Jîna’nın memleketi Seqiz’de herkesin kafasında aynı soru

img
HABER MERKEZİ - Jîna Emînî'nin memleketi Seqiz'de çocuklar, annelerine "Jîna'nın yaşına geldiğimizde aynısının bizim de başımıza gelebileceğini hiç düşündün mü?" diye soruyor. Evînar Seqiz, "İşte sel olup Jîna'nın mezarına akan herkesin kafasında o çocukların sorusu var" diyor.
 
Kadim zaman şehirlerinden biri olan Rojhilat'ın Seqiz kenti iki buçuk aydır İran ve Rojhilat'ın tamamını etkisi altına alan eylemlerin fitilinin ateşlendiği kent özelliğini taşıyor. Dönüşüm ve değişimin merkezi konumundaki Seqiz, geçmişten bugüne birçok siyasi ve toplumsal hareketin de içinde yer aldı. Gözaltında darp edilen ve 16 Eylül'de yaşamını yitiren Jîna Emînî ile birlikte ayağa kalkan yaklaşık 200 bin nüfuslu bu kent, bütün İran'ı ortak paydada buluşturan "Jin Jiyan Azadî" sloganının da atıldığı ilk kent oldu. Jîna'nın toprağa verildiği 17 Eylül'den bu yana her Cumartesi ve Çarşamba günleri esnaf kepenk kapatıyor. 
 
 
Kente gitmeden önce irtibat kurduğum kişiler üzerinden Jîna Emînî'nin ailesiyle görüşme imkanının olup olmadığını öğrenmek istiyorum. İki günlük bekleyişten görüşmek umuduyla Seqiz'e doğru yola çıkıyorum. Kente ulaştığımızda irtibata geçtiğimiz kişiden henüz net bir yanıt alamadığımız için önce kenti dolaşıyorum. Diğer kentlerde olduğu gibi Seqiz'de de üzeri çizilmiş yazılamalar dikkat çekiyor. Adliye binası ve Peyamnur Üniversitesi’nin bulunduğu caddedeki kalabalık trafik dikkat çekiyor. Yavaş yavaş ilerlerken bir süre sonra karşıdan gelen bir sürücü, yolun kapatıldığını ve öğrencilerin sloganlarla yürüdüğünü söylüyor.
 
JÎNA'NIN AİLESİYLE GÖRÜŞMEK İSTİYORUM
 
Bizim adımıza Jîna Emînî'nin ailesiyle irtibata geçen Seqizli yurttaşla görüşüyoruz. Özellikle Jîna'nın 40'ıncı gün merasiminde onbinlerce kişinin yürümesinden sonra aile üzerindeki rejim baskısının da arttığını belirten aracı, aile evinin gözetim altında olduğunu, bu nedenle hala görüşme için net bir yanıt alamadıklarını söylüyor. "Başka bir evde de görüşebileceğimizi" söylüyorum ve yeniden temasa geçiyor. Yaklaşık iki saatlik bekleyişin ardından ailenin, evlerinin gözetim altında olması nedeniyle görüşmelerinin mümkün olamadığını, evlerine gelen birilerinin de başına bir şeyler gelmesinden çekindikleri için röportaj talebini geri çevirdiğini öğreniyorum. Aracı, kendilerinin de dışarı çıkma ve başka bir evde buluşma imkanının olmadığını söylüyor. Jîna'nın mezarını ziyaret etme talebim de "mezarlığa kamera sistemi kurulduğu, güvenli olmadığı, birkaç gün önce İran'ı ziyaret eden iki turistin Jîna'nın mezarını ziyaret ettikleri için tutuklandığını, bu nedenle mezarlığa gitmemin uygun olmayacağı" uyarısını alıyorum. Buna rağmen en azından Jîna'nın 40'ında mezara yürüyen halk görüntüsünün kafamda canlanması için şehrin dışındaki mezarın girişine kadar gidiyorum. Bane yolu üzerinde şehir merkezine 5 kilometre uzaklıktaki bu mezarlığa yakınındaki köyün ismi nedeniyle halk, “Ayçî Mezarlığı” diyor. Ama mezarlığın resmi tabelasında “Muhammedi Mezarlığı” yazıyor. 
 
 
EVÎNAR SEQIZ ANLATIYOR
 
Jîna'nın ailesiyle görüşemeyince hem ilk günden beri eylemlerin içerisine bulunan hem de Jîna'nın 40'ıncı günündeki o kalabalığın içerisinde bulunan Evînar Seqiz (güvenlik gerekçesiyle gerçek ismi yerine bu ismin kullanılmasını istedi) ile görüşüyorum. Evînar, hem Tahran'da yaşadığı dönemlerde karşı karşıya kaldığı muameleleri, hem de son iki aydır tüm İran'ı etkisi altına alan eylemleri ve amaçlarını anlatıyor.
 
