Sağlıkta 'sağlıksız' bir yıl

img
İZMİR - Kovid-19 ve ekonomik krizin etkisiyle yıl içinde 2 bin 417 doktor yurtdışına gitti, 650 ilaca temin zorlaştı ve en az 398 şiddet vakası yaşandı. TTB 2'nci Başkanı Ali İhsan Ökten, "Sağlıklı bir toplum için yeni bir sisteme geçilmesi gerekir" dedi.
 
Dünya genelinde 100 bini aşkın insanın yaşamını yitirmesine neden olan koronavirüs (Kovid-19) salgınının etkilerinin sürdüğü bir yılı daha geride bıraktık. Salgının etkisiyle sağlık alanındaki sorunlar bu yıl da devam etti. Sağlık hizmetlerinde nitelik düştü, hastanelerde yetersiz personel nedeniyle tedavi hizmetleri aksadı, sağlıkçılara dönük şiddet ve mobbing arttı. Yine sağlık personellerinin maruz kaldığı aşırı ve düzensiz çalışma koşulları sağlık sorunu ve iş güvenliği başta olmak üzere birçok sorunla yol açtı. Pandemi etkisinin yanı sıra ekonomik krizin de derinleşmesiyle birlikte ayrıca hastaneler malzemesiz kaldı, birçok ilaca ulaşım zorlaştı ve acil ameliyatlar dahi yapılamadı.
 
KÜRESEL SALGINLAR
 
Yılın ilk aylarında Kovid-19 salgını etkisini sürdürdü. Aşılanma oranlarının artması ve insanların bağışıklık kazanması sonucu Nisan-Mayıs aylarında Kovid-19 tedbirleri yavaştan kaldırılmaya başlandı. Türkiye'de Mayıs ayında hastaneler dışında maske zorunluluğu kaldırıldı. Günlük açıklanan Kovid-19 verileri de 2 haftada bir açıklanmaya başlandı. Pandeminin etkileri sürerken Maymun Çiçeği ve Marburg virüsü gibi bölgesel salgınlar gündeme geldi. Bu hastalıklara bağlı olarak da yüzlerce insan hayatını kaybetti. 
 
Kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte grip vakalarında hızlı artış yaşandı. Grip vakaları, Kovid-19 ve farklı virüslerle birleşince daha kolay yayıldı. Dünyada 1 milyonu aşan vaka yaşanırken, 350 kişi de grip nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye’de grip vakalarına dair net bir sayı bilinmiyor. Ancak özellikle son 1 buçuk ayda vakalar nedeniyle hastanelerin acil servis ve poliklinikleri dolmuş durumda. 
 
650 İLAÇ TEMİN EDİLEMİYOR 
 
Yıl içinde sağlık alanında yaşanan sorunların başında ilaç ve ekipman yetersizliği geldi. Döviz kurlarındaki artış ve hammaddede dışa bağımlı olunması nedeniyle yaşanan ilaç sıkıntısı gündemden düşmedi. Ağrı kesici, ateş düşürücü, antibiyotik, tansiyon, kanser ve kan sulandırıcı gibi 650'den fazla ilacın temininde sıkıntı yaşandı. Bakanlık, buna karşı sadece "eczane ve depoları denetleme" adımı attı.  
 
Epilepsi ve Wilson hastalığı gibi ciddi genetik hastalıkların tedavilerinde kullanılan ilaçların yeterli miktarda temin edilememesi nedeniyle aileler zor günler geçirdi. Buna karşı çeşitli imza kampanyaları başlatıldı. Kalıtımsal hastalıklar arasında yer alan Talasemi’nin ilaçlarına da ulaşılamadı. Türkiye'de 10 bine yakın Talasemi hastası bulunurken, hastaların en sık kullandığı ilaç 2021 yılının Ekim ayından bu yana temin edilemiyor. Diğer ilaçlara ulaşımda halen ciddi sıkıntılar yaşanıyor. 
 
EKİPMAN YOK
 
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) 39 ilçede 480 eczacıyla yaptığı araştırmaya göre, eczacıların yüzde 99,6’sı ilaç tedarikinde güçlük çekiyor. Yüzde 26,3’ü ilacın yanı sıra, tıbbi ekipman bulmada da sıkıntı yaşıyor. Yıl içerisinde tıbbi malzeme yetersizliği sebebiyle bazı ameliyatlar yapılamadı. Kadın doğumdan onkolojiye, genel cerrahiden KBB'ye, çocuk yan daldan erişkin iç hastalıklara kadar birçok branşta ekipman eksikliği nedeniyle ciddi sorunlar yaşandı. 
 
