Temel: Öcalan'ın politik katkısı olmadan kalıcı bir çözüm mümkün değil

img

ANKARA - Meclis'te kurulacak komisyonunu umut verici bulduklarını belirtenDEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, "Öcalan'ın fikri ve politik katkısı olmadan kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle, hem kendisiyle hem de toplumsal muhataplarla doğrudan temas kurulmasını önemsiyoruz" dedi. 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ile Kürt sorununun demokratik ve silahsız yöntemlerle çözümünde önemli bir eşik aşılırken PKK'nin silahsızlanma ve fesih kararı da iktidar ve devlet tarafından çözüm konusunda öne sürülen bir engel bırakmadı. İktidar ve devlet tarafından henüz Meclis'te kurulan komisyon dışında somut adım atılmış değil. Komisyonun idari, siyasal, yasal ve anayasal çözüm zemini nasıl şekillendireceği ise şimdilik belirsizliğini koruyor. Bu belirsizliklere ve sürece dair atılması gereken adımları Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkan Yardımcısı Tayip Temel, sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için Abdullah Öcalan'ın koşullarının mutlaka iyileştirilmesi gerektiğini belirtti. 
 
 Kürt hareketi sürecin sağlıklı bir zeminde yürüyebilmesi için muhakkak Abdullah Öcalan'ın koşullarının değiştirilmesi gerektiğini her seferinde dile getirdi, getiriyor. Abdullah Öcalan'ın tutulduğu koşullarda bir değişiklik var mı? Nasıl bir değişiklik olması gerektiğini düşünüyorsunuz? 
 
 Öcalan'ın koşullarının süreci yürütmek için düzeltilmesi bir zaruret ve gerekliliktir. Sürecin yürümesi ve nihayete ermesi için bunun bir gün bile ertelenmemesi gerekir.
 
Sayın Abdullah Öcalan'ın koşulları ve içinde bulunduğu şartlar, Türkiye'nin en büyük sorununu çözmeye gücü olan ve bu anlamda projesi olan bir aktörün ve bir liderin durumu temelinde ele alınmalı. Bazı ırkçı ve faşist kafalı çevrelerin dediği gibi sözü edilen şahsiyet sadece devlete isyan etmiş bir örgüt lideri değildir. Bir halkın sorunlarını çözme iradesi gösterirken kardeş halkların barış içinde yaşamasını önceleyen bir barış ve özgürlük savunucusundan söz ediyoruz. Türkiye milliyetçileri, gerçek anlamda devlet kaygısı taşıyor ve devletlerini düşünüyorlarsa Kürt halkını inkâr etmekten vazgeçmeliler. Çünkü inkâr sürdükçe sözüm ona milliyetçiliğini yaptıkları ulus devlet büyük sorunlardan kurtulamıyor. Sadece geçen yüzyıla baksalar Kürtleri inkâr etmenin Türkiye açısından neye mal olduğunu görecekler. Kaldı ki bu maliyet her gün daha da artmaktadır.
 
Diğer bir taraftan da Türkiye'deki demokratlar, sosyalistler ve barış savunucuları, Kürt sorununun gerçek bir çözümünün Türkiye'yi demokratikleştirecek esas dinamo olduğunu bilmek durumundalar. Bunu anlamak için de öyle fazla kafa yormaya gerek yok diye düşünüyorum. Bakın son 50 yıldır faşizmin, darbe dinamiğinin, antidemokratik yasaların tümünün kaynağı Kürt karşıtlığı, yani Kürt düşmanlığıdır. Ekonominin yerle yeksan olmasının da kaynağında Kürtlere yönelik yürütülen savaş ve bastırma siyaseti var. O zaman onların da Öcalan liderliğinin Kürt sorununu çözme, Türkiye demokratikleştirme hamlesine büyük destek vermeleri gerekmez mi? Şüphesiz büyük bir destek var, ama hala belli odaklarda işin esasını tartışmaktan ve ciddiyetten uzak tutumların da varlığı söz konusu. 
 