Gaşt e İrşad'ın kurulmasından bir süre sonra kendisinin de Tahran'da çalıştığını ve birçok şeye tanıklık ettiğini belirten Evînar Seqiz, "Çalıştığım işyerinde arkadaşlarım sık sık Gaşt e İrşad'dan söz ediyordu. Hatta bir keresinde bir kadın gördüğü şiddet sonucu ölme noktasına gelmişti. Yine başka bir kadın kafasına aldığı darbelerle delirmiş ve bir süre sonra kaybolduğu söylenmişti. İşyerindeki arkadaşlarımın tanıdıkları biriydi ve ailesinin dahi bu durumu dile getiremediğinden söz ediyorlardı. Tabi bunlar korkunç şeylerdi benim için. Ve yıllar geçti bir Kürt kadını darp edilerek öldürüldü. Ancak aile bunun üzerini örtmedi, kızlarına sahip çıktı. Evet, Kürtler büyük baskı altındalar ancak başımıza bir şey geldiğinde tek ses olabiliyoruz. Halk da o aileyi yalnız bırakmadı ve Jîna'ya sahip çıktı. Ben de bir Kürt kadını olarak bu hakareti kabul edemem bu nedenle de ilk günden beri ailenin yanında durmaya çalışıyorum" dedi.
 
40’INCI GÜN ANMASI 
 
Kendisinin hem Jîna'nın taziyesine gittiğini hem de 40'ı için yapılan anmaya katıldığını anlatan Evînar Seqiz, "Tabi baba çok direndi. Hatta uzun süre gözetim altında tutuldu. Bu nedenle de baba bir konuşma yaptı ve herkese teşekkür ettikten sonra durumun daha da kötüleşmesini istemediğini söyledi. Orada insanlar babaya 'Bundan daha kötü ne olabilir ki. Bugün senin kızının başına gelenler yarın bizim başımıza gelecek' dedi. Ben de 'Jîna'nın başına gelenlerin bir kadın olarak benim başıma gelmeyeceğinin garantisi var mı? Evet Jîna için bugün buradayım ama aynı zamanda kendim için de buradayım. Bu nedenle bu itiraz daha da yaygınlaşmalı' dedim. Sonra Jîna'nın yengesi (dayısının eşi) geldi, herkese teşekkür etti ve şöyle bir konuşma yaptı: 'Tahran'da büyük bir baskıyla karşı karşıya kaldık, ancak direndik. Halkın sizlerin yanımızda duracağından emindik. Bu nedenle cenazeyi aynı gün toprağa vermedik ve getirip toprağıyla buluşturduk.' Unutmamalıyız ki bizler sıradan bir insan olarak, bir Kürt olarak ve bir Kürt kadını olarak üç defa eziliyoruz. İtirazımızın bu kadar yüksek olmasının nedeni de bundandır" dedi.
 
 
'JIN JIYAN AZADÎ'NİN GÜCÜ 
 
Jîna Emînî'nin mezarı başında yükselen "Jin Jiyan Azadî" sloganını sorduğum Evînar Seqiz, şöyle diyor: "Jin Jiyan Azadî sadece kulağa hoş gelen ritmi olan bir slogan değil. Şüphesiz arkasında güçlü bir felsefe var. Ve bu felsefenin yaygınlaşabilmesi için Kürt halkı uzun yıllardır bu slogan altında direniyor, akademilerini oluşturuyor, atölyelerle bu bilincin toplum içerisinde yaygınlaşması için çabalıyor. Rojhilat'ta da Jîna'nın mezarı başında çok da önemli ve gerekli bir ortamda bunun haykırılması gerekiyordu. Bu sloganın tam zamanıydı ve bu nedenle geniş bir yankı uyandırdı. Bunun daha fazla yaygınlaşması için çabalamamız gerekiyor."
 
HERKESİN KAFASINDAKİ SORU 
 
Jîna Emînî'nin 40'ıncı gün anmasında onbinlerce kişinin şehir merkezinden mezarlığa kadar sel olup aktığı görüntüleri hatırlatıp, o gün içerisinde bulunduğu atmosferi sorduğum Evînar, başlıyor anlatmaya: "Uzun yıllardır kadınlarla çalışıyorum. Bugüne kadar sayısız kadınla buluştum ve konuştum. Jîna'dan sonra kadınlar kendilerine yapılan zulmün boyutunu daha iyi anladı diyebilirim. Bu iki ay içerisinde çok önemli şeyler deneyimledik. Küçük bir anımı anlatmak istiyorum. Benim bir kadın müşterim var ve on yaşlarında iki kızı var. Annelerine 'Anne on yıl sonra Jîna'nın yaşına geldiğimizde Jîna'nın başına gelenlerin aynısının bizim de başımıza gelebileceğini hiç düşündün mü?' diye sormuşlar. Bunu söyleyen on yaşlarındaki kız çocukları. İşte Jîna'nın 40'ında o sel olup mezara akan herkes çocuklarının başına aynı şey gelmesin diye oradaydı. Herkesin kafasında o on yaşındaki kız çocuklarının kafasını meşgul eden soru vardı. O 40 gün boyunca Jîna için sokaklara çıkan birçok kadın daha öldürüldü. O yüzden halk Jîna'nın sesi, ailenin sesi olmak gerektiğine inandı. Jîna ailesini aştı artık, o her bir ailenin Jîna'sı oldu. O yüzden o mahşeri kalabalık toplandı. Bu da Kürdün bir olursa neler yapabileceğine iyi bir örnekti."
 
