İZMİR - KHK ile ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine geri dönmeleri amacıyla yapılan oturma eyleminin 317'nci haftasında 6 Şubat depremi ve sonrasında yaşanan sorunlara dikkat çekildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İzmir Şubeler Platformu’nun, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iadesi talebiyle Karşıyaka çarşı girişinde düzenlediği oturma eylemini 317'nci haftasında sürdürdü. Eylemde, "İhraç tecrittir. Tecrit insan hakları ihlalidir. Hak ihlallerine hayır. İşimize geri döneceğiz” ve "6 Şubat 2023 unutmadık" pankartları açıldı. Açıklamaya birçok siyasi parti ve STK temsilcisi katıldı.
Basın metnini okuyan Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Cansu Başer, 6 Şubat 2023'te Hatay ve Dîlok merkezli yaşanan depremlerin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen acı ve öfkenin dinmediğini vurguladı. Doğal bir afetin göz göre göre büyük bir felakete dönüşmesine tanık olduklarını belirten Cansu Başer, "On binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan, kentlerimizi yerle bir eden bu felaket göz göre göre geldi. En son daha 2 hafta önce, 36'sı çocuk 78 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Kartalkaya Grand Otel faciasında bir kez daha gördük. Bu ülkenin üzerine adım adım kâr ve rant hırsını baş tacı eden, insan hayatını yok sayan bir yönetim anlayışı çöreklenmiştir. Bu yönetim anlayışı insanı, doğayı, tarihsel ve kültürel değerlerimizi sermaye kesimlerinin çıkarlarına teslim eden bir anlayıştır" dedi.
'ASIL SORUMLU İMAR AFFI GETİRENLER'
Yıkımın sebebinin tek başına deprem ya da binalar olmadığını vurgulayan Cansu Başer, kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karışı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlerin payının büyük olduğunu aktardı. Ancak asıl sorumlunun onları büyüten ve imar afları getirenlerin olduğunu söyleyen Cansu Başer, "Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa edenlerdir. İnsan hayatını yok sayan bu sistemi her gün yeniden üretenlerdir. Aradan yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız" ifadelerini kullandı.
'SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİ'
Geçen iki yıla rağmen birçok kentte barınma sorununun çözülemediğine işaret eden Cansu Başer, "İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu. Buna rağmen en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelen, yerinde dönüşüm için başvuran depremzedeye hibe adı altında 750 Bin TL kredi vermeyi teklif ediyorlar. Rezerv yapı alanları ile adeta oynuyorlar. Rezerv alanı ilan edilen bölgeler ertesi gün değiştiriliyor, kaldırılıyor. Kısacası aradan geçen iki yıla rağmen; milyonlarca depremzede hala başını sokacak bir çatı, temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor. Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar 'zorunlu kamulaştırma' adı altında topraklarına çökülmesine itiraz ediyor. Tarım arazilerine, yüzlerce yıllık zeytinliklere binalar dikmek isteyenlere karşı mücadele ediyor. Devletin en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamasını bekliyor" diye konuştu.