İşte bu değerlendirmeler ışığında, Sayın Öcalan'ın koşullarının süreci yürütmek için düzeltilmesi bir zaruret ve gerekliliktir. Sürecin yürümesi ve nihayete ermesi için bunun bir gün bile ertelenmemesi gerekir. Ama hâlâ tecritte belli bir esneme ve kimi görüşmelerin yapılması dışında, koşullarda yeterli düzeyde bir iyileşme söz konusu değildir. Bu durum, süreci gerçekten zorlamaktadır. Ortadoğu'da ve dünyada herkesin silah biriktirdiği, savaşa hazırlık yaptığı, kan dökmek istediği bir ortamda, Sayın Öcalan silahı devreden çıkaracak iradeyi göstermiş ve PKK'de bu karara uyarak gereğini yapmıştır. Durum bu kadar ciddidir. Herkes bu ciddiyetle yaklaşmalıdır. Öyle hafiflikler, ırkçı söylemler, yapılmak istenenin sanki basit bir işmiş gibi ele alınması gerçekten ciddiyetsizliktir. Başta devlet yetkilileri, iktidar, muhalefet ve sahte milliyetçilik yapan çevreler, bu gerçekliği anlamak durumundalar. "Terör", "terörist" gibi kavramların kullanılması terk edilmez ise Kürtler devletin ciddi olmadığına kanaat getirir ve bu zarar verir sürece. Nitekim şu an kullanılan zehirli dil, umudu baltalıyor, sürecin ciddiyetine zarar veriyor. İki taraflı olarak toplumun ikna edilmesine de hizmet etmiyor.
 
 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Abdullah Öcalan'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 3'üncü maddesine, yani işkence ve kötü muamele yasağına aykırı bularak 18 Mart 2014'te ihlal kararı verdi. Kararla birlikte Türkiye'den düzenleme yapmasını istedi. Ancak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin AİHM "umut hakkı" ihlali kararının gereğinin yerine getirilmesine dair çağrıda bulunmasına rağmen, hâlâ bir gelişme görünmüyor. Bu durumu nasıl görüyorsunuz?
 
 Hem ulusal hem uluslararası hukuk normları Sayın Öcalan'ın özgür olmasını, dahası süreci bizzat yürütmesi gerektiğine işaret ediyor.
 
Bahçeli'nin çağrısı önemliydi. Yerine getirilmesi gereken yönü klasik ve kısır döngülere çekilerek gündemden düşürülmeye çalışıldı. Oysa durum nettir. Hem ulusal hem uluslararası hukuk normları Sayın Öcalan'ın özgür olmasını, dahası süreci bizzat yürütmesi gerektiğine işaret ediyor. Türkiye'de "umut katili" olan bir yasal düzenleme yapıldı 2000'lerde. Ve bu düzenleme; Sayın Öcalan'ın durumu hesaplanarak yapıldı. Yani kişiye özel yasa. Neydi o yasa? Ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar tahliye olamazmış. Ve şu an hiçbir hukukçu bu düzenlemenin insan haklarına ve hukuka uygun olduğunu söyleyemez. Tamamen siyasi saiklerle, düşmanca duygularla yapılmış bir düzenleme idi. Oysa maksimum yatma süresi 20 ile 30 yıl arasıydı. Umut hakkı yasal bir haktır ve mutlaka uygulanmalıdır. Bunu oraya buraya çekerek hukuk dışı siyasi bir tartışmaya alet etmek, kimseye bir şey kazandırmaz. Az önce dediğim gibi yine meseleye ciddi yaklaşmaya, ciddi ele almaya gelip dayanıyor. 
 
30 kişilik Barış ve Demokratik Toplum Grubu silah yakma töreni düzenledi ve Kürt hareketi bu girişimi ile silahı mutlak bir şekilde bırakmaya kararlı olduğunu duyurdu. Bu durum, süreç ile ilgili hazırlanan ve atılan bir adımdı. Belli ki atılacak adımlar ile ilgili bir yol haritası var. Bu adım sonrasında Türkiye'nin önünde atması gereken hangi adımlar var?
 