NESRÎN QADIRÎ GİBİ BİR DEVRİMCİ OLMAK
 
4 Kasım'da Tahran'da kafasına vurulan copla ağır yaralanan ve yaşamını yitirdikten sonra 6 Kasım'da cenazesi rejim tarafından kaçırılarak Meriwan'da zorla toprağa verilen doktora öğrencisi Nesrîn Qadirî'yi de hatırlatan Evînar Seqiz, her bir kadının Nesrîn Qadiri gibi bir devrimci olması gerektiğini söyledi.
 
Öğretmenler arasında örgütlü kadın öğretmenlerin de olduğunu ve bu iki aylık sürede çoğunun tutuklandığını hatırlatan Evînar Seqiz, şu çağrıda bulundu: "Herkese özellikle kadınlara çağrımdır. Daha örgütlü hareket edebilmek için daha fazla bir araya gelmeliyiz. Jin Jiyan Azadî şiarının arkasında bu felsefenin Rojhilat'ta da pratikleşmesini sağlamalıyız. Kadınların korkularını bir kenara bırakmasını ve kapatıldıkları evlerden çıkmalarını istiyorum. Direnmek gerek. Ancak biz kadınlar gelecek nesilleri eğitirsek erkek egemen anlayışını değiştirebiliriz. Bu iki aylık deneyim özellikle çocuklar ve erkekler arasında ciddi bir değişim yaratabileceğimizi de gösterdi. O yüzden daha fazla çalışmak gerek."
 
EYLEMLERİN ÖNCÜLERİ ANLATIYOR
 
 
Evînar Seqiz ile röportajımın ardından kentteki eylemlerin öncülerinden biri olan Hêvî Renc Seqiz ile görüşüyorum. Jîna Emînî ile birlikte Seqiz'de başlayan eylemlerin halkta yarattığı duyguyu öğrenmek istediğim Hêvî Renc Seqiz, sözlerine şöyle başlıyor: "Bu itirazların yükselmesini sağlayan birçok neden var. Rejimin 43 yıllık ömrü boyunca hem siyaseten hem de güvenlik açısından halka yönelik zulümleri, ekonomik krizin git gide dayanılamaz bir hal alması, orta sınıfın dahi geçinmekte zorlanması, şiddet; halkın ayaklanmasının başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Bütün bunlara Jîna Emini'nin Gaşt e İrşad tarafından öldürülmesi de eklenince halk başkaldırmaktan başka çaresinin kalmadığını düşünmeye başladı. Yani 43 yıldır aslında kesintisiz devam eden bir zulüm var ama bardağı taşıran damla Jîna'nın öldürülmesi oldu."
 
İRAN HALKLARI İLE KÜRTLER OMUZ OMUZA 
 
Jîna bir Kürt olmasına rağmen öldürülmesinin İran'ın diğer kentlerinde de protesto edilmesinin yeni bir aşama olup olmadığını sorduğum Hêvî Renc Seqiz, "Aslında İran halkları, bugüne kadar Kürdün maruz kaldığı saldırılara, katliamlara karşı herhangi bir reaksiyon göstermiş değil. Her zaman İran siyasetinin ve yönetimin Kürde karşı saldırılarını 'güvenlik' gerekçesi temelinde değerlendirmiştir. Bu saldırıları doğrudan onaylamamışsa dahi buna sessiz kalmıştır. Ama Jîna ile ilk defa bu topraklarda yaşayan halkların her bir ferdi, kendi çocuklarının da güvende olmadığını düşünmeye başladı. Yani aslında Kürt halkı ve İran halklarının Jîna için sokağa dökülmesi arasında bir fark var. Ama her ikisinin de amacı aynı noktaya çıkıyor diyebiliriz" diyor.
 
