ANKARA- Dedeoğulları ailesinin avukatı Abdurrahman Karabulut, “Şüphelilerin yazışmalarında müvekkillerimi şikayetten vazgeçirme uğraşları var. Tetikçinin ifadesinde elinde kağıtlarla Dedeoğulları’nın evine şikayetten vazgeçirme için gittiğini söylemesi ve bunun görüntülerde yer alması kanıttır” dedi.
Konya’da katledilen Dedeoğulları’nın avukatı Abdurrahman Karabulut, ofisinde dosyadaki son gelişmelere ilişkin basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da katıldı.
Toplantıda ilk olarak konuşan Gergerlioğlu, “Korkunç bir nefreti yansıdan bir katliamı aylardır konuşuyoruz. Çok vahim boyutları olan bir katliam yaşandı. Biz konuyu başından beri takip ettik ve ardından Meclis’te de konuyu gündeme getirdik. Kürt meselesinin önemine parti olarak sürekli dikkat çekiyoruz. Ama uyardığımız hususlarda korkunç katliamlar ortaya çıkıyor. Sorunun bitirilmesi gerektiği de apaçık ortada. Ama gelinen noktada böylesine korkunç bir katliamla karşı karşıyayız. HDP olarak yoğun bir şekilde davayı takip edeceğiz. Ama öncesi ve sonrasıyla büyük ihmallerin olduğunu görüyoruz. Gelinen noktada iddialarımızın gerçekleştiğini gördük. Oldukça vahim gelişmeler var” dedi.
Ardından gelişmelere dair bilgi veren Karabulut, “Müvekkillerime yönelik 12 Mayıs’ta yapılan saldırıdan sonra saldırının ırkçı bir saikle işlendiği belirtmiştik. Ama bunları belirtirken, 7 müvekkilimden 5’inin emniyet ve savcılıkta vermiş olduğu ifadeler çerçevesinde söylüyorduk. 12 Mayıs saldırısından sonra 6 kişi tutuklandı, kısa bir süre sonra 4 kişi tahliye oldu. Biz yeniden tutuklama ve müvekkillerimin korunması talebinde bulunurken 30 Temmuz’da katliam gerçekleşti” ifadelerini kullandı.
IRKÇI YAZIŞMALAR
Gelinen aşama itibariyle soruşturma dosyasını 4 açıdan ele alacağını ifade eden Karabulut, 18 şüphelinin 12 Mayıs saldırısı sonrası kendi aralarında kurduğu “mahkeme” isimli WhatsApp grup yazışmalarına, ses kayıtlarına dair şu bilgileri verdi: “El konulan telefonlardan elde edilen imajlar, ses kayıtları ve yazışmalar artık saldırının ırkçı bir saikle işlendiğini tartışmasız ortaya koydu. Cezaevinde olan Veli Keleş’in tahliye edilen Ali Keleş’le yaptığı telefon görüşmesinde ırkçı saik net bir şekilde anlaşılmaktadır. Ses kaydında ve şüphelilerin kendi aralarında yaptığı yazışmalarda ‘Kürt’ler uslandı mı’ söylemi net bir şekilde ortaya çıktı. ‘Kürtler uslandı mı’ diyen, dayakla, yaralamayla, canına kastetmekle işlenen bir anlayış ırkçı bir saik değil de nedir? Diğer yandan WhatsApp konuşmalarında ‘Kürtler evi 650 bin TL’ye satıyorlarmış, inşallah, keşke’ şeklinde cevabı yazışmalar. Kürtlerin evinin satacaklarına dair bir duyumdan bahsediyorlar. Yine yazışmalarda ‘Karslı bir Kürt bulduk sulh için yarın karşı tarafla konuşacak’ diyorlar.”
ŞİKAYETTEN VAZGEÇİRME UĞRAŞI
Mayıs ayı ortasında müvekkillerinin şikayetten vazgeçmesi için uğraştıklarına dair dair şüpheliler arasında yapılan yazışmaların olduğuna dikkati çeken Karabulut, “‘Korksalar sulha yanaşırlar belki’ şeklinde yazışmalar. Sürekli müvekkillerime adam gönderiyorlar ve korkutmak istedikleri de anlaşılmaktadır. Bunlar savcılığın tespit etmiş olduğu ses kayıtları ve yazışmalar. Öte yandan katliamın hemen ardından devlet yetkililerinden gelen, ‘ırkçı bir saik yoktur’ şeklindeki beyanları dosyada ne kadar taraflı olacaklarını gösteriyordu. Bunlar kamuoyundan özür dilemek zorundalar. Bunlara cevap istiyoruz, bu belgelere baktığınızda ırkçı saik değil de nedir? Öte yandan TCK’da cana, mala, şerefe karşı yapılan saldırılar ırkçı, inançlar, mezhepsel saikle olduğu zaman cezada artırma durumu söz konusu değil. Bununla ilgili ceza kanununda derhal düzenleme yapılması gerekiyor. Olayın ırkçı saikle işlendiğini artık kimse inkar edemez” ifadelerini kullandı.
