Kışanak: Bugün susarsak yarın konuşacak zemin olmayacak

img
ANKARA - Kobanê Davası'nda beyanlarına devam eden Gültan Kışanak, "Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı" dedi. 
 
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişi hakkında açılan Kobanê Davası, Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonunda Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) eski Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın savunmasıyla sürüyor. 
 
Sincan Cezaevi'nde bulunan tutsaklar, Sebahat Tuncel, Nazmi Gür ve Bülent Parmaksız duruşma salonunda hazır bulunurken, siyasetçilerin bir kısmı ise Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Edirne Cezaevi’nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, duruşmaya Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlanırken, Kandıra Cezaevi’nde bulunan Gültan Kışanak da SEGBiS ile bağlandı. Duruşmayı, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) avukatları ve çok sayıda kişi izledi. 
 
Duruşma, Kışanak’ın savunması ile başladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (DEM Parti) önemli bir demokrasi gereğini yerine getirerek ön seçimi girdiğini belirterek sözlerine başlayan Kışanak, yerel seçimlerin kumpas davalarının açığa çıkma seçimleri olacağını ve halkın görevini yerine getireceğini kaydetti. 
 
Halkın Kobanê Kumpas Davası’nı kabul etmediğini ve sonradan yapılan tüm seçimlerde iradesini ortaya koyduğunu belirten Kışanak, “Sizin vereceğiniz karar itibariyle, dikkate almanız gereken bir husus. Senelerdir yargı denilen mekanizma karşısında siyasi rakiplerimizle mücadele ediyoruz. Onların yalanlarını ifşa ediyoruz, halkımız bunu bildiği için seçimlerde siyasi iradesini ortaya koyuyor. Sizin de yargı olarak, bu kararın altında imzanız olacak ve tarih sizi bu imzalar nedeniyle yargılayacak. Halkın iradesine darbe yapanların mı yanında duracaksınız, yoksa ‘darbe yapamazsınız’ diyenlerin mi yanında duracaksınız?” diye sordu. 
 
TUTUKLANDIKTAN 11 GÜN SONRA İDDİANAME HAZIRLANDI 
 
Kışanak dava kapsamında yargılananlara yöneltilen suçlamalara değinerek, “Bu dava siyasi bir davadır, bu davada bana ve diğer arkadaşlarımıza suçlama konusu olarak yöneltilen tüm iddialar siyasi faaliyetler, basın açıklaması, miting konuşmaları, demeçlerdir. Kamuoyu bunu açık bilsin, kendi siyasi düşüncelerimiz ve siyasi faaliyetlerimiz dışında suçlama konusu yoktur. Bu dava kumpas davasıdır, 2016’da tutuklanmam ve DBB’ye el koymaya gerekçe gösterilen soruşturmanın hepsi kumpastır. Malatya’ya gelen yanıtlarda; ‘elimizde CD yok, Meclis'e fezleke gönderilmemiş’ denildi. Belediyeyi ele geçirmek için bir kumpas düzenlendi. Benim için birinci kumpas budur, Ankara’da Numan diye bir adam gelip çöplükten bulduğu belgeleri savcılığa vermiş. Ben tutuklandıktan 11 gün sonra iddianame çıktı. Ben tutuklanıncaya kadar Numan tüm süreçleri takip etti, beni uçağa bindirdi, Kocaeli’ne gönderdi. Özel bir kumpas vardı, bu iktidar DBB’ye el koymak istiyordu. Hangi savcı 11 gün sonra iddianame hazırlar? O iddianamedeki iddiaların tek bir belgesi yok, darbecilerin kurduğu yalana dayalı polis tutanaklarıdır” dedi. 
 
