protestosu: Boyun eğmeyeceğiz
17:52 Peri’de seçim çalışmalarının startı verildi
17:43 Demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler anıldı
17:27 Hatimoğulları: Cuntaya rahmet okutacak bir karar
Bakırhan: Cezaları tanımıyoruz
17:18 MUÇEP : ÇED raporları kopyala-yapıştır hazırlanıyor
17:04 TJA: Kobanê Davası kararını tanımıyoruz
16:55 Önder’den Kobanê kararı yorumu: AKP’nin ilerideki yargılanmasının ön iddianamesidir
16:49 Meclis'te Kobanê Davası protestosu
16:44 Ahmet Türk'ten ilk açıklama: Mücadele etmeye devam edeceğiz
16:26 DEM Parti Kobanê Davası ardından olağanüstü toplanıyor
16:08 DEM Parti’den Kobanê kararına ilk tepki: Kumpaslarınızı çökerteceğiz
16:02 Seçim çalışmaları 3 koldan sürüyor: Curnê Reş bizim
15:31 Karar duruşmasını takip eden siyasetçiler: Kobanê Devrimi mahkum edilmek isteniyor
15:16 Kobanê Davası'nda siyasetçilere ceza yağdı
15:01 Dêrsim'deki maden projelerine karşı 'ortak mücadele' çağrısı
14:49 BES: 'Kamuda tasarruf' paketiyle fatura halka kesildi
14:48 Eylemcinin listesinde adı bulunduğu iddia edilen gazeteciler ifade verdi
14:47 Wan’daki gözaltı ve tutuklamalara tepki: İntikam operasyonu
14:22 Yemek ücretleri ödenmeyen memurlardan yemekli protesto
14:14 Tehdit alan kadın şikayetine rağmen korunmadı
13:55 Kobanê Davası için çağrı: Ülkenin geleceği karanlıklara teslim edilmemelidir
13:36 30 yıllık tutsak Yavuz tahliye oldu
12:34 Cannes Film Festivali sinema emekçilerinin eylemiyle başladı
12:24 Tutsak kadınlar: Öcalan’ın özgürlük koşullarının sağlanması için duruşmaya katılmıyoruz
12:08 TFF kadın hakemi hamile olduğu için FIFA listesinden çıkardı
11:49 Kobanê Davası: Duruşmaya ara verildi
11:32 Asrın Hukuk Bürosu’ndan İmralı’ya gitmek için başvuru
11:30 İran'da 2 tutsak kadın açlık grevine başladı
11:19 Kobanê Davası'nda karar duruşması başladı
10:25 Bakırhan: Ders alınıp alınmadığını göreceğiz
Hatimoğulları: Bu dava Türkiye için bir yol ayrımıdır
09:44 Alıkonulan gazeteciden 205 gündür haber yok
09:42 4 ilde 68 gözaltı
09:41 Tutsaklar 'özgürlük' eyleminde
09:40 DAİŞ saldırısında 1 Irak askeri hayatını kaybetti
09:16 Sêrtli yurttaşlar: İnsan dilini konuşmadığı yerde yok olur
09:10 Kürtçeye 10 kontenjana tepki: Seçmeli değil, anadilde eğitim olmalı
09:06 Jîn Art’tan büyük konsere çağrı
09:06 Ekolojide antikapitalist bir mücadele: Polen Ekoloji Enstitüsü
09:05 'Mardin Bienali'ne alternatif oldular
09:02 Tetwan'da her hafta kültür ve sanat atölyesi düzenlenecek
09:02 Cezaevinde şüpheli ölüm: Oğlumun intihar ettiğine inanmıyorum
09:01 Mevsimlik işçilerin zorlu geçim mesaisi başladı
09:00 16 MAYIS 2024 GÜNDEMİ
08:58 Kobanê Davası'nda bugün karar bekleniyor
08:43 AYM kararına uymayan isim Yargıtay Başsavcılığına atandı
08:39 Meteoroloji’den sağanak yağış ve toz taşınımı uyarısı
07:52 Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında 4 gözaltı daha
00:05 Sinn Féin milletvekili: Abdullah Öcalan serbest bırakılmalıdır
15/05/2024
23:18 İran’da 14 yıllık bir tutsak idam edildi