Bakırhan: Çözüm için samimi olan her partiye açığız

ANKARA – Seçimlerin kaybedeninin iktidar olduğunu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Kürt sorununun çözümü için samimi olan her partiye açık olduklarını vurguladı. Bakırhan, belediyelerde halka hizmet etmeyen anlayışa da izin vermeyeceklerini belirtti.

 
Yerel yöneticilerin belirlendiği 31 Mart seçimleri sonrası Türkiye ve Kurdistan'da yeni bir tablo ortaya çıktı. AKP'nin başını çektiği iktidar bloğu, seçimlerde büyük hezimet yaşadı. AKP ile küçük ortağı MHP, birçok belediyeyi kaybetti. CHP, uzun yıllar sonra ilk kez birinci parti oldu. Seçimin kazananlarının başında ise Üçüncü Yol çizgisini savunan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) geldi. DEM Parti, tüm baskı ve taşımalı asker-polis oylarına rağmen 78 belediye kazandı.
 
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, seçim gecesi “Umduğumuz sonucu alamadık” açıklamasıyla yaşanan yenilgiyi kabul etti. Erdoğan'ın konuşmasında dikkat çeken noktaların başında ise, Kürt kazanımlarına dönük saldırıların devam edeceğine dair ifadeler oldu. 
 
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Seçmen Türkiye’de yeni bir siyasetin kurulmasına karar verdi. Bugün seçmen 22 yıllık Türkiye fotoğrafını değiştirmeye, yeni bir siyasi iklime kapı aralamaya karar verdi" açıklaması yaptı. DEM Parti'den ise, seçim gecesi “Kürtlere kaybettirmeye çalışanlar ülkeyi kaybetti" açıklaması geldi. 
 
İktidar yöneticilerinin seçim sonrası yaptığı açıklamalar, mevcut politikaların devam edeceği yönünde. İktidar yetkililerinin açıklamaları, Kürt sorununu derinleştiren ve ülkenin demokratikleşmesinin önünü tıkayan politikaların devam edeceğine işaret ediyor. Ancak CHP'nin başını çektiği muhalefet ile Üçüncü Yol çizgisinde duran DEM Parti'nin takınacağı tutumun bu politikaların ne kadar sonuç verip vermeyeceğinde belirleyici olacağı belirtiliyor. 
 
Seçimin kazananlarından olan DEM Parti'nin Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, seçim sonuçlarını ilk kez Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendirdi. 
 
31 Mart 2024 yerel seçimlerinde siyaseten yeni bir tablo ortaya çıktı. Özet olarak seçim sonuçları kime ve hangi anlayışa ne mesaj verdi?
 
Seçim sonuçları yeni bir kapı araladı. Seçime giren tüm siyasi partiler için de bir muhasebe yapma süreci başladı. Açık söyleyelim; seçime giren partiler içerisinden başarılı olan partilerden birisi partimiz DEM Parti’dir.  Onun dışındaki partiler de hem nicelik hem nitelik olarak bir düşüş olduğunu görüyoruz. Özellikle iktidar bloku büyük kaybetti; bir önceki genel ve cumhurbaşkanı seçimlerdeki sonuçlar ile 10 ay sonrasında yapılan yerel seçimler sonrasındaki bu fark niye oluştu sorusunu sormak gerekiyor. Birincisi, hükümet iyi yönetmiyor. Ciddi bir ekonomik kriz, tırmanan bir yoksulluk, demokrasi ve özgürlükler sorunu var. İkincisi, dış politikada tutarlı bir siyaset izlemiyor. Üçüncüsü, tek adam sistemi olan 'Türk Tipi Başkanlık Sistemine' geçtikten sonra Türkiye her alanda sınıfta kaldı. En önemlisi de Kürt meselesi yoktur ısrarı, krizleri tetikledi, iktidar için meşruiyet sorunu yarattı. Yaşanan krizlerle sadece ekonomide değil, her alanda ciddi sorunlarla boğuşan bir çıkmaza sürüklendik. Dolayısıyla halk 10 ay önce yapmış olduğu tercihlerden farklı bir tercih yaptı. 22 yıllık iktidara 'yeter' dedi. İktidar partisi ilk defa ikinci parti oldu. 
Bizim açımızdan değerlendirecek olursak; girmiş olduğumuz tüm seçimlerde ihlaller vardı ama bu sefer daha özel bir durum söz konusuydu. Hükümet ilk defa 32 yerleşim yerine kaçak seçmen taşıdı. 32 yerleşim yerini bir mühendislik çalışması ile elimizde almak, o kentlerin iradesini çalmak için özel bir çaba içerisine girdi. Tüm bunlara rağmen, bu kentlerin birçoğunu tekrar aldık. Bazı kentler ise, büyük oranda seçmen kaydırmalarından kaynaklı elimizden gitti. Ama biz bunları kayıp saymıyoruz.
 
Hangi yerlerdir bunlar? 
 