DEVLET YETKİLİLERİNDEN YARDIM İSTEMİŞLER
Müvekkillerine yönelik şüphelilerin 11 yıldır devam eden saldırılar olduğuna işaret eden Karabulut, “Bunlar WhatsApp konuşmalarında da sabit. Dedeoğulları’nı göç ettirmeye yönelik girişimlerinin olduğuna dair kanaatimiz var. Tetikçinin ifadesinde elinde kağıtlarla Dedeoğulları’nın evine şikayetten vazgeçirme için gittiğini söylemesi ve bunun görüşmelerinde de sabittir. Bununla ilgili kısmi bilgi veriyorum sadece. Ancak 12 Mayıs saldırısı sonrası ve katliam öncesi devletin ihmalkar davranışları çok açık ve net bir şekilde ortaya konulmuştur. Müvekkillerim gerek İçişleri Bakanı’na gerek cumhurbaşkanına facebook ve instagram üzerinden ulaşma çabaları var. Dosya kapsamında müvekkillerimin el konulan cep telefonlarında can havliyle devlet yetkililerinden yardım istediği çok net anlaşılmakta. Metin Dedeoğluları instagram hesabından İçişleri Bakanı’na, ben ‘Bir Kürdüm. Benim evimi ülkücü bir grup bastı, anamı babamı darp ettiler, Konya’da sizden yardım istiyorum’ demiş. Cevap gelmediğinde tekrar yazmış. Yaralandığına dair fotoğrafları göndermiş” şeklinde konuştu.
SAVCILIK KORUMA BİLDİRİMİ YOK
Karabulut, 12 Mayıs’taki saldırının ardından müvekkillerinin öldürülme korkularının olduğunu dile getirerek, “Bunları devlet yetkililerine bildirmiştik. 12 Mayıs’tan sonra tahliyeler başladıktan sonra bu saldırı geliyorum diyen bir saldırıydı ve devlet yetkilileri saldırıyı seyretmekle bu suça ortak olmuşlardır. Bizler 17 Haziran’dan 4 Temmuz itibariyle koruma verilmesi için savcılığa talepte bulunduk. Ama hiçbir talebimiz karşılanmadı. Devlet yetkilileri ortak olmuştur. Sorumluluğunu yerine getirmeyen yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduk. Saldırı sonrası koruma talebimize dair savcılığa yaptığımız başvuruya dair savcılık ilgili yerle bildirmemiş. Bu kusuru netleştirmek için Konya Valiliği ve Meram Kaymakamlığı’na yazı yazdık. Her iki yerden gelen yazıda savcılığın bizim koruma talebimizi bildirmediği yönünde. Ortada çok açık aleni bir durum ihmal söz konusu bu katliama seyirci kalınmış ve ortak olunmuştur” diye belirtti.
YAZIŞMALAR 18 AĞUSTOS’TA SAVCILIĞA GÖNDERİLMİŞ
Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’na ulaşmaya çalışan müvekkillerinin CİMER ve BİMER’e başvurularının olup olmadığını da araştıracaklarını belirten Karabulut, “Biz bunun peşini bırakmayacağız. Yetkililer hesap vermek zorunda. Biz toplantıda başsavcı bana ‘ben savcımı harcatmam’ dedi. Hesap vereceksiniz. Etkin soruşturma yürütülüp yürütülmediğine dair de şüphemiz var. Bu aşamadan sonra soruşturmanın etkin yürütüleceğine dair şüphemiz var. Suçüstü yakalandılar hesap verecekler. WhatsApp yazışmaları 18 Ağustos’ta emniyet savcılığa göndermiş ancak bize iki hafta önce peyderpey ulaştı” diye konuştu.
Karabulut, şöyle devam etti: “55 gün boyunca ses kayıtları yazışmalar bize verilmedi. Soruşturma yürüten savcı Adalet Bakanlığı’na yazı yazmış. İstediğimiz belgeleri verip vermemesini sormuş. Adalet bakanlığı cevap yazısında, ‘bizim böyle bir karar verme yetkimiz yok’ yanıtını veriyor.”
‘YASAL ÖNLEMİ ALMAK ZORUNDAYIZ’
Ardından konuşan Gergerlioğlu da üzücü ve korkunç bir nefreti yansıtan katliamı konuştuklarını kaydederek, “Çok vahim boyutları olan bir katliamı konuşuyoruz. Bir etnik ayrımcılığı gösteren bir katliamdı. Gelişmeleri takip etmeye devam ettik ve Meclis’te bunu gündeme getirdik. Parti olarak Kürt meselesine yaklaşımımız oldukça hassas. Sorunun sona ermesi gerektiğini söylüyoruz. Konuyu Meclis’te gündem ettik ve HDP olarak takipçisi olmaya devam edeceğiz” dedi. Bu konuda Meclis’e bir yasa teklifi sunduklarını aktaran Gergerlioğlu, “Olayın ırkçı saiklerle yapıldığında cezanın artmasına yönelik cezanın artırılması konusunda bir yasa teklifimiz var. Yasa teklifimiz hala yasalaşmadı. Mustafa Şentop da yasanın olmadığını ve yapabilecekleri bir şey olmadığını söyledi. Yargılanan insanlar çok az bir cezayla kurtulabilir. Ama biz yasal önlemi almak istiyoruz. Meclis bunu görüşmeli ve yasalaşmalı. Bu şekilde nefret ve linç kültürünü önleyebiliriz. Bunlar toplumun sinir uçlarıyla ilgili sorunlar. Bunlar üzücü ayrımcılıkları gösteren durumlar. Ciddilerse bu teklif yasalaşsın” ifadelerini kullandı.