USULGERAN VE ISLAHTALEB ÇÖZÜM DEĞİL 
 
Aradaki farkı sorduğum Hêvî Renc Seqiz, şöyle diyor: "Kürt halkının maruz kaldığı zulmün yavaş yavaş kendilerine de döndüğünü idrak etmeye başladılar. Büyük bir bölümü için bugüne kadar ülkedeki ana meselenin ekonomi olduğu fikri vardı, ama Jîna ile birlikte aslında asıl meselenin her bir İranlının onur meselesi olduğu fikri yayılmaya başladı. İnsanlar aslında ne İslahtaleb'in (Xatemi - reformist kanat) ne de Usulgeran'ın (Reisi ve Humeyni - katı İslami kanat) çözüm olmadığını kavramaya başladı. Yani bu her iki kanat arasında zaman zaman çelişkiler doğuyor. Aslında her iki kanat da var olan rejimi sürdürmek istiyor. Ama Usulgeran kanadı Cumhurbaşkanlığı kazandığında İslahtaleb kanadın aleyhine kimi kanun değişiklikleri yapıyordu, İslahtaleb kanat Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturduğunda Usulgeran kanat aleyhine değişiklikler yapıyordu. Ve bu aralarındaki çelişkilerin artmasına neden oldu. Her iki kanat, yönetimi ele geçirmeye çalışırken arada ezilenler de, yananlar da halklar oldu. Bu itirazlar gittikçe güçlendi ancak nasıl sokağa taşacağının yolu yoktu. Jîna'nın öldürülmesi ve Kürt halkının sokaklara dökülmesi diğer İran halkları için de yol gösterdi ve halklar ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı etrafında bir oldu."
 
ERKEKLERİN İTİRAZI BİR İLK 
 
"‘Jin Jiyan Azadî’ nasıl bu kadar etkili olabildi ve kısa sürede sınırları aştı, diasporadaki İranlıların dahi sarıldığı bir slogan oldu" soruma da Hêvî Renc Seqiz, şu yanıtı veriyor: "Bunda bu fikriyatın altyapısı ve bugüne gelmesinde Kürt Özgürlük Hareketi'nin çabası yadsınamaz. Bu felsefenin hayat bulduğu, herkesin gördüğü ve deneyimlediği somut bir örnek de vardı. Rojava. Kürt Özgürlük Hareketi Rojava'da öyle bir model yarattı ki bu bütün halklara, hatta dünyadaki feminist hareketlere örnek oldu, ilham oldu. İran da her ne kadar dünyadan izole gibi görülse de aslında bunu görüyor ve bu gördükleri somut örneklerin kendi coğrafyalarında da yaşam bulabileceğini umut ediyor. Kadınların değişime nasıl öncülük ettiğini ve bu gücü bünyesinde barındırdığını anlıyor. Toplumun yarısı olmalarına rağmen bugüne kadar kadının köle gibi görüldüğü fikrini kadınlar çok iyi biliyor ve buna karşı mücadele ediyordu. Ancak burada bir şey daha ortaya çıktı. Erkekler de artık bu gerçeği gördü ve kadınlarla birlikte aynı amaç için mücadele etmeye başladılar. Bu umut tüm İrani halkların kadın erkek, ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganı etrafında birleşmelerini sağladı." 
 
HALK HAMANEY'E KARŞI ARTIK KORKUSUZ 
 
 
"Jin Jiyan Azadî" sloganıyla birlikte "Diktatöre ölüm" sloganlarının da yükseldiğini hatırlattığım Hêvî Renc Seqiz, "Her başkaldırıyla birlikte yeni bir eşiğin aşıldığını görüyoruz. 2009 öncesi eylemlerde Hamaney'e karşı herhangi bir slogan atıldığına tanıklık etmemiştik. Bir korku vardı. Ancak 2009 ve 2019'daki eylemlerde az da olsa Hamaney sloganlarda yer bulmaya başladı. Son iki ayda gelişen eylemlerde ise bu korku tamamen kırıldı. Halk artık Hamaney karşıtı sloganları her yerde haykırıyor. Bu bile başlı başına bu başkaldırının diğerlerinden farkını gözler önüne seriyor. Evet, rejim bu eylemlere karşı saldırıların dozunu gittikçe arttırıyor. Ancak bu hepimizde haklarımıza daha fazla sahip çıkmamız gerektiği inancını pekiştiriyor" şeklinde konuşuyor. 
 
ŞİDDET ARTTIKÇA KENETLENME DE ARTIYOR
 
Şu ana kadar eylemlerin öncülüğünü halkın yaptığını belirten Hêvî Renc Seqiz, "Rojhilat'ta örgütlü yapılar var ve zaman zaman bu yapıların ortak hareket etme adına komite arayışları da oldu ancak şu ana kadar bir sonuç alınmış değil. Bu nedenle de yavaş yavaş halk kendi aralarında komiteler oluşturmaya başlıyor. Biz de Seqiz'de bu çabanın içindeyiz. Yaptığımız tüm görüşmelerde bunun önemi üzerinde tartışmalar yürütüyoruz. İnsanlar komiteler olmadan da birlikte hareket edebiliyor, bugüne kadar herhangi bir örgütlenme içerisine girmeyenlerin bile örgütlüymüş gibi hareket etmesi bizi heyecanlandırıyor" diyerek, şiddetin artmasının halkı daha fazla birbirine kenetlediğini vurguluyor. 
 