DEMOKRATİK SİYASETE KUMPAS KURDUNUZ 
 
Kışanak, sözlerine şöyle devam etti: “İkinci kumpası da burada yaptınız. Kobanê Kumpas Davası’na beni eklemek için burada tuttunuz. Ahmet Altun, teşhisçilerin altına imza attı ve beni bu kumpasa ekledi. Kobanê Kumpas Davası’ndaki iddianamenin benimle ilgili her bir bölümü emniyetin araştırma tutanağıdır. İftiracıların beyanlarından tutuklandım. Beni 3 yıl tuttuktan sonra utanmadan, iftiracıların beyanlarını tutuklanmamdan önce aldığınızı söylediniz. Ben vekil seçilmeden, 2007 yılında kumpasçılar devreye girmiş, uyduruk bir soruşturma dosyası yapıldı. O dosyayla ilgimiz olmamasına rağmen, DTP milletvekilleri teknik takibe alındı ve kumpasa başladılar. Dava dosyasında, hiçbirimiz hakkında fiziki, teknik ve ortam takip kararı yok. Kumpasçıların verdiği kararı bahane ederek, bizi dinlemişler. Dertleri, demokratik siyasetin önünü kesmek, diğerleri kılıftı. Kürt sorununun, barış yoluyla, Meclis yoluyla çözülmesine karşı bize kumpas kurdular. Derin mafya ile iş kuranlara söylüyorum; demokratik siyasete kumpas kurdunuz. Soruşturma savcısı çok açık bir şekilde; ‘Dava dosyası bin küsür klasörden oluşuyor, bazı belgeler yok, onlar arayıp bulsun ben bulamam’ diyor. Sen bulamıyorsan ben nereden bulacağım, böyle bir savcı ve yargılama olabilir mi? 
 
HUKUK DEVLETİ DEĞİL, POLİS DEVLETİ 
 
Savcı, ‘aksi ispatlanmadığı sürece polis tutanakları delil niteliğindedir’ diyor. Yargılanan kişiye ‘suçsuzluğunu ispatla’ denilebilir mi? ‘Sen cadısın, cadı olmadığını ispatla’ diyorlar, suya atıyorlar dibe batarsa cadı değil, suyun üstünde kalırsa ‘cadısın’ diyorlar, hiçbir kurtulma şansın yok. ‘Ben seni suçluyorum, git ispatla’ diyor, bunun adına yargılama, adalet denilemez. Hiçbir hukuk devletinde savcı ismini kullanan kişi bunu yapamaz. Karşı karşıya kaldığımız dosya bir savcının yazdığı iddianame değil, polislerin, kumpasçıların tuttuğu belgelerden ibaret bir çöplük. Beni kumpas davasına dahil etmek için Ahmet Altun’a ne gerek var, polis tutanak tutmuş, böyle bir mantığın olduğu yerde hukuk devleti yoktur, polis devleti vardır. Hukuk devletinin köküne kibrit suyu damlatıyorsunuz. 
 
DARBECİLERİN MİRASINA SAHİP ÇIKIYORSUNUZ 
 
Bizi, beğenmediğimiz anayasayı savunmak zorunda bırakıyorsunuz. ‘Sahte delil üretilmedi’ diyorsunuz, size onlarca sahte delil sayarım. Benim bu davada tutuklanmama gerekçe yapılan gizli ve açık tanıkların kumpas olduğu, dava dosyasındaki tarihlerin yanlış olduğu ortada. CD’si bilirkişiye giden üç şey var, bunlar polis tutanağının nasıl sahte olduğunu gösteriyor. 6-7 yıldır yargılandığımız sürece hepimiz ‘bunların altında FETÖ'cü mü var bir araştırın’ diyoruz, bunu da araştırmıyorsunuz.  Bu, 15 Temmuz darbe girişiminin devam ettiğinin göstergesidir. O darbe girişinin asıl muradı, bu ülkede Kürt sorununu çatışma içinde bırakıp, ekmeklerine yağ sürmek. Darbe başarılı olmuş, kimse demesin darbeyi başarısız kıldık diye. Hendek dediğiniz süreçteki komutanların hepsi darbeci çıktı, bu kumpas belgelerini toplayanlar darbeci çıktı. Darbecilerin mirasına sahip çıkıyorsanız, söyleyin. Bizlere burada hukuka uygun bir yargılama yapılıyormuş gibi kimse konuşmasın, biz hakikati biliyoruz. Hakikati anlatmaya devam edeceğiz. 
 
EKONOMİ ÇÖKTÜ, SAVAŞ VAR, ÇATIŞMA VAR
 
7 yılı aşkın bir zamandır siyasi kumpaslarla cezaevlerinde tutuluyoruz, peki dışarıda ne oldu?  Ekonomi çöktü, savaş, çatışma var, ülkenin komşuları ile ilgisi kalmadı, anayasa çöktü. Şu anda Yargıtay’ın Can Atalay üzerinden Anayasa Mahkemesi (AYM) ile yürüttüğü kavga ülkede, anayasal hukuk sistemine son verme girişimleri noktasına geldi. AYM’de bizimle ilgili bekleyen kararlar var ama siyasi baskılardan kaynaklı kararlar verilmiyor. 
 