2 BİN 417 DOKTOR YURTDIŞINA GİTTİ
 
Ağır çalışma koşullarına maruz kalan sağlıkçılar ya istifa yolunu seçti ya da özel hastanelerde iş bulma arayışına girdi. İstifa eden sağlıkçıların büyük bir bölümü de yurt dışına gitmeyi tercih etti. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın 11 Kasım'da yaptığı açıklamaya göre 2022 yılında 2 bin 239 uzman hekim ve bin 955 hekim istifa etti. Türk Tabipler Birliği (TTB) verilerine göre ise, 2022’nin ilk 11 ayında yurtdışına giden doktor sayısı 2 bin 417 oldu. Yaşanan istifalar, yetersiz olan personel sayısını daha da düşürdü. Buna bağlı olarak birçok hastanede kimi bölümler kapanma noktasına geldi. 
 
Temmuz ayında rapor hazırlayan CHP Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde çocuk onkoloji; Çanakkale Devlet Hastanesi’nde çocuk kardiyoloji; Çan ilçesinde kardiyoloji, nöroloji, göğüs hastalıkları, KBB, enfeksiyon hatalıkları, beyin cerrahisi ve radyoloji; Colemêrg'te gastroenteroloji, kalp-damar, çocuk yoğun bakım ünitelerinde doktor bulunmadığını açıkladı. 
 
'REFORM' İHLALE NEDEN OLDU 
 
Sağlık Bakanlığı, yaşanan sorunların önüne geçmek amacıyla "Beyaz Reform" adı altında kimi değişiklik ve düzenlemelere gitti. Ancak bu durum sağlık emekçilerini bölen ve mağduriyeti arttıran bir durumu beraberinde getirdi. Reform kapsamında yayımlanan "Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği"nin kapsamı dışında bırakılan kurum doktorları için Sağlık Bakanlığı tarafından hâlâ bir düzenleme yapılmadı. Kamu kurum ve kuruluşları, Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), mahalli idareler ve mediko sosyal hizmetlerde görev yapan ve özlük hakları açısından farklı statülere tabi olarak çalışmakta olan kurum doktorları ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde ve üniversite hastanelerinde çalışan doktorlar arasında gelir farkı daha da arttı. 26 Nisan 2022 tarihinde yayınlanan yeni yönetmelikle, kamu hastanelerinde çalışan radyoloji teknisyenlerinin yıllık izin haklarına ek olarak tanınan 1 aylık ilave sağlık izinleri (Şua izni hakkı) kaldırıldı. Görüntüleme birimlerinde çalışan sağlık emekçilerine bunun yerine performansa dayalı izin hakkı getirildi.
 
AİLE HEKİMLERİNİN SORUNLARI 
 
Bakanlığın 25 Ağustos’ta yayımladığı "Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği" ile aile hekimlerinin hak kayıpları daha da arttı. Yeni ödeme yönetmeliği, aile hekimlerine ek ödeme yapılmasını Anayasa Mahkemesi tarafından hukuksuz bulunan ceza puanı koşuluna bağladı. Birinci basamak sağlık hizmeti çalışanları arasında ek ödeme oranlarını ebe, hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyenleri için çok düşük tutulurken, aile sağlığı merkezlerinde hizmet veren hizmetli sekreter ve diğer çalışanlarına ek ödeme verilmedi. Yönetmelikle performansa dayalı sözleşmeli çalışma düzenlemesi yapılırken, sağlık çalışanlarına sözleşme feshi tehdidi devam ediyor. 
 
Günde 46 ile 76 hasta bakma şartıyla teşvik ödemesi yapılacak olan yönetmelik, sağlık emekçileri tarafından “Müşteri memnuniyeti” anlayışı olarak nitelendiriliyor. Yine ASM’lerde geçtiğimiz yıllarda devreye konulan taşeronlaşma sistemi daha da ağırlaşarak devam etti. Birinci basamakta çalışanlar 657’ye tabi bir memurken, valilikle sözleşme yapmaya başladı. ASM'lerin kira ve faturaları Sağlık Bakanlığının verdiği cari hizmet ödemesi kaleminden karşılanıyor. Eksik kısımlar ise çalışanlardan alınıyor.
 
EN AZ 398 SALDIRI
 
Sağlık çalışanlarına dönük şiddet arttı. Hastalar ve hasta yakınları tarafından saldırıya uğrayan birçok sağlık emekçisi ya yaralandı ya da hayatını kaybetti. Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası (Sağlık-Sen) verilerine göre 2022'in 11 ayında en az 398 sağlık emekçisine fiziki saldırı gerçekleşti. Saldırıları gerçekleştiren 464 saldırgandan 198'i hakkında hiçbir işlem yapılmazken, sadece 91 saldırgan tutuklandı. Temmuz ayında Konya Şehir Hastanesi’nde görevli Dr. Ekrem Karakaya, görevi başındayken bir hasta yakını tarafından katledildi; İstanbul Necmi Kadıoğlu Devlet Hastanesi'nde hasta yakınlarını "sessiz olun" diye uyaran güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan saldırıya uğrayarak öldürüldü; Ağustos ayında Afyonkarahisar’da kentin tek hematoloji hekimi, bir hasta yakınının CİMER'e yazdığı şikayet dilekçesinde şiddet ve tehdit içerikli ifadeler kullandığı gerekçesiyle "öldürülme endişesi taşıyorum" diyerek istifa etti.
 