Şırnak’ta seçmenlerin yarısından fazlası dışarıdan gelen asker, polis ve kolluk kuvvetleriydi. Buna rağmen az farkla elimizden aldılar. Kars’ta kaçak seçmen sayısını çıkarttığınızda oyumuzu artırdığımızı ve belediyeyi kazandığımızı göreceksiniz. Bitlis’te partimize verilen 2 bin 500 ile 2 bin 800 arasında oyumuzu göz göre göre iptal ettiler. Buna dair yaptığımız itirazlarımız da reddedildi. Birçok belde ve ilçelerde durum böyle oldu. Tüm bunlara rağmen iktidar kaybetti. Sadece Kürdistan’da değil, Türkiye’de de kaybetti. Bu da Türkiye’de yeni bir kapı, yeni bir umut, yeni bir yol ve yeni bir mücadele zemini ortaya çıkarmıştır. Biz de ortaya çıkan bu yeni tablo ışığında önümüzdeki dönemde daha fazla çalışıp, daha fazla sahada olacağız. Ciddi bir örgütlenme seferberliği başlatacağız. Kısacası, Kürt sorununa yaklaşımı ve kayyımcı anlayışı iktidara kaybettirdi.
 
Seçim günü 'taşımalı seçmen' görüntüleri çokça gündeme geldi. Hatta bu durumun sandığa giden seçmen sayısında artışı da beraberinde getirdiği söylendi. Sizin gözleminiz neydi?
 
Uçak ve otobüslerle kente getirilen ve toplu oy kullanan kişilerin görüntüleri halkta rahatsızlığa neden oldu. Metropollerde de iktidara kaybettiren biraz da bu görüntülerdi.
 
Kürdistan’da devlet ile DEM Parti arasında düşmanlık hukukuna dayalı, Türkiye’de ise siyasi partileri arasında rekabete dayalı iki ayrı seçim gerçekleşti. Fakat hem Kürdistan hem de Türkiye’de sandığa gidenlerin sayısı oldukça düştü. Bu durumun ciddi analiz edilmesi lazım. Genel seçim ile yerel seçim arasında hemen hemen Türkiye’nin her yerinde yüzde 7 ila yüzde 13 arasında sandığa gitmeyen seçmen oldu. Diğer durum ise, uçaklar ve otobüs konvoyları ile kentte getirilen, şal-şepik giyen insanlara garip garip bakan kişilerin toplu şekilde gelip oy kullanması oldu. Bu durum Kürtleri rahatsız etti.  O görüntülerden sonra halk haksızlığa karşı yekvücut oldu ve daha fazla sandıklara gitti. Metropollerde birçok insan tercihini değiştirdi. Halkımız ‘Bize bu oyunu oynayan, bize açıktan kaybettirmeye çalışan bu parti kazanmasın’ dedi.  
 
Partiniz 'Üçüncü Yol' stratejisiyle seçimlere girdi. Ayrıca 'birine kaybettirmek ya da birine kazandırmak" şeklinde bir politikanız olmadığını sık sık vurguladınız. Mevcut sonuçlara bakıldığında partinizin izlediği stratejinin başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?  
 
Bu dönemin kazananı Üçüncü Yol oldu. Üçüncü Yol; iki bloka da eklemlenmeden halkın, emekçinin ve yoksulun tercihin ortaya koymaktı. Biz de onu yaptık. Kürdistan’da en geniş çevrelerin katılımıyla demokratik yöntemle aday belirledik. Batıda Kent Uzlaşısı ile adaylarımızı belirledik. Sadece siyasi partilerle sınırlı olmayan, tüm toplumsal çevrelerle -kadın, ekolojistler, gençler- yani siyasi partileri aşan bir kapsamda adaylarımızı belirledik. Kent Uzlaşısı ile girilen yerlerin hemen hemen tamamında kazanıldı. Dolayısıyla ne sadece tek başına kaybettiren ne de sadece tek başına kendi kazanımını düşünen bir yol seçtik… Türkiye demokrasisinin de kazanımını önemseyen bir mantıkla hareket edildi. Onun için Üçüncü Yol başarılı oldu. Bu yol ile sadece Kürdistan’da kazanmadık, Türkiye’nin birçok yerinde Kent Uzlaşısı modeli ile birçok belediyede halkların ve ötekilerin iradeleri belediyelere taşındı.
 
Partinizin Kent Uzlaşısı stratejisine ilk etapta hem muhalefet hem de iktidar tarafından kimi eleştiriler yöneltildi. Bunun nedeni neydi? 
 
Kent Uzlaşısı her iki siyasi partinin hoşuna gitmemiş olabilir. CHP, bir önceki seçimlerde kayıtsız şartsız Kürt seçmeninin AKP karşıtı bir strateji ile seçime gitmesini istemiş olabilir. Biliyorsunuz bir önceki seçimde AKP’ye kaybettirme stratejisi hayata geçirildi. Ancak burada, kazanma ve kaybettirme yerine halklarımızın kazanımları ve yaşadıkları her yerde iradelerinin yönetime yansımasının mücadelesini yürüttük ve biz kazandık. Bizim temsil ettiğimiz insanların iradeleri yönetimlere yansıdı, bundan rahatsız oldular.
 