2018’den beri uzun tutukluluk ile ilgili başvurular var. 6 yıldır orada bekliyor. Cevap veremiyor, niye veremiyor? Diyecekler ki, ‘sen teröristleri korudun’ Demirtaş ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı var uygulamıyorlar, çünkü tehdit altındalar. Anayasal rejim çökmüş durumda. Artık bizim AYM’ye ihtiyacımız var mı, yok mu? Bunun son noktası, bizim anayasaya ihtiyacımız var mı, yok mu? tartışmasına geldi. 
 
Demokrasi denilen şey denetlenme mekanizmasına bağlıdır, denetleme mekanizması sadece yargı, yasama faaliyetleri içerisinde değildir. Eleştiri, protesto hakkı olmadan, özgür tartışma hakkı olmadan, kadınların, gençlerin, işçilerin eleştirme hakkı olmadan bir ülkede demokrasi rayına oturtulamaz. Anayasal rejimlere ‘hukuk devleti’ diyebilmek için düşünce ve ifade özgürlüğü olmalı. Protesto hakkı, örgütlenme hakkı, basın özgürlüğü, sokağa çıkma, STK’nin örgütleme özgürlüğü olmadan bir rejime ‘demokratik’ denilmez. Bunun doğru işleyebilmesi için demokratik toplum düzeninin inşa edilmesi lazım. 
 
BUNUN NERESİ DEMOKRATİK REJİM? 
 
Türkiye’de demokratik toplum düzeni diye bir şey kalmadı. Darbe girişimi bahane edilerek, STK’ler kapatıldı, grevleri yasaklandı. Bir basın açıklaması yapılamıyor, Türkiye’nin üçüncü büyük partisin binası önünde bile basın açıklaması yaptırılmıyor. 2016’dan bu yana darbe yapıp bizi içeri koydular ya, örgütlenme hakkı ve basın özgürlüğünü ortadan kaldırdılar. Bunun adı otoriter rejimdir. Bugün yaşadığımız krizlerin temelinde bunlar vardır, bunlar kapsamında faaliyet yürüttüğümüz için yargılanıyoruz. Kadın meclislerimizin toplantıları, kadın kurumları, kadın platformları ile yaptığımız görüşmeler suç sayıldı. Kadınlar sokağa çıkmadan dertlerini nasıl anlatacak? Bütün karar verici mekanizmalara erkekler yığılmış, kadınların sesini kısacaksın, kadın kurumlarını kapatacaksın, faaliyetlerini suç sayacaksın, peki kadınlar nasıl sesini duyuracak? Bunun neresi demokratik rejim? 
 
CEZAEVİNDEYİZ DİYE SUSMAYACAĞIZ 
 
Bu ülkede parayı, sermayeyi erkekler kontrol ediyor. Kadın hukuksuzluğa uğradığında ne yapacak? Örgütlenecekler, dernek kuracaklar, konuşacaklar, sokağa çıkacaklar, şiddete dur diyecekler. Bunu deme hakları yoksa, demokrasi yok demek. Kayyımların yaptığı ilk iş kadın kurumlarını kapatmak oldu. TRT 6’de kadınlara dönük programda kadınlara yemek yaptırıyorlar. Kadınlar zaten bunu evde yapıyor, bu mu kadınların geliştirilmesi. Buna itiraz ediyoruz, ben kendimi temsil edeceğim, kendi sözümü kuracağım, programımı yapacağım, buna engel olamazsınız. En fazla bizi cezaevine koyarsınız ama sözümüz sokaklarda olmaya devam edecek. Kadınları kutluyorum, bu rejime karşı seslerini kısmadılar, bizler de kısmadık, cezaevindeyiz diye susmayacağız. 
 
SEN KİMSİN BUNU YAZIYORSUN!
 
Partimizin bütün faaliyetleri suç, ‘terör faaliyetleri’ diyorlar. Sen kimsin bunu yazıyorsun? Haddini bileceksin. Demokratik siyasete yapılan bu darbenin geldiği son nokta, toplumu biat ettirmeye zorlamak, örgütlenme mekanizmalarını dağıtmak, ifade özgürlüğünü yerle bir etmek, basın özgürlüğüne el fatiha. Televizyonlardaki haberlerin vahameti ortada. Bir gazeteci, konuğu komutan bile olsa ona ‘Sayın komutan’ der ‘komutanım’ demez. Haberci kılığına girenler dışarıda, gerçeği söyleyenler içeride. Buna da demokrasi denilecek. Bu demokrasi değildir, biz bu ülkede demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz, örgütleneceğiz, kadın meclislerimizi, platformlarımızı kuracağız.  Bir araya geleceğiz, yürüyeceğiz, korkmayacağız, bir korku imparatorluğu yarattılar ama bu korkunun üstesinden geleceğiz, yıkıp atacağız. 
 