ÖMÜR BİÇENLER HALKI TANIMAYANLAR
 
Zaman zaman eylemlere ömür biçildiği, amacına ulaşamayacağı şeklinde yorumlar yapıldığını hatırlattığım Hêvî Renc Seqiz, İran'ın geçmişinden de örnekler vererek, şöyle diyor: "Bu yorumları yapanların İran halklarını ve Kürtleri tanımadığını düşünüyorum. Zaman zaman sokakların sakinleşmesinden dolayı böylesi sonuçları çıkarıyor olabilirler, ama zaten işin doğasında bu var. Halk bazen nefes alabilmek için, daha güçlü bir itiraz yükseltebilmek için sokaklardan çekilebilir. Ama bu iki aylık süre bize gösterdi ki bu kesinlikle bir geri çekilme değildir. Halk bu sistemi değiştireceğinden emin. 1979 Devrimi'ne giden süreci eğer hatırlarsak, halk 1974'te sokaklara dökülmeye başladı ve 1979'a kadar itirazlarını sürdürdü. Bazen 3 ay boyunca sokaktan çekildiği de oluyordu ama daha sonra daha güçlü sokaklara dökülüyordu ve sonuç da aldı. Bu kez halkın daha erken sonuç alacağını ve sonuç alana kadar da sokaklardan çekilmeyeceğini düşünüyorum."
 
HALK NE REHBER'İ NE DE ŞAH’I İSTİYOR 
 
"Evet, halk var olan sistemi istemiyor ve değişmesini talep ediyor. Ancak bu rejimin yerine neyi istiyor" soruma da Hêvî Renc Seqiz, şu yanıtı veriyor: "İran'da bildiğimiz doğru düzgün bir muhalefet yok. Evet Saltanatçılar var, Cumhuriyetçiler var, Halkın Mücahitleri var. Ancak hiçbirinin de güçlü bir programları yok. Taraftarları da, destekleyicileri de çok az. Bu nedenle de halk arasında alternatif görünmüyorlar. Tüm bunlar İran'ın bir kısmının, özellikle de burjuva sınıfının son iki aydır ortaya çıkan eylemlere mesafeli yaklaşmasına da neden oluyor. Çünkü geleceği göremiyor ve bu korku taraflarını seçmeyi zorlaştırıyor. Ancak bu başkaldırı yeni bir yol açabilir. Örneğin Şah devrildiğinde geçici bir Şura oluşturulmuştu. Şimdi özellikle İran'ın dışında olan muhalefetin benzer bir arayışı var, bir meclis kurma adına. Faşizan ve çıkarcı taraflar bu konuda problem yaratıyorlar. Saltanatçılar yeniden yönetime gelmenin arayışı içinde ama halkın büyük bir bölümü bunları istemiyor. Çünkü Şah'tan da çok çekti bu halk. Özellikle Kürt halkı kesinlikle Şah'ı istemiyor. Bir Fars olarak düşündüğümde de gelinen noktada üstten bana yaklaşacak bir yönetim istemem. Her bir grubun kendi çıkarlarını halkın çıkarları önüne koyması, ortak bir hareketin oluşmasını da engelliyor. Halk tüm grupların eşit temelde bir araya gelerek halkların çıkarları temelinde hareket etmesini istiyor. Eğer bu sağlanmazsa korkarım ki rejimin yenilgisi de zamana yayılmış olur."
 
EYLEMLERE KATILANLARIN YÜZDE 60'I GENÇ
 
Seqiz'de gençlerin ve lise çağındaki öğrencilerin eylemlere katılım düzeyini sorduğum Hêvî Renc Seqiz, "Eyleme katılanların büyük bölümü gençlerden oluşuyor. Daha büyük bir güce ve iradeye sahipler. Daha önce bu rejimin zulmüne, işkencelerine doğrudan muhatap olan orta yaş üstü yurttaşların taşıdığı korkuyu bu gençler taşımıyor. Eğer bir sınıflandırma yapacaksak bu eylemlere katılanların yüzde 60'a yakınını korkusuz gençler oluşturuyor. Eylemlere katılanların yüzde 20'si de gerçekten yürekleri yanan, ruhları yaralanmış kişilerden oluşuyor. Devletin ağır baskısını hayatı boyunca hissetmiş kişiler bunlar. Yani örgütlü diyebileceğimiz insanlar. Geri kalan yüzde 20 de çoğunluğa uymaya çalışan kesimdir" diye özetliyor. 
 