Bu seçimlerde sonuç tayin eden, sonuçları değiştiren bir kapasitede olduğumuzu bir kez daha kanıtladık. Halkımız partimizin stratejisine uygun davranmıştır. Hem kazanmıştır hem de iradesini yönetimlere yansıtmıştır. DEM Parti Türkiye’nin değişim cesareti, demokratik ve özgür bir ülkenin ısrarıdır.
 
AKP her yerde kendi adaylarımız ile seçimlere girmemizi, özellikle de metropollerde oy bölmemizi ve bu vesileyle seçimlerde kendilerinin çıkmasını umuyordu. CHP de bir önceki seçim gibi AKP karşıtı bir siyaset izleyerek Kürdistan’da kendimize, onun dışındaki yerlerde AKP’nin karşısında bulunan adaylara oy vermemizi istemiş olabilir. İkisini de yapmadık. Kendimiz kazandık. Partimizin olduğu her yerde de halkımızın iradesinin yönetimlere yansımasını sağladık. Bu çok kıymetlidir. 14 Mayıs seçimlerinde belirleyici olmadığımızı düşünenlere bu yerel seçimde aslında sonuç tayin eden, sonuçları değiştiren, yönetim değiştirebilecek ve yönetime gelebilecek bir kapasitede, güçte ve örgütlülükte olduğumuzu bir kez daha kanıtladık. Dolayısıyla halkımız partimizin uygulamış olduğu stratejiye uygun davranmıştır. Hem kazanmıştır hem de Türkiye’nin birçok yerinde iradesini yönetimlere yansıtmıştır. 
 
Seçim sonrası yeni bir 'kayyım' girişimi yaşandı. Wan’da eşbaşkanlara mazbata verilmek istenmedi. İktidar burada neden geri adım attı? 
 
Van’da hem yargı hem bürokrasi içindeki klikler gasp çalışmasına girdiler. Bunun çalışması aylar öncesinde yapılmış. Adayımız (Abdullah Zeydan) memnu haklarını almış, aday olabileceği YSK tarafından ilan edilmesine rağmen seçime iki gün kala saat 17:00’ye beş dakika kala 'Aday olma yeterliliği yoktur' kararı verilmiş. Böyle bir haksızlık karşısında susmak mümkün değildir. 
 
Bu biçimi ile devam ederler mi bilemiyorum.  Çünkü çözülme başladı, çözülüyorlar. Çözülmelerinin sebebi de Kürt meselesi başta olmak üzere ülkenin kemikleşmiş sorunları karşısında takındıkları tavırdır. En başından söyledik; çözmeyen çözülür. Bir söz vardır; “Var olana yok deme. Var olana yok diyen, yok olur.” Bu sözün somut örneğini 31 Mart’ta Kürt meselesi bağlamında yaşadık. Dolayısıyla güç ilişkileri değişecek. Dışarıya yansıyan boyutlarıyla AKP içerisinde bir tartışma süreci başladı. Belki, çözümsüzlük ve yanlışlarındaki ısrarla baskı politikalarının dozajını artıracaklardır ama tutmuyor; çözüm diyalog ile müzakere ile olur. İradeyi esas almak ile olur. Ben AKP’nin de bir yol ayrımında olduğunu düşünüyorum. 
 
İktidar böyle devam etmek isterse, Kürtler direnecektir, pes etmeyeceklerdir. Kaybettirmek için bütün çabayı ortaya koyarlar. Biz daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloğa ve müzakereye de varız.
 
Belki bu seçimler AKP’nin yaklaşımlarını biraz değiştirebilir ama 22 yıllık bir ezber var. 22 yıldır kurulan güç dengeleri var. Devlet İttifakı var, Ergenekon İttifakı var, MHP var, JİTEM ittifakları var… Ama böyle devam etmek isterlerse Kürtler direnir, halklar ve emekçiler direnir. Pes etmez. Kaybettirmek için elinden gelen bütün çabayı ortaya koyar.
 
Biz DEM Parti olarak, daha sert bir süreci karşılamaya da varız, diyaloga ve müzakereye de varız. Mücadele-müzakere diyalektiği DEM Parti’nin mayasıdır. Başta Kürt meselesi olmak üzere Türkiye’deki sorunların müzakere ile tartışılarak çözülmesi için de üzerimize düşen tüm sorumluluğu da yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz. 
 
Parti fark etmeksizin mi bunu söylüyorsunuz? 
 
Biz DEM Parti olarak asla şu kişi ya da bu partiyle olur, şu kişilerle olmaz diyemeyiz. Bu yaklaşım diyalektiğe aykırıdır. Bizim derdimiz; önce muhatabımızı yaratıp sonra sorunu çözmek değil, çabamız sorunu çözmektir. Çözüm için kim geliyorsa buyursun oturup konuşalım ve çözelim. Türkiye halklarını da dahil ederek çözelim. Dolayısıyla AKP’nin yarın ne yapacağını bilmiyoruz ama biz karşımızdakinin soruna yaklaşımı konusundaki samimiyetine, stratejisine, programına, planına bakarak gerekli olan adımları atarız. Biz açığız, hazırız. Biz varız. Ama karşımızdakinin samimi olması gerekiyor.
 