SUSARSAK, YARIN KONUŞACAK BİR ZEMİN OLMAYACAK
 
Bizim düşünce ve ifade özgürlüğümüzü elimizden alamazsınız, bunu suç gibi gösteremezsiniz. İktidar gibi düşünmediğimiz için bizi yargılayamazsınız. Bu korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Bunu yenmenin tek yolu; cesur olmak ve bu despotluğa karşı çıkmak. Karşı çıkmayan toplumlarda ne oluyor? Almanya'da Hitler öncesinde önemli bir hukuk tartışması başlıyor. Schimmel, Hitlere yakın ve diyor ki; ‘Seçimde en fazla oy alan kimse, onun söylediği yasadır. Şu anda Türkiye’de kurulmak istenilen rejim bu. Kaiser de diyor ki; Çoğunluk öyle diyebilir ama halka da kulak vermek gerekiyor.' Anayasal rejim tartışması budur. Sonunda Keser’in yanında yüksek sesle itiraz edilmediği için Şimil’in dediği oluyor ve Hitler Almanya’nın başına bela oluyor. Türkiye’de yürütülen Anayasa ve AYM arasındaki durum tam da budur. Türkiye toplumuna sesleniyorum; bugün susarsak, yarın konuşacak bir zemin olmayacak. Bu kumpas davalarına susarsak, diğer kumpaslara ses çıkaramayacağız. Şimdi cesur olma zamanı, özgürlüklere sahip çıkma zamanı. Yarın çok geç olabilir, ne yapacaksak bugün yapalım. Doğruyu örgütlenmeliyiz, demokratik haklarımızı yeniden kazanmalıyız. 
 
KÜRT VE KURDİSTAN GERÇEKLİĞİ VAR 
 
Savcı mütalaada, ‘etnik terör’ diye bir tanım yapmış, ‘etnik terörün iki nedeni vardır’ demiş. Türkiye açısından, bizler açısından, Kürtler açısından bunun doğru olup olmadığına savcı mı karar veriyor.  Savcı, Kürt tarihinin evveliyatının olmadığını, birilerinin bunu bahane ettiğini söylüyor. Bu mütalaayı yazan, bu yargılamayı sürdürenler şunu kabul ediyor; ‘PKK bir neden değil, bir sonuç.’ Kürtlerin bir dili var Kürtçe, coğrafyası var, adı Kurdistan. Kürt ve Kurdistan gerçekliği var. Kütler, bu toprakların kadim bir halkıdır. Kürtlerin anadilini, kimliğini kullanmadığı bir gerçek. Daha oturduğunuz yerin ilerisinde Meclis'te sabah akşam Kurdistan ve Kürtçe sorunları konuşuluyor.  Geçen gün Diyarbakır Milletvekilimiz Mehmet Kamaç, ‘Ben burada Türkçe konuşuyorum ama annem anlamıyor’ diyor. Bir seçilmiş vekil, Meclis'e gitmiş ama konuştuklarını annesi anlamıyor. Bu sizin için sorun değil mi? Siz kendinizi Kürtlerin yerine koyun, parlamentoya gitmişsiniz ama anneniz, eşiniz, kardeşiniz, köylünüz sizi anlamıyor. Çünkü o dili bilmiyor, bunun adı haksızlık değil mi? O yüzden bunlar sözde nedenler değil, gerçek nedenlerdir. Kürt halkının varlığının olduğu, Kurdistan diye bir coğrafyanın olduğu, Kürtlerin bu coğrafyada yaşadığı kadim bir halk olduğu ve bu ülkedeki sistemin onları yeterince kapsamadığı, anadillerinde hakları olmadığı bir vaka ve hakikattir. 
 