Gerçekten Sayın Öcalan ve PKK üzerine düşeni zorunlu ve büyük bir ciddiyetle yerine getirdi. Öncülüğünü Besê Hozat'ın yaptığı gerilla grubu, bütün dünyanın gözü önünde meseleye ne kadar ciddi yaklaştığını ve Sayın Öcalan ile ne kadar ahenk ve uyum içinde olduklarını gösterdiler. Oraya gelenlerin hepsi kendi gözleriyle bu samimiyeti ve ciddiyeti gördü. Oradaki ciddiyet, adeta herkesi büyüledi. Yine tabii ki devlet mekanizmalarının da bu süreçte attığı adımlar var; ancak işin yasal düzenleme kısmı gerçekleşmediği sürece olup bitenlerin tümü fiili, yani başka bir dille kayıt dışı oluyor. İşin eksik kısmının tamamlanması lazım. Bu yüzden komisyonun kurulması, belli adımların atılması önümüzdeki sürecin gidişatını da belirleyecektir.
 
Tam da burada sormak istiyorum; Abdullah Öcalan da PKK de sık sık pozitif demokratik entegrasyona ve bunu sağlayacak yasalara vurgu yapıyor. Bunun karşılanması için ne tür yasalara ihtiyaç var? Yasaların hazırlanması ve uygulanması sonrasında nasıl bir tablo doğacak?
 
Sorunun aşılması ve yasal çerçevesinin oluşması için birçok yasal düzenlemeye ihtiyaç var şüphesiz.  Ancak entegrasyon meselesini yorum getirecek olursak; sözü edilen bir demokratik uzlaşıdır. Tarafların kendi kimliğini ve varlığını koruyarak karşılıklı dönüşümünü gerektirir. Türkiye bağlamında bu dönüşüm, demokratik cumhuriyet perspektifiyle mümkündür. Devletin demokratikleşmesi ve Kürtlerin varlığı korunarak haklarının tanınmasıyla birlikte, PKK'nin de silahlı mücadeleden siyasi ve toplumsal zemine geçişi anlamına gelir. Bu süreç, asimilasyona düşmeden, ahlaki-politik yapısını koruyan bir demokratik entegrasyon hedefler; örgütlü Kürt ve komünal toplumsal yapı bu entegrasyonun temelini oluşturur. Her ne kadar farklı betimlemeler yapılsa da entegrasyon kavramının özünde birleşme ve bütünleşme olgusunun yer aldığı bilinmektedir. Özellikle çokça eleştirilen entegrasyon kavramının demokratik bir formda yeniden tasarlanması, üzerinde daha çok çalışılması gereken bir husustur. Demokratik entegrasyon sürecinin esası, hukuki ve siyasi alanlara dayanır. Entegrasyonun başka bir tanımı, "Devletin demokratik toplum için, demokratik toplumun devlet için risk oluşturmadığı hukuki ve siyasi istikrar hali" şeklinde yapılabilir.
 
Bir de komisyon var; kurulmuş gibi görünüyor. Komisyonun şekli ile ilgili talepleriniz karşılandı mı? Çalışma usul ve yasalarına dair ne tür talepleriniz var?  Örneğin Abdullah Öcalan, Kürt hareketi ve toplumun farklı kesimleriyle temasları olacak mı? Ne tür işler yapmasını bekliyorsunuz? 
 
 PKK'nin de silahsızlanma, sivil siyaset ve demokratik entegrasyon gibi başlıklarda muhatap alınması gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun işi sorunları örtbas etmek değil, gerçek bir çözümün zeminini oluşturmaktır.
 
Meclis bünyesinde komisyonun kurulması, uzun süredir Türkiye'nin çözüm ve normalleşme arayışları açısından önemli bir ihtiyaçtı. Kurulmuş olması umut verici. Ancak komisyonun yapısı ve görev alanına ilişkin bazı temel taleplerimizin henüz tam karşılandığını söyleyemeyiz. Komisyonun çoğulcu ve demokratik temsiliyeti esas alması çok önemli. Sadece devletin belli mekanizmalarını değil, toplumsal aktörlerin, sivil toplumun ve özellikle Kürtlerin iradesini temsil eden yapıların görüş ve katkılarının sürece dâhil edilmesi de hayatidir. Az önce de ifade ettim; Abdullah Öcalan Önderliği; bu ülkenin en önemli toplumsal ve siyasal aktörlerinden biridir. Dolayısıyla bu tür bir süreçte, Öcalan'ın fikri ve politik katkısı olmadan kalıcı bir çözüme ulaşmak mümkün değildir. Bu nedenle, hem kendisiyle hem de toplumsal muhataplarla doğrudan temas kurulmasını önemsiyoruz. Beklentimiz, komisyonun teknik kalmaması ve Türkiye'nin demokratikleşme yönünde dönüşümünü kolaylaştıracak, barışı toplumsallaştıracak bir mekanizma olmasıdır. PKK'nin de silahsızlanma, sivil siyaset ve demokratik entegrasyon gibi başlıklarda muhatap alınması gerektiğine inanıyoruz. Komisyonun işi sorunları örtbas etmek değil, gerçek bir çözümün zeminini oluşturmaktır. Bu da ciddiyet, cesaret, diyalog ve karşılıklı anlayış gerektirir.
 
