DİYARBAKIR - Dillerin ve kültürlerin yok olmaması için Diyarbakır’da kurulan ağın içinde yer alan Kürt PEN eski Eşbaşkanı Osman Özçelik, yürüttükleri çalışmayla ulusal birliğe hizmet edeceklerini ve ulusal bilincin gelişmesine katkı sunacaklarını söyledi.
Kürtçe başta olmak üzere bölgede konuşulan dillerin yok olmaması amacıyla farklı görüşlerden sanatçı, yazar, araştırmacı ve aydınların bir araya gelerek kurduğu Dil ve Kültürler Ağı, ilk toplantısını 23-24 Kasım’da Diyarbakır'da gerçekleştirdi. Toplantı sonrası 45 kişilik bir danışma kurulunun seçildiği Dil ve Kültürler Ağı, 11-12 Ocak tarihlerinde Diyarbakır’da bir çalıştay düzenleyecek.
Dil ve Kültürle Ağı’nda yer alan Kürt PEN eski Eşbaşkanı, yazar Osman Özçelik, Kürt dili ve kültürüne ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kürt dili ve kültürü üzerinde yürütülen asimilasyon politikalarından kaynaklı başta Kürtler olmak üzere Türkiye'de yaşayan halklara tekçiliğin dayatıldığının altını çizen Özçelik, ağın kurulma amacına değinerek, “Dilimiz kadim bir dildir. Biz ‘Dilimiz varlığımızdır’ diyoruz. Fakat varlığımız adım adım yok olmaya doğru götürülüyor. Bu gereklilik bundan dolayı doğdu” dedi.
'DİL KÖPRÜDÜR'
Çalıştaya yaklaşık 300 kişinin katılmasını amaçladıklarını dile getiren Özçelik, çalıştaya yazar, yönetmen, sanatçı, demokratik sivil toplum örgütü temsilcileri gibi birçok yapı ve kişinin katılacağını belirtti. Özçelik, sosyal, sanatsal, kültürel, edebiyat gibi alanlarda var olan sorunların çözümü için tartışmalar yürüteceklerini, masalar oluşturacaklarını ve sorunların çözümü için raporlar hazırlanacaklarını söyledi. Amaçlarının Kürtçe üzerinde yürütülen asimilasyon ve otoasimilasyonun önüne geçmek olduğunun altını çizen Özçelik, “Dil sadece insanlar arasında iletişim için değildir. Dil; bir nesilden başka bir nesle köprü görevi görür, kültürdür, tarihtir, zihniyettir” dedi.
'HERKES ANADİLİNİ KONUŞSUN'
Ulusal bilinç olmadan ulusal birliğin kurulamayacağını dile getiren yazar Osman Özçelik, şunları kaydetti: “Ulusal bilinç de dil bilincine bağlıdır. Eğer dil bilinci yoksa dil ve kültür gelişmezse, tarih ortaya çıkmazsa, eğitim olmazsa ulusal bilinç de o kadar zayıf kalır. Ondan dolayı biz dile ağırlık veriyoruz. Bir aile, aşiret gibi değil, ulusal bilinçle hareket edip, dilimizi kullanmamız lazım. Dilimizi yok olma ve zayıflıktan kurtarmamız lazım.”
Kürtçe dilinde sanatını icra eden binlerce yazar ve sanatçının olduğuna dikkat çeken Özçelik, “Kendi dilleriyle edebi eserlerini yazıyorlar. Toplum, millet, ulus olarak biz Kürtler anadilde eğitimin resmi dil olmasını istememiz lazım. Çalışmaların çoğunluğu bu konu üzerinde yürüyecek. Elimizden geldiğince herkes yaşamda kendi anadilini konuşsun ve kendi diliyle ilişkilerini yürütsün” diye konuştu.
'VARLIĞIMIZ DİLİMİZE BAĞLIDIR'
Toplumda bir dili sadece yaşlılar konuşuyorsa o dilin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağına vurgu yapan Özçelik, bir dilinin canlılığı ve gelişmesi için çocuk ve gençlerin bu dili yaygın bir şekilde konuşması gerektiğinin altını çizdi. Çocukların sokaklarda Kürtçe dilini konuşmadığını belirten Özçelik, Kürtçenin de bundan kaynaklı yok olma tehlikesiyle karşıya kaldığını belirtti. Devletlerin halkların kültür ve dillerine dönük yaptığı işgale dikkat çeken Özçelik, bunu “beyaz soykırım” olarak tanımladı. Kürtçe dilinin Kürt halkının varlığını temsil ettiğini vurgulayan Özçelik, “Varlığımız dilimize bağlıdır. Ağımız da bunun çalışmasını yapacak, dilimizi ve ulusumuzu koruyacak” ifadelerini kullandı.
‘TEHLİKEYİ NASIL DURDURACAĞIZ?'
Kürt dili ve kültürü için Ağı'n bir başlangıç olduğunu söyleyen yazar Osman Özçelik, Kürt dili, kültürü ve sanatı üzerinde çalışma yapan Kürtçe severlerle hep birlikte örgütlü bir şekilde çalışmalar yürüteceklerini ifade etti. Özçelik, şunları dile getirdi: “Ne kadar farklı olursak da olalım dilimiz birdir. Ağ ilk çalıştayda bunlar üzerine tartışıp bir yol haritası çıkaracak. Ne yapabiliriz, nasıl hareket edilecek, yol yöntemimiz ne olacak, bunların hepsi ilk çalıştayda netleşecek. Genel olarak dil ve kültürün korunması ve ırkçı asimilasyona karşı direnmek olacak. Biz nasıl direnip dilimizi yaşatacağız? Dilimiz ölü bir dil değildir, zengindir. Fakat dil üzerindeki tehlikeleri nasıl durduracağız ve dilimizi nasıl geliştirebiliriz üzerinde duracağız.”
Özçelik, ulusal birliğin önemine de dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Değerler üzerinden ulusal bilinç oluşturmalıyız. Bunların en önemlisi de dildir. Görüşlerimiz ne kadar farklı olsa da dil üzerinde birlik olabiliriz. Dil, kültür, sanat üzerinde bir birlik olduğu zaman ulusal bilinç ve siyasi birliğin de önü açılır. İnanıyorum ki böylesi çalışmalar birliğe hizmet edip, ulusal bilincin gelişmesine yardımcı olacak.”
MA / Mehmet Şah Oruç - Fahrettin Kılıç