KÜRT HAKİKATİNE SAYGI DUYUN 
 
Senelerdir söylediğimiz şey, nedenleri ortadan kaldırmamız lazım. Demokratik siyasetin işi de bu nedenleri ortadan kaldırmak. Birileri bunların ortadan kaldırılmasını istemiyor, bizlerin önünün kesilmesinin nedeni de budur. Bizleri cezaevinde tutup, rantı cebe indirmek istiyorlar. Bırakmıyorlar ki nedenleri konuşalım, sürekli sonuç üzerinden konuşuyorlar. Diyarbakır’da benim karşımda aday olanlar, televizyonları gezip 'özerkliği bunlar getiremez, biz getirebiliriz' dediler. Bunların gerçekliği bu, halkın gerçekliğini görmediler. Demokratik siyasetin önünü kapatarak, bu sorunların hiçbiri çözülemez. Ben burada siyasi görüşlerimi savunuyorum, erdemli bir kadın olarak gerçekte ne düşünüyorsam bunu savunuyorum. Kumpas davasıyla tertiplediğiniz kağıtları kabul ettiğim anlamına gelmiyor, bunu sakın düşünmeyin. Kumpas delilerinizi kabul ettiğim anlamına gelmez. ‘Demokratik siyasetin önü kapandıysa ülkenin başı belada’ bu nasıl suç oluyor, ülkenin başı belada değil mi? O zaman neden bu durumdayız? 34 yıldır demokratik siyasete ısrar eden bir Kürt hakikati var, buna saygı gösterin. Bütün engellemelere, saldırılara, cezalara, tutuklamalara, kayyım atamalara rağmen demokratik siyasette ısrar eden bir Kürt gerçekliği var, buna saygı duyun, bunu suç olarak gösteremezsiniz. Bu bir tehdit değil, bir şanstır. Bu şansı değerlendirmek gerekiyor, bu ısrara saygı duymak gerekiyor. 
 
ERDOĞAN CHP’Yİ SUÇLUYORDU, ŞİMDİ KENDİSİ YAPIYOR 
 
‘Bu ülkede dağı kaç kere boşalttık yine doldu’ diyen bir genelkurmay var. Defalarca komutanlar şunu söylemişti; ‘Bize diyorsunuz git, savaş, vur, bitir. Yapıyoruz ama siyaseten neden çözmüyorsunuz?’ diyor. En radikal olanları bile, ‘Kürt sorunu silahla çözülemez, siyasi çözün’ diye defalarca demeç vermiştir. 'Kimyasal silah kullanın, ot üstünde ot bırakmayın' diyen Doğan Güreş bile 'bunun siyasi boyutlarına bakın' demiştir. 
 
Çözüm sürecinde parlamentoda kurduğumuz komisyonda, tüm boyutları konuşuldu, tartışıldı ama bu bir tercih. Bu hakikatleri yokmuş gibi göstermek, ‘terörist’ olarak göstermek bir tercihti. Türkiye’de siyaset kemiksizdir, dün söylediklerini bugün unutuyorlar. 2011’de Erdoğan, Dersim’de yaşananlarla ilgili özür diledi ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun da özür dilemesini istedi. Yedi önemli belge açıkladı. 
 
Erdoğan, CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu sıkıştırarak, siyasi rant devşirmek istedi. Sözünü söyleyip, CHP’ye karşı ‘Kürtlere bu zulmü yaptın’ diyen Erdoğan, aynı zulmü yazıyor. Yarın bir gün biri çıkıp sana bunları diyecek, neden bunu düşünmüyorsun? Biz bunları söylesek bugün ne olurdu? Bizler bir inanç liderini Seyid Rıza’yı andığımız için suçlanıyoruz ama Erdoğan, 2011 yılında bunları konuştu. Türkiye’de siyaset kemiksiz deyince bunu söylüyoruz. Kürt sorunun siyaset malzemesi yapa yapa büyüttüler. Bugün Erdoğan adına kim özür dileyecek? 
 
10 MADDEDE ÇÖZÜMÜ ORTAYA KOYARIZ 
 
Çöktürme planı ortaya çıkacak, demokratik siyasetin adım adım ne hale getirildiği ortaya çıkacak. Biz diyoruz ki bir yerden başlayalım. Barışı inşa etmek bir süreçtir. Hemen olacak bir şey değildir ama bir yerden başlayalım. O başlayacak yerde demokrasinin önündeki engelleri kaldırmak ve kumpas davalarını kaldırmaktır. Çözemeyeceğimiz hiçbir şey yoktur yeter ki, samimi olalım. 10 maddede Kürt sorununun nasıl çözüleceğini ortaya koyarız ve ortada bir irade var. 2015’te öz yönetim sürecinde hepimiz çaba gösterdik, o sorunu çözmek isteseydiler bu sorun böyle devam etmezdi. Füzeleri olan insanlar yoktu orada, siyaset ağırlığını koysaydı, iktidar bizimle görüşmelere gelseydi bu durumu bitirebilirdik.  Bu kentlerimizin yıkılmasına gerek yoktu. Komutanların darbeci olmaları tesadüf değildir.  Bilerek ve isteyerek olayları büyüttüler. Biz iktidarı ve muhalefeti ile sağlam yerde dursaydık ama yapamadık. Hükümetin ‘çözmek istiyorum’ söylemine inandığımız için yargılanıyoruz, milletvekilliğinin dokunulmazlığı Kürt halkını korumuyor, düşünce ve ifade özgürlüğü de bizi korumuyor. Biz bu ülkenin vatandaşı değil miyiz? ‘Vatandaşı değilsiniz, örgütlenme hakkınız yok, belediye başkanı olma, milletvekili olma hakkınız yok’ deyin.”
 