ŞİDDET CEZASIZ KALDI
 
Sağlık çalışanlarına saldırıda bulunan kişiler ise cezasız kaldı. Türk Tabipleri Birliği (TTB) başta olmak üzere sağlık örgütlerinin yıllardır istediği katalog suç tanımlaması uygulamasına bu yılın ortalarında geçildi. Fakat buna rağmen yargılamalarda caydırıcı sonuçlar çıkmadı. Yıl içerisinde sonuçlanan bazı davalar şöyle: 
 
"* 4 Ocak: İstanbul Pendik Devlet Hastanesi'nde Dr. Esma Demir'e saldıran Müge İpekçi, 1 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı. Ceza ertelendi. 
 
* 25 Nisan: Ümraniye Devlet Hastanesi'nde 11 Şubat'ta sağlık çalışanı Mustafa Yaşar'ın burnunu kıran ve hakkında “tehdit ve kasten yaralama" suçundan toplamda 11 yıl 6 ay hapis cezası istenen Hakan Coşkun, ilk duruşmada tahliye edildi.
 
* 8 Temmuz: Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nde asistan hekimler Begüm Yağmur Bakkalcı ve Osman Gazi Sağlam'ı odaya kilitleyerek rehin alan Uğur Çalışkan'a, toplam 8 yıl 5 ay ceza verildi. Ancak saldırgan istinaf mahkemesi kararıyla tahliye edildi. 
 
* 27 Eylül: İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Polikliniğinde görev yapan Dr. Dursun Dorukhan Altınışık'a saldıran Selim Duman, 11 ay 7 gün hapis cezasına çarptırıldı. Cezada indirim uygulanarak, 9 ay 10 güne indirildi. 
 
* 10 Ekim: İzmir Torbalı ilçesinde aile hekimi Ekin Hürel Günay'ı darp eden 3 kardeşe 2 yıl 3'er aydan 6 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılması talebiyle açılan davada, tahliye kararı verildi. 
 
* 21 Ekim: Riha’da 27 Haziran'da Dr. Şeyhmus Baraş’a görevi başındayken saldıranlara "basit yaralama" suçlamasından 11 ay yedi gün hapis, hakaret suçlamasından 10 bin 600 lira adli para, tehdit suçlamasından 2 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Sanıklara iyi hal indirimi uygulandı. Saldırganlar ilk duruşmalarında serbest bırakıldı. Baraş, tepki göstererek diplomasını yırttı." 
 
SAĞLIK ÖRGÜTLERİ HEDEFTE
 
Tüm bu sorunlara karşı mücadele veren sağlık örgütleri ise yıl boyu iktidarın hedefindeydi. İktidar, yaşanan sorunlara çözüm üretmek yerine, sorunları gündeme getiren meslek örgütlerini hedef aldı. İktidar, TTB'nin ismindeki "Türk" kelimesinin çıkarılması için hazırlık başlattı. Seçildikten bugüne kadar hükümet yanlısı medya tarafından hedef alınan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, kimyasal silah kullanımına dair yaptığı değerlendirme nedeniyle tutuklandı. Fincancı iddianamesinde Merkez Konseyi’nin "amaç dışı faaliyette bulunduğu" ileri sürüldü. 
 
SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey ile 7 sendika yöneticisi, 22 Temmuz'da "örgüt üyeliği, örgüt yönetmek ve örgüt propagandası yapmak" suçlaması kapsamında yargılandıkları davada tutuklandı. SES önceki dönem Eş Genel Başkanı Gönül Erden de aynı dava kapsamında 2021 Mayıs ayından beri tutuklu bulunuyor.
 
SAĞLIKÇILARIN DİRENİŞİ
 
Sağlık emekçiler, yaşananlara karşı yıl boyunca direndi. TTB ve SES başta olmak üzere birçok sağlık örgütü sokaklarda yüzlerce eylem ve etkinlik düzenledi. Aile hekimleri, bakanlığın çıkardığı yönetmeliğe karşı 17-18 Şubat tarihlerinde 2 gün iş bıraktı. TTB, 8 Şubat ve 14-15 Mart günlerinde iş bıraktı. Sağlık emekçileri, 30 Haziran-1 Temmuz, 7 Temmuz, 15 Aralık'ta kitlesel iş bırakma eylemleriyle sağlıkta yaşanan şiddet, ek ödeme sorunu, personel yetersizliği ve sağlığın ticarileştirilmesine dikkat çekti.  
 