 
Seçim sonrası yeni anayasa yeniden gündeme getirildi. Daha önce çok gündeme gelmişti ancak bir sonuca ulaşılmamıştı. Yeni anayasa için öncelikle neler yapılmalı? 
 
Bir yol temizliği yapsınlar. İşte Kobanê Davası ortada duruyor. Bir tweet ile yıllardır eş başkanlarımız, belediye başkanlarımız, milletvekillerimiz cezaevinde tutuluyor. Kayyumcu anlayışın, bir halkı yok saymak anlamına gelen korkunç bir yöntem olduğunu bir zahmet kabul etsinler. Cezaevleri siyasi tutsaklar ile dolu. Türkiye’nin bütçesi büyük oranda Kürtlerin demokratik haklarını baskılamak için kullanılıyor. Bir çaba görelim, samimiyet görelim, hiç tereddüt etmeyiz biz de.
 
CHP, Wan'daki seçim darbesine karşı çıktı. Yine Kobanê Davası’nı izlemek üzere bir heyet görevlendirdi. Bunu 'CHP'de Kürt sorununa dair bir politika değişikliğine gidildi' şeklinde yorumlayabilir miyiz? Ya da bunun ön verileri ortaya çıktı denebilir mi?
 
Bir ön veri ortaya çıktı demek çok erken. AKP için söylediğim şeyler CHP için de geçerlidir. CHP’nin henüz o kuruluş kodlarından uzaklaşıp uzaklaşmadığını şimdilik test edecek durumda değiliz. Evet, Kobanê Davası, Van’daki dayanışma, kayyımlara ilişkin CHP’li yetkililerin, Sayın Özgür Özer’in yapmış olduğu kimi açıklamalar kıymetlidir. Ama bir bütün olarak Kürt meselesinin müzakere ile diyalog ile çözülmesini ‘CHP istiyor’ dedirtecek düzeyde değil. Önümüzdeki dönem CHP’ye de büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu meselelerde samimi olmak, Kürde samimi yaklaşmak, bu sorunun çözümünde gerçekten demokratik bir irade ve sorumluluk ortaya koymak CHP’ye kaybettirmez, kazandırır.  
 
Kürt sorununun çözümünde demokratik bir irade ortaya koymak CHP'ye kaybettirmez. CHP için büyük bir şans doğmuştur. Doğru yaklaşım ile Türkiye'nin demokratik geleceğinde önemli bir rol oynayabilir. 
 
CHP, fırsatçı bir yaklaşımla, nasıl olsa ‘AKP baskı uyguluyor ve Kürtler bu baskı politikaları karşısında başka tercihlerde bulunuyor’ yanılgısına kapılırsa kaybeder. CHP için büyük bir şans doğmuştur. Yüz yıldır çözülmeyen Kürt meselesinin ikinci yüzyılda diyalog ve müzakereyle çözülmesine katkı sunma fırsatını yakalamıştır. CHP samimi ve doğru bir yaklaşım ile gerçekten Türkiye’nin demokratik geleceğinde önemli bir rol oynayabilir ve bu misyonu üstlenebilir. Önümüzdeki dönemde bunun sadece seçim kazanmakla sınırlı bir yaklaşım mı yoksa bir politika değişikliği mi olduğunu göreceğiz. Biz kimseye düşman değiliz. Ama kimseyi de sınırsız krediyle ve sorgusuz sualsiz destekleyen bir güç de değiliz. Doğru söyleyen, doğru yapan, Türkiye demokrasisine kazandıran, kazandırmak isteyen ve bu konuda bir politikası, programı olan her siyasi parti ile -sadece seçimlerde değil- yan yana gelir, konuşuruz. Çözüm için elimizden geleni de ortaya koyarız.
 
Türkiye'deki devrimci sol-sosyalist güçler açısından seçimleri değerlendirecek olursak; son genel seçimlerde Emek ve Özgürlük İttifakı üzerinden kimi tartışmalar gelişti. Önümüzdeki dönemde Halkların Demokratik Kongresi (HDK) bünyesinde yeniden bir yapılanma ya da farklı bir oluşum söz konusu mu?
 
 Önümüzdeki seçimlerde hem bileşen hukukunu hem ittifak hukukunu güncelleyerek güçlendirerek, daha katılımcı bir şekilde hayat bulması için ciddi bir çaba içerisinde olacağız. 
 
Seçim süreçleri ciddi muhasebe imkanı da doğurdu. Sadece DEM Parti, iktidar veya ana muhalefet partisi için değil, sol sosyalist çevreler için de bir muhasebe olanağı yarattı. Biz kendi açımızdan bu muhasebeyi yapıyoruz. Önümüzdeki dönem DEM Parti olarak, özellikle metropollerde yoksul, emekçi Türkiye halklarıyla, inanç gruplarıyla, asgari ücrete mahkum edilenlerle, geçinemeyen emeklilerle buluşmak için bir program, planlama yapıyoruz.
 