İNTERNET PROBLEM VPN'LER ÇALIŞMIYOR
 
Ülkedeki internet kesintileri nedeniyle gelişmelerin istenen düzeyde yayılamadığını söyleyen Hêvî Renc Seqiz, "Bu bizler için büyük bir problem. Wi-fi az da olsa telefon internetinden daha iyi, ama zaman zaman tamamen kesiliyor. VPN'ler çok işe yaramıyor. Zaten bu VPN'leri uygulamalardan indirmek büyük bir sorun. O yüzden insanlar bluetooth ya da paylaşım programları vasıtasıyla VPN'leri birbirleriyle paylaşıyorlar. Ama bunlar da çok kısa süreli çalışıyor. Buna rağmen halk, güvenli olmasa da telefonlar üzerinden birbiriyle temasa geçiyor ve gelişmelerden haberdar oluyor" dedi. 
 
 
'MAVİ GÖZLÜLERİN KARA GÖZLÜLERDEN BİR ÜSTÜNLÜĞÜ YOK'
 
Tüm İran halklarına ve dört parça Kürdistan'a çağrıda bulunan Hêvî Renc Seqiz, kendi onuruna sahip çıkan halklarla dayanışmalarını istedi ve son olarak şunları dedi: "Rojava halkının desteğini yaptıkları kitlesel yürüyüşlerle hissediyoruz. Bakur halkımızın da küçük de olsa bir sesi çıkıyor ancak bunun daha fazla olmasını istiyoruz. Yine Başur'un desteğine de ihtiyacımız var. Umarım Bakur ve Başur da gereken desteği gösterir. Tüm dünya halklarının da renkli gözlü Ukraynalılar ve kara gözlü, kahverengi gözlü bizler arasında herhangi bir fark olmadığını anlamalarını ve ona göre bize desteklerini sunmalarını diliyorum."
 
Yarın: İran'ın başkenti Tahran'da durum nedir? 
 