Duruşmaya ara verildi. 

Diğer başlıklar

17/10/2025
23:39 Agirî'de 10 kişiye 177 yıl 7 ay hapis cezası
22:39 Beyaz Saray'da Trump-Zelenskiy görüşmesi
22:24 Polis ablukasını aşan gençler, Amed'e doğru yola çıktı
21:52 DEM Partili Berdan Öztürk’e 6 yıl 4 ay ceza YENİLENDİ
21:25 Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dêrsim Kültür ve Sanat Günleri başladı
21:12 Suriye Geçici Hükümeti, Şêxmeqsûd’da 2 genci kaçırdı
20:45 223 işçinin direnişi 79’uncu gününde
19:58 Kadın Zamanı Derneği’nden meme kanseri farkındalık atölyesi
19:48 DEM Parti'den tütün üreticilerine dayanışma ziyareti
19:43 Trump: Abraham Anlaşmaları'na herkes dahil olsun
19:14 Öğrenciler Rojin Kabaiş için ATK'ye yürüdü
19:05 KESK’ten ihraçlar için adalet çağrısı
18:57 KESK’lilerin yürüyüşü sona erdi: Mücadele sürecek
18:53 CHP’li kadınlardan yoksulluğa karşı ses çıkarma eylemi
18:26 Mehmet Nimet Yılmaz 31 yıldan sonra tahliye edildi
18:14 900 milyon yoksul iklim krizinin doğrudan etkisi altında
18:08 Doktorlar yarın Aykol ile iletişim kurmaya çalışacak
17:50 HRW : Kadınlara karşı ayrımcılık kurumsallaştırılıyor
17:47 Rojin Kabaiş’in kardeşi: Bir asır da geçse mücadelemiz devam edecek
17:43 Kurtulmuş’un Amed ziyareti sürüyor: Halkın iradesi esas alınmalı
17:36 Devletin Kürtçe ile imtihanı: Amed’de ‘barış’ sözü, Meclis’te ‘bilinmeyen dil’
17:34 Şemrex'te kadın şöleni panelle başladı
17:25 Yılmaz ve Sıvacı’nın taziyelerine kitlesel ziyaret
17:10 Rezan Epözdemir'in ilk duruşması 19 Aralık'ta
16:26 Aykol'un reflekslerinin ölçümü için ilaçları büyük oranda kesildi
16:21 Yaşamını yitiren Yıldırım için taziye kuruldu
16:14 HPG, YJA Star ve YPS'lilerin taziyesine kitlesel ziyaret
15:53 'Deywan Futbol Turnuvası'nda şampiyon belli oldu
15:42 Kutlu ve Akbalık için Pirsûs'ta taziye kuruldu
15:04 Yurttaşları 'dosyanız var' diyerek dolandıran 2 polis tutuklandı
14:36 Amed'de Kurtulmuş'a 'süreç' tepkisi: Somut adım atın
14:34 Kurtulmuş, Amed Büyükşehir Belediyesi’nde
14:14 Tülay Hatimoğulları KESK heyetiyle görüştü
13:58 Ege Üniversitesi'nden Rojin Kabaiş yürüyüşü: Susmayacağız
13:57 Dêrsim'de KHK eylemi: İhraçlar görevlerine iade edilsin
13:56 Sağlıkçılardan Adalet Nöbeti'ne destek
13:08 ESP'den hapis cezası protestosu
12:58 Gazeteci Aykol'un gün içerisinde uyandırılması bekleniyor
12:50 Kurtulmuş Amed’de: Bu sefer başaracağız
12:42 Emekçiler Madenci Anıtı önünde oturma eylemi başlattı
12:29 Mezopotamya Su Formu başladı: Doğaya ve su kaynaklarına sahip çıkalım
12:12 DEM Parti: Savaş ekonomisine karşı dayanışma ekonomisini büyütelim
11:59 Abdullah Öcalan: Umut ilkesi devletin atması gereken bir adımdır
11:57 Ağır yaralanan Suzan Elik yaşamını yitirdi
11:51 Jandarma kelepçeli muayeneye karşı çıkan tutsağı darp etti
11:50 Sermayenin sığınağı AKP: 3 trilyon 597 milyar TL vergiden vazgeçildi
11:12 Gazetecilerden talep: Komisyon gazetecileri dinlemelidir
11:01 Meclis önüne gitmek isteyen KESK'liler ablukaya alındı
11:00 30 yıllık tutsağın tahliyesi 3'üncü kez ertelendi
10:28 Aram Yayınevi'nden 7 yeni kitap