Yeni bir seçim olasılığından bahsediliyor. Sizce yakın bir zamanda yeni bir seçim olur mu?  
 
Yeni bir seçim yaşadık. İktidar ikinci parti oldu. Bizim de durumumuz kudretlidir, bu durum seçim sonuçlarında da ortaya çıktı. Türkiye’nin birçok yerinde seçime girmememize rağmen bugüne kadar yerel seçimlerde aldığımız en yüksek oyu aldık. Önümüzdeki dönem için erken seçim olsun mu olmasın mı tartışmaları çok taze. Buna ihtiyaç var mı ya da bu konuda biz neyi talep edeceğiz, onu süreç gösterecek, kurullarımızla birlikte tartışacağız. 
 
Yerel seçimler sonrası kazandığınız yerlerde hizmet beklentileri yüksek. Nasıl bir belediyecilik anlayışı ortaya koyacaksınız? 
 
Belediyelerimiz belediyecilik yapacak, belediye işiyle uğraşacak. Siyaseti siyasetçiler yapacak. Kötü bir belediyecilik pratiği varsa halk 5 yıl beklemek zorunda değil.
 
 
Önceki deneyimlerimiz kıymetlidir. Sadece belediyecilik hizmeti sunan değil, halkın yaşamış olduğu her sorunla dayanışan bir belediyecilikti. Bu dönem de bu devam edecek ama bu dönem belediyelerimiz daha çok belediyecilik yapacak. Siyaseti siyasetçiler yapacak. Belediyelerin siyasetle ilişkisi her zaman var ama herkes kendi işini yapacak. Emin olun önümüzdeki günlerde daha disiplinli, belediye işleriyle yoğunlaşan halkın sorunlarını çözen bir yerden belediyecilik yapacağız. Biz halka söz verdik. Onların kıymetli oylarıyla seçilen arkadaşlarımız en iyisini yapacaklardır. Kötü bir belediyecilik pratiği varsa halk 5 yılı beklemek zorunda değil. Halkın seçim gelmeden seçtiğini çekme hakkı da var. Eleştiri hakkı da vardır. Tabii güçlendirerek yapacağız bunları. 
 
Kararlıyız; halkımıza, demokrasiye katkısı olmayan, örnek ve model olmayan, halkı memnun etmeyen hiçbir anlayışa izin vermeyiz. Belediyeyi kaybederiz ama halkımızı kaybetmeyiz. Onun için çok değerli, kıymetli genç nitelikli belediye eş başkanı arkadaşlarımıza da çağrı yapıyorum; bu dönem çok farklı bir dönemdir. Kayyım yaralarını sarma, halkın desteğini onayını alma, halkla birlikte olma, halkı memnu etme, model olma, hizmet etme, diğer siyasi parti belediyelerinden farkımızı ortaya koyma, bize oy vermeyenleri de kapsayan, onayını, desteğini alan bir anlayışı hayata geçirme zamanıdır. O mevki ve makamlar için büyük bedeller ödedik. Arkadaşlarımız içeride. Gültan Kışanak ve Leyla Güven’in belediye pratiklerine, geçmişine layık olma günüdür. ‘Biz geldik 5 yıl otururuz’ yok. Geçmişte de yoktu ama şimdi hiç olmaz. En ufak bir eksiklik konusunda dahi genel merkez olarak; halkımıza söz verdik. Gereğini yapacağız.
 
Yol, su, altyapı, üstyapı... birçok sorunu sıralayabiliriz ancak öne çıkan en önemli konu gençlerin göçü. Göç ile asimilasyon arasındaki bağlantıdan hareketle; gençlere dair nasıl bir politika izleyeceksiniz?  
 
Kurdistan’ın gençliği, sosyolojisi, doğası yani her anlamda büyük oranda tahrip edilmiş. Devlet orayı bir laboratuvar haline getirmiş, zehirlemeye çalışmış. Bunlardan biri de gençliktir. Tabii belediyemizin oradaki yoksulluğu, işsizliği tamamen ortadan kaldırma imkanı yok. Ama gençlerin o kentte yaşaması için kültürel-sanatsal aktiviteler, meslek edinme kursları, aile ekonomisine katkı sunma olanaklarını yaratacağız. Sadece mevcut kaynaklarla yetinerek hizmet üretemeyiz. Kaynak da yaratmalıyız. En büyük kaynak halkın katkısıdır, katılımıdır. Onlarla yapılan hizmetlerdir, işlerdir. Belediyenin çözemediği sorunu Siirt’te 150 bin insanımızın desteğiyle, katkısıyla çözmeliyiz. Halkı ikna etmek ve güvenini almak lazım. 
 
Halkın sunduğu işin o kente yararlı olduğuna, işleri kolaylaştıracağına ikna etmek anlatmak gerekiyor. Yeni bir belediyecilik anlayışıyla yeniden başlıyoruz. Göreceksiniz belediyelerimiz emekçinin, yoksulun, çocuğuna süt götüremeyenin, mama götüremeyenin, su faturasını ödeyemeyenin yaşamış olduğu sorunların çözüm adresi olacaktır. Bu konuda iddialıyız. Bir belediyecilik geçmişimiz var, ondan da güç alacağız. Arkadaşlarımızın en iyisini yapacağına eminim.
 