MA / Abdurrahman Gök
 

Diğer başlıklar

16:26 DEM Parti’den grevdeki Toros Tarım işçilerine ziyaret
16:22 MHP'li Yıldız: İnfaz düzenlemesi KHK mağdurlarını da kapsamalı
16:19 Kadınların barış sürecine aktif katılımı için Meclis Araştırması talebi
16:10 Colemêrg’de 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı açıklaması
15:22 Fatma Oğur’u katleden failin yeniden yargılandığı dava görüldü
15:18 ‘Tecrit kaldırılsın, hasta tutsaklar serbest bırakılsın’
14:41 Savunma Bakanlığı’ndan açıklama: Saldırılar sürecek
14:34 Mülteci hakları savunucusu Taha Elgazi'nin sınır dışı edilmesine tepki
14:19 Sibel Ayğan'ı katleden erkeğe ağırlaştırılmış müebbet
14:13 Ege Üniversite Hastanesi çalışanları iş bıraktı
14:04 Amed Kent Konseyi Çocuk Meclisi ilan edildi
14:00 Erdoğan’da anayasa açıklaması: Tekrar seçilme gibi bir derdim yok
13:11 DYO işçileri greve çıktı
13:07 Temel Conta işçileri: Saldırılar kararlılığımızı artırıyor
12:55 Gazeteci Öznur Değer tahliye edildi
12:11 ÇED sürecini beklemeden otel inşaatını bitirdiler
12:02 MB enflasyon tahminlerinde değişikliğe gitmedi
11:59 Silahlı saldırıya uğrayan Yiğiter'in tedavisi sürüyor
11:52 Gazeteciye cinsiyetçi hakaretlerde bulunan polise takipsizlik
11:32 AKP'li Alagöz'ün madeni suyu zehirliyor, yetkililer izliyor
11:31 Ali Haydar Kaytan ve Rıza Altun’un ailelerinden teşekkür mesajı
10:32 Bakırhan: Ya Kürt-Türk ilişkilerini yeniden kuracağız ya da tükenip gideceğiz
10:03 İstanbul’da gözaltına alınanlar adliyeye sevk edildi
09:49 Yazar Gretchen Dutschke-Klotz’dan Öcalan’a destek açıklaması
09:17 Mahkeme valiliğin Şêx Seîd yasağı kararını iptal etti
09:09 Amed'de sürecin nabzı: Öcalan'ı Meclis'e çağırıp özgürlüğünü sağlamıyorlar!
09:08 'Cezaevlerinde infaz değil, öldürme politikası uygulanıyor'
09:07 Asker kurşunuyla katledildi: Jandarmadan 'evi kaçak mı değil mi' talebi
09:06 Besta yok ediliyor
09:02 'Haksız tahrik' indirimi failleri cesaretlendiriyor
09:01 Cemile Çağırga'nın annesi: 2 çocuğum katledilmesine rağmen barış diyorum
09:00 22 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
07:54 Ege Denizi’nde 6.0 büyüklüğünde deprem
21/05/2025
23:55 Tayyip Temel: Sürecin inisiyatifi Sayın Öcalan’da
23:45 İsrail saldırılarında 63 Filistinli katledildi
23:26 Rusya: Ukrayna'da ilk önce ateşkesin sağlanması yaklaşımına karşıyız
22:48 Hacettepe Üniversitesi öğrencilerine ırkçı saldırı
21:36 ‘Kent Uzlaşısı’ davasındaki karara tepki: Kazanan biz olacağız
21:14 İBB soruşturmasında bir şirkete daha kayyım atandı
20:57 ‘Kent Uzlaşısı’ davasından tahliye çıkmadı
20:46 Kadın Zamanı Derneği: Şiddetsiz yaşam için mücadele edeceğiz
20:31 Kürt Dil Bayramı etkinlikleri devam ediyor
20:11 RTÜK'ün yeni üyeleri seçildi
19:41 Gazze'de devre dışı kalan hastane sayısı 20'ye yükseldi
19:17 Şirnex’te doğa talanına karşı yürüyüş
19:10 Tutsak öğrenciler için eylem
19:04 KHK eylemi 332'nci haftasında
19:02 Wan’da 38 örgütten çağrı: Hasta tutsaklar serbest bırakılsın
18:31 Kürt Dil Bayramı kapsamında dengbêj dinletisi
18:25 Seyithan Durdu’yu öldürmekten yargılanan asker: Kürtçe konuşsa bile bir vatandaşın ölümüne üzüldüm!
18:20 ‘Askerler Kürtçe dil derneğine gelip hukuka aykırı yorumlar yaptılar’
18:12 Neşet Güven 31 yılın ardından tahliye edildi
17:45 Fırtına Vadisi davası görüldü
17:42 Avukat Ruken Gülağacı’na ev hapsi
17:18 Hasta tutsak Koyuncu'nun tahliyesi 9 ay ertelendi
16:42 Eş genel başkanlardan Tekik’in ailesine ziyaret
16:36 DEM Partili Livan Orman serbest bırakıldı
16:28 DEM Parti'den grevdeki işçilere dayanışma ziyareti
15:16 Yüksel Koç tutuklandı
14:49 AB ülkeleri 'savunmayı güçlendirme' konusunda uzlaştı
14:44 HSK seçiminin iptali için AYM’ye başvuru
14:43 Wan'da zırhlı araç motosiklete çarptı: 2 yaralı
14:35 İmamoğlu protestoları raporu: İşkence yasağı ihlal edildi
14:21 Tahliye edilmeyen Saymadi: HDK toplumsal bir örgütlenmedir
14:03 'Etkin pişmanlıktan' ifade veren Yıldız tahliye oldu
13:59 Asker ve polis annelerine çağrı: El ele verelim
13:54 Eş genel başkanlardan Sağlam'ın taziyesine ziyaret
13:12 Çerkes Soykırımı 161. yılında: Yüzleşme çağrısı
12:32 Çankaya Belediyesi’nin köpek katliamı protesto edildi
12:19 Kayyım Tekbıyıkoğlu merkeze çekildi
11:57 Katledilen meslektaşlarını anan gazetecilere soruşturma
11:46 Savcı gazeteciye beraat kararını istinafa taşıdı
10:38 İsimsiz örgütün propagandasından tutuklandılar
10:37 Halide Türkoğlu: Komisyonda kadınlar öncü olmalı
