ŞIRNAK - Diril çiftinin kaybedilmesiyle ilgili görülecek davaya katılım çağrısında bulunan Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, “Gerçek faillerin açığa çıkarılması noktasında hep beraber bir irade gösterelim” dedi.
Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı Mehrî köyünde 11 Ocak 2020’de Hürmüz Diril (71) ve Şimoni Diril (65) çiftinin kaybolmasına ilişkin açılan davanın 3’üncü duruşması, yarın Şırnak 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Mehrî köyünde kaybolduktan 70 gün sonra Hezil Çayı’nda Şimoni Diril’in cansız bedenine ulaşıldı. Diril’in yapılan otopsisinde kafa bölgesinde çok sayıda darp izi olduğu, kafa derisinde yara oluştuğu, yüz kemiklerine darbe aldığı, omurgalarının kırıldığı kaydedildi. Yine Şimoni Diril için hazırlanan raporda, iç organlarında da hasar meydana geldiği belirtilirken, “Maktulün ölene kadar ve ölüme sebebiyet verecek düzeyde darp edildiği anlaşılmıştır” diye kaydedildi.
Van Jandarma Kriminal Amirliği’nin 30 Ekim 2020 tarihli raporunda ise “Maktul Şimuni Diril’e ait montun arka üst orta bölgesinde 2,5*2,5 cm ebatında olduğu tespit edilen deliğin çevresinde barut izine rastlanıldığı ve atış artıklarının dağılımı ve yoğunluğu itibariyle yapılan değerlendirme ile atışın yakın niteliği olduğu anlaşılmıştır” denildi.
İki yıla yakın bir süredir “gizlilik” kararıyla yürütülen soruşturma kapsamında Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde Apro Diril, Behçet Öztunç ve İsmail Yıldız hakkında, “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ve "Tasarlayarak öldürme" suçlaması ile dava açıldı. Şimoni Diril için Şırnak 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılama devam ederken, henüz kayıp bedenine ulaşılamayan Hürmüz Diril için Beytüşşebap Cumhuriyet Savcılığı’nın soruşturması devam ediyor. Diril ailesinin avukatlarından Şırnak Barosu Başkanı Rojhat Dilsiz, çiftin kaybettirilmesine ve yarın görülecek duruşmaya ilişkin konuştu.
‘KARANLIK ODAKLAR VAR’
Şimoni ve Hürmüz Diril çiftinin belli karanlık odaklar tarafından kaybedildiklerini belirten Dilsiz, hem soruşturma sürecinde hem de dava aşamasında çok ciddi eksikliklerin olduğunu söyledi. Soruşturmanın etkin bir şekilde yürütülmediğini ifade eden Dilsiz, “Bu sürecin maalesef cezasızlık politikasıyla karşı karşıya kalabileceğini düşünüyoruz. Çünkü dosyada şuan 3 sanık var. Bu sanıkların iddianameye yansıyan ve kendi aralarında yaptıkları iletişim tespitlerinde de anladığımız kadarıyla bu olayla bir alakaları var. Fakat bu sadece buzdağının görünen kısmıdır. Burada bir de karanlık odaklar var” dedi.
ASKERİN ÇELİŞKİLİ AÇIKLAMALARI
Diril çiftinin kaybolmasından 1 yıl sonra dönemin Karakol Komutan Vekili olan Ahmet Taşdemir’in sanal medya hesabından, “İlçe Jandarma komutanı ile korucular planladı. Ayın 15’inde konuşacağım. (…) Dua edin sadece Hürmüz amca bana güvendi onun güvenini boşa çıkarmayacağım. (…) Babanızı ve annenizi koruyamadım kusura bakmayın. (…) Kardeşime tecavüz etmek, ailemi öldürmekle tehdit ediyorlar. (…) Süryani çiftin öldürülmesi ile ilgili Faik bey. Faik bey ben J.Asb.Kd.Cvs. um lütfen profilime bakın ailemle tehdit ediyorlar” açıklamalarına dikkat çeken Dilsiz, “Daha sonra mahkeme ifadesine başvurduğu zaman ‘herhangi bir bilgiye dayanarak değil gözlemlerime dayanarak bunları dile getirdim’ gibi bir açıklama yaptı. Dolayısıyla bu tarz söylemler bizde ciddi anlamda şüphe uyandırıyor” diye konuştu.