Çocuklara dönük politikalar da önemli. TÜİK verilerine göre Türkiye’de çocuk oranı yüzde 26 iken; Kürdistan’da bu oran yüzde 50’ye yakın. Kürdistan’daki çocuklar dair projelerinizi merak ediyoruz?
 
Gençler, çocuklar ve kadınlar öncelikli olarak proje üreteceğimiz grupları oluşturuyorlar. Belediyecilik hizmetlerini 3 dille veriyorduk. Tekrar çok dilliliğe, çok kültürlülüğe, çok kimlikliğe hizmet eden bir yaklaşımla devam etmek lazım. Çocukların anadilini öğrenmesi için bütün çabayı ortaya koymalıyız. Biz sonradan öğrendik (anadil). Ama bunun koşulları var; elimizde belediyelerimiz var, büyükşehir belediyelerimiz var, kentlerimiz var. Bu konuda ‘Niye öğretiyorsun?’ diyemez kimse. Anadilini öğretmek için belediyelerimiz bir çaba içerisinde olacak. Yoksulluktan dolayı eğitim alamayan çocuklara destek olacağız. Çocukların kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlere katılmasını sağlayacak koşulları sağlayacağız. Kadınların ev içi ve iş yaşamındaki toplumsal cinsiyet eşitliği temelindeki talepleri zaten her fırsatta dile getirdiğimiz gibi sonuna kadar destekçisiyiz. Ancak, kadın yoksulluğu konusunda da maalesef Türkiye dünyada ilk sıralarda. Kurdistan’da ise daha da kronik hale gelmiş bir problem olduğundan bu konuda belediyelerimizin bütün koşullarını zorlayarak projeler üreteceğini söyleyebilirim.
 
Belediyeler için merkezi bir proje biriminiz olacak mı? 
 
En küçük beldeden büyük şehirlere kadar proje birimleri oluşturacağız. Ezber çalışmalar yok. ‘Kanal açtım', ‘Kaldırım yaptım’ ile bu meselelerin çözülemeyeceğini biliyoruz. Kurdistan'da yüz yıllık yaralar var. Hizmetsizlik var. Yani daha nitelikli, daha birikimli ve daha sonuç alıcı çalışmalar olmalı. Yer yer belediye olanakları ile yer yer kentin dinamiklerinin katkısı ve katılımıyla toplumcu belediyeciliğin ne olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz. Yerinde yönetim ile yerelden üretim diyoruz.
 