09:34 'Suça karşı farkındalığı oluşmadı' denilerek tahliyesi ertelendi
09:20 Mazlum Ebdî: Entegrasyon konusunda prensipte anlaşmaya vardık
09:19 Birdal: Komisyondan bir heyetin mutlaka İmralı'ya gitmesi gerekiyor
09:18 'Kıbrıs'ta seçimler irademizi yansıtmıyor'
09:17 'Türkiye mültecilerin geri dönüşünü engelliyor'
09:14 Kadınlardan ATK'ye Rojin Kabaiş sorusu: Neyi korumaya çalışıyorsunuz?
09:13 'Çözüm' konuşulurken iktidar ‘güvenlik yolları’ yapıyor
09:12 Rojin Kabaiş’in otopsi işlemine katılan doktor: Tahkikat eksikliği süreci zorlaştırdı
09:04 Azerbaycan’a AİHM kararını uygulatan Komite Türkiye’ye neden uygulatmıyor?
09:00 17 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:25 Can Holding'e ikinci operasyon: 26 gözaltı
16/10/2025
23:06 ESP Eş Genel Başkanı ve 3 kişi hakkında 69 yıl hapis cezası kararı
22:34 İsrail, Lübnan'a hava saldırısı düzenledi
22:25 Engellilik oranı düşürülerek tahliyesi engellendi
22:02 Geçiş Hükümeti güçlerine yönelik saldırıda ölü sayısı 5’e yükseldi
21:59 İsrail askerleri 1 Filistinli çocuğu katletti
21:53 2026 yılı bütçe teklifi Meclis'e sunuldu
21:19 Trump ile Putin'den telefon görüşmesi
20:56 Rojin Kabaiş dosyasında yeni talep: DNA’ların tam tespiti istendi
20:49 DFG, siyasi parti ve komisyon üyeleri ile görüştü
19:42 KESK'lilerden polis ablukasında açıklama: İşimizi geri alacağız
19:34 Dêrsim'de Hakan Tosun için eylem: Hakikatin sesi susturulamaz
19:26 DTK davasında beraat kararı
19:23 Tacize karşı Adalet Nöbeti tutulacak
18:54 Rojîn Kabaiş için eylem: Failler derhal tespit edilsin
18:27 Dil Çalıştayı sona erdi: Kürtçenin statüsü için seferberlik çağrısı yapıyoruz
18:03 İzmir'de kadın cinayeti
17:31 32 yıldan sonra tahliye edilen Öztürk'e memleketinde kitlesel karşılama
17:24 31 yıldan sonra tahliye edildi: Öcalan özgür olmadan hiçbir özgürlüğün anlamı yok
17:08 Dil çalıştayının son oturumu yapıldı: Kürtçe yayın kültürel bir sorumluluktur
17:04 Musa Orhan'ın tutuklanması talebi yine reddedildi
16:58 Gazeteci Hakan Tosun son yolculuğuna uğurlandı
16:26 KHK'lere karşı yürüyen KESK'liler Ankara'da ablukaya alındı
16:00 Dêrsim Barosu’ndan Gülistan Doku davasına dair sorular
15:59 DEM Parti: Saldırılara boyun eğmeyeceğiz
15:54 DEM Parti ve DBP husumetli aileleri barıştırdı
15:50 Silopiya'da bir kadına kesici aletle saldırı düzenlendi
15:49 Kurtulmuş Amed Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret edecek
15:45 Gençlerden yürüyüşe çağrı: Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü hayatidir
15:42 Rojin Kabaiş için yürüdüler: Failler bulunsun
15:22 Barış konuşulurken Irak ve Suriye'ye asker gönderme tezkeresi
15:08 Gençliğin 'özgürlük' yürüyüşünün programı netleşti
14:50 Gazeteci Aykol için hastaneye ziyaretler sürüyor
14:14 Dêrsim ve Wan'da öğrenciler Rojin Kabaiş için yürüdü
14:12 Adana’da ‘plastik atık’ yangınına ilişkin suç duyurusu
13:56 Dil çalıştayı: Dil yasağına karşı direnmeliyiz
13:55 Gazeteci Rabia Önver’e ölüm tehdidi
13:54 'Gazeteci Tosun’un ölümüne ilişkin etkin soruşturma yürütülmelidir'