10:36 Meclis’e 'Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulsun' önergesi
10:34 Silahlı saldırıya uğrayan Yiğiter: Durumum iyi
10:22 ÖHD'li avukat gözaltına alındı
10:22 Ankara’daki Gezi ek soruşturmasında takipsizlik
10:18 Tahliye edilen Özbay: Sedyeye kelepçeleyip ameliyathaneye aldılar
10:02 Licê'de bulunan kemikler: Hukuka uygun inceleme yapılmadı
09:52 Olgun: PKK'nin kararı stratejik, karşı taraf aynı ciddiyetle adım atmalı
09:43 Belediye başkanının sekreteri ve danışmanı silahlı saldırıda öldü
09:42 'Pişmanlığı' reddeden tutsağın tahliyesine 3’üncü engel
09:38 Çayırhan Madeni özelleştirildi
09:23 KHK'liler süreçten umutlu: İşe iade edilmeliyiz
09:21 Tutsak gazeteci Öznur Değer’in duruşması yarın
09:19 Koruculardan ağaç kesimi için köylülere tehdit
09:08 Prof. Dr. Köker: Öcalan'ın yeni paradigması ulus devletin değişimi üzerine kurulu
09:08 Barış Vakfı Başkanı Tahmaz: Süreci destekleyen değil, öznesi olmalıyız
09:07 DEM Parti 'barış komisyonları' ile ortak mücadeleyi örecek
09:06 Gözaltı ve tutuklama sopası: 2911 sayılı kanun
09:05 Colemêrg'de asker korumasında doğa talanı
09:04 Gençlerin talebi anadilde eğitim
09:02 Sayın: Yeni çıkış sosyalistler açısından sağlam bir başlangıç noktası
09:00 21 MAYIS 2025 GÜNDEMİ
08:40 Sıcaklık mevsim normallerinin üzerine çıkacak
20/05/2025
23:56 İstanbul’da 4 büyüklüğünde deprem
23:18 Kaytan ve Altun, Silêmanî’de anıldı
22:57 Artuklu’da Dengbêj Gecesi’ne yoğun ilgi
21:49 Irak, genel af kapsamında 3 bin 441 kişiyi serbest bıraktı
21:19 Cenk Yiğiter yoğun bakıma alındı
21:06 PKK’nin kongre kararlarına gönderme yapan İmamoğlu Meclis’i işaret etti
20:55 Sınır dışı edilen Suriyeli aktivist Elgazi için çağrı
20:52 Mağarcık için İstanbul ve Ankara’da eylem
20:43 TAYAD’lı Ailelerden ‘kuyu’ tipi cezaevlerinin kapatılması çağrısı
20:39 İmamoğlu’nun diploma davasında ara karar
20:29 Devrimci önderleri anan 2 genç tutuklandı
20:26 Gözaltında kaybedilenlere ilişkin önerge reddedildi
20:20 Belediyelere ‘vali atanacak' iddiasına Bakanlıktan açıklama
20:16 Avaşîn deresinde akıntıya kapılan Kom, 11 gündür bulunamıyor
20:07 Katledilen kadının çocukları yalan ifade için korkutuldu
19:58 AB, Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırdı
19:33 ABD Dışişleri Bakanı: Suriye’deki hükümet birkaç haftada çökebilir
19:27 Cenk Yiğiter silahlı saldırıya uğradı
19:20 Suruç Aileleri İnisiyatifi: 33’lerin mirasına dayanarak adalet aramayı sürdüreceğiz
18:54 Barış için atılması gereken adımları sıraladı
18:24 DEM Parti’den görüşmeler sonrası açıklama
18:14 Bahar Aksu’yu katledenler hakkında ağırlaştırılmış müebbet talebi
18:09 DEM Parti ve YRP görüşmesi sona erdi
17:57 MİT Başkanı Kalın Suriye’de
17:50 Amed’de kitlesel yürüyüş: Kürt dil mücadelesi yaygınlaştırılacak
17:31 Bitlis Valiliği Kürt yazarların fuara katılımını engelledi!
17:25 Qamişlo’da ‘Kürt Birliği Çalıştayı’
17:07 ‘Elektrik akımı’ davasında sanıkların adli kontrolü kaldırıldı
17:01 TÜSİAD yöneticilerinin yurt dışı yasağı kaldırıldı
16:52 Özgür Özel: HSK seçimleri hukuksuzdur
16:50 Serêkaniyê’de Kadın Dayanışma Merkezi açıldı
16:43 DEM Parti ve YRP görüşmesi başladı
16:32 Cengiz Holding’e Sinop'ta 897 hektarlık maden sahası
16:16 DEM Parti ve CHP görüşmesi sona erdi
15:59 Kürt siyasetçi Yüksel Koç gözaltına alındı
15:34 Gazeteci Oruç’un duruşması ertelendi
15:08 Serap Avcı tahliye edilmedi: 2 tanık ifade değiştirdi
14:39 DEM Parti ve CHP görüşmesi başladı
14:02 ‘Türkiye BM Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalasın’ çağrısı
13:57 Amedspor, Servet Çetin’le yollarını ayırdı
13:10 ÖHD'den Kürtçeye dair 5 talep
13:00 Kurtulmuş: Süreci zehirlemeye çalışanlar olacak, tedbirliyiz
12:54 HPG: Türk ordusunun saldırıları sürüyor
12:53 Şemrex’te ‘Kadın Kent Bostanı’nda ilk ekim
12:45 Tülay Hatimoğulları: Ertelenen adımlar için engel kalmadı
12:18 Ağrı Valiliği: Yaralı çocuk ambulansla sevk edildi
11:46 Gazeteci Sapan’a para cezası
11:42 Zozan Çewlîg: Mücadelemizin merkezi Önder Apo'dur
11:24 AYM cezaevinde görüş ve yazışma gözetimini bir kez daha ihlal saydı
11:23 Şiyar Amed: Yeni bir kapı açılıyor
Seyfi Zoğurlu: Şimdi yürütülecek savaş daha zorlu
11:21 Gazeteci Yelda Çiçek’in yeniden yargılandığı dava görüldü
10:07 Sema Yüce'nin annesi: Devlet adım atsın
10:06 Borsa İstanbul'da manipülasyon soruşturması
10:05 Kardeşi anlattı: Kaytan ‘bir lokma bir hırka’ felsefesinin vücut bulmuş haliydi