MA / Selman Güzelyüz - Fırat Can Arslan
 

Diğer başlıklar

22:11 Ege Denizi'nde deprem
22:05 Kabataş'ta metro inşaatında iskele çöktü
21:45 Zehirlenip yaşamını yitiren ailenin kaldığı otel boşaltıldı
21:39 Tiktok’tan Seyîd Rıza anmasına sansür
21:18 Tuncer Bakırhan: Komisyon derhal İmralı’ya gitmeli
20:59 Hayvansever kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi
20:54 Rojin Kabaiş eylemine ‘uyarı’ cezası
20:19 Brezilya’da binler iklim adaleti için yürüdü
20:07 Seyid Rıza ağıtlarla anıldı
19:55 MAF-DAD kongresinde süreç tartışıldı
19:17 Xana Axpar’da kadın buluşması
19:07 Anne ve iki çocuğunun ölümüne dair gözaltı sayısı arttı
18:02 Dîlok’ta iş cinayetleri protesto edildi
17:58 Adalet Nöbeti'nde taciz failinin duruşmasına çağrı
17:46 EGEÇEP’ten ortak mücadele çağrısı
17:45 EHP: Asgari ücret 65 bin TL olmalı
17:40 Yazar-ressam Hüseyin Özsoy, Wan’da okurlarıyla buluştu
17:35 Mêrdîn’de taziye evine saldırı
17:33 Seyîd Riza ve arkadaşları için klip: Cigêram
17:30 DADER konferansı: Devlet adım atsın
17:24 ‘Barış ve özgürlükte ısrar ediyoruz’ buluşmasına çağrı
17:23 Barış gazeteciliği paneli: Militarist habercilik dili toplumda düşmanlık yaratır
17:18 Gazeteci Aykol'un tedavisi devam ediyor
17:13 Gülistan Kılıç Koçyiğit: Demokratikleşme olmadan barış olmaz
17:11 Êlih’te taziyelere kitlesel ziyaret
17:02 Kadınlar alanlarda: Şiddetsiz yaşamı birlikte kuracağız
17:01 'Zindandaki Kadınların Öyküleri' okurlarla buluştu
16:49 57 bin ağacın kesileceği rant projesi yargıya taşındı
16:35 Dêrsim’deki doğa mitingine katılım çağrısı: Sesimize ses verin
16:14 Demokratik Birlik İnisiyatifi: Sürecin öncüsü olacağız
16:07 Seyîd Rıza ve yol arkadaşları birçok kentte anıldı GÜNCELLENİYOR
15:55 İzmir Bağımlılıkla Mücadele Platformu kuruluşunu ilan etti
15:51 Takas Pazarı’na yoğun ilgi
15:17 ‘Muhlise Karagüzel ve Kavak’ı derhal serbest bırakın’
14:33 Koğuş değiştirmek isteyen tutsak darp edildi
14:28 COP 30 tepkisi: Ekolojik yıkım derinleşiyor
14:04 Mêrdîn kısa süreli yağışta göle döndü
13:56 İHD 22'nci Genel Kurulu başladı: Devletin Kürt meselesindeki güvenlikçi politikası değişmedi
13:51 Kayıplar için beş kentte adalet talebi
12:56 Cumartesi Anneleri Nazım Gülmez için adalet istedi
12:28 Dêrsim’de Seyit Rıza anması: Mezar yerlerini açıklayın
12:18 Sındırgı’da art arda depremler
10:37 CHP Milletvekili Akgün Alp: Devlet, Abdullah Öcalan ile görüşüyorsa Komisyon neden görüşmesin?
10:28 İşçi servisi devrildi: 14 yaralı
10:14 Nizamettin Kabaiş: Tehditlere rağmen mücadelemiz sürecek
09:24 Dilovası’nda yaşamını yitiren işçi sayısı 7'ye yükseldi
09:23 HDP binalarına saldırı dosyası 10 yıldır neden kapalı tutuluyor?
09:22 Dêrsim'de yüzlerce toplu mezar var: Yüzleşme çağrısı
09:11 Ruhsatsız fabrika yangından sonra mühürlendi!
09:08 Dilan Mızrak: Devlet sürecin hukuki zeminini bir an önce oluşturmalı
09:07 Kültürel hafıza yok oluyor, Ermeni evleri bir bir çöküyor
09:06 Bataklığa sürüklenenler anlatıyor: Ayağım tekerlek olmuş, tamir etmeye çalışıyordum
09:05 Çöken bina, patlayan depo: İhmalin getirdiği ölümlere karşı mücadele edeceğiz
09:04 Selamet Yeşilmen’in failleri 10 yıldır bulunmadı: Adalet bekliyoruz
09:03 Soğuk havalar cep yakıyor
09:03 'Halk ve inançlar arasında problem yok; sorun kanun ve yasalardır'
09:02 'Barışa katkı için Seyîd Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri açıklansın'
09:01 Devlet merkezli uygarlık sistemin yok edici düzeni: Kastik katil
09:00 15 KASIM 2025 GÜNDEMİ
08:59 Amed'de yollar göle döndü
08:22 Kürdistan kentleri için kuvvetli yağış uyarısı
14/11/2025
23:56 Yeni kurulan TELE2’nin haberine erişim engeli
23:42 Licê'nin Qelesi mezrasında ev baskını
23:19 Şam'da art arda patlamalar meydana geldi
22:50 Gençlerden Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için meşaleli yürüyüş
22:43 DEM Parti eski il eşbaşkanına 13 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
22:36 Mêrdîn'de fırtınada motosikleti devrilen kurye yaralandı
22:10 Rahman A. boşanma aşamasında olduğu kadını katletti
21:36 Kürdistan kentlerine ayrılan kültür ve turizm bütçesi yüzde 5'in altında
21:23 Şêxmeqsûd ve Eşrefiyê girişlerindeki kontrol noktaları kaldırıldı
21:20 Sabahat Tuncel: Barış bizim için bir tercih değil zorunluluktur
20:46 İstanbul'da Rojin Kabaiş için eylem
20:35 Êlih'te iş cinayeti
19:46 Gülhan'ı katleden faile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
19:19 ‘Aç kalalım ama kültürsüz kalmayalım’
18:37 İşçiler 107 gündür eylemde: Taleplerimiz karşılansın