13:20 Bayar, 31 yıl 6 ayın ardından tahliye edildi
13:14 Madagaskar Cumhurbaşkanı ülkeden kaçtı
12:46 Yusuf Gücel’in taziyesine kitlesel ziyaret
12:30 Nevzat Bahtiyar’ın avukatı dosyadan çekildi
12:13 Gazeteci Aykol'un durumu ciddiyetini koruyor
12:02 Gazeteci Berivan Kutlu’nun davasında mütalaa hazırlanacak
11:48 Dil çalıştayında eğitim, sağlık, göç, ekoloji ile dil ilişkisi tartışıldı
11:35 'Komisyon Abdullah Öcalan'ın görüşmenin formülünü bulmak zorunda'
11:22 ‘Kara para aklama’ operasyonu: 5 gözaltı
10:58 'Rojin'in bedeninde çıkan DNA'nın kime ait olduğunu açıklayın'
10:39 'Statüsüz Kuzey Kıbrıs mafya ve kara para cenneti oldu'
10:38 Şam güçlerinden Süveyda köylerine saldırı
10:25 Qoser'de İHA düştü!
10:08 Kürt dil çalıştayı katılımcıları: Kürtçeye statü barışın temel koşuludur
09:41 DEM Parti binasına saldırı
09:31 Celal Fırat: Komisyon iki hafta içerisinde İmralı'ya gitmeli
09:29 'Barış tek taraflı ilerleyemez, devlet adım atsın'
09:28 Kayyımın işten çıkardığı işçiler: Tek kişi kalana dek direnişimiz sürecek
09:18 Ahmet Türk, Özal ile diyaloğunu paylaştı: Herkes dilekçesini zarfa koyacak, zarf 5 yıl açılmayacak
09:08 Tacize karşı açlık grevinde: Çocukları korumaya söz verdik
09:07 6 yıl sonra hazırlanan bilirkişi raporu: DSİ ve kayyım kusurlu
09:05 Kürdistan'da süren bir gelenek: Kadın şifacılar
09:01 Wan sokakları: Komisyon bir an önce Abdullah Öcalan'ı dinlemeli
09:00 16 EKİM 2025 GÜNDEMİ
08:28 İstanbul’da Jineoloji atölyesi kayıtları başladı
15/10/2025
23:22 Özel: Eşitlikten yana bir iktidarın yürüyüşünü yapıyoruz
23:03 Fırat Üniversitesi’nin 3 dekanı kazada yaşamını yitirdi
21:44 DEM Partili Sakık: Kürdü yok sayanlar alçaktır
21:19 Öğrenciler 3 gündür Rojin için ayakta: Rektör açıklama yapsın
20:55 30 yılın ardından 6 tutsağa tahliye
20:45 Wan’da kadınlar Rojin için yürüdü: Adını unutturmayacağız
20:03 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê’ye giden yollar açılmadı
19:33 KHK Eylemi 342'nci haftasında
19:25 Ayfer Koçak: Adalet mücadelemizden vazgeçmedik
18:57 Komisyonda dinlenen kadınlar: Görüşmenin yolu açılsın
18:44 Komisyon toplantısı sona erdi
18:42 Delal Gencer’in davası ertelendi
18:31 Cizre Emniyeti taciz faili Burak Ercan için seferber oldu: Adalet Nöbeti başlatıldı
18:19 Öğrenciler Rojin Kabaiş için ATK'ye yürüdü
18:08 DFG’den Barış Gazeteciliği görüşmeleri
18:00 Çalıştayın ilk günü: Kadınlar Kürtçeye öncülük etmeli
17:46 57 gençlik örgütünden komisyona ‘çözüm’ önerileri
17:27 Cenevre’de eylem: Önder Apo özgür olmadan barış gelmez
17:23 Kayyım Mêrdîn’de 8 taşınmazı satılığa çıkardı
17:20 ‘Fuhuş Çetesi’ davası ertelendi
16:51 Birçok kentte Rojin Kabaiş eylemi: Failleri bulunsun
16:49 11’inci Yargı Paketi'nin detayları netleşmeye başladı
16:17 Cihanbeyli'de 'Barış istiyoruz çünkü' kampanyası için stant kuruldu
15:43 Komisyon toplantısı: Gençlerin yüzde 82’si Kürtçeyi istiyor
15:42 KHK'lere karşı Ankara'ya yürüyen KESK'liler Adana'ya vardı
15:32 Bakırhan PES’in Amsterdam Kongresi’ne katılacak
15:27 Rojin Kabaiş 'eylemine' Rektör Şevli sansürü