Komisyonla ilgili kaygıların başında, sadece silahların bırakılmasıyla ilgileneceği yönündeki düşünceler yer alıyor. Bu konuda durum nedir? Komisyonun kapsamı ve görevleri tam olarak neler olacak?
 
Bu, büyük bir hata ve çok sığ bir yaklaşım olur. Sadece silahsızlanma için komisyon kurmak söz konusu olamaz. Bir kere sorun var ki silah ve çatışma oldu. Yani sorun ele alınmadan, tartışılmadan ve engelleyici, anti demokratik yasalar değişmeden çözüm mümkün olamaz. Bir söz var: 'Özü bırakıp söze sarılan, hakikate ulaşamaz' derler. Bu komisyon ve bu komisyonun hiç bir üyesi bu duruma düşmemelidir. Bu ülkenin partileri ve iktidarı aşan büyük bir sorunu var. Komisyon bu gerçeği ıskalarsa çok yazık eder bu sürece. 
 
Bu ve benzer teknik durumlarda zamana yayma durumu kamuoyunda endişe yaratıyor. Örneğin, "Türkiye, Ortadoğu'da taşların lehine oturmasını bekliyor. Oturması halinde süreçten vazgeçecek" şeklinde yorumlar da yapılıyor. Devletin, iktidarın böyle bir düşüncesi var mı?
 
Güvenlikçi politikalar ile sonuç alma ihtimalini görürse buradan döner mi? Kısaca devlet süreç ile ilgili ciddi mi?
 
Ortadoğu'da taşların nasıl dizileceği elbette önemlidir; ama Türkiye kendi iç barışı için başkalarının hesabını bekleyemez. Varsa bu tür beklentiler sürecin geleceğini zora sokar, muğlaklaştırır.
 
Öyle bir yaklaşımın olmadığını umut ediyoruz. Nitekim hiçbir taraf bu sürece öyle yaklaşmamalı. Türkiye'de devlet aklı, bu süreci eğer güncel gelişmelere ve konjonktüre bağlı ele almışsa bile artık stratejik yaklaşım göstermesi gereken bir süreçteyiz. Süreçle ilgili samimiyet ya da ciddiyet meselesi yalnızca bizim değil, toplumun çok geniş kesimlerinin de dikkatle izlediği bir husustur. Zamana yayma, belirsizlik üretme ve kimi konularda oyalama eğilimleri kamuoyunda haklı olarak endişe yaratıyor. Bugün toplumda da, siyasette de, cezaevlerinde de bir beklenti var. Ortadoğu'da taşların nasıl dizileceği elbette önemlidir; ama Türkiye kendi iç barışı için başkalarının hesabını bekleyemez. Varsa bu tür beklentiler sürecin geleceğini zora sokar, muğlaklaştırır. Güvenlikçi politikalar bugüne kadar çözüm üretmedi. Eğer bir kez daha aynı yöntemlerle sonuç alınabileceği düşünülüyorsa bu tarihsel bir yanılgı olur. Biz, barışın ve çözümün toplumun temel beklentisi olduğunu biliyoruz. Bu nedenle sürecin tali tartışmalara kurban edilmeden ilerlemesini istiyoruz. Kamuoyundaki endişeler bu yönüyle yersiz değil; ancak bu süreç aynı zamanda bir mücadele sürecidir. Mücadele etmeden adalet, demokrasi ve barış gelmez. 
 
