ANKARA - Meclis'te devam eden komisyon toplantısında konuşan EKEAV Temsilcisi Tarık Çelenk, "Kobanê ve Erbil’deki gelişmeler, Türkiye’nin iç ve dış geleceğini doğrudan etkiler” dedi.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun 12’nci toplantısında, düşünce ve araştırma kuruluşlarının temsilcileri dinleniyor. Toplantıda konuşan Ekopolitik Kültür, Eğitim ve Araştırma Vakfı (EKEAV) Temsilcisi Tarık Çelenk, Kürt sorununun yalnızca Türkiye’nin iç meselesi olmadığını, aynı zamanda bir Ortadoğu sorunu olduğunu vurguladı. Bölgesel işbirliği ve yumuşak güç politikalarının önemine dikkat çeken Çelenk "Kobanê ve Erbil’deki gelişmeler, Türkiye’nin iç ve dış geleceğini doğrudan etkiler” dedi.
‘BARIŞA KATKI SAĞLAR'
Çelenk, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın “demokratik ulus, konfederal entegrasyon ve KCK” kavramlarının barışa katkı sağlayabileceğini, ancak Türk ve Kürt taraflarının bu kavramlara paralel ortak paradigmalar üretmesi gerektiğini kaydetti. Çelenk, “Öcalan’ın kavramları yanında, ayrılıkçı olmayan, barışa hizmet edecek Türk ve Kürt ortak kavramlar üretilmeli. Bu boşluk, ayrı bir çalışma ile doldurulmalı” diye konuştu.
'ORTADOĞU BAĞLAMI’
Çelenk, Kürt sorununun Ortadoğu bağlamında ele alınması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye, iç Kürt sorununu çözerken, dış akrabaları için kapsayıcı bir yumuşak güç siyaseti üretmeli. Bu, Türkmen kardeşlerimizin güvenliğini de sağlar. İran, Irak ve Suriye’yi karış karış gezen biri olarak söylüyorum; milli birlik projesi, Erbil, Süleymaniye ve Kobani’de somutlaşmalı” dedi. Çelenk, Türkiye’deki etnik yapıların iç içe geçtiğini, ancak otoriterleşme ve kurumların zayıflamasının cazip bir gelecek vaat etmesini zorlaştırdığını da belirterek, Ortadoğu Türklerinin ulus-devlet yerine AB benzeri konfederal yapıları tercih ettiğini, bunun demokratik konfederalizm tezine benzediğini ifade etti. Çelenk, “Türkiye’nin demokratik geçmişi, Ortadoğu halkları için çıkış kapısı. Bu, birleşik Kürt ulus-devlet ütopyasından daha gerçekçi bir model sunar” diye konuştu. Balkan ve Kafkas göçmenlerinin travmalarının, yerleşik Türk vatandaşlarıyla empati farkı yarattığını belirten Çelenk, Türk sağ ve bürokrasisinin 50 yıllık süreçte iradeyi “idare-i maslahat” çerçevesinde yönettiğini söyledi.
'TARİHSEL YÜZLEŞME VE REFORM DERSLERİ'
Çelenk, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e 200 yıllık reform süreçlerini ibretlik süreçler olarak nitelendirerek, “Ermeni, Arnavut ve Gavon reformları iyi niyetle başladı ama aidiyet kopuşlarına ve çatışmalara yol açtı. İttihat ve Terakki’nin Kürt kökenli kurucuları, Balkanlar’dan Sakarya’ya kadar savaştı. Ancak Sakarya’da savaşan İhsan Nuri Paşa, 6 yıl sonra Kürt isyanına önderlik etti. Halit İbrahim Bey, Yusuf Ziya Bey gibi isimler Osmanlı bürokrasisinde yetişti ama ulusal harekete katıldı. Dönemin Kürt aydınlarının ayrılıkçı siyasete yönelmeden önce 'devlet nasıl hukukla sorun çözer?' sorusunu sordu. Tarihi batışta tek tarafta haklılık aramak gerçekçi değil. Neden böyle oldu sorusunun cevabı, ebedi barışın anahtarıdır” diye konuştu.
'TERÖRSÜZ TÜRKİYE' ELEŞTİRİSİ
Güncel eğilimin “Kürt sorunu veya demokrasi” kavramlarından kaçınıp “terörsüz Türkiye” söylemine sığınmak olduğunu söyleyen ve bu söylemi eleştiren Çelenk, "Bu yeni bir dondurucu sürece yol açabilir. PKK’nin silah bırakma haberleri teknik başarı sağlayabilir ancak siyasi tasfiye veya olağanüstü haller sınır güvenliğini etkileyebilir. Son 20 yılda cesur adımlar atıldı. Ancak ortak aidiyet bağları güçlenmeli, kültürel zenginlik ve etnik çeşitlilik ortak aidiyeti pekiştirmeli" dedi.
ÖNERİLER...
Çözümün yol haritasının netleştirilmesi ve kırmızı çizgilerin başta belirlenmesi gerektiğini ifade eden Çelenk, “Demokrasi ve Kürt sorunu kavramlarından kaçınılması, diyaloğun risklerini artırır. Sorunun taraflarla konuşmadan bitirilemeyeceği halka anlatılmalı. Sivil toplum sürece dahil edilmeli, duygusal deşarj alanları açılmalı, İran, Irak ve Suriye’deki akraba Kürtlerle kültürel bağlar sağlanmalı, ortak hikâyelerin drama ve yayınlarla işlenmeli. Öcalan’ın kavramlarının yanında, barışa hizmet edecek Türk-Kürt ortak kavramlar üretilmeli. Coğrafi sınırlar kaldırılmalı. Diyarbakır-Erzurum, Diyarbakır-Süleymaniye uçakları gibi adımlar atılmalı” diye konuştu.