18:24 CHP'den İBB iddianamesine ilişkin HSK'ye başvuru
18:18 DEM Partili Oluç: Eli kulağındadır, kayyım rejiminin sonuna geliniyor
18:08 Riha’da toz taşınımı etkili oldu
18:02 HPG’li İş, kitlesel bir şekilde toprağa verildi
17:32 25 Kasım eylemleri: Dayanışmayla karanlığı yeneceğiz
17:06 Çetin'in taziyesine 'şehit namirin' sloganıyla ziyaret
17:01 Vince çıkan işçilerin eylemi kazanımla sonuçlandı
16:42 DEM Parti Kadın Meclisi direnişteki kadınları ziyaret etti
16:41 DEM Parti Turizm Bakanlığından Kürtçe ve diğer dilleri teşvik edilmesini istedi
15:52 Dilek İmamoğlu: Adalet yara alırsa umut yeşermez
15:19 İHD: 6 bin 94 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi
15:00 Bireysel silahlanma protestosu
14:07 Silahlı saldırıda 4 kişiyi yaralayan korucular serbest bırakıldı
13:54 LeMan davasında Pehlevan hakkında tahliye kararı
13:09 KESK'li kadınlar 25 Kasım programını açıkladı: Barış talebinde ısrarcıyız
12:26 MB anketine göre enflasyon beklentisi yükseldi
11:45 Çakıroğlu: Cumhuriyetin 2'nci yüzyılının kurucularından biri Abdullah Öcalan olacak
11:31 Tanrıkulu: Güven artırıcı adımlar atılmalı
Ekmen: Toplumun desteği süreç için önemli
11:13 AB Türkiye Delegasyonu Amed Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret etti
11:09 Sürecin etkili öncülere ihtiyacı var
10:55 Seyîd Rıza'nın mezar yeri açıklansın: Gidersem gözüm açık kalacak
10:51 Bakırhan: Süreçte belediyelere büyük sorumluluk ve görev düşüyor
09:58 92 yaşındaki tutsak annesi: Ölmeden oğlumu görebilecek miyim?
09:44 Erzincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde ‘suça göre’ muamele!
09:43 'Katliama işveren yer hazırlıyor, devlet göz yumuyor'
09:41 Prof. Dr. Nilgün Toker: Süreç hukuki güvence altına alınmalı
09:39 Barış Anneleri'nden komisyona çağrı: Komisyon önderliğimizle görüşsün
09:33 Wan'da Mısır Çarşısı metruk bir yapıya dönüştü
09:31 ÖHD’li Güneş: 'Umut hakkı’nın uygulanmaması demokratikleşmeye dirençtir
09:30 Her okulun kapısındalar: Çocuklar ve kadınlar 'özel' hedef
09:11 MARSU daire başkanı hakkında ‘taciz ve mobing’ten suç duyurusu
09:09 'Ölümlerin önüne geçmek için acil gündem hasta tutsaklar olmalı'
09:07 Engellenen röportajın 4. bölümü: Devleti demokratikleştirmek lazım
09:00 14 KASIM 2025 GÜNDEMİ
13/11/2025
23:46 Süveyda’da çatışmalar şiddetleniyor
23:37 DEM Partili Uysal: Gençlerin soluyacağı temiz hava kalmadı
21:30 Hatay Arsuz’da orman yangını
21:21 DEM Partili Hun: Her 4 gençten biri Türkiye’yi terk etmek istiyor
20:45 Sırrı Süreyya anısına turnuva: Her gol barış sözü olacak
20:40 Hatimoğulları ve Bakırhan, Demokratik Yerel Yönetimler Kuruluyla bir araya geldi
20:35 AB delegasyonu Amed'de
20:29 Uyuşturucuya karşı mücadeleye ayrılan bütçe yüzde 0,02
20:22 Kuzey ve Doğu Suriye’de üçlü görüşme
20:01 Meteoroloji'den 6 il için 'sarı kod 'uyarısı
19:58 Halkevleri: Polis eliyle özel bir saldırı programı uygulanıyor
19:55 Erdoğan, Erhürman'la görüştü
19:33 DEM Parti'den bütçe görüşmelerinde gençler için fon önerisi
19:22 'Yaşamlarımızı örgütlü mücadelemize emanet edeceğiz'
19:17 Şemrex’te kadınlar fidanları toprakla buluşturdu
19:11 Amedspor’dan 'bahis' açıklaması
19:07 Pasûr'daki iş cinayeti protesto edildi: Önlemler alınmadı
19:01 Dilovası Belediye Başkanı'nın eleştirilere yanıtı 'çoğu yer kaçak' oldu
18:47 223 işçinin direnişi 106'ncı gününde
17:51 Rusya: Ukrayna'ya saldırılar sürecek
17:37 Madde bağımlılığı ve fuhuşa karşı yürüyüşe çağrı
17:25 Adlığ ve Edemen’in taziyesine kitlesel ziyaret
16:59 Gazeteci Aykol'un hayati riski sürüyor
16:45 Mûş’ta ‘Kadın kurtuluş ideolojisi’ atölyesi
16:33 Pasûr’daki iş cinayetindeki ihmaller zinciri
16:30 TFF, bahis soruşturmasında futbolcuların cezalarını duyurdu
16:18 Ferdi Zeyrek'in ölümüne ilişkin iddianame kabul edildi
16:15 Suriye'nin Londra Büyükelçiliği 13 yıl sonra açıldı
16:13 Barrack: QSD’nin entegrasyonunu görüştük
16:07 HPG’li Öztürk’ün taziyesine kitlesel ziyaret
15:55 Komisyonun toplanacağı tarih belli oldu
15:45 İmamoğlu'nun hesabına erişim engeli
15:40 Wan Barosu: Rojin’in faillerinin bulunması için mücadelemiz sürecek
15:01 Cenazelere dönük saldırılara tepki: Barış sadece silahların susması değildir
14:58 Demokratik Modernite'nin yeni sayısı çıktı
14:56 Gazeteci Rahime Karvar’a ceza
14:25 ABD'den Türkiye'deki 7 şirkete yaptırım
14:24 Ahmet Özer’den DEM Parti’ye ziyaret
14:11 '6 kişinin öldüğü işyeri ruhsatsızdı, belediye göz yumdu'
14:07 Mûş'ta 'Çocuk yaşta zorla evlilikle mücadele' çalıştayı