Çözümü etkileyen diğer bir faktöründe Suriye'deki durum olduğu ifade ediliyor. Sizce Abdullah Öcalan Suriye'deki Kürtlerin ne şekilde hareket etmesini istiyor ve nasıl bir çözüm önerisinde bulunuyor?
 
Sayın Abdullah Öcalan'ın Suriye'deki Kürt meselesine yaklaşımı, ilkesel olarak bölgesel barış ve demokratik çözüm paradigmasıyla uyumludur. Bu çerçevede, Suriye'deki kalıcı çözüm yalnızca Kürtler için değil, tüm halklar açısından da demokratik dönüşüm ile mümkündür. Bu temelde farklı kimliklerin ve inançların tanındığı, çoğulcu ve yerel farklılıkların tanınmasına açık bir anayasanın kabul edildiği, etnik ve mezhebi aidiyetleri dışlamayan renkli bir ulusal meclisin oluşturulduğu ve en önemlisi de Kürtlerin ordu ve diğer devlet kurumlarında kendi öz kimlikleriyle tamamen eşit yurttaşlar olarak temsil edildiği bir Suriye, Öcalan'ın tercih ettiği çözüm modelidir. Böyle bir durumda, Kürtlerin özgür iradeleriyle bütünlüklü bir Suriye yönetimi içinde yer alması gerektiğini savunmaktadır. Ama eğer rejimin tekçi ve antidemokratik yapısı devam ederse, yani tek uluslu, merkeziyetçi ve otoriter karakterine bağlı olarak Kürt halkının tarihsel olarak inkâr edilmesi ve demokratik taleplerin bastırılması sürerse Kürtlerin kendi siyasal iradeleriyle hareket etmeleri ve mevcut durumu daha da geliştirmeleri kaçınılmazdır.
 
Siz aynı zamanda gazetecisiniz ve yıllarca Kürtlerin yaşadığı sorunlar ve çözüm arayışlarına mercek tuttunuz. Bugün gazetecilik yapıyor olsaydınız süreci ne şekilde ele alırdınız? Neyi işlerdiniz?
 
Eğer bugün gazetecilik yapıyor olsaydım, yazacağım ilk şey şu olurdu: Bir tablo çizerdim, terazi gibi. Savaştan ve çatışmadan hepimizin çocukluğundan beri çektiği acıları bir kefeye yazardım. Adsız mezarlara gömülen bir çocuğun oyuncaklarını, bir dağ köyünde yarım kalan bir ninenin sözlerini, bombalanmış bir evin çatısına sinmiş kahkahaları yazardım. Bunlar, Kürt'ün de, Türk'ün de, Ermeni'nin de, Arap'ın da ortak yaslarıydı, derdim. Sonra terazinin diğer kefesine barışı, demokrasiyi, özgürlüğü koyardım. Eğer adil bir barış gerçekleşirse, bugünün çocuklarının yarın nasıl mutlu, nasıl mesut olacağını yazardım. Onların özgürce ana dillerinde şiir okuduğunu, farklılıkları zenginlik sayan meclislerde konuştuklarını, sokaklarda korkmadan yürüdüklerini, kimliklerinden utanmadan büyüdüklerini yazar işlerdim. Siz de inatla hakikatin dili olmaya çalışıyorsunuz. Ama bugün gazetecilik yapsaydım, artık yalnızca trajediyi değil, umudu da yazardım. Çünkü biz acının tüm tonlarını yaşadık. Şimdi barışa yol almışken, yaşamın tüm renklerini anlatma hakkımız var. Ve derdim ki: Bu coğrafyada barış yalnız silahların susması değil, kalplerin konuşmasıdır. Ve bu konuşma, Türk'ün, Kürt'ün, Laz'ın, Çerkes'in, herkesin ortak hikâyesiyle olur. İşte o hikâyeyi yazmak için çabalardım.
 
MA / Mehmet Aslan - Selman Güzelyüz 

Diğer başlıklar

10:56 Muğla'da yangın 2'nci gününde
10:54 370 kişilik KYK yurdunda 450 öğrenci kalıyor
10:32 İran’da tedavisi yapılmayan tutsak yaşamını yitirdi
10:06 SurFest atölye ve konserle başladı
09:44 Adalet Bakanlığı'na Rojin Kabaiş başvurusu
09:13 Gasbedilip vurulan taksici hayatını kaybetti
09:11 Meral Danış Beştaş: Komisyon 'umut hakkı'nı ivedilikle gündemine almalı
09:09 Meclis'in 100 yıllık komisyon karnesi: Bu kez döngü kırılacak mı?
09:07 Mevsimlik sömürü sistemi: 2 milyon kayıt dışı işçi
09:06 Akdeniz açıklarında deprem
09:05 Katledilen kızı Başak Gürkan için adalet istedi
09:03 Baraj nedeniyle yerlerinden edilen yurttaşlar suya erişemiyor
09:03 Bazîd'de kış hazırlığı
09:01 Av. Rengin Ergül: Komitenin atıfta bulunduğu komisyon yasa hazırlamalı
09:00 'Hasta tutsaklar bırakılmadan barış gelmez'
09:00 20 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
19/09/2025
23:56 Can Holding'in 9 şirketine daha kayyım atandı
23:05 Macron, Filistin'i tanıyacakları tarihi açıkladı
22:49 Musa Anter film gösterimi ile anıldı
21:27 Hezex'te gençlik şöleni: Öcalan'a güveniyoruz
21:10 Sakık: Adalete yatırım yok cezaevlerine var
19:54 İmamoğlu’na verilen ceza onandı
19:38 Tunç Soyer yargılandığı davada ilk duruşmaya çıktı
19:32 İşçilerin direnişi 51'inci gününde
19:23 Belediyeden Mohsen Namjoo’nun konserine ilişkin açıklama
18:55 Üniversite öğrencilerinden imza kampanyasına destek
18:43 Gabar’da ağaç kesimi sürüyor
18:19 Çukurova’da tarım işçileri tepkili: Ücretler yetersiz, çalışmayacağız
17:32 Şirnex'te öğrenciler KYK yurdunda zehirlendi
16:55 Gazeteciye ‘ölüm’ tehdidi hakkında suç duyurusu
16:42 'Nasıl bir barış olmasının sözünü kadınlar kurmalı'
16:27 KCDK-E: ‘Umut hakkı’ ertelenemez, ihlal prosedürü başlatılmalı
16:16 Alzheimer hastası Batur 3 gündür kayıp
16:09 YSK, CHP 22'nci Olağanüstü Kurultayı'nın iptali talebini reddetti
15:52 Botan Barış Anneleri: Önderimiz özgür olana kadar mücadele edeceğiz
15:37 Denizli’de kadın katliamı, Kastamonu’da şüpheli ölüm
15:17 Alacakları ödenmeyen TOKİ işçisi intihara kalkıştı
15:13 Wan'da öğretmenlere saldırı
15:02 Fuhuş çetesini haberleştiren muhabirimize soruşturma
14:58 Türkiye’de her 2 kişiden 1’i gece sokakta güvensiz hissediyor
14:49 Çocuğa cinsel saldırıdan yargılanan müftüye beraat
14:39 Can Holding soruşturmasında yetkisizlik kararı
14:37 13 yıl sonra Türkiye ve Mısır'dan ortak tatbikat
14:25 Kadın tutsaklara Öcalan’ın mektubunu içeren kartpostal gönderildi
14:22 'Güçlü kadın mücadelesini ortaya koyan bir iradeye sahibiz'
13:59 İran, nükleer tesislere saldırı yasağı tasarısını geri çekti
13:55 Cizîr'de 'Ekoloji Meclisi' kurulacak
13:42 İmralı kilidini açmak
13:13 Balıkesir'de deprem
12:59 Saraçhane protestosu davasında adli kontroller kaldırıldı
12:53 Amed Belediyesi 'Barış Buluşmaları' düzenleyecek
12:45 İstanbul’da 2 yurdun yöneticileri görevden alındı
12:39 İran’da siyasi tutsak Sumeye Reşidi’nin sağlık durumu kötüleşiyor
12:25 'Çocuk işçiliğinde ölüm oranları yüzde 10 arttı'
12:04 Avusturyalı filozof Pfaller’den Öcalan’a destek
12:03 Şiddete maruz kalanlar 'direnme' iddiasıyla hakim karşısında
11:56 Taliban’dan bir yasak daha: Kadınların yazdığı kitaplar üniversitelerde yasaklandı
11:31 Barış Anneleri'nden ön konferans
11:25 Prof. Bromberger: 'Jin, jiyan azadî' patriyarkal sisteme isyandır
10:46 Şengal’de toplu mezar bulundu
10:42 DEM Parti: AK 'umut hakkı'nı mutlaka düzenleyin diyor
09:50 ABD BM’nin Gazze’de ateşkes tasarısını altıncı kez veto etti
09:23 Sêwereg'de 10 ayda en az 11 genç intihara sürüklendi
09:19 Alanya'da orman yangını
09:18 CHP kayyım olarak atanan Tekin ve 5 üyeyi disipline sevk etti
09:11 AKP'li belediye başkanı gözaltına alındı
09:05 Sistematik şiddete karşı mücadele ediyorlar
09:04 'Devletin ilk adımı Öcalan'ın özgürlüğünü sağlamak olsun'
09:03 Acar'ın dolandırıcılık belgeleri ortaya çıktı: Sahte kimlik ve diploma
09:02 Şaptan sonra hayvan borsası açıldı ancak satış yapılamadı
09:01 Apê Musa'sız 33 yıl: Failler bulunmadı, dosya kapatıldı
09:00 Yerel merkezden daha net: 'Barış' diyorsanız Öcalan gelip Meclis'te konuşmalı
09:00 19 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
18/09/2025
23:53 Arap aşiretleri: Öcalan'ın mektubu barış ve kardeşliğin çağrısıdır
23:25 BMGK'de Gazze'de acil ateşkes tasarısını ABD veto etti
22:35 Rusya'da 7.8 büyüklüğünde deprem
22:00 İBB'den Kobanê Davası açıklaması: İstinaftan vazgeçilecektir
21:53 Adnan Çelebi 31 yılın ardından tahliye edildi
21:27 Şam kırsalında 3 kişi öldü
21:24 BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen istifa ediyor
21:10 Özgür Özel: Kent uzlaşısı davası Türkiye için bir utançtır
19:46 32 yılın ardından tahliye olan Esin'e ziyaret
19:40 DEM Partili üyeler: Komisyondan çekilmedik, zehirli dile tepki gösterdik
19:17 Mûş İl Özel İdaresi'nden 'meclis üyelerinin taleplerini değerlendirmeyin' talimatı
18:52 Kobane Davası’ındaki beraat kararına itiraz: Et ve Süt Kurumu bin 500 liranın peşinde
18:38 Kadınlardan İmralı'ya mektup
18:34 MKG, Wan'da şube açtı
18:10 Barış Anneleri: Sürecin gereklilikleri yerine getirilmeli
18:07 Çanakkale'de orman yangını
18:03 DEM Parti Eş Genel Başkanları: Kent uzlaşısı suç değildir
17:45 Cizîr'de bir caddeye Sırrı Süreyya Önder ismi verildi
17:40 ‘Kent Uzlaşısı’ davası sonrası açıklama
17:16 DEM Parti, Çanakkale’de kadınlarla süreci konuştu
17:11 Kent Uzlaşısı davasında sadece bir tahliye çıktı
17:08 Komisyonun 11’inci toplantısı sona erdi: Koruculuk sistemi son bulmalı
16:58 Birçok kentte ‘Barış için imza’ kampanyası
16:48 Abdulbaki Esen’in taziyesine kitlesel ziyaret
16:33 Türkdoğan: Komite kararı beklentinin altında, ama Öcalan'ın siyasi kabulüdür
16:28 Komisyon'da Öcalan’a teşekkür ve hukuki güvence vurgusu
16:25 İsrail’in Gazze saldırıları sürüyor: 79 kişi katledildi
16:17 Asrın Hukuk Bürosu: Meclis acilen ‘umut hakkı’ kararını gündemine alarak yasallaştırmalı
16:12 Mêrdîn’de doktora saldırı protesto edildi
