HABER MERKEZİ - Suların durulmadığı ve şu anda Ortadoğu'nun kaynayan kazanı pozisyonundaki Suriye'de halklar ademi merkeziyetçi yönetim talep ederken, BM toplantısına giderek iktidarını kalıcılaştırmaya çalışan geçici hükümet başkanı Şara ise, Kürtlerin statüsünü engellemeye çalışıyor.
Heyet Tehrir El Şam'ın (HTŞ) İdlip'ten başlayıp Esad Rejimi'ni devirmesi ile son bulan operasyonun üzerinden yaklaşık 10 ay geçti. HTŞ 27 Kasım 2024'te başlattığı operasyonu 8 Aralık'ta Şam'a girerek tamamlamıştı. Esad'tan sonra kendisini Suriye'nin geçici devlet başkanı olarak ilan eden HTŞ'nin Lideri Muhammed El Collani (Ahmet El Şara), her ne kadar birlik, bütünlük ve hak, hukuk mesajları verse de önce HTŞ'ye bağlı güçler kıyı bölgelerinde Alevileri katletti, sonra güney batıdaki Dürzi toplumu kırımdan geçirildi. Son dönemlerde Halep'e komşu Der Hafir bölgesinde Kuzey ve Doğu Suriye güçlerine de saldırılar düzenleyen Şara'ya bağlı güçler, huzur yerine savaş taşıdı.
Bir taraftan Kuzey ve Doğu Suriye'deki halklar, Dürziler, Aleviler ulusal diyalog ve kongre çağrıları yaparak, ademi merkeziyetçi yapı taleplerini dile getirdi. Şara uluslararası arenada iktidarını resmileştirme arayışına girerken, halkları gündelik halklar ile biat etmeye zorluyor. İdlip'teki iktidarı dönemde koruyan, destekleyen hamisi Türkiye'nin isteklerine boyun eğen Şara, bir taraftan İsrail'in saldırılarına, diğer taraftan gerçek hamilerinin hak, hukuk ve kapsayıcılık taleplerine cevap olmaya çalışıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı için ABD'ye giden Şara, öncelikli olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşerek üzerindeki baskıları aktardı, Türkiye'nin sahada kalacağı formülleri dinledi. ABD heyeti ile de görüşecek olan Şara'nın dosyasında İsrail baskısı, Kürtlerin satatüsüzlüğü ve yaptırımların kaldırılması var. ABD'nin Türkiye Büyük Elçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barack ise, Şam'ın İsrail ile anlaşmak üzere olduğunu açıklayarak tüm taraflara mesaj verdi.
ŞARA'NIN 3 AMACI
Uluslararası alandaki bu gelişmelerin Suriye sahasında nasıl yansıyacağı önümüzdeki günlerin gerçekliği olsa da, Şara'nın Suriye'de Türkiye'nin de talepleri doğrultusunda 3 temel hedefi olduğu belirtiliyor. Birincisi, Şam ve tüm Suriye topraklarını tek bir parti altında resmileştirmek. Türkiye'nin de İdlib sürecinde eğit-donat çalışmaları kapsamında kendi kadrosuna dönüştürdüğü partinin hakimiyet sağlamasını istiyor. İkinci amaç, azınlıkların sorunlarını, taleplerini resmileştirmeden onların Suriye'de eşit haklara sahip olduğunu aktarmak ve her yurttaşın Şam otoritesinin kontrolü altında olması gerektiğini belirtmek. Üçüncü amaç ise, Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve Özerk Yönetim kurumlarının Şam hükümetine katılmasını sağlamak, Kürtlerin Suriye'deki statüsünü yok etmek.
SAHA GERÇEKLERİ
Ancak, Suriye'deki siyasi durum Kürtlerin rol oynamasına olanak tanıyor ve Türkiye ise eskisi gibi açıktan bir saldırı yürütemiyor. Bu nedenle Kürtleri baskı altına alma ve yok etme stratejisini değiştiriyor. HTŞ'ye destek vererek, DAİŞ'i örgütleyerek ve aşiretler adı altında paramiliter güçlerini devreye sokarak Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerine saldırmaya çalışıyor. Ancak Araplar, özellikle Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerindeki aşiret liderleri, QSD ve Özerk Yönetim'e desteklerini ifade ettiler.
TÜRKİYE İSRAİL ÇATIŞMASI
Diğeri taraftan İsrail'in Suriye'deki çıkarları Türkiye için de engel teşkil ediyor. İsrail Türkiye'nin her adımını takip ediyor. Türkiye bu sebeple tüm faaliyetlerini HTŞ aracılığıyla yürütmeyi, tüm asker ve yetkililerini HTŞ kurumlarına yerleştirmeyi planlıyor. Bazen, MİT'e bağlı kişiler Suriye'de deşifre edildiği için, bu asker ve üyeler değiştiriliyor. Bu nedenle MİT, hareketini daha etkili kılmak için giderek daha fazla Suriye kökenli ve kendi bünyesinde eğitim almış kişileri öne çıkarıyor.
İŞGAL BÖLGELERİNDE MİT
Elde edilen bilgilere göre; MİT, Efrîn, Serêkaniyê ve Girê Sipî'nin işgal altındaki bölgelerine kademeli olarak kendi kurumlarını yerleştiriyor ve bu bölgelerde destekçilerine veya ajanlarına temsilcilik veriyor. MİT bu hamlesiyle resmi olarak Türkiye’nin Suriye’den çekilme ihtimaline karşı bölgeye müdahalesini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
ABD TALEPLERİ
Bu kapsamda Eylül ayında Suriye geçiş hükumeti üyeleriyle görüşen ABD'lilerin şu çerçevede aktarım yaptıkları öğrenildi: "Azınlık haklarının korunmasını garanti altına alan yeni bir anayasa oluşturulmalı, azınlık haklarının yalnızca ahlaki veya hukuki bir konu değil, kalıcı barış ve siyasi istikrarın temel koşulu olduğu yönündeki bilgilendirmesi yapılmalı. Zorlukların üstesinden gelinmesinin gerçek bir siyasi irade, kapsamlı bir ulusal diyalog ve Suriye için daha istikrarlı ve adil bir gelecek inşa etmede çeşitliliğin itici bir güç olarak kabul edildiği net bir vizyon gerekiyor. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığının, azınlıklar da dahil olmak üzere tüm vatandaşların haklarının korunması için temel ilkeler olması gerekiyor. Bu nedenle, yeni anayasa, yargı bağımsızlığını güvence altına alacak mekanizmalar sağlamalı ve ihlalleri adil ve etkili bir şekilde izleyip ele alabilecek güçlü insan hakları kurumları kurulmalı. Yeni anayasa uzlaşma ve geçiş adaleti mekanizmalarını içermelidir. Bu, ancak hakikat ve uzlaşma komisyonlarının kurulması, mağdurlar için tazminat programları ve toplumun çeşitli kesimleri arasında güven köprüleri kurulmasına yardımcı olan ulusal birliği güçlendiren önlemlerle sağlanabilir. Suriye devleti, mevcut rolü ile sivil eylem özgürlüğünü garanti etmiyor, Kürtlerle katılımcı girişimlerde bulunmuyor, ulusal ve toplumsal diyalogları başlatmıyor, toplanma hakkını garanti etmiyor, özgür faaliyet yürütmeyi garanti etmiyor. Mevcut anayasada kadınları koruyan yasaların uygulanmaması konusunda ciddi endişeler var."
KUZEY VE DOĞU SURİYE HASASİYETİ
Yine Şara ile QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdi arasında imzalanan 10 Mart mutabakatının, adil bir ulusal uzlaşı sağlanana kadar devam etmesi ve Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürtlere tam haklar sağlanması gerektiğini bildiren ABD heyetinin şu uyarılarda bulunduğu belirtiliyor: "Mevcut Suriye anayasasının büyük ölçüde yüzeysel yasa ve politikalardan oluştuğunu, ilerleme görüntüsü vermek için bir 'uydurma' olduğunu, kadınların gerçek rollerinin ve fırsatlarının ise pratikte sınırlı olduğunu, Fırat'ın doğusundaki bölgenin uluslararası koruma altındaki tek Suriye bölgesi olduğunu, Uluslararası koalisyon güçlerinin bu bölgede net angajman kuralları belirlediğini ve bu kuralların aşılmasının yasak olduğunu belirtti. Fırat'ın doğusundaki bölgenin terör örgütü IŞİD'e karşı mücadele için askeri harekat alanı olduğunu, planlanmamış herhangi bir askeri harekatın tüm Suriye topraklarını etkileyeceğini ve terör örgütü IŞİD tarafından büyük bir güvenlik ihlaline yol açabileceğini bildirdi. IŞİD hücrelerinin artan askeri faaliyetlerinin dizginlenmesi, İran destekli milislerin faaliyetlerinin izlenmesi, Suriye çölünde İran varlığının önlenmesi ve Rusya'nın bölgedeki yayılmasının sınırlandırılarak belirli noktalarla sınırlandırılmasına katkıda bulunulması gerekiyor."
ŞARA'NIN DERDİ KÜRTLER
ABD Heyetinin talep ve uyarılarına karşın Suriye geçiş hükümeti heyetinin şu başlıkların altını çizdiği öğrenildi: "PKK'nin, Suriye devletiyle geçen Mart ayında imzalanan anlaşmanın uygulanmasını engellemek için Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'ne baskı yaptığını ve bölgedeki Amerikan çıkarlarına aykırı olarak İran rejimine hizmet edecek yeni bir stratejiyi kuzey doğu Suriye'de oluşturmaya çalışıyor. Suriye'nin kuzeydoğusundaki PKK unsurlarının, İran rejiminin kuzeydoğu Suriye'de yeniden konumlanmasına zemin hazırlıyor. İsrail'in saldırılarını genişletmek ve ülkenin istikrarsızlığından yararlanmak için Kürt sorunu da dahil olmak üzere Suriye'deki azınlık sorununu gündeme getirmeye çalışıyor. Arap bölgelerinin Kürt bölgelerinden ayrılmasının gerekliliğini, bunun için Kuzeydoğu Suriye'de Arap-Kürt çatışmasının önlenmesi ve Türk korkularının giderilmesi için Amerika Birleşik Devletleri'nin fiili ve gerçek desteğine ihtiyaç duyuluyor. Özerk yönetimin Suriye halkının kanı pahasına azınlıkları Suriye devletine karşı kışkırtmayı ve yerel ve uluslararası alanda kendi konumunu güçlendirmeyi amaçlıyor. Özerk yönetimin Mart ayında imzalanan anlaşmayı uygulama konusundaki kararlılığının gerekliliğini bildirdi. Anlaşmanın uygulanması, yeni Suriye devletinin inşasında önemli bir dönüm noktası teşkil ediyor ve devletin Fırat'ın doğusundaki doğal kaynaklar üzerinde yeniden kontrol sahibi olacağı ve bunları ulusal ekonomiye yeniden entegre edeceği yeni bir aşamanın önünü açıyor. Kürt bölgelerinin, ana geçiş noktaları, havaalanları ve kaynaklar dahil olmak üzere Suriye devletiyle ortak yönetilmesi gerekiyor."
MA / Erdoğan Altan