‘ETKİLİ SORUŞTURMA DEVLETİN GÖREVİ’
Şuan itibariyle dosyada maddi gerçeğe ulaşılması ve bu olaya gerçekten dahil olan faillerin yargı önüne çıkarılıp hesap sorulabilmesi adına bir gelişmenin olmadığını vurgulayan Dilsiz, “Güpegündüz bir ülkede iki kişi ortadan kaybediliyor. Bunun sorumlularını açığa çıkarmak ve buna yönelik etkin bir soruşturma yapmak devletin yükümlülüğünde. Hüküm devlette, soruşturma mercileri devlete, kolluk kuvvetleri onlarda. Etkili bir araştırma ve soruşturma yükümlülüğü yine devlette. Fakat 21’inci yüzyılda iki kişi güpegündüz sürekli karakolun gözetiminde olan ve jandarmanın izni dışında kuş uçurtulmayan, o bölgeye girişe müsaade edilmeyen bir yerde kaybedildi. Sonrasında birinin cansız bedenine ulaşıldı. Dolayısıyla bir bütün olarak bu hususu düşündüğümüz zaman, farklı ve karanlık odakların bu işin içinde olduğuna dair şüphelerimiz oluşuyor. Elimizde yeterli bir done olmadığı için etkili bir soruşturma yürütülemiyor diyoruz. Bu donelerin oluşması, şüphelerimizin giderilmesi, etkin bir soruşturma ve yargılamanın yürütülmesi ve gerçek faillerin açığa çıkması gerekiyor. Şu an mevcut sanıkların ceza alması kamuoyunu rahatlatmayacak. Apro Diril 75 yaşlarında bir adamdır. Tek başına bunu işlemiş olması kabul edilebilir değil. Mutlaka bu işin içinde farklı yapılanmalar var” diye belirtti.
‘SONUÇ ALINMAZSA AİHM’E GİDİLECEK’
Dosyanın tek tutuklu sanığının olduğunu hatırlatan Dilsiz, “Bu tutuklu sanık da ilginç bir şekilde 4 defa salıverildi ve sonra itirazla tekrar tutuklandı. Bu sanıkların kendi aralarındaki görüşmeleri, verdikleri ifadeler ve tanıkların beyan ettiği ifadelerden Apro Diril’in bir şeyler bildiğini fakat sakladığını anlıyoruz. Bu davada iki celse gerçekleşti. Daha önce bazı tanıklar dinlendi. Bu duruşmada da yine tanıklar dinlenecek. Bu dosyada karanlık bir tarafın olduğunu seziyoruz ama dosyaya bağlıyız ve maddi gerçeğin açığa çıkarılmasını istiyoruz. Faillerin açığa çıkarılması için hukuki mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz. Etkin bir soruşturma yürütülmezse sonraki aşamalarda tüm itiraz yollarını tükettikten sonra AİHM’ye başvuru yollarını deneyeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘CEZASIZLIK İÇİN UĞRAŞILIYOR’
Organize bir şekilde bu dosyada cezasızlığın sağlanabilmesi için mücadele edildiğini kaydeden Dilsiz, “Her bir aşamada verilen beyanın birbiriyle çelişkili olması nedeniyle bir şeylerin saklandığı ortada. Toplamda baktığımız zaman bu durumun arkasında çok farklı güçlerin olduğunu görüyoruz. Kamuoyu da bunu görüyor. Organize bir şekilde bu dosyada bir cezasızlık sağlanabilmesi için mücadele edildiği yönünde kamuoyunda bir algı var” şeklinde konuştu.
DURUŞMAYA ÇAĞRI
Yarın görülecek olan Şimoni Diril duruşmasına katılım çağrısında bulunan Dilsiz, şunları kaydetti: “Bu davaya tüm hukukçuların ve hukuk örgütlerinin, kamuoyunun katılım göstermesini istiyoruz. Maalesef bu tarz toplumda infial yaratan dosyalarda ilk celseye biraz ilgi gösteriliyor fakat sonrasında unutuluyor. Unutmamalıyız, unutturmamalıyız bu süreci. Asur-Keldani vatandaşlarımızın kaybedilmesini kabul etmemeliyiz. Onlara sahip çıkmak için her türlü iradeyi göstermemiz gerekiyor. O yüzden kamuoyuna çağrımız gelin biz destek olun. Gerçek faillerin açığa çıkarılması noktasında hep beraber bir irade gösterelim.”
MA / Ömer Akın