16:03 Fransa’da 100 binler alanlarda
16:02 Öcalan’ın mesajını alan Eyn İsalı kanaat önderleri: QSD’nin yanındayız
15:22 RTÜK'ten dijital platformlara ceza
15:16 Eren Keskin: Komite’nin verdiği süre çok uzun
15:01 Kurum temsilcilerinden AK Bakanlar Komitesi yorumu: Komisyon hızlı ve etkili adım atmalı
14:48 ABD, Suriye üzerine çalışan bazı diplomatlarını görevden aldı
14:43 Hizbullahçı dernekten komisyonda provokasyon: DEM Parti salonu terk etti
14:34 Komisyonun 11'inci toplantısı: Kürtlerin barış arayışı sadece silahların susması değildir
13:53 15 il için 'sarı kod' uyarısı
13:52 19 gazetecinin davası: 10 tanık dinlenmeyecek, yurt dışı yasağı kaldırılmadı
13:29 KESK’ten OVP ile dayatılan kölelik koşullarına karşı mücadele çağrısı
13:27 Bedirhanoğlu'ndan komisyona: Yerinden yönetim talep ediyorum
13:17 31 yılın ardından tahliye edildi
12:38 Barış Anneleri'nden konferans hazırlığı
11:56 Amed'deki 'umut hakkı' yürüyüşünde öne çıkan talepler
11:47 AK, Türkiye'yi Demirtaş'ı serbest bırakmaya çağırdı
11:19 Meclis komisyonunun 11’inci toplantısı başladı
11:01 AK'den 'umut hakkı' kararı: Türkiye’ye süre verdi, komisyona işaret etti
10:16 İddia: Müdür karanlık geçmişini perdelemek için tahliyeleri erteliyor
10:12 ‘Rant’ projeleri reddedilince DEM Parti’yi karaladılar
09:59 İşte Türkiye’nin 'statüsüz Kürt' diplomasi trafiğinin detayları
09:51 Wan’daki kayyımdan kışkırtıcı adım
09:35 Wan'dan haykırdılar: Öcalan'ın özgürlüğü Kürtlerin özgürlüğüdür
09:10 Musa Anter ve Özgür Basın Şehitleri Gazetecilik Ödülleri açıklandı
09:05 Rapor: Depremzedelerin koşulları değişmedi, sağlık sorunları arttı
09:03 Gimgim’da bal hasadı: Bu sene verim de kalite de düşük
09:02 Sağlıkta şiddetin boyutu: 13 yılda 123 bin başvuru
09:00 ‘Kadınların dahil olduğu bir çözüm süreci birlikte yaşamı temin edebilir’
09:00 18 EYLÜL 2025 GÜNDEMİ
17/09/2025
23:27 Şara ile Kalın görüşmesinde anlaşmazlık
23:15 Hunergeha Welat'tan 'Vê carê rast e' klibi
22:57 Keskin Bayındır: Kanunlar artık 'Öcalan özgür olmalı' diyor, uygulayın
21:27 Fed’den yılın ilk faiz indirimi
21:18 Komisyonun 10'uncu toplantısı sona erdi: Etkili adımlar atılsın
21:08 Amed'de sağlıklı yaşam için bisiklet turu
20:44 Mersin'de polisin 2 saatlik ablukasını aşan kitle yürüdü
20:28 ‘Barış istiyoruz’ kampanyasına yoğun ilgi
19:50 Çiğdem Kılıçgün Uçar: Umut hakkı demokratik entegrasyon için önemli anahtardır
19:14 İsviçre'den seslendiler: Umut hakkı tanınsın, barış yolu açılsın
19:04 KHK eylemi 338'inci haftasında
18:55 Wan’da binler Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için yürüdü
18:33 Akademisyenler Meclis komisyonunda: Anayasa barışa dönük bir dille yeniden kaleme alınabilir
17:47 Gazze'de katledilenlerin sayısı 65 bini geçti
17:40 Amed yürüyüşünde Abdullah Öcalan’ın dev posteri açıldı
17:02 MİT Başkanı Şara ile görüşecek
16:45 Bayrampaşa Belediye Başkanı görevden alındı
16:44 Cemaatteki tecavüz davasında karar bozuldu, cezalar arttırıldı
16:40 Çadır eylemindeki işçilerden yeni kararlar