HABER MERKEZİ - CPT üyesi Kameran Osman, barış sürecinin tüm bölgeyi olumlu etkilediğini ancak Türkiye’nin bölgedeki üslerini artırmaya devam ettiğini açıkladı.
Toplumsal Barışı İnşa Takımları (Community Peacemaker Teams-CPT) üyesi Kameran Osman, CPT heyetinin Güney ve Kuzey Kürdistan sınır bölgelerine yaptığı ziyaret ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Barış ve Demokratik Toplum çağrısının bölgedeki etkisi hakkında Rojnews’e konuştu.
Türkiye’nin, 27 Şubat tarihli çağrısının ardından saldırılarını yüzde 145 oranında artırdığını bildiren Kameran Osman, “Mart ayında 118 saldırı ve bombardıman gerçekleşti. Nisan ayında 210 saldırı, Mayıs ayında 510 saldırı, Haziran ayında 550 saldırı gerçekleşti ve gerillaların sembolik bir törenle silahlarını yaktığı Temmuz ayında saldırılar azalarak 18’e düştü. Ağustos ayında 16 saldırı gerçekleşirken, Eylül ve Ekim aylarında hiçbir saldırı yapılmadı. 2015 yılından bu yana Türkiye’nin saldırı düzenlemediği tek bir ay görmemiştik” dedi.
Kameran Osman, Türkiye’nin saldırıları hakkında şu bilgileri paylaştı: “Bu yılki saldırıları geçen yılkiyle karşılaştıracak olursak; geçen yıl barış süreci olmamasına rağmen bu yıl Türkiye’nin saldırılarının oranı geçen yıla göre daha yüksekti. Barış sürecine rağmen bu yıl bin 696 bombardıman gerçekleşti, ancak geçen yıl süreç olmamasına rağmen bin 548 saldırı gerçekleşmişti. Geçen yıl Türkiye’nin saldırılarında 35 sivil mağdur olurken bu yıl sayı 6’ya düştü.”
‘ÜSLERİN ETRAFI BETON DUVARLARLA ÇEVRİLİYOR’
Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’nde, 139 askeri merkez ve üs inşa ettiğini belirten Kameran Osman, “Türk ordusu, barış sürecinden faydalanarak tüm askeri üslerinin etrafına beton duvarlar çevreliyor ve üslerin içine helikopter pistleri inşa ediyor. Bu üslere giden yol ve caddeler inşa ediliyor. Bunun için de Türk devleti geçtiğimiz 2 ay içinde çok sayıda ağaç kesti. Bazı günler Zap, Nêrwe ve Rêkaniyan bölgelerinde yaklaşık 90 traktör ağaç kesip Türkiye sınırına taşıdılar. Bu ağaçları mobilya üretiminde kullanmak üzere Türkiye’deki fabrikalara götürüyorlar. Burada ürettikleri ürünleri ise tekrar Güney Kürdistan’da piyasaya sürüyorlar. Yani bizim ağaçlarımızı yine bize satıyorlar” diye belirtti.
183 KÖY TAMAMEN BOŞALDI
Türkiye’nin, yurttaşların köylerine ve topraklarına gitmelerini engellemesine de değinen Kameran Osman, “Kürdistan Bölgesi’nde Türkiye’nin saldırılarından etkilenen bin 190 köy bulunuyor. Bunların 183’ü tamamen boşaldı. Süreç başladığından bu yana da hiçbir yurttaş evine dönemedi” diye konuştu.
CAMİLER, OKULLAR, HASTANELER VE EVLER YIKILDI
Kameran Osman, “Bu bölgelerdeki ekonomik altyapı dikkate alınmalı. Çünkü camiler, okullar, hastaneler ve yurttaşların evleri yıkıldı. Eğer barış süreci tamamlanırsa, sürece Kürdistan Bölgesi’nin de dahil edilmesi oldukça önemlidir. Türkiye’nin Güney Kürdistan topraklarındaki tüm askeri merkezleri ve üsleri kapatılmalı, yurttaşlar köylerine ve topraklarına dönmelidir. Türk ordusu yurttaşlara tazminat ödemelidir. Irak ve Kürdistan Bölgesi hükümetleri de yurttaşların köylerine dönmeleri sürecinden sorumludur.”
Kürdistan Bölgesi hükümetinin barış sürecine katılmak için bugüne kadar herhangi bir girişimde bulunduğuna şahitlik etmediklerini de sözlerine ekleyen Kameran Osman, “Bölge hükümeti, köylerin yeniden inşası adına Türk devletini yurttaşlara tazminat ödeme konusunda sorumlu tutmak için hiçbir şey yapmadı. Bölge hükümeti, Türk ordusunun operasyonlarını engelleyeceği yerde sivil yurttaşların ölüm belgeleri aracılığıyla büyük bir haksızlık yaparak sivillerin Türk devletinin saldırılarında şehit düştüklerini ölüm kayıtlarına geçirmedi. Belgelerde ölüm nedenleri yalnızca patlama olarak belirtildi. Irak ve Kürdistan Bölgesi hükümetleri, sivillerin güvenliğini sağlama görevini yerine getirmedi” diye kaydetti.
Kameran Osman, işgale karşı çıkan yurttaşların tutuklanması ve gözaltına alınmasıyla ilgili şu ifadeleri kullandı: “Behdinan tutsaklarının yargılanmasını Türkiye’nin operasyonlarından ayrı ele almak mümkün değil. CPT olarak 81 Behdinan tutsağından 26’sının duruşmalarına katılabildik. Suçlamaların çoğu PKK’ye yardım. Ayrıca, başka suçlamalarla da yargılandılar. Tutsakların bir kısmı Ocak 2019’da Şêladizê’deki Türk üslerine karşı düzenlenen gösteriye katılan kişilerdi.”
‘SALDIRILARIN DURDURULMASINI İSTEDİKLERİ İÇİN CEZALANDIRILDILAR’
Kameran Osman, bazı yurttaşların Alman konsolosluğuna Türkiye’ye saldırılarını durdurması için baskı yapılmasını isteyen bir mektup gönderdikleri için üç yıl hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı. Osman devamında şu bilgiyi paylaştı: “Bu mektupları başka dillere çevirenlere de 2 buçuk yıl hapis cezası verildi. Türk ordusunun saldırılarına tepki gösterdiği için baskı gören çok sayıda kişi var.”
Behdinan’daki Hristiyan köylerinde yaşananlar ve Türkiye’nin bölgede neden olduğu tahribata da değinen Kameran Osman, şunları söyledi: “Sınır hattında onlarca Hristiyan köyü bulunuyor ve bu köyler boşaltıldı. Geçen yıl Kürdistan Bölgesi’nde 2 kilise yıkıldı. Türk ordusunun bombalamaları nedeniyle Hristiyanlar, Dola Nehle ve Berwarî Bala’da dini ibadetlerini gerçekleştiremiyor. Bölgedeki Hristiyanlar da, tıpkı Müslüman Kürtler gibi saldırıların hedefi oldu.”
‘IRAK VE KÜRDİSTAN BÖLGESİ HÜKÜMETLERİ BU TOPRAKLARA SAHİP ÇIKMALIDIR’
Kameran Osman, sözlerini şöyle noktaladı; “PKK, Sayın Öcalan’ın çağrısı sonrası yalnızca 11 kez saldırılara karşılık verdi. Bu da kendilerine yönelik doğrudan saldırılara karşı bir yanıttı. Elimizdeki veriler doğrultusunda şunu söyleyebiliriz; Irak ve Kürdistan Bölgesi hükümetleri bu topraklara sahip çıkmalıdır.”