ÖKTEN: TÜKENDİK
 
Yıl için sağlık alanında yaşananları değerlendiren TTB 2'nci Başkanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten, 2022 yılının hem hastalar hem de sağlık emekçileri açısından sıkıntılı geçtiğini söyledi. Sağlıkçıların bu sorunlara karşı alanlarda olduğuna dikkati çeken Ökten, "Yükselen bir hareketlilik vardı. Bu hareketliliğin nedeni yaşadığımız sorunlardır" dedi. Ökten, ekonomik ve özlük şartların düzeltilmemesi, çalışma koşullarının kötüye gitmesi, şiddetin artması, Kovid-19'un dünyada meslek hastalığı sayılmasına rağmen Türkiye'de bu şekilde sayılmaması, sağlıkçıları koruyacak yasaların olmaması ve hastanelerdeki çalışma koşullarının yoğunluğunun başlıca sorunlardan olduğunu aktardı. Ökten, söz konusu nedenlerden kaynaklı sağlıkçıların "tükenme noktasına" geldiğini belirtti. 
 
 
Sorunların çözümü için Sağlık Bakanlığı ile görüşmek istediklerini ancak bu çağrılarına yanıt verilmediğini aktaran Ökten, "Bu nedenle sahaya indik. Yıl içerisinde yüksek katılımlı iş bırakma, beyaz yürüyüş, forum gibi eylemler yaptık. İktidar bizimle görüşmek istemese de bu uyarıları dikkate almak zorunda. Kendince 'beyaz reform' açıkladı. Ancak bu reform da 'sağlıkta dönüşüm programı'nın devamıdır" diye belirtti. 
 
ŞİDDETİN ARTMASININ NEDENLERİ
 
Hastanelerin koşullarına da değinen Ökten, nitelikli sağlık hizmetinin olmadığını kaydetti. Ökten, "Bir poliklinikte bir hastaya 3-4 dakika ayarlanıyorsa bu, hem hasta hem de hekim için iyi bir sağlık sunumu değildir. Bu yüzden yurttaş ne yapıyor? Sürekli olarak aile hekimliklerine başvuruyor. Buradan sonuç alamayınca birçok hastaneye gidiyor ama bir türlü sonuç alamıyor. Bu da çok fazla hasta yığılmasını beraberinde getiriyor. Bu sefer de randevular çok uzun zamana verilmeye başlanıyor. Bunun sorumlusu da yurttaşın gözünde sanki hekimmiş gibi görünüyor. Bize yönelik şiddetin artmasına neden oluyor. Oysaki bu sistemin sorumlusu biz değiliz. Bize daha iyi çalışma koşulları sağlansa daha iyi hizmet veririz. Ne yazık ki bu sistemin faturasını sağlık emekçileri şiddete maruz kalarak ödüyor" şeklinde konuştu. 
 
Ökten, ülke genelinde tıbbi malzemeler noktasında ciddi sorunlar yaşandığına işaret ederek, "Yıl içerisinde bazı önemli ameliyatlar bile yapılamadı. Kısmen bu sorunlar çözülse de hala devam ediyor. Ekonomik kriz nedeniyle özelikle ilaç krizi ile karşı karşıyayız. Birçok temel ilaç eczanelerde yok. Bu çok ciddi halk sağlığı sorunudur. Buna yönelik de bir çalışma yürütülmemektedir" diye kaydetti. 
 
2023 YILI TEMENNİSİ
 
Ökten, ülkede bir istihdam sorunu olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Sorunları çözmediğimiz sürece iyi bir hizmet veremeyiz. Önemli olan koruyucu sağlık hizmetini artırarak, yurttaşları hastalıklardan korumak. Birinci basamağı güçlendirmek. Ancak bu şekilde sağlıklı bir toplum yaratabiliriz. Şu anki sağlık sisteminin tamamen iptal edilmesi gerekir. Yeni bir sağlık sistemine geçilmesi gerekir. Şiddete karşı da yeni ve etkin bir yasa istiyoruz. Bu çıkarılmadığı sürece bu sorunlar artarak devam edecektir. 2023 yılında öncelikli olarak sağlık alanında yaşadığımız sorunların çözülmesini istiyoruz. Eğer bu sorunlar çözülmezse önümüzdeki yıl daha sıkıntılı bir yıl olacaktır. İktidar bu sorunların çözümü için sağlık alanındaki tüm birimlerle görüşüp, sorunları tespit edip ve çözüm bulmalıdır."
 
MA / Semra Turan - Hamdullah Yağız Kesen
 